Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi > Hayatından Kesitler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1953, açıldığı, atatürkün, gün9, harika, kasım, tabutunun, yazi

Atatürk'ün Tabutunun Açıldığı Gün(9 Kasım 1953) ( Harika Bir Yazi)

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'ün Tabutunun Açıldığı Gün(9 Kasım 1953) ( Harika Bir Yazi)



Bu güzel yazıyı sonuna kadar okumanız ve yorum yazmanız dileğiyle

Kefen sıyrıldı ve

Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın yüzü ortaya çıktı Derisi kahverengi bir hal almış, ama hatları bozulmamıştıSanki uyuyordu

8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 2300'da Prof Dr Kamile Şevki Mutlu'nun ev telefonu çaldı Prof Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydı Patalogdu Arayan ise Ankara Valisi Kemal Aygün'dü

Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir'e taşıyacağız Bunun için bir komite kurduk Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz"Prof Mutlu önce reddetti Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu Hastalığını gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica ettiAncak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev" dedi Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi'ne gitti Başbakan Adnan Menderes oradaydı

Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda daMutlu, görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu

Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu Bir hafta boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuştu Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri tamam olunca Prof Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi

Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı Gaz ya da koku çıkmadıSanduka talaş doluydu Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu Bu,cesedi muhafaza için kullanılan solüsyondan bir numuneydi Üzerinde terkibi yazılıydıAta'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştıSargıları açmaya başladılar Herkes nefesini
tutmuştu Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti geziniyordu Ve 15 yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdiKefenin sargıları aralanınca Prof Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı Ata'nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı Menderes sapsarı olmuştu

Prof Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı:"Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında uyuyor
gibiydi" Prof Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı Onlar da tek tek tabutun içine baktılar En başta Başbakan Adnan Menderes vardı Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde aşağı,
tabuta doğru baktı

O an ne olduğunu Prof Kamile Mutlu'dan aktaralım: "Menderes çok heyecanlandı Rengi sapsarı oldu Bir de baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor Atatürk'ün yüzüne bakmadı Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı En sona Abdülhalik Renda kalmıştı O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi

Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş, tekrar solüsyonla ıslatıldı Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp doçenti Dr Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı gösterdi ve şöyle dedi: "Bu kâğıdı,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdiKefenin içine Atatürk'ün göğsü üstünekonmasını istiyor "Doç Özen, kâğıda bir göz attı Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı

"Böyle bir kâğıdı Atatürk kabul etmez Bize kızar, darılır" dedi Komiser kâğıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı Bütün işlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler Bu tabut da 15 yıl
içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatıldı

Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son durağı olacak Anıtkabir'e taşındı Artık ebediyen orada kalacaktı

Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı,12 askerin omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir top
arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı Radyodan naklen yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüdür

Ancak o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini çekmemiştir Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı

Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti Bu işlem sayesinde Ata'nın naaşı da

-diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi
-öldüğü günkü haliyle korunabilirdi

Ancak İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan,geçici tahnitin bozulması şarttı Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu O komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in huzurunda Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı Tabut açılınca tahnit
bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktıBir başka deyişle Atatürk'ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene katılanlar olacaktı Atatürk'le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o törene katılanların bir kısmıyla konuşmuştukBu yazıda yer alan bilgilerin bir kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk araştırmacısı Prof Dr Utkan Kocatürk'ün, ProfDr Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor Ata'nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu ayrıntılarla daha da ilginç bir boyut kazanıyor

Atatürk'ü son görenler anlatıyor:

'Yüzünde iki günlük sakal vardı' Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te Etnografya
Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı O yüzden 50 yıl önceki o töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı buldular

İzlenimlerini şöyle anlattılar:
OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü Korkunç heyecanlıydım Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile katafalka çıktık Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre 1 - 2 günlük sakalı vardı Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu"

' Gözleri aralıktı'

HALİDE İNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım Başı yana doğru eğikti Yüzü hiç bozulmamıştı Azıcık sakalları çıkmıştı Hani insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle aralıktı gözleri Ama bir ölü yüzü yoktu Uyuyor gibiydi"

Nefeslerin tutulduğu an
Tarih: 10 Kasım 1953 Mermer lahit sökülmüş, betonlar kırılmış, tabutu kaldıracak zincirli makaralar lahit salonunun tavanına yerleştirilmişti Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve devletin en üst düzeyi, tabutun çevresindeler

Kız kardeşinin gözyaşları
Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Atadan, başını tabuta dayıyor ve dakikalarca öyle kalıyordu Belki çok uzaklarda, Selanik'te kalan günleri yâd ediyor; belki de ağabeyinin ruhuna dualar gönderiyordu

Tabut ortaya çıkıyor
Lahtin üzeri tamamen açılmış, Atatürk'ün cenazesini 15 yıldan beri muhafaza eden kurşun tabut ortaya çıkmıştı

Dinler, Anıtkabir yolunda
Türkiye'deki bütün dini cemaatlerin temsilcileri cenaze arabasını takip ediyorlar Ermeni, Yahudi, Katolik ve Rum temsilcilerle beraber zamanın Diyanet İşleri Başkanı kortejle yürüyor

Atatürk'ün tabutu birazdan salona çıkartılmış olacak
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve devletin en üst düzeyi tabutun çevresindeler

Tabut salonun zeminine yerleştiriliyor
Adnan Menderes birazdan 'Hanımefendi, buyurunuz' diyecek ve Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Atadan'ı tabutun yanına götürecek

Mermer lâhid sökülüyor
Sonra betonlar kırılıyor ve tabutu kaldıracak olan makaralar lâhit salonunun tavanına yerleştiriliyor

Makbule Hanım hıçkırıklar içinde takip ediyor
Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e doğru yol alan korteji, Makbule Hanım hıçkırıklar içinde takip ediyor

Son saygı duruşu
Üniversite gençliği, Atatürk'ün Etnografya Müzesi'nde son saygı duruşunu yapıyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Atatürk'ün Tabutunun Açıldığı Gün(9 Kasım 1953) ( Harika Bir Yazi)

Eski 10-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'ün Tabutunun Açıldığı Gün(9 Kasım 1953) ( Harika Bir Yazi)







Kefen sıyrıldı ve

Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca

Ata'nın

yüzü ortaya çıktı Derisi kahverengi bir hal almış, ama hatları

bozulmamıştıSanki uyuyordu

8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 2300'da Prof Dr Kamile

Şevki

Mutlu'nun ev telefonu çaldı Prof Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi

Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydıPatalogdu Arayan

ise

Ankara Valisi Kemal Aygün'dü

Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını

Anıtkabir'e taşıyacağız Bunun için bir komite kurduk Naaşı

geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz Ancak bozulmadan

korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica

ediyoruz"Prof Mutlu

önce reddetti Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu

Hastalığını

gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını

rica

ettiAncak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar

***ürürüm,

bu tarihi bir görev" dedi Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı

Etnografya Müzesi'ne gitti Başbakan Adnan Menderes oradaydı

Meclis

Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda

daMutlu,

görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı

Gerçekten

tarihi bir tanıklıktı bu

Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici

kabrinden

çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu Bir

hafta

boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk

başında

nöbet tutmuştu Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite

üyeleri

tamam olunca Prof Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi

Bunun

üzerine tabutun vidaları söküldü Tahta tabutun içinde madeni

bir

sanduka bulunuyordu Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali

düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı Gaz ya da koku

çıkmadıSanduka

talaş doluydu

Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı

doluydu

Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı Talaşın arasında,

ağzı

kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu Bu,cesedi muhafaza

için

kullanılan solüsyondan bir numuneydi Üzerinde terkibi

yazılıydıAta'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi

bir

muşambayla kaplanmıştıSargıları açmaya başladılar Herkes

nefesini

tutmuştu Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu

patlatmış,

nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti

geziniyordu Ve 15

yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdiKefenin sargıları

aralanınca Prof Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların

yardımıyla

katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı Ata'nın derisi

kahverengi

bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı Menderes sapsarı

olmuştu

Prof Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle

anlatacaktı:"Yüzünü örten

ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü

ile

karşılaştım Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz

kapağının

üzerine düşmüştü Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında

uyuyor

gibiydi"

Prof Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun

başına

çağırdı Onlar da tek tek tabutun içine baktılarEn başta

Başbakan

Adnan Menderes vardı Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes

de

yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde

aşağı,

tabuta doğru baktı O an ne olduğunu Prof Kamile Mutlu'dan

aktaralım: "Menderes çok heyecanlandıRengi sapsarı oldu Bir de

baktım

ki, müzenin kapısına doğru gidiyor Atatürk'ün yüzüne bakmadı

Tahmin

ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı En sona Abdülhalik Renda

kalmıştı O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına

yığılıverdi

Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş,

tekrar

solüsyonla ıslatıldı Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu

beyaz

kefenle sarıldı Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp

doçenti Dr

Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı

gösterdi ve

şöyle dedi:"Bu kâğıdı,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım

gönderdiKefenin içine Atatürk'ün göğsü üstünekonmasını

istiyor"Doç

Özen, kâğıda bir göz attı Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı

"Böyle bir

kâğıdı Atatürk kabul etmez Bize kızar, darılır" dediKomiser

kâğıdı

katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı Bütün işlemler bittikten

sonra

salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan

besmele

çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler Bu tabut da 15

yıl

içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu Üzeri

bayrakla

örtüldükten sonra kapağı kapatıldı

Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu

Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son

durağı

olacak Anıtkabir'e taşındı Artık ebediyen orada kalacaktı

Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı

Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı,12

askerin

omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir

top

arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştıRadyodan

naklen

yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar

hüzünlüdürAncak

o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini

çekmemiştir Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün

naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem

yapılmıştı

Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr Lütfi Aksu tarafından

gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir

formül

enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük

ilaç

şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti Bu işlem

sayesinde

Ata'nın naaşı da -diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi

-

öldüğü günkü haliyle korunabilirdi Ancak İslam dini, ölünün

defnini

şart koştuğundan,geçici tahnitin bozulması şarttı

Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu O

komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in

huzurunda

Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdıTabut açılınca

tahnit

bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktıBir başka deyişle

Atatürk'ün

(mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene

katılanlar

olacaktı Atatürk'le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o

törene

katılanların bir kısmıyla konuşmuştukBu yazıda yer alan

bilgilerin bir

kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk

araştırmacısı Prof Dr Utkan Kocatürk'ün, ProfDr Kamile Şevki

Mutlu

ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor

Ata'nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu

ayrıntılarla

daha da ilginç bir boyut kazanıyor

Atatürk'ü son görenler anlatıyor:

'Yüzünde iki günlük sakal vardı'

Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te

Etnografya

Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı O yüzden 50 yıl önceki

o

töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı

buldular

İzlenimlerini şöyle anlattılar:

• OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü Korkunç

heyecanlıydım Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile

katafalka

çıktık Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre 1 - 2 günlük

sakalı

vardı Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu"

' Gözleri aralıktı'

• HALİDE İNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım

Başı yana

doğru eğikti Yüzü hiç bozulmamıştı Azıcık sakalları çıkmıştı

Hani

insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle

aralıktı

gözleri Ama bir ölü yüzü yoktu Uyuyor gibiydi"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.