Şengül Şirin
|
Cevap : Dolmabahçe Sarayı

Dolmabahçe Sarayı,İstanbul"da ,Dolmabahçe semtinde deniz kıyısında ,Abdülmecid"in 1848-56 arasında mimar Garabet Balyan"a yaptırdığı saray binası Bulunduğu yerin küçük bir koyken 17 yüzyılın ilk yarısında doldurulduğu üstüne çeşitli padişahlar zamanında ahşap köşler ve sahilhaneler yapıldığı bilinmektedir Bugünkünden önceki son yapı III Selim"in mimar Melling"e yaptırdığı cephelerinde İon ve Korent düzeninde sütunların yer aldığı Köşktür II Mahmud burada uzun süreli oturan ilk padişah olmuştur 19 yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti"nin bünyesinde yenileşmelerin başladığı bir dönemde Abdülmecid"in Avrupadakiler tarzında bir saray istemesi üzerine bu son yapı da yıkılarak yerine bugünkü Dolmabahçe Sarayı yapılmış ve padişah 1856"da buraya taşınmıştır
Bir bodrum ve iki kattan oluşan ana yapıyı tek bir kütle yerine ,bir eksen üzerinde üç bölümün birbirine eklendiği bir bütün olarak tanımlamak daha doğru olur Bu ana yapı,büyük kolu denize paralel,bunun doğu ucundaki küçük kolu da kara tarafına doğru uzanan bir "L" harfi biçimindedir Büyük kolun güney ucunda cephesi sarayınkinin devamı niteliğindeki Veliaht Dairesi yer alır Ana yapıdan ayrı Hazine-i Hassa,Mefruşat,Paşalar ,Musahipler,Kızlarağası,Harem Kapıcıları daireleriyle iki Hareket Köşkü,Kuşluk Köşkü ve Camlı Köşk,ayrıcı mutfak,kiler,marangozhane ,depo vb gibi servis birimleri sarayı tamamlayan öbür yapılardır Bunlardan başka saraya ait iki önemli yapı da bugün ortadan kalkmış,Dolmabahçe Camisinin karşısında bulunan saray tiyatrosu 1937"de çevrenin düzenlenmesi sırasında yıkılmış,İstabl-ı Amire adıyla anılan saray ahırlarının yerineyse bugünkü İnönü Stadyumu yapılmıştır
10 m yüksekliğindeki duvarın,arada geniş bir bahçe bırakacak gibi kara tarafından çevrelediği saray,deniz tarafında uzunluğu 600 m"yi bulan rıhtımdan biraz geri çekilmiş,burada da dar bir yeşillik bandı bırakılmıştır Rıhtım boyunca beş,bahçe duvarı üzerinde de dokuz kapı vardır Ama bunlardan iki tanesi ana kapıdır ve çok görkemli bir biçimde düzenlenmiştir Hazine-i Hassa Kapısı bahçenin batı duvarında ,denize paralel ana yapı ekseninin Dolmabahçe Camisi yönündeki uzanıtısı üzerinde yer alır Tören Kapısı diye de anılan Saltanat Kapısı kara tarafındaki ikinci anıtsal giriştir ve kuzey duvarında,bugünkü Dolmabahçe Caddesi üzerindedir Her iki kapıda da nişler,pilastrlar,(gömme ayak) Korent düzeninde sütunlar yarım daire alınlık kornişleri gibi yeni -klasik ,oymalar,rozetler,askı çelenkler,denizkabuğu ve bitkisel bezemeler gibi barok öğelerle seçmeci ( elektrik) bir biçimde düzenlenmiştir Saltanat Kapısından denize doğru dikine uzanan eksenle Hazine-i Hassa Kapısı ekseni,ana yapının dar batı cephesindeki Mabeyn-i Hümayun ( Selamlık) girişinin mermer merdiveni önünde kesişir Mabeyn-i Hümayun ,ana yapıyı oluşturan üç bölümden biridir Girişteki büyük salon ,dört tarafı birer eyvanla genişletilmiş ( haç planlı) bir orta sofa niteliğindedir Geleneksel Türk konut mimarlığında sık karşılaşılan bu plan çözümünün,özellikle cephe düzeni ve bezemeleri bakımından Avrupa"daki örneklere benzetilmeye çalışılan sarayın içinde başka bölümlerde de kullanılmış olması dikkat çekicidir Bu salondan geçilen merdiven holünün ortasında tek kolla başlayan ,sahanlıktan sonra iki kolla devam eden iki taraflı anıtsal bir merdiven yer alır Merdivenin kristal korkuluk parmaklıkları,basamak altı bezemeleri ,kristal avizesi ve üst katta manastır tonozu biçiminde düzenlenmiş camlı tavanından giren ışıkla bu mekan,saray içindeki en göz alıcı köşelerden biridir

Mabeyn"den sonra gene uzun eksen üzerinde kendi başına sarayın bir bölümünü oluşturan ve hem deniz,hem de bahçeye cephesi olan Muayede ( Bayramlaşma) Salonu bulunur Saray bütününün bu en önemli mekanı,bahçe cephesinde dışa taşırılarak ve iki yanındaki kanatlardan iyice yükseltilerek yapı kütlesi içinde özellikle vurgulanmıştır İki yanındaki Mabeyn ve Harem dairelerinden koridorlara ulaşılan salonun deniz cephesinde de mermer merdivenli asıl giriş yer alır Yaklaşık 40 m x 45 m boyutlarında karaye yakın dikdörtgen biçimli salonun köşelerine birer kare mekan yerleştirilmiş,böylece gene birhaç plan elde edilmiştir Haçın kollarının iç köşelerine gelen dört büyük ayağa geniş askı kemerleri oturmakta,bunların üstünde de tavanı oluşturan ve tepe noktasının yüksekliği 35 m"yi aşan kubbe yükselmektedir 4,5 ton ağırlığındaki ünlü kristal avizenin asılı bulunduğu bu kubbe,dışarıdan bir topuz çatıyla örtülmüştür Köşe ayaklarının arasına sağda ve solda ikişer tane dörtlü sütun grubu yerleştirildiği için,haç planlı salon bir dikdörtgen biçiminde algılanır Üst katta salonu dört yandan bir galeri çevrelemektedir Burada yabancı konukların ve Harem"den gelenlerin törenleri seyrettikleri localar vardır Muayede Salonu"nun boyutlarından başka bezemeleriyle de görkemli kılınmasına özellikle önem verilmiştir Bezemenin bütününde o dönem Avrupa mimarlığında geçerli olan tarihsel üslup öğelerinin seçmeci bir biçimde bir araya getirildiği ber beğeni egemendir Köşe ayaklarının ön yüzlerindekilerle iki yandaki askı kemerlerinin altında bulunan dörtlü gruplardakiler başta olmak üzere,salondaki 56 sütun kompozit başlıklar taşır Başlıklarla birlikte meander,yumurta ve damla örgeli kornişler ,ayrıca akantus yaprakları,rozetler, duvarları ve kemerlerin yüzleriyle tablalarını kaplayan alçı işi başka kabartma bezemeler de altın yıldızla kaplanmıştır Dört büyük askı kemeri arasındaki pandantiflerle ( küresel bingi) kubbenin içinde gene barok kökenli kıvrıkdallar,denizkabukları,asık çelenkler,vazolar,gerçekçi çiçek buketleri resim olarak ama gölge verilerek derinlik duygusu uyandıracak biçimde işlenmiştir Kubbe bezemesinde ayrıca pencere,sütun gibi mimarlık öğelerinin perspektif çizimlerine yer verilmiştir
Kaynak;AnaBritannica cilt 10 frmsinsi net için derlenmiştir
|