Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
avrupatarihinüfusuirkıkültürüavrupa, kavramı

Avrupa-Tarihi-Nüfusu-Irkı-Kültürü-Avrupa Kavramı

Eski 06-13-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Avrupa-Tarihi-Nüfusu-Irkı-Kültürü-Avrupa Kavramı



Atlantik'ten Urallar'a


Çoğunlukla kıta olarak tanımlanan Avrupa, terimin coğrafyadaki anlamıyla, bir kıta sayılmaz Gerçi şuurları batıda, kuzeyde ve güneyde, denizler ve okyanusların varlığı nedeniyle belirgindir ama, doğuda tamamen saymacadır Avrupa * Asya'dan hiçbir yük¬selti engeliyle ayrılmamıştır (Urallar, kolaylıkla aşılabilir bir dağlık duvardan ibarettir), bunun için de coğrafyacılar sık sık Avrasya ifadesini kullanırlar Grene de, uygarlıklar tarihi açısından, Avrupa tam bir kıtadır 10 500 000 km kare kadar yüzölçümü vardır; 789 milyon nüfûsu barındırır


Avrupa'da hemen hemen her tür yükseltiye rastlanır: yüksek, kıvrımlı dağlar (*Alpler); çöküntü ovaları (Po Ovası); orta yükseklikte dağlar (Almanya'da Karaormanlar); * toprak alınmasıyla kemirilmiş yaşlı dağlar (İspanya'da Kastilya Yaylası) Boğazlarla geçilen bu dağlar, özellikle Avrupa'nın güneyinde bulunmaktadır Buna karşılık Paris havzasından Urallar'a kadar kolay ulaşımı sağlayan ve çok zaman da *tarıma elverişli toprakları olan uçsuz bucaksız bir tortul düzlüğü uzanır


Güneyin ırmakları (Ebre, *Ron, Po, Vardar) kuzeyinkilere (*Ren, Elbe) ve doğununkilere (Dnieper, *Volga) oranla daha kısa ve düzensizdir *Tuna, batıdan doğuya yönelmiş tek büyük akarsu yoludur İnsanlar tara elverişli akarsular elektrik *enerjisi ve fından düzene sokulmuş olan bu ulaşıma güney bölgelerde toprağın sulanması için *su sağlar Ilıman, aşırı sıcaklık farkları, aşırı kuraklık, görülmeyen *iklim, kalabalık nüfusu besleyebilecek bir tarıma elverişlidir
1 000 km'den uzun ırmaklar

Volga-3700 km
Tuna-2850 km
Don-1967 km
Dnieper-1950 km
Dniester -1411 km
Ren-1298 km
Elbe-1100 km
Vistül-1090 km
Luvar-1012 km
Tajo-1006 km

Bir yüzyılda iki katına yükselen nüfus


Dünya *nüfusunun altıda birini ba rındıran Avrupa, nüfus yoğunluğu en yüksek olan kıtadır: dünya ortalamasının 22 olmasına karşılık Avrupa'da km2'ye düşen nüfus ortalaması 60'tır


Louis XIV'ün tahta çıktığı tarihten bu yana, üç yüzyıl içinde, Avrupa nüfusu altı katma yükselmiştir; oysa daha önce, on altı yüzyılda ancak iki katına çıkmıştı Gerçekten de, Ortaçağ'da, sık sık başgöstereri açlıklar, salgın hastalıklar (kara veba [1346-1351] Avrupa nüfusunun üçte birfni yok etmişti!), savaşlar ve baskınlar nedeniyle ölüm oranı çok yüksekti Aileler çok çocuk sahibi oluyor, ama çoğu da pek küçük yaşta ölüyordu Ancak 1846 yılında Avrupa, son kıtlık dönemini yaşamıştır


XIX yüzyıl boyunca tarımda, ulaşımda ve *tıpta kaydedilen gelişmeler sayesinde, Avrupa gerçek bir «nüfus devrimi»ne sahne oldu; ölümler hemen hemen yarı yarıya azaldı ve doğum sayısı eskisi gibi yüksek kaldığından, nüfus, 1800 ile 1900 arasında iki katın üzerine çıktı 193 milyondan 423 milyona yükseldi Bu artış öylesine hızlı oldu ki Avrupa'lı, başka kıtalara göç etmek zorunda kaldı ve o kıtaların nüfusuna canlılık getirdi
1900'den beri bu artış tır; iki dünya savaşı 40 milyon Avrupa'lının ölümüne neden olmuştur ve bugün ülkelerin çoğunda nüfus pek yavaş bir artış göstermektedir


XIX yüzyıldan beri köylüler, kırsal bölgeden ayrılıp (kırsal göç) modern sanayinin yaygın olduğu *şehirlere çalışmağa gidiyorlar Bugün 60'ı aşkın Avrupa kentinin nüfusu 500 000'den fazladır ve bunlardan bazıları dünyanın en büyük yerleşme bölgeleri arasındadır
Sarışınlar ve esmerler

Sarı saçlı, mavi gözlü, uzun boylu Kuzeyliler, İskandinav ülkelerinde (Danimarka, Finlandiya, Norveç, İsveç) yerleşmiştir Germen dilleri konuşurlar ve çoğunluğu Protestan *dinindendir
îslavlar'm da teni açık renktir, ama elmacık kemikleri çıkık, boyları bi¬raz daha kısadır; doğunun denizden uzak bölgelerinde yerleşmişlerdir, bir bölümü katolik, bir bölümü hıristi¬yan ortodokstur
Akdenizliler'in teni esmer, saçları siyahtır; adlarından da anlaşıldığı gi¬bi onlar, *Akdeniz'e daha yakın böl¬gelerde yaşarlar Dilleri Eski Yunan¬ca ve Latince kökenlidir Bazıları ka¬tolik (İspanya, İtalya), hıristiyan Or¬todoks (Yunanistan) ve yer yer de, Balkanlar'daki eski Türk egemenliği¬nin kanıtı olarak müslümandır '
Fransa, Belçika, İsviçre gibi bazı ülkelerde bu ayrı ayrı insan tipleri, başka yerlere oranla birbirine daha çok karışmış durumdadır Bu etnik, dinsel, ekonomik başkalıklara, derin siyasal ayrılıklar da eklenmektedir

Avrupa kavramı

Eskiçağ'da Avrupa Kıtası kavramı bilinmiyordu Ama Yunan-Latin uygarlığı, Avrupalılara çok şey getirdi: kentler, diller, *felsefe, *devlet kavramı MS 476'da, Batı Roma İmparatorluğu Barbarlar tarafından yıkıldı ve onun doğuda yerine geçen Bizans İmparatorluğu, Avrupa'nın dışında kaldı


Barbarların *Hıristiyanlığı benimsemesinden sonra, Avrupa, islâmlığa karşı mücadeleye girişen Hıristiyanlık ile kaynaştı, karıştı: *Araplar 732 yılında Poitiers'de geri püskürtüldü, Haçlılar, kutsal yerleri yeniden ele geçirmek üzere yola çıktılar ama Türkler 1453 yılında *îstanbul'u fethettiler


İki büyük imparatorluk birbiri ardından, hıristiyan Avrupa'yı birleştirme girişiminde bulunacaktır: *Şarlman (Büyük Kari) tarafından 800 yılında kurulmuş bulunan Karolenj İmparatorluğu; sonra da Otto I tarafından 962'de kurulan Kutsal Roma-Germeh İmparatorluğu Bu dönemde siyasal iktidar büyük derebeylerinin eline geçti: böylece *derebeylik (feodalite) dönemi başladı *Yüzyıl Savaşları, Fransa ve İngiltere krallıkları arasındaki bir derebeylik ve hanedan anlaşmazlığından çıkmıştır


Yeni çağlar


XVI yüzyıl, edebiyat ve sanatta, Eskiçağ'dan esinlenen parlak bir yeniden doğuşa sahne oldu (*Leonardo da Vinci, *Michelangelo, *Raffaello) Ne var ki, gözüpek gemiciler (*Kolomb, Vasco de Gama, Macellan) dünyayı "keşfe çıkmışlardı bile Portekizliler ve İspanyollar ilk "sömürge imparatorluklarını kurdular; onları XVII yüzyılda Birleşik Eyaletler'de yaşayan Hollandalılar, sonra, XVIII yüzyılda da o sıralar, uzun bir süre için denizlerin egemenliğini elde tutan İngilizler izledi Kıtada, XV yüzyıldan itibaren iktidarını doğrudan doğruya Tanrı'dan aldığını öne süren hükümdarların oluşturduğu *monarşiler yerleşti Fazlasıyla güçlenen bu hükümdarlara (*Karl V [Şarlken], Philippe II, *Louis XIV) karşı devletler aralarında güçbirliğine gittiler ve böylece Avrupa'da bir denge kurulmuş oldu Kilisenin düştüğü bunalrm, karşıtlıkları yeniden alevlendirdi: Roma'nın aşırılıklarından gocunan *Luther ile Calvin *Reform çağrısında bulundular ve Protestanlık, Avrupa'nın yarısına yayıldı; XVI yüzyılda, katoliklerle Protestanlar arasındaki din savaşları devletleri parçaladı
XVIII yüzyılda, büyük sömürge ticaretiyle ve sanayi kalkınmasıyla zenginleşen kentsoylu sınıfı (burjuvazi kurallara bağlanmış topluma ve ayrıcalıklarına savaş açtı 1789'da patlak veren *Fransız Devrimi eski monnarşi rejimini yıktı 1804'te imparatorluk tacını giyen *NapoIyon I, devrimi Avrupa'ya yaymak istediyse de, fetih savaşları, Avrupa devletlerinin direnişiyle karşılaştı Bu devletler aralarında birleşerek Napolyon İmparatorluğu'nu 1815'te kesinlikle ortadan kaldırdılar


Siyasal ve toplumsal ayrılıklar


Viyana Kongresi (1815) kralların Avrupa'sını canlandırmağa kalkıştıysa da halklar, ulusal devletler kurmak istedi Yunanistan, Belçika, italya, Almanya, XIX yüzyılda birliği gerçekleştirdiler Bir yandan da, İngiltere'den yola çıkan *sanayi devrimi bütün Avrupa'ya yayıldı O zaman Avrupa, teknikleriyle, zenginliğiyle, sömürge imparatorluklanyla (özellikle İngiliz ve Fransız), ordularıyla dünyaya egemen oldu Ama ekonomik ve siyasal görüş ayrılıkları Avrupa için son derece acı sonuçlar yaratan Birinci *Dünya Savaşı'na (1914-1918) yol açtı Rusya'da 1917 Devrimi ile işçiler iktidarı ele geçirdiler: Avrupa, artık kapitalizm ile sosyalizm arasında bölünmüştü Versay Antlaşması, Almanya'ya çok ağır koşullar kabul ettiriyordu (1919) Almanya, bunun öcünü almak istedi ve *Hit-ler'in otoritesi altında, İkinci *Dünya Savaşı'nı (1939-1945) çıkarttı Almanya'nın ve müttefiklerinin yenilgiye uğ¬aması,biçimde doğu ve batı diye iki bloka bölünmesine yolaçtı

BATI VE ÇÖZÜLEN DOĞU


Batıda liberal demokrasiyi benimseyen ülkeler Amerikan Birleşik Devletlerinin desteği ile (1947 MARSHALL PLANI) 1949 yılında (Kuzey Atlantik Antlaşması yani NATO askeri örgütünde ve Amerikan vesayeti altında birleştiler Bunun dışında Avrupa devletleri Avrupa'yı siyasal, ekonomik, ticari birliği haline getirmeyi amaçlayan 1957'de Roma antlaşmasıyla başlatılan Ortak Pazar hareketiyle refah seviyelerini yükseltip güçlenirken doğuda SSCB politikasını izleyen ekonomik ve askeri açıdan Comecon ve Varşova paktına bağlı olan ve SSCB'nin peyki olan bu ülkelerdeki refah seviyesi batının aksine gün geçtikçe düşmeye başladı Doğu ve batı arasındaki soğuk savaş ve askeri harcamalar doğu blokunu gün geçtikçe yoksulluğa sürükledi SSCB Devlet Başkam MİHAİL GORBAÇOVun başlattığı yumuşama (glasnost-perestroika) hareketi 1990 yılım doğu blokundaki rejimlerin birbiri arkasına yıkılma yılı haline getirdi Böylece doğu ve batı arasında yıllardır süren soğuk savaş sona erdi Doğu ve Batı Almanya birleşti

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.