Irak
Irak Orta Doğu ülkelerinden biri
Kuzeyinde Türkiye, batısında Suriye ve Ürdün, doğusunda İran, güneyinde Kuveyt, Suudi Arabistan ve Basra Körfezi yer alır
Başkenti Bağdat olan ülkenin nüfusu 26 milyondur
(46
sırada) Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünün ardından Ortadoğu’da kurulmuş olan devletlerden birisidir
Tarih içinde hiçbir zaman yaşamış olan bir Irak devleti ve Irak halkı olmamıştır
Irak adı da Osmanlı İmparatorluğu döneminde merkeze olan uzaklığından dolayı “Irak “ kelimesiyle
Irak Ortadoğu ülkelerinden biri

Kuzeyinde Türkiye, batısında Suriye ve Ürdün, doğusunda İran, güneyinde Kuveyt, Suudi Arabistan ve Basra Körfezi yer alır

Başkenti Bağdat olan ülkenin nüfusu 26 milyondur

(46

sırada) Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünün ardından Ortadoğu’da kurulmuş olan devletlerden birisidir

Tarih içinde hiçbir zaman yaşamış olan bir Irak devleti ve Irak halkı olmamıştır

Irak adı da Osmanlı İmparatorluğu döneminde merkeze olan uzaklığından dolayı “Irak “ kelimesiyle isimlendirilmesinden gelmektedir

Osmanlı dönemindeki Musul, Bağdat ve Basra eyaletlerinin bir araya gelmesiyle Irak oluşmaktadır

Irak 18 ayrı şehirden meydana gelmektedir

23 milyon civarında bir nüfuza sahip olan Irak’ın %97’si Müslüman (%60,65 Şii, %32,37 Sünni), %3’ü ise Hıristiyan’dır
Etnik dağılım olarak ise %75-80 Arap, %15-20 Kürt, %5 ise Asuri ve diğer etnik unsurlardır
Dini ve etnik yapılarıyla bakıldığında ülkede hakim güç olan Sünniler aslında %25’lik bir nüfuz sahipken, %60’lık nüfusa sahip olan Şiiler ise yönetim dışındadır

Şiiler güney Irak’ta yaşarken Bağdat civarında Sünnî Araplar, Kuzey Irak’ta ise Kürt nüfus yaşamaktadır

Ülkede Baas partisi hakimdir

Irak çok önemli petrol yatakları mevcuttur

Suudi Arabistan dan sonra Dünyanın en büyük ikinci petrol yataklarına sahip ülkesidir
Coğrafya
Körfez ülkeleri arasında Irak, Suudi Arabistan ve İran’dan sonra 437

072 km² ile en büyük yüzölçüme sahip ülkedir

Arap olmayan dünya ile komşu tek Arap körfez devleti Irak, kuzeyde Türkiye, batıda Suriye ve Ürdün, doğuda İran, güneyde Suudi Arabistan ve Kuveyt ile çevrilidir

Irak’ın Körfez ile ilgisi denize çok kısa olan cephesinden kaynaklanır: 924 km² su alanına (kara suları) sahiptir

Bu görünümü ile tipik bir kara devleti olarak Irak, sınırlı bir stratejik derinliğe sahip olan Kuzey Irak’taki dağlık arazi dışında her taraftan savunmasız sınırlarla çevrili ve denize ulaşımı ise yetersizdir

Körfez’in üç büyüklerinden Irak’ın komşuları İran (1

458 km), Suudi Arabistan (814 km), Suriye (605 km), Türkiye (331 km), Kuveyt (242 km) ve Ürdün (181 km) ile olan toplam sınır uzunluğu 3

631 km’dir
Sahip olduğu petrol rezervleri ve tarıma elverişli toprakları ile jeopolitik öneme sahip olan Irak; Saddam Hüseyin’in etkisi ve bölgede (özellikle Irak üzerinde) hakim unsur olan ABD politikaları ile de Orta Doğu ve Körfez’in stratejik hassasiyete ve öneme sahip önemli bir ülkesi durumundadır
İklimi
İklimini irdelediğimizde Irakta, soğuk ve kurak kışlar, sıcak, bulutsuz yazlar görülür

Çoğunlukla çöl olması bu sayılan iklimsel sonuçları doğurur

İran ve Türkiye sınırı boyunca uzanan kuzeydeki dağlık bölgeler, yoğun kar yağışı altındadır

Bazen Orta ve Güney Irakta sel görülür

Toz ve kum fırtınaları da diğer doğal afetler arasında yer alır

Çoğunlukla geniş düzlüklerden oluşan bir arazi yapısı vardır

İran sınırında büyük bataklıklar görülür
Demografik Göstergeler
2000 yılı nüfus tahminlerine göre Irak, 22

7 milyon kişilik bir nüfusa sahiptir

Toplam nüfusun %70-75’si Arap, %10-15'ü Kürt, %13’ü Türkmen ve geri kalanlar ise Asuri ve diğer etnik gruplara mensuptur

%97’si Müslüman olan halkın geri kalanı diğer dinlere mensuptur

Irak’ın nüfusunda dini grupların dağılımı ise, %65’i Şii mezhebine müntesip Müslümanlar, %35’i Sünni mezhebine müntesip Müslümanlardan oluşmaktadır

kaynak belirtilmeli
Irak oldukça genç bir nüfusa sahip olup nüfusun %55’i 15-64 yaş grubuna, %42’si 0-14 yaş grubuna, % 3’ü 65 yaş ve üzeri gruba dahildir

Ortalama ömrün yaklaşık 66

5 yıl olduğu Irak’ta bebek ölüm oranlarının yüksekliği (%6,2) önemli bir sorundur

Irak nüfusunun %58‘i okuma yazma bilmektedir

Bu oran erkeklerde %70

7’ye çıkarken, kadınlarda %45’e inmektedir

2000 yılı nüfus artış hızı %2

86 olarak tahmin edilmiştir

Bu itibarla günümüzde Irak’ın nüfusu verilen nüfus artış hızını dikkate alırsak 23 milyonun üzerinde seyrettiği muhtemeldir
Tarihi
Irak 637 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra Hz

Ali dönemde İslam’ın merkezi haline getirilmiş ve başkent Kufa’ya taşınmıştır

Hz

Ali ile Emeviler arasındaki Saffayin savaşı da Irak sınırları içinde olmuştur

Bu savaşın ardında bu bölge günümüze kadar süren farklı mezhep ve etnik grupların mücadelelerine sahne olmuştur

Emeviler döneminden sonra Abbasiler bu bölgeye hakim olmuş ardından 1055 yılından itibaren Selçukluların hakimiyetine girmiştir

1258 yılından itibaren ise Moğol istilasına uğramış ve iki yüzyıl onların kontrolünde kalmıştır

I508 de Safavi hakimiyetine kadar Irak’ın çeşitli bölümleri farklı Türk beylerinin hakimiyetinde kalmıştır
Şiilik ve Sünnilik arasındaki fark Safavi devleti döneminde özellikle yaratılmış ve abartılmıştır

Safaviler kendi iktidarlarını bu mezhep farklılığına dayandırıp oluşturmuşlardır

Tarih boyunca Irak, Sünni Anadolu Türkleri ile Şii İran Türkleri arasındaki hakimiyet mücadelesine sahne oldu

Bu mücadele 1534’te Osmanlıların lehine sonuçlanmış ve ülke 1917’ye kadar Osmanlı yönetiminde kaldı
SYKES-PİCOT ANLAŞMASI Birinci Dünya savaşı esnasında Osmanlının Ortadoğu’dan çekilmesini neden olan bazı yerel isyanlar oldu

Bu isyanlarda İngilizlerin kışkırtmalarıyla Mekke Emiri Şerif Hüseyin kullanıldı

Şerif Hüseyin ve oğullarına Osmanlının yıkılmasından sonra kurulacak olan Büyük Arap Devletinin Krallığı vaad edildi

Fakat gerçekler söylendiği gibi değildi

Ortadoğu farklı bir paylaşıma sahne oluyordu
Sykes-Picot anlaşması 1916 yılında Fransız ve İngilizler arasında bir anlaşma yapıldı

Bu anlaşma özellikle Ortadoğu’nun bugünkü haline gelmesine sebep olması açısından önemlidir

İngiliz Subay Mark Sykes ile Fransız subay Georges Picot Kahire’de bir araya gelerek masa başında Ortadoğu’yu iki ülke arasında paylaştırdılar

Bu anlaşmaya göre yeni yapay devletler kuruldu

Sykes- Picot hattı denilen bu sınırlar, o dönemin koşullarında Dünyanın iki büyük emperyalist gücü olan İngiltere ve Fransa’nın Ortadoğu’ya bakış açılarını yansıtmaktadır

Fransız ve İngiliz subaylar bölgenin etnik ve dinsel yapısını göz önünde bulundurmadan sadece kendi çıkarları doğrultusunda harita üzerinde yeni ülkeler oluşturup bazı etnik grupları da parçaladılar

Bu anlaşma sonucunda kurulan devletlerden Irak, , Ürdün, Filistin İngiliz bölgesi; Suriye, Lübnan Fransız bölgesi oldu
Böylece bugünkü Irak toprakları Osmanlı Yönetiminden çıkmış ve 1920 yılında İngiliz manda idaresine girmiştir
İngilizler başta ülkeyi bizzat yönetmeyi düşünmüşlerse de ancak halkın sert muhalefetiyle karşı karşıya kalmışlardır

Çıkan isyanlarda özellikle Şii halk rol almışlardır

Şiilerin çoğunlukta olduğu Necef bu dönemde isyanın merkezini oluşturmuştur

Sonuçta İngilizler tarafından Hz

Muhammet’in soyundan gelen Kral Faysal Irak’ın başına geçirilmiştir

Bu yöntemle İngilizler hem Irak’a tamamen hakim olmak hem de Osmanlının ardından doğan halife boşluğunu bu şekilde doldurarak diğer İslam ülkelerine de etki etmeyi planlamıştır
Kral Faysal başa geçmesiyle beraber yaşanan en önemli gelişme Arap ulusçuluğunun teorisyeni Sati el Hüsri’nin Irak’a getirilmesidir

Onun kurduğu Arap birliğine yönelik eğitim sistemi özellikle Şii grupların tepkisini toplamıştır

Kral Faruk güçlü ve bağımsız bir ırak kurabilmenin yolunun güçlü bir ordudan geçtiğini biliyordu

Bu nedenle bu tip bir ordunun oluşması için çalışsa da Iraklı Kürtler ve Şiilerin olumsuz tavrıyla karşılaşmış ve askere almalarda daima sorunlar çıkartmışlardır

Her iki topluluk da Sünni Araplara asker olarak hizmet etmeyi reddetmişlerdir
İlerleyen yıllarda Sünnilerle Şiiler arasındaki entegrasyon süreci yaşanmış karşılıklı evlilikler ve ticaret ilişkileri olmuştur

1928 gelindiğinde 88 kişilik Irak parlamentosunda 26 Şii üye vardı

1930 yılında Irak hükümeti bağımsız bir devlet olma yolunda İngiltere ile 25 yıllık bir anlaşma imzalarken, 1932 yılında Irak Milletler Cemiyetine bağımsız bir devlet olarak katıldı

1933 kral Faruk’un ölümünün ardından ülkede dinsel ve etnik çatışmalar arttı
1935’te İtalyanların Habeşistan’ı işgali Ortadoğu ülkeleri arasında özellikle güvenlik endişesinin oluşmasına sebep olmuştur

İtalyanların kuzey Afrika’da kurduğu bu hakimiyeti Yemenle yaptığı anlaşmayla kızıl denizin çıkışını kontrol eder hale gelmesiyle Ortadoğu’ya taşımayı planlıyordu

Bu nedenle Ortadoğu ülkeleri arasında Sadabat paktı kuruldu
İkinci Dünya savaşı yıllarında hakim güçler arasında yaşanan mücadele Irak üzerinde de olmuştur

Almanlar yaptıkları darbe ile kendilerine yakın bir yönetimi başa getirseler de, yapılan ikinci darbe ile İngilizler tekrar hakimiyeti kurmuşlardır

İkinci Dünya savaşı yıllarında Türkiye sınırlarına kadar gelen Almanların amaçlarından birisi de Türkiye’yi geçerek Irak’taki yandaşlarına yandım edip, buradaki İngiliz hakimiyetini kırmaktı

Fakat daha sonra Alman ordularının Rusya’ya dönmesi Türkiye’nin işgali ve Irak’a ulaşma planlarından vazgeçmesine sebep oldu

İngilizler Irak’ı da Almanya’ya karşı savaşa girmeye teşvik etse de Irak yönetimi Türkiye’yi örnek alarak aynı politikaları izlemiş ve savaşa girmemiştir
1936 yılında Kürt kökenli bir Albay olan Bekir Sıtkı liderliğinde bir darbe gerçekleşti

1941’de ise Mayıs harekatı olarak bilinen ikinci bir darbe oldu

1945 yılında Arap ülkeleri bir araya gelerek, bir Arap Birliği örgütü kurdular

Arap Birliği harekatı Arap ülkeleri arasında milliyetçilik duygularının da artmasına sebep oldu

Bunu sonucu olarak da Irak, Suriye Ürdün ve Lübnan bir tek ülke olarak birleşme düşüncesi ortaya atıldı

Arapların birleşme düşüncesini özellikle İngiltere destekliyordu

Bu birleşme ile İngilizler, Suriye ve Lübnan’daki Fransız hakimiyetini kaldırarak bu bölgeleri de kendi hakimiyeti altına almayı amaçlıyorlardı

Diğer güçlü bir Arap ülkesi olan Mısır’da bu birleşmeye karşı çıkıyordu

Onun endişesi ise Arap dünyasının en büyük ülkesi olma özelliğini yitirecek olması idi

Ortadoğu’da İngilizlerin etkisinin zayıflaması, İsrail devletini kurulması, Mısır’ın muhalefeti gibi nedenlerle bu birlik fikri hayata geçirilemedi

( 1960’lı yıllarda Mısır ve Suriye’nin birleşmeleri dışında Arap ülkeleri arasında bir birleşme yaşanmadı

)
İsrail’in kurulması ile Arap Türkiye ilişkileri yeni bir dönem girdi

ABD’nin etkisi ile Türkiye’nin İsrail devletini tanıması Arap ülkelerinde tepki ile karşılandı

Türkiye bu tepkileri azaltmak ve yeni müttefikler bulabilmek için Irak’la yakınlaşmaya çalıştı ve ABD ve İngiltere’nin aktif katılımlarıyla Bağdat Paktını imzalandı
İkinci Dünya savaşı sonrası Dünya üzerindeki güç dengelerinde büyük değişmeler yaşandı

İngiltere hakimiyetini yitirirken ortaya çıkan boşluğu ABD ve Sovyetler doldurmaya başladı

Irak’ta ise bu dönemde Sovyetler birliği yanında yer aldı
1958 yılında gerçekleşen kanlı darbe ile Krallık devrilip, Cumhuriyet ilan edildi

General Abdülkerim Kasım cumhurbaşkanı oldu

Irak bu darbenin ardında Bağdat paktından çekildiğini açıkladı

Irak’ta bu dönem özellikle komünist akım ve etnik milliyetçiliğin hızla yayıldığı yıllardır

Irak’ta yaşanan bu değişiklik Ortadoğu’daki tüm dengeleri altüst etti

Irak’taki bu darbeden etkilenen Suriye’de benzer bir askeri darbe yaşandı

Ortadoğu’nun tamamen Sovyet Rusya’nın hakimiyetine girmemesi için ABD ve İngiltere harekete geçti

ABD Lübnan’a askeri müdahale yaparken, İngiltere Ürdün’deki karışıklığı bahane ederek burayı işgal etti
Ortadoğu’nun önemli bir bölümünün Sovyet etkisi altına girmesi ABD ve müttefiklerini endişelendirdi

Özellikle son dönemde açıklanan belgeler Türkiye’nin Irak ve Suriye’de yaşanan darbelerin ardından ABD’nin baskısıyla bu ülkelere yönelip bir işgal planı hazırladığı ve daha sonra bazı nedenlerden dolayı bundan vazgeçtiğini ortaya koymakta
8 Kasım 1963’te Baas partisi mensupları ve ordudaki milliyetçileri darbe girişiminde bulundular

Fakat General Abdülselim Arif yeni lider oldu ve Ülke genelinde komünist avı başlatıldı

17 kasım 1968’de Baas partisi bir darbe ile iktidarı ele geçirdi

General Hasan el Bekir Cumhurbaşkanı oldu
Modern Irak
Modern Irak, 1920’de Osmanlıların I

Dünya Savaşı’nda yenilmesiyle birlikte İngilizlerin Osmanlı eyaletleri olan Musul, Bağdat ve Basra’yı yeni bir politik oluşum olarak değiştirmeleri sonucu, Fırat-Dicle Havzasını kontrolü altına alan ve yakın bir bölge devleti tarafından yönetilmeyen yeni bir oluşumdur
İngilizler başta ülkeyi bizzat yönetmeyi düşünmüşlerse de ancak halkın sert muhalefetiyle karşı karşıya kalmışlardır

Çıkan isyanlarda özellikle Şii halk rol almışlardır

Şiilerin çoğunlukta olduğu Necef, bu dönemde isyanın merkezini oluşturmuştur

Sonuçta İngilizler tarafından Muhammed'in soyundan gelen Kral Faysal Irak'ın başına geçirilmiştir

Bu yöntemle İngilizler hem Irak'a tamamen hakim olmak hem de Osmanlının ardından doğan halife boşluğunu bu şekilde doldurarak diğer İslam ülkelerine de etki etmeyi planlamıştır
Kral Faysal başa geçmesiyle beraber yaşanan en önemli gelişme Arap ulusçuluğunun teorisyeni Sati el Hüsri'nin Irak'a getirilmesidir

Onun kurduğu Arap birliğine yönelik eğitim sistemi özellikle Şii grupların tepkisini toplamıştır

Kral Faysal güçlü ve bağımsız bir Irak kurabilmenin yolunun güçlü bir ordudan geçtiğini biliyordu

Bu nedenle bu tip bir ordunun oluşması için çalışsa da Iraklı Kürtler ve Şiilerin olumsuz tavrıyla karşılaşmış ve askere almalarda daima sorunlar çıkartmışlardır

Her iki topluluk da Sünni Araplara asker olarak hizmet etmeyi reddetmişlerdir
İlerleyen yıllarda Sünnilerle Şiiler arasındaki entegrasyon süreci yaşanmış karşılıklı evlilikler ve ticaret ilişkileri olmuştur

1928 gelindiğinde 88 kişilik Irak parlamentosunda 26 Şii üye vardı

1930 yılında Irak hükümeti bağımsız bir devlet olma yolunda İngiltere ile 25 yıllık bir anlaşma imzalarken, 1932 yılında Milletler Cemiyeti'ne bağımsız bir devlet olarak katıldı

1933 Kral Faruk'un ölümünün ardından ülkede dinsel ve etnik çatışmalar arttı
1935'te İtalyanların Habeşistan'ı işgali Ortadoğu ülkeleri arasında özellikle güvenlik endişesinin oluşmasına sebep olmuştur

İtalyanların kuzey Afrika'da kurduğu bu hakimiyeti Yemenle yaptığı anlaşmayla Kızıldeniz'in çıkışını kontrol eder hale gelmesiyle Ortadoğu'ya taşımayı planlıyordu

Bu nedenle Ortadoğu ülkeleri arasında Sadabat paktı kuruldu
İkinci Dünya savaşı yıllarında hakim güçler arasında yaşanan mücadele Irak üzerinde de olmuştur

Almanlar yaptıkları darbe ile kendilerine yakın bir yönetimi başa getirseler de, yapılan ikinci darbe ile İngilizler tekrar hakimiyeti kurmuşlardır

İkinci Dünya savaşı yıllarında Türkiye sınırlarına kadar gelen Almanların amaçlarından birisi de Türkiye'yi geçerek Irak'taki yandaşlarına yandım edip, buradaki İngiliz hakimiyetini kırmaktı

Fakat daha sonra Alman ordularının Rusya'ya dönmesi, Türkiye'nin işgali ve Irak'a ulaşma planlarından vazgeçmesine sebep oldu

İngilizler Irak'ı da Almanya'ya karşı savaşa girmeye teşvik etse de Irak yönetimi Türkiye'yi örnek alarak aynı politikaları izlemiş ve savaşa girmemiştir
1936 yılında Kürt kökenli bir Albay olan Bekir Sıtkı liderliğinde bir darbe gerçekleşti

1941'de ise Mayıs harekatı olarak bilinen ikinci bir darbe oldu

1945 yılında Arap ülkeleri bir araya gelerek, bir Arap Birliği örgütü kurdular

Arap Birliği harekatı Arap ülkeleri arasında milliyetçilik duygularının da artmasına sebep oldu

Bunu sonucu olarak da Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan bir tek ülke olarak birleşme düşüncesi ortaya atıldı

Arapların birleşme düşüncesini özellikle İngiltere destekliyordu

Bu birleşme ile İngilizler, Suriye ve Lübnan'daki Fransız hakimiyetini kaldırarak bu bölgeleri de kendi hakimiyeti altına almayı amaçlıyorlardı

Diğer güçlü bir Arap ülkesi olan Mısır'da bu birleşmeye karşı çıkıyordu

Onun endişesi ise Arap dünyasının en büyük ülkesi olma özelliğini yitirecek olması idi

Ortadoğu'da İngilizlerin etkisinin zayıflaması, İsrail devletini kurulması, Mısır'ın muhalefeti gibi nedenlerle bu birlik fikri hayata geçirilemedi

1960'lı yıllarda Mısır ve Suriye'nin birleşmeleri dışında Arap ülkeleri arasında bir birleşme yaşanmadı
İsrail'in kurulması ile Arap Türkiye ilişkileri yeni bir dönem girdi

ABD'nin etkisi ile Türkiye'nin İsrail devletini tanıması Arap ülkelerinde tepki ile karşılandı

Türkiye bu tepkileri azaltmak ve yeni müttefikler bulabilmek için Irak'la yakınlaşmaya çalıştı ve ABD ve İngiltere'nin aktif katılımlarıyla Bağdat Paktını imzalandı
İkinci Dünya savaşı sonrası Dünya üzerindeki güç dengelerinde büyük değişmeler yaşandı

İngiltere hakimiyetini yitirirken ortaya çıkan boşluğu ABD ve Sovyetler doldurmaya başladı

Irak ise bu dönemde Sovyetler Birliği yanında yer aldı
1958 yılında gerçekleşen kanlı darbe ile Krallık devrilip, Cumhuriyet ilan edildi

General Abdülkerim Kasım cumhurbaşkanı oldu

Irak bu darbenin ardından Bağdat Paktı'ndan çekildiğini açıkladı

Irak'ta bu dönem özellikle komünizm ve etnik milliyetçiliğin hızla yayıldığı yıllardır
Irak'ta yaşanan bu değişiklik Ortadoğu'daki tüm dengeleri alt üst etti

Irak'taki bu darbeden etkilenen Suriye'de benzer bir askeri darbe yaşandı

Ortadoğu'nun tamamen Sovyet Rusya'nın hakimiyetine girmemesi için ABD ve İngiltere harekete geçti

ABD Lübnan'a askeri müdahale yaparken, İngiltere Ürdün'deki karışıklığı bahane ederek burayı işgal etti
Ortadoğu'nun önemli bir bölümünün Sovyet etkisi altına girmesi ABD ve müttefiklerini endişelendirdi

Özellikle son dönemde açıklanan belgeler Türkiye'nin Irak ve Suriye'de yaşanan darbelerin ardından ABD'nin baskısıyla bu ülkelere yönelip bir işgal planı hazırladığı ve daha sonra bazı nedenlerden dolayı bundan vazgeçtiğini ortaya koymakta
8 Kasım 1963'te Baas Partisi mensupları ve ordudaki milliyetçileri darbe girişiminde bulundular

Fakat General Abdülselim Arif yeni lider oldu ve ülke genelinde komünist avı başlatıldı

17 Kasım 1968'de Baas Partisi bir darbe ile iktidarı ele geçirdi

General Ahmet Hasan el Bekir Cumhurbaşkanı oldu
Baas Hareketi
Baas Arap dilinde yeniden diriliş anlamına gelmektedir

1940 yılında Suriye'de kurulan bu hareketin ilk teorisyenleri Ekrem Havrani ile Michel Eflak'tır (Eflak, Suriyeli bir Hıristiyan ve bu ideolojinin efsanevi lideridir)

Baas ideolojisi, amaç olarak Ortadoğu'da tek bir Arap devleti kurulmasını benimsemiştir

Partinin sloganı Birlik, özgürlük ve sosyalizm idi

Parti ideolojisi Parti birliğine ve dış baskılara karşı durmaya dayanıyordu

Baas hareketi Suriye'de ortaya çıkmışsa da, Irak'ta da taraftar bulmuştur

Baas Partisi Suriye ve Irak'ta yaptıkları devrimlerle iktidarı ele geçirmişlerdir

Saddam Hüseyin ve Hafız Esad Baas akımının son temsilcileridir
Temmuz 1979'da Saddam Hüseyin, Hasan El Bekir 'in yerine devlet başkanı oldu
Ortadoğu'yu etkileyen bir diğer önemli gelişme de, 1979 yılında İran'da yaşanan İslam Devrimi oldu

1975'te Kürt sorununu çözmek için İran'a bazı ödünler veren Irak 1979'da bu ülkede yaşanan rejim değişikliğinden yararlanarak İran'a savaş açtı

Her iki ülkeye de insani ve ekonomik olarak büyük kayıplar verdiren İran-Irak Savaşı 1988'de imzalanan ateşkes antlaşmasıyla sona erdi
II

Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan Soğuk Savaş tüm dünyayı iki kampa ayırmıştı

1980'li yıllar Sovyetler'in çözülme sürecine girmesine ve Soğuk Savaşın sonuçlanmasına sahne oldu

İki kutuplu bir dünyadan tek kutuplu bir dünyaya doğru etkinlik haritası tekrar çizilmeye başlanması, Ortadoğu'ya da yansıdı
Irak, Ağustos 1990'da petrol üretim kotalarını aşmak ve tartışmalı bölgelerden petrol çıkarmakla suçladığı komşusu Kuveyt'i işgal ederek 19

ili olarak topraklarına kattığını ilan etti

Saddam Hüseyin'in uzlaşmaz tutumu karşısında BM'ye üye çeşitli ülkeler ABD öncülüğünde Suudi Arabistan'a askeri yığınak yapmaya başladı

BM Güvenlik Konseyi Irak'a 15 Ocak 1991'e değin Kuveyt'ten çekilmesi için son bir uyarıda bulundu

17 Ocak 1991'de başlayan ve Körfez Savaşı olarak bilinen Çöl Fırtınası Harekatı sonunda 27 Şubat 1991'de Kuveyt kurtarıldı

28 Şubat'taki ateşkesin ardından kuzeydeki Kürtler ve güneydeki Şiiler arasında başlayan ayaklanmalar Irak kuvvetlerince acımasızca bastırıldı

Milyonun üzerinde Iraklı Kürt Türkiye ve İran'a sığındı

Bunun üzerine müttefik kuvvetler 36

paralelin kuzeyi ve 32

paralelin güneyindeki bölgeleri Irak uçuşlarına yasakladılar
ABD yönetimindeki müttefik kuvvetler 1993,1996,1998 ve 2001 yıllarında Irak'a karşı hava saldırıları düzenledi

Körfez Savaşı'ndan sonra uygulamaya konan BM ambargosu 1996 yılında başlayan Gıda Karşılığı Petrol programıyla yumuşatıldı
Irak'ın İşgali
ABD ve Birleşik Krallık öncülüğündeki koalisyon kuvvetleri Irak'ı kitle imha silahlarından arındırmak ,Saddam Hüseyin'in teröre verdiği desteği kesmek ve Irak Halkını özgürleştirmek gerekçeleriyle Irak'taki Baas Rejimi'ne karşı saldırıya geçti

20 Mart 2003'te başlayan hava saldırısı ve onu takip eden kara harekatı sonunda 9 Nisan 2003'te başkent Bağdat'a giren koalisyon güçleri Saddam Hüseyin iktidarını devirdi

15 Nisan'da Irak tümüyle koalisyon güçlerinin denetimine geçti
Irak'ın şehirleri:
1

Bağdat (بغداد) 2

Salah ad Din (صلاح الدين) 3

Diyala (ديالى) 4

Vasit (واسط) 5

Maysan (ميسان) 6

Basra (البصرة) 7

Dhi Qar (ذي قار) 8

Al Muthanna (المثنى) 9

Al-Qādisiyyah (القادسية) 10

Babil (بابل) 11

Kerbala (كربلاء) 12

Necef (النجف) 13

Al Anbar (الأنبار) 14

Ninawa (نينوى) 15

Dihuk (دهوك) 16

Erbil (أربيل) 17

At-Ta'mim (التاميم) 18

As Süleymaniye (السليمانية)
Irak
Irak Cumhuriyeti
Ülkenin Resmi Tam Adı: Irak Cumhuriyeti
Kısa Şekli : Irak
Yerel Tam Adı: Al Jumhuriyah al Irakiyah
Yerel Kısa Şekli: Al Irak
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet
Başkenti: Bağdat
İdari Bölümleri: 18 bölge; Al Anbar, Al Basrah, Al Muthanna, Al Qadisiyah, An Najaf, Arbil, As Sulaymaniyah, At Ta'mim, Babil, Bağdat, Dahuk, Dhi Qar, Diyala, Kerbala, Maysan, Ninawa, Salah ad Din, Wasit
Bağımsızlık Günü: 3 Ekim 1932
Milli Bayramları: İhtilal günü, 17 Temmuz (1968)
Anayasası: 22 Eylül 1968
Üye Olduğu Uluslararası Örgüt ve Kuruluşlar: ABEDA, ACC, AFESD (Arap Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu), AL, AMF (Arap Ülkeleri Para Fonu), CAEU (Arap Ülkeleri Ekonomik Anlaşmalar Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-19, G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), ITU (Uluslararası Telekomünikasyon Birliği), NAM, OAPEC (Arap Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü), OIC (İslam Konferansı Örgütü), OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı), PCA (Daimi Hakemlik Mahkemesi), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UPU (Dünya Posta Birliği), WFTU (Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü)
Türkiye’nin güneyinde bir Ortadoğu ülkesi

Kuzeyde Türkiye, doğuda İran, güneydoğuda Basra Körfezi ve Kuveyt, güneyde Suudi Arabistan, batıda Ürdün ve Suriye ile sınırlanmış ve 38°-48° doğu meridyenleri ile 28°-38° paralelleri arasında yer almaktadır

Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında bir geçit kabûl edilmektedir

Birleşmiş Milletler ve BağlantısızlarPaktı üyesi, sosyalist bir ülkedir
Târihi
Irak’ın bulunduğu Mezopotamya bölgesi dünyânın ilk önemli yerleşim merkezlerinden biridir

M

Ö

7

yüzyıla kadar Sümer-Akad, Bâbil ve Asurların elinde kalmış, bu târihte ise Perslerin eline geçmiştir

Bölgede İslâmiyetten önceki Araplar da Main,Sebai ve Himyeri devletlerini kurdular

İslâmiyetin doğuşu ve hızla gelişmesi ile birlikte Müslümanlar uzun süre bölgeye hâkim oldular

Müslümanların dördüncü halîfesi hazret-i Ali’nin kabri Necef’tedir

Oğlu hazret-i Hüseyin de burada Kerbelâ’da şehid olmuştur

İmâm-ı A’zâm Ebû Hanîfe,Ahmed bin Hanbel, Abdülkâdir Geylânî gibi büyük âlim ve velîlerBağdat ve Kûfe’de yetişmişler, insanlığa ilim ve hikmet yaymışlardır

Bu üç zâtın türbesi hâlenBağdat’tadır
Bağdat 762’den îtibâren yeni baştan îmâr edilerek Abbâsîlerin yâni, İslâm dünyâsının başşehri oldu ve dünyânın en önemli kültür merkezlerinden biri hâline geldi

Bilhassa 786-809 seneleri arasında halîfelik yapan Hârunürreşîd ve oğlu Me’mûn zamânında Irak dünyânın en parlak ilim ve kültür merkezi oldu

Ancak 1258’de Irak’a girenMoğol hükümdarı Hülâgü, şehirleri yakıp yıkmış, binlerce Müslümanı öldürmüştür

Daha sonraki târihlerde de eski günleri bulamayan Irak, sırasıyla Celâyirliler,Tîmûroğulları, Karakoyunlular,Akkoyunlular, ve Safevîlerin hâkimiyeti altında kaldı

1515’te Kuzey Irak’ın Osmanlı topraklarına katılmasını tâkibenKânûnî SultanSüleymân Han 1534’te ülkenin tamâmını fethetti

Irak,Osmanlı hâkimiyetinde kaldığı yaklaşık beş asırlık süre zarfında en parlak dönemlerini yaşadı
Kıymetli âlimler İstanbul’a götürülerek, çalışmaları için her türlü imkân temin edildi

Osmanlı Sultanı Dördüncü Murâd Han zamânında Bağdat ikinci defâ fethedildi

Bu fetihte pâdişâh bizzat harbe iştirak etmiş, kale kapısı yıkılırken elindeki gürzle o da yardım etmişti

Kalenin fethinden sonra Şiîlerin yıktığı İmâm-ı A’zam türbesini yeniden inşâ ettirdi

Irak’a göz koyan İngilizler,Birinci Dünyâ Savaşı sırasında 20Kasım 1914’te Basra’ya girdiler

Ancak 29 Mayıs 1916’da Irak ve Osmanlı Kuvvetleri “Selman Pak” meydan savaşında İngilizleri yenerek tamâmını esir ettiler

Birinci Dünyâ Savaşından sonra Osmanlılar bölgeden çekildiklerindenIraklılar yalnız ve zayıf kaldılar
Bunu farkeden İngiltere 1918’de ordularını Musul’a soktu

1920’de yapılan son Roma Konferansında da Irak’ın İngiliz mandası altına girmesi kararlaştırıldı

1930’da İngiltere Irak’a sözde bağımsızlık tanıdı

1933’te de Faysal’ın oğlu Gâzi, kral oldu

Irakİkinci Dünyâ Savaşına girmedi

Ancak bütün İngiliz sömürgeleri gibi savaştan etkilendi

14 Temmuz 1958’de Irak ordusu, 22 yaşındaki Kral İkinci Faysal’ın da öldürüldüğü kanlı bir darbe ile yönetime el koyarak cumhuriyeti ilân etti

Ancak darbeci Abdülkerîm Kasım tam bir diktatör olduğundan,Irak’a İngilizlerden fazla bir hürriyet vermedi
Bunun üzerine SosyalistArap Baas Partisi aynı senenin 8 Şubatında yönetimi ele geçirdi

18 Kasım 1963’te işe Arif Kardeşler, karşı darbe ile başa geçti

Beş sene sonra 30Temmuz 1968’de de BaasPartisi yeni bir darbe yaparak ikinci defâ yönetimi ele geçirdi

Saddam Hüseyin’in başkanlığındaki Devrim Komuta Konseyi ve Sosyalis ArapBaasPartisi bugün de işbaşındadır

22 Eylül 1980’de başlayan Irak-İran savaşı ülkede yüzbinlerce insan kaybına, milyarlarca dolarlık zarara huzûrun, barışın ve düzeninin bozulmasına yol açtı

Sekiz sene gibi uzun bir savaş sonunda, 20

8

1988’de ateşkes imzâlandı
1990 ortalarında Irak orduları Kuveyt’e girerek burayı işgâl etti

Bunun üzerine başlayan Körfez Krizi petrol fiatlarının artmasına ve ekonomik dalgalanmalara sebeb oldu

ABD-Suudi Arabistan’ın güvenliğini sağlamak için 500

000 asker, birçok Avrupa devleti de Basra Körfezine donanma gönderdi

Irak’a, Kuveyt’i boşaltmak için verilen sürenin bittiği 16 Ocak 1991 günü, Müttefik güçler askerî harekata başladı

Bir ay zarfında Irak mağlub olarakKuveyt’ten çekilmek mecburiyetinde kaldı

Ateşkes antlaşması imzalanarak barış görüşmelerine başlandı

Amerika Irak’ın kuzey sınırındaki kürtleri korumak için askerî birlik bulundurmaktadır
Fizikî Yapı
Irak
Fizikî Yapı bakımından genelde dört bölgeye ayrılır:Bunlar, kuzey ve kuzeydoğuyu kaplayan dağlık bölge; bu bölgenin güneyinde yeralan,Basra Körfezi kıyısındaki bataklıklar; güney ve batıdaki çöllerle sınırlanmış olanMezopotamya arâzisi ve Ürdün, Suudî Arabistan,Güney Suriye sınırlarına yakın bölgelerden başlayarak komşu ülkelerin içlerine doğru uzanan step ve çöllerdir

Ülkenin en büyük platosu kuzeyde bulunan Cezire’dir

Yine kuzeydeki Alp-Himalaya dağ dizisi üyeleri Zagros Dağları Irak’ın en yüksek bölgeleri olup, 5605 m’ye kadar yükselirler

Dicle ve kolları, Fırat,Irak ve Mezopotamya’nın hayat kaynağıdır

Bu iki ırmak bölgeyi suladıktan sonra,Basra Körfezine 150 km kala Şattülarap su yolunda birleşirler
Bu yol Irak’ın en önemli limanı olanBasra’yı körfeze bağladığından çok önemlidir

Dicle ve Fırat yüzyıllardan beri Türkiye ve Suriye’den,Irak’ın kuzeyinden taşıdıkları topraklarla denizi doldurarakAşağı Mezopotamya’nın ucundaki deltanın alüvyonal özellikte çok verimli bir ova hâline gelmesine sebep olmuşlardır

Ülkenin diğer önemli akarsuları Büyük Zap, KüçükZap ve Uzuym nehirleridir

Ülkede çok sayıda göl bulunmasına rağmen, tam bir göl özelliği göstermezler

Bir çoğu yağmur suyu ile dolan sathî (yüzeysel) çukurluklardır

Basra Körfezine yakın göllerin çoğu da sazlarla kaplı bataklıklar hâlindedir

Irak’ın en büyük gölü Şattülarap su yolu ile Fırat Nehri arasındaki Hürülhammar Gölüdür
İklimi
Irak’ta iklim kış-yaz mevsimleri ve güney-kuzey bölgeleri arasında büyük değişiklik gösterir

Yaz mevsimi güneyde uzun, sıcak ve kuraktır

Sıcaklık bölgede ortalama 46°C’yi bulur

Kuzeyde ise serince ve kısa sürer

Kış mevsimi ise güneyde kısa sürer ve serin geçer

Kuzey bölgelerde ise kış çok karlı ve uzundur

Bu bölgelerde kış aylarındaki sıcaklık ortalaması sıfırın altındadır

Yağış ise ülke genelinde kış aylarında olur

Mezopotamya’da senelik ortalaması 178 mm olan yağış, dağlık bögelerde 1016 mm’yi bulur

Yağışlar güneyde yağmur, kuzeyde kar şeklinde olur

Çöl bölgelerinde ise ancak dünyâ çapında büyük bir kış olduğu zamanlarda kısa süreli yağışlar tesbit edilmiştir
Tabiî Kaynaklar
Irak bitki örtüsü bakımından da iklime bağlı olarak bölgelere göre dağişiklik gösterir

Dağlık bölge, yamaçlarda çam, meşe, fıstık ağaçları, daha yukarılarda diken ve çalılıklarla kaplanmıştır

Suriye sınırı yakınlarındaki kısımlarda bir iki yıllık cılız bitkilere rastlanır

Güneydeki steplerde bozkır bitkileri, çöllerde ise dikenli bitkiler görülür

Aşağı Mezopotamya’nın bir kısmı ve Basra Körfezi kıyısı bataklık özelliği gösterdiğinden buralar söğüt, kavak ağaçları, yeşillikler, su otları ve sazlarla kaplıdır
Ülkedeki vahşî ve yabânî hayvanların en bol bulunduğu yerler dağlardır

Buralarda çakal, sırtlan ve yabânî tavşana rastlanır

Çöllerde çölyılanı, çölfâresi,Dicle ve Fırat gibi büyük ırmak boylarında ise kurbağa, yılan ve yabânî ördek görülür

Irak’ın en önemli tabiî kaynağı petroldür

Petrol, Kerkük,Musul ve Basra olmak üzere üç bölgeden çıkarılır

Ülkenin senelik petrol istihsali 31 milyon varil civârındadır

Kuzeyden çıkarılan petrol, petrol boru hattı ile Suriye’nin Baniyar,Lübnan’ın Trablus-şam limanlarına ve ülkemizin Yumurtalık tesislerine pompalanır

Güneyden çıkarılan petrol ise körfez kıyısındaki limanlardan borularla sevk edilir

Irak’tan çıkarılan, değeri petrolle yakın diğer bir tabiî servet kükürttür

Bunu, senede 12 bin ton çıkarılan asbest takib eder
Nüfus ve Sosyal Hayat
Irak, ender rastlanacak bir târihe sâhib olduğundan ülke nüfûsunu meydana getiren gruplar da kendisine has özellikler gösterir

Birinci Dünyâ Savaşı sırasında 2,5 milyon olan ülke nüfûsu % 35’lik artış oranı ile günümüzde 17

215

000’e ulaşmıştır

Halkın % 80’i Araptır

Geri kalan % 20’lik kısmı, kuzey bölgelerde yaşayan Kürtler,Kerkük ve Musul’daki Türkler ve çeşitli yerlerde yerleşmiş bulunan Ermeni, Yahûdi, Yezîdi, Süryâni ve Asurî azınlıklar teşkil eder

Türkler okullarında Türkçe öğretim yapabilme, diğer azınlıklar da bâzı konularda özerk davranabilme hakkına sâhiptir

Arapça resmî dil olması ve halkın büyük çoğunluğunun Arap olması sebebiyle en çok konuşulan lisandır

IrakArapçası yazıda modern, telaffuzda mahallî sitili benimsemiştir

Arapçayı, sırasıyla Kürtçe, Türkçe ve Ermenice tâkip eder

İngilizce ise en çok kullanılan batı lisanıdır
Halkın çoğu Müslümandır

Müslüman olan Araplar, Türkler ve Farslar toplam nüfûsun % 95’ini meydana getirirler

1960’a kadar Müslüman toplumunun yarısına yakını Şiîydi

Ancak bu yıllarda çeşitli siyâsî sebeplerden dolayı ülkeden fazla miktarda Şiî çıkarıldığından bugün ülkede sâdece Kerbelâ ve Necef civârında Şiî bulunmaktadır

Hıristiyan toplumu da, Katolik olan Musul’daki bir kısım Araplar, Ortodoks olan Ermeniler, kendi kiliselerine bağlı olan Süryâni ve Yezidiler meydana getirir

Ülkedeki diğer iki dînî grup ise Yahûdîler ve ilkel dinleri olan Asurîlerdir

Ülkede eğitim parasız ve mecbûriyet olmadan yürütülmektedir

İlk ve Orta öğretim seviyesi komşu ülkelere nazaran düşüktür

1959 senesinde başlatılan okuma yazma seferberliği ile okur-yazar oranı 1979’da % 30’a çıkmış, günümüzde ise % 40’ı aşmıştır
Siyâsî Hayat
Irak, tek partili cumhuriyet sistemi ile yönetilmektedir

Ülke idâresinin görüşüldüğü 250 kişilik bir meclis vardır

Seçimler tek parti ve tek liste ile yapılır

Cumhurbaşkanı 1968 ihtilâlini yapan Devrim Komuta Konseyinin başkanlığına 1979’da getirilen Saddam Hüseyin’dir
Irak’taki idârî taksimât, Osmanlılar zamânındakinin devâmı olup, batı sistemlerinden hemen hiç etkilenmemiştir

16 şehrin en önemlileri Bağdat, Basra, Kerkük, Musul,Necef,Kerbelâ, Hillâ ve El-Kâzimeyn’dir

Şehirlerin başında, ülkemizdeki vâliye karşılık olan mutasarrıflar bulunur

Şehirlerden sonra kaymakamların idâre ettiği kazâlar gelir

Nâhiyeler ise, müdürlerin yönettiği köyden büyük yerleşim merkezleridir

Köy idârecisi olan muhtarlar genellikle halk tarafından işbaşına getirilir
Ekonomi
Tarım:Irak petrolünün keşfine kadar, ülke tamâmen bir tarım ülkesi idi

Tarım eskisi gibi olmamakla berâber bugün de önemini korumaktadır

Petrolden elde edilen gelirin büyük bir bölümü tarımın modernizasyonunda kullanılır

Tarım arâzileri genelde Mezopotamya bölgesi ve büyük ırmaklar boyunda toplanmıştır

Ancak buralardaki yüksek vasıflı topraklardan gerektiği kadar faydalanılmamaktadır

Ülkenin 430

000 km2’ye yakın olan arâzisinin % 43’ü tarıma elverişli olmasına rağmen, ancak % 8’inden düzenli olarak faydalanılmaktadır
Irmak boylarındaki vâdiler ve kuzeydeki yaylalar daha çok tahıl, tütün ve meyve üretimine elverişlidir

Daha güneydeki bölgelerde ise buğday, arpa, mısır, pirinç, susam, fındık, sebzeler, meyveler, tütün ve afyon yetişir

Hurma hemen hemen bütün bögelerde yetişen millî bir üründür

Irak tek başına dünyâ hurma üretiminin yüzde yetmiş beşini karşıladığından, hurma ekonomiye en büyük katkısı olan tarım ürünüdür

Hayvancılık ve tarım: Irak halkının hayâtı ile büyük ölçüde parelellik gösterir

Sığır, eşek, katır kuzey bölgelerinde; deve, Asur arâzisi, çöller ve Mezopotamya’nın bir bölümünde; koyun Mezopotamya’nın batısında yetiştirilir

Ülkedeki büyükbaş hayvanların sayısı toplam dört milyon, küçükbaşlarınki ise üç milyon civârındadır
Balıkçılık: Daha çok kuzey bölgelerin merkezî kısımlarındaki ırmaklarda gelişmektedir

Irmak ve göllerde sazan balığı, ve tatlısu balıkları bulunur

Daha önceleri balıkçılık körfez kıyısında da önemli bir geçim kaynağı iken savaş ve savaşın sonucu olan deniz kirlenmesi buradaki balık neslini tüketmiştir
Sanâyi: Irak’ta çıkarılan petrolün mühim bir kısmının ham olarak ihraç edilmesine rağmen, sanâyinin en önemli kolu petrol rafinerizasyonu vepetro-kimyâdır

Petrol rafinerileri Bağdat, Basra, Kerkük ve Musul’da; petro-kimyâ tesisleri ise,Bağdat’ta bulunur

Sanâyiin bu kolunda genelde Rus teknolojisi kullanılmaktadır

Petrolü pamuklu, yünlü ve ipekli dokuma tâkib eder

Tekstil sanâyii Bağdat, Musul ve Hilla’da toplanmıştır

Yakın târihte büyük ilerleme gösteren diğer sanâyi dalları, çimento ve sun’î gübre üretimidir

Konserve, şeker, sigara, nebâtî yağ ağaç ürünleri imâlatı da tarıma bağlı olarak gelişmektedir

Ülke diğer birçok sanâyi kolunda olduğu gibi tarım araçları ve otomotiv sanâyiinde de Sovyet teknolojisinden faydalanmaktadır

Körfez savaşı ile sanayi ve ekonomik durumu güçlüklerin içine düşmüştür

Memleket bir baştan bir başa harap olmuştur
Ticâret:Irak’ta ülke içi ticâret eski metodlarla yapılmakta, nakliye ve tabiat şartları sebebiyle her bölge kendisini beslemek zorunda kalmaktadır

Dış ticâret ise yeni yeni gelişmeye çalışmaktadır

İhrâcatında büyük payı ham petrol tutar

Bunu hurma ve çimento izler

İthâlat ise daha çok teknoloji transferi ve ağır sanâyi ürünleri şeklinde olmaktadır

Önemli ithâl ürünleri makina, araç, yiyecek maddeleridir
Ulaşım:Irak’ta ulaştırma genelde karayolu ile yapılır

En önemli yolları:Sınırları ve petrol bölgelerini Bağdat’a bağlayan yollardır

Karayollarının toplam uzunluğu 33

238 kilometredir

Ülke içi ulaşımda demiryolu ikinci sırayı alır

1914’te yapılmaya başlanan demiryolları bugün 2439 km uzunluğa ulaşmış olup, hemen hemen bütün büyük şehirleri birbirine bağlar

Büyük ırmaklar ve sun’î su yolları da şartların uygun olduğu zamanlarda ulaşımda önemli yer tutabilmektedir

Irak, Basra körfezinde sâdece 100 kilometrelik bir kıyısı olmasına rağmen her türlü deniz vâsıtasına hizmet verebilecek iki büyük limana sâhiptir

Bunlar körfez kıyısındaki Ümm-ül-Kasr ile Şattülarap su yolu kıyısındaki Basra limanlarıdır

Ülke içi ulaşımda havayolu konusuna önem verilmemesine rağmen,Bağdat ve Basra milletlerarası hava trafiğinin mühim durak yerleridir
Genel İstatistiki Bilgiler
Konum: Orta Doğu'da, Basra Körfezi kıyısında, İran ve Kuveyt arasında yer almaktadır
Coğrafi Konumu: 33 00 Kuzey derecesi, 44 00 Doğu boylamı
Bulunduğu Kıta: Orta Doğu
Yüzölçümü: 437,072 km²
Sınırları: toplam: 3,631 km
Sınır Komşuları: İran 1,458 km, Ürdün 181 km, Kuveyt 242 km, Suudi Arabistan 814 km,
Suriye 605 km, Türkiye 331 km
Denize Kıyısı (Sahil şeridi): 58 km
İklimi: Daha fazla çöl iklimi hakimdir; kışlar soğuk, yazlar kuru, sıcak ve bulutsuz geçer
Arazi Yapısı: Daha fazla geniş ovalar, İran sınırında bataklıklar, İran ve Türkiye sınırı boyunca dağlar yer alır
Deniz Seviyesinden Yüksekliği: en alçak noktası: Basra Körfezi 0 m; en yüksek noktası: Hacı İbrahim 3,600 m
Doğal Kaynakları: Petrol, doğal gaz, fosfat, sülfür
Arazi Kullanımı: tarıma uygun topraklar: %12
Devamlı Ekilen Alanlar: %0
Otlakları: %9
Ormanlık Arazisi: %0
Diğer Arazileri: %79 (1993 verileri)
Sulanan Arazisi: 25,500 km² (1993 verileri)
Ülkede Görülme Olasılığı Olan Doğal Afetler: Kum fırtınaları, su baskınları
Nüfus: 23,331,985 (Temmuz 2001 verileri)
Nüfus Artış Oranı: %2

84 (2001 verileri)
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini)
Bebek Ölüm Oranı: 60

05 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini)
Ortalama Hayat Süresi: Toplam Nüfusun: 66

95 yıl
Erkeklerde: 65

92 yıl
Kadınlarda: 68

03 yıl (2001 verileri)
Ortalama Çocuk Sayısı: 4

75 çocuk/1 kadın (2001 tahmini)
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0

01 den az (1999 verileri)
Ulus: Iraklı
Nüfusun Etnik Dağılımı: Arap %75-%80, Kürt %15-%20, Türkmen, Assuryalı ve diğer %5
Din: Müslüman %97 (Şii %60-%65, Sünni %32-%37), Hıristiyan ve diğer %3
Diller: Arapça, Kürtçe, Assuryaca, Ermenice
Okur Yazar Oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler
Toplam Nüfusta: %58
erkekler: %70

7
kadınlar: %45 (1995 verileri)
GSYİH: Satınalma Gücü paritesi - 57 milyar $ (2000 verileri)
GSYİH - reel büyüme: %15 (2000 verileri)
GSYİH - sektörel bileşim: tarım: %6
endüstri: %13
hizmet: %81 (1993 verileri)
Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %100 (2000 verileri)
İş Gücü: 4

4 milyon (1989)
Endüstri: petrol, kimyasallar, tekstil, yapı malzemeleri, gıda maddeleri
Elektrik Üretimi: 29

42 milyar kWh (1999)
Elektrik Tüketimi: 27

361 milyar kWh (1999)
Elektrik İhracatı: 0 kWh (1999)
Elektrik İthalatı: 0 kWh (1999)
Tarım Ürünleri: Buğday, arpa, pirinç, sebze, pamuk, büyükbaş hayvan, koyun
İhracat: 21

8 milyar $ (2000 verileri)
İhracat Ürünleri: Ham petrol
İhracat Ortakları: Rusya, Fransa, İsviçre, Çin (2000)
İthalat: 13

8 milyar $ (2000 verileri)
İthalat Ürünleri: Gıda, tıbbi malzeme, sanayi ürünleri
İthalat Ortakları: Mısır, Rusya, Fransa, Vietnam (2000)
Dış Borç Tutarı: 139 milyar $ (2000 verileri)
Para Birimi: Irak Dinarı (IQD)
Para Birimi Kodu: IQD
Mali Yılı: Takvim yılı