![]() |
Dünya Politikasında Orta Doğu 1960-1980 |
![]() |
![]() |
#1 |
KRDNZ
![]() |
![]() Dünya Politikasında Orta Doğu 1960-19801960-1980 arası Orta Doğu gelişmelerinde, 1967 Arap-İsrail Savaşı bir dönüm noktası teşkil eder ![]() ![]() ![]() 1948 Arap-İsrail savaşını Araplar tahrik etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arapların 1967 savaşının çıkmasını istemelerinde ve savaşı kışkırtmalarında üç mühim sebep rol oynamış görünmektedir: 1) Başkan Nasır’ın gerek 1948, gerek 1956 savaşının ve her iki savaştaki yenilginin intikamını almaya kararlı olması ![]() ![]() ![]() 2) 1956’danberi Sovyet Rusya Mısır ve Suriye’yi o kadar silahlandırmıştı ki, İsrail ile yapılacak bir savaşın neticesinden sadece Mısır ve Suriye değil, Sovyetler dahi gayet emin görünüyorlardı ![]() ![]() 3) Bu sırada Amerika’nın Vietnam bataklığına saplanmış olması ve dolayısiyle İsrail’in arkasında yer alamayacağı düşüncesi ![]() Altı gün sürdüğü için Altı Gün Savaşı adını alan 1967 Arap-İsrail savaşının başlangıç gelişmelerini, 1966 yılının son aylarında oluşmaya başlayan Suriye-İsrail gerginliği teşkil eder ![]() Çoğunluğu Ürdün’de bulunan ve diğer Arap ülkelerine de dağılmış bulunan Filistinlileri teşkilatlandırarak, bunları mücadeleye sevketmek için 1964 Mayısında, Ürdün’ün elinde bulunan Doğu Kudüs’de Birinci Filistin Kongresi toplandı ve burada Filistin Kurtuluş Örgütü kurularak bir de 33 Maddelik Filistin Milli Misakı kabul edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kudüs Kongresi’nde, 9’uncu maddenin öngördüğü silahlı mücadeleyi yürütmek üzere fedayin denen gerillalardan meydana gelen bir askeri teşkilat olan El-Fetih (Al-Fatah) teşkilatı kurulmaktaydı ![]() 1966 Şubatında Suriye’de iktidarda bulunan Baas Partisi’nin sol kanadı bir darbe yaparak, iktidarı ele geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail bu saldırıları Güvenlik Konseyine şikayet ettiğinde, oradan Suriye aleyhine bir karar çıkarmak mümkün olmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gelişmeler üzerine İsrail, fedayin saldırı ve akınlarına karşı, Kasım ayının ortalarından itibaren, "mislile mukabele" taktiğini tatbike başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 7 Nisan hadisesi Suriye ve Araplar için haysiyet kırıcı olmuştu ![]() ![]() ![]() Öyle görünür ki, 7 Nisandan sonra meydana gelen en küçük bir hadise, İsrail’e komşu Arap ülkelerinin İsrail ile münasebetlerinin gerginleşmesine, kendi çapından daha büyük katkıda bulunmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Eshkol’ün bu sözlerinden sanıldı ki, İsrail Suriye’ye karşı harekete geçmeye karar vermişti ![]() ![]() ![]() ![]() 16 Mayısta Mısır silahlı kuvvetleri alarm durumuna geçirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır bu hareketi ile iki cepheden İsrail’e karşı pozisyon alıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 22 Mayıstan itibaren Tiran Boğazı’nın ve arkasından Akaba Körfezi’nin kapatılması, Orta Doğu’daki havayı birdenbire gerginleştirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İki büyük devletten gelen bu yatıştırma faaliyetinin hiç bir faydası olmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada, Güvenlik Konseyi de 23 Mayıstan itibaren toplantılar yaparak ve bir takım kararlar alarak bir krizin patlamasını önlemeye çalıştı ![]() ![]() 30 Mayısta Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti) ile Ürdün arasında bir savunma antlaşması imzalandı ![]() ![]() ![]() ![]() Krizin başlangıcında Sovyetler İsrail’in ilk önce Suriye cephesinden harekete geçeceğini tahmin etmiştir ![]() ![]() ![]() Arapların istediği gibi ilk saldırıyı İsrail yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 5 Haziran günü akşam olduğu zaman, 16 Mısır havaalanı artık kullanılmaz hale gelmiş ve 280 Mısır uçağı, 52 Suriye uçağı, 20 Ürdün uçağı ve bir çok da Irak uçağı yerde tahrip edilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail için 1967 savaşının en çetin cephesi Ürdün cephesi ve Batı Şeria cephesi olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 8 Hazirandan itibaren Suriye cephesinde Golan tepelerinde muharebeler şiddetlendi ![]() ![]() ![]() Suriyeliler de İsrail karşısında fazla dayanamadılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaşın sonu Araplar için tam bir hezimetti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1967 zaferi ile İsrail topraklarını dört misli daha genişletmiştir ![]() ![]() ![]() İsrail Ürdün’den Şeria nehrinin batısındaki bütün toprakları alarak, Şeria nehri Ürdün ile İsrail arasında sınır olmuştur ![]() ![]() ![]() İsrail Golan tepeleri denen ve Kuneitra’ya kadar uzayan Suriye topraklarını da işgal etmişlerdi ![]() İsrail bu toprakları elde etmekle kendisi için gerekli güvenlikli sınırlara sahip olmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sovyetlerin Araplar üzerindeki koruyuculuğu daha savaşın son günlerinde başlamıştı ![]() ![]() Sovyetlerin koruyuculuğu bu kadarla da kalmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güvenlik Konseyi ise İsrail’i destekleyen Amerikan ve Arapları destekleyen Sovyet görüşlerini uzlaştırmak için uzun süren görüşme ve tartışmalardan sonra, nihayet, 22 Kasım 1967’de 242 sayılı kararı kabul etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 242 sayılı Güvenlik Konseyi kararının 3’üncü maddesi gereğince, B ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna karşılık, İsrail ise, 242 sayılı kararın 3’üncü maddesine dayanarak, önce bir müzakere masasına oturulmasını ve "güvenlikli ve tanınmış" sınırların tesbitini ve ondan sonra da, İsrail’in, hangi topraklardan çekilecekse, oradan çekilmesi görüşünü savundu ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Dünya Politikasında Orta Doğu 1960-1980 |
![]() |
![]() |
#2 |
VANDETTA
![]() |
![]() Cevap : Dünya Politikasında Orta Doğu 1960-1980Savaş Arapların neyine,korkak Yahudiler önünde bile duramadılar onlarda kendilerini adamdan sayar oldular,bu hayatta en büyük isteğim,israil denen şerefsiz topluluğunun Türkler tarafından yok edilmesidir ![]() ![]() ![]()
__________________
Milliyetçilik,faşizmin millete yutturulabilir halidir,aksini iddia edenler kendi milliyetçiliğini
savunanlara saygı duysunlar! Tek çare;Din birliğidir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
1967 Arap-İsrail Savaşı |
![]() |
![]() |
#3 |
KRDNZ
![]() |
![]() 1967 Arap-İsrail Savaşı![]() ![]() ![]() ![]() 1948 Arap-İsrail savaşını Araplar tahrik etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arapların 1967 savaşının çıkmasını istemelerinde ve savaşı kışkırtmalarında üç mühim sebep rol oynamış görünmektedir: 1) Başkan Nasır'ın gerek 1948, gerek 1956 savaşının ve her iki savaştaki yenilginin intikamını almaya kararlı olması ![]() ![]() ![]() 2) 1956'danberi Sovyet Rusya Mısır ve Suriye'yi o kadar silahlandırmıştı ki, İsrail ile yapılacak bir savaşın neticesinden sadece Mısır ve Suriye değil, Sovyetler dahi gayet emin görünüyorlardı ![]() ![]() 3) Bu sırada Amerika'nın Vietnam bataklığına saplanmış olması ve dolayısiyle İsrail'in arkasında yer alamayacağı düşüncesi ![]() Altı gün sürdüğü için Altı Gün Savaşı adını alan 1967 Arap-İsrail savaşının başlangıç gelişmelerini, 1966 yılının son aylarında oluşmaya başlayan Suriye-İsrail gerginliği teşkil eder ![]() Çoğunluğu Ürdün'de bulunan ve diğer Arap ülkelerine de dağılmış bulunan Filistinlileri teşkilatlandırarak, bunları mücadeleye sevketmek için 1964 Mayısında, Ürdün'ün elinde bulunan Doğu Kudüs'de Birinci Filistin Kongresi toplandı ve burada Filistin Kurtuluş Örgütü kurularak bir de 33 Maddelik Filistin Milli Misakı kabul edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kudüs Kongresi'nde, 9'uncu maddenin öngördüğü silahlı mücadeleyi yürütmek üzere fedayin denen gerillalardan meydana gelen bir askeri teşkilat olan El-Fetih (Al-Fatah) teşkilatı kurulmaktaydı ![]() 1966 Şubatında Suriye'de iktidarda bulunan Baas Partisi'nin sol kanadı bir darbe yaparak, iktidarı ele geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail bu saldırıları Güvenlik Konseyine şikayet ettiğinde, oradan Suriye aleyhine bir karar çıkarmak mümkün olmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gelişmeler üzerine İsrail, fedayin saldırı ve akınlarına karşı, Kasım ayının ortalarından itibaren, "mislile mukabele" taktiğini tatbike başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 7 Nisan hadisesi Suriye ve Araplar için haysiyet kırıcı olmuştu ![]() ![]() ![]() Öyle görünür ki, 7 Nisandan sonra meydana gelen en küçük bir hadise, İsrail'e komşu Arap ülkelerinin İsrail ile münasebetlerinin gerginleşmesine, kendi çapından daha büyük katkıda bulunmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Eshkol'ün bu sözlerinden sanıldı ki, İsrail Suriye'ye karşı harekete geçmeye karar vermişti ![]() ![]() ![]() ![]() 16 Mayısta Mısır silahlı kuvvetleri alarm durumuna geçirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır bu hareketi ile iki cepheden İsrail'e karşı pozisyon alıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 22 Mayıstan itibaren Tiran Boğazı'nın ve arkasından Akaba Körfezi'nin kapatılması, Orta Doğu'daki havayı birdenbire gerginleştirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İki büyük devletten gelen bu yatıştırma faaliyetinin hiç bir faydası olmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada, Güvenlik Konseyi de 23 Mayıstan itibaren toplantılar yaparak ve bir takım kararlar alarak bir krizin patlamasını önlemeye çalıştı ![]() ![]() 30 Mayısta Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti) ile Ürdün arasında bir savunma antlaşması imzalandı ![]() ![]() ![]() ![]() Krizin başlangıcında Sovyetler İsrail'in ilk önce Suriye cephesinden harekete geçeceğini tahmin etmiştir ![]() ![]() ![]() Arapların istediği gibi ilk saldırıyı İsrail yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 5 Haziran günü akşam olduğu zaman, 16 Mısır havaalanı artık kullanılmaz hale gelmiş ve 280 Mısır uçağı, 52 Suriye uçağı, 20 Ürdün uçağı ve bir çok da Irak uçağı yerde tahrip edilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail için 1967 savaşının en çetin cephesi Ürdün cephesi ve Batı Şeria cephesi olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 8 Hazirandan itibaren Suriye cephesinde Golan tepelerinde muharebeler şiddetlendi ![]() ![]() ![]() Suriyeliler de İsrail karşısında fazla dayanamadılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaşın sonu Araplar için tam bir hezimetti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1967 zaferi ile İsrail topraklarını dört misli daha genişletmiştir ![]() ![]() ![]() İsrail Ürdün'den Şeria nehrinin batısındaki bütün toprakları alarak, Şeria nehri Ürdün ile İsrail arasında sınır olmuştur ![]() ![]() ![]() İsrail Golan tepeleri denen ve Kuneitra'ya kadar uzayan Suriye topraklarını da işgal etmişlerdi ![]() İsrail bu toprakları elde etmekle kendisi için gerekli güvenlikli sınırlara sahip olmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sovyetlerin Araplar üzerindeki koruyuculuğu daha savaşın son günlerinde başlamıştı ![]() ![]() Sovyetlerin koruyuculuğu bu kadarla da kalmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güvenlik Konseyi ise İsrail'i destekleyen Amerikan ve Arapları destekleyen Sovyet görüşlerini uzlaştırmak için uzun süren görüşme ve tartışmalardan sonra, nihayet, 22 Kasım 1967'de 242 sayılı kararı kabul etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 242 sayılı Güvenlik Konseyi kararının 3'üncü maddesi gereğince, B ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna karşılık, İsrail ise, 242 sayılı kararın 3'üncü maddesine dayanarak, önce bir müzakere masasına oturulmasını ve "güvenlikli ve tanınmış" sınırların tesbitini ve ondan sonra da, İsrail'in, hangi topraklardan çekilecekse, oradan çekilmesi görüşünü savundu ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
1973 Arap-İsrail Savaşı |
![]() |
![]() |
#4 |
KRDNZ
![]() |
![]() 1973 Arap-İsrail Savaşı1973 Arap-İsrail Savaşı 6 Ekim 1973'de başlayan bu savaşa, Müslüman dünyasının Ramazan ayına rastlaması dolayısiyle Ramazan Savaşı ve İsraillilerin çok kutsal bir ayı olan Yom Kippur'a rastlaması dolayısiyle, Yom Kippur Savaşı adı verilmiştir ![]() ![]() Bu savaşın, bundan önceki Arap-İsrail savaşlarına nazaran iki mühim hususiyeti ve farklılığı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() 1973 Yom Kippur savaşına varan gelişmeler, esasında 1967 savaşını takip eden gelişmelerin devamından başka bir şey değildir ![]() 1967 Savaşındaki ağır yenilgi, Arap ülkelerini İsrail'e karşı mücadelelerinde yeni yollar ve yeni taktikler aramaya sevketti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1967 savaşından sonraki gelişmelerde iki ayrı istikamet göze çarpmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1967 yenilgisinin hemen arkasından, Nasır Mısır silahlı kuvvetlerinde gayet radikal reformlara girişerek orduyu düzeltmeye çalıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat Haziran sonlarından itibaren Mısır İsraile karşı, bir hava savunma silahı olan ve yerden havaya atılan (Surface to Air Missiles) SAM-2 ve SAM-3 füzelerine kullanınca, işin rengi değişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır Sovyet füzelerini kullanınca, İsrail tekrar hava akınlarına başladı ve füze üslerini tahrip etmeye çalıştı ![]() ![]() 7 Ağustos ateş-kes anlaşmasından sonra iki mühim gelişme oldu ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci gelişme, Kasım ayında Suriye Baas Partisi içinde bir darbenin meydana gelmesi ve Baas'ın aşırı grubunun iktidardan düşürülerek, mutedil bilinen Hafız Esad grubunun iktidarı ele alması idi ![]() ![]() Enver Sedat'ın Mısır'da dahi otoritesini kabul ettirmesi kolay olmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Enver Sedat, bu işin tek çıkar yolunun İsrail ile savaşmak olduğuna karar verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir yandan Sovyetlerin bu tutumu, bir yandan da, 1971 Mayıs ayında Sedat'ın, Moskova taraftarı Ali Sabri'nin darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kalması, Sedat'ın Sovyetlerden dönmesine sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Enver Sedat'ın bu hareketi Sovyetlerin Orta Doğu'daki prestiji için çok ağır bir darbe idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonraki aylar, Mısır, Suriye ve şimdi bu ikisi ile tekrar barışmış olan Ürdün arasında yoğun temaslar ve savaşın planlaması için müzakerelerle geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail karşılaştığı bu iki cepheli sürpriz saldırı karşısında, 1967'dekinden farklı hareket etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Suriye cephesi 1967'deki gibi yine başarılı olamadı Araplar için ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine İsrail, Suriye cephesi ![]() ![]() Sina cephesi de başlangıçta ve genel olarak İsrail için iyi gelişmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ateş-kese rağmen, İsrail, Mısır 3'üncü Ordunun etrafındaki çemberi tamamlamak için, 23 Ekimde çarpışmaları yeniden başlatınca, yeni bir kriz doğdu ve bu kriz Amerika ile Sovyet Rusya'yı karşı karşıya getirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu suretle dördüncü Arap-İsrail savaşı da sona ermiş olmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlaşmaya göre, İsrail Süveyş Kanalının batı yakasındaki bütün kuvvetleri çektiği gibi, doğu yakasında da kuvvetlerini kıyıdan 20 mil kadar geriye çekecekti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu anlaşma ile Mısır Süveyş Kanalının her iki tarafına sahip olmakla Kanalı tamamen ele geçirmiş olmaktaydı ![]() ![]() 101'inci Km ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Amerika Dışişleri Bakanı Dr ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görülüyor ki, Kissinger'in Orta Doğu barışındaki taktiği, barışa adım adım ilerlemekti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 101'inci Km ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır bu anlaşma ile iki büyük kazanç elde etmiş oluyordu: Biri, Sina'da biraz daha toprağını geri alması ve bilhassa Mitla ve Gidi geçitleri gibi savunması için çok değerli noktaları ele geçirmesi idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne olursa olsun, 1978'in Camp David anlaşmalarına giden yol açılmıştı ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
1973 Petrol Krizi |
![]() |
![]() |
#5 |
KRDNZ
![]() |
![]() 1973 Petrol Krizi1973 Petrol Krizi ![]() ![]() Aslına bakılırsa, 1973 petrol krizi doğrudan doğruya 1973 Arap-İsrail savaşının sonucu değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla beraber, OPEC'in 1973 Arap-İsrail savaşına kadar bir şey yaptığı söylenemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1967 Arap-İsrail savaşından sonra, petrolün Batı'ya ve bilhassa Amerika'ya karşı bir siyasi silah olarak kullanılması söz konusu edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan, petrolün siyasi vasıta olarak kullanılmasında Batı ve Amerika üzerinde baskı yapabilmek için iki yol vardı: Biri üretimi ve dolayısiyle ihracatı kısmak, diğeri de fiyatları yükseltmek ![]() ![]() ![]() ![]() Bu metodun başarılı olduğu söylenebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu fiyat artışları bilhassa Batı Avrupa'da ve Japonya'da bir paniğe sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilhassa Suudi Arabistan, İsrail'i kesinlikle tutan Amerika ve Hollanda'ya karşı petrol ambargosu tatbik etti ise de, bu ambargo bilhassa Amerika'nın Orta Doğu politikasında hiç bir değişiklik ve tesir yapmadı ![]() ![]() ![]() ![]() Arapların bu petrol silahına karşı Amerika'nın başvurduğu ikinci yol da, Avrupa İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) çerçevesinde, 1974 Ekiminde, Amerika, Kanada, Fransa hariç Ortak Pazar ülkeleri, Japonya, İspanya, Türkiye, Avusturya, İsviçre, İsveç ve Norveç'in katılması ile Milletlerarası Enerji Ajansı'nın (İnternational Energy Agency) kurulması oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Petrol krizinin 1973-1974'de Batı'da yaptığı ilk şoktan sonra, petrol meselesi, yani her altı ayda bir OPEC ülkelerinin ham petrol fiyatlarına zam yapmaları, normal bir hadise mahiyetini aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Camp David Anlaşmaları ve İsrail-Mısır Barışı 1978-1979 |
![]() |
![]() |
#6 |
KRDNZ
![]() |
![]() Camp David Anlaşmaları ve İsrail-Mısır Barışı 1978-1979Camp David Anlaşmaları ve İsrail-Mısır Barışı 1978-1979 Lübnan iç savaşının Arap dünyasını karıştırdığı ve bir çok endişelere sebep olduğu bir gerçektir ![]() ![]() ![]() 18 Ocak 1974'de, Amerika'nın aracılık çabaları ile, İsrail ve Mısır arasında imzalanan Sina anlaşması, Amerikan diplomasisi için bir başarı olduğu kadar, Mısır-Amerikan münasebetlerinin de büyük ölçüde değişmeşini ve gelişmesini sağlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat Orta Doğu gezisinin en başarılı kısmı Mısır ziyareti oldu ve Nixon Mısırda hararetle ve büyük gösterilerle karşılandı ![]() ![]() Amerika ile Mısır arasındaki münasebetlerin almış olduğu bu yeni şekil ve gelişme iledir ki, Mısır, İsrail ile 1 Eylül 1975 anlaşmasını imzalıyarak, Sina'dan biraz daha toprak kazanmaya muvaffak oldu ![]() ![]() Mısır'ın bu sırada Amerika'ya ve genel olarak da Batı'ya eğilim göstermeye sevkeden sebeplerin başında, karşılaştığı ekonomik meselelerin büyük tesiri olduğunda şüphe yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun arkasından Enver Sedat, 29 Mart-10 Nisan 1975'de de Batı Almanya, Fransa, İtalya, Yugoslavya ve Avusturya'yı ziyaret etti ve Yugoslavya hariç, diğer ülkelerle çeşitli ekonomik yardım anlaşmaları imza etti ![]() Enver Sedat, bu Orta Doğu ve Batı Avrupa ziyaretlerinin arkasından 26 Ekim-5 Kasım tarihleri arasında da Birleşik Amerikayı ziyaret etti ![]() ![]() ![]() Başkan Sedat'ın 1975 yılında yaptığı bu ziyaretler açık bir şekilde göstermekteydi ki, Mısır politikası Batı'ya kaymaktaydı ![]() ![]() ![]() Mısır'ın Batı'ya doğru kayması ile Mısır-Libya münasebetlerinin de bozulmaya başladığı görülmüştür ![]() ![]() ![]() Mrsır-Libya gerginliği ve iki ülke münasebetlerindeki kriz, 1975 Temmuzunda başlamış ve aralıklarla 1977 Ekimine kadar sürmüştür ![]() 1975 Temmuzunda Mısır sınır makamları, Mısır'da karışıklık çıkarmak isteyen bir takım Libyalıları yakaladı ![]() ![]() ![]() Fakat 8-9 Mart 1976 günlerinde, Mısır'da yüksek seviyedeki kişileri öldürmekle görevlendirilen 30 kadar Libyalı komandonun yakalanması, Mısır-Libya münasebetlerini yeniden gerginleştirdi ![]() ![]() ![]() ![]() 1977 yılında Mısır ve Libya savaş durumuna girdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır'da, yüksek seviyedeki kişileri öldürmekle görevlendirildiği belirtilen 30 kadar Libyalı komandonun 8-9 Mart 1976'da yakalanmalarından bir kaç gün sonra, Enver Sedat, bir bomba patlattı ![]() ![]() Mısır'ın Amerika ile münasebetleri geliştikçe, Mısır-Sovyet münasebetleri bu gelişmenin üzerinde bir ipotek teşkil etmeye başladı ![]() ![]() ![]() Enver Sedat bu konuşmasında, 1973 savaşından sonra Sovyetlerin Mısır'a karşı alakalarını azalttığından, Arap dünyasında "mihverler" yaratmak, yani Arap dünyasını bölmek için çaba harcadığından, Mısır'a silah ve yedek parça vermediğinden, 1975 Ocak ayında Brejnev'in Mısır'a yapacağı ziyareti iptal ettiklerinden, 1971 anlaşmasın canları nasıl isterse öyle tatbik ettiklerinden şikayetle, bu antlaşmanın artık bir yararı kalmadığını ve dolayisiyle feshedilmesi gerektiğini söyledi ![]() Halk Meclisi 15 Martta, yani ertesi günü, aldığı bir kararla, Mısır-Sovyet dostluk antlaşmasını feshetti ![]() ![]() ![]() Enver Sedat'ın bu tutumu Amerika'yı çok sevindirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şunu da belirtelim ki, Sovyetlerin Mısır'dan belirli bir ölçüde uzaklaşmalarında veya Enver Sedat'ın şikayet ettiği gibi, alakalarını azaltmalarında, 1974'den itibaren Sedat'ın takibe başladığı, Amerika ile münasebetleri yumuşatma politikasının da büyük rolü vardır ![]() Enver Sedat'ın bu yeni tutumu, Amerika'yı bir Orta Doğu barışı konusunda daha da cesaretlendirdi ve harekete geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() 1977 Mayısında İsrail'de seçimler yapılmış ve Menachem Begin liderliğindeki Likud Partisi seçimleri kazanarak yeni hükümeti kurmuştu ![]() ![]() ![]() Başbakan Begin Ağustos ayında Romanya'yı ziyaret ettiğinde Romenler kendisine, Enver Sedat'ın bir çözüm için arzulu olduğunu söyleyince, Begin de Romenlere, bütün meselelerin müzakeresinde esnek bir tutum alacağını bildirince, bu haber hemen Kahire'ye uçurulmuştu ![]() Böyle bir atmosferdedir ki, Enver Sedat 9 Kasım 1977 günü Halk Meclisi'nde yaptığı konuşmada, barış konusundaki kararlılığını açıklayarak, barış için en büyük engelin psikolojik engel olduğunu, bunu kırmak gerektiğini ve gerekirse kendisinin İsrail'e gitmeye hazır olduğunu, gerekirse dünyanın dibine kadar gidebileceğini bildirdi ![]() Begin Sedat'ın bu konuşmasını ve teklifini cevapsız bırakmadı ve Enver Sedat'ı İsrail'e resmen davet etti ![]() ![]() Enver Sedat 19-21 Kasım günlerinde İsrail'i ziyaret etti ve 20 Kasım günü Kudüs'te İsrail parlamentosunda bir konuşma yaptı ![]() 1) Mısır barış yapmaya kararlıdır, fakat bu barış adalete dayanan bir barış olmalıdır ![]() 2) Geçici bir anlaşma değil, devamlı çözüm ve barış getirecek bir anlaşma gereklidir ![]() 3) Bu barış, yabancı toprakların işgaline dayanamaz ![]() ![]() 4) Filistinlileri içine almayan bir barış mümkün değildir ![]() ![]() ![]() 5) Bölgedeki her devletin güvenlikli sınırlar ve barış içinde yaşaması hakkı kabul edilmelidir ![]() Buna karşılık Begin de yaptığı cevabi konuşmada, Sedat kadar açık, samimi ve heyecanlı olmamakla beraber, 14 Mayıs 1948'deki Bağımsızlık Deklarasyonunda, bütün komşu ülkelere barış ve iyi komşuluk elini uzattıklarını, karşılıklı yardım ve işbirliği teklif ettiklerini hatırlatarak, bugün de aynı şeyi istediklerini, bunun için de barışı ilk adımı olarak savaş durumuna son verilmesi gerektiğini, İsrail'in o günkü topraklarda bir vatana sahip olma hakkının bulunduğunu belirtti ve sonunda da her şeyi herkesle müzakereye hazır olduklarını ifade etti ![]() Bu suretle İsrail ile Mısır arasında bir diyalog başlamış oluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail-Mısır diyalogu başlamakla beraber, kolay gelişemedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1978 Ağustosunda İsrail'in bir yandan Amerika, bir yandan da Mısır ile münasebetleri iyice tatsız bir hale gelmiş ve barışa giden yol tıkanmış gibi görünüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Camp David Anlaşmaları iki tane çerçeve anlaşmadan meydana gelmektedir ![]() ![]() ![]() Önce şunu belirtelim ki, Camp David anlaşmalarının iki hususiyeti vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Batı Şeria ve Gazze, yani Filistin meselesi ile ilgili anlaşmaya göre, bu iki toprakta Filistinlilere muhtariyet verilecekti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail-Mısır barışına ait çerçeve anlaşma ise, üç ay içinde İsrail ile Mısır arasında bir barış anlaşmasının imzası ile, İsrail'in barış antlaşmasının imzasından itibaren iki-üç yıl içinde Sina'dan tamamen çekilmesini öngörmekteydi ![]() Bununla beraber, İsrail-Mısır barışının üç ay içinde imzalanması mümkün olamadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada Kudüs meselesine hiç değinilmemişti ![]() ![]() ![]() ![]() Arap ülkelerinin Camp David anlaşmalarına tepkileri, Enver Sedat'ın Kudüse gitmesinden daha şiddetli oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gelişmelerden sonra, yine bu cephenin teşebbüsü ile 2-5 Kasım 1978 günlerinde Bağdat'ta Arap ülkeleri (Arap Ligi) zirve toplantısı yapıldı ![]() ![]() ![]() ![]() Kararlarda, özetle, Filistin davasının ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının, bütün Arap devletlerinin ortak bir davası olduğu, dolayısiyle bu meselede hiç bir Arap devletinin tek başına hareket edemiyeceği belirtilerek, Mısır, imzalamış olduğu Camp David anlaşmalarını feshederek, Arapların ortak hareketine katılmaya davet edilmekteydi ![]() ![]() ![]() İsrail-Mısır barışı, Camp David anlaşmalarının öngördüğü gibi, üç ay içinde imzalanamadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tartışmalar devam ederken, 1979 Şubatında İran'da monarşinin devrilmesi ve Humeyni liderliğinde bir Şii rejimin kurulması, büyük çoğunluğu Sünni olan Arap dünyasını alt-üst ettiği gibi, Amerika'nın da, İsrail'in de bölgedeki stratejik görüşlerini değiştirdi ![]() ![]() İsrail-Mısır barış antlaşması 26 Mart 1979'da Vaşington'da imzalandı ![]() ![]() ![]() Bu barış antlaşması ile, 1948'denberi İsrail ile Mısır arasında süregelen savaş hali artık sona eriyor ve iki devlet arasında normal münasebetler başlıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan, yine 26 Mart 1979 günü Amerika ile İsrail arasında yapılan anlaşmaya göre, bu barış antlaşmasının ihlali veya İsrail'in bir saldırıya uğraması halinde, Amerika İsrail'e yardım için gerekli diplomatik, ekonomik ve askeri tedbirleri almayı kabul ediyordu ![]() İkinci bir anlaşmaya göre de, 1 Eylül 1975 anlaşması gereğince İsrail'in Sina petrollerinden satın almaya hakkı olan petrolü Mısır kesecek olursa, Amerika İsraile, ihtiyacı olan petrolü 15 yıl süre ile satmayı garanti ediyordu ![]() İsrail-Mısır barışının imzası, Mısır'ın Arap dünyası ile bağlarının tamamen kopmasına sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Bağdat toplantısının 31 Martta açıklanan kararları, Mısır'ı yalnız bırakmak için, "diplomatik" ve "ekonomik" olmak üzere iki çeşit tedbiri ihtiva ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Bağdat Konferansı'nın bu kararları, Mayıs ayı başından itibaren aynen tatbik edilmeye başlandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail-Mısır barışı bütün Arap dünyasında bir Amerikan aleyhtarlığının da şiddetlenmesine sebep olduğu için, Sovyetler bu durumdan çok memnun kaldılar ![]() ![]() ![]() ![]() Buna karşılık, Amerika ve Batı dünyası da Sedat'ı destekledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Camp David anlaşmaları ve arkasından İsrail-Mısır barışının imzası, Arap ülkeleri arasında bir dayanışma havası yaratmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsrail-Mısır barışı ile alakalı olarak belirtilmesi gereken son nokta da şudur: Bu barışın diğer Arap ülkelerini de İsrail ile uzlaşmaya sevkedeceği ümit edilmiş, lakin bu ümid gerçekleşmemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arap-İsrail gerginliğinin, İsrail-Mısır barışından sonra daha da artmasında, şüphesiz İsrail'in tutumu da, büyük rol oynamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Güney Yemen |
![]() |
![]() |
#7 |
KRDNZ
![]() |
![]() Güney YemenGüney Yemen Bugünkü adı Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti olan Güney Yemen, 1839'danberi İngiltere'nin işgali altında bulunan ve Kızıl Denizin Hind Okyanusuna çıkış noktasında yer alan Aden bölgesinin 1967'de bağımsızlığını kazanması ile ortaya çıkmıştır ![]() Aden'in bağımsızlık mücadelesi 1963'de başlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuzeydeki Yemen Arap Çumhuriyeti'nin, bilhassa Suudi Arabistan ile yakın münasebetler kurması, Marksist Güney Yemen'in hiç hoşuna gitmediği için, aralarında devamlı hadiseler çıkmıştır ![]() ![]() Güney Yemen'in Marksist rejimi Umman'da (Oman) Sultanlığa karşı mücadele eden solcu gerillalara da yardım etmekten geri kalmamıştır ![]() Güney Yemen başkanlarından Salim Rubaye Ali, Kuzey Yemen, Suudi Arabistan, Umman ve Amerika ile münasebetlerini geliştirmek istediği zaman, 1978 Temmuzunda bir darbe ile iktidardan düşürüldü ve öldürüldü ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Irak-İran Savaşı |
![]() |
![]() |
#8 |
KRDNZ
![]() |
![]() Irak-İran SavaşıIrak-İran Savaşı Yakın zamanların en manasız savaşlarından biri sayılan Irak-İran savaşının kökeninde bir mezhep mücadelesi olduğu kodar, daha gerilere giden bir siyasi üstünlük mücadelesi de mühim sebeplerden biridir ![]() İran-Irak Münasebetleri 1958 Temmuzunda Irak'da monarşinin yıkılmasından sonra İran ile Irak arasındaki münasebetler bir türlü düzgün gitmemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() 1968 Temmuzunda Irak'da Baas Sosyalist Partisi iktidara geldi ![]() ![]() ![]() Baas rejimi, bunun arkasından 1972 Nisanında, Sovyet Rusya ile bir dostluk ve işbirliği antlaşması imzalıyarak Sovyetlerden silah almaya başladı ![]() ![]() Irak'ın 1970 Martında Kürtlerle imzaladığı muhtariyet anlaşmasını tatbik etmek imkanı olmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat İran ve Irak arasındaki bu gerginlik fazla sürmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Irak-İran kara sınırı ve Şat-ül Arap nehir sınırı anlaşmazlığı Osmanlı Devleti zamanında başlamış, 400 yıldan fazla süregelen bir anlaşmazlık olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1975 Cezayir anlaşması, 1913 İstanbul protokolünde olduğu gibi, Şat-ül Arap nehrinde, milletlerarası hukuk kurallarına uygun olarak, Thalweg çizgisini İran ile Irak arasında sınır olarak kabul etmekteydi ![]() ![]() Cezayir anlaşması, her iki ülkenin yararına idi ![]() ![]() ![]() 1979 Şubatında Şahın devrilmesi ve Humeyni rejiminin başlaması ile birlikte Irak-İran münasebetleri hızla kötüye gitmeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekten, Saddam Hüseyinin sözünü ettiği Şii bölücülüğü tehlikesi, daha 1979'un ilkbahar aylarından itibaren ortaya çıkmıştı ![]() Irak'da Şİİ nüfus genellikle Bağdat'ın güneyindeki Necef ve Kerbela bölgelerinde yaşamakta idiler ve liderleri de Ayetullah Muhammed Bekir El-Sadr idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Humeyni rejimi ile Irak'ın münasebetlerini bozan bir diğer mesele de Şah zamanında olduğu ibi, yine kürt meselesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka anlaşmazlık konusuda Kuzistan Arapları idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Irak bu çarpışmalarda Kuzistan Araplarına silah ve cepane yardımı yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() Irak'ı İran'a savaş açmaya sevkeden bir sebeb de, Saddam Hüseyin'in 1979 Temmuzunda, yani İran ihtilalinden bir kaç ay sonra, iktidarı ele almasını müteakip, gerek kendisine, gerek arkadaşlarına karşı komplolar başlaması idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu şartlar içinde 1980 Ağustosu geldiğinde, zaten Irak-İran sınırlarında çarpışmalar yoğunlaşmaya başlamıştı ![]() ![]() ![]() Irak için yapılacak tek şey kalmıştı: Savaşa resmen başlamak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Irak İran'a saldırırken, kolay bir zafer elde edeceğini ve bu suretle kendisi Arap dünyasında büyük prestij kazanırken, Humeyni'nin itibarını kıracağını ve belki düşmesini sağlayacağını ümid etmişti ![]() ![]() ![]() Irak'ın ümidi gerçekleşmedi ![]() ![]() ![]() ![]() 700 Km ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaş her iki tarafın petrol kaynaklarında ağır tahribat meydana getirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaş Karşısında Devletler Irak-İran savaşının neticesiz bir savaş haline gelmesinde, Amerika ve Sovyet Rusya'nın tarafsız tutum almaları ve taraflara silah vermemesi büyük rol oynamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Arap ülkelerine gelince: Körfez Savaşı denen Irak-İran savaşı, Arap dünyasındaki bölünmeyi daha da keskinleştirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ürdün de Irak'ı destekleyenler arasında yer almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Savaşın kazançlısı İsrail ile Mısır olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet, Irak-İran savaşı, Körfez ülkeleri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaşı Durdurma Çabaları Daha ilk günden itibaren, bu savaşı durdurmak için, çeşitli çevrelerden çeşitli teşebbüsler yapılmış, fakat bunların hiç biri netice vermemiştir ![]() 23 Eylül 1980 günü Güvenlik Konseyi başkanı taraflara savaşı durdurma çağrısında bulunduğu gibi, Güvenlik Konseyi de 28 Eylül 1980 tarih ve 479 sayılı kararında aynı çağrıyı tekrarlamıştır ![]() ![]() ![]() Bunun yanında, B ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslam Konferansı da ilk günden aracılık için harekete geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Irak ve İran Bağlantısızlara dahil olduğu için, Bağlantısızlar da 1980 Ekiminde, Küba, Hindistan, Pakistan, Zambia, Malaysia dışişleri bakanları ile F ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hiç bir savaşta bu kadar çok arabuluculuk yapılmamıştır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İran'da Şah'ın Devrilmesi: Yeni Rejim |
![]() |
![]() |
#9 |
KRDNZ
![]() |
![]() İran'da Şah'ın Devrilmesi: Yeni Rejimİran'da Şah'ın Devrilmesi: Yeni Rejim ![]() 1970'li yılları bitirip 1980'li yıllara başlarken Orta Doğu, üç büyük ve mühim hadiseye şahit oldu: İran'da Şah'ın devrilmesi, Sovyet Rusya'nın Afganistan'ı işgali ve Irak-İran Savaşı ![]() ![]() ![]() İran'da monarşin'in yıkılması, beklenmedik bir şekilde ve çok süreçli olmuştur denebilir ![]() ![]() ![]() Sebepler İran'ın gelişmelerinde 1973 yılı, yani petrol krizi, mühim bir yer işgal eder ![]() ![]() İran feodal bir yapıya sahipti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Petrol gelirinin hızla artması İran'ın ekonomik kalkınma hızını yüzde 10 gibi gayet yüksek bir seviyeye çıkardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan zenginleşme ile beraber Batı ile ekonomik ve teknolojik yakınlaşmanın bir diğer neticesi de ekonomik alanda kendisini gösterdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ekonomik sıkıntı ve meselelerin karşısında Şah'ın politikası ve idaresi iki prensibe dayanıyordu: Birincisi, kendisiyle beraber olanlara, kendisini destekleyenlere her türlü maddi imkan ve refahı sağlamaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şah'ın politikasının ikinci prensibi ise, kendisinden olmayanları ve kendisine karşı gelenleri, yani muhaliflerinin en küçüğünü dahi, acımasız bir şekilde ezmekti ![]() ![]() Bu şartlarda rejime karşı çeşitli muhalif grupların ortaya çıkması Tabi bir netice idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunların sağında ise, en kuvvetli grup olarak, İran'ın milli, geleneksel ve Şii karakterine ağırlık veren, dolayısiyle Batı kültürüne karşı çıkan, İran'ın İslam Hukukuna, yani Şeriat'a göre idare edilmesini ve kanunların Şeriat'a uygunluğunu kontrol edecek beş kişilik bir din adamları heyeti oluşturulmasını isteyen dinciler grubu geliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Humeyni Şah'a karşı muhalefeti dolayısiyle 1963 yılındanberi Irak'ta yaşamaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Daha mutedil bir karaktere sahip olan Şeriatmedari ise, Irak'daki Azeri Türklerindendi ve Kum şehrinde yaşamaktaydı ![]() Gelişmeler Rejime karşı muhalefetin, ayaklanmaya dönüşmesi, 1978 Ocak ayında Kum şehrinde patlak veren ayaklanmalarla olmuş, Şubat ayında da Tebriz'e ve diğer şehirlere sıçrayarak bütün yıl boyunca genişleyerek 1978 yılında hükümet kuvvetleriyle halk arasındaki çarpışmalarda 2 ![]() ![]() Burada hemen şunu belirtelim ki, ayaklanmalara ve çatışmalara iki kuvvet hakim olmuş ve rejimi de bu iki kuvvet yıkmıştır: Cami ve petrol kuyuları ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1978 Ağustos ayındaki İsfahan çatışmaları ile, İran'ın iç karışıklıkları bir dönüm noktasına gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bunların hiçbiri çözüm getirmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Azhari hükümeti ancak iki ay dayanabildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bahtiyar hükümeti ile beraber, İran'da Şah'sız bir idare de başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şahın ülkeden ayrılması, ayaklanmanın kesin zaferi idi ve bundan dolayı da bütün ülkede bir bayram sevinci ile kutlandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat Bazargan Ordu ile Humeyni arasında da arabuluculuk yapmak istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1 Şubat 1979 günü lider Humeyni özel bir uçakla Paris'ten Tahran'a geldi ve 3 milyon kişi tarafından büyük gösterilerle karşılandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Humeyni rejimi üç büyük mesele ile karşı karşıya kalmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla beraber, rejime bir hukuki şekil vermenin zarureti de açıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 14 Mart ve 9 Mayıs 1980'de de, iki safhalı olarak, Meclis seçimleri yapıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bani Sadr ile Recai arasındaki bu mücadelede, sol gruplardan komünist Tudeh Partisi, tamamen dincileri ve dolayısiyle Recai'yi desteklemekte idi ![]() ![]() 1981 Mart başından itibaren, Bani Sadr ile Recai arasındaki mücadele, taraftarlarının Tahran sokaklarında çatışmalarına kadar vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Humeyni rejimine karşı gelenlerden Marksist-Leninist Fedayin-i Halk, esas itibariyle kuzey batı İran'da, kürtlerle beraber hükümet Kuvvetlerine ve Devrim Muhafızlarına karşı silahlı mücadele yapmaktaydı ![]() ![]() ![]() Ayrılıkçı Ayaklanmalar Yeni rejim bu iç muhalefet gruplarının yanında, daha ihtilalin ilk gününden itibaren de etnik grupların muhalefeti ile karşılaştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Etnik gruplardan ilk tepki kürtlerden geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mamafih kürt ayaklanmasının daha ileriye gidememesinin iki sebebi daha vardır: Biri, kürtlerin de kendi aralarında gruplara bölünmüş olmasıdır ![]() ![]() İkincisi, Türkiye ve Irak'ın kürt ayaklanmalarını dikkatle takip etmeleridir ![]() ![]() ![]() ![]() Irak kürtlere herhangi bir yardımda bulunmadı ise de, sınırlarına bitişik ve esas itibariyle İran'ın petrol bölgesini teşkil eden Kuzistan'daki Arapları Humeyni rejimine karşı kışkırtmıştır ![]() ![]() Azeri Türklerine gelince: Şah'ın devrilmesinde Azeri Türkleri ile liderleri Ayetullah Şeriatmedari'nin mühim rolü olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dış Meseleler Humeyni rejimi içerde çeşitli istikametlerden gelen muhalefet ile uğraşırken, dışarda da bir takım devletlerle münasebetleri her gün biraz daha bozuldu ![]() ![]() Bunların başında, İran'ın komşulariyle ve bilhassa çoğunluğu Sunni olan Arap ülkeleriyle münasebetlerinin bozulması gelir ![]() ![]() ![]() Buna karşılık, Basra Körfezi ülkeleri ile Suudi Arabistan gibi muhafazakar ve monarşik ülkelerle halkının çoğunluğu Sunni olan Irak, Humeyni'nin Şii rejimini endişe ile karşılamışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() camiin tahribatına yol açacağı için, işgalcilerin ele geçirilmesi iki haftalık uğraşmayı gerektirdi ![]() ![]() Bu hadise sırasında, bu işte Humeyni'nin parmağı olduğu iddiası yayılmış ise de, bunun kesin delilleri bulunamamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun yanında, 4 Kasım 1979 günü, Humeyni taraftarı öğrenciler Tahran'daki Amerikan büyükelçiliğini bastılar ve elçilik personelinden 63 kişiyi rehin aldılar ![]() ![]() ![]() ![]() Rehinler meselesi Amerika'yı güç bir duruma soktu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bu tedbirlerin hiç biri İran'ın rehineler meselesindeki tutumunu yumuşatmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu başarısızlık Amerika'nın prestiji için ağır bir darbe olmakla beraber, dünya kamu oyunu da rehineleri kurtarmak için harekete geçirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lakin bunların hiç birinden bir netice çıkmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Lübnan İç Savaşı 1975-1976 |
![]() |
![]() |
#10 |
KRDNZ
![]() |
![]() Lübnan İç Savaşı 1975-1976Lübnan İç Savaşı 1975-1976Bu iç savaş Lübnan'ın son otuz yıllık tarihinde beşinci iç savaş olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lübnan'da 1975-76 iç savaşı çıktığında, mevcut olan siyasi gruplaşmalar genel hatları ile şöyledir: Sol Gruplar: Bunların en kuvvetlisi Kemal Canbulat'ın ilerici Sosyalist Partisi'dir ki, esas itibariyle Güney Lübnan'daki Dürzi'lere dayanmakta olup, yine Güney Lübnan'da 3 ![]() ![]() 1) Nasırcı sosyalistler ![]() 2) Suriyeci ve Irakcı olmak üzere ikiye ayrılan Baas'cılar ![]() 3) Suriye milliyetçilerinin desteklediği Suriye Halkçı Partisi ![]() 4) Marksist-Leninist'ler ki, buna Lübnan Komünist Partisi ile Lübnan Komünist Hareketi dahildi ![]() Sol grupların içinde Hıristiyanlar olmakla beraber, bunlar temelde Müslümanlara dayanmakta idi ![]() Mutedil Müslüman Gruplar: Bunlar genellikle Sunni Müslüman gruplarıdır ![]() ![]() Muhafazakar Hıristiyan Gruplar: Bu grupta iki büyük siyasi parti söz konusu idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dördüncü grup siyasi kuruluşlar ise, daha önce Ürdün İç Savaşı dolayısiyle belirttiğimiz ve sayıları 10'u bulan çeşitli teşkilatlardı ![]() Bütün bu dini ve siyasi bölünmeler ve bu bölünmelerin askeri kuvvetini teşkil eden milis kuvvetleri karşısında da, Lübnan Ordusu'nun kuvvetinin de ancak 15 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bağımsızlığın başlangıcından itibaren, Lübnan'ın devlet ve siyasi yapısı da, bu dini ve siyasi bölünmelere göre düzenlenmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hıristiyanların bu siyasi yapı içindeki imtiyazlı durumları, onlara toplumda ekonomik ve sosyal üstünlük ve güç de kazandırmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müslüman kitlesi de üç esas mezhebe ayrılmıştı ![]() ![]() ![]() Lübnan iç savaşı, 1975 yılının Şubat ve Mart aylarında Hıristiyan-Müslüman çatışması ile başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat Nisan ortalarında çatışmalar daha da şiddetlendi ve bu sefer Beyrut'a sıçradı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beyrut'ta sağlanan ateş-kese rağmen, Hıristiyan-Müslüman çatışmalarının arkası kesilmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mayıs ayının ortalarında Cumhurbaşkanı Süleyman Franjiye, bir milli birlik kabinesi kurması için Raşit Kerami'yi başbakanlığa getirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aralık ayında Falanjist kuvvetleri Beyrut'un doğu ve kuzey mahallelerinde bulunan Filistin kamplarına saldırmaya başladılar ![]() ![]() Nihayet Suriye'nin müdahalesi ve aracılık yapması ile, Hıristiyanlar Müslümanların isteklerini kabul ederek, iki taraf arasında, 21 Ocak 1976'da bir uzlaşma ve anlaşma meydana geldi ![]() ![]() ![]() Bu anlaşmaya rağmen Lübnan iç savaşı durmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Durum bu safhada iken, ülkenin üçte ikisini kontrolları altında tutan solcu Müslümanların ve Filistin gerillalarının kışkırtması ile Lübnan ordusunda, Ahmed el-Katib adında bir Müslüman subayın liderliğinde ayaklanma çıktı ![]() ![]() ![]() Hıristiyanlarla Filistinliler arasındaki çarpışmalara gelince: Bu çarpışmalar bütün yaz ayları boyunca devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu çarpışmalar olurken ve bilhassa 1976 yılı içinde, Suriye her seferinde bir kısım kuvvetini Lübnan'a sokarak, tarafların arasına girmeye ve ateş-kes sağlamaya çalışmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lübnan iç savaşı burada bitti, ama Lübnan'ın çilesi burada bitmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lübnan iç savaşının bundan da daha mühim neticesi, ülkeyi İsrail'in karşısına çıkarmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Filistin gerillaları ile İsrail arasındaki mücadele, altı yıl sürdükten sonra, nihayet, 6 Haziran 1982 günü İsrail Güney Lübnan'ı işgal ederek Beyrut'a girecektir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Sovyet Rusya'nın Afganistan'ı İşgali |
![]() |
![]() |
#11 |
KRDNZ
![]() |
![]() Sovyet Rusya'nın Afganistan'ı İşgaliSovyet Rusya'nın Afganistan'ı İşgali ![]() 1970'li yılların sonunda, hem Orta Doğu bölgesinin ve hem de milletlerarası münasebetlerin, İsrail ile Mısır'ın barışmasından da daha mühim hadisesi, 1979 Aralık ayı sonundan itibaren Sovyet Rusya'nın Afganistanı işgal etmesidir ![]() ![]() Fakat aynı şeyi Afganistan'ın Sovyet Rusya tarafından işgali için söylemek mümkün değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Afganistan tarihinin bir takım hususiyetleri vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Afganistan'ın bir diğer hususiyeti ise, ülkenin stratejik pozisyonudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet, Afganistan hakkında yapılacak herhangi bir değerlendirmede ihmal edilmemesi gereken bir nokta da, İslamiyetin, halkın inancında çok derin bir şekilde yer etmiş olması ve bunun da sosyal ve kültürel hayata istikamet vermekte olduğudur ![]() Afganistan'ın milletlerarası politikanın mühim bir konusu haline gelmesi, 19'uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren olmuştur ![]() ![]() ![]() 1917'de Çarlığın yıkılması ve Rusya'da Sovyet rejiminin kurulması üzerine Afganistan İngiltere'ye karşı Sovyet Rusya'ya dayanma yoluna gitmiş ise de, bu da fazla sürmemiş ve 1933'ten itibaren Afganistan hem İngiltere ve hem de Sovyet Rusya'ya karşı, bir çok Orta Doğu ülkesinin yaptığı gibi, Nazi Almanyasına dayanmaya başlamıştır ![]() 1945'ten sonra Afganistan'ın geçirmeye başladığı iç gelişmeler, zincirleme bir şekilde, 1979 sonunda ülkenin Sovyet Rusya tarafından işgali ile neticelenmiştir ![]() Bu gelişmede ağırlık noktası, Afganistan'ın tarihinde en uzun hükümdarlık yapan Muhammed Zahir Şah'tır ![]() ![]() ![]() Davud Han'ın dış politikada ilk yaptığı iş, Sovyetlere yanaşmak oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kral Zahir Şah Davud Han'dan yakasını sıyırdıktan sonra, 1964 Eylülünde yeni bir anayasa ilan etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1964 Anayasası en çok Marksistlerin işine yaramış görünüyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir süre sonra Parçam grubu da bölünmüş ve Tahir Badakşi liderliğindeki bir grup Parçam'dan ayrılarak Sitem-i Milli'yi kurmuşlardır ![]() ![]() Bunlar olurken, Muhammed Davud Han, 17 Temmuz 1973'de yeniden bir darbe yaptı ve monarşiyi devirerek ülkede Cumhuriyet ilan etti ![]() ![]() ![]() ![]() Solcular başlangıçta Davud Han'ı desteklemekle beraber, bir süre sonra araları açıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Solun Davud Han ile arası açılınca, Halk ve Parçam grupları 1977 Temmuzunda tekrar birleşerek Davud Han'a karşı mücadeleye başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Darbeciler 30 Nisanda 35 kişilik bir ihtilal konseyi kurdular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkenin şimdi tek siyasi partisi, Halk ve Parçam'ın birleşmesinden meydana gelen Afganistan Demokratik Halk Partisi (Cemiyet-i Demokratiki-yi Halk) idi ![]() Görünen odur ki, İhtilal Konseyi Başkanı, Başbakan ve Başkomutan Taraki, daha ilk günden, diğer sol grupları iktidardan uzaklaştırıp, Halk Partisi'nin tam hakimiyetini kurmaya karar vermişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sıra şimdi askerlerden kurtulmaya gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Taraki 1978 sonbaharından itibaren Sovyetlerle çok yakın bir işbirliğine girişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Taraki, Parçam'ı ve askerleri yolunun üzerinden temizlemiş ve Sovyet Rusya'yı da yanına almış olmakla beraber, karşısına çok ciddi bir engel dikilmişti ve bu engel de Taraki'yi yıkacaktır: Bu da Afgan milliyetçilerinin komünist rejime karşı direnmeye başlamalarıdır ![]() Taraki, muhafazakar Afgan halkının komünizme karşı tepkisini tahmin ettiği için, dini ibadete mümkün olduğu kadar geniş bir serbesti tanımış ve nüfuzlu din adamları ile geniş bir diyalog kurmaya çalışmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Milli direnişin ilk işaretleri, 1978 Eylülünden itibaren ülkenin doğu bölgelerinden gelmeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Taraki'nin milliyetçi direnişlerle başedememesi üzerine, Hafizullah Amin 1979 Martında başbakanlığı üzerine aldı ![]() ![]() ![]() ![]() 16 Eylül 1979 günü Kabil'de silahların patladığı dört saatlik bir toplantıda Taraki öldürüldü ve Hafizullah Amin iktidarı ele geçirdi ![]() ![]() Bu arada Amin halkı yatıştırmak için, genel af ilan etmek gibi bir taviz politikasına başladı ![]() ![]() Amin'in de bu işi beceremiyeceğini anlayan Sovyetler, 24 Aralıktan itibaren uçaklarla Kabil havaalanına asker indirmeye başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() 27 Aralık günü Babrak Karmal Sovyet Rusya'dan radyo vasıtasiyle Afgan halkına yaptığı konuşmada, "hürriyet günü"nün geldiğini ve yeni bir Afganistan'ın doğmakta olduğunu bildirerek, halkı yeni hükümeti desteklemeye davet etti ![]() ![]() ![]() Afganistan'ın Sovyetler tarafından işgali bütün dünyada ve bilhassa Batı'da büyük heyecan ve tepki ile karşılandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şah'ın devrilmesi ile, Amerika'nın Orta Doğuda mühim bir dayanağı kaybetmesi ve arkasından da Afganistan'ın Sovyetler tarafından işgali, Amerika'nın Orta Doğu hakkındaki stratejik değerlendirmelerinde büyük değişiklikler yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() İşgali takip eden gelişmeler ise şöyle özetlenebilir: Başkan Carter 28 Aralık 1979 günü yaptığı konuşmada, Sovyetlerin Afganistan'ı işgalini, "milletlerarası hukuka aykırı" "kaba bir müdahale" diye isimlendirdiği gibi, 3 Ocak 1980'de de Senato'ya gönderdiği bir mesajda, SALT-II anlaşmalarının müzakeresinin ertelenmesini istedi ![]() ![]() ![]() Amerika'nın bu tepkisine Sovyetlerin verdiği cevap ise, milletlerarası politikada eşi görülmemiş bir pişkinlik örneğidir ![]() ![]() ![]() ![]() Brejnev de, 12 Ocak 1980 günü Tass Ajansı vasıtasiyle yayınlanan bir mülakatında, Afganistan'ı, dışardan gelen silahlı bir saldırıya karşı korumak ve Afganistan'ın milli bağımsızlığını, hürriyetini ve şerefini savunmak için bu ülkeye asker sevkettiklerini söylemek gibi ikinci bir pişkinlik örneği verdi ![]() Afganstanın Sovyetler tarafından işgali, en fazla, bu ülkenin komşusu olan Pakistan'da ve Suudi Arabistan başta olmak üzere İslam ülkelerinde heyecana ve endişeye sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Bir diğer nokta da, Sovyetlerin Afganistan'ı işgali üzerine, binlerce ve binlerce Afganistanlının komünizmden kaçarak Pakistan'a ve İran'a iltica etmeleridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İran'a sığınan mültecilerin sayısı ise 500 bin civarında kalmıştır ![]() İşte bu sebeplerle, Pakistan Güvenlik Konseyini harekete geçirerek, Sovyetlerin Afganistan'dan çekilmesini sağlamak için Güvenlik Konseyi'nden karar çıkarmak istedi ise de, çıkacak karar Sovyetlerin aleyhine olacağı için, her defasında Sovyetler tarafından veto edildi ![]() Bunun üzerine Pakistan iki kuruluşu harekete geçirerek Sovyetlere baskı yapmak istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pakistan ve Suudi Arabistan bir yandan da İslam Konferansını harekete geçirdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslam Konferansı 11'nci normal toplantısını yine İslamabad'da 16-22 Mayıs 1980 günlerinde yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1980 Ağustosunda Polonya'da Dayanışma sendikasının hürriyetçi hareketinin patlak vermesi, Batı'nın dikkatini Afganistan'dan Avrupaya çevirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki, Amerika'nın Vietnam bataklığı gibi, Sovyetler de Afganistan bataklığının içine saplanmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan, Afganistan'ın işgalinin iki mühim neticesi daha olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Bir diğer netice de, Pakistan ile Suudi Arabistan arasındaki yakınlaşmadır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ürdün İç Savaşı |
![]() |
![]() |
#12 |
KRDNZ
![]() |
![]() Ürdün İç SavaşıÜrdün İç Savaşı ![]() 1970 yılının yaz aylarında patlak vermiş olan Ürdün iç savaşı, esasında, Ürdün'e sığınmış bulunan Filistin gerillaları ile Ürdün Ordusu arasında meydana gelen çatışmalardır ve bu iç savaş sonunda Filistin gerillaları duruma hakim olsalardı, Ürdün'de krallık rejimi sona erebilir ve Filistinliler için de yeni bir vatan sağlanmış olabilirdi ![]() ![]() İç savaşı başlatan çatışmalar, Amman'ın 10 mil kuzeyinde bulunan Zerka mülteci kampındaki Filistinlilerle Ürdün Ordusu askerleri arasında 7 Haziranda başlamıştır ![]() ![]() ![]() El Fetih gerillaları da Ürdün askeri birlikleri ile çatışmaya girdiği için, El Fetih ve Filistin Kurtuluş Teşkilatı lideri Yassir Arafat ile Kral Hüseyin arasında, Filistinli mültecilerin kamplarına dönmeleri ve bütün mahpusların serbest bırakılmalarını öngören bir anlaşma yapılmış ise de, Habbaş bu anlaşmayı kabul etmemiş, bütün antigerilla kuruluşlarının dağıtılmasını, Ürdün askerinin kışlasına dönmesini ve hapisteki bütün komandoların da serbest bırakılmasını istemiştir ![]() Habbaş'ın gerillaları, bu isteklerini kabul ettirmek için, 10 Haziranda, Amman'daki İntercontinental ve Philadelphia otellerini basarak, buralardaki yabancıları rehin almışlardır ![]() ![]() Habbaş bu faaliyetini fazla sürdüremedi ![]() ![]() ![]() ![]() Lakin, Ürdün'ün iç tablosunda şimdi şu manzara ortaya çıkıyordu: Kral Hüseyin'in otoritesinin yanında, Arafat liderliğindeki El Fetih ile Habbaş liderliğindeki Filistin'in Kuruluşu için Halk Cephesi de birer kuvvet olarak sivrilmekteydi ![]() ![]() ![]() ![]() Gerilla teşkilatları bu şekilde biraraya geldikten sonra, bunların Ürdün'deki statüleri konusunda Ürdün hükümeti ile üç hafta süren müzakereler yapıldı ve neticede 10 Temmuz 1970'de 16 maddelik bir anlaşma imzalandı ![]() ![]() ![]() ![]() 10 Temmuz anlaşması da duruma bir çözüm getiremedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1 Eylülde Kral Hüseyin'e karşı bir suikast yapıldı ise de, başarılı olamadı ![]() ![]() 26 Ağustosta yeniden başlayan çatışmalar, 17 Eylülden itibaren tam bir iç savaş haline geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu vesile ile belirtelim ki, 1978 Eylülündeki Camp David anlaşmalarında ve daha sonraki Amerikan barış teşebbüslerinde Arap-İsrail barışı için Ürdün'e ağırlık verilmesinin sebebi budur ![]() ![]() ![]() ![]() Amerika bir yandan bu tedbirleri alırken, bir yandan da Suriye konusunda Sovyetlere uyarmada bulunmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arap devletlerinin de aracılığı ile Kral Hüseyin ile Arafat arasında 27 Eylülde resmen bir ateş-kes anlaşması imzalanmıştır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Yemen İç Savaşı |
![]() |
![]() |
#13 |
KRDNZ
![]() |
![]() Yemen İç SavaşıYemen İç Savaşı ![]() ![]() ![]() Bunlardan ilk ikisinde şu anda bir durgunluk mevcut olup, bu iki konu bir bakıma "stabilize" olmuş, yani bir hareketsizlik dönemine girmiştir denebilir ![]() ![]() ![]() Yemen iç savaşı, 1962'de başlamış olup 1970'lerin sonuna kadar devam etmiş olan, gayet karmaşık bir gelişmeler zinciridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yemen'de monarşiye karşı hareketlerin ortaya çıkmasında, 1952 Temmuzunda Mısır'da monarşinin askerler tarafından devrilmesi büyük rol oynamış görülüyor ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Ahmed 19 Eylül 1962'de öldü ve yerine oğullarından Muhammed el-Bedr tahta geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Darbe başarılı olur olmaz, beş kişilik bir ihtilal konseyi kuruldu ve hem bu Konsey'in başkanlığına, hem Başbakanlığa ve hem de Yemen Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığına Sallal getirildi ![]() Konsey, yeni rejimin amaçlarını şu şekilde açıkladı: Monarşinin sona erdirilmesi ve sosyal adalete dayanan bir cumhuriyet rejiminin kurulması, kabile anlaşmazlıklarının giderilmesi, halkın kendi kendini idare edecek şekilde teşkilatlandırılması, ordunun modernleştirilmesi ve ülkede kapitalizmin yerleştirilmesi, fakat tekellerin önlenmesi ![]() Yapılan açıklamalara göre, dış politikada da, Arap milliyetçiliği ve Arap ülkeleri ile dayanışmaya ehemmiyet verilecek, Arap Ligi güçlendirilecek, Birleşmiş Milletler Antlaşması desteklenecek ve Yemen'in bağımsızlığını tanıyan bütün ülkelerle dostluk münasebetleri geliştirilecekti ![]() Sallal darbesi ile 28 Eylül 1962'den itibaren Yemen'de Cumhuriyet ilan edilmekle beraber, bu Cumhuriyeti yürütmek kolay olmadı ![]() ![]() ![]() Yemen'deki darbe ve arkasından gelen iç savaş Arap dünyasını ikiye böldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkan Nasır ise, Sallal'ı desteklemek üzere, 4 Ekimden itibaren Yemen'e Mısır askeri göndermeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Sallal rejimini destekleyen büyük devletlerin başında da Sovyet Rusya geliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Arap ülkelerinin Yemen iç savaşı karşısında bölünmeleri, bunların birbirleriyle olan münasebetlerini de gerginleştirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır, Ürdün-Suudi ittifakını cevapsız bırakmadı ve 10 Kasım 1962'de, Başkan Sallal ile Mısır Başkanlık Konseyi üyesi General Enver Sedat arasında bir Yemen-Mısır Ortak Savunma Paktı imzalandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yemen iç savaşı dolayısiyle birbirlerine cephe almış olan tarafların bu tutumları, iniş çıkışlarla, yani zaman zaman gerginleşerek ve sertleşerek, zaman zaman yüzeyde bazı yumuşamalar göstererek, 1967 Haziranındaki Arap-İsrail savaşına kadar devam edecektir ![]() Yemen iç savaşı ve Orta Doğuda doğurduğu gerginlikle, barışın bozulması ihtimali dolayısiyle, Birleşmiş Milletler de yakından alakadar olmuştur ![]() ![]() ![]() Buna mukabil, 1964 yılında Yemen meselesinde bazı müsbet gelişmeler de ortaya çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu atmosfer içinde, Cezayir Başkanı Bin Bella ile Irak devlet Başkanı Abdüsselam Arif'in aracılık gayretleri neticesinde, Kralcıların ve Cumhuriyetçilerin temsilcileri Sudan'da bir yerde 1-3 Kasım 1964'de biraraya gelerek, bir ateşkes anlaşması imzalayabildiler ![]() ![]() ![]() ![]() Başkan Nasır'ın Cidde'de 22-24 Ağustos 1965 günlerinde Suudi Arabistan Kralı Faysal ile yaptığı iki günlük görüşmelerden sonra Cidde Anlaşması adını alan bir anlaşma imzalandı ![]() ![]() ![]() Bu anlaşmadan sonra Mısır ve Suudi Arabistan münasebetleri de bir bahar havasına girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bütün bu gelişmeler olurken gerek Cumhuriyetçilerin gerek Kralcıların da kendi içlerinde bölünmeler ve çatışmalar cereyan etmekteydi ![]() ![]() 1967 Arap-İsrail Yemen iç savaşına çok kısa bir süre için bir durgunluk getirebildi ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat Arap-İsrail savaşından sonra, Yemen iç savaşında da değişiklik meydana gelmeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna karşılık Kralcılar arasındaki anlaşmazlıklar da artmaya başladı ![]() ![]() 1967 Arap-İsrail savaşı ve bu savaşta Mısır'ın uğradığı hezimetin, Nasır'ı Yemen'den çekilmeye sevkettiği anlaşılıyor, çünkü İsrail meselesini görüşmek üzere 1967 Ağustosunda Hartum'da yapılan Arap zirvesinde, Nasır, Suudi Arabistan'a Yemen konusunda anlaşma teklif etti ![]() ![]() ![]() Bununla beraber, uzlaşma hemen gerçekleşmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu anlaşma üzerine Suudi Arabistan 23 Temmuz 1970 tarihinde Yemen Arap Cumhuriyeti'ni resmen tanıdı ![]() ![]() Fakat bu sefer, Güney Yemen, Yemen Arap Cumhuriyeti'nin başına dert oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynak : Fahir ARMAĞANOĞLU - 20 ![]() |
![]() |
![]() |
|