Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfi

H Harfi 2

Eski 09-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

H Harfi 2



hasâret: zarar, ziyan
hasâset: yoksulluk, düşkünlük
hasb: göre, dolayı, için, cihetiyle
hasbelbeşeriyye: insanlık dolayısıyla
hasbelkader: kaderden dolayı
hasbetenlillah: Allah için
hasbî: karşılık beklemeyen
hasbihâl: görüşüp konuşma
hasbiye: "hasbünallahü ve nîmel vekil" sözü
hasbünâ: bize yeter
haseb: dolayı, sebebi, gereği
hased: haset, kıskançlık
hasen: güzel, güzellik
hasenât: güzel şeyler
hasene: güzel şey, sevap
hasf: ay tutulması
hâsıl: ortaya çıkan, ürün
hâsılât: ürün, gelir
hâsılıbilmasdar: masdarla oluşan fiilin uygulanmasından çıkan sonuç
hasım: düşman, muhalif
hâsid: haset eden, kıskanan
hasîn: sağlam
hasîr: hasret çeken
hasîr: zarara uğrayan
hasîs: basit, ufak, kötü
hâsiyet: özellik, özel fayda
haslet: huy, nitelik
hasm: düşman, muhalif
hasmâne: düşmanca
hasnâ: güzel kadın
hasr: yalnız biri için ayırma
hasret: özleyiş
hâss: özel
hassa: özellik, duygu
hassâs: duyarlı
hassâse: duyma melekesi
hassâsiyet: duyarlılık
hâssaten: özellikle
hasse: duyu, duygu
hasûd: kıskanan
hasûdâne: kıskanırcasına
hâşâ: asla
haşerât: böcekler
haşere: böcek
haşhaş: bir bitki türü
hâşî: huşûlu
Hâşimî: Peygamberimizin sülâlesinden
haşîn: kırıcı, katı
haşir: ölümden sonra dirilip toplanma
hâşir: toplayan, haşreden
hâşiye: sayfanın altındaki açıklama yazısı
haşmet: büyüklük, ihtişam, görkem
haşmetkârâne: haşmetlice
haşmetnümâ: haşmet gösteren
haşr: ölümden sonra dirilip toplanma
haşruneşr: dirilip toplanma ve yayılma
haşv: fazladan söz, haşiv
haşyet: sevgiyle karışık korku
hat: yazı, çizgi, sınır
hatâ: yanlış, yanlışlık
hatab: odun
hatâender: hata içinde
hatâkâr: hatalı
hatâkârâne: hata edercesine
hatar: tehlike, uçurum
hatâyâ: hatalar
Hâtem: cömertliğiyle tanınan bir zengin
hatem: mühür, son
hatemiyet: hatemlik
Hâtemülenbiyâ: nebilerin sonuncusu olan Peygamberimiz
hatf: göz kamaştırma
hâtıf: göz kamaştıran
hâtır: akıl, zihin, hâl, gönül, değer
hâtırâ: anı, akılda kalan
hâtırât: hatıralar
hatiâ: hata, yanlış
hatiat: hatalar, yanlışlar
hatîb: konuşmacı, hatip
hâtif: sesi işitilen görünmez varlık
hâtime: son, son söz
hatip: konuşan, hitap eden
hatm: bitirme
hatme: baştan sona okuyup bitirme
hatt: sınır, çizgi, yazı, yol
hattâ: bile, hem, üstelik
hattab: oduncu
hattat: güzel yazı yazan kimse
hatve: adım, bölüm
havâd


hâdiseler, olaylar, haber
havaî: hava ile ilgili
havâic: ihtiyaçlar
havâle: işin görülmesini başka birine bırakma
havâlî: yöre, taraf
havârık: harikalar
havârî: isa aleyhisselâmın yardımcısı
Havâric: sapık bir anlayışın sahibi olan Haricîler
havîriyyûn: havariler
havas: seçkinler
havâss: duyular, duygular
havâtıf: göz kamaştıran şeyler
havâtır: hatıralar
havâtim: mühürler, sonlar
havf: korku
havaaaaah: Allah korkusu
hâvî: kapsayan
hâviye: cehennem
havl: kuvvet, korku
havsala: kavrama kabiliyeti
havz: havuz
havza: sınırlı bölge
hayâ: utanma hissi
hayâl: insanın kafasında tasarladığı şey
hayâlâlûd: hayâlle karışık
hayâlât: hayâller
hayâlen: hayâl olarak
hayâlet: gerçek olmayan görüntü
hayâlî: hayâl ürünü olan
hayâliyyûn: hayâl edilen şeyleri gerçek kabul edenler
hayâlperest: hayâl peşinde koşan
hayat: dirilik, canlılık
hayatâlûd: hayatla karışık
hayatdâr: hayatlı
hayatfeşân: hayat saçan
hayatî: hayatla ilgili, önemli
hayatiyet: canlılık
hayatkârâne: hayatlı bir şekilde
hayatperest: yaşamaya pek düşkün olan
hayatperverâne: hayatı severcesine
haybet: elde edememe, mahrumluk
haydar: cesur, yiğit, Hazreti Ali
haydût: yol kesici
hayfâ: yazık!
hayhay: baş üstüne
hayırhâh: iyilikçi
hayız: kadınlarda her ayın belirli günlerinde kanama ile kendini gösteren özel bir hâl, âdet hâli, hayz
haylaz: yaramaz, aylak
hayli: oldukça
haylûlet: araya girip perde olma, kapama
hayme: çadır
haymenişîn: çadırda oturan
hayr: iyilik
hayrân: çok beğenmiş, şaşıp kalmış
hayrât: hayırlar, iyilikler
hayret: şaşma
hayretâlûd: hayretle karışık
hayretbahşâ: hayret veren
hayretefzâ: hayret artıran
hayretengiz: hayret veren
hayretfezâ: hayret artıran
hayretkâr: hayretli
hayretkârâne: hayret edercesine
hayretnümâ: hayret içinde bırakan
hayretnümûn: hayret veren, şaşırtan
hayriyet: hayırlılık, iyilik
hayrülhalef: bırakılan yeri dolduran hayırlı kimse
haysebeyse: kararsızlık, karışıklık, darlık
haysiyet: değer, saygınlık
haysiyetiyle: bakımından
haysülâyeşûr: hissedilmeksizin
hayt: ip, bağ
hayvân: hayatlı, canlı, diri
hayvânât: hayvanlar, canlılar
hayvânî: hayvanla ilgili
hayvâniyet: hayvanlık
Hayy: ezelden beri hayat sahibi olan Allah
hayy: diri, canlı
hayye: gel, haydi!
hayyealelfelâh: tam bir kurtuluşa gelin!
hayyiz: yer, yön, hacim
hayz: hayız
hâzâ: bu, şu, o
hazâin: hazineler
hazâkat: ustalık, uzmanlık
hâzâminfadlırabbî: bu Rabbimin fazlındandır
hazân: sonbahar, güz
hazar: barış zamanı
hazer: çekinme
hazerat: büyükler
hazf: çıkarma, silme
hâzık: işini iyi bilen, uzman
hâzım: sindirici
hâzır: hazırda, huzurda olan
hâzırâne: orada gibi
hâzırûn: orada olanlar
hazîn: hüzünlü, üzüntü verici
hazînâne: hüzünlü bir hâlde
hazîne: altın, para ve mücevher gibi kıymetli şeylerin saklandığı yer
hazînedâr: hazine görevlisi
hazm: düşünceli hareket, sabır, sindirme
hazmınefs: kendi adına sabretme, içine sindirme
hazravât: yeşillikler
hazret: saygı ifadesi
hazz: haz, hoşlanma
hebâ: boşa gitme
hebâenmensûrâ: boşuboşuna
Hebenneka: ahmaklığı ile tanınmış bir adam
hecâ: ses artıran harfler, harflerin dizilişi
hecâî: heca ile ilgili
heccâv: hicveden, yeren
hedâyâ: hediyeler
hedef: gaye, nişan tahtası
heder: boşa gitme
hediye: armağan
hedm: yıkmak
hegemonya: üstünlük ve baskı
hekîm: doktor, hikmet sahibi
helâk: mahvolma, yıkılma
helâket: helâk olma, yıkılma
helâl: dinin izin verdiği şey
helezon: gittikçe daralan iç içe daireler
helminmezîd: daha yok mu?
helümmecerrâ: çek beri getir, var kıyas eyle!
hem: aynı, birlikte
hemcins: aynı cinsten
hemdest: el ele, birlikte
hemec: at sineği
hemeezost: hepsi ondandır
hemeost: hepsi odur
hemheme: rüzgârın tesiriyle çıkan yaprak sesi
hemşehri: aynı şehirden
hemşîre: kız kardeş, bacı
hemtâ: eş, benzer
hemze: elif harfi
hendek: kazılan uzun ve derin çukur
hendese: geometri, mühendislik
hendesevârî: geometrik
hendesî: geometri ile ilgili
hengâm: an, sıra, zaman
hengâme: gürültü patırtı
henîenleküm: afiyet olsun, helâl olsun, tebrik ederim
hercâî: yanar döner, gelgeç
hercümerc: karmakarışık
herçibâdâbâd: her ne olursa olsun
herdem: her zaman
herîf: âdi adam
Herkül: kuvvetiyle meşhur bir Yunanlı
herze: boş söz
herzegû: saçmasapan konuşan
herzekârâne: saçmasapan konuşarak
hesâbât: hesaplar
hevâ: nefsin istekleri, kötü arzular, hava
hevâî: uçarı, nefsine düşkün, sorumsuz
hevâiye: hava gibi olan lâtif şeyler
hevâmm: böcekler
hevâperest: yasak arzuları peşinde koşan
hevâperestâne: yasak arzuların peşinde koşarcasına
hevâtif: seslenen görünmez cinler
heves: gelip geçici istek, arzu
hevesât: hevesler, geçici arzular, yasak istekler
hevesî: hevesle ilgili
heveskâr: hevesli
heveskârâne: heves edercesine
hevesperverâne: hevesine düşkün bir biçimde
hevheve: yaprakların sesleri
heyâkil: heykeller, putlar
heyât: biçimler, görünüşler, topluluklar
heybet: hürmetle karışık korku uyandıran hâl
heyecân: coşkunluk, şiddetli hislenme
heyecânât: heyecanlar
heyelân: toprak kayması
heyêt: şekil, duruş, görünüş, topluluk, gök ilmi
heyhât: yazık, ne yazık!
heykeltıraş: heykel yapan
heylûlet: araya girme, perdeleme, kapama
heyûla: korkutucu hayâl, felsefede eşyanın aslı kabul edilen şey
hezâr: bin
hezârân: binler
hezecât: ezgiler
hezeliyât: ciddi olmayan sözler
hezeyan: saçmalık, saçmalama
hezeyanvârî: saçmalarcasına
hezîmet: bozgun
hezl: saçma, uydurma
hıfz: saklama, koruma, ezber
hıkd: kin, intikam arzusu
hıllet: candan arkadaşlık
hınsıyemîn: yemin bozma
hınzır: domuz
Hırâ: Peygamberimize ilk vahyin geldiği mağara, Hira
hırka: kalınca kumaştan yapılmış elbise
hırkat: yanma
hırs: aç gözlülük, aşırı düşkünlük
hırz: koruma, saklama
hırzıcân: canı gibi koruma
hısâl: güzel huylar
hısâs: hisseler, paylar
hısn: kale, sığınak
hısset: düşüklük, adilik, küçüklük
hışm: öfke, hiddet
hıyâbân: iki tarafı ağaçlık yol
hıyânet: hainlik
hızân: hazine
Hızır: Kurânda adı geçen mübarek bir zatın ismi
hızlân: zarar, rahmetten mahrumiyet
hibe: bağış
hicâb: perde, utanma
Hicaz: Mekke ve Medinenin bulunduğu yer
hicrân: ayrılık, ayrılık acısı
hicret: göç, Peygamberimizin Medineye göçü
Hicrî: Hicretle başlayan takvime göre
hicv: hiciv, yerme, taşlama
hiç: boş, değersiz
hiçâhiç: bomboş
hidâyet: islâm yolu
hidâyetbahş: hidayet veren
hidâyetedâ: hidayet verici
hiddet: öfke
hidemât: hizmetler
hiffet: hafiflik
hikâyât: hikâyeler
hikâye: öykü
hikâyet: hikâye
hikem: hikmetler
hikemiyât: hikmetler, hikmetli sözler
hikmet: gaye, felsefe, gizli sebep, faydalı söz, bilgi
hikmetdârâne: hikmetlice
hikmetedâ: hikmetli
hikmetfeşân: hikmet saçan
hikmetmedar: hikmet kaynağı
hikmetnümâ: hikmet gösteren
hikmetperverâne: hikmetsevercesine
hilâf: karşı, zıt, aykırı
hilâfet: halifelik, Peygamberimizin mânevî mirası
hilâfî: ihtilaf sebebi olan
hilâfiye: ihtilaf konuları
hilâl: ara, aralık
hilâl: incecik yeni ay
hilât: süslü elbise, kaftan
hîle: düzen, aldatma
hîlebâz: hile yapan
hîlekâr: hileci
hîlekârâne: hile edercesine
hilkat: yaradılış
hilkaten: yaradılışça
hill: helâl
hilm: yumuşaklık, kızmama
hilye: güzel sıfatlar, Peygamberimizi tasvir eden yazılar
himar: eşek
himâye: koruma
himâyegerde: korunmuş
himâyet: koruma
himâyetkâr: koruyucu
himayetkârâne: korurcasına
himem: himmetler
himmet: kayırma, yardım, emek
hîn: zaman, vakit
hînâ ki: vakta ki, ne zaman ki
Hirâ: Peygamberimize ilk vahyin geldiği mağara
hisâr: kale
hiss: duygu
hisse: pay
hissedâr: hisseci, pay alan
hissen: duygu bakımından
hissetmek: sezmek
hissî: hisle ilgili, hissedilen
hissikablelvukû: önsezi
hissiyât: duygular
hitâb: hitap, konuşma
hitâbât: konuşmalar
hitâbe: konuşma
hitâben: konuşmakla
hitâbet: konuşma, nutuk
hitam: son
hitap: konuşma
hizâ: sıra, düzlük
hizb: bazı duaların ve ayetlerin bir araya getirilmesiyle oluşan kitap
hizb: parti, topluluk, gurup
hizbullah: Allaha îman eden topluluk
hizbüşşeytan: şeytana uyan topluluk
hizlân: ilâhî rahmetten mahrum kalmak
hizmet: emir dinleyip iş görme
hizmetkâr: hizmet eden
hoca: ilim öğreten kimse
hocavârî: hoca gibi
hod: kendi
hodbîn: bencil, kendini gören
hodbînâne: hodbince, bencilce
hodendiş: kendini düşünen
hodfikir: kendi fikrini beğenen
hodfurûş: kendini öven
hodfurûşâne: kendini övüp beğendirmeye çalışarak
hodgâm: kendini beğenmiş, bencil
hodperest: kendine düşkün
hodpesend: kendini beğenen
hodpesendâne: kendini beğenmişcesine
hokka: mürekkep kabı
hor: değersiz, adi
Horhor: Bediüzzaman Hazretlerinin medreselerinden biri
hoş: gönül okşayan
hoşâmedî: hoşgeldin
hoşnud: memnun
hoşsohbet: sohbeti tatlı
hû: o, Allah
hubâb: daneler, tohumlar
hubb: sevgi
hubbucâh: makam sevgisi
hubûb: tohumlar
hubûbât: tohumlar, tahıl
Hûd: Ad kavminin peygamberi
Hudâ: Rab, Allah
hudâ: hile, düzen
Hudâbîn: hakkı gören, Allahı tanıyan
Hudâperest: Allaha tapan
huddam: hizmetçi, hizmet eden cin
hudr: yeşillik
hudûd: sınır
hudûs: sonradan var olma
huffaş: yarasa
huffâz: hafızlar
hufre: çukur
hukuk: haklar, haklarla ilgili ilim
hukukî: hukukla ilgili
hukukiyyûn: hukukçular
hukukullah: Allahın hakları
hulâsa: özet
hulâsaten: özetle
hulâsatülhulâsa: özetin özeti
hulefâ: halifeler
hulel: hulleler, güzel elbiseler
hulf: dönme, aykırılık
hulfülvaad: sözden dönme
hulk: huy, tabiat
hulkî: yaradılışla ilgili, yaradılıştan gelen
hulle: değerli elbise
hulûd: ebedîlik, ölmezlik
hulûk: ahlâklar, ahlakî özellikler
hulûl: girme, geçme
hulûs: halislik, saflık, arılık
hulûsiyet: halislik, samimilik, temizlik
hulyâ: hülya, kuruntu, hayâl
humarî: sarhoşluktan gelen sersemlik hâli
humk: ahmaklık
humma: bir ateşli hastalık
humret: kırmızılık
hums: beşte bir
humûd: şehvet yokluğu, soğukluk, isteksizlik
Huneyn: Peygamber Efendimizin savaşlarından biri
hunhâr: kan dökücü
hunnes-künnes: bir kısım yıldızlar
hurâfât: hurafeler
hurâfe: uydurma
hurâfetkârâne: hurafeli gibi
hurâfevârî: hurafe gibi
hurdebîn: mikroskop
hurdebînî: mikroskobik
hurfe: mahrumluk
hûrî: cennet kızı
hûrilîyn: tarifsiz güzellikte cennet kızı
hurmet: haramlık, yasaklık
hurmetiribâ: faizin haram olması
hûrşîd: güneş
hurûc: çıkma, çıkış
hurûf: harfler
hurûfât: harfler
hurûfumukattaa: sûre başlarındaki şifreli harfler
hurûş: coşma, bağırma
hurûşân: coşmalar, şamatalar
husûf: perdelenme, ay tutulması
husûfât: perdelenmeler, ay tutulmaları
husul: olma, oluş
husulpezîr: meydana gelen
husûmet: düşmanlık
husûmetefzâ: düşmanlık saçan
husûmetkârâne: düşmanca
husûs: iş, konu, özellik
hususan: hususca, özellikle
hususât: hususlar, konular
hususen: özellikle
hususî: özel
hususiyet: özellik
huşû: sevgiyle karışık korku
huşûnet: kabalık, kırıcılık
hût: balık
hutame: cehennem
hutbe: dinî konuşma
hutebâ: konuşmacılar
hutûr: hatırlama
hutut: çizgiler, yazılar
hutuvât: adımlar
huveynât: hayvancıklar, mikroplar
huveyne: hayvancık, mikrop
huy: insandaki yerleşmiş özellik
huz: al, tut
huzmâsafâdâmâkeder: safa vereni al keder vereni bırak
huzme: ışık demeti
huzû: tevazu hâli
huzûr: birinin yanında bulunma, rahatlık
huzûrî: huzurda olarak
huzûrkârâne: huzurda gibi, huzur duyarak
huzûz: hazlar
huzûzât: hazlar, hoşa giden şeyler
hüccet: senet, belge, delil
Hüccetülislam: "islâmın delili" mânâsında Gazalînin namı
hücciyet: hüccetlik
hüceyrât: hücreler
hüceyre: hücre
hücre: odacık, canlıların en küçük yapısı
hücûm: saldırı
hücumât: saldırılar
hüddam: hizmet edenler, hizmet eden cin
Hüdhüd: Süleyman aleyhisselâmın haberci kuşu
hükemâ: hakîmler, düşünürler
hükkâm: hâkimler, söz sahipleri, devlet adamları
hükm: hüküm, yargı
hüküm: yargı, egemenlik
hükümdâr: hüküm sahibi, devlet başkanı
hükümet: hükmetme, ülaaai idare eden kimseler topluluğu
hükümfermâ: hüküm süren
hükümrân: hükmeden, sözü geçen
Hülagû: kan dökücü bir hükümdar
hülyâ: hayâl, kuruntu
hümâ: devlet kuşu, saadet
hümanizm: insancılık iddiasıyla insanı tanrılaştıran sapık bir felsefe
hümâyun: kutlu, mutlu
hüner: ustalık, beceri
hünerver: hünerli
hünkâr: padişah
hünsâ: cinsiyeti belli olmayan
hürmet: saygı, haramlık
hürmeten: saygı duyarak
hürmetkâr: saygılı
hürmetkârâne: hürmet edercesine
hürr: hür, serbest
hürriyet: hürlük
hürriyetperver: hürriyetsever
hürriyetşiken: hürriyet kırıcı
Hüseyin: Peygamberimizin torunu
hüsn: güzellik
hüsnüniyet: güzel niyet
hüsnüzân: güzel sanma
hüsrân: zarar, umduğunu bulamama acısı
hüsûf: ay tutulması, sönme
hüsün: güzellik
hüsünperest: güzellik düşkünü
hüsünşiken: güzellik bozucu
hüşyâr: uyanık
hüvallah: o Allahtır
hüve: o, Allah
hüvehüvesine: aynen
hüvelbâkî: baki olan Allahtır
hüviyet: öz, kimlik
hüzn: üzüntü
hüznengiz: hüzün veren, üzen
hüznengizâne: üzüntü veren bir hâlde
hüzün: üzüntü
hüzüngâh: hüzün yeri

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.