08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Francisco De Zurbaran
Francisco de Zurbaran
Portekiz ve Andalucia yakınlarındaki Badajoz ilinde yetişmiş olan Francisco de Zurbaran, çıraklık dönemini (1614-1618) Sevilla'da, babasının kendisini yerleştirmiş olduğu ressam Pedro Diaz de Villanueva'nın yanında geçirdi Doğduğu ile döndükten sonra, Llerena'ya yerleşen, orada evlenen Zurbaran, çalışmalarıyla ün yaparak, Sevilla'daki üç dinsel kurumun ilgisini çekmeyi sağladı ve buralardan sipariş aldı San Pablo dominiken manastırı için önce 1626-1627 arasında Aziz Dominicus'un Öyküsü'yle ilgili on dört sahne hazırladı (Sevilla'daki Magdalena Kilisesi'nde saklanan ikisi dışında geri kalanlar kaybolmuştur); ayrıca Kilise Babaları'yla ilgili yedi portre (üçü Sevilla Müzesi'ndedir) ve bir Çarmıha, Gerilmiş İsa (1627, Chicago, Art Institute) gerçekleştirdi Daha sonra Sevilla'daki bir manastırın avlusunu süslemek amacıyla çeşitli tablolar ve yapılış tarihleri 1628 ile 1630 yılları arasına rastlayan çeşitli yapıtlar gerçekleştirdi Son olarak Aziz Buenaventura Koleji'nde İhtiyar Herrera (Herrera el Viejo) tarafından yapımına başlanmış olan bir dizi resim çalışmasını tamamladı
Sanatçının üç önemli yapıtı bu çevrime aittir: Aziz Buenaventura ve Melek (Dresden Müzesi), Lyon Konsili ve Aziz Buenaventura'nm Bedeninin Teşhiri (Louvre Müzesi) Son derece gerçekçi biçimde yapılmış olan bu kompozisyonlar, aynı zamanda manevi yaşamla ilgili izler taşır ve Zurbaran'm henüz otuz bir yaşındayken elindeki tüm olanaklara egemen olduğunu doğrular Olası bir tenebrizm (karanlıkçılık) etkisi (sanat tarihçileri bu konuda düşünce birliğine varamamışlardır ve bu soruna kesin bir çözüm bulunamamıştır), hatta daha doğrusu Ribera ve Velazquez aracılığıyla Caravaggio'nun etkisi sanatçının yapıtlarında gerçek olarak kendini göstermişse de, büyük ölçüde özümlenmiş, hatta aşılmıştır Ününün giderek artması bu Estremaduralı sanatçının 1629'da Sevilla'dan resmi bir çağrı almasını sağladı Böylece Zurbaran'ın "Sevilla dönemi" (1629-1640)başladı ve bu sanat yaşamındaki en önemli dönem oldu Ağaç kavunları, Portakallar ve Gül (Contini Dnacossi koleksiyonu, 1633, Floransa) gibi natürmortlardan sonra, Triana'daki Las Cuevas Manastırı (Sevilla yakınları) için bir çevrim gerçekleştirdi; bu çevrime ait çalışmalardan biri olan Aziz Hugo Rahipler Yemekhanesinde (1633'e doğru, Eyalet Müzesi, Sevilla) belki de, kesin, bilgi yüklü olmaktan dolayı da biraz katı (çünkü sanatçının çok yalın olan kompozisyonu, uzamın hemen hemen mimari bir anlayış içinde algılanarak kullanılmasına dayanır) bir sanatın ulaşmış olduğu en iyi düzeyi sergiler
MURİLLO İLE REKABET
1634 yılı sanatçının yaşamında bir kopukluk niteliği taşır Madrid'e çağrılan Zurbaran, Velazquez, Alonso Cano ve o sıralarda adı sık duyulan birkaç İtalyan ressamıyla birlikte Buen Retiro'nun dekorasyon çalışmalarına katıldı; ama krallık sarayı için Herkül'ün İşleri (Prado) ve Cadiz Savunması gibi çalışmaları sanatçının savaş temaları ve mitoloji sahneleri işlemeye pek yatkın olmadığını gösterir 1636'da Sevilla'ya dönen Zurbaran, yeniden bir manastır için çalışmaya koyuldu 1637'de Jerez de la Frontera Manastırı rahiplerinin sipariş verdiği resim dizisinin yapımına başladı ve bunları 1639'da tamamladı Söz konusu yapıtlar günümüzde Grenoble (dört tablo: Tebşir, Sünnet, İsa 'nın Doğuşu ve Epiphaneia), Cadiz ve New York gibi kentlere dağılmıştır Buna karşılık 1638-1639 arasında Guadalupe Hieronimitleri Manastırı (Estremadura) için gerçekleştirmiş olduğu bütün, ilk yapıldığı yerde kalmıştır 1625'te evlendiği Beatriz de Morales' in 1639'da ölümü üstüne ikinci kez dul kalan Zurbaran 1644'te 28 yaşındaki dul bir kadınla evlendi Ama o dönemlerde İspanya ciddi bir iktisadi bunalım içindeydi Üstelik zevklerde Murillo'nun yararına bir gelişme olmuştu Evlilik yükünü de üstlenmiş olan Zurbaran, boş yere yapıtlarına, daha esnek ama aynı zamanda da yapmacıklı bir hava vermeyi ve rakibinin üslubuna yakın bir üslubu kabul ettirmeyi denedi: Bir Dikenli Taçtan Yaralanmış Çocuk İsa (Sevilla Müzesi); Aziz Yusuf'a Taç Giydiren İsa (Sevilla Müzesi) Ama bu yapıtlar, Los Cuevas'ta ya da Guadalupe'taki yapıtların plastik güzelliğinden çok uzaktı
Zurbaran artık büyük çevrimler yapmaya girişmiyor ve ürünlerini Latin Amerika'ya kaydırmaya çalışıyordu (gerçekten de ölümünden sonra buradaki etkisi güçlenmişti) 1658'de Madrid'e giden ressam, sanat yaşamını, yoksulluk ve unutulmuşluk içinde bu kentte tamamladı; üstelik kolaya kaçan sanatlarıyla barok modasına bağ lanan Madridli genç ressamların rekabetinden de kendini kurtaramadı ve 1664'te öldü
|
|
|