07-02-2008
|
#1
|
gothicc_girll26
|
Sayın Arkadaşım Osman
Sayın Arkadaşım Osman
Serkan Seymen - Onun için de "felsefesi vardır" derler 
Can Kozanoğlu - Felsefesi yoktur, ambiyansı vardır Yani şarkılarında bir ambiyans vardır Şarkılarında gerçek ambiyans olan eskilerden iki insan var bence: Erkin Koray ve Tanju Okan Ambiyanstan kastım şu: Gözünün önünde şarkıyı dinlerken bir ortam, bir durum canlandırıyor Sen onu o ortama yakıştırıyorsun Şimdi Çelik'in de bir meyhane şarkısı var Ama insanın kafasından şunlar geçiyor: Bu adam meyhaneye gider, içer mi? Eğlenir mi? Meyhanede çevredekilere Atatürkçülük bilinci mi vermeye çalışır? Araba kullanırken bile yanında bir Atatürk kitabı varmış, "bir yandan da onu okurum" diyor Acaba rakıya buz beklerken dizinin üzerine bir Atatürkçülük kitabı mı açar okur, bilemiyorsun Ama Tanju Okan'ı oraya yakıştırıyorsun Tanju Okan'ın ölümü, o yıpranması, hastalıkları falan  Ama adamın şöyle bir dramı oldu mu acaba: Senin imajın belirleniyor ve onun dışına çıkamıyorsun Şimdi babaya da yıllar önce içki, sigara içen, alem yapan, dağıtan adam imajı biçilmiş Hatta fuarda sahneye çıktığında, masa konuyor, rakı, kül tablası yerleştiriliyor, baba sigarayı yakıp rakıyı çekiyor ve şarkı söylüyor sahnede Öyle bir imaj biçilmiş Tanju Okan'ın, en azından sağlığı adına, kendisini oradan sıyırma şansı var mıydı, çok emin değilim Yoktu bence Selçuk Alagöz'ün Sigarayla Savaşanlar Vakfı için yaptığı "Duman Avcıları" adlı eseri biliyor musunuz? Şimdi Tanju Okan yaşayıp da böyle bir şarkıyı yapsa, biter giderdi yani
Erkin Koray da aynı Şarkılarının anlattığı ortama onu yakıştırıyorsun Hakikaten, Osman diye bir arkadaşına böyle geyik bir mektup yazabilir "Meyhanede" şarkısında olduğu gibi bir meyhane gecesi geçirebilir Ben de onu o yüzden seviyorum galiba Bir şarkıyı insana hem gülme duygusu hem de hüzünlenme duygusuyla dinletebiliyor: Mesela "Öyle Bir Geçer Zaman ki" duygusal olarak beni etkileyen bir şarkı Herkesin hayatında yaşayabileceği bir şarkı "Yoldan geçenler var da, her akşam gelenler nerde?" Bunu dinleyince, hakikaten duygulanıyorum Ama bir yandan da gözümde şöyle bir sahne canlanıyor: Erkin Koray böyle bir apartmanın ikinci katından falan, malum surat ifadesiyle camdan bakıyor O zaman da gülmem geliyor Çok büyük bir hüznü full konsantrasyon yaşamazsın Erkin Koray'ın müziğinde yarattığı şey de bu neşe ve hüznü aynı anda verebilmesidir gibi geliyor Tabii sadece eğlendiren şarkıları da var Ama sadece hüzünlendiren bir şarkısı yok bence Eğlenme ve eğlendirme kelimeleri bence Erkin Koray'ı anlamaya çalışırken karşımıza çıkan kilit kelimeler
Serkan Seymen - "Sayın Arkadaşım Osman" şarkısını bir tarafa bırakalım, bir de "Arkadaş" şarkısı var?
Can Kozanoğlu - Ben o şarkıyı da filmi de severim Eli yüzü düzgün müdür? Belki değildir Politik olarak şu anda savunulacak bir film midir? Değildir Ama onun bir büyüsü var Ayrıca Yılmaz Güney'i de severim, "Arkadaş" filmini de severim, o şarkıyı da severim Bütün bu Yılmaz Güney tartışmaları içinde de en kızdığım şey, ne Serdar Turgut'un ne de Fatih Altaylı'nın yazısıydı Ne de Sinan Çetin sözleri  Yalnızca, Hadi Uluengin'in bir cümlesidir: "Yılmaz Güney'in efsane olduğu münevverlerin uydurmasıdır" Yılmaz Güney gerçek bir efsanedir Ben bunu kendim bile yaşadım gördüm Yılmaz Güney öldüğü gün, Elbistanlı bir abimiz, o zaman çalıştığımız yerde bize küstü ve bir hafta konuşmadı Niye? Yılmaz Güney'in öldüğü gün öylesine bir şeye güldük diye 
Murat Belge yazmıştı, sırf Yılmaz Güney'i kurtarmak için hapishaneye gardiyan olarak giren bir adam var Böyle sayısız hikaye var Yılmaz Güney efsanesi, o efsaneyi besleyen damar tartışılır ama, oturup da Belçika'dan "Bu efsane münevverlerin uydurmasıdır" dersen, ben de sana içimden ana avrat küfrederim Görsem, suratına da ana avrat küfrederim Bunu böyle yazın lütfen: Can Kozanoğlu, o cümlesinden dolayı Hadi Uluengin'e ana avrat küfrediyor Orada bir de o "münevver" kelimesini kullandığın zaman, bu üslup oluyor, "başka bir şey" oluyor, "Hadi Uluengin, kendi üslubuyla olayı bir güzel değerlendirdi oluyor Yılmaz Güney, çok kıl olduğun bir efsane olabilir, ama efsanedir, bu da aydınların uydurması değil Bir dönem için, yüzbinlerce insanın taşıdığı ve yüreğinde beslediği bir sevgi ve efsanedir
Can Kozanoğlu / Söyleşen; Serkan Seymen
Roll Dergisi - 01 Mart 2000
|
|
|