Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
başlayan, deyimler, harfiyle

"P" Harfiyle Başlayan Deyimler

Eski 06-05-2008   #1
[KAPLAN]
Icon47

"P" Harfiyle Başlayan Deyimler



"P" Harfiyle Başlayan Deyimler
  • Pabucu dama atılmak: Kendisinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek, değer ve itibarını kaybetmek"Yeni bir elektrikçi aldılar, desene Murat`ın pabucu dama atıldı"
  • Pabucunu ters giydirmek: Güç bir duruma düşürerek telâşlandırmak, bu telâşla kaçmasına sebep olmak"El oğlu bu, adama pabucunu ters giydirir, tetikte olmalı insan"
  • Pabuç bırakmamak: Yılmamak, korkmayıp yapacağından vazgeçmemek"Ben öyle olur olmaz insanlara pabuç bırakmam"
  • Pabuç pahalı: Girişilen işin tehlikeli olduğunu anlatmak için kullanılır"Baktı ki pabuç pahalı, hemen geri döndü"
  • Paçaları sıvamak: Bir işi yapmak için hazırlanmak"Bir an önce paçaları sıvayıp işe başlamak istiyordu"
  • Paçası düşük: Giyimine, kılık kıyafetine pek dikkat etmeyen, sünepe
  • Paçayı kaptırmak: 1 Yakalanmak, ele geçmek 2 Giriştiği işten vazgeçmek istediği hâlde kendini kurtaramamak 3 Dilediği gibi davranamamak"Paçayı kaptırdık bir kere, yakamızı kurtaramıyoruz"
  • Paçavrasını çıkarmak: Çok hırpalamak, sağlam yerini koymamak, işe yaramaz bir duruma getirmek"Beş kişiydiler, adamın paçavrasını çıkardılar"
  • Paçayı kurtarmak: Bir ilişkiden veya önce girişip sonra pişman olduğu bir işten yakasını sıyırmak"Çok şükür şu belâlı işten paçayı kurtardık"
  • BilgicikCom, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk
  • Paha biçilmez: Çok pahalı, kıymeti ölçülemeyecek kadar yüksek"Paha biçilemez tablolar sergilenmişti"
  • Pahalıya mal olmak: Kolay elde edilememek; para, özveri ve emek gerektirmek; zarara ve sıkıntıya yol açmak"Bu ev size pahalıya mal olsa gerek"
  • Palas pandıras: Acele olarak, hazırlanmaya zaman bulamadan"Palas pandıras evden çıkmak zorunda kaldık"
  • Palavra atmak: Abartarak söylemek, yalan söylemek, olmayacak şeylerden söz etmek
  • Paldır küldür: 1 Büyük bir gürültü ile 2 Ansızın ve kurallara uymaksızın"Paldır küldür merdivenlerden inmeye başladılar"
  • Pamuk ipliği ile bağlamak: Etkisi az sürecek, köksüz, geçici bir çözüm yolu bulmak
  • Paniğe kapılmak: Çok korkmak, telâşa sürüklenmek"Çocuklar paniğe kapılacaklar diye endişeleniyorum"
  • Papara yemek: Çok azarlanmak"Çabuk olun, annemden papara yemek istemiyorum"
  • Para babası: Çok zengin, parası bol olan
  • Para canlısı: Parayı çok seven, paraya düşkün
  • Para çekmek: 1 Banka veya benzeri bir yere yatırılmış parayı geri almak 2 Bir kimseden çeşitli yollarla para sızdırmak
  • Para dökmek: Bir şey için çok para harcamak"Düğün için az para dökmedi"
  • Para etmemek: 1 İşe yaramamak, etkili olmamak 2 Değeri pahasına satılamamak"Bu malların para edeceğini sanmıyorum"
  • Parasını sokağa atmak: Değeri olmayan bir işe ya da mala para vermek
  • Para kesmek: 1 Çok para kazanmak 2 Devletin çok para basması"Bizim büfe âdeta para kesiyor"
  • Para sızdırmak: Kandırarak, zorlayarak birinden para almak"Kabadayılar esnaftan az para sızdırmadılar"
  • Para tutmak: 1 Parasını idareli harcayıp kalanını biriktirmek 2 Satın alınan şeyin karşılığını para olarak hesaplamak"Aldığımız eşyaların hepsi kaç para tuttu dersiniz?"
  • Paraya çevirmek: Bir malı verip yerine para almak"Gidin, şu dolapları paraya çevirin de gelin"
  • Paraya kıymak: Gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak
  • Paraya para dememek: 1 Çok para kazanmak 2 Bol para harcamak 3 Elde olan parayı az bulmak
  • Para yapmak: Para kazanıp biriktirmek"Gurbete para yapmaya gitti"
  • Para yedirmek: İşini yaptırmak için birilerine kanunsuz, hak etmedikleri parayı vermek; rüşvet vermek"O binayı yaptırmak için belediyeye az para yedirmediler"
  • Para yemek: 1 Çok para harcamak 2 Rüşvet yemek, görevini kötüye kullanıp bir iş yapmak için birinden para almak"İnsanlar artık açıktan para yiyorlar"
  • Parmağı ağzında kalmak: Çok şaşırmak, hayrete düşmek
  • Parmağına dolamak: Bir konuyu her fırsatta, her yerde ele alıp konuşmak, o konu ile uğraşmak
  • Parmağında oynatmak: Birine her istediğini yaptırmak, onu kukla gibi kullanmak"Beni parmağında oynatamayacaksın alçak herif"
  • Parmağını bile oynatmamak: Hiç tepki göstermemek, kayıtsız kalmak"Beni dövdüler ama o parmağını bile oynatmadı"
  • Parmak basmak: 1 Bir nokta üzerine dikkati ya da ilgiyi çekmek 2 İmza yerine parmağını mürekkebe batırarak bir yere bastırmak
  • Parmak hesabı: 1 Parmakları kullanmak suretiyle yapılan hesap 2 Hece vezni"Bizim bakkal hâlâ parmak hesabı yapıyor"
  • Parmak ısırmak: Büyük şaşkınlık duymak, hayrete düşmek"Yaptığım tatlıyı görünce parmaklarını ısıracaklar"
  • Parmak kadar (çocuk): Yaşça çok küçük, pek küçük (çocuk)"Parmak kadar çocukla iş yapılır mı?"
  • Parmak kaldırmak: 1 Olumlu oy vermek için el kaldırmak 2 Bir toplulukta söz istemek için işaret parmağını kaldırıp diğerlerini yumarak el kaldırmak"Parmak kaldırarak söz istemeyi öğrenin artık!"
  • Parmakla gösterilmek: 1 Bir şey az bulunmak 2 Seçkin, ünlü olmak"O, çevresinde parmakla gösterilen bir adamdı"
  • Parmaklarını yemek: Bir yemeğin çok lezzetli olduğunu anlatmak için kullanılır"Böreği değil, parmaklarımızı yedik âdeta"
  • Parsayı başkası toplamak: Verilen emek karşılığını, emek veren değil, bir başkası almak"Biz durmadan çalışalım parsayı da başkası toplasın olmaz öyle şey!"
  • Partiyi kaybetmek: 1 Biriyle çekiştiği bir konuda yenilmek 2 Elde etmeye çalıştığı bir kazancı bir başkasına kaptırmak
  • Pasaportunu vermek: Kovmak, işten atmak"Patron üç işçinin pasaportunu eline verdi"
  • Pas geçmek: Üzerinde durmamak, caymak, vazgeçmek, aldırış etmemek
  • Patırtı çıkarmak: Kavga, kargaşa, gürültü çıkarmak"Patırtı çıkarmadan oturun, babanız uyuyor"
  • Patlak vermek: Gizlenen ya da hoş karşılanmayan bir durum aniden ortaya çıkmak"Kim der di ki savaş bu sabah patlak verecek"
  • Pay biçmek: Bir fikir elde edebilmek için, durumu bir şey ile kıyaslamak
  • Payını almak: 1 Azarlanmak 2 Kendine düşen kazanç miktarını almak
  • Paye vermek: Adam yerine koymak, değer vermek
  • Payidar olmak: Kalmak, yok olmamak, yaşamak"Milletimiz ilelebet payidar olacaktır"
  • Perdesi yırtık: Ar damarı çatlamış, utanmaz, arlanmaz"Perdesi yırtılmış adamın, baksana neler söylüyordu!"
  • Pergelleri açmak: Uzun adımlarla yürümeye başlamak"Pek vaktimiz yok, pergelleri açın da geç kalmayalım"
  • Pay çıkarmak: Bir olay ya da davranıştan tecrübe kazanmak, hisse kapmak, tutulacak yolu belirlemek
  • Pes demek: Mağlubiyeti kabul etmek, başkasının üstünlüğüne boyun eğmek"Yenileceğini anlayınca sırtı yere gelmeden pes dedi"
  • Pestil gibi olmak: Çok yorulmuş olmak; kımıldayamayacak kadar bitkin, güçsüz düşmek
  • Pestilini çıkarmak: 1 Çok dövmek 2 Çok çalıştırıp adamakıllı yormak 3 İyice ezmek"Kazma sallamaktan pestilimiz çıktı"
  • Peşini bırakmamak: Bir şeyi izlemekten vazgeçmemek"Adamın peşini bırakmayın sakın!"
  • Peşkeş çekmek: Kendisinin veya bir başkasının malını bir çıkar uğruna birisine uygunsuz olarak vermek"Yurdu düşmanlara peşkeş çekiyorlar"
  • Peyda olmak: Ortaya çıkmak, belirmek, oluşmak"Köşede bir adam peyda oldu"
  • Pılıyı pırtıyı toplamak: Hemen bütün eşyalarını toplayarak bir yere gitmek üzere hazırlık yapmak"Pılıyı pırtıyı toplamış bekliyordu"
  • BilgicikCom, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk
  • Pire için yorgan yakmak: Önemsiz bir şey için kızıp daha büyük zarara yol açacak davranış içine girmek
  • Pireyi deve yapmak: Küçük, basit bir olayı büyütüp mesele yapmak, aşırı abartmak
  • Pisi pisine: Boş yere, boşuna"Pisi pisine vurdular çocukcağızı"
  • Pis pis düşünmek: Karamsar, derin ve üzüntülü bir düşünceye dalmak"Pis pis düşünmeyi bırak da bir yol arayalım"
  • Pis pis gülmek: Birinin düştüğü kötü duruma öç alır gibi, arsız arsız gülmek
  • Pişkinliğe vurmak: Çıkarı için kötü bir davranışa veya söze aldırmamak
  • Pişmiş aşa su katmak: Yoluna girmiş, bitmek üzere olan bir işi bozmak ya da aksatmak"Pişmiş aşa su katabilir, onu buraya sokmayın"
  • Pişmiş kelle gibi sırıtmak: Anlamsız, çirkin, yersiz, dişlerini göstererek gülmek"Pişmiş kelle gibi gülmeyi bırak da işine bak"
  • Posasını çıkarmak: 1 Birini çok dövmek 2 Bir kişi veya şeyi sonuna kadar sömürmek"Ülkenin posasını çıkardılar, biz hâlâ seyrediyoruz"
  • Posta koymak: Birini korkutmak, gözdağı vermek, tehdit etmek"Bana posta koyacak adam daha anasından doğmadı"
  • Postayı kesmek: İlişkiyi kesmek, gidip gelişi sona erdirmek
  • Post elden gitmek: 1 Öldürülmek 2 Bulunduğu yüksek makamdan ayrılmak zorunda kalmak"Post elden gidince kahretti adam"
  • Post kavgası: Bir makamı, işi ya da iktidarı ele geçirme çekişmesi"Seçimler yaklaştı, post kavgası da başladı"
  • Postu kurtarmak: Can tehlikesini atlatmak, öldürülme tehlikesi olan yerden kaçıp kurtulmak"Postu kurtardık çok şükür"
  • Postu sermek: Kısa bir süre için gittiği yerde, saygısızca ve sorumsuzca uzun süre kalmak
  • Pot kırmak: Gaf yapmak, farkında olmayarak karşısındakini kıracak, incitecek söz söylemek"Dikkatli ol, bir pot kırma sakın"
  • Pösteki saymak: İçinden çıkılması zor ve anlamsız bir işle uğraşmak"Ne mi yapıyorlar? Pösteki sayıp duruyorlar"
  • Prangaya vurmak: Zincire vurmak, ayağına pranga bağlamak"Prangaya vurulu olarak yıllarca kaldı o hapishanede"
  • Puan almak: 1 Spor karşılaşmalarında sayı kazanmak 2 Bir test imtihanında herhangi bir puan elde etmek"Şu sorulardan hiç puan alamayacağımı sanıyordum"
  • Puan tutturmak: Gereken sayıda puan kazanmak"Bu sene puan tutturup da üniversiteye girecek miyim bilmiyorum!"
  • Punduna getirmek: Bir şeyi yapmak için uygun şartları elde etmek, fırsat kollamak"Punduna getirir getirmez patlattı yumruğunu"
  • Pupa yelken: 1 Alabildiğince, hiçbir şeye bağımlı olmadan 2 Yelkenler, arkadan esen rüzgârla şişmiş olarak, tam yolla"Pupa yelken açıldık denize"
  • Pusu kurmak: Birine saldırmak için, bir yere gizlenip beklemek"Düşmanlarımızın pusu kurduğundan tam zamanında haberdar olmuştuk"
  • Pusulayı şaşırmak: 1 Ne yapacağını bilemez duruma düşmek 2 Doğru tutum ve davranıştan ayrılmak"İyice pusulayı şaşırmadan uyarmalıyız onu"
  • Pusuya düşmek: Pusu kuran kimsenin saldırı alanı içine girmek"Eyvah, pusuya düşürdüler bizi!"
  • Put gibi: Kımıltısız, sessiz, anlamsız bir bakışla
  • Put kesilmek: Sessiz, kımıltısız bir durumda kalmak"Onun bağırmasıyla herkes bir anda put kesildi!"
  • Püf noktası: Bir işin en ince, en önemli yeri
  • Püsküllü belâ: Kendisinden kurtulunması bir türlü mümkün olmayan, büyük sıkıntı, zarar veren kimse veya şey"Başıma püsküllü belâ kesildi bu çocuk"

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : "P" Harfiyle Başlayan Deyimler

Eski 06-05-2008   #2
sudenaz
Varsayılan

Cevap : "P" Harfiyle Başlayan Deyimler



emeğine sağlık
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.