Prof. Dr. Sinsi
|
Şimdi Zeytin Zamanı
Şimdi Zeytin Zamanı
Uzaklarda, dağlarda,düzlüklerde, inceden bir duman yükseliyorsa göğe bugünlerde,bilin ki orada zeytin hasadı vardır
Biraz yaklaşırsanız oralara,hummalı bir koşuşturmaya da tanıklık edebilirsiniz Diplerinin sürülmesini ve belli yıllarda budanmasını saymazsak, insanoğlunun zeytinle yakın diyaloğa girmesi yılda bir kezdir Yani yılda bir kez insanlar onun dalına , köküne,dip toprağına ,uç filizine yakındır Çünkü hasat zamanıdır
Önce , bu iş için dikilmiş veya alınmış sergiler yayılır zeytin ağacının altına Cinsiyete göre bir işçilik tasnifidir erkeklerin çırpıcı, kadınların toplayıcı olması Erkekler ellerinde bu iş için hazır hale getirilmiş sırıklarla ağaca çıkarlar ve önce en üstte dallardaki zeytinlerin aşağıdaki serili örtüye düşmesi için vururlar Sonra aşağı inerler,yerden daha alt dallara vura,vura zeytinlerin dökülmesini sağlarlar Oysa zeytin ağacı narindir,kırılgandır Hele uç dalları, yeni kolları zedelenmemelidir Küser,bir daha ki seneye daha az ürün verir, der zeytinciliğe daha bilimsel yaklaşanlar
İnsanoğlunun zeytine ilk yaklaşımı böyledir işte Kolunu ,kanadını kıra kıra olur ilk buluşması Ama bazısı elle toplar ya dalından,tek tek okşar gibi
O zaman unutur işte kötüyü zeytin ağacı
Sonra dibine dökülenleri toplamaya başlar kadinlar Kadınlar  Soğuktan kavruk yüzleri,kısa,nasırlı kalın elleriyle toprağa düşen zeytinleri toplarlar Toprak yaştır,hava da soğuk sızı acıya dönüşür kadın bedeninde bu zamanlarda
Bir de çocuklar koşturur zeytin ağaçlarının arasında Birbirine bitişik iki zeytin tanesi buldu mu toplayıcılar,hemen çocuğun eline tutuştururlar ki, götürsün versin zeytin sahibine  versin de bahşiş alsın 3-5  gönülden ne koparsa O bereket zeytinidir çünkü Çok nadir olur öyle yapışık zeytine rastlamak hem zaten biraz da bir çocuğun gözbebeklerindeki sevinci görmek,onu sevindirmenin hazzını yaşamak değil midir maksat biraz da
Yakılan ateşin üzerinde demlenen çayın sıcaklığıdır,içini ısıtmasıdır molaları güzel kılan Eller oğuşturulur,isli çaydanlıktan gelen kaynama sesinin ritmine kulak verilerek En güzel,en bildik türküler bu ateşin başında söylenirken,köydeki sevgilinin,nişanlının gözlerine ,ellerine gidilir de, bir çabuk dönülür bu molalarda
Her yıl bu vakitler ,köylerine gelen minübüslere doluşup gelirler buralara Geldiklerinde ise buraların köylerinde kullanılmayan eski evler,damlardır kaldıkları yerler Su yok Elektrik yok Küçük piknik tüplerde kaynayan tencerede pişendir aşları Bulaşık ve içme suyu köy meydanındaki çeşmeden taşınır
Bir yıl böyle geliş zamanı kaza yapmışlardı da,nasıl savrulmuşlardı yollara, yoksulluklarıyla 15-16 yaşlarında tam serpilememiş bir erkek çocuğuydu,hastane odasında karşılaştığım Yamalı giymek,hem de bir sürü yama  kazağında, gömleğinin yakasında,pantolonunda hiç mi örselenmiyordu,hiç mi kişilik gelişimi olumsuz etkilenmiyordu markalı giyinmediği için Kendi oğlum geldi aklıma Aynı yaşlardaydı o yıllarda Giymediği,beğenmediği,ne kadar çok giysisi vardı oysa Yamalarından, üstünün kirinden ötürü gözlerini kaçırıyordu bizden Boğazım düğümlendi Çok utandım ,ona bu utancı yaşattığımız için
Bu kısa sürede kazanacakları parayla kışı geçirecekler,çocuklarının ihtiyaçlarını alacaklar Zor iş
Okula gitmeyecek kadar küçük çocuklar anneleriyle düşerler yollara soğuktan , ayazdan şişmiş ve morarmış ellerini görmeye engeldir , iri yeşil ya da kara gözler Zeytin gibi, yeşil , siyah Sonra   sıcacık evlerde el bebek-gülbebekler gelir aklınıza,yine utanırsınız,bu utancı yaşattığınız için onlara
Zeytinler önce kovalara ,sonra çuvallara toplanacak sonra fabrikalara 
En sonunda da sofralarımıza gelecek
Her yerde göğe yükselen duman,şimdi zeytin zaman
Sızının acıya,umudun üç kuruş paraya denk geldiği zaman
Alinti  Hatice Engin
|