08-05-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Basralı Aşığın Münacaatı
Basralı bir zat vardı Bu zat, -u Zülcelâl’in aşkından ağlaya ağlaya âmâ olmuştu Eğer insan onun gibi olursa, -u Zülcelâl ona nasıl vermez ki! Bu zat, -u Zülcelâl'e şöyle münacatta bulunuyordu
“Ya rabbi! Ben ne zaman senin yanına geleceğim? Senin izzetine ve kudretine yemin ediyorum ki; benimle Sen’in aranda dağlar gibi ateş alevleri olsa, eğer sen bena tevfik ve yardım etmeyip geri çevirmediğin müddetçe, tâ ben Sen’in yanına gelinceye kadar, o alevler beni durduramaz Ben Sen’den başka hiçbir şeyle Sen’den razı olmam Ne cenneti istiyorum, ne cehennemden muhafaza olmayı istiyorum Ben sadece seni istiyorum ”
Tabi, o bu sözleri, yalnız dili ile değil kalbi, ruhu ve sırrı ile söylüyordu Peki, şimdi size soruyorum? Bir kimse böyle olursa, -u Zülcelâl ona istediğini vermez mi? -u Zülcelâl onun kalbine ruhuna baktığı zaman, onun samimiyetini görünce nasıl vermez ki!![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) Mutlaka verecektir
O zatın, -u Zülcelâl’e yapmış olduğu bu münacaat, bizim için çok büyük bir derstir Eğer biz de onun gibi olursak, -u Zülcelâl bize de verecektir, inşallah![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Fakat biz evimizden çıkıp, cemaate namaza gelmeyi, nefsimizin isteği ile değiştirmiyoruz Sabahleyin uykumuzu terk edip namaza kalkmıyoruz O ateş nerede, bunlar nerede?![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
O Basralı zat, ateşin içine girip bütün vücudu yana yana -u Zülcelâl'in huzuruna gitmeyi istiyordu Bizse kendi nefisimizi rahatsız etmemek için bir uykuyu, arkadaşlarımızla konuşmayı bile terk edemiyoruz Peki, nefsimize, niçin; “Ey nefsim! Sen ne zaman -u Zülcelâl'e ibadet edeceksin? Sen sıhhatli iken keyf-ü sefa yapıp ömrünü boşa geçiriyorsun Hasta olduğun zaman zaten ibadet yapamıyorsun Bana bir vakit göster ki, o vakitte -u Zülcelâl'e ibadet yapayım Başka vakit yok ki! Ne zaman ibadet yapacaksın? Diye sormuyoruz
-u Zülcelâl hepimize kendi rahmetiyle, fazlıyla razı olacağı şekilde ameli salih nasip etsin (Âmin)
|
|
|