Ey Su, Çık Yerden! |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ey Su, Çık Yerden!Ey su, çık yerden! Bir yaz günü, Ankara-Çamlıdere beldesinde kadınlar tarlada çalışmakta, Ali Semerkandi hazretleri ise sığır otlatmaktadır kırlarda Ancak namaz vakti geçmek üzeredir Büyük Velî abdest almak ister Ama su yoktur Asasını yere vurur - Ey su! Çık yerden! buyurur O anda gövde kalınlığında bir su çıkar Süratle yayılmaya başlar Kadınlar telâşlanır - Bu su da nerden çıktı? Ekinler zarar görecek, derler Büyük Velî, suya bakarak; - Ey su! Şöyle belli belirsiz ak! diye seslenir O anda suyun hızı kesilir Öyle ki, aktığı belli belirsizdir ÇEKİRGE ÂFETİ Bursa’da bir “çekirge afeti” zuhur eder Hububata çok zarar verirler Uğraşır, netice alamazlar Ali Semerkandi hazretlerine gelir; - Çare nedir? derler O, asasıyla çıkardığı “su”dan verir - Bundan serpin, kâfi, buyurur Hakikaten o sudan serperler Çekirgeler, orayı terkederler Padişah çok sevinir Büyük zatı Bursa’ya davet eder Kendi bizzat karşılar, iltifat eder Büyük Velî; - Bana müsaade, der, izin ister Padişah üzülür: - Az daha kalsaydınız, der Lakin O; - Mazur görün sultanım, buyurur Padişah; - Bir emriniz varsa yapalım, der Buyurur ki: - Çamlıdere insanı fakirdir sultanım Onlara bir ihsanda bulunsanız - Hayhay efendim, ama nasıl? - Mesela, askerlikten af, vergiden muaf olsalar - Emriniz olur efendim, der Ve bir ferman yazdırıp, arzeder Durun! Gelmeyin! Ali Semerkandi hazretleri “rahime-hullahü teâlâ”, Ankara’nın Çamlıdere beldesinde yaşar Oranın halkını irşad eder Halk fakirdir Hayvancılıkla geçinirler Ve bir çobana ihtiyaçları vardır Büyük Velî bunun farkındadır - Ben size çobanlık yaparım, buyurur - Sana verecek paramız yok, derler - Mühim değil, duanız yeter Köylüler; - Tamam öyleyse der, hayvanlarını getirip teslim ederler Akşam hayvanlar dönerler geri Bakarlar ki, sütle dolu memeleri Hakikati biraz sezer; - Bu zat, bize benzemiyor, derler EY KURT, MAKSADIN NEDİR? Büyük Velî, sığırları kıra salar Bir kurt gelir, bir sığıra fena bakar Büyük Velî seslenir: - Ey kurt, maksadın nedir? Kurt dile gelir: - Maksadım, parçalayıp yemektir - Şimdi git, yarın gel ye! buyurur Ve o akşam vaziyeti sahibine söyler Ama inanmaz adam Ertesi gün kurt gelir, o sığıra yakın durur Büyük zat; - Ye ama, deriyi delme! buyurur Kurt, sığırı yer, dokunmaz deriye Akşam, yalnızca “deri gider geriye Adam, bunu görünce deliye döner Koşar kadıya, şikâyet eder Kadı, iki tarafı dinleyip geçer zabta - Şahidin var mı? diye sorar bu zata - Ağaçlar ve taşlar şahidimdir, buyurur O böyle söyler söylemez muazzam bir gürültü duyulur Bayırdaki bütün ağaçlar ve taşlar, yerlerinden kopup mahkemeye doğru gelmeye başlar Halk korkudan etrafa kaçar Büyük Velî; - Durun! Gelmeyin! diye seslenir O anda dururlar Köylülerin hepsi görür bunu İyice anlarlar “büyük Velî” olduğunu |
|