ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Ey Su, Çık Yerden! (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=395040)

Prof. Dr. Sinsi 08-04-2012 01:45 AM

Ey Su, Çık Yerden!
 

Ey su, çık yerden!


Bir yaz günü, Ankara-Çamlıdere beldesinde kadınlar tarlada çalışmakta, Ali Semerkandi hazretleri ise sığır otlatmaktadır kırlarda.

Ancak namaz vakti geçmek üzeredir.

Büyük Velî abdest almak ister.

Ama su yoktur.

Asasını yere vurur.

- Ey su! Çık yerden! buyurur.

O anda gövde kalınlığında bir su çıkar.

Süratle yayılmaya başlar.

Kadınlar telâşlanır.

- Bu su da nerden çıktı? Ekinler zarar görecek, derler.

Büyük Velî, suya bakarak;

- Ey su! Şöyle belli belirsiz ak! diye seslenir.

O anda suyun hızı kesilir.

Öyle ki, aktığı belli belirsizdir.

ÇEKİRGE ÂFETİ

Bursa’da bir “çekirge afeti” zuhur eder.

Hububata çok zarar verirler.

Uğraşır, netice alamazlar.

Ali Semerkandi hazretlerine gelir;

- Çare nedir? derler.

O, asasıyla çıkardığı “su”dan verir.

- Bundan serpin, kâfi, buyurur.

Hakikaten o sudan serperler.

Çekirgeler, orayı terkederler.

Padişah çok sevinir.

Büyük zatı Bursa’ya davet eder.

Kendi bizzat karşılar, iltifat eder.

Büyük Velî;

- Bana müsaade, der, izin ister.

Padişah üzülür:

- Az daha kalsaydınız, der.

Lakin O;

- Mazur görün sultanım, buyurur.

Padişah;

- Bir emriniz varsa yapalım, der.

Buyurur ki:

- Çamlıdere insanı fakirdir sultanım. Onlara bir ihsanda bulunsanız.

- Hayhay efendim, ama nasıl?

- Mesela, askerlikten af, vergiden muaf olsalar.

- Emriniz olur efendim, der.

Ve bir ferman yazdırıp, arzeder.


Durun! Gelmeyin!


Ali Semerkandi hazretleri “rahime-hullahü teâlâ”, Ankara’nın Çamlıdere beldesinde yaşar. Oranın halkını irşad eder.

Halk fakirdir.

Hayvancılıkla geçinirler.

Ve bir çobana ihtiyaçları vardır.

Büyük Velî bunun farkındadır.

- Ben size çobanlık yaparım, buyurur.

- Sana verecek paramız yok, derler.

- Mühim değil, duanız yeter.

Köylüler;

- Tamam öyleyse der, hayvanlarını getirip teslim ederler.

Akşam hayvanlar dönerler geri.

Bakarlar ki, sütle dolu memeleri.

Hakikati biraz sezer;

- Bu zat, bize benzemiyor, derler.


EY KURT, MAKSADIN NEDİR?

Büyük Velî, sığırları kıra salar.

Bir kurt gelir, bir sığıra fena bakar.

Büyük Velî seslenir:

- Ey kurt, maksadın nedir?

Kurt dile gelir:

- Maksadım, parçalayıp yemektir.

- Şimdi git, yarın gel ye! buyurur.

Ve o akşam vaziyeti sahibine söyler.

Ama inanmaz adam.

Ertesi gün kurt gelir, o sığıra yakın durur.

Büyük zat;

- Ye ama, deriyi delme! buyurur.

Kurt, sığırı yer, dokunmaz deriye.

Akşam, yalnızca “deri gider geriye.

Adam, bunu görünce deliye döner.

Koşar kadıya, şikâyet eder.

Kadı, iki tarafı dinleyip geçer zabta.

- Şahidin var mı? diye sorar bu zata.

- Ağaçlar ve taşlar şahidimdir, buyurur.

O böyle söyler söylemez muazzam bir gürültü duyulur.

Bayırdaki bütün ağaçlar ve taşlar, yerlerinden kopup mahkemeye doğru gelmeye başlar.

Halk korkudan etrafa kaçar.

Büyük Velî;

- Durun! Gelmeyin! diye seslenir.

O anda dururlar.

Köylülerin hepsi görür bunu.

İyice anlarlar “büyük Velî” olduğunu.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.