...Hira... |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
...Hira...Hıra’yı özlemek nedir bilir misiniz? İnmek Yüreğinizin en derinliklerine ve Koparmak perdeleri… Koparmak Dünyanın zincirlerini bukağılarını… Uçmak Kuşlar gibi… Yükselmek Miraca ulaşıncaya dek… İnmek Gönlünün en kuytu köşelerine ve Dinlemek Hem yüreğinin sesini, Vücudunun zikrini, Hem kâinatı Hem de o ilahi koroya katılarak Zikretmek yüce yaratıcıyı Sonra da “Lebbeyk!” “Buyur Allah’ım, buyur” diyebilmek Kaynıyorsa yüreğinde bir ateş Duyuyorsan yüreğinde koca bir sızı Anla ki gönlüm bu aşktır! Bilinmezlik içinde Acaba aşar mı menzilleri Hıra’mı özlüyorum Bir Peygamber’in ben idrakini hissedebilmeyi, Arınıp saflaşmayı, Bembeyaz sayfalar gibi… Arınmayı masivanın kirlerinden Ve arımmış olan o gönlü Allah’ a sunabilmeyi… Sonra da Lebbeyk! Buyur Allah’ım buyur! Senin için temizledim bu gönül evimi Bak kalmadı, dünyanın lezzetlerinden bir şey Gel konuk ol gönül evime diyebilmeyi… Konuk oluncaya kadar Kapanmayı secdelere… Kapanmayı secdelere… Sen razı oluncaya dek! Gönül kazanı kaynarken İnsan nasıl da yanarmış! Bir Zekeriya eyle ki bizi Meryem’ini sulayan! Bir Hanne eyle ki bizi, Meryem’ini adayan… Bir Meryem eyle ki bizi, İsalar doğuran, sadakay-ı cariyeler bırakan… Bir Hanne eyle ki bizi Mevlaya adağını sunabilen! Ve diyebilen eyle bizi bir Hanne gibi “Rabbim ondan kendim için En ufak bir şeyi dahi bırakmak istemiyorum Çünkü o bir adak!” Bir Meryem kıl ki bizi, “Rabbim varlığım Senin varlığına armağan olsun” diyebilen! Ve bir Meryem gibi adak olabilen! Bir Süveyda kıl ki bizi, Varlığım yok ki hepsi senindir diyebilen! Ve dahi acz-i fakriyet içre kulluk sırrına erebilen! Bir bahçevan kıl ki bizi Zekeriya misali Meryemlerini/çiçeklerini sulayabilen! İşlet bizden O’nun sırrını, Damıt onları…Saflaştır! Yaradılıştaki safiyetine dönüştür ve Istıfa kıl, Mustafa kıl! Hırayı Özlemek nedir bilir misiniz? İmrenebilmek Hanne’ ye, Meryem’e, Hacer’ e ve Asiye’ ye… Bazen, teslimiyeti bulabilmek Hacer’in Say’inde! Ve dolaşabilmek Gönlünün Safa ve Mervelerinde! Ve sonra kavuşabilmek zemzemine! Hem o zemzemden susuzluğunu giderip Kanabilmek suya… Hem İsmail’ini, Hem Meryem’lerini sulayabilmek! Ah! Hıramı özlüyorum! İşitebilmeyi diliyorum bir Musa gibi Rabbin kelamını, Ve kayıtsız ve şartsız ona ittibayı… Resul’ünün ayak izlerini takip edebilmeyi… İzinin tozu olmayı ve Ulaşabilmeyi Mubarek ayak izlerinin vardığı menzile! Hey Dağlar!… Yüreğimdeki Hıra! Nerdesin ey idrak! Ey dönüşüm? Neden dönüştürmüyor hayatlarımızı? Yoksa Hıra’mızı kaybettik! Onu mu arıyoruz? Nerede yitirdik onu? Bir gönül’e iki sevda sığar mı sandık hey? Sığmıyor yiğitler! Sığmıyor işte! Yürüyünüz yüreklerinize… Orada bir dağ var; Adı: “ Hıra!” Bulabilirseniz ulaşacaksınız menzile Bu yolculuk uzun olsa da… Sevda Dıraga Canbaz |
|