Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
büyük, fetih

En Büyük Fetih

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

En Büyük Fetih




EN BÜYÜK FETİH

Muzaffer Taşyürek

630 yılının Ocak ayı İnsanlık tarihinin dönüm noktalarından biri
Şirk ve zulmetle kirlenen Mekke, tevhid sancakları taşıyan mümin ordusuna teslim oluyor
Mahzun bir şekilde öz yurdundan çıkarılan Son Peygamber, muzaffer bir komutan olarak binlerce müminle geri dönüyor
Yeryüzünün kalbi Kâbe’nin putlardan temizlenmesi, evrensel hakikatle insan arasındaki engellerin ortadan kaldırılmasının en büyük adımlarından biri olarak tarihte yerini alıyordu
Kâbe putlardan temizlenirken, kalplerin de şirkten arınması için Allah Rasulü AS insanları şöyle uyarıyordu: “Lâ ilâhe illallah deyiniz, kurtulunuz
Mekke’yi fetheden komutan, aynı zamanda şefkat abidesi bir elçi olarak gönülleri de fethediyordu
Dolayısıyla bu fetih, tarihteki herhangi bir savaş değil, insanlığın yaradılış gerçeğine döndürülmesi mücadelesinin bir dönüm noktasıydı

Hicretin sekizinci senesi İki yıl önce Hudeybiye’de müslümanlar ve müşrikler birbirleriyle on yıl savaşmayacaklarına dair anlaşma yapmışlardı
Sahabilerin bir kısmı bu anlaşmanın müminleri kısıtladığını ve Allah’ın dininin yayılmasını yavaşlatacağını düşünüyordu Allah Rasulü AS ise sabırlı olmalarını ve beklemelerini istemişti Elbette işleri rabbinin yönlendirmesiyle olan Rasul’ün yaptığı bu anlaşmada da mutlaka büyük hikmet ve sırlar vardı

Hudeybiye ve Sır Perdesi
İşte, Hudeybiye’den iki yıl sonra bu anlaşmanın ardındaki sırrın çözülmeye başlandığı günlerdi Bir mucizeyle sır kapısı aralanmaya başladı O Ramazan gecesi, Rasul-i Ekrem AS Efendimiz zevcesi Hz Meymune’nin evinde namaz için kalktığı sırada üç kere “lebbeyk!” (davetine icabet ediyorum), üç kere de “nusirte!” (sen yardım edilmişlerden oldun!) buyurmuştu
Hz Meymune RA “yanında biri mi var ya Rasulallah?” diye sorduğunda Peygamberimiz, kendilerinden kilometrelerce uzaktaki Kâaboğulları’nı kasdederek: “Şu Kâaboğulları’nın şairi feryad ederek bana sesleniyor ve imdatlarına yetişmemi istiyor Kureyş müşriklerinin, kendilerine karşı düşmanları olan Benî Bekirler’e yardım ettiklerini söylüyor!” buyurdu
Aradan üç gün geçmişti Huzaalılar’dan bir grup atlı sabah namazının peşinden Peygamberimiz’in mescidine ulaşarak saldırıya uğradıklarını bildirdiler:
“Yetiş, ayağının tozu olduğumuz Peygamber
Yetiş her zaman diri olan varlığınla!
Diriliş bayraklarını taşıyan
Şehit gömleklerini peşin giymiş
Ateşten, sudan geçer gibi geçen
Allah önünde her varı yok gören
Dağlar üstünden erip
Kentlere şafaklar gibi ağan
Askerlerini yetiştir
Grubun başında bulunan Amr b Salim şairdi ve yardım taleplerini böylesine veciz ifadelerle dile getiriyordu:
“Allah’ın kullarını çağır,
Acele gelip imdadımıza yetişsinler
İçlerinde Allah’ın Rasulü de olduğu,
Bu zulme öfkesinden renkten renge girdiği,
Savaşmaya hazırlandığı,
Ve büyük bir ordunun başında olarak,
Denizler gibi köpükler saçarak akıp gelsinler!
Kureyş sözünde durmadı, ahdi bozdu,
Bizi uykuda iken bastı,
Bizi rükûda ve secdede öldürdüler
Allah Rasulü Amr’ı dinledikten sonra ayağa kalktı Ridasının eteklerini toplayarak: “Varlığım kudret elinde bulunan Allah’a andolsun ki, kendimi ve ev halkımı neyle koruyorsam, bunları da onlarla koruyacağım!”
O sırada gökte bir bulut göründü Gök gürlemeye başladı Peygamberimiz sözlerini şöyle tamamladı: “Bu gök gürlemesi, Benî Kâablar’a yardım işaretidir
Allah sebebi yaratmış, müşrikler Hudeybiye anlaşmasını bozmuşlardı Sır kapısı açılmıştı Vahyin kalbi ve Son Peygamber’in doğduğu şehir, gerçek sahiplerini davet ediyordu

Şehirlerin Anası
Kâbe ve yeryüzü Birbirine bundan daha bağlı bir ikili gösteremezsiniz Kâbe, yeryüzünün merkezi, varlığın da kalbi olarak kabul edilir
Kur’an Mekke için “Ümmü’l Kura” diyor Yani bütün köy ve şehirlerin annesi Bu anne peygamberlerin en yücesini bir ana rahmi gibi bağrında besleyip büyütmemiş miydi?
Peygamberlerin babası, ilk insan, ilk peygamber Hz Adem AS Kâbe’yi tevhidin mücessem bir delili olarak inşa etmişti Kâbe tevhidin en şerefli binasıydı Kur’an’da böyle diyordu: “Şüphesiz insanlar için ilk kurulan mabet, Mekke’de olandır Ki o alemlere feyz ve hidayet kaynağıdır” (Âl-i İmran/96)
Ancak o Kâbe hâlâ Yüce Yaratıcı’ya ortak koşanların elinde bulunuyordu Bina ediliş gayesinin dışında kullanılıyordu İçerisi ve çevresi putlarla doluydu Etrafında, bu binanın inşa edilmesini emreden Allah ’ın emirlerinin aksine her türlü günah işleniyordu Cinayet, adam kaçırma, köleleştirme, faiz, alkol, fuhuş kısaca gayri insani her türlü rezalet işleni yordu
Bu durum Rasulullah AS’a ve müslümanlara acı veriyordu Vicdanlarını derinden sızlatıyordu Ayrıca Mekke, başta Allah Rasulü AS olmak üzere Medine’ye hicret etmiş çoğu müslümanın ana yurduydu ve sıla özlemi gittikçe artıyordu
Artık bu mübarek beldenin kendi varoluş gerçeğine döndürülmesinin zamanı gelmişti Bütün müslümanlar önüne geçilmez bir aşkla vahyin merkezine kavuşmayı arzuluyorlardı ve ‘ne zaman?’ diye soruyorlardı
Kalplerin en ince noktasına nüfuz eden, gönüllerden geçen her arzuyu bilen Allah, bu arzuya kavuşulacağını Habibi’ne iki sene önceden bildirmiş, müjdelemişti İş, sebep ve zamanın sabırla beklenilmesine kalmıştı Ve işte sebep gerçekleşmiş, vakit tamam olmuştu
Hz Peygamber, Mekke’ye derhal bir elçi göndererek, yaptıkları haksızlığın diyetini ödemelerini istedi Aksi takdirde Hudeybiye anlaşmasının sona ermiş olacağını bildirdi Fakat Kureyş bu ihtara aldırış etmedi Fiilen bozdukları anlaşmayı sözleriyle de tanımadıklarını söyleyecek kadar ileri gittiler
Sonraları bir ara yaptıkları hareketin yanlışlığını anlayarak Ebu Süfyan’ı Medine’ye gönderdiler Ebu Süfyan Medine’ye varınca önce kızı ve Rasulullah’ın eşi olan Ümmü Habibe’nin yanına uğradı Fakat burada ummadığı bir tepkiyle karşılaştı Ümmü Habibe RA babasının oturmak istediği minderleri kaldırarak: “Bu minderler Hz Peygamber’e ait Halbuki sen bir müşriksin Rasulullah’a ait mindere oturamazsın!” deyince, Ebu Süfyan neye uğradığını şaşırarak Hz Peygamber AS’a gitti Ondan da tam bir cevap alamadı ve elleri boş Mekke’ye döndü



Alıntı Yaparak Cevapla

En Büyük Fetih

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

En Büyük Fetih




Sefer Hazırlığı ve Şaşırtmaca
Hz Peygamber Mekkeliler’in hazırlanmasına fırsat vermek istemiyordu İnsanların en zekisi olduğunu bu seferde de göstererek kesin bir hedef bildirmeden sefer hazırlığı yapılmasını emretti Stratejisi yine harekâtın hedefini gizli tutmak, her zaman zinde bir askeri güç bulundurarak saldırılara karşı uyanık olmak ve düşmanı ekonomik baskı altında tutmaktı
Hz Peygamber AS, bu strateji doğrultusunda Ebu Katade kumandasındaki bir askerî birliği herkesin beklentisinin aksine tam ters istikamete, Medine’nin kuzeyinde bulunan bir mevkiye gönderdi Bu tam bir hedef saptırma idi Bu arada Medine’de başka hazırlıklar da sürüyordu
Bu dönemde, bir müslümanın yapılan hazırlıkları Mekkeliler’e bildirmek istemesi, vahiy yoluyla Rasulullah AS’a bildirilmiş ve müslümanları uyaran şu ayetler nazil olmuştu:
“Ey inananlar! Benim düşmanım ve sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin Onlar size gelen gerçekleri inkâr ettikleri, Allah’a inandığınız için Rasul’ü ve sizi yurdunuzdan sürüp çıkardıkları halde, siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa, onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim Sizden kim bunu yaparsa, doğru yoldan sapmış olur” (Mümtehine/1)
Nihayet Ramazan ayının onuncu günü iki-üç bin kişilik bir ordu Medine’den yola çıktı Yoldaki katılımlarla bu sayı on bini buldu Hz Peygamber AS orduyu, zikzaklar çizdirerek belirli bir hedef göstermeden hareket halinde tutuyordu
Mekke yakınlarına sokulduğunda, amcası Abbas çıkageldi Hz Peygamber onu hoş karşıladı ve kendisine şöyle hitap etti: “Ben Peygamberlerin sonuncusu olduğum gibi, sen de hicret edenlerin sonuncusu oldun!”
Bu sözleriyle Mekke’nin artık müslümanlar tarafından ele geçirilerek, muhacir çıkaran şirk beldesi olmaktan çıkıp, tevhid beldesi olacağının mesajını veriyordu
Abbas RA’ın isteği üzerine onu Kureyşliler’i uyarmak için tekrar Mekke’ye gönderen Hz Peygamber AS, müslümanları gruplar ayırarak Mekke’nin çevresinde ateşler yakılmasını istedi Böylece psikolojik tedbirlerle düşmanı iyice etkilemek istiyordu Ateşler yandığında Mekke’deki korku ve endişe iyice artmıştı Yakılan sayısız ateşle müslüman ordusu elli bin kişilik bir güç gibi görünüyordu
Hz Abbas RA ile islam ordugâhına gelen Ebu Süfyanın gördüğü manzara karşısında aklı karışmıştı ama İslâm’ı kabul etmemekte hâlâ inat halindeydi İslâm ordusunun yürüyüşünü seyrederken bir ara Hz Abbas RA’a:
“Ey Abbas, kardeşinin oğlunun saltanatı ne kadar büyükmüş?” deyince, Hz Abbas onu tekrar uyarmak zorunda kaldı:
“Ey Ebu Süfyan bu saltanat değil, nübüvvettir, peygamberliktir
Ebu Süfyan ordugâhtan ayrılırken müslüman olmuştu Mekkeliler’i uyarmaya geliyordu Harem-i Şerifte Hz Peygamber’den aldığı yetkiyle Kureyş’e şöyle sesleniyordu:
“Ey Kureyş! Muhammed karşı durulması imkansız, şimdiye kadar misli görülmemiş bir ordu ile geliyor Kim Ebu Süfyan’ın evine girerse, güvendedir Kim silahını bırakıp evine kapanırsa, güvendedir Kim Kâbe’ye sığınırsa güvendedir
İslâm ordusu, başlarında muzaffer komutanları Kainatın Efendisi AS olmak üzere, sekiz yıl evvel yurtlarından sürülüp çıkarılan Muhacirler’in, onlara ev sahipliği yapan Ensar’ın ve binlerce mücahidin dağları-taşları titreten tekbir sesleri ile Mekke’ye dört koldan girmeye başladı
Allah’ın bütün insanlığa gönderdiği son elçi, rahmet peygamberi AS Efendimiz devesinin üzerinde sık sık secdeye kapanıyor, büyük lütfundan ötürü Rabbine şükrediyordu O, bu haliyle küçük cihadı büyük cihada döndürme mecburiyetinin mesajlarını veriyordu Zaferlerden dolayı gurur ve kibir yerine, kul olmanın şuuruna işaret ediyordu Kan dökülmesini ve yağmayı yasaklayarak gönüllerin fethini gerçekleştiriyordu
Şimdi Mekke sokakları tekbirlerle yıkanıyordu, Mekke dağları bu tekbirlere cevap veriyordu Hz Peygamber AS ihramsız olarak Harem-i Şerife girdi Deve üstünde yedi defa tavafta bulundu Elindeki asasıyla Hacerü’l-Esved’e istilâm etti Sonra Kâbe’yi açtırdı Asasıyla putları tek tek devirerek yüz üstü devirmeye başladı Bir taraftan da “hak geldi batıl yok oldu” mealindeki ayeti okuyordu
Kâbe’nin içeindeki bütün putlar, resimler ve heykeller temizlendi Hz Peygamber bundan sonra iki rekat namaz kıldı ve dışarı çıktı
Dışarıda heyecan ve merakla kendisini bekleyenlere fetih hutbesini okudu:
“Allah’tan başka ilâh yoktur O birdir O’nun eşi ve ortağı yoktur Allah vaadini yerine getirdi Kuluna yardım etti Aleyhimizde toplanan kitleleri yalnız başına dağıttı, hezimete uğrattı
İyi biliniz ki bütün üstünlük iddiaları, bütün mal ve kan davaları bugün ayaklarımın altındadır
Ey Kureyş topluluğu! Allah sizden cahiliye devri kibirlerini ve babalarla övünmeyi giderdi İnsanlar Adem’dendir Adem de topraktan yaratılmıştır
Sonra şu ayeti okudu:
“Ey insanlar! Biz sizi bir erkekten ve bir kadından yarattık ve sizi birbirinizi tanıyıp bilesiniz diye milletlere ve kabilelere ayırdık Şüphe yok ki, sizin en üstün olanınız, Allah’tan en çok korkanınızdır Allah her şeyi bilen ve her yaptığınızdan haberdar olandır” (Hucurat/13)
Yenilgiye uyrayanlar haklarında verilecek kararı endişe ile bekliyorlardı Hz Peygamber AS onlara nasıl bir muamele beklediklerini sorunca şöyle dediler: “Senden hayır umarız Sen kerim bir kardeş ve alinecap bir oğulsun!”
Bunun üzerine Allah Rasulü şöyle buyurdu: “Gidiniz! Siz serbest bırakılanlarsınız” Bundan dolayı bu insanlar, serbest bırakılanlar anlamında “tulekâ” diye isimlendirildiler
Teslim olmaktan ve merhamet dilemekten başka yolları kalmayınca direnişi bırakıp İslâm’a teslim olan Tulekâ’nın bir çoğunun yakınları Bedir’de telef edilmişti Daha sonraları müslümanlar arasında çıkan ihtilaflarda, bu çaresizlikten dolayı müslüman olmuş kişilerin büyük rolleri oldu

Fehit Hutbesi ya da İnsanlığa Bildiri
Bütün insanlığa yönelik bir bildiri niteliği taşıyan Fetih Hutbesi’nde önemle vurgulanan hususların başında tevhid, yani Allah’ın birlenmesi geliyor, böylece bütün şirk kaynakları reddediliyordu Cahiliyye adetleri olan kan ve mal davaları ortadan kaldırılıyor, ırkçılık ve sülalecilik haram sayılıyordu Üstünlüğün temelinin takva olduğu, insanların ancak hayırda ve iyilikte, taat ve ibadette birbirlerine üstün olabileceği bildiriliyordu
Bu esaslar büyük fethin hemen sonrasında bildirilmek suretiyle, asıl fethin ruhlarda gerçekleştirilmesi ve nefislerde bulunan kötülüklerin arındırılması üzerinde duruluyordu Böylece Allah Rasulü AS, Mekke’yi fethederken gönülleri de feth ediyordu
Öğle vakti Bilal-i Habeşî RA Kâbe’nin üzerinde ezan okudu Dün “Allah bir” dediği için Mekke sokaklarında sürüklenen köle Bilal, bugün Kâbe’nin damında “Allahuekber” diye tevhidi ilan ediyordu İslâm’ın hakimiyeti bu seda ile bir kere daha pekiştiriliyordu
Namazdan sonra Hz Peygamber AS Safa Tepesi’ne çıktı Kureyş’ten isteyenlerin biatlarını kabul etti Peygamberliğini ilan için çıktığında taşlanarak indirildiği bu tepede, şimdi kendisini taşlayanlarla biatlaşıyordu Ne işkenceler, ne acılar çekmişti! Bir avuç müminle ne zorluklar göğüslemişti Mekke aristokratları sahte tanrıları ve çıkarları uğruna ne korkunç işkenceler yapmışlardı! Ama o şimdi Rabbinin omuzlarına yüklediği büyük sorumluluğu yerine getirmenin huzuru ve mutluluğu içerisinde şükrediyordu
Hz Abbas RA’ın dediği gibi; bu bir saltanat değil, nübüvveti, peygamberlikti
Ve Yüce Allah, Kitabında şöyle buyuruyordu
“Muhakkak sana apaçık bir fetih verdik” (Fetih/24)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.