Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
osmanlıcatürkçe, sözlük

Osmanlıca-Türkçe Sözlük A-Ç

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca-Türkçe Sözlük A-Ç



Osmanlıca Kelimeler - Osmanlıca Cümleler - Osmanlıca Türkçe Kelimeler

[B][COLOR="Silver"]â (F) [ 1 [آ ünlem edatı ey hey 2iki kelimenin arasına girerek anlamı

pekiştiren yeni kelimeler türetmeye yarayan orta ek

a’dâ (A) [ اعدا ] düşmanlar

a’dâd (A) [ اعداد ] sayılar

â’ik (A) [ عائق ] engel

a’lâ (A) [ اعلی ] en yüksek en yüce

a’lâf (A) [ آلاف ] otlar

a’lâl (A) [ 1 [اعلال hastalıklar 2sebepler

a’lâm (A) [ 1 [اعلام bayraklar 2özel isimler

a’lem (A) [ اعلم ] en iyi bilen

a’mâ (A) [ اعمی ] kör

a’mâk (A) [ اعماق ] derinlikler

a’mâl (A) [ اعمال ] işler ameller davranışlar

a’mâr (A) [ 1 [اعمار ömürler 2yaşlar

a’nî (A) [ اعنی ] yani

a’râb (A) [ اعراب ] Araplar çöl arapları

a’râbî (A) [ اعرابی ] çöl arabı

a’râz (A) [ اعراض ] belirtiler

a’sâb (A) [ اعصاب ] sinirler

a’sâr (A) [ اعصار ] yüz yıllar

a’şâr (A) [ اعشار ] öşür vergileri onda birler

a’şârî (A) [ اعشاری ] ondalık

a’vec (A) [ اعوج ] yamuk eğri büğrü

a’ver (A) [ اعور ] tek gözlü

a’yâd (A) [ اعياد ] bayramlar

a’yân (A) [ 1 [اعيان ileri gelenler eşraf sosyete 2gözler

a’yün (A) [ 1 [اعين gözler 2pınarlar

a’zâ (A) [ 1 [اعضا üyeler 2organlar

a’zam (A) [ اعظم ] en büyük

âb (F) [ 1 [آب su 2deniz 3ırmak 4tükürük 5özsuyu 6ter 7döl suyu

8sidik 9parlaklık 10yüzsuyu 11letafet hava

âb (F) [ آب ] Ağustos

âb -ı âbistenî [ 1 [آب آبستنی meni; 2bitkilerin yetişmesine neden olan su

âb -ı adâlet [ 1 [آب عدالت adalet suyu; 2doğruluğun bereketi

âb -ı ahmer [ 1 [آب احمر kızıl su 2kırmızı şarap 3gözyaşı

âb -ı âteşîn [ 1 [آب آتشين ateşli su; 2kırmızı şarap; 3gözyaşı

âb -ı bâdereng [ 1 [آب باده رنگ kızıl su 2gözyaşı kanlı gözyaşı

âb -ı engûr [ 1 [آب انگور üzüm suyu 2şarap

âb -ı harâbât [ آب خرابات ] (meyhane suyu) şarap

âb -ı kevser [ 1 [آب کوثر cennet suyu 2şarap

ab’âb (A) [ عبعاب ] vantrolog

abâ (A) [ 1 [عبا kaba yün kumaş 2aba

âbâ’ (A) [ 1 [آباء babalar 2gezegenler

âbâd (A) [ آباد ] ebedler

âbâd (F) [ آباد ] bayındır mamûr

âbâd etmek/eylemek 1mamûr etmek 2zenginleştirmek 3huzur vermek

âbâd olmak 1mamûrlaşmak 2zenginleşmek 3huzura kavuşmak

âbâdân (F) [ آبادان ] bayındır

âbâdânî (F) [ آبادانی ] bayındırlık

âbâdî (F) [ 1 [آبادی bayındırlık 2ince Hint kağıdı

âbâl (A) [ آبال ] develer

âbân (F) [ آبان ] Âbân ayı

abâpûş (A-F) [ 1 [عباپوش abalı 2derviş 3yoksul

âbâr (A) [ آبار ] kuyular

âbcâme (F) [ آبجامه ] su kabı

âbçîn (F) [ آبچين ] peştemal

abd (A) [ 1 [عبد kul 2köle

âbdân (F) [ 1 [آبدان su kabı 2mesane

âbdâr (F) [ 1 [آبدار sulu 2parlak 3hoş

âbdendân (F) [ 1 [آبدندان bön 2âciz

abdest (F) [ 1 [آبدست abdest 2paylama

abdesthâne (F) [ 1 [آبدستخانه tuvalet 2abdest alınan yer

abdestlik (F-T) kısa cübbe

âbek (F) [ 1 [آبک sulu 2cıva

abes (A) [ عبث ] saçma abes

âbgîne (F) [ 1 [آبگينه kristal 2kadeh 3sürahi 4ayna 5gözyaşı

âbgîr (F) [ 1 [آبگير havuz 2su birikintisi

âbgûn (F) [ 1 [آبگون su rengi 2mavi

abher (A) [ 1 [عبهر nergis 2zerrinkadeh çiçeği 3yasemin

âbhîz (F) [ آبخيز ] büyük dalga

âbhord (F) [ آبخورد ] nasip

âbırû (F) [ آبرو ] yüzsuyu

âbî (F) [ آبی ] mavi

âbid (A) [ 1 [عابد ibadet eden 2erkek adı

abîd (A) [ 1 [عبيد kullar 2köleler

âbidât [ آبدات ] anıtlar

âbide (A) [ آبده ] anıt

âbidevî (A) [ آبدوی ] anıtsal

âbile (F) [ 1 [آبله su çiçeği 2sivilce 3su kabarcığı

âbir (A) [ عابر ] yaya

âbisten (F) [ آبستن ] gebe

âbistengâh (F) [ آبستنگاه ] döl yatağı

âbişhor (F) [ 1 [آبشخور sulama yeri 2nasip

âbkâr (F) [ 1 [آبکار saka 2ayyaş

âbkeş (F) [ 1 [آبکش saka su çeken 2kevgir

âbnûs (F) [ آبنوس ] abanoz

âbrâh (F) [ آبراه ] su yolu kanal

abraş (A) [ ابرش ] alacalı

âbrîz (F) [ 1 [آبریز tuvalet 2ıbrık

âbşâr (F) [ آبشار ] çağlayan

abûs (A) [ عبوس ] somurtkan

âbühava (F-A) [ آب و هوا ] iklim

âbzih (F) [ 1 [آبزه su kaynağı 2gözyaşı

âc (A) [ عاج ] fildişi

âc (F) [ آج ] ılgın ağacı

acâib (A) [ عجائب ] tuhaf ilginç acaip

acâleten (A) [ عجالة ] alelacele

aceb (A) [ 1 [عجب tuhaflık 2acaba

acebâ (A) [ عجبا ] acaba

acele (A) [ عجله ] acele

aceleten (A) [ عجلة ] çarçabuk alelacele

acem (A) [ 1 [عجم arap olmayan 2İranlı acem

acemaşîran (A) [ عجم عشيران ] Türk mûsikisinde bir makam

acemce (A-T) Farsça

acemî (A) [ 1 [عجمی deneyimsiz acemi 2İranlı

acemistan (A-F) [ عجمستان ] İran

acemiyân (A-F) [ 1 [عجميان deneyimsizler 2İranlılar

aceze (A) [ عجزه ] düşkünler âcizler

acîb (A) [ عجيب ] tuhaf acayip ilginç

acîbe (A) [ عجيبه ] şaşılacak şey

âcil (A) [ عاجل ] acil

âcilen (A) [ عاجلا ] derhal acil olarak

acîn (A) [ عجين ] macun yoğurulmuş

âciz (A) [ 1 [عاجز aciz 2ben

âcizâne (A-F) [ 1 [عاجزانه acizce 2alçakgönüllüce

âcizî (A-F) [ عاجزی ] acizlik

âciziyyet (A) [ عاجزیت ] acizlik

âcizleri (A-T) bendeniz ben

acûl (A) [ عجول ] aceleci

acûlâne (A-F) [ عجولانه ] acele acele

acûz (A) [ 1 [عجوز kocakarı 2cadı

acûze (A) [ 1 [عجوزه kocakarı 2cadı

âcür (F) [ 1 [آجر tuğla 2kiremit

acz (A) [ عجز ] acizlik çaresizlik bir şey yapamama

âdâb (A) [ 1 [آداب edepler terbiyeler 2yol yordam

adalât (A) [ عضلات ] kaslar

adale (A) [ 1[عضله kas 2kaslar

adâlet (A) [ عدالت ] adalet

adaletkâr (A-F) [ عدالتکار ] adil adaletli

âdât (A) [ عادات ] âdetler alışkanlıklar

adâvet (A) [ عداوت ] düşmanlık

adâvet etmek/eylemek düşmanlık gütmek

add (A) [ عد ] sayma görme değerlendirme kabul etme

addedilmek sayılmak görülmek değerlendirilmek

addetmek/eylemek saymak görmek değerlendirmek

addolunmak sayılmak kabul edilmek

aded (A) [ عدد ] sayı

adeden (A) [ عددا ] sayıca

adedî (A) [ عددی ] sayısal

âdem (A) [ 1 [آدم ilk insan Adem Peygamber 2insan adam

adem (A) [ عدم ] yokluk bulunmama adem

adem -i muvaffakiyet [ عدم موفقيت ] başarısızlık

adem -i muvazenet [ عدم موازنت ] dengesizlik

adem -i riâyet [ عدم رعایت ] uymama

adem -i te’lîfiyet [ عدم تأليفيت ] uzlaşamama bir araya gelememe

adem -i teveccüh [ عدم توجه ] ilgisizlik

ademâbâd (A-F) [ عدم آباد ] yokluk ülkesi

âdemhâr (A-F) [ آدم خوار ] yamyam insan yiyen

âdemî (A-F) [ 1[آدمی insanoğlu 2insanlık

âdemiyân (A-F) [ آدميان ] insanlar

âdemiyyet (A) [ 1 [آدميت insanlık 2adamlık

ades (A) [ عدس ] mercimek

adese (A) [ عدسه ] mercek

âdet (A) [ عادت ] alışkanlık âdet

âdeta (A) [ عادتا ] basbayağı

âdeten (A) [ عدتا ] âdet olarak geleneklere göre

adhâ (A) [ اضحی ] kurbanlar

âdi (A) [ عادی ] sıradan âdi değersiz

adîd (A) [ عدید ] birçok

adîde (A) [ عدیده ] birçok

âdil (A) [ عادل ] adaletli

adîl (A) [ عدیل ] eşit denk

âdilâne (A-F) [ عدلانه ] adilce

adîm (A) [ عدیم ] yok olan

adîmülimkân (A) [ عدیم الامکان ] imkânsız

âdiye (A) [ عادیه ] alışılmış sıradan

adl (A) [ عدل ] adalet

adlâ’ (A) اضلاع ] kenarlar

adlî (A) [ عدلی ] adalet ile ilgili

adliyye (A) [ عدليه ] mahkeme adliye

adn (A) [ عدن ] cennet

adû (A) [ عدو ] düşman

âfâk (A) [ آفاق ] ufuklar

âfâkî (A) [ 1 [آفاقی nesnel 2şuradan buradan konuşma

âfât (A) [ آفات ] afetler belalar

âferîde (F) [ آفریده ] yaratık yaratılmış mahluk

âferîdgâr (F) [ آفریدگار ] yaratan Tanrı

âferîn (F) [ آفرین ] bravo çok yaşa aferin

âferîn (F) [ آفرین ] yaratan

âferînende (F) [ آفریننده ] yaratıcı

âferîniş (F) [ آفرینش ] yaratılış

âfet (A) [ 1 [آفت afet bela felaket 2güzel sevgili

âfet -i cân [ 1 [آفت جان can belası 2güzel

âfet -i devrân [ 1 [آفت دوران güzel dilber

âfetengîz (A-F) [ آفت انگيز ] afet getiren

âfetresân (A-F) [ آفت رسان ] bela getiren

âfetzede (A-F) [ آفت زده ] belaya uğramış afet görmüş

afîf (A) [ عفيف ] iffetli

âfil (A) [ 1 [آفل batan 2görünmez olan

âfitâb (F) [ آفتاب ] güneş

âfitâbcemâl (F-A) [ آفتاب جمال ] güzel yüzlü parlak yüzlü yüzü güneş gibi

parlayan sevgili maşuk

âfiyet (A) [ عافيت ] esenlik

âfiyet bulmak sağlığına kavuşmak

afiyetbahş [ آفيت بخش ] afiyet verici

afrika (A) [ افریقا ] Afrika kıtası

afsun (F) [ افسون ] büyü efsun

âftâb (F) [ آفتاب ] güneş

âftâbe (F) [ آفتابه ] ıbrık su kabı

âftâbgîr (F) [ آفتابگير ] güneş alan güneş gören

âftâbî (F) [ آفتابی ] güneşlik

âftâbrû (F) [ آفتاب رو ] parlak yüzlü

afv (A) [ عفو ] bağışlama af

âgâh (F) [ آگاه ] haberdar

âgâh etmek haberdar etmek

âgâh olmak haberdar olmak

âgâhî (F) [ آگاهی ] haberdarlık

âgeh (F) [ آگه ] haberdar

âgehî (F) [ آگهی ] haberdarlık

âgîn (F) [ آگين ] dolu

âgûş (A) [ آغوش ] kucak

âğâliş (F) [ آغالش ] kışkırtma

ağayân (T-F) [ آغایان ] ağalar

âğâz (F) [ 1 [آغاز başlama 2başlangıç

ağbiyâ (A) [ اغبيا ] kalın kafalılar

âğişte (F) [ آغشته ] bulaşmış bulanık

ağlâl (A) [ 1 [اغلال boyunduruklar 2zincirler

ağlât (A) [ اغلاط ] hatalar

ağleb [(A) [ اغلب احتمال ] çoğunlukla genellikle sık sık

ağleb -i ihtimâl [ اغلب احتمال ] büyük bir ihtimalle büyük bir olasılıkla

ağnâ (A) [ اغنی ] en zengin

ağnâm (A) [ اغنام ] koyunlar

ağniyâ (A) [ اغنيا ] zenginler

ağniye (A) [ اغنيه ] şarkılar

ağrâs (A) [ اغراس ] fidanlar

ağrâz (A) [ اغراض ] maksatlar

ağsân (A) [ اغصان ] dallar

ağşiye (A) [ 1 [اغشيه perdeler 2zarlar

ağyâr (A) [ اغيار ] yabancılar

ah (A) [ 1 [اخ kardeş 2dost

âh (F) [ 1 [آه feryat etme feryat 2ilenme

âh almak biri tarafından kendisine ilenilmek

âh ü zâr [ آه و زار ] âh edip inleme

âhâd (A) [ آحاد ] birler

ahad (A) [ احد ] bir

ahali (A) [ اهالی ] halk ahali insan topluluğu

ahavât (A) [ اخوات ] kızkardeşler

ahbâb (A) [ 1 [احباب dostlar 2dost

ahbap (A) [ احباب ] dostlar sevdikler

ahbâr (A) [ اخبار ] haberler

ahcâr (A) [ احجار ] taşlar

ahd (A) [ 1 [عهد yemin and 2çağ devir 3söz verme

ahd -i atîk [ عهد عتيق ] Tevrat Zebur ve Mezâmir

ahd -i cedîd [ عهد جدید ] İncil ve ekleri

ahdar (A) [ احضر ] yemyeşil

ahdâs (A) [ 1 [احداث yeni olaylar 2dertler 3gençler

ahdeb (A) [ احدب ] kambur

ahdnâme (A-F) [ عهدنامه ] ahitname antlaşma metni

ahdüpeymân (A-F) [ عهد و پيمان ] and

âhek (F) [ آهک ] kireç

âhen (F) [ آهن ] demir

âhendil (F) [ آهن دل ] acımasız

âheng (F) [ 1 [آهنگ uyum ahenk 2eğlence

âheng -i esvât [ آهنگ اصوات ] ses uyumu

âhengdâr (F) [ آهنگدار ] uyumlu

âhenger (F) [ آهنگر ] demirci

âhenggüzâr (F) [ آهنگ گذار ] uyumlu ahenkli

âhenîn (F) [ 1 [آهنين demirden 2demir gibi

âhenîndil (F) [ 1 [آهنين دل katı yürekli 2yiğit

âhenk (F) [ آهنگ ] ahenk uyum

âhenkdâr (F) [ آهنگ دار ] uyumlu ahenkli

âhenkeş (F) [ آهنکش ] miknatıs

âhenrüba (F) [ آهن ربا ] miknatıs

âhensâ(y) (F) [ آهن سای ] törpü

âher (A) [ آخر ] başka diğer

âheste (F) [ آهسته ] yavaş usul ağır

âhestegî (F) [ آهستگی ] yavaşlık

ahfâ (A) [ اخفا ] en gizli

ahfâd (A) [ احفاد ] torunlar

ahger (F) [ اخگر ] kor ateş

ahibbâ (A) [ احبا ] dostlar sevilenler; sevgililer

ahid (A) [ عهد ] söz yemin

ahidşiken (A-F) [ عهدشکن ] sözünden dönen antlaşmayı bozan

âhîhte (F) [ آهيخته ] kınından çıkmış sıyrılmış

ahîr (A) [ آخر ] son en son

âhir -i kâr [ 1 [آخر کار sonunda 2sonuç

âhirbîn (A-F) [ آخربين ] ileri görüşlü

âhire (A) [ آخره ] son

ahîren (A) [ اخيرا ] geçenlerde son zamanlarda son olarak

âhiret (A) [ آخرت ] öbür dünya

âhiretlik (A-T) 1ahiret kardeşi 2evlat edinilen öksüz

âhirin (A-F) [ 1 [آخرین sonuncu 2sonrakiler

âhirkâr (A-F) [ آخرکار ] sonunda nihayet

âhirülemr (A) [ آخرالامر ] sonunda işin sonunda

âhiz (A) [ آخذ ] alan

ahize (A) [ آخذه ] alıcı gereç

ahkâm (A) [ احکام ] hükümler

ahlâf (A) [ اخلاف ] halefler

ahlâk (A) [ اخلاق ] huy ahlak

ahlâk -ı amelî [ اخلاق عملی ] uygulamadaki ahlak anlayışı

ahlâk -ı hasene [ اخلاق حسنه ] iyi huy

ahlâk -ı nazarî [ اخلاق نظری ] teorideki ahlak anlayışı

ahlâk -ı zemîme [ اخلاق ذميمه ] kötü huy

ahlâken (A) [ اخلاقا ] ahlakça


ahlâkiyat (A) [ اخلاقيات ] ahlak bilgisi

ahlâkiyûn (A) [ اخلاقيون ] ahlakçılar

ahlâm (A) [ 1 [احلام karmakarışık rüyalar 2düşazmalar

ahlât (A) [ اخلاط ] salgılar

ahlât -ı erba’a [ اخلاط اربعه ] dört özsuyu kan salya safra dalak

ahmak (A) [ احمق ] budala aptal ahmak

ahmakâne (A-F) [ احمقانه ] ahmakça

ahmakî (A-F) [ احمقی ] ahmaklık

ahmer (A) [ احمر ] kırmızı kızıl

ahrâm (A) [ 1 [احرام kutsal yerler 2haremler 3hanımlar eşler

ahrâr (A) [ احرار ] özgürler

ahrârâne (A-F) [ احرارانه ] özgürce

ahrâs (A) [ احراس ] koruyucular muhafızlar

ahret (A) [ آخرت ] öbür dünya ahiret

ahretlik (A-T) 1ahiret kardeşi 2evlat edinilen öksüz

ahsâs (A) [ احساس ] duygular

ahsen (A) [ احسن ] en güzel

ahşâ’ (A) [ 1 [احشاء iç organlar 2bölgeler yöreler

ahşâb (A>T) [ 1 [اخشاب ahşap 2keresteler

ahşâm (A) [ احشام ] maiyet

ahtâb (A) [ احطاب ] odunlar

ahtâr (A) [ اخطار ] tehlikeler

âhte (F) [ 1 [آخته iğdiş edilmiş 2kınından çıkarılmış

ahter (F) [ اختر ] yıldız

ahter -i dünbâledâr [ اختر دنباله دار ] kuyruklu yıldız

ahterbîn (F) [ اختربين ] astrolog yıldızbilimci

ahterşinâs (F) [ اخترشناس ] yıldızbilimci

ahterşümâr (F) [ 1 [اخترشمار yıldızbilimci 2geceleri uyuyamayan

ahu (A) [ اخو ] kardeş

âhû (F) [ آهو ] ceylan karaca

âhûbere (F) [ آهوبره ] ceylan yavrusu

âhûdil (F) [ آهودل ] ödlek korkak

âhund (F) [ آخوند ] molla hoca

âhûnigah (F) [ آهونگاه ] ceylan bakışlı

âhur (F) [ آخر ] ahır

âhuvân (F) [ آهوان ] ceylanlar

âhûvâne (F) [ آهوانه ] ceylan gibi

âhüvâh(F) [ آه و واه ] feryat sızlanma hayıflanma

âhüvâveylâ (F-A) [ آه و واویلا ] feryat âh çekme figan etme

âhüzâr (F) [ آه و زار ] âh çekip inleme

ahvâl (A) [ احوال ] haller durumlar

ahvâl -i âdiye [ احوال عادیه ] olağan haller

ahvâl -i sıhhiye [ احوال صحيه ] sağlık durumu

ahvef (A) [ اخوف ] en korkunç

ahvel (A) [ احول ] şaşı

ahyâ (A) [ احيا ] diriler

ahyâl (A) [ اخيال ] yılkılar

ahyânen (A) [ احيانا ] arasıra kimi zaman

ahyâr (A) [ اخيار ] iyiler

ahyât (A) [ اخياط ] iplikler

ahz (A) [ اخذ ] alma

ahz ü kabul etmek alıp kabul etmek

ahzâb (A) [ 1 [احزاب kütleler 2partiler 3Ahzâb sûresi

ahzân (A) [ احزان ] hüzünler

ahzar (A) [ اخضر ] yeşil

ahzen (A) [ احزن ] çok hüzünlü

ahzetmek almak

ahzüi’tâ (A) [ اخذ و عطا ] alış veriş

ahzükabz (A) [ اخذ و قبض ] alıp sahip çıkma

âid (A) [ 1 [عائد ait ilişkin 2geri dönen

âidât (A) [ عائدات ] gelirler aidat

âide (A) [ عائده ] kâr kazanç gelir

âika (A) [ عائقه ] engel

âile (A) [ 1 [عائله aile 2eş karı

ailevî (A) [ عائلوی ] aile ile ilgili

âjeng (F) [ آژنگ ] buruşuk cilt kırışığı

âk (A) [ عاق ] serkeş

akab (A) [ 1 [عقب arka art 2topuk ökçe

akabât (A) [ 1 [عقبات yokuşlar 2tehlikeli anlar

akabe (A) [ 1 [عقبه geçilmesi güç geçit 2yokuş

akabinde (A-T) ardından

akâid (A) [ عقائد ] inançlar akideler

akâmet (A) [ 1 [عقامت verimsizlik durgunlaştırma aksatma 2kısırlık

akar (A) [ عقار ] kazanç sağlayan mülk

akarât (A) [ عقرات ] kazanç sağlayan mülkler akarlar

akbeh (A) [ اقبح ] çok çirkin

akd (A) [ 1 [عقد düğümleme bağlama 2nikah 3kararlaştırma 4kurma

akdâh (A) [ اقداح ] kadehler

akdâm (A) [ اقدام ] ayaklar

akdedilmek yapılmak uygulanmak icra edilmek

akdem (A) [ اقدم ] önce önceki

akdes (A) [ اقدس ] en kutsal

akdetmek/ eylemek yapmak uygulamak icra etmek imzalamak antlaşma

yapmak sözleşme yapmak

akıbet (A) [ عاقبت ] son

âkıbetbîn (A-F) [ عاقبت بين ] sonu gören ileri görüşlü

âkıbetendîş (A-F) [ عاقبت اندیش ] sonunu düşünen

âkıbetülemr (A) [ عاقبت الامر ] sonunda

âkıl (A) [ عاقل ] akıllı akıl sahibi

akıl (A) [ عقل ] akıl

âkılâne (A-F) [ عاقل ] akıllıca

âkıle (A) [ عاقله ] akıllı kadın

âkır (A) [ 1 [عاقر kısır 2verimsiz

âkid (A) [ عاقد ] akit yapan

akîde (A) [ عقيده ] inanç akide

akîdefurûş (A-F) [ عقيده فروش ] inanç tüccarı

akîk (A) [ عقيق ] akik taşı

âkil (A) [ آکل ] yiyen

akîm (A) [ 1 [عقيم kısır 2sonuçsuz

akim kalmak gerçekleşememek sonuçsuz kalmak

akis (A) [ عکس ] yansıma aksetme akis

akl (A) [ عقل ] akıl

akl -ı bâliğ [ عقل بالغ ] ergin

akl -ı evvel [ عقل اول ] Tanrı

akl -ı küll [ 1 [عقل کل doğadaki genel uyum 2Cebrail

akl -ı mücerred [ عقل مجرد ] soyut akıl

akl -ı selim [ عقل سليم ] sağduyu

aklâm (A) [ 1 [اقلام kalemler 2yazı gereçleri 3devlet daireleri

aklen (A) [ اقلا ] akılca

aklıselim (A-F) [ عقل سليم ] sağduyu

aklî (A) [ عقلی ] akılca akıl bakımından rasyonel

akliyye (A) [ عقليه ] akılcılık rasyonalizm

akliyyûn (A) [ عقليون ] akılcılar rasyonalistler

akm (A) [ عقم ] kısırlık

akmâr (A) [ اقمار ] aylar

akmişe (A) [ اقمشه ] kumaşlar

akrabâ (A) [ اقرباء ] akraba yakınlar

akran (A) [ اقران ] yaşıtlar

akreb (A) [ اقرب ] en yakın

akreb (A) [ 1 [عقرب akrep 2saat ibresi

akrebek (A-F) [ عقربک ] saati gösteren ibre

aks (A) [ عکس ] yansıma akis

aks -i müddeâ [ عکس مدعا ] çatışkı

aks -i sedâ [ عکس صدا ] yankı

aksâ (A) [ اقصی ] uzak en son

aksâ -yı emel [ اقصای امل ] ülkü ideal

aksâ -yı şark [ اقصای شرق ] Uzakdoğu

aksâm (A) [ اقسام ] kısımlar bölümler

aksâm -ı sâire [ اقسام سائره ] diğer kısımlar öbür bölümler

akser (A) [ اقصر ] en kısa

aksetmek yansımak vurmak

aksî (A) [ 1 [عکسی inatçı 2ters zıt 3huysuz

aksülamel (A) [ عکس العمل ] tepki reaksiyon

aktâ’ (A [ 1 [اقطاع kesmeler 2beylik araziler

aktâb (A) [ 1 [اقطاب kutuplar 2azizler 3efendiler

aktâr (A) [ اقطار ] taraflar yöreler

aktâr-ı cihân [ اقطار جهان ] dünyanın her tarafı

akûr (A) [ عقور ] azgın kudurmuş saldırgan

akûrâne (A-F) [ عقورانه ] kudurmuşçasına

akvâl (A) [ اقوال ] sözler

akvâm (A) [ اقوام ] kavimler

akviyâ (A) [ اقویا ] kuvvetliler

âl (A) [ 1 [آل aile 2sülale 3evlat

âl (A) [ عال ] yüce yüksek

alâ (A) [ علاء ] yücelik şeref

alâ (A) [ علی ] üst üstü üzeri

alâeyyihâl (A) [ علی ای حال ] her nasıl olsa

âlâf (A) [ آلاف ] binler

alâhide (A) [ عليحده ] tek başına başlı başına

alâik (A) [ علائق ] alakalar ilgiler

alâim (A) [ ] işaretler alametler

alâim-i semâ [ علائم سما ] gökkuşağı

alak (A) [ 1 [علق kan pıhtısı 2sülük

alâka (A) [ علاقه ] ilgi alaka

alâkabahş (A-F) [ علاقه بخش ] ilgilendiren ilgili

alâkadar (A-F) [ علاقه دار ] ilgili alakalı

alâkadar etmek ilgilendirmek

alâkadar olmak ilgilenmek

alakadârân (A-F) [ علاقه داران ] ilgililer

alâkadrilimkân (A) [ علاقدرالامکان ] olabildiğince

âlâm (A) [ آلام ] elemler acılar

alâmât (A) [ علامات ] işaretler alametler

alâmet (A) [ علامت ] işaret iz alamet belirti 2çok iri

âlât (A) [ آلات ] aletler

alâvechi (A) [ علِی وجه ] üzere

alâvefk (A) [ علی وفق ] uygun olarak

âlâyiş (F) [ 1 [آلایش bulaşma 2gösteriş

aleddevam (A) [ علی الدوام ] sürekli

alef (A) [ 1 [علف ot 2hayvan yemi

aleka (A) [ 1 [علقه kan pıhtısı 2balçık

alelacele (A) [ علی العجله ] çarçabuk

alelâde (A) [ علی العاده ] sıradan bayağı

alelamyâ (A) [ علی العميا ] körükörüne

alelekser (A) [ علی الاکثر ] çok defa

alelhusûs (A) [ علی الخصوص ] özellikle

alelıtlâk (A) [ 1 [علی الاطلاق genellikle 2rastgele

alelicmâl (A) [ علی الاجمال ] topluca

alelinfirâd (A) [ علی الانفراد ] birer birer

alelistimrâr (A) [ علی الاستمرار ] sürekli aralıksız

aleliştirâk (A) [ علی الاشتراک ] ortaklaşa

alelkifâye (A) [ علی الکفایه ] yeterince

alelumûm (A) [ علی العموم ] genellikle genelde genel olarak

âlem (A) [ عالم ] dünya; evren

alem (A) [ 1 [علم sancak 2alem 3nişan alamet

âlemârâ (A-F) [ عالم آرا ] dünyayı süsleyen

alemdâr (A-F) [ علمدار ] sancaktar

âlemefrûz (A-F) [ عالم افروز ] dünyayı parlatan

âlemgîr (A-F) [ 1 [عالمگير dünyayı fetheden 2dünyaya yayılan

âlemiyân (A-F) [ عالميان ] insanlar

âlemşümûl (A) [ علم شمول ] dünyayı kaplayan

âlemtâb (A-F) [ عالمتاب ] dünyayı aydınlatan

alenen (A) [ علنا ] açıkça

alenî (A) [ علنی ] açık aşikâr

âlet (A) [ 1 [آلت araç alet 2aygıt

alettafsîl (A) [ علی التفصيل ] ayrıntılı olarak

alettevâlî (A) [ علی التوالی ] peşpeşe

aleyh (A) [ عليه ] karşı karşıt; üzerine

aleyhdar (A-F) [ عليه دار ] karşıt zıt

aleyhisselâm (A) [ عليه السلام ] selam onun üzerine olsun

âlî (A) [ عالی ] yüce; yüksek

âlîcâh (A-F) [ عالی جاه ] yüksek dereceli

âlîcenâb (A) [ 1 [عالی جناب cömert 2haysiyetli

âlihe (A) [ آلهه ] ilahlar

âlîhimmet (A) [ عالی همت ] yüce himmetli

âlîkadr (A) [ عالی قدر ] saygıdeğer

alîl (A) [ 1 [عليل hasta hastalıklı illetli 2sakat

âlim (A) [ عالم ] bilgin

alîm (A) [ عليم ] çok bilen

âlîmakâm (A) [ عالی مقام ] yüksek makamlı

âlînazar (A) [ عالی نظر ] yüksek görüşlü

âlîşan (A) [ عالی شان ] şanı yüce

âliye (A) [ عاليه ] yüce yüksek

aliyyülâlâ (A) [ علی الاعلا ] en iyisi

Allâh (A) [ الله ] Tanrı Allah

allâme (A) [ علامه ] büyük bilgin

âlû (F) [ آلو ] erik

âlûbâlu (F) [ آلوبالو ] vişne

âlûd (F) [ آلود ] bulanmış bulaşmış

âlûde (F) [ آلوده ] bulanmış bulaşmış

âlûdedâmen (F) [ آلوده دامن ] iffetsiz

âlûdegî (F) [ آلودگی ] bulaşma bulaşıklık

âlüfte (F) [ 1 [آلفته iffetsiz fahişe 2alışık

âmâc (F) [ 1 [آماج hedef 2nişan tahtası

âmâcgâh (F) [ آماجگاه ] nişan alınan yer

âmâde (F) [ آماده ] hazır

âmâdegî (F) [ آمادگی ] hazırlık

a'mâl (A) [ اعمال ] davranışlar ameller

âmâl (A) [ آمال ] emeller

âmâl (A) [ آمال ] emeller

âmâr (F) [ 1 [آمار sayım 2hesap

amd (A) [ عمد ] kasıt

amden (A) [ عمدا ] kasıtlı olarak

âmed (F) [ آمد ] gelme geliş

âmedşüd (F) [ آمدشد ] geliş gidiş

âmedüreft (F) [ آمدورفت ] geliş gidiş

âmedüşüd (F) [ آمدوشد ] geliş gidiş

amel (A) [ 1 [عمل 2ishal

amele (A) [ عمله ] işçi

amelen (A) [ عملا ] bilfiil işleyerek

amelî (A) [ عملی ] pratik uygulamalı

ameliyât (A) [ 1 [عمليات işlemler uygulamalar 2ameliyat

ameliye(A) [ عمليه ] işlem uygulama

âmennâ (A) [ آمنا ] diyecek bir şey yok inandık

âmîhte (A) [ آميخته ] karışık karışmış

amîk (A) [ عميق ] derin

âmil (A) [ 1 [عامل yapan işleyen 2faktör etken 3vergi memuru 4vali

amîm (A) [ عميم ] yaygın

âmîn (A) [ آمن ] amin

âminen (A) [ آمنا ] emin olarak

âmir (A) [ آمر ] emreden

âmirâne (A-F) [ آمرانه ] emredercesine

âmiyâne (A-F) [ عاميانه ] bayağı avamca

âmm (A) [ عام ] genel yaygın

âmm (A) [ عام ] yıl

amm (A) [ عم ] amca

ammâ (A) [ اما ] ama

ammâba’d (A) [( امابعد ] maksada gelince

amme (A) [ عمه ] hala

amûd (A) [ عمود ] direk

amûden (A) [ عمودا ] dikine

amûdî (A) [ عمودی ] diaaa

âmurziş (F) [ 1 [آمرزش bağışlama affetme

âmûz (F) [ 1 [آموز öğrenen 2öğreten

âmûzgâr (F) [ آموزگار ] öğretmen

âmürzgâr (F) [ آمرزگار ] bağışlayıcı Tanrı

âmürziş (F) [ آمرزش ] bağışlama

ân (A) [ آن ] an

an (A) [ عن ] –den -dan

ân (F) [ 1 [ان çoğul eki -ler -lar 2zarf yapan ek -erek -arak

ân (F) [ آن ] alım cazibe hava

an’anât (A) [ عنعنات ] gelenekler

an’ane (A) [ عنعنه ] gelenek

an’anevî (A) [ عنعنوی ] geleneksel

ânân (F) [ آنان ] onlar

anâsır (A) [ عناصر ] unsurlar elemanlar

anâsır-ı erba’a [ عناصر اربعه ] dört unsur ateş hava su toprak

ânât (A) [ آنات ] anlar

anbean (A-F) [ آن به آن ] her an gittikçe

anber (A) [ عنبر ] amber

anberbû (A-F) [ عنبربو ] amber kokulu

andelîb (A) [ عندليب ] bülbül

âne (F) [ انه ] gibi anlamını verecek şekilde sıfat ve zarf yapan son ek

anh (A) [ عنه ] ondan

anhâ (A) [ عنها ] ondan

anhâ (F) [ آنها ] onlar

ânî (A-F) [ 1 [آنی bir an 2derhal

ânifen (A) [ 1 [آنفا az önce demin 2yukarıda

âniyen (A) [ آنيا ] bir anda der hal o anda

ankâ (A) [ عنقا ] zümrütüanka

ankarîb (A) [ عن قریب ] yakında yakından çok geçmeden

ankasdin (A) [ عن قصد ] kasıtlı olarak bile bile

ankebût (A) [ عنکبوت ] örümcek

ansamîmilkalb (A) [ عن صميم القلب ] içtenlikle canügönülden

anûd (A) [ عنود ] inatçı

âr (A) [ عار ] utanma ar

ar’ar (A) [ 1 [عرعر anırma 2dikenli ardıç

ârâ (F) [ آرا ] süsleyen

ârâ’ (A) [ آراء ] oylar

arâ’is (A) [ عرائس ] gelinler

arab (A) [ عرب ] arap

arabî (A) [ عربی ] arapça

arak (A) [ 1 [عرق ter 2rakı

arakçîn (A-F) [ عرقچين ] takke kavuk altı takkesi

arakdâr (A-F) [ عرقدار ] terli

arakıyye (A) [ عرقيه ] derviş külahı

ârâm (F) [ 1 [آرام dinlenme 2yerleşme

ârâm etmek yerleşmek

ârâmbahş (F) [ آرام بخش ] dinlendiren huzur veren

ârâmgâh (F) [ 1 [آرامگاه dinlenme yeri 2mezar

ârâmiş (F) [ 1 [آرامش dinlenme 2huzur

ârâste (F) [ آراسته ] süslenmiş süslü

ârâyiş (F) [ 1 [آرایش süs 2süslenme

araz (A) [ 1 [عرض işaret belirti 2tesadüf

arâzî (A) [ اراضی ] yerler arazi

arbede (A) [ عربده ] kavga

arbedecû (A-F) [ عربده جو ] kavgacı

ard (F) [ آرد ] un

ardbîz (F) [ آردبيز ] elek

arefe (A) [ عرفه ] arife bayramdan önceki gün

ârız (A) [ 1 [عارض yanak 2gelen 3engel

ârızî (A) [ عارضی ] geçici

ârî (A) [ 1 [عاری çıplak 2uzak uzakta soyutlanmış

ârî (F) [ آری ] evet

ârif (A) [ عارف ] bilen arif irfan sahibi

âriyyet (A) [ عاریت ] ödünç

arîz (A) [ عریض ] geniş genişlemesine

arman (F) [ 1 [آرمان özlem sıkıntı

arsa (A) [ عرصه ] yer meydan

arş (A) [ 1 [عرش gök 2taht 3çardak

arşa (A) [ عرشه ] güverte

arûs (A) [ ] gelin

arz (A) [ 1 [ارض yer 2dünya yeryüzü

arz (A) [ 1 [عرض genişlik en 2enlem

arz (A) [ عرض ] sunma arzetme

arzan (A) [ ارضا ] enine genişliğine

arzıhâl (A) [ ارض حال ] dilekçe

ârzû (F) [ آرزو ] istek heves

asâ (A) [ 1 [عصا değnek sopa 2derviş değneği

âsâ (F) [ آسا ] gibi

asab (A) [ عصب ] sinir

asabî (A) [ عصبی ] sinirli

asabiyülmizac (A) [ عصبی المزاج ] asabî mizaçlı

asabiyyet (A) [ عصبيت ] sinirlilik

âsaf (A) [ 1 [آصف vezir Hz Süleyman’ın veziri

asâkir (A) [ عساکر ] askerler

asalet (A) [ اصالت ] asillik

asamm (A) [ اصم ] sağır

âsân (F) [ آسان ] kolay

âsâr (A) [ 1 [آثار izler 2eserler

âsâyiş (F) [ 1 [آسایش huzur 2güvenlik

âsâyiş berkemâl [ آسایش برکمال ] her yerde huzur hakim

asdika (A) [ اصدقا ] gerçek dostlar

asel (A) [ عسل ] bal

ases (A) [ عسس ] gece bekçisi

asfer (A) [ 1 [اصفر sarı 2soluk benizli

asgar (A) [ اصغر ] en küçük

asgarî (A) [ اصغری ] en az

ashâb (A) [ 1 [اصحاب dostlar arkadaşlar 2sahipler

âsım (A) [ 1 [عاصم günahtan sakınan 2iffetli

asır ba’de asır (A) [ عصر بعد عصر ] asırlarca yüzyıllarca

âsî (A) [ 1 [عاصی isyancı 2günahkâr

âsîb (F) [ آسيب ] felaket bela zarar

asîl (A) [ 1 [اصيل sağlam 2soylu

asîlzâde (A-F) [ اصيل زاده ] soylu çocuğu asilzade

asîr (A) [ عصير ] özsuyu usare

âsitan (F) [ آستان ] eşik

âsiyâ (F) [ آسيا ] değirmen

âsiyâb (F) [ آسياب ] değirmen

asker (A) [ عسکر ] asker er

asl (A) [ 1 [اصل asıl 2kök 3gerçek

asla (A) [ اصلا ] hiçbir zaman

aslî (A) [ اصلی ] asıl

aslünesl (A-F) [ اصل و نسل ] soy sop

âsmân (F) [ آسمان ] gök gökyüzü

âsmânî (F) [ 1 [آسمانی gökyüzüne ait 2melek 3açık mavi

asnâm (A) [ 1 [اصنام putlar 2dilberler

asr (A) [ 1 [عصر yüzyıl 2ikindi vakti

asrî (A) [ عصری ] modern

âstân (F) [ 1 [آستان eşik 2tekke

âstâne (F) [ 1 [آستانه eşik 2başkent 3tekke 4İstanbul

âster (F) [ آستر ] astar

âstîn (F) [ آستين ] yen

âsûde (F) [ آسوده ] rahat huzurlu

âsûdegî (F) [ آسودگی ] huzur

âsûdehâtır (F-A) [ آسوده خاطر ] gönlü rahat huzurlu

âsüman (F) [ آسمان ] gökyüzü

âş (F) [ 1 [آش yemek 2aşûre

âşâm (F) [ آشام ] içen

aşer (A) [ عشر ] on

aşere (A) [ عشره ] onlar

aşhâne (F) [ آشخانه ] mutfak

âşık (A) [ عاشق ] aşık

âşıkân (A-F) [ عاشقان ] aşıklar

âşifte (F) [ 1 [آشفته perişan 2iffetsiz kadın

âşikâr (F) [ آشکار ] açık belli aşikâr

âşikâr etmek ortaya çıkarmak belli etmek

âşikâr olmak ortaya çıkmak belli olmak

âşikâre (F) [ آشکاره ] açık belli

âşina (F) [ 1 [آشنا tanıdık bildik 2bilen

âşir (A) [ عاشر ] onuncu

aşîr (A) [ عشير ] onda bir

âşiren (A) [ عاشرا ] onuncusu

âşiyân (F) [ 1 [آشيان yuva 2ev

aşk (A) [ عشق] [عشق ] aşk

âşkâr (F) [ 1 [آشکار açık belli aşikâr

âşkârâ (F) [ آشکارا ] açık belli aşikâr

âşnâ (F) [ آشنا ] tanıdık dost aşina

âşnâyân (F) [ آشنایان ] tanıdıklar dostlar

âşnâyî (F) [ 1 [آشنایی dostluk 2bilme haberdarlık

âşpez (F) [ آشپز ] aşçı

aşre (A) [ عشره ] on

âşûb (F) [ 1 [آشوب kargaşa 2karıştırıcı

âşûbengîz (F) [ آشوب انگيز ] kargaşa çıkaran

âşûrâ (A) [ عاشورا ] aşûre

âşüfte (F) [ 1 [آشفته iffetsiz kadın 2perişan

âşüftedil (F) [ آشفته دل ] gönlü perişan

ât (A) [ ات ] çoğul eki -ler -lar

at’ime (A) [ اطعمه ] taamlar yiyecekler

atâ (A) [ عطاء ] bağış ihsan bahşiş

atâbahş (A-F) [ عطا بخش ] bahşiş veren ihsanda bulunan

atâlet (A) [ 1 [عطالت durgunluk 2tembellik

ataş (A) [ عطش ] susuzluk

atâyâ (A) [ عطایا ] bağışlar ihsanlar bahşişler

atebât (A) [ 1 [عتبات eşikler 2şiîlerin ziyaret yerleri Necef Kerbela Kâzımiye

atebe (A) [ عتبه ] eşik

ateh (A) [ عته ] bunama

ateh getirmek bunamak

âteş (F) [ آتش ] ateş

âteşbâr (F) [ آتش بار ] ateş yağdıran

âteşbâz (F) [ آتشباز ] fişekçi

âteşdân (F) [ 1 [آتشدان mangal 2ocak

âteşdem (F) [ آتش دم ] acı sözlü

âteşefrûz (F) [ آتش افروز ] ateş yakan

âteşfâm (F) [ 1 [آتش فام ateş rengi 2kırmızı

âteşfeşân (F) [ آتش فشان ] ateş saçan

âteşgâh (F) [ آتشگاه ] ateşkede ateşperest tapınağı

âteşgede (F) [ آتشگده ] ateşkede ateşperest tapınağı

âteşgîre (F) [ 1 [آتش گيره maşa 2çıra

âteşgûn (F) [ آتش گون ] ateş rengi kırmızı

âteşî (F) [ 1 [آتشی ateşli 2öfkeli kızgın 3acı dokunaklı 4cehennemlik

âteşîn (F) [ 1 [آتشين ateşli 2hararetli

âteşkâr (F) [ آتش کار ] külhancı ateşçi

âteşmizâc (F-A) [ آتش مزاج ] sert mizaçlı

âteşpâre (F) [ آتش پاره ] kıvılcım

âteşperest (F) [ آتش پرست ] ateşe tapan ateşperest

atf (A) [ 1 [عطف eğme 2bağlaç 3çevirmeyöneltme

atfen (A) [ عطفا ] atıfta bulunarak

atfetmek yöneltmek vermek

âtıf (A) [ 1 [عاطف şefkatli 2meyleden 3bağlayan

âtıfet (A) [ عاطفت ] şefkat gösterme

âtıfetkâr (A-F) [ عاطفتکار ] şefkat gösteren gözeten

âtıl (A) [ 1 [عاطل yararsız 2tembel

âtî (A) [ 1 [آتی gelecek

âtîdeki (A-T) [ ] ilerideki aşağıdaki gelecek olan

atîk (A) [ 1 [عتيق eski antik 2asil 3özgür

atîka (A) [ 1 [عتيقه eski antik 2asil 3özgür

atîkiyyât (A) [ عتيقيات ] arkeoloji

âtiye (A) [ آتيه ] gelecek

âtiyen (A) [ 1 [آتيا gelecekte 2aşağıda görüleceği gibi

âtiyülbeyân (A) [ آتی البيان ] aşağıda açıklanacak olan

âtiyüzzikr (A) [ آتی الذکر ] aşağıda zikredilecek olan

atiyyât (A) [ عطيات ] bağışlar ihsanlar

atiyye-i seniyye [ عطيهء سنيه ] padişah tarafından verilen hediye

atlas (A) [ 1 [اطلس atlas kumaş 2büyük harita dünya haritası

atnâb (A) [ 1 [اطناب ipler 2çadır ipleri 3ağaç kökleri

ats (A) [ عطس ] hapşırma aksırma

atse (A) [ عطسه ] hapşırık aksırık

atş (A) [ عطش ] susuzluk

atşân (A) [ عطشان ] susuz susamış

attar (A) [ عطار ] attar baharatçı

attârî (A-F) [ 1 [عطاری attarlık 2attar dükkanı

atûfet (A) [ عطوفت ] şefkat

avâid (A) [ عوائد ] gelirler

avâkıb (A) [ 1 [عواقب sonuçlar 2sonlar

avâlim (A) [ عوالم ] âlemler dünyalar

avâm (A) [ عوام ] halk tabakası

avâmil (A) [ 1 [عوامل etkenler faktörler

avâmpesend (A-F) [ عوام پسند ] halkın beğendiği

avân (A) [ اوان ] zaman

âvâre (F) [ آواره ] aylak

âvâreser (F) [ آواره سر ] aylak

avârız (A) [ 1 [عوارض belalar 2engeller 3geçici vergi

avârif (A) [ عوارف ] bilginler arifler

âvâz (F) [ آواز ] ses

âvâze (F) [ 1 [آوازه bağırma 2ün

avdet (A) [ عودت ] geri dönüş

avdet etmek dönmek

avene (A) [ عونه ] yardakçılar avene

âvîze (F) [ آویزه ] asılı

avn (A) [ عون ] yardım

avrât (A) [ عورات ] kadınlar

avret (A) [ عورت ] kadın

âyâ (F) [ آیا ] acaba

ayân (A) [ عيان ] açık belli aşikâr

ayâr (A) [ عيار ] ayar

âyât (A) [ آیات ] ayetler

ayb (A) [ عيب ] ayıp

âyet (A) [ 1 [آیت ayet 2işaret

âyîn (F) [ 1 [آیين tören 2ayin 3din

âyine (F) [ آینه ] ayna

âyînhân (F) [ آیين خوان ] ayin okuyan

ayn (A) [ 1 [عين göz 2tıpkı 3ayın harfi

aynen (A) [ عينا ] tıpkı aynen olduğu gibi

ayniyye (A) [ 1 [عينيه taşınabilir değerli eşya 2göz hastalıkları bölümü

ayniyyet (A) [ عينيت ] aynılık

aynülyakîn (A) [ عين اليقين ] kesin kesin bilgi

ayş (A) [ عيش ] yaşama aaaif alma gününü gün etme

ayyâr (A) [ 1 [عيار kurnaz 2düzenbaz

ayyârî (A-F) [ 1 [عياری kurnazlık 2düzenbazlık

azâb (A) [ عذاب ] azap

azab (A) [ عزب ] bekar

azâbengiz (A-F) [ عذاب انگيز ] azap veren

âzâd (F) [ آزاد ] özgür

âzâde (F) [ آزاده ] özgür

âzâdî (F) [ آزادی ] özgürlük

azamet (A) [ 1 [عظمت büyüklük ululuk 2çalım

âzâr (F) [ 1 [آزار incitme 2inciten

azdâd (A) [ اضداد ] zıtlar karşıtlar

âzer (F) [ 1 [آذر ateş 2Âzer ayı

âzerâsâ (F) [ 1 [آذرآسا ateş gibi 2ateş rengi

azil (A) [ عزل ] görevden alma

âzim (A) [ عازم ] kararlı

azîm (A) [ عظيم ] büyük

azîmet (A) [ عزیمت ] gitme yola çıkma

azimet etmek gitmek

aziz (A) [ عزیز ] değerli saygın

azîzan (A-F) [ عزیزان ] değerliler

azîze (A) [ 1 [عزیزه sevgili 2saygın

azl (A) [ عزل ] görevden alma

azm (A) [ 1 [عزم azim 2niyet

azm (A) [ عظم ] kemik

âzmâyiş (F) [ آزمایش ] deneme sınama

âzmend (F) [ آزمند ] hırslı

azrâ (A) [ عذرا ] bâkire

azrâil (A) [ عزدائيل ] Azrail

azrar (A) [ اضرار ] zararlar

azulât (A) [ عضلات ] adaleler

âzürde (F) [ آزرده ] incinmiş gücenmiş



B

bâ (F) [ 1 [با ile 2sahip

ba’de (A) [ بعد ] sonra

ba’dehu (A) [ بعده ] daha sonra ondan sonra

ba’delmîlâd (A) [ بعدالميلاد ] milattan sonra İsa’dan sonra

ba’demâ (A) [ بعدما ] bundan böyle

ba’dezin (A-F) [ بعدازاین ] bundan sonra bundan böyle

ba’s (A) [ بعث ] diriliş

ba’süba’delmevt (A) [ بعث بعد الموت ] ölümden sonra diriliş

ba’zan (A) [ بعضا ] bazen kimi zaman

bâb (A) [ 1 [باب kapı 2konu 3bölüm

bâbâ (F) [ 1 [بابا baba 2ata

bâbâyâne (F) [ بابایانه ] babaca babacan

bâbûne (F) [ بابونه ] babuna papatya

bâc (F) [ 1 [باج haraç 2vergi 3gümrük vergisi

bâcgîr (F) [ باجگير ] vergi memuru

bâd (F) [ 1 [باد rüzgar yel 2defa kez 3yük 4olsun

bâdâm (F) [ بادام ] badem

bâdbân (F) [ بادبان ] yelken

bâdbedest (F) [ بادبدست ] eli boş züğürt

bâdbîz (F) [ بادبيز ] yelpaze

bâde (F) [ 1 [باده içki 2şarap

bâdefürûş (F) [ باده فروش ] meyhaneci

bâdehâr (F) [ باده خوار ] içki içen

bâdekeş (F) [ باده کش ] şarap içen

bâdenûş (F) [ باده نوش ] içki içen

bâdî (A) [ بادی ] sebep olan yol açan

bâdî olmak sebep olmak yol açmak

bâdire (A) [ بادره ] tehlikeli olay felaket

bâdiye (A) [ بادیه ] çöl

bâğ (F) [ باغ ] bahçe bağ

bağal (F) [ بغل ] koltuk

bâğbân (F) [ باغبان ] bahçıvan

bâğçe (F) [ باغچه ] bahçe

bağçevan (F) [ باغچوان ] bahçıvan

bağteten (A) [ بغتة ] ansızın birdenbire

bâh (A) [ باه ] cinsel güç

bahâ (F) [ بها ] değer kıymet

bâhaber (F-A) [ باخبر ] haberli haberdar

bahâdar (F) [ بهادار ] kıymetli

bahâdır (F) [ بهادر ] yiğit

bahâne (F) [ 1 [بهانه bahane 2sebep

bahânecû (F) [ بهانه جو ] bahaneci

bahâr (F) [ 1 [بهار ilkbahar 2bahar 3baharat

bahârî (F) [ بهاری ] ilkbahar ile ilgili

bahâyim (A) [ بهایم ] dört ayaklı hayvanlar

bahîl (A) [ بخيل ] cimri

bâhired (F) [ باخرد ] akıllı

bâhis (A) [ باحث ] bahseden söz eden

bahis (A) [ 1 [بحث konu 2tartışma

bahr -i siyâh [ بحر سياه ] Karadeniz

bahr (A) [ بحر ] deniz

bahr -i ahdar [ بحر احضر ] Hint Okyanusu

bahr -i ahmer [ بحر احمر ] Kızıldeniz

bahr -i hazer [ بحر خزر ] Hazar Denizi

bahr -i kulzum [ بحر قلزم ] Kızıldeniz

bahr -i muhît-i atlasî [ بحر محيط اطلسی ] Atlas Okyanusu

bahr -i muhît-i kebîr [ بحر محيط کبير ] Büyük Okyanus

bahr -i mutavassıt [ بحر متوسط ] Akdeniz

bahs (A) [ 1 [بحث konu 2tartışma

bahs edilmek ele alınmak söz edilmek

bahs etmek ele almak söz etmek

bahş (F) [ بخش ] bağışlayan

bahş edilmek 1bağışlanmak 2verilmek

bahş etmek 1bağışlamak 2vermek

bahşâyiş (F) [ 1 [بخشایش bağışlama 2bağış ihsan

bahşiş (F) [ 1 [بخشش bağış 2bahşiş

baht (F) [ بخت ] talih

bahtiyârî (F) [ بختياری ] bahtiyarlık

bâhûr (A) [ باخور ] aşırı sıcak

bâhusus (F-A) [ باخصوص ] hele hele özellikle

baîd (A) [ بعيد ] uzak

bâis (A) [ باعث ] yol açan sebep olan

bâis olmak yol açmak sebep olmak

bâjurnal (F-Fr) [ باژورنال ] tutanak ile

bâk (F) [ باک ] korku

bakâyâ (A) [ بقایا ] geriye kalanlar

bakıyye (A) [ بقيه ] geriye kalan bakiye

bâkî (A) [ 1 [باقی kalıcı ölümsüz 2artan geri kalan

bâkir (A) [ باکر ] el sürülmemiş

bâkire (A) [ باکره ] kızoğlan kız

bâl (F) [ بال ] kanat

bâlâ (F) [ 1 [بالا yukarı üst 2boy

bâlâbülend (F) [ بالابلند ] uzun boylu

bâlâhâne (F) [ بالاخانه ] tavan arası çatı

bâlâpervaz (F) [ بالاپرواز ] yükseklerden uçan

bâliğ (A) [ 1 [بالغ erişkin 2tutan varan

bâliğ olmak 1erişkin olmak 2tutmak ulaşmak varmak

bâlîn (F) [ 1 [بالين başucu 2yastık

bâliş (F) [ بالش ] yastık

bâm (F) [ بام ] dam çatı

bâmazbata (F-A) [ بامضبطه ] tutanak ile

bâmdâd (F) [ بامداد ] sabah sabahleyin

bâmukâvele (F-A) [ بامقاوله ] sözleşme ile sözleşmeli

bâng (F) [ 1 [بانگ ses 2haykırış

bânû (F) [ 1 [بانو bayan 2büyük hanım

bâr (F) [ 1 [بار yük 2defa kez 3Tanrı 4meyva 5yağdıran

bâr vermek meyva vermek

bârân (F) [ باران ] yağmur

bârapor (F-Fr) [ باراپور ] rapor ile birlikte raporlu

bârber (F) [ باربر ] hamal

bâre (F) [ 1 [باره defa 2sur

bârgâh (F) [ 1 [بارگاه yüksek huzur padişah huzuru 2otağ

bârgîr (F) [ بارگير ] beygir

bârî (F) [ باری ] hiç olmazsa en azından

bârid (A) [ بارد ] soğuk

bârîk (F) [ باریک ] ince

bârika (A) [ بارقه ] şimşek

bâriz (A) [ بارز ] belirgin

bârû (F) [ بارو ] burç hisar burcu

bârver (F) [ 1 [بارور verimli 2meyvalı

basar (A) [ 1 [بصر görme 2görme yetisi

basîret (A) [ بصيرت ] görüş ileriyi görme gücü

basît (A) [ 1 [بسيط sade 2kolay

bast (A) [ بسط ] yayma

batâet (A) [ بطائت ] ağırlık yavaşlık

bâtakrîr (F-A) [ باتقریر ] rapor halinde

bâtıl (A) [ 1 [باطل hükümsüz 2boş

batın (A) [ 1 [بطن karın 2kuşak nesil

bâtınen (A) [ باطنا ] işin iç yüzünde

batî (A) [ بطی ] ağır yavaş

batn (A) [ 1 [بطن karın 2kuşak nesil

batt (A) [ بط ] kaz

battal (A) [ 1 [بطال yiğit 2köhnemiş 3hantal

bâvekar (F-A) [ باوقار ] ağırbaşlı

bâyi (A) [ بایع ] satıcı

bayrakdâr (A-F) [ بيدقدار ] bayraktar sancaktar

baytâr (A) [ بيطار ] veteriner

bâz (F) [ 1 [باز tekrar 2açık 3doğan

bazargâh (F) [ بازارگاه ] pazar yeri

bazen (A) [ بعضا ] kimi zaman

bazı (A) [ بعض ] kimi

bâzî (F) [ بازی ] oyun

bâzîçe (F) [ بازیچه ] oyuncak

bâzû (F) [ 1 [بازو kol 2güç

be’s (A) [ بأس ] zarar kötü yan

bebr (F) [ ببر ] kaplan

becâ (F) [ بجا ] yerinde

becâyiş (F) [ بجایش ] yer değişimi

beççe (F) [ 1 [بچه çocuk 2yavru

bed (F) [ بد ] kötü

bed’ etmek başlamak

bedahd (F-A) [ بدعهد ] sözünde durmayan

bedâheten (A) [ بداهة ] düşünmeden

bedahlâk (F-A) [ بداخلاق ] ahlaksız

bedâvâz (F) [ بدآواز ] kötü sesli

bedâvet (A) [ 1 [بداوت göçebelik 2bedevîlik

bedâyi’ (A) [ بدایع ] yeni ve güzel şeyler

bedbaht (F) [ بدبخت ] tahilsiz

bedbaht etmek mutsuz etmek

bedbîn (F) [ بدبين ] kötümser karamsar

bedbû (F) [ بدبو ] kötü kokulu

bedcins (F-A) [ بدجنس ] kötü cinsli cinsi bozuk

bedçeşm (F) [ بدچشم ] kötü gözlü

beddil (F) [ بددل ] ödlek

bedduâ (F-A) [ بددعا ] ilenç

bedelât (A) [ بدلات ] bedeller

bedendîş (F) [ بداندیش ] kötü düşünceli

bedenen (A) [ بدنا ] vücutça

bedestân (F) [ بزستان ] bedesten

bedevî (A) [ بدوی ] çöl arabı

bedeviyyet (A) [ 1 [بدویت göçebelik 2bedevîlik

bedfercâm (F) [ بدفرجام ] kötü sonlu

bedgû (F) [ بدگو ] dedikoducu

bedgüher (F) [ بدگهر ] kalbi bozuk mayası bozuk

bedhâh (F) [ بدخواه ] birinin kötülüğünü isteyen kötü niyetli

bedhû (F) [ بدخو ] huysuz kötü huylu

bedî’ (A) [ بدیع ] güzel yepyeni

bedîa (A) [ بدیعه ] yepyeni şey

bedîhe (A) [ بدیهه ] düşünmeden

bedîhî (A) [ بدیهی ] kuşkusuz

bedkâr (F) [ بدکار ] kötü hareketli

bedlikâ (F-A) [ بدلقا ] çirkin

bedmâye (F) [ بدمایه ] mayası bozuk

bedmest (F) [ بدمست ] içip içip dağıtan

bedmestî (F) [ بدمستی ] içip içip dağıtma

bedmestlik (F-T) [ed+mes] içip içip dağıtma

bedmestlik etmek içip için dağıtmak

bedmihr (F) [ بدمهر ] sevgisiz

bednâm (F) [ بدنام ] adı kötüye çıkmış

bednigâh (F) [ بدنگاه ] kötü gözlü kötü bakışlı

bednihâd (F) [ بدنهاد ] kötü yaratılışlı soysuz

bedr (A) [ بدر ] dolunay

bedre (A) [ بدره ] para kesesi

bedreftâr (F) [ بدرفتار ] kötü davranışlı

bedreka (F) [ 1 [بدرقه uğurlama yolcu etme 2kılavuz

bedrûd (F) [ بدرود ] veda

bedsigâl (F) [ بدسگال ] kötü düşünceli

bedsîret (F-A) [ بدسيرت ] ahlaksız

bedsirişt (F) [ بدسرشت ] kötü yaratılışlı mayası bozuk

bedter (F) [ بدتر ] daha kötü beter

bedtıynet (F-A) [ بدطينت ] tıynetsiz karaktersiz

bedzebân (F) [ بدزبان ] ağzı bozuk

bedzehre (F) [ بدزهره ] ödlek

begâyet (F-A) [ بغایت ] çok son derece

behâ (F) [ بها ] değer kıymet

behbûd (F) [ بهبود ] sağlık

behcet (A) [ 1 [بهجت sevinç 2güzellik

behem (F) [ بهم ] birlikte beraber

behemehâl (F-A) [ بهه حال ] her halükârda mutlaka ne olursa olsun

beher (F) [ بهر ] her her biri

behic (A) [ بهيج ] güleryüzlü

behîmî (A) [ بهيمی ] hayvanî

behîmiyyet (A) [ بهيميت ] hayvanlık

behişt (F) [ بهشت ] cennet

behiştî (F) [ بهشتی ] cennetlik

behiyye (A) [ بهيه ] güzel

behmân (F) [ بهمان ] falan filan

behre (F) [ بهره ] nasip

behremend (F) [ 1 [بهرمند hisse sahibi 2yararlanan

beht (A) [ بهت ] şaşkınlık

behte uğramak şaşakalmak şaşkınlığından donakalmak

bekâ (A) [ بقا ] kalıcılık

bekâm (F) [ بکام ] muradına ermiş

bekâm olmak muradına ermek

bekâya (A) [ بقایا ] geriye kalanlar; kalıntılar

bekrî (A) [ بکری ] içki düşkünü

beksimat (F) [ بکسمات ] peksimet

bel (A) [ بل ] belki

bel’ (A) [ 1 [بلع yutma 2yutulma

bel’ edilmek yutulmak

bel’ etmek yutmak

belâ (A) [ بلا ] felaket musibet

belâ (A) [ بلی ] evet

belâdet (A) [ بلادت ] dangalaklık

belâdîde (A-F) [ بلادیده ] belaya uğramış

belâgat (A) [ بلاغت ] kusursuz söz söyleme

belâhet (A) [ بلاهت ] eblehlik

belâyâ (A) [ بلایا ] belalar

belde (A) [ 1 [بلده kent 2diyar memleket

beled (A) [ 1 [بلد kent 2memleket

beledî (A) [ بلدی ] kentli

belediyye (A) [ بلدیه ] belediye

belî (A) [ بلی ] evet

belîğ (A) [ 1 [بليغ fasih konuşan 2fasih düzgün

beliyyât (A) [ بليات ] belalar

belki (F-A) [ بلکه ] olabilir belki

belût (A) [ 1 [بلوط pelit palamut 2meşe

benâdir (A<F) [ بنادر ] limanlar

benâm (F) [ 1 [بنام ünlü 2adında

benân (A) [ 1 [بنان parmaklar 2parmak uçları

benât (A) [ بنات ] kızlar

bend (F) [ 1 [بند bağ 2zincir 3boğum 4bend fıkra 4baraj su bendi

bend olmak bağlanmak

bende (F) [ 1 [بنده kul 2köle

bendegân (F) [ 1 [بندگان kullar 2köleler

bendegî (F) [ 1 [بندگی kulluk 2kölelik

bendehâne (F) [ بنده خانه ] benim evim

bender (F) [ بندر ] liman

bendergâh (F) [ بندرگاه ] rıhtım

bendezâde (F) [ 1 [بنده زاده köle çocuğu 2benim çocuğum

benefşe (F) [ بنفشه ] menekşe

benefşî (F) [ بنفشی ] mor

beng (F) [ بنگ ] esrar

bengî (F) [ بنگی ] esrarkeş

benî (A) [ بنی ] oğullar

benîâdem [ بنی آدم ] insanlar Adem oğulları

benîisrâîl ı [ بنی اسرائيل ] İsrailoğulları

bennâ (A) [ بناء ] yapı ustası

benû (A) [ بنو ] oğullar

ber (F) [ 1 [بر üzeri 2üzere 3göğüs 4meyva

berâ’et (A) [ برائت ] aklanma

berâ’et etmek aklanmak

berâber (F) [ 1 [برابر birlikte 2eşit

berâberî (F) [ 1 [برابری birliktelik 2eşitlik

berâhîn (A) [ براهين ] deliller kanıtlar

berâyı (F) [ برای ] için

berâyı malûmât [ برای معلومات ] bilgi edinmek için bilgi vermek için bilgi sahibi

olmak için



berbâd (F) [ 1 [برباد mahvolmuş 2kötü pis berbat

bercâ (F) [ برجا ] yerinde uygun

berceste (F) [ برجسته ] seçkin seçme

berd (A) [ برد ] soğuk

berde (F) [ برده ] köle

berdevâm (F-A) [ بردوام ] sürekli devam eden

berdülacuz (A) [ بردالعجوز ] kocakarı soğuğu

bere (F) [ بره ] kuzu

berehne (F) [ برهنه ] çıplak

berekât (A) [ برکات ] bereketler

bereket (A) [ 1 [برکت bolluk 2uğur

berevât (A) [ بروات ] beratlar

berf (F) [ برف ] kar

berfîn (F) [ برفين ] karlı

berg (F) [ برگ ] yaprak

bergüzâr (F) [ برگذار ] hatıra hediye yadigâr

berhâne (F) [ برخانه ] harap vaziyetteki ev

berhayât (F-A) [ برحيات ] hayatta olan sağ

berhayât bulunmak yaşamak hayatta olmak

berhürdâr (F) [ برخوردار ] mutlu muradına ermiş

berî (A) [ بری ] arınmış temiz uzak

berîd (A) [ 1 [برید ulak 2postacı

berîn (F) [ برین ] yüksek yüce

berk (A) [ برق ] şimşek

berkarâr (F-A) [ برقرار ] yerinde duran karar eden

berkarâr olmak devam etmek kalmak

berkemâl (F-A) [ بزکمال ] en iyi şekilde mükemmel

bermâh (F) [ برماه ] matkap burgu

bermu’tâd (F-A) [ برمعتاد ] alışıldığı gibi mutâd olduğu üzere

bermûcib-i (F-A) [ برموجب ] uyarınca gereğince

bernâ (F) [ برنا ] genç

berpâ (F) [ برپا ] ayakta

berr (A) [ 1 [بر toprak 2kara 3kıta

berrak (A) [ براق ] duru

berren (A) [ برا ] kara yolu ile

berrî (A) [ بری ] kara ile ilgili

bersâbık (F-A) [ برسابق ] eskiden olduğu gibi

bertaraf (F-A) [ 1 [برطرف bir yana 2giderilmiş

bertaraf etmek gidermek

bertaraf olmak giderilmek

berter (F) [ برتر ] daha üstün

berterîn (F) [ برترین ] en üstün

bervech-i (F-A) [ بروجه ] gibi

berzah (A) [ 1 [برزخ cehennem 2dil kara uzantısı 3sorun dert

berzger (F) [ برزگر ] çiftçi

bes (F) [ 1 [بس yeterli 2çok

besâ (F) [ بسا ] nice

besâtîn (A) [ بساتين ] bahçeler

besend (F) [ بسند ] yeterli

besende (F) [ بسنده ] yeterli

beserüçeşm (F) [ بسر و چشم ] başüstüne başım gözüm üstüne

besî (F) [ بسی ] birçok

besîm (A) [ بسيم ] güleç

beste (F) [ 1 [بسته kapalı 2beste

bestekâr (F) [ بسته کار ] besteci

bestenigâr (F) [ بسته نگار ] Türk mûsikîsinde bir makam adı

beşâret (A) [ بشارت ] müjde

beşer (A) [ 1 [بشر insan 2insanlık

beşere (A) [ بشره ] deri dış deri

beşerî (A) [ بشری ] insanlıkla ilgili insanî

beşeriyyât (A) [ بشریات ] antropoloji

beşeriyyet (A) [ بشریت ] insanlık

beşîr (A) [ بشير ] müjdeci

beşûş (A) [ بشوش ] güleç

beşûşâne (A-F) [ بشوشانه ] güleryüzle

betâet (A) [ بطائت ] ağırlık yavaşlık

beter (F) [ بدتر ] daha kötü beter şiddetli

bevl (A) [ 1 [بول idrar 2işeme

bevlî (A) [ بولی ] idrar ile ilgili

bevliyye (A) [ بوليه ] üroloji

bevvâb (A) [ بواب ] kapıcı

bevvâbîn (A) [ بوابين ] kapıcılar

bey’ (A) [ بيع ] satış

beyâbân (F) [ بيابان ] çöl

beyân (A) [ بيان ] açıklama ifade etme dile getirme

beyân edilmek açıklanmak dile getirilmek

beyân etmek açıklamak dile getirmek

beyânât (A) [ بيانات ] açıklamalar demeç

beyânnâme (A-F) [ بيان نامه ] bildirge

beyâz (A) [ بياض ] ak beyaz

beyhûde (F) [ بيهوده ] boş boşuna

beyn (A) [ بين ] ara orta

beynelmilel (A) [ بين الملل ] uluslararası

beyn-i (A-F) [ بين ] arasında ortasında

beynülmilel (A) [ بين الملل ] uluslararası

beyt (A) [ 1 [بيت ev 2konut 3beyit

beytâr (A) [ بيطار ] veteriner

beytullah (A) [ بيت الله ] Kâbe

beytûtet (A) [ بيتوتت ] geceleme

beytülmal (A) [ بيت المال ] hazine maliye hazinesi

beyzâ (A) [ بيضا ] bembeyaz çok beyaz

beyze (A) [ 1 [بيضه yumurta 2husye

beyzî (A) [ بيضی ] oval

beze (F) [ 1 [بزه günah 2suç

bezekâr (F) [ 1 [بزه کار günahkar 2suçlu

bezir (A) [ بذر ] tohum

bezirgân (F) [ بازرگان ] tüccar

bezistân (A-F) [ بزستان ] bedesten

bezle (A) [ بذله ] şaka latife

bezlegû (A-F) [ بذله گو ] şakacı

bezm (F) [ 1 [بزم eğlence meclisi 2içki meclisi

bezmgâh (F) [ بزمگاه ] eğlence yeri eğlence meclisi

bezzaz (A) [ بزبز ] manifaturacı kumaşçı

bi’r (A) [ بئر ] kuyu

bi’set (A) [ بئثت ] gönderiliş Hz Muhammed’in peygamber olarak gönderilişi

bîaman (F) [ بی امان ] amansız

bîâr (F-A) [ بی عار ] arsız

bîbahâ (F) [ بی بها ] çok değerli paha biçilmez

bîbedel (F-A) [ بی بدل ] eşsiz benzersiz

bîbehre (F) [ بی بهره ] nasipsiz

bîcâ (F) [ بيجا ] yersiz

bîcan (F) [ بی جان ] cansız

bîçâre (F) [ 1 [بيچاره çaresiz 2zavallı

bîçâregân (F) [ 1 [بيچارگان çaresizler 2zavallılar

bîçunuçirâ (F) [ 1 [بی چون و چرا sorgusuz sualsiz 2Tanrı

bîd (F) [ بيد ] söğüt

bid’at (A) [ 1 [بدعت sonradan ortaya çıkma 2dinde yeni getirilmiş şey

bîdâd (F) [ بيداد ] zulüm

bîdâdger (F) [ بيدادگر ] zalim

bîdâr (F) [ بيدار ] uyanık

bîdârbaht (F) [ بيداربخت ] talihli

bidâyet (A) [ بدایت ] başlangıç

bidâyette (A-T) [d] başlangıçta

bîd-i mecnûn [ بيد مجنون ] salkımsöğüt

bîdil (F) [ بيدل ] aşık

bîdin (F-A) [ بی دین ] dinsiz

bîedeb (F-A) [ بی ادب ] terbiyesiz edepsiz

bîeman (F) [ بی امان ] amansız

bîendişe (F) [ بی اندیشه ] düşünmeyen umursamayan

bîgâne (F) [ بيگانه ] yabancı

bîgüman (F) [ بی گمان ] kuşkusuz

bîgünah (F) [ 1 [بی گناه günahsız 2suçsuz

bîh (F) [ بيخ ] kök

bîhaber (F-A) [ بی خبر ] habersiz

bîhadd (F-A) [ بی حد ] sınırsız

bihakkın (A) [ بحق ] hakkıyla hak ederek

bihamdillah (A) [ بحمدالله ] Allah’a şükürler olsun

bihâr (A) [ بحار ] denizler

bîhareket (F-A) [ بی حرکت ] hareketsiz

bîhâsıl (F-A) [ بی حاصل ] sonuçsuz

bîhayâ (F-A) [ بی حيا ] utanmaz hayasız

bîhayat (F-A) [ بی حيات ] cansız yaşamayan

bihâzelemr (A) [ بهذا الامر ] buna göre bu durumda böylelikle

bihbûd (F) [ بهبود ] sağlık

bîhemtâ (F) [ بی همتا ] benzersiz

bîhesâb (F-A) [ بی حساب ] hesapsız sonsuz

bîhiss (F-A) [ بی حس ] hissiz duygusuz

bihişt (F) [ بهشت ] cennet

bîhod (F) [ 1 [بيخود baygın 2kendine olmama kendinden geçme

bihter (F) [ بهتر ] daha iyi

bîhude (F) [ بيهده ] boşuna beyhude

bîinsâf (F-A) [ بی انصاف ] insafsız

bîkâr (F) [ 1 [بيکار işsiz 2bekar

bîkarâr (F-A) [ بی قرار ] kararsız

bikr (A) [ 1 [بکر el sürülmemiş 2yepyeni orijinal

bîl (F) [ بيل ] bel

bilâd (A) [ 1 [بلاد beldeler 2memleketler

bilâfâsıla (A) [ بلافاصله ] aralıksız kesintisiz

bilâhareket (A) [ بلاحرکت ] hareketsiz hareket etmeden

bilâhere (A) [ 1 [بالآخره sonradan 2sonunda nihayet

bilâinkıtâ (A) [ بلاانقطاع ] kesintisiz aralıksız

bilâkayt (A) [ بلاقيد ] kayıtsız şartsız kesin

bilakis (A) [ بالعکس ] aksine tersine

bilâmâni’a (A) [ بلامانعه ] engelsiz

bilâmazeret (A) [ بلامعذرت ] mazeretsiz özür bildirmeksizin

bilâmerhamet (A) [ بلامرحمت ] acımasızca

bilâmühlet (A) [ بلامهلت ] zaman tanımadan süre vermeden

bilâpervâ (A-F) [ بلاپروا ] korkusuzca

bilâşikâyet (A) [ بلاشکایت ] şikayet etmeden

bilâte’ehhür (A) [ بلاتأخر ] gecikmeden

bilâtefrik (A) [ بلاتفریق ] hiçbir ayırım gözetmeksizin

bilâtehlike (A) [ بلاتهلکه ] tehlikesizce

bilâteminat (A) [ بلاتأمينات ] güvencesiz teminatsız

bilâücret (A) [ بلاأجرت ] parasız ücretsiz

bilcümle (A) [ بالجمله ] tümüyle

bilfarz (A) [ بالفرض ] diyelim ki

bilfiil (A) [ بالفعل ] gerçekten yaparak katılarak bizzat

bilhassa (A) [ بالخاصه ] özellikle hele hele

biliktizâ (A) [ بالاقتضا ] gerektiğinden

bililtizâm (A) [ بالالتزام ] bilerek bile bile

bilistifade (A) [ بالاستفاده ] yararlanarak istifade ederek

bilistihsâl (A) [ بالاستحصال ] alarak elde ederek

biliştirâk (A) [ بالاشتراک ] katılarak

billûr (A) [ بلور ] kristal

bilmecbûriye (A) [ بالمجبئریه ] zorunlu olarak mecburen

bilmukabele (A) [ بالمقابله ] karşılığında aynen mukabele ederek mukâbil olarak

bilmünâsebe (A) [ بالمناسبه ] bir münasebetle sırası geldiğinde

bilmünâvebe (A) [ بالمناوبه ] dönüşümlü

bilmüzakere (A) [ بالمذاکره ] görüşülerek

bilumum (A) [ بالعموم ] tüm bütün

bilvâsıta (A) [ بالواسطه ] dolaylı olarak

bîm (F) [ بيم ] korku

bîma’nâ (F-A) [ بی معنی ] anlamsız

bîmâr (F) [ بيمار ] hasta

bîmârân (F) [ بيماران ] hastalar

bîmecâl (F-A) [ بی مجال ] takatsiz dermansız

bîmekân (F-A) [ 1 [بی مکان yersiz 2aylak

bîmerhamet (F-A) [ بی مرحمت ] acımasız

bîmeze (F) [ بی مزه ] lezzetsiz tatsız

bîmihr (F) [ بی مهر ] sevgisiz şefkatsiz

bîmisâl (F-A) [ بی مثال ] benzersiz

bîmuhâbâ (F-A) [ بی محابا ] çekinmeden

bîmübâlât (F-A) [ بی مبالات ] kayıtsız umursamaz

bîmürüvvet (F-A) [ بی مروت ] mürüvvetsiz

bin (A) [ بن ] oğul

binâ (A) [ بناء ] yapı

bînâ (F) [ بينا ] gören iyi gören

binâberin (A-F) [ بنابرین ] bundan dolayı buna dayanarak

binâen (A) [ بناء ] dayanarak göre

binâenaleyh (A) [ بناء عليه ] bu yüzden bundan dolayı

bînâm (F) [ بينام ] adsız tanınmamış

bînamaz (F) [ بی نماز ] beynamaz

bînasîb (F-A) [ بی نصيب ] nasipsiz kısmetsiz

bînazîr (F-A) [ بی نظير ] benzersiz

bînemek (F) [ بی نمک ] tuzsuz

bînevâ (F) [ 1 [بينوا zavallı 2yoksul

bînî (F) [ بينی ] burun

bînihaye (F-A) [ بی نهایه ] sonsuz bitmez tükenmez

binnetice (A) [ بالنتيجه ] sonuçta sonuç olarak

binnisbe (A) [ بالنسبه ] bir dereceye kadar nispeten

bint (A) [ بنت ] kız

bîpâyân (F) [ بی پایان ] sonsuz

bîpervâ (F) [ 1 [بی پروا korkusuz 2çekinmeden

bir gûna (T-F) [ ] hiçbir herhangi bir

bir nevi (T-A) [ ] adeta bir bakıma

birâder (F) [ برادر ] erkek kardeş

bîrahm (F-A) [ بی رحم ] merhametsiz acımasız

bîrayb (F-A) [ بی ریب ] kuşkusuz

birinc (F) [ برنج ] pirinç

birişte (F) [ برشته ] kavrulmuş

bîrûn (F) [ 1 [بيرون dış 2dışarı

biryân (F) [ بریان ] kebap

bisât (A) [ بساط ] yaygı


bîsebat (F-A) [ بی ثبات ] dayanıksız

bîsebeb (F-A) [ بی سبب ] dayanıksız

bîser (F) [ بی سر ] başsız

bîst (F) [ بيست ] yirmi

bister (F) [ بستر ] yatak

bîsûd (F) [ بی سود ] yararsız

bisyâr (F) [ بسيار ] çok

bîşe (F) [ بيشه ] orman

bîşerm (F) [ بی شرم ] orman

bîşuur (F-A) [ بی شعور ] bilinçsiz

bîşübhe (F-A) [ بی شبهه ] kuşkusuz şüphesiz

bîşümâr (F) [ بی شمار ] sayısız

bîtâb (F-A) [ بيتاب ] yorgun takatsiz

bîtâb kalmak bitkin düşmek

bîtâbane (F) [ بيتابانه ] bitkince

bitamâmihâ (A) [ بتمامها ] tümüyle tamamen

bîtaraf (F-A) [ بی طرف ] tarafsız

bîtarafâne (F-A) [ بی طرفانه ] tarafsızca yan tutmadan

bittab’ (A) [ بالطبع ] doğal olarak

bittafsîl (A) [ بالتفصيل ] ayrıntılı olarak uzun uzadıya

bittamâm (A) [ بالتمام ] tümüyle

bîve (F) [ بيوه ] dul

bîvefâ (F-A) [ بی وفا ] vefasız

bîvezen (F) [ بيوه زن ] dul kadın

bîzâr (F) [ بيزار ] bıkmış usanmış

bîzâr olmak bıkmak usanmak

bizâtihi (A) [ بذاته ] kendiliğinden

bizzarûre (A) [ بالضروره ] zorunlu olarak

bostân (F) [ بوستان ] bahçe

bû (F) [ بو ] koku

bu’d (A) [ 1 [بعد uzaklık 2boyut

bu’diyet (A) [ بعدیت ] uzaklık mesafe

bûd (F) [ بود ] varlık

buğrâ (F) [ بغرا ] turna

buhalâ (A) [ بخلا ] cimriler

buhâr (A) [ بخار ] buğu buhar

buhl (A) [ بخل ] cimrilik

buhrân (A) [ بحران ] bunalım kriz

buht (A) [ بهت ] şaşkınlık

buhûr (F) [ بخور ] tütsü

buhurdan (F) [ بخوردان ] tütsülük tütsü kabı

buk’a (A) [ 1[بقعه yer diyar 2ülke

buk’avî (A) [ بقعوی ] yerel

bûm (F) [ 1 [بوم yer 2ülke

bûm (F) [ بوم ] baykuş

bûmehen (F) [ بومهن ] deprem

bundan mâada (T-A) [dan+m] bundan başka bunun yanısıra

bûr (F) [ بور ] kumral

burc (A) [ 1 [برج burç 2yıldız kümesi

burhan (A) [ برهان ] kanıt delil

bûriya (F) [ بوریا ] hasır

burûc (A) [ بروج ] burçlar

burûdet (A) [ برودت ] soğukluk

bûs etmek öpmek

bûse (F) [ بوسه ] öpücük

bûstân (F) [ بوستان ] bahçe

bûte (F) [ 1 [بوته çalı çırpı 2pota

bûtimar (F) [ بوتيمار ] balıkçıl botimar

butlân (A) [ 1 [بطلان boşluk anlamsızlık 2yalan

butûn (A) [ 1 [بطون karınlar 2kuşaklar nesiller

bûy (F) [ بوی ] koku

bûydâr (F) [ بویدار ] kokulu

bûzîne (F) [ بوزینه ] maymun

bühtân (A) [ بهتان ] iftira

bühtân etmek iftira etmek

bükâ (A) [ بکاء ] ağlama

bülaceb (A) [ بوالعجب ] şaşılacak şey

büldân (A) [ بلدان ] beldeler diyarlar ülkeler

büleğâ (A) [ بلغاء ] belagat sahipleri

bülend (F) [ 1 [بلند yüksek 2yüce

bülendbâlâ (F) [ بلندبالا ] uzun boylu

bülendpervâz (F) [ 1 [بلندپرواز yükseklerden uçan 2şerefli

bülheves (A) [ بوالهوس ] maymun iştahlı

bülûğ (A) [ بلوغ ] erginlik

bün (F) [ 1 [بن kök 2dip 3temel

bünyâd (F) [ 1 [بنياد temel kök 2yapı bina

bünye (A) [ بنيه ] yapı

bünyeviyat (A) [ بنيویات ] bünye ile ilgili bilim dalı morfoloji

bürdbâr (F) [ بردبار ] sabırlı

bürde (A) [ برده ] hırka

bürhân (A) [ برهان ] kanıt

bürîde (F) [ بریده ] kesik

bürka (A) [ برقع ] peçe

bürnâ (F) [ برنا ] genç

bürrân (F) [ بران ] keskin

bürûdet (A) [ برودت ] soğukluk

bürûz (A) [ بروز ] ortaya çıkma

büstân (F) [ بستان ] bahçe

büşrâ (A) [ بشرا ] müjde

büt (F) [ بت ] put

büthâne (F) [ بت خانه ] puthane

bütperest (F) [ بت پرست ] putperest puta tapan

bütûn (A) [ 1 [بطون karınlar 2kuşaklar nesiller

büyût (A) [ 1 [بيوت evler 2beyitler

büz (F) [ بز ] keçi

büzdil (F) [ بزدل ] ödlek

büzûr (A) [ بذور ] tohumlar

büzürg (F) [ 1 [بزرگ büyük 2ulu

büzürgân (F) [ 1 [بزرگان büyükler 2ulular

büzürgzâde (F) [ بزرگ زاده ] seçkin kişinin çocuğu asilzade kişizade

C

câ (F) [ 1 [جا yer 2mevki 3makam

ca’l (A) [ جعل ] yapma

ca’lî (A) [ 1 [جعلی yapma uydurma 2sahte

câbecâ (F) [ جابجا ] yer yer

câbir (A) [ جابر ] zorlayıcı

câdde (A) [ جاده ] ana yol cadde

câdû (F) [ 1 [جادو büyücü 2cadı

câdûger (F) [ جادوگر ] büyücü

câh (F) [ جاه ] makam mevki

câhid (A) [ جاهد ] çalışıp çabalayan

câhil (A) [ جاهل ] bilgisiz

câhilâne (A-F) [ جاهلانه ] cahilce

câiz (A) [ جائز ] uygun

câize (A) [ جائزه ] ödül

câlib (A) [ جالب ] ilginç çekici

câlib -i dikkat [ جالب دقت ]dikkat çekici

câm (F) [ 1 [جام kadeh 2şişe 3cam

câme (F) [ جامه ] giysi

câmedân (F) [ جامه دان ] gardrop

câmegî (F) [ 1 [جامگی giysi parası 2hizmetçi

câmekan (F) [ جامکان ] hamamda soyunma odası

câmekan (F-A) [ 1 [جامکان camlı bölme 2vitrin

câmeşûy (F) [ جامه شوی ] çamaşırcı

câmi’ (A) [ 1 [جامع toplayan 2cami

câmia (A) [ جامعه ] topluluk

câmid (A) [ 1 [جامد cansız 2donuk

câmûs (A) [ جاموس ] manda camız

cân (F) [ 1 [جان ruh 2can 3sevgili

cânâ (F) [ جانا ] sevgilim ey sevgili

cânân (F) [ جانان ] sevgili

cânâne (F) [ جانانه ] sevgili

cânbâz (F) [ 1 [جانباز canını hiçe sayan 2fedai 3cambaz

cândâr (F) [ 1 [جاندار canlı 2koruyucu

canefşân (F) [ جان افشان ] canını hiçe sayan fedai

cânefzâ (F) [ جان افزا ] cana can katan

cânfersâ (F) [ جان فرسا ] ömür törpüsü yürek tüketen

cânfeşân (F) [ جان فشان ] canını hiçe sayan fedai

cânfezâ (F) [ جان فزا ] cana can katan

cângüdâz (F) [ جان گداز ] yürek yakan

canhıraş (F) [ جان خراش ] yürek paralayan

cânib (A) [ جانب ] taraf

cânişin (F) [ جانشين ] halef birinin yerine oturan

cânnisâr (F-A) [ جان نثار ] canını feda eden

cânsipâr (F) [ جان سپار ] canını feda eden

cânsiperâne (F) [ جان سپرانه ] canını feda edercesine

cânsitân (F) [ جان ستان ] can alan

cânver (F) [ 1 [جان ور canlı 2canavar

câr (A) [ جار ] komşu

cârî (A) [ جارِ ] geçerli yürürlükte

câriha (A) [ 1 [جارحه yırtıcı kuş 2yırtıcı hayvan

câriye (A) [ جاریه ] halayık

cârû (F) [ جارو ] süpürge

cârûb (F) [ جاروب ] süpürge

câsûsî (A-F) [ جاسوسی ] casusluk ajanlık

câvid (F) [ جاود ] kalıcı sonsuz ebedi

câvidân (F) [ جاودان ] kalıcı sonsuz ebedi

cây (F) [ جای ] yer

câygâh (F) [ 1 [جایگاه yer 2makam

câyi’ (A) [ جایع ] aç

câynişîn (F) [ جاینشين ] birinin yerine geçen halef

câzib (A) [ 1 [جاذب ilginç 2çekici

câzibe (A) [ جاذبه ] çekicilik

cazibedar (A-F) [ جاذبه دار ] çekici cazibeli

câzibiyyet (A) [ جاذبيت ] çekicilik

cebâbire (A) [ جبابره ] zorbalar

cebânet (A) [ جبانت ] korkaklık

cebbâr (A) [ 1 [جبار zorba 2güçlü 3Tanrı 4tuttuğunu koparan becerikli

cebbârî (A-F) [ 1 [جباری zorbalık 2beceriklilik tuttuğunu koparma

cebel (A) [ جبل ] dağ

cebhe (A) [ 1 [جبهه cephe 2alın 3yüz

cebîn (A) [ جبين ] korkak

cebr (A) [ 1 [جبر zorlama 2cebir

cebr etmek zorlamak

cebren (A) [ جبرا ] zorla

cebrî (A) [ جبری ] zoraki zorla

cedâvil (A) [ جداول ] cetveller çizelgeler

cedd (A) [ جد ] ata

cedel (A) [ 1 [جدل tartışma 2mücadele

cedelî (A) [ جدلی ] tartışmaya dayalı münakaşa üstüne oturmuş

cedî (A) [ 1 [جدی oğlak 2oğlak burcu

cedîd (A) [ جدید ] yeni

cedîde (A) [ جدیده ] yeni

cedvel (A) [ 1 [جدول cetvel 2çizelge

cefâ (A) [ جفا ] üzme eziyet etme

cefâ çekmek cefaya katlanan üzülen

cefâcû (A-F) [ جفاجو ] üzen cefa eden

cefâdîde (A-F) [ جفادیده ] üzülmüş cefa çekmiş

cefâkâr (A-F) [ 1 [جفاکار cefa eden üzen 2cefa çeken üzülen

cefâkârî (A-F) [ 1 [جفاکاری cefa etme üzme 2cefa çekme

cefâkeş (A-F) [ جفاکش ] üzülen cefa çeken eziyete katlanan

cefâpîşe (A-F) [ 1 [جفاپيشه üzmeyi huy edinmiş cefa eden 2aşığını üzen

sevgili

cefcâf (F) [ 1 [جفجاف hoppa kadın

ceffelkalem (A) [ جف القلم ] çalakalem

cefr (A) [ جفر ] gaipten haber veren bilim

cehâlet (A) [ جهالت ] cahillik bilgisizlik

cehd (A) [ جهد ] çalışma çabalama

cehd etmek çalışıp çabalamak

cehele (A) [ جهله ] cahiller

cehennemî (A-F) [ 1 [جهنمی cehennemlik 2cehennem gibi sıcak

cehl (A) [ جهل ] cahillik bilgisizlik

cehren (A) [ جهرا ] açıkça

celâdet (A) [ جلادت ] yiğitlik

celâl (A) [ جلال ] ululuk

celb (A) [ جلب ] kendine çekme

celb edilmek 1kendine çekilmek 2yazı ile çağırılmak

celb etmek 1kendine çekmek 2yazı ile çağırmak

celbnâme (A-F) [ جلب نامه ] çağırı mektubu

celeb (A) [ جلب ] sığır tüccarı

celesât (A) [ جلسات ] oturumlar

celîl (A) [ جليل ] ulu

celîs (A) [ جليس ] arkadaş

cellâd (A) [ جلاد ] cellat

cellâdî (A-F) [ جلادی ] cellatlık

celse (A) [ جلسه ] oturum

cem’ (A) [ 1 [جمع toplama 2çoğul

cem’ edilmek toplanılmak

cem’ etmek toplamak derlemek bir araya getirmek

cem’an (A) [ جمعا ] toplam

cem’iyyât (A) [ جمعيات ] cemiyetler dernekler

cem’iyyet (A) [ 1 [جمعيت cemiyet dernek 2topluluk

cem’iyyet -i akvâm [ جمعيت اقوام ]Birleşmiş Milletler

cemâat (A) [ 1 [جماعت topluluk 2camide ibadet edenler

cemâd (A) [ جماد ] cansız varlık

cemâdât (A) [ جمادات ] cansız varlıklar

cemâhîr (A) [ جماهير ] cumhuriyetler

cemâl (A) [ جمال ] yüz güzelliği

cemel (A) [ جمل ] deve

cemî’ (A) [ جميع ] tümü

cemî’an (A) [ جميعا ] tümüyle

cemil (A) [ 1 [جميل güzel 2yüzü güzel

cemîle (A) [ جميله ] iyilik

cemiyet (A) [ جمعيت ] topluluk toplum

cemm (A) [ جم ] kalabalık

cenâb (A) [ جناب ] hazret

cenâbet (A) [ 1 [جنابت pis murdar 2cünüplük hali

cenâh (A) [ جناح ] kanat

cenb (A) [ جنب ] taraf

cendere (A) [ 1 [جندره pres 2basınç baskı 3oklava

ceng (F) [ جنگ ] savaş

ceng etmek 1savaşmak 2dövüşmek

cengâver (F) [ جنگاور ] savaşçı

cengâverî (F) [ جنگاوری ] savaşçılık

cengcû (F) [ 1 [جنگجو savaşçı 2kavgacı

cengel (F) [ جنگل ] orman

cennât (A) [ 1 [جنات cennetler 2bahçeler

cennet (A) [ 1 [جنت cennet 2bahçe

cennet -i a’lâ [ جنت اعلی ] cennet

cennetmekân (A) [ جنت مکان ] mekanı cennet olan

cenûb (A) [ جنوب ] güney

cenûb -i garb [ جنوب غرب ] güneybatı

cenûb -i garbî [ جنوب غربی ] güneybatı

cenûb -i şark [ جنوب شرق ] güneydoğu

cenûb -i şarkî [ جنوب شرقی ] güneydoğu

cenûbî (A) [ جنوبی ] güneye ait

cerâd (A) [ جراد ] çekirge

cerâhat (A) [ جراحت ] yara

cerâid (A) [ جرائد ] gazeteler

cerâim (A) [ جرائم ] suçlar

cerbeze (A) [ جربزه ] beceriklilik

ceres (A) [ 1 [جرس çan 2çıngırak

cereyân (A) [ 1 [جریان akış 2oluş 3akım

cereyân etmek olmak gerçekleşmek

cerge (F) [ جرگه ] küme

cerh (A) [ 1 [جرح yaralama 2çürütme

cerh edilmek 1yaralanmak 2çürütülmek

cerh etmek 1yaralamak 2çürütmek

cerîde (A) [ 1 [جریده gazete 2tutanak

cerîha (A) [ جریحه ] yara

cerîme (A) [ 1 [جریمه suç 2para cezası cereme 3ceza ödeme

cerrâh (A) [ جراح ] operatör

cerrâhî (A) [ جراحی ] operatörlük

cesâmet (A) [ جسامت ] irilik

cesâret (A) [ جسارت ] cesurluk

cesîm (A) [ جسيم ] iri büyük

cesîmülcüsse (A) [ جسيم الجثه ] iri yapılı iriyarı

cesûr (A) [ جسور ] cesaret sahibi

cev (F) [ جو ] arpa

cevâb (A) [ 1 [جواب yanıt 2karşılık

cevâben (A) [ جوابا ] yanıt olarak

cevâd (A) [ جواد ] cömert

cevâhir (A) [ 1 [جواهر mücevherler 2mücevher

cevâmi’ (A) [ جوامع ] camiler

cevâmid (A) [ جوامد ] cansız varlıklar

cevâmîs (A) [ جواميس ] mandalar

cevân (F) [ جوان ] genç

cevânib (A) [ جوانب ] yanlar yönler

cevârî (A) [ جواری ] halayıklar

cevâz (A) [ جواز ] izin uygun verme

cevâz vermek uygun vermek olur vermek müsaade etmek

cevdet (A) [ 1 [جودت iyilik 2olgunluk 3tazelik

cevelân (A) [ جولان ] dolaşma gezinti

cevelân etmek 1dolaşmak akmak 2gezinmek

cevelângâh (A-F) [ 1 [جولانگاه gezinti yeri mesire yeri 2dolaşım yeri

cevf (A) [ جوف ] boşluk

cevher (A) [ 1 [جوهر mücevher 2öz 3elmas

cevherfürûş (A-F) [ جوهرفروش ] mücevherci

cevherî (A) [ 1 [جوهری mücevherle ilgili 2mücevherli 3öz ile ilgili

cevîn (F) [ جوین ] arpadan yapılmış

cevir (A) [ جور ] haksızlık üzülme üzme zulüm

cevir çekmek acı çekmek zulüm görmek

cevr (A) [ جور ] haksızlık üzme üzülme zulüm

cevr etmek haksızlık etmek üzmek acı çektirmek

cevşen (F) [ جوشن ] zırhlı giysi

cevv (A) [ 1 [جو hava 2boşluk

cevvâl (A) [ جوال ] çok hareketli koşan

cevvî (A) [ جوی ] hava ile ilgili

cevzâ (A) [ جوزاء ] ikizler burcu

ceyb (A) [ جيب ] cep

ceyş (A) [ جيس ] asker

ceyyid (A) [ جيد ] iyi güzel

cezâ (A) [ 1 [جزاء karşılık 2ceza

cezâir (A) [ جزائر ] adalar

cezâlet (A) [ جزالت ] akıcılık düzgünlük

cezb (A) [ جذب ] kendine çekme

cezb edilmek kendine çekilmek

cezb etmek kendine çekmek

cezbe (A) [ 1 [جذبه coşku 2kendinden geçiş

cezer (A) [ جزر ] havuç

cezîre (A) [ جزیره ] ada

cezm (A) [ جزم ] kesin karar

cezm etmek kesin karar vermek kesin olarak niyetlenmek

cezzâb (A) [ جذاب ] çekici cazibeli

cibâl (A) [ جبال ] dağlar

cibillet (A) [ جبلت ] karakter yaratılış

cibilliyet (A) [ جبليت ] karakter yaratılış

cibilliyetsiz (A-T) [ جبلتسز ] karaktersiz kötü yaratılışlı

cidâl (A) [ جدال ] mücadele

cidâlcû (A-F) [ جدال جو ] mücadeleci

cidâr (A) [ 1 [جدار duvar 2zar

cidden (A) [ جدا ] ciddi olarak

ciddî (A) [ 1 [جدی ağırbaşlı 2önemli

ciddiyyet (A) [ 1 [جدیت ciddilik 2ağırbaşlılık

cîfe (A) [ جيفه ] leş

ciger (F) [ جگر ] ciğer

cigergûşe (F) [ 1 [جگرگوشه ciğerköşe evlat 2sevgili

cigerpâre (F) [ 1 [جگرپاره ciğer parçası 2evlat

cigersûz (F) [ جگرسوز ] yürek yakan

cihâd (A) [ جهاد ] din uğrunda savaş

cihâd etmek din uğrunda savaşmak

cihân (F) [ 1 [جهان dünya 2âlem

cihânâferîn (F) [ جهان آفرین ] dünyayı yaratan Tanrı

cihandar (F) [ جهاندار ] büyük hükümdar imparator

cihandîde (F) [ جخان دیده ] görmüş geçirmiş

cihangîr (F) [ جهانگير ] büyük hükümdar imparator

cihangîrî (F) [ جهانگيری ] büyük hükümdarlık imparatorluk

cihângüşâ (F) [ جهانگشا ] dünyayı feth eden fatih hükümdar

cihânî (F) [ 1 [جهانی dünya ile ilgili 2insan

cihannüma (F) [ 1 [جهان نما dünya atlası 2taraça

cihâr (F) [ چهار ] dört

cihâren (A) [ جهارا ] açıkça

cihât (A) [ 1 [جهات yönler 2sebepler 3yerler

cihâz (A) [ 1 [جهاز çeyiz 2aygıt 3sistem

cihet (A) [ 1 [جهت yön taraf 2bakım nokta 3sebep

cilâ (A) [ 1 [جلاء parlaklık 2cila

cilâdar (A-F) [ جلادار ] cilalı

cild (A) [ 1 [جلد deri cilt 2kitap

cilve (A) [ 1 [جلوه görünme 2kırıtma

cilvegâh (A-F) [ جلوه گاه ] görünme yeri

cilvegâh olmak yatak teşkil etmek yurt olmak

cilveger (A-F) [ 1 [جلوه گر görünen 2kırıtan

cilvesâz (A-F) [ جلوه ساز ] kırıtan cilve yapan

cimâ’ (A) [ جماع ] cinsel ilişki

cimâ’ etmek cinsel ilişkide bulunmak

cinâ’î (A) [ جنائی ] cinayetle ilgili

cinân (A) [ 1 [جنان cennetler 2bahçeler

cinayetkâr (A-F) [ جنایتکار ] câni cinayet işleyen

cinâze (A) [ جنازه ] tabut

cindar (A-F) [ جندار ] cinci afsuncu

cindarlık (A-F-T) cincilik afsunculuk muskacılık

cinnet (A) [ جنت ] çıldırma

cins (A) [ 1 [جنس tür 2soy

cinsî (A) [ جنسی ] cinsel

cirm (A) [ جرم ] cismin kapladığı yer hacim

cism (A) [ 1 [جسم cisim madde 2vücut beden

cismânî (A) [ 1 [جسمانی cisim ile ilgili 2bedensel

cismen (A) [ جسما ] bedenen

cisr (A) [ جسر ] köprü

civan (F) [ جوان ] genç

civânân (F) [ جوانان ] gençler

civanbaht (F) [ جوان بخت ] talihli

civânî (F) [ جوانی ] gençlik

civânmerd (F) [ 1 [جوانمرد cömert 2soylu

civâr (A) [ جوار ] yakın çevre

cîve (F) [ جيوه ] cıva

cizye (A) [ جزیه ] gayrimüslim vergisi

cû (F) [ 1 [جو arayan 2arama

cû (F) [ جو ] çay ırmak

cû’ (A) [ جوش ] açlık

cûce (F) [ جوجه ] civciv

cûd (A) [ جود ] cömertlik

cuğd (A) [ جغد ] baykuş

cûlâh (F) [ 1 [جولاه dokumacı 2çulha

cum’a (A) [ جمعه ] cuma

cumhûr (A) [ 1 [جمهور halk 2kalabalık

cumhûrî (A) [ جمهوری ] cumhuriyetle ilgili

cumhûriyyet (A) [ جمهوریت ] cumhuriyet

cûş (F) [ 1 [جوش coşku 2kaynama

cûş eylemek coşmak coşup taşmak

cûşâcûş (F) [ جوشاجوش ] coşkun coşkulu

cûşân (F) [ 1 [جوشان coşan 2kaynayan

cûşiş (F) [ جوشش ] coşku

cûy (F) [ 1 [جوی arayan 2arama

cûy (F) [ جوی ] çay ırmak

cûybâr (F) [ جویبار ] ırmak

cûyende (F) [ جوینده ] arayan

cübn (A) [ جبن ] korkaklık

cüdâ (F) [ جدا ] ayrı

cüda kalmak ayrı düşmek uzak kalmak

cüdâyî (F) [ جدایی ] ayrılık

cüdrân (A) [ جدران ] duvarlar

cüft (F) [ جفت ] çift

cüfte (F) [ جفته ] çifte

cühelâ (A) [ جهلاء ] cahiller

cühhâl (A) [ جهال ] cahiller

cüllâh (A) [ جلاه ] dokumacı çulhacı

cülûs (A) [ 1 [جلوس oturma 2tahta geçme

cülûs etmek tahta geçmek

cülûsiyye (A) [ 1 [جلوسيه tahta çıkan hükümdarın dağıttığı bahşiş 2tahta çıkan

hükümdar için yazılan şiir

cümcüme (A) [ جمجمه ] kafatası

cümel (A) [ جمل ] cümleler

cümle (A) [ 1 [جمله bütün tüm 2tümce

cümleten (A) [ جملة ] tümüyle

cümûd (A) [ جمود ] donukluk

cümûdiyye (A) [ جمودیه ] buzul

cünbân (F) [ 1 [جنبان sallayan 2sallanan

cünbiş (F) [ جنبش ] kıpırtı hareket sallanma

cünd (A) [ 1 [جند asker 2ordu

cündî (A) [ جندی ] usta binici

cündîlik (A-T) [ ] binicilik at binme

cünha (A) [ جنحه ] küçük suç

cünûd (A) [ 1 [جنود askerler 2ordular

cürm (A) [ جرم ] suç

cürûf (A) [ جروف ] maden atığı maden posası

cüsse (A) [ جثه ] gövde yapı

cüstücû (F) [ جست و جو ] arayış arama

cüvâl (F) [ جوال ] çuval

cüvân bk civan

cüz’ (A) [ 1 [جزء parça 2medrese alfabe kitabı

cüz’î (A) [ جزئی ] çok az

cüz’iyyât (A) [ جزئيات ] küçük şeyler önemsiz şeyler

cüzâm (A) [ جذام ] cüzzam

cüzdan (A-F) [ 1 [جزئدان para çantası 2evrak çantası

Ç

çâbük (F) [ چابک ] kıvrak çevik çabuk

çâbükî (F) [ چابکی ] kıvraklık çeviklik çabukluk

çâbükpâ (F) [ چابک پا ] ayağına çabuk

çâbükrev (F) [ چابک رو ] hızlı giden

çâbüksüvar (F) [ چابک سوار ] usta binici

çâder (F) [ 1 [چادر çadır 2örtü kadınların giydiği örtü

çâdernişin (F) [ چادرنشين ] göçebe çadırda yaşayan

çadır (F) [ 1 [چادر çadır 2örtü kadınların giydiği örtü

çağz (F) [ چغز ] kurbağa

çâh (F) [ 1 [چاه kuyu 2çukur

çâk (F) [ 1 [چاک yırtık 2yırtmaç

çâk etmek yırtmak

çâk olmak yırtılmak

çâkâçâk (F) [ چاکاچاک ] kılıç şakırtısı

çâker (F) [ 1 [چاکر kul 2hizmetkâr

çâkerî (F) [ 1 [چاکری kulluk 2hizmetkârlık

çâkûç (F) [ چاکوچ ] çekiç

çâlâk (F) [ چالاک ] çevik kıvrak

çâlâkî (F) [ چالاکی ] çeviklik kıvraklık

çâlik (F) [ چاليک ] çelik çomak

çâlpâre (F) [ چارپاره ] çalpara

çâme (F) [ چامه ] şiir

çâne (F) [ چانه ] çene

çâpâr (F) [ 1 [چاپار ulak 2postacı

çâplûs (F) [ چاپلوس ] dalkavuk

çâr (F) [ چار ] çare

çâr (F) [ چار ] dört

çârçûbe (F) [ چارچوبه ] çerçeve

çardak (F) [ چارطاق ] çardak

çârdeh (F) [ چارده ] ondört

çâre (F) [ 1 [چاره tedbir 2çare 3ilaç derman

çârecû (F) [ چاره جو ] çare arayan

çâresâz (F) [ چاره ساز ] çare bulan

çâresâz olmak çare bulmak

çâresâzî (F) [ چاره سازی ] çare bulma

çârgâh (F) [ چارگاه ] Türk musikîsinde bir makam

çârgûşe (F) [ چارگوشه ] dört köşe

çarh (F) [ 1 [چرخ tekerlek 2çarkıfelek 3felek 4tef 5çıkrık

çarmıh (F) [ چارميخ ] çarmıh

çârnâçâr (F) [ چارناچار ] ister istemez çaresiz mecburen

çârpâ (F) [ چارپا ] dört ayaklı

çârsû (F) [ چارسو ] dört yön

çârsû (F-A) [ چارسو ] çarşı

çârşeb (F) [ چارشب ] çarşaf

çârşenbe (F) [ چارشنبه ] çarşamba

çârtâk (F) [ 1 [چارطاق çardak 2kare şeklinde çadır

çârüm (F) [ چارم ] dördüncü

çâryâr (F) [ چاریار ] dört halife Ebubekir Ömer Osman ve Ali

çâşni (F) [ چاشنی ] çeşni

çâşnigîr (F) [ چاشنی گير ] çeşnici

çâşt (F) [ چاشت ] kuşluk vakti

çeğâle (F) [ چغاله ] çağla

çeh (F) [ 1 [چه kuyu 2çukur

çehâr (F) [ چهار ] dört

çehre (F) [ چهره ] yüz

çehreperdâz (F) [ چهره پرداز ] ressam

çekâçâk (F) [ چکاچاک ] kılıç şakırtısı

çekîde (F) [ چکيده ] damlamış

çekûç (F) [ چکوچ ] çekiç

çelîpâ (F) [ چليپا ] haç

çem (F) [ 1 [چم salınma 2süslü

çemen (F) [ 1 [چمن çimenlik çayırlık 2yeşillik

çemenzâr (F) [ چمنزار ] çimenlik

çenâr (F) [ چنار ] çınar

çenber (F) [ 1 [چنبر çember 2kasnak

çend (F) [ 1 [چند kaç 2birkaç 3ne zamana kadar

çendan (F) [ چندان ] o kadar onca

çendin (F) [ چندین ] bu kadar bunca

çeng (F) [ 1 [چنگ pençe 2el 3harp çeng

çengâl (F) [ 1 [چنگال pençe 2çengel

çengî (F) [ 1 [چنگی çeng çalan 2dansöz çengi

çep (F) [ چپ ] sol

çerâ (F) [ چرا ] otlama

çerâgâh (F) [ چراگاه ] otlak

çerâğ (F) [ 1 [چراغ mum 2kandil

çerâğân (F) [ چراغان ] aydınlatma donatma

çerâkese (A) [ چراکسه ] çerkesler

çerb (F) [ چرب ] semiz

çerbzebân (F) [ 1 [چرب زبان yaltakçı 2ağzı laf yapan

çerh (F) [ 1 [چرخ çark 2felek 3tekerlek 4çıkrık 5çarkıfelek 6tef

çerm (F) [ چرم ] deri

çeşm (F) [ چشم ] göz

çeşmân (F) [ چشمان ] gözler

çeşmderîde (F) [ چشم دریده ] arsız

çeşme (F) [ 1 [چشمه pınar 2çeşme

çetr (F) [ 1 [چتر gölgelik 2şemsiye

çevgân (F) [ چوگان ] çevgen

çeyrek (F) [ چهاریک ] dörtte bir çeyrek

çîgûne (F) [ چگونه ] nasıl

çigûnegî (F) [ چگونگی ] nitelik

çihâr (F) [ چهار ] dört

çihar yâr (F) [ چهاریار ] dört halife Ebubekir Ömer Osman Ali

çihârüdü (F) [ چهار و دو ] dört ve iki

çihârüse (F) [ چهار و سه ] dört ve üç

çihârüyek (F) [ چهار و یک ] dört ve bir

çihil (F) [ چهل ] kırk

çihilpâ (F) [ چهل پا ] kırkayak

çihre (F) [ چهره ] yüz

çil (F) [ چل ] kırk

çile (F) [ 1 [چله kırk günlük ibadet 2sıkıntı azap 3iplik demeti

çilekeş (F) [ چله کش ] çile çeken acı çeken

çimen (F) [ چمن ] çimenlik

çîn (F) [ چين ] kırışık

çirâğ (F) [ 1 [چراغ mum 2kandil 2çırak

çîredest (F) [ چيره دست ] yetenekli becerikli

çirk (F) [ 1 [چرک kir 2irin

çirkâb (F) [ چرک آب ] pis su

çirkîn (F) [ 1 [چرکين kirlenmiş 2çirkin

çîz (F) [ چيز ] şey

çûb (F) [ 1 [چوب sopa 2odun 3tahta

çûbân (F) [ چوبان ] çoban

çûbek (F) [ 1 [چوبک tokmak tokaç 2çomak

çun (F) [ 1 [چون gibi 2mademki 3nasıl 4için 5çünkü

çün (F) [ 1 [چن gibi 2mademki 3nasıl 4için 5çünkü

çünki (F) [ چونکه ] çünkü

çüst (F) [ چست ] çevik kıvrak

çüstî (F) [ چستی ] çeviklik kıvraklık

çüvâl (F) [ چوال ] çuval

çüvaldûz (F) [ چوالدوز ] çuvaldız

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.