![]() |
Mehmet Akif'in Doğumunun 137. Yılı Bugün. (20 Aralık 1873) |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Mehmet Akif'in Doğumunun 137. Yılı Bugün. (20 Aralık 1873)Bugün Mehmet Akif'in doğum günü MEHMET AKİF ERSOY KİMDİR? 20 Aralık 1873 tarihinde İstanbul'un Fatih ilçesinde doğan ve yok olmanın eşiğine gelmiş bir millete "Korkma" diyerek zor zamanlarda konuşmanın erdemini tüm yeryüzü coğrafyasına haykıran Mehmet Akif'in doğumunun 127 ![]() ![]() Türk, şair ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mehmed Âkif ilköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1908'de II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burdur mebusu sıfatıyla TBMM'ye seçildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mehmed Âkif'in 1911'de 38 yaşında iken yayımladığı ilk kitabı Safahat bağımsız bir edebi kişiliğin ürünüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hem aruzdan doğan bağların üstesinden gelmiş, hem de şiirin bütününü kapsayan bir iç musiki düzenini gözetmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekle uyum içinde olmayı herşeyin üstünde tutar ![]() ![]() ![]() Bu yüzden toplumsal ve ideolojik konuları şiir ile ve şiir içinde tartışma ve sergileme yolunu seçmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MEHMET AKİF'İN BİLİNMEYENLERİ 27 Aralık'ta vefatının 74 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna rağmen hakkında bilinmeyenler olması, hayatıyla ilgili yeni bilgilerin, hiçbir yerde yayımlanmamış şiirlerinin çıkması şaşırtıcı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 'Darülfünun Muallimi Olarak Mehmet Âkif' başlıklı yazının bir de sürprizi var: Âkif'in daha önce yayımlanmamış bir şiiri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Mehmet Akif'in Doğumunun 127. Yılı Bugün. (20 Aralık 1873) |
![]() |
![]() |
#2 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Mehmet Akif'in Doğumunun 127. Yılı Bugün. (20 Aralık 1873)20 Aralık 1873 tarihinde İstanbul'un Fatih ilçesinde doğan ve yok olmanın eşiğine gelmiş bir millete "Korkma" diyerek zor zamanlarda konuşmanın erdemini tüm yeryüzü coğrafyasına haykıran Mehmet Akif'in doğumunun 127 ![]() ![]() Mehmet Akif, bir millet şairinden öte, bir ümmet şairi olarak o günlerden, bugüne şöyle sesleniyordu: “Hani, ey kavm-i esaret-zede, muhtariyet? Korkarım, şimdi nasibin mütemadi haybet Kimsesiz ailelerden kimi gitsin bıçağa Kimi bin türlü fecaatle çekilsin kucağa Birinin ırzı heder, diğerinin kanı helal İşte ey unsur-i isyan, bu elim izmihlal Seni tahrik eden üç beş alığın marifeti Ya neden beklemiyordun bu rezil akıbeti Hani milliyetin İslam idi… Kavmiyet ne! Sarılıp dursaydın a milliyetine “Arnavutluk” ne demek? Var mı şeriatta yeri? Küfr olur başka değil kavmini sürmek ileri” “Arabın Türke; Lazın Çerkeze yahut Kürde Acemin Çinliye üstünlüğü mü varmış? Nerde! Müslümanlık da “anasır” mı olurmuş ne gezer Fikr-i kavmiyeti tel’in ediyor peygamber”(Safahat, Üçüncü Kitap; “Hakkın sesleri”) İstiklal Şairimiz, bize “neyi, nasıl kaybettiğimizi” de acı ifadelerle söylemişti yine yıllarca önce ![]() “Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? Birbirinden farklı bu kadar akvamı Aynı milliyetin altında tutan İslam’ı Temelinden yıkacak zelzele kavmiyettir Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez Son siyaset ise Türklük, o siyaset yürümez İşte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti İşte İran’ı da taksim ediyorlar şimdi” Müslüman, fırka belasıyla zebun bir kavmi Medine Avrupa üç lokma edip yutmaz mı?”(Safahat, İkinci Kitap; Süleymaniye Kürsüsünde) Mehmet Akif, birçok tartışmayla, sorunla kıvrılan bellerimizi doğrultmamız için bize çözüm önerisini de sunmuştu, belki aşağıdaki mısraları okurken “Arap” yazan yerlere bu coğrafyayı oluşturan her unsuru yazarak okumamız en doğru okuma şekli olacaktır: “Türk Arapsız yaşayamaz ![]() Arabın, Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir Veriniz baş başa… Zira sonu hüsran-ı mubin Ne hükümet kalıyor ortada billahi, ne din!”(Safahat, Üçüncü Kitap; “Hakkın sesleri”) Üstat nelerden korkmamız gerektiğini de açık yüreklilikle bizlere haykırmıştı yine: "Zulme tapmak, adaleti tepmek, hakka hiç aldırmamak; Kendi asudeyse, dünya yansa, baş kaldırmamak; Sözünde durmamak, yalan sözden çekinmemek Kuvvetin meddahı olmak, acizi hiç söyletmemek Mübtezel bir çok merasim; eğilip bükülmeler, yatmalar Şaklabanlıklar, gösterişler, ardı ardına aldatmalar Fırka, milliyet, lisan namıyla daim ayrılık En samimi kimseler arasında ciddi açık Enseden arslan kesilmek , cepheden yaltak kedi Müslümanlık bizden evvel böyle bir zillet görmedi" Mehmet Akif Ersoy, özgüvenini yitirmiş bu coğrafya halkına adeta “Kalk” diyordu… “Silkin ölü toprağından…” “Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa Bu altımızda yerden bütün yanardağlar Taşıp da kaplasa ufukları bir kızıl sarsar Değil mi ki cephemizin sinesinde iman bir Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir Değil mi ki koşan Çerkez’in, Laz’ın, Türk’ün Arap’la, Kürt ile bakidir ittihadı bugün Değil mi sine de birdir vuran yürek… Yılmaz! Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz! Şu karşımızdaki mahşer de böyle haşrolacak Yakında kurtulacaktır bu cephe… Kurtulacak!”(Safahat, Beşinci Kitap; “Berlin Hatıraları”) Ve son olarak ölmeden önce Üstat'ın Yedigün (Kandemir Bey) dergisinde 1936'da yayımlanan son röportajı: Günün birinde sessiz sedasız yola revan olarak vatan ufuklarını aşan şair Mehmet Akif, tam on bir yıl süren bu uzun seferin sonunda,işte bembeyaz bir hastane odasının bembeyaz bir yatağında solgun,mecalsiz ve bitap yatıyor ![]() ![]() -Özledin mi bizi Üstat ? Dudaklarını hiç kıpırdatmasaydı hiç ses çıkarmasaydı bile,bu zehir gibi gülümseyişiyle her şeyi söylemiş olurdu ![]() Özlemek mi oğlum ![]() ![]() Bu acının büyüklüğünü bir daha kendi içinde görmek ister gibi gözlerini yumdu, sonra kesik kesik konuştu; Mısır’dan üç gecede geldim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Hasret Kupkuru dudaklarında kendi gibi solgun bir ses sızıyor; -… ![]() -Ya kavuşmanın sevinci ? -Onu sorma oğlum…Onu ben kendi kendime bile soramıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() -Ve kendi kendine söylüyor; -Cennet gibi yurdumdayım ya ![]() ![]() ![]() Hastalığı akla geliyor; Karaciğerim, dalağım şişmiş ![]() ![]() ![]() Eski hatıralarını deşiyorum ![]() ![]() Evet diyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara Yarabbi ne heyecanlı gün ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yorgun ,susuyor ![]() ![]() -İstiklal Marşı`nı nasıl yazdınız ? Yavaşça yatağında doğruluyor, yastıklara yaslanıyor sesi birden canlanıyor; -Doğacaktır, sana vaat ettiği günler hakkın! ![]() ![]() ![]() Bu ümitle, imanla yazılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ve gözleri, yemyeşil Şişli sırtlarında, dilinde bir dua gibi aynı nağme titriyor ![]() Kim bilir belki yarın,belki yarından da yakın… Derleyen: Emrah ATİLA
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|