01-10-2010
|
#2
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Trombon Ailesi-Üflemeli Çalgılar
TROMBONUN TANIMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ
Tanımı
Kalak, ağızlık ve kulis olarak üç ana parçadan oluşan trombon, ilk defa XV yüzyılda sürgülü trompetin geliştirilmiş hali olarak ortaya çıkmıştır Ebat olarak daha geniş ve uzun olan bu enstrüman trompetin tenor-bariton halidir Trombonun, trompetten ve tüm çalgılardan en belirgin farkı, iç içe geçen bir sürgü sistemine sahip olmasıdır Yedi pozisyonda, yarım ses aralıklarla duyulan armonik seri, kulis adı verilen bu mekanizma sayesinde kontrol edilir Bu nedenle “slide trombone” olarak bilinir Trombon İtalyanca ve Almanca trompet kelimesinden türemiştir İtalyanca “tromba” kelimesi trompet anlamına gelirken “trombone” kelimesi büyük trompet anlamında kullanılmıştır Almancada ise “buzune” kelimesinden “posaune” türemiştir Almanlar “buzune” terimini Fransızcadaki düz trompet anlamına gelen “buisine” den almışlardır İngilizler ise trombonu “sagbut” ve “shagbolt” kelimelerinden türediği düşünülen “sackbut” olarak adlandırmışlardır Bu sözcüklerin kökleri tam olarak bilinmemekle birlikte eski Fransızcada çekmek anlamına gelen “sacquer” sözcüğünden geldiği düşünülmektedir “Sacquer” sözcüğünün çok benzeri olan, İspanyolcadaki “sacabuche” yani içini dışarı çıkarmak anlamına gelen sözcüğünde İngilizcedeki kelimelerin kaynağı olabileceği ileri sürülmektedir
Rönesans’tan Günümüze Trombonun Gelişimi Teleskopik Slide Trumpet
 I
XV ve XVI Yüzyıllar Erken ortaçağ dönemlerinde, trompet ve shawm işaret çalgısı olarak hem savaş alanlarında, hem de kasabalarda gece bekçiliği sırasında kullanılmıştır Trompetler ayrıca fanfarlarda kralların ya da diğer önderlerin gelişini duyurmak için de kullanılmıştır O dönemde sadece haberleşmede ve karşılamalarda kullanıldıkları için, bu çalgıların kısıtlı özellikleri başlangıçta pek önem taşımamıştır Fakat XIV yüzyılda, trompetin eğlence amaçlı ve başka aileden çalgılarla beraber kullanılması ile birlikte, ihtiyaç duyulan daha kalın sesler için elverişli olmadığı anlaşılmıştır
Trompetin bu yeni işlevi için uygun hale gelmesi, iki yeni teknolojik buluşu gerektirmiştir İlk olarak çalgı yapım ustaları, Roma’lıların unutulmuş olan bakır tüp kıvırma sanatını yeniden keşfetmişlerdir Daha sonra iki tüpü içiçe geçirmeyi öğrenmişler; böylelikle tüpler ileri geri hareket edebilir hale gelmiştir Bu yeni teknoloji ilk kez 1400’lü yıllardan önce, hatta belki 1360 kadar eski bir tarihte, bugün “slide trumpet” (sürgülü trompet) olarak bildiğimiz çalgıya uygulanmıştır
Kulis mekanizmasının, kesin olmamakla birlikte ilk olarak Burgundy sarayına nefesli çalgı temin eden Flaman çalgı yapım ustaları tarafından üretilmiş olduğu sanılmaktadır
The Assumption of the Virgin (by Filippino Lippi in the church of S  Maria sopra Minerva, Rome) Bilinen en eski trombon figürü 1490 yılından önce İtalyan kilise resimlerinde görülebilir Günümüzdeki en eski trombonlar 1551 yılından kalan Erasmus Schnitzer trombonları, şu anda Nuremberg Germanisches Nationalmuseum’da sergilenmektedir Günümüzde bu enstrümanlar “sackbut” olarak bilinmektedir
XVI yüzyılın ortalarında üç tip trombon geliştirilmiştir Bunlar “gemeine-posaune” olarak bilinen si bemol sakbut, “alt” ve “discant posaune” olarak bilinen mi bemol alto ve “quart” ya da “quint-posaune” olarak da bilinen “grosse-posaune” yani bas trombondur (resim 5) Bunların dışında farklı tonlarda trombonlar da yapılmıştır
XVII Yüzyıl XVII yüzyıl başlarında trombon ailesine “octave-posaune” olarak bilinen kontrabas trombon da katılmıştır Fakat bu çalgının nerede ve ne amaçla kullanıldığına dair yeterli bilgi yoktur Fiziksel olarak trombon, XVII yüzyıldan beri bugün hala kullanılan herhangi bir enstrümana göre daha az değişim göstermiştir; fakat bazı önemli farklar vardır Kalak konik bir şekilde ve modern trombon kalaklarına göre daha küçük bir çapa sahiptir Boru hacmi de bu günkü trombonlara göre daha dardır Barok trombonların akort tüpü ve suluğu da bulunmamaktadır Sakbutun diğer enstrümanlarla kolayca kaynaşma özelliği kilise müziğinde yaygın olarak kullanılmasını sağlamıştır Daha çok, obuanın atası olarak bilinen bir çalgı olan sahwm ve kornet ile birlikte şehir orkestralarında kullanılmıştır Sakbutlar büyük saray orkestralarından küçük topluluklara kadar diğer enstrümanlarla kolayca kaynaşabileceği her tür orkestrada kullanılmıştır Venedikli besteciler Giovanni Gabrieli ve Tiburtio Massaino sakbut için pekçok eser yazmışlardır 1685 yılında Orta Avrupa’da tenor trombondan bir oktav daha ince ses elde edilebilen küçük bir trombon yapılmış ve trombon gruplarında koral melodileri seslendirme amaçlı kullanılmıştır
Kontrabas trombon XVIII  Yüzyıl XVIII yüzyıla gelindiğinde besteciler trombonu solo enstrüman olarak da kullanmaya başlamışlardır 1755 yılında Georg Wagenseil’in yazmış olduğu alto trombon için konçerto, 1762’de Leopold Mozart’ın alto trombon için konçertosu, 1764’te Michael Haydn’ın alto trombon için yazmış olduğu Re Majör Divertimento ve 1769 yılında Johann Georg Albrechtsberger’in alto trombon için yazmış olduğu konçerto gibi günümüz trombon repertuvarına büyük katkısı olmuş eserlerin yanında bugün ismi az bilinen besteciler de solo trombon için eser yazmaya başlamışlardır Ayrıca trombon 1780 yılında bazı sahnelerde dramatik etki yaratmak için operada kullanılmaya başlanmıştır Buna örnek Mozart’ın “Don Giovanni” ve “Sihirli Flüt” operaları gösterilebilir
XIX  Yüzyıl XIX yüzyılın ilk yarısında besteciler eserlerinde üç trombon kullanmaya başlamışlardır Bunlara örnek olarak Beethoven’ın beşinci ve dokuzuncu senfonileri gösterilebilir Mi bemol alto, si bemol tenor ve fa bas trombondan oluşan trioların alto trombon partileri tenor trombonla da çalınabildiğinden alto trombonun kullanımı azalmıştır Ayrıca geniş çaplı si bemol trombon, fa bas trombonun da yerine kullanılmaya başlamıştır Alto trombon kullanımına bugün Avrupa’da olduğu gibi, ince rejistirdeki eserler ve kuvvetli dinamikler içermeyen bölümler için devam edilmiştir 1828 yılına gelindiğinde kulis yerine valf mekanizması kullanılan pistonlu trombon ortaya çıkmış ve küçük çaplı müzik gruplarında kabul görmesine rağmen orkestralarda az kullanılmıştır İlerleyen yıllarda Leipzig’li C F Sattler ilk si bemol-fa trombonu tanıtmıştır Yapılan bu değişiklikteki fa eklentisi çark şeklindeki döner sistemli bir valf ile devreye girmektedir
XIX yüzyılın ikinci yarısında Alman trombonlarının çapı ve kalağı daha da genişlemiş ve geleneksel geniş kavisli halini almıştır “Courtois” tip Fransız trombonlar dar çaplarını ve giderek incelen kalak şekillerini korumuşlardır Büyük fa ya da si bemol-fa bas trombonlar Alman trombon gruplarında geleneksel hale gelmiştir Daha küçük olan sol trombon neredeyse bir yüzyıl kadar İngiltere’de bakır nefesli gruplarında ya da orkestralarında kullanılmıştır 1876 yılında Wagner’in Ring isimli eseri için iki borulu kulisi bulunan bir kontrabas trombon yapılmıştır
XIX yüzyılın sonu ile XX yüzyılın başlarında çapı küçük “courtois” tip trombonlar Fransa, Almanya ve Amerika’da müzik gruplarında popülerlik kazanmıştır Fakat Amerikan senfoni orkestralarındaki tromboncular geniş çaplı Alman trombonlarını tercih etmiş, böylelikle bu çalgılar Amerikan modern senfonik trombonunun gelişmesini sağlamıştır Amerikan modern senfonik trombonu, hem Fransız hem de Alman trombonlarının özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır
XX Yüzyıl ve Günümüz XX yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru trombon Tommy Dorsey ve Glenn Miller gibi cazın önde gelen isimlerinin öncülüğünde yaygınlaşmıştır Özellikle Tommy Dorsey enstrüman üzerindeki üstün kontrolü ve pozüsyon geçişlerindeki yumuşak bağları ile trombon tarihine damgasını vurmuştur Öte yandan Amerikan tarzı senfonik trombon tüm dünyada standart hale gelmiştir Hatta bazen Almanya ve Avusturya’da tıpkı İngiltere’de olduğu gibi geleneksel dar çaplı trombonun yerini almış ama Alman trombonu kendi bağımsız çizgisinde ilerlemiştir Amerika’da ise si bemol-fa trombonun pedal ses aralığındaki notaların yeterince iyi kalitede çıkmamasından dolayı fa eklentisine ikinci bir valf ile bağlı ek bir boru geliştirilmiştir Böylelikle kapalı pozisyonunda trombon fa anahtarında ek çizgi mi’ye kadar inme imkanına kavuşmuştur Bu daha sonra mi bemol ve re’ye dönüştürülmüş ve kısa bir süre sonra bağımsız iki pistonlu bas trombon standart hale gelmiştir
1965 yılında Alman trombon yapım ustası Hans Kunitz fa/do-re-si bemol akortlu çift valfli büyük bas-kontrabas trombonu geliştirmiştir 1970 yılında ise Amerikalı trombon yapım ustası Dr B P Leonard çalımı daha kolay si bemol/sol-mi-re akortlu trombonu geliştirmiştir Daha sonra bu tasarımından si bemol/fa-sol-mi bemol ya da si bemol/fa-sol-re akortlu diğer versiyonlar geliştirilmiş ve bas trombon olarak piyasaya sunulmuştur
Günümüz orkestralarında fa valf eklentili ya da eklentisiz geniş çaplı tenor trombonlar ve çift valfli bas trombonlar kullanılmaktadır Dar çaplı trombonlar ise daha çok caz ve popüler müzik alanında kullanılmaktadır Ayrıca dar çaplı trombonlar ebadının küçük olması nedeniyle başlangıç seviyesindeki öğrenciler tarafından tercih edilmektedir Alto trombonlar, özellikle Almanya’da belli başlı eserler için kullanılmaktadır Geleneksel Alman trombonların modern versiyonları Orta Avrupa’da tercih edilmektedir Pistonlu trombon artık sadece önemli bir solo enstrüman olarak cazda kullanılmaktadır Kontrabas trombon parçaları ise çift valfli enstrümanın sağladığı imkanlar yüzünden genellikle bas trombonla çalınmaktadır Fakat kontrabas trombonun modern kullanımlarında da artış görülmektedir
|
|
|