![]() |
Arapça Sözlük |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Arapça SözlükO od: ateş ![]() ofis: büro ![]() okıyye: eskiden kullanılan bir ağırlık birimi, dörtyüz dirhem ![]() okka: 1200 gram ağırlık ![]() okyânus: büyük deniz ![]() ordu: askerlerden meydana gelen düzenli topluluk ![]() ordugâh: ordunun konaklama yeri ![]() ordumisâl: ordu gibi ![]() organ: uzuv ![]() orijinal: kendine has, özgün ![]() Ortodoks: Hıristiyanlıkta bir mezhep ![]() oruç: mühim bir ibadet ![]() Osmanîler: Osmanlılar ![]() Osmanlıca: Osmanlılar zamanındaki Türkçe |
![]() |
![]() |
![]() |
Arapça Sözlük |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Arapça SözlükÖ ömr: ömür, yaşama ![]() örf: âdet, gelenek ![]() örfen: âdet bakımından, gelenekçe ![]() örfî: gelenekle ilgili, âdet olan ![]() örfî idare: sıkıyönetim ![]() agination:none'>örfünas: insanlar arasındaki genel anlayış ![]() öşrümişar: yüzde bir ![]() öşür: tek yıllık ürün veren buğday gibi mallardan alınan onda bir ölçüsünde zekât ![]() özür: geçerli bahane, kusur, eksiklik ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Arapça Sözlük |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Arapça SözlükP pâ: ayak ![]() pâdişah: ülkeyi idare eden devlet başkanı ![]() paha: değer, fiyat ![]() pâk: temiz ![]() pâkize: temiz olan ![]() pakt: andlaşma ![]() palaska: asker kemeri ![]() pan: "bütün, hepsi" mânâsında ön ek ![]() panislâmizm: islâm birliği ülküsü ![]() panzehir: zehire karşı ilaç ![]() papa: büyük papaz ![]() papaz: kilisenin önde gelen din adamı ![]() parafe: kısa imza ![]() paragraf: yazı bölümü ![]() pâre: parça ![]() paşa: general ![]() pâyân: son, uç ![]() paydos: dağılma, tatil ![]() pâye: rütbe, basamak, derece ![]() pâyidâr: kalıcı, kalımlı ![]() pâyimâl: ayak altında kalmış ![]() pâyitaht: başşehir ![]() peder: baba ![]() pederâne: baba gibi ![]() pehlivan: güreşçi ![]() pejmürde: dağınık ![]() penâh: sığınak ![]() perçem: kakül, zülüf ![]() perdâz: düzelten, yönlendirici ![]() perdebirûnâne: edep perdesini yırtarcasına, hayasızca ![]() perdedâr: perdeci, perdeleyen ![]() perest: taparcasına düşkün ![]() perestiş: aşırı düşkünlük, tapınış ![]() perestişkâr: tapınan ![]() perestişkârâne: taparcasına ![]() pergâr: pergel ![]() perîşan: dağınık ![]() perîşaniyet: dağınıklık ![]() pertevefşan: ışık saçan ![]() pervâ: çekinme, sakınma, korku ![]() pervâne: ışık etrafında dönen küçük kelebek ![]() pervâsız: korkusuz ![]() pervâz: uçuş ![]() perver: koruyan, besleyen, seven ![]() perverde: beslenmiş, korunmuş, sevilmiş ![]() pes: arka, geri, öyle ise ![]() pesend: beğenen ![]() pest: alçak, yavaş ![]() pestpaye: pespaye, alçak ![]() peşkeş: saçıp savurma ![]() pey: iz, art ![]() peyam: taze haber ![]() peydâ: var olan, açık, meydanda ![]() peygamber: ilâhî hakikatları insanlara bildirmek ve onlara örnek olmak üzere ALLAH tarafından tayin edilen, vahiy yoluyla sahip olduğu ilmini yaşayıp neşreden mübarek zatların umumî ismi ![]() peygamberân: peygamberler ![]() peyk: uydu ![]() peyke: tahta sedir ![]() peymân: yemin ![]() peymâne: kadeh ![]() peyrev: izleyen ![]() pezir: "eden, edici, alan" mânâsında son ek ![]() pırlanta: işlenmiş elmas ![]() pırlantamisal: pırlanta gibi ![]() pinhan: gizli ![]() pîr: ihtiyar, öncü, şeyh ![]() pîrifâni: çok yaşlı kimse ![]() piş: ön ![]() pişdâr: öncü, önder ![]() pîşe: alışmış, huy edinmiş ![]() plân: tasarı ![]() polat: çelik, sert ![]() politika: siyaset ![]() post: tüylü hayvan derisi ![]() pot: falso, dokunaklı söz ![]() pota: bir çeşit tas ![]() poz: duruş ![]() pozisyon: durum ![]() pozitif: müsbet, ispatlı ![]() pozitivizm: gerçeğe erişmek için sadece deneye güvenen sapık felsefe ![]() pratik: uygulama ![]() prensip: düstur, ilke ![]() program: düzenli niyetler ![]() proje: tasarı, layıha ![]() propaganda: bir fikrin tanıtılması faaliyeti ![]() Protestan: Purut mezhebinden olan ![]() Protestanlık: Purutluk, Hıristiyanlıkta bir mezhep ![]() psikolog: ruh ilmiyle uğraşan ![]() psikoloji: ruh ilmi, ruhiyat ![]() psikoz: akıl hastalığı ![]() Purutluk: Hıristiyanlıkta bir mezhep, protestanlık ![]() pusula: yön bulmaya yarayan âlet, kısacık mektup ![]() pûşîde: örtülü, gizli ![]() put: heykel, büst ![]() puthane: putların konulduğu yer ![]() putperest: puta tapan ![]() pür: çok dolu ![]() pürcemâl: pek güzel ![]() püremvat: ölülerle dolu ![]() pürheves: hevesle dolu ![]() püriştiyak: arzu ve istekle dopdolu ![]() pürkemâl: tam anlamıyle olgun ![]() pürmerak: merakla dolu, pek meraklı ![]() pürniyaz: dua ve yakarış ile dopdolu ![]() pürnur: çok nurlu ![]() pürrahm: pek merhametli ![]() pürsevda: sevda dolu ![]() pürşaşaa: çok gösterişli ![]() pürşer: çok şerli, kötülüklerle dolu ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Arapça Sözlük |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Arapça SözlükR raad: gök gürültüsü ![]() Rabb: varlıkları eksik bir hâlden mükemmel bir hâle doğru ***ürürken bütün ihtiyaçlarını veren ALLAH ![]() Rabbanî: RABBİMize ait ![]() Rabbenâ: ey bizim RABBİMiz ![]() Rabbülâlemîn: âlemlerin Rabbi ![]() râbıta: bağ, ilgi, irtibat ![]() râbıtaimevt: ölümü düşünmek ![]() rabian: dördüncüsü ![]() rabt: bağlama ![]() râci: geri dönen ![]() râcî: rica eden, ümit eden ![]() râcih: üstün, seçilen ![]() râcihane: üstün olurcasına ![]() râd: gökgürültüsü ![]() râdde: derece, sıra ![]() radıyALLAH uanh: ALLAH ondan Razı olsun! râdmisâl: gökgürültüsü gibi ![]() radyumvârî: ışık saçan radyum elementi gibi ![]() Râfızî: hak mezheblerden ayrılıp sapan kimse ![]() râfi: yükseltici, kaldırıcı ![]() rağabât: rağbetler, istekler ![]() rağbet: istek, ilgi ![]() râğıb: istekli ![]() rağm: tersi, aksi ![]() rağmen: inadına, zıddına ![]() râh: yol ![]() rahat: sıkıntısız, üzüntüsüzlük ![]() râhib: Hıristiyan din adamı ![]() râhibe: kadın rahip ![]() Rahîm: merhametli, acıyan ![]() rahim: döl yatağı, akrabalık ![]() rahîmane: acıyarak ![]() rahîmehullah: ALLAH merhamet eylesin ![]() rahîmiyet: merhamet edicilik ![]() rahle: küçük masa ![]() rahm: acıma, esirgeme ![]() Rahmân: sonsuz merhametli, ALLAH ![]() Rahmânî: Rahmanla ilgili ![]() Rahmânirrahîmîn: Rahman ve Rahîm olan ALLAH ![]() rahmâniyet: ALLAH ın kullarına merhamet etmesi ![]() Rahmânürrahîm: dünyada da âhirette de âcizlere merhamet eden ALLAH ![]() rahmet: acıma, esirgeme, şefkat ![]() Rahmetenlilâlemîn: âlemler için rahmet olan Peygamberimiz ![]() rahmetfeşân: merhamet saçan ![]() rahmetullahialeyh: ALLAH ın rahmeti üzerine olsun! rahmımâder: ana rahmi ![]() rahne: yara ![]() rahnedâr: yaralı ![]() rahve: harf cezimli olarak söylenirken sesin akması hâli ![]() râic: sürümlü, revaçta olan ![]() râif: merhametli ![]() râik: sade ![]() raiyyet: idare edilenler, halk ![]() raiyyetperver: halkını seven ![]() râkım: kod, denizden yükseklik ![]() rakîb: gözetleyen, denetleyici ![]() râkib: rakip, rekabet eden, yarışan ![]() rakîbane: denetlercesine ![]() râkibane: rakip gibi ![]() râkid: durgun ![]() rakik: ince, duygulu ![]() rakkas: dans eden, sarkaç ![]() rakkasane: dansöz gibi ![]() rakraka: suyun akması ![]() raks: dans, oyun ![]() râm: boyun eğme ![]() ramâd: kül ![]() ramak: az şey ![]() Ramazan: oruç ayı ![]() rân: "süren, sürücü" mânâsında son ek ![]() rânâ: güzel, hoş ![]() rapor: inceleme sonucunu bildiren yazı ![]() rasad: gözetleme, bakma ![]() rasânet: sağlamlık ![]() rasâs: kurşun ![]() rasathâne: gözlem evi ![]() râsih: iyice oturmuş, yerleşmiş, sağlam ![]() râsihane: derinlemesine, sağlamca ![]() rasin: sağlam ![]() rasyonalizm: aklı tek ölçü kabul eden sapkın felsefe ![]() rasyonel: akla uygun ![]() râşe: titreme ![]() râşet: titreme, ürperme ![]() râşid: erişkin, doğru yola erişen ![]() raşidin: raşidler, erenler, ermişler ![]() ratb: rutubetli, yaş ![]() Rauf: acıyan ve esirgeyen, ALLAH ![]() ravh: rahatlık ![]() râvî: rivayet eden, söz nakleden, ravza: bahçe ![]() Ravzaimutahhara: Peygamberimizin pak ve mübarek kabri ![]() rayb: şüphe ![]() rayiha: koku ![]() râz: sır ![]() râzı: hoşnud, memnun ![]() Râzık: rızık veren, ALLAH ![]() realist: gerçekçi ![]() realite: gerçek ![]() realizm: gerçekçilik felsefesi ![]() reâyâ: idare edilenler ![]() reca: dönüş ![]() recâ: ümit ![]() Receb: Arabî ayların yedincisi ![]() recez: bir nevi şiir ![]() recm: taşa tutma, taşlama ![]() recûliyet: erkeklik ![]() recül: erkek ![]() recülifâcir: günahkâr adam ![]() red: kabul etmeme ![]() redâ: süt emme ![]() reddiye: red için yazılan yazı ![]() ree: akciğer ![]() reel: gerçek ![]() ref: kaldırma ![]() refah: bolluk, rahatlık ![]() refakat: eşlik etme, arkadaşlık ![]() refet: merhamet, acıma ![]() refetkârane: merhamet edercesine ![]() refetmek: kaldırmak ![]() refik: arkadaş, eş ![]() refika: eş, arkadaş ![]() refikaihayat: hayat arkadaşı, eş ![]() reform: düzeltme, ıslah ![]() Refref: Peygamberimizi Mîraçta en yüksek makama ***üren binek ![]() reftâr: gidiş ![]() regaib: rağbet edilenler, mübarek bir gece ![]() reha: kurtuluş ![]() rehâ: gevşeklik, kurtuluş ![]() rehâvet: tembellik, gevşeklik ![]() rehber: yol gösteren ![]() rehgüzâr: yol üstü ![]() rehin: bir şeyin yerine garanti olarak tutulan ![]() rehnüma: yol gösteren ![]() reis: başkan ![]() reisiâlem: âlemin reisi, Peygamberimiz ![]() reisicumhur: cumhurbaşkanı ![]() rejim: bir devletin yönetim biçimi ![]() rekabet: yarışma ![]() rekabetkârâne: yarışırcasına ![]() rekât: namazın bir bölümü ![]() rekz: dikme, saplanıp kalma ![]() remâd: kül ![]() remil: bir fal türü ![]() remiz: kapalı söyleyiş, işaretle anlatma ![]() remz: remiz ![]() remzen: remizle ![]() remzî: remizle ilgili ![]() remzünâz: remiz ve naz ![]() rencide: kırılmış, incinmiş ![]() rençber: tarım işi yapan kimse ![]() rende: düzeltme aleti ![]() rendeçlenme: rendelenme, düzeltilme ![]() rendeleme: düzgün hâle getirme ![]() rengârenk: renk renk, güzel renklerle bezenmiş ![]() rengin: süslü, güzel, parlak ![]() rês: baş, kafa ![]() resail: risaleler, küçük kitaplar, mektuplar ![]() resan: "yetişen, getiren" mânâsında son ek ![]() rêsen: kendi başına ![]() resm: resim ![]() resmigeçit: özel günlerde yapılan geçit töreni ![]() resmiküşâd: açılış töreni ![]() resmiyet: resmîlik ![]() resûl: yeni bir kitapla gönderilen peygamber ![]() Resûliekrem: "en kerim peygamber" mânâsında Peygamberimiz ![]() Resûlullah: ALLAH ın resulü, Peygamberimiz ![]() rêsülmal: sermaye, ana para ![]() reşad: doğru yolda olma ![]() reşadetpenah: doğru sığınak ![]() reşahat: sızıntılar ![]() reşha: sızıntı ![]() reşid: hak yolda giden, ergin, olgun ![]() revâ: uygun, lâyık ![]() revâbıt: rabıtalar, bağlılıklar ![]() revac: geçerlik, değer, sürüm ![]() revak: sundurma, çardak ![]() revan: giden, akan ![]() revâtib: vazifeler, maaşlar ![]() revâyih: rayihalar, kokular ![]() revh: rahat ![]() revnak: parlaklık, tazelik, süs ![]() revnakdâr: parlak, taze, hoş ![]() rey: oy, görüş, fikir ![]() reyhan: güzel bir koku, hoş kokulu bir bitki ![]() reyyan: suya kanmış, tatmin olmuş ![]() rez: üzüm, asma ![]() rezâil: rezillikler, utanılacak şeyler ![]() rezâlet: utanılacak hâl ve iş ![]() rezil: utanmaz, alçak ![]() rezilürüsva: ayıpları meydana çıkmakla alçalıp kötü hâle düşmek ![]() Rezzak: bütün yaratıkların rızkını veren, ALLAH ![]() Rezzakane: rızık verircesine ![]() Rezzakıyet: ALLAH ın rızık vermesi ![]() rıbh: kâr, kazanç ![]() rıdvan: memnunluk ![]() rıfk: yumuşaklık, tatlılık ![]() rıhlet: yolculuk, göç ![]() rızâ: memnunluk, hoşnutluk ![]() rızâdâde: hoşnut olmuş ![]() rızâenlillah: ALLAH rızası için ![]() rızık: ALLAH ın ihsanı olan maddî ve mânevî nimetler ![]() rızk: maddî ve mânevî nimetler ![]() rızkıfıtrî: yaşamak için gereken normal rızık ![]() rızkımecazî: alışkanlık sebebiyle ihtiyaç hâline gelen anormal rızık ![]() riayet: uyma, uygunluk ![]() riayetkâr: riayet eden, uyan ![]() ribâ: faiz, haram para ![]() ribh: kazanç ![]() rica: ümid etme, isteme ![]() ricakârâne: rica edercesine ![]() ricâl: erkekler ![]() ricâlen: erkek olarak ![]() ricânâme: rica yazısı, ümit ifade eden yazı ![]() ricat: geri dönme, kaçma ![]() ridâ: örtü ![]() rifât: yükseklik ![]() rîhireyhan: hoş kokulu rüzgâr ![]() rikkat: acıma, yumuşaklık, yufka yüreklilik, kalb inceliği ![]() rind: aldırışsız, kalender ![]() Risale-i Nur: Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin îman ve islâmiyet hakikatlarını izah ve ispat eden çok değerli kitaplarının umumî adı ![]() risale: küçük kitap, mektup ![]() risalet: resullük, peygamberlik ![]() Risaletpenahi: peygamberlik kendisinde noktalanan Peygamberimiz ![]() riş: kabuk, yara ![]() ritm: ahenk ![]() rivâyât: rivayetler ![]() rivâyet: hikâye edilen, anlatılan, hadîs nakli ![]() riyâ: gösteriş, ihlassızlık ![]() riyâkâr: gösterişçi ![]() riyâkârâne: gösteriş yaparcasına ![]() riyaset: başkanlık ![]() riyâzât: riyazetler ![]() riyâzet: nefsi ıslah için az gıda ile yaşama ![]() riyâzetkârâne: az gıda ile yaşayıp nefsi terbiye edercesine ![]() riyazî: matematikle ilgili ![]() riyaziyat: matematik ilmi ![]() riyaziye: matematik ![]() romanvârî: roman gibi ![]() rovelver: tabanca ![]() röntgen: ışın, ışın aleti ![]() rub: dörtte bir ![]() Rubûbiyet: ilâhî terbiye, ALLAH ın bütün varlıkları eksik bir hâlden mükemmel bir hâle doğru ***ürmesi, bu esnada her nevi ihtiyaçlarını vermesi ve onları emrine itaat ettirmesi ![]() rubûbiyetperver: terbiye etmeyi seven ALLAH ![]() Rufaî: Rufailik diye bilinen bir tarikatı kuran, bu tarikattan olan ![]() rûh: can, his, öz ![]() rûhanî: ruh ile ilgili, görünmez varlık, ruh, melek, cin ![]() rûhaniyat: ruhanîler ![]() rûhaniyet: ruh hâli, ölen insanın devam eden ruhî kuvveti ![]() rûhaniyyûn: ruhlar âleminden olanlar ![]() rûhban: Hıristiyan din adamı ![]() rûhefzâ: ruhu okşayan ![]() rûhen: ruh bakımından, ruhça ![]() rûhî: ruhla ilgili ![]() rûhiyat: ruh ilmi ![]() ruhsat: izin, müsaade ![]() Rumî: bir nevi takvim ![]() rumûz: gizli anlamlar ![]() rumûzât: remizler, gizli mânâlar ![]() runümâ: yüzünü gösteren ![]() rusül: resuller, peygamberler ![]() rûşen: parlak, aydın ![]() rutubet: nem, ıslaklık ![]() ruyizemin: yeryüzü ![]() rûz: gün ![]() rûznâme: günleri gösteren yazı, takvim, günlük yazı ![]() rûzumahşer: öldükten sonra dirilip toplanma günü ![]() rübâ: "alan, çalan, kapan" mânâsında son ek ![]() rübai: dörtlük ![]() rüchan: üstünlük ![]() rüchaniyet: üstünlük ![]() rücû: geri dönme ![]() rüesa: reisler, başkanlar ![]() rüfeka: refikler, arkadaşlar ![]() rükn: rükün, direk, sütun ![]() rükû: namazda eğilme ![]() rükün: direk, sütun ![]() Rüstem: kuvvetiyle meşhur bir efsane kahramanı ![]() rüsûb: tortu ![]() rüsûbât: tortular ![]() rüsûh: ustalık, sağlamlık, maharet ![]() rüsva: rezil, maskara ![]() rüşd: doğru yolu bilme, olgunluk ![]() rüşeym: oğulcuk, embriyon ![]() rüşvet: bir işin yapılması için haksız alınan veya verilen haram para ![]() rütbe: derece, basamak ![]() rütbeten: rütbece ![]() rütebî: rütbelerle ilgili ![]() rüûs: başlar, kafalar ![]() rüyâ: uykudayken girilen misalî bir âlemde görülenler ![]() rüyâyısâdıka: doğru rüya ![]() rüyet: görme ![]() rüyetullah: ALLAH ı görme ![]() rüzgâr: yel, zaman, dünya |
![]() |
![]() |
![]() |
Arapça Sözlük |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Arapça SözlükS sâ: 3120 gram ağırlık ![]() saâdât: saadetler, mutluluklar ![]() saâdet: mutluluk ![]() saâdetâver: mutluluk verici ![]() saâdetfeşân: mutluluk saçan ![]() saâdetgâh: mutluluk yeri ![]() saâdetkârâne: mutlu olarak ![]() saâdetresân: mutluluğa ***üren ![]() saat: saat, zaman, devir, kıyamet ![]() sâb: zor, güç ![]() sabâ: hoş bir rüzgâr ![]() sabâhat: yüz güzelliği ![]() sabâvet: çocukluk ![]() sâbık: önceki, geçen, geçmiş ![]() sâbıka: önceden işlenmiş suç ![]() sâbıkan: önceden ![]() sabırsûz: sabrı yıkan, taşıran ![]() sabırşiken: sabrı kıran ve bozan ![]() sabî: bebek, küçük çocuk ![]() sâbian: yedincisi ![]() sâbiha: yüzen ![]() Sâbiî: yıldıza tapan ![]() Sâbiîyyûn: yıldıza tapanlar ![]() sâbir: sabreden ![]() sâbit: durgun, duran, kesinleşmiş ![]() sâbitiyet: sabitlik ![]() sabiyy: sabi, bebek, küçük çocuk ![]() sabr: sabır, acıya katlanma ![]() sabrıcemîl: güzel bir sabır ![]() sabûr: çok sabırlı ![]() sabûrâne: sabırlı olarak ![]() sâcid: secde eden ![]() sad: yüz sayısı ![]() sadâ: ses, seda ![]() sadaka: ALLAH için yapılan yardım ![]() sadâkat: bağlılık, dostluk, doğruluk ![]() sadâkatkârâne: sadakat edercesine, bağlılığını gösterircesine ![]() sadâkatmedâr: sadakat vesilesi, bağlılık sebebi ![]() sadakte: doğru söyledin ![]() sadâret: başbakanlık ![]() sâdât: seyyidler, Peygamberimizin neslinden olanlar ![]() saddaknâ: tasdik ettik, onayladık ![]() sâde: yalın, süssüz, katkısız ![]() saded: konu, maksat ![]() sâdedil: kolay aldanan ![]() sadef: kap, kabuk ![]() sademât: vuruşlar ![]() sâdık: doğru, samimi, bağlı ![]() sâdıkane: doğruluk üzerine, samimiyetle, bağlılığını gösterircesine ![]() sâdıkıyet: doğruluk, bağlılık ![]() sâdır: çıkan ![]() Sâdî: Gülistan isimli ünlü eserin de yazarı olan hakîm bir zat ![]() sadîk: çok sadık ![]() sâdisen: altıncısı ![]() sadme: vuruş ![]() sadr: göğüs, yürek, ön, baş, ileri ![]() sadûk: çok sadık, gayet bağlı ![]() sâf: katkısız, duru, temiz, bön ![]() safâ: gönül şenliği, ferahlık ![]() safahât: safhalar, devreler ![]() safbeste: saf bağlamış, saf tutmuş ![]() sâfderun: kolay aldanan ![]() sâfdil: gönlü saf, kalbi temiz ![]() sâfdilâne: kalbi saf biri gibi, safça ![]() Safevîler: iranda kurulmuş eski bir devlet ![]() saff: sıra, dizi ![]() safh: bağışlama ![]() safha: devre, dönem ![]() sâfî: temiz, katışıksız, duru ![]() sâfil: aşağı ![]() sâfilîn: aşağılar ![]() sâfiyâne: saf hâlde, safça ![]() sâfiyât: saflık, temizlik ![]() sâfiye: saf, arı, temiz ![]() sâfiyet: saflık, temizlik ![]() safsata: uydurma, aldatıcı mantık oyunu ![]() safsatiyât: safsatalar, uydurmalar ![]() safvet: saflık, duruluk, temizlik ![]() sağir: küçük, ufak ![]() sâha: alan, meydan ![]() sahâbe: sahipler, Peygamberimizin arkadaşları ![]() sahâbet: sahip olma, sahiplik ![]() sahâbetkârâne: sahip çıkarcasına, korurcasına ![]() sahâbî: Peygamberimizi görerek îman eden hayırlı kimseler ![]() sahâif: sayfalar ![]() sahâvet: cömertlik ![]() sahî: cömert ![]() sâhib: sahip, koruyucu, sohbet arkadaşı ![]() sahife: sayfa ![]() sahih: doğru, sağlam, kesin hadîs ![]() sâhil: kıyı ![]() sâhir: büyücü ![]() sahn: sıcaklık, boşluk ![]() sahne: oyun yeri ![]() sahrâ: kır, ova, çöl ![]() sahrânişin: çölde oturan, bedevi ![]() Sahret: tarihi bir kaya ![]() sahte: düzme, yapmacık ![]() sahtekâr: sahteci, aldatıcı ![]() sahtiyân: cilâlı deri ![]() sahûr: oruçta gece yemeği ![]() sahv: sahve, ayılma ![]() Saîd Nursî: zamanımızın en büyük âlim ve mütefekkiri, asrın müceddidi, Nur Risalelerinin yazarı ![]() saîd: saadetli ![]() sâik: sevkeden, ***üren ![]() sâika: sevkedip ***üren bir his ![]() sâika: yıldırım ![]() sâikavârî: yıldırım gibi ![]() sâil: soran, isteyen, dilenen, dilenci ![]() sâim: oruçlu ![]() sâir: diğer, başka ![]() sakam: hastalık, bozukluk ![]() sakamet: bozukluk, hastalık ![]() sakar: cehennem ![]() sakf: dam, çatı, tavan ![]() sâkıb: parlak ![]() sâkıt: düşen, düşük ![]() sâkî: sucu, su veren ![]() sakîl: ağır, can sıkıcı, çirkin ![]() sakîle: ağır olan ![]() sâkim: hasta, sakat ![]() sâkin: hareketsiz ![]() sâkit: suskun ![]() sâkitâne: susarak, sessizce ![]() sako: ceket, üste giyilen elbise ![]() sâl: yıl, sene ![]() salâ: minarede okunan dua ![]() salâbet: katılık, sağlamlık, merdane tavır ![]() salâh: iyilik, rahatlık ![]() salâhat: günahsızlık ve temizlik, dindarlık ![]() salâhiyet: yetki ![]() salâhiyetdâr: yetkili ![]() salât: namaz ![]() salâtüselâm: dua ve selâm, salâvat getirme ![]() salâvât: Peygamberimiz için edilen dualar ![]() salhâne: mezbaha ![]() salîb: haç ![]() sâlibe: negatif, olumsuz ![]() salif: geçen, geçmiş ![]() sâlih: dindar, uygun, iyi hâlli ![]() sâliha: iyi hâl üzere olan dindar hanım ![]() sâlihât: iyilikler, dine uygun ameller ![]() sâlik: giden, yürüyen ![]() sâlim: sağlam, eksiksiz, korkusuz ![]() sâlimen: sağlam ve eksiksiz bir hâlde ![]() sâlise: üçüncü ![]() sâlisen: üçüncüsü ![]() sallALLAH üaleyhivesellem: ALLAH ona salât ve selâm eylesin ![]() saltanat: idarî kuvvet ve kudret, hâkimiyet, sultanlık, padişahlık ![]() salvele: Peygamberimize okunan salavat ve sair dualar ![]() sâmân: servet, zenginlik ![]() Samanyolu: uzaktan parlak bir yol gibi görünen yıldızlar kümesi ![]() Samed: ALLAH ın, "herşey kendisine muhtaç olduğu hâlde kendisi hiçbir şeye muhtaç değil," mânâsındaki ismi ![]() Samedanî: Samed olan ALLAH ile ilgili, ilâhî ![]() Samedanîyet: Samedanîlik ![]() Samediyet: ALLAH ın hiçbir şeye ihtiyacı bulunmaması ve bütün varlıkların kendisine muhtaç olması hakikatı ![]() sâmî: dinleyici ![]() sâmiâ: işitme duyusu ![]() samie: yüksek, yüce ![]() samim: iç, asıl, öz ![]() samimane: samimi bir hâlle ![]() samimî: candan, içten ![]() samimiyet: içtenlik ![]() sâminen: sekizincisi ![]() sâmite: suskun ![]() sân: "benzer, andırır" mânâsında son ek ![]() sanât: ustalık, hüner ![]() sanâten: sanatça ![]() sanâtkâr: sanatçı ![]() sanâtkârâne: sanatlıca ![]() sanâtperver: sanatsever ![]() sanâtperverâne: sanatseverce ![]() sanâtüttedelli: muhatabın söyleneni anlayabilmesi için onun seviyesine inme mânâsında belagat ilminde bir sanat türü ![]() sanavber: kozalak, koni şeklinde ![]() sanâvî: sanatlı ![]() sanâyî: sanatlar ![]() sandukça: küçük sandık, kutu ![]() sanem: put, heykel ![]() sanemmisal: put gibi ![]() sanemperest: puta tapan ![]() sanevberî: koni biçiminde olan ![]() sanevî: ikinci derecede ![]() Sâni: herşeyi sanatlı yaratan ALLAH ![]() sani: ikinci ![]() saniiyet: sanilik, sanatlı yapıcılık ![]() saniye: ikinci ![]() saniyen: ikincisi ![]() sansür: yayınların denetlenmesi ![]() santrifüj: merkezkaç kuvveti ![]() sarâ: bir çeşit asabi hastalık ![]() sarahat: açıklık ![]() sarahaten: açıkça ![]() saray: büyük ve güzel bina ![]() sarf: dilbilgisinin konusu kelimeler olan bölümü ![]() sarf: harcama, gider ![]() Sarfe: Kuranın mûcize olduğunu gösteren usûllerden biri ![]() sarfınazar: gözden kaçan ![]() sarfiyât: masraflar, giderler ![]() sarhoşane: sarhoşça ![]() sarık: başa sarılan bez ![]() sârık: hırsız ![]() sârıkane: hırsızcasına ![]() sârî: bulaşıcı ![]() sarîh: açık ![]() sarîhan: açıkça ![]() sarrâf: kuyumcu ![]() sath: yüzey ![]() sathî: derinliksiz, sığ, yüzeyden ![]() sâtı: parlak ![]() satıh: yüzey ![]() Satîh: bedeni kemiksiz etten ibaret olan hilkat garibesi bir kâhin, falcı ![]() satvet: ezici kuvvet ![]() Savâ: kutsal sayılan ve Peygamberimizin doğduğu gece kuruyan bir göl ![]() savâb: doğru ![]() savb: cihet, yön, taraf ![]() savlet: saldırma, saldırı ![]() savm: oruç ![]() savmıvisal: iftar etmeksizin üst üste tutulan oruç ![]() savt: ses ![]() sây: çalışma, emek ![]() sayd: avlanma ![]() saye: koruma ![]() sayeban: koruyan, gölgelik ![]() sayfiye: yazlık ![]() sayha: yüksek ses ![]() saykal: cilâ ![]() sayyad: avcı ![]() sâz: "eden, yapan" mânâsında son ek ![]() saz: müzik âleti, musiki sesi ![]() sebaimeşhûre: ünlü yediler ![]() sebât: dayanma, kararlılık ![]() sebâtkâr: sebatlı, kararlı ![]() sebâtkârâne: sebat edercesine ![]() sebb: sövme ![]() Sebê: Yemen ülkesinde tarihî bir şehir ![]() sebeb: vasıta, vesile, araç ![]() sebebiyet: sebep olma ![]() sebil: cadde, su dağıtımı ![]() Sebîr: Mekkede bir dağ ![]() sebkat: ilerleme, geçme ![]() sebr: mantıkta bir ispat yolu ![]() sebûiyet: yırtıcılık ![]() sebülmesanî: tekrar tekrar okunan, iki kez nazil olan Fatiha sûresi ![]() sebzevât: yeşil bitkiler ![]() secâ: cıvıltı ![]() secâyâ: seciyeler, karakterler ![]() seccal: akıp giden ![]() secde: ALLAH için yere kapanış ![]() secdegâh: secde yeri ![]() secdevari: secde gibi ![]() seceât: cıvıltılar, ritimli sesler ![]() seci: nesir kafiyesi ![]() seciye: karakter ![]() seciyeten: karakter itibariyle ![]() sedâ: ses ![]() sedâd: istikamet, doğruluk ![]() sedd: set, engel ![]() sedid: doğru, sağlam ![]() seele: dilenenler ![]() sefâ: eğlenme ![]() sefâhet: kıt akıllılık, düşüncesizlik, günahlara düşkünlük ![]() sefâhetkârâne: akılsızca, haram eğlencelere dalarcasına ![]() sefâin: gemiler ![]() sefâlet: düşkünlük, aşağılık ![]() sefâlethâne: sefalet yeri, düşkünlük evi ![]() sefâret: elçilik ![]() sefer: yolculuk, savaş, kez ![]() seferber: sefere hazırlık ![]() seferî: seferde olma hâli ![]() sefîh: kıt akıllı, düşüncesiz, zevke düşkün ![]() sefîhane: sefihce, zevkine düşkün biri gibi, düşüncesizce ![]() sefîl: düşkün, aşağı ![]() sefîne: gemi ![]() sefîr: elçi ![]() sefk: kan akıtma, kan dökme ![]() sehâ: cömertlik ![]() sehâb: bulut ![]() sehâvet: cömertlik ![]() sehâvetkârâne: cömertçe ![]() sehâvetperverâne: cömerliği severcesine ![]() seher: tan ![]() sehergâh: seher zamanı, yeri ![]() sehhar: sihirbaz, büyücü ![]() sehîm: pay sahibi ![]() sehiv: hata, yanlışlık ![]() sehl: kolay ![]() sehlimümteni: yazılması veya söylenmesi kolay görünen, ama denendiğinde zor olduğu anlaşılan eser ![]() sehm: sehim, pay ![]() sehpa: küçük masa, idam tahtası ![]() sehv: hata, yanlış ![]() sehven: yanlışlıkla ![]() sekal: cin ve insan ![]() sekaleyn: cinler ve insanlar ![]() sekam: hastalık ![]() sekenât: sekeneler, oturanlar, yerliler ![]() sekene: oturan, yerli ![]() sekerât: ölüm hâli, kendinden geçmeler, esrimeler ![]() sekîne: sakinlik, okuyana sakinlik veren önemli bir dua ![]() sekînet: sakinlik, gönül huzuru, kalbin rahat olması ![]() sekir: sekr, kendinden geçme hâli, sarhoşluk, esrime ![]() Sekkakî: büyük bir edebiyat âlimi ![]() sekr: kendinden geçme hâli, sarhoşluk, esrime ![]() sekte: durma, kesiklik ![]() selâm: rahatlık, emniyet, barış, iyilik ![]() selâmet: kurtuluş, emniyet ![]() selâset: akıcılık ![]() selâsil: silsileler ![]() selâtin: sultanlar ![]() selb: kapma, alma, silme, kaldırma, red ![]() selef: önceki, yeri doldurulan ![]() selefisâlihîn: dinin ilk zamanlarındaki rehber âlimler ![]() selefiye: önceden yaşamış müslüman büyüklerinin yolu ![]() selhhâne: hayvan kesimi yapılan yer, mezbaha ![]() selîm: sağlam, kusursuz ![]() selîs: akıcı ![]() sellemetüsselâm: gelişigüzel ![]() selm: barışma, itaat ![]() selsebîl: cennette bir pınar ![]() selvele: Peygamberimize okunan dualar ![]() sem: işitme ![]() semâ: gökyüzü ![]() semahat: iyilikseverlik, yardımseverlik ![]() semâniye: sekiz ![]() semâvât: semalar, gökler ![]() semâvî: sema ile ilgili ![]() sembol: timsal, mânâlı işaret ![]() semek: balık ![]() semen: yağ, değer ![]() semeni: paha, değer ![]() semerât: meyveler ![]() semere: meyve, ürün ![]() semeredâr: meyveli ![]() semî: işitici ![]() semîane: işitircesine ![]() semiz: besili ![]() semm: zehir ![]() semmikatil: öldürücü zehir ![]() sempati: cana yakınlık ![]() semrâ: esmer güzeli ![]() Semûd: Sâlih aleyhisselâmın kavmi ![]() semûm: yakıcı rüzgâr ![]() semûre: bir cins ağaç ![]() senâ: övme ![]() senâhân: sena eden, öven ![]() senâkâr: sena edici, övücü ![]() senâkârâne: övercesine ![]() sene: yıl ![]() sened: senet, güvenilir söz veya yazı ![]() senevî: senelik, yıllık ![]() seng: taş ![]() seniyye: temiz, yüce ![]() septisizm: şüphecilik felsefesi, kararsızlık ![]() ser: baş ![]() serâ: yer, toprak ![]() serâb: serap, olmayıp da var gibi görünen ![]() serâir: sırlar ![]() serâpâ: baştan başa ![]() serâser: baştan başa ![]() serasker: komutan ![]() serbeser: baş başa ![]() serbestâne: serbestçe ![]() serbestî: serbestlik, hürlük ![]() serbestiyet: serbest olma hâli ![]() serd: söyleme ![]() serdâr: komutan ![]() serdengeçti: fedakâr, kahraman ![]() serefrâz: başı dik, üstün ![]() serencâm: başa gelen olaylar ![]() Serendib: Seylan adası ![]() seretan: kangren, kanser hastalığı ![]() sereyân: yayılma ![]() serfirâz: başlar üstünde ![]() serfürû: baş eğme ![]() sergardiyan: baş gardiyan ![]() sergerdân: şaşkın, başıboş ![]() sergerde: başıbozuk ![]() sergüzeşt: macera, serüven ![]() sergüzeşte: macera, serüven ![]() serî: çabuk ![]() serîr: kürsü, taht ![]() serîüsseyr: hızlı akan ![]() serîütteessür: hemen etkilenen ![]() serîüzzevâl: çabuk geçen ![]() seriye: askerî bölük ![]() serkâtib: baş yazıcı ![]() serkeş: baş kaldıran ![]() serkeşane: baş kaldırırcasına ![]() sermaye: ana mal, ana para ![]() sermed: sürekli, ebedî ve ezelî, ALLAH ![]() sermedî: ebedî, sürekli ![]() sermediyet: ebedîlik, süreklilik ![]() sermest: kendinden geçmiş ![]() sermeşk: örnek, nümune ![]() sernâme: önsöz, baş yazı ![]() serpûş: başlık, başı örten şey ![]() serrişte: ip ucu, söyleyip durma ![]() serseri: başıboş, işsiz güçsüz, söz dinlemez, düzene uymaz ![]() serseriyane: serserice ![]() sertâc: baş tacı ![]() serteser: baştan başa ![]() server: baş, reis ![]() servet: mal, varlık ![]() serzâkir: baş zikirci ![]() serzeniş: başa kakma, takaza ![]() set: engel, duvar ![]() setr: örtme, gizleme ![]() setre: yarı resmi ceket ![]() setretmek: örtüp gizlemek ![]() setriavret: gösterilmesi yasak yerleri örtme ![]() Settar: günahları örten, ALLAH ![]() settare: görünmemek için girilecek yer, örten, kapatan ![]() Settarüluyûb: ayıpları örten ALLAH ![]() sevab: sevap, dine uygun davranış ![]() sevabdâr: sevaplı ![]() sevabdârâne: sevaplıca ![]() sevâbit: duranlar, sabit yıldızlar ![]() sevâd: karartı ![]() sevâdıâzam: insanların ekseriyeti, büyük çoğunluk ![]() sevahil: sahiller, kıyılar ![]() sevdâ: aşk hastalığı, sevgi, heves, siyah ![]() sevk: yollama, gönderme ![]() sevkiyât: göndermeler, yollamalar ![]() sevkülceyş: asker gönderme, yollama ![]() Sevr: Osmanlı topraklarını paylaşmayı esas alan sözleşme ![]() sevr: öküz, boğa burcu ![]() seyahat: gezme, gezinti ![]() seyahatnâme: seyahat yazıları ![]() seyda: efendi, hoca, şeyh ![]() seyelân: akma, akıntı ![]() seyeran: gezinme ![]() seyf: kılıç ![]() seyah: ALLAH ın kılıcı ![]() seyl: sel, akıntı ![]() seylab: taşkın akan su, sel ![]() seyr: etrafa bakınarak gezinme ![]() seyran: gezinti ![]() seyrangâh: güzel manzaralı gezinti yeri ![]() seyrisülûk: manen yükselmek için bir yola girip yürümek ![]() seyrüsefer: gezinti ve yolculuk ![]() seyyah: seyahat eden, gezgin ![]() seyyal: akan, akıcı ![]() seyyalât: akıcı şeyler ![]() seyyale: akan, akıp giden ![]() seyyar: dolaşan, gezen ![]() seyyarât: seyyareler, gezegenler ![]() seyyare: gezegen ![]() seyyiat: çirkinlikler ![]() seyyiatâlûd: çirkinliklerle karışık ![]() seyyid: efendi, Peygamberimizin soyundan olan ![]() seyyie: çirkinlik, günah ![]() sezâ: lâyık, uygun ![]() sıbah: güzel nesneler, parıltı ![]() sıbga: boya ![]() sıbyan: çocuklar ![]() sıddîk: çok samimi, çok bağlı, çok doğru ![]() sıddîkîn: sıddîkler ![]() sıddîkiyet: sıddîklik, manen pek yüksek bir makam ![]() sıdk: doğruluk, doğru söz, samimilik, bağlılık ![]() sıfat: özellik ![]() sıfât: sıfatlar, özellikler ![]() sıfatî: sıfatla ilgili ![]() Sıffin: sahabeler arasında meydana gelen bir savaşın adı ![]() sıgar: küçüklük, kıymetsizlik, küçükler ![]() sıhhat: sağlık ![]() sıklet: ağırlık ![]() sıla: isimden sonra gelip ismi açıklayan cümle ![]() sılâ: kavuşma, asıl memleket ![]() sılâirahim: akrabalarla alâkayı kesmeyip devam ettirmek ![]() sımah: kulak ![]() sınıf: kısım, bölüm, tabaka ![]() sır: gizlilik, gizli bilgi, kalbî bir his ![]() Sırat: âhirette cennete gitmek için üstünden geçilen köprü ![]() sıratımüstakim: en doğru yol, islâm yolu ![]() sıravârî: sıralı gibi ![]() sırf: yalnız ![]() sırrentenevveret: görünmeden nurlandırma, îman hakikatlarını örtülü hizmetlerle yayma ![]() sıtma: bir hastalık ![]() sıyam: oruçlar ![]() sibak: geçmiş, önceki ![]() sicil: kayıt ![]() sicn: hapis, zindan ![]() sidre: bir ağaç, gökte mânevî bir yer ![]() Sidretülmünteha: yaratılanların bittiği sınır ![]() siga: kip, fiil çekim şekli ![]() sihâm: oklar ![]() sihir: büyü ![]() sihirbaz: büyücü ![]() sihr: büyü ![]() sikke: paranın üstüne basılan damga ![]() sille: tokat ![]() silm: barışma ![]() silsile: zincir, zincirleme, ard arda gelen ![]() sîm: gümüş ![]() sîma: yüz, çehre ![]() simurga: büyük bir kuş, anka kuşu ![]() simya: eski kimya ![]() Sînâ: bir dağ ismi ![]() sîne: göğüs, kalb ![]() sinematoğraf: sinema ![]() sinematoğrafvari: sinema gibi ![]() sinemavârî: sinema gibi ![]() sinn: yaş ![]() sinnen: yaşça ![]() sinniteklif: dinî mesuliyetin başladığı ergenlik çağı ![]() sinsi: kendini gizleyen, gizlenen ![]() sinyal: işaret ![]() sipariş: ısmarlama ![]() siper: korunak ![]() sirâc: lâmba, fener ![]() sirâyet: bulaşma, yayılma ![]() sîret: insanın mânevî hâli, ahlâkı ![]() sirkat: hırsızlık, çalma ![]() sitayiş: övme ![]() sitayişkârane: överek ![]() sitem: çıkışma, eziyet ![]() sitte: altı ![]() sivil: asker olmayan ![]() siyâdet: seyyidlik, efendilik ![]() siyak: söz gelişi, bir sözün hemen öncesinde geçen sözler ![]() siyanet: koruma ![]() siyaset: politika, insanları idare etme sanatı ![]() siyasetkârane: siyaset yaparcasına ![]() siyasetvari: siyaset gibi ![]() siyasiyyun: politikacılar ![]() siyer: gidişler, yollar, Peygamberimizi anlatan kitap ![]() siyonist: Yahudilerin ülküsüne inanan, islâm düşmanı ![]() skolâstik: ortaçağ Hıristiyanlık eğitimi ![]() Sofestâî: olumlu veya olumsuz hiçbir hükme varmayan kuşkucu felsefeci ![]() sofî: tarikat adamı, tesavvuf ehli ![]() sofîmeşreb: tasavvuf yolunda olan ![]() sofizm: hakikatı tanımayan şüpheci filozofların felsefesi ![]() sofra: üstünde yemek yenilen yaygı ![]() sofu: sofi, tasavvuf yolcusu ![]() sohbet: tatlı tatlı konuşma ![]() Sokrat: eski bir filozof ![]() sosyal: içtimaî, topluma ait ![]() sosyalist: sosyalizme inanan, toplumcu ![]() sosyalizm: toplumculuk, bütün malları devlet elinde toplamak isteyen bir anlayış ![]() spiritüalizm: ruhçuluk ![]() sû: kötü ![]() suâl: soru, istek ![]() subh: sabah ![]() sudûr: çıkma, gelme ![]() suffa: sofa, suffe ![]() Suffe: Peygamberimizin mescidine bitişik yer, bekâr sahabelerin kaldığı mekân ![]() sufuf: saflar, sıralar ![]() suğra: pek küçük, mantıkta küçük önerme ![]() suhre: isteksiz yapan ![]() suhuf: sahifeler, bazı peygamberlere gelen ve ilâhî emirleri bildiren sayfalar ![]() suhûlet: kolaylık ![]() sûiihtiyar: iradenin kötü yönde kullanımı ![]() sûiistimal: kötüye kullanma ![]() sûikasd: maksadın kötü oluşu, öldürme teşebbüsü ![]() sûizan: kötü sanma ![]() sûk: çarşı ![]() sukut: düşme, alçalma ![]() sulb: sert, katı ![]() suleha: sâlihler, iyi hâlliler ![]() sulfato: kinin, sıtma ilacı ![]() sulh: barış ![]() sulhkârâne: barış edercesine ![]() sulhperver: barışsever ![]() Sultan: "saltanatıyle kâinatı idare eden" mânâsında ilâhî isim ![]() sultan: padişah, saltanat süren ![]() sun: yapmak, iş ![]() sunî: yapay, sahte ![]() Sûr: kıyamet borusu ![]() sur: kale duvarı ![]() sûre: Kurânın âyetlerden oluşan her bir bölümü ![]() sûret: şekil, biçim, görünüş ![]() sûreta: görünüşte, şeklen ![]() sûreten: sûretçe, biçimce, görünüşte ![]() sûretperest: sûrete pek düşkün olan ![]() sûrî: sûrete ait, görünüşte ![]() susmar: kertenkele ![]() sutûr: satırlar, yazı dizileri ![]() suûbet: zorluk, güçlük ![]() suûd: yükselme ![]() suver: sûreler, sûretler ![]() sûz: "yakan, yakıcı, bozucu" mânâsında son ek ![]() sûzan: yakıcı ![]() sûznâk: yakıcı ![]() Sübhan: eksikliklerden uzak ve mükemmel sıfatlar sahibi olan ALLAH ![]() sübhanALLAH : "ALLAH eksikliklerden uzaktır" mânâsında bir tabir ![]() sübjektif: şahsî görüşe göre olan, indî ![]() sübût: sabit oluş, kesinleşme ![]() sübûtî: sabit olmakla ilgili ![]() sücud: secde etmek ![]() süeda: saidler, mutluluğa erenler ![]() süfeha: sefihler, kıt akıllılar, günahkârlar ![]() süflî: aşağı, adi ![]() süfliyât: aşağı şeyler ![]() süfliyet: aşağılık, adilik ![]() Süfyan: âhirzamanda gelen ve kendisi gibi münafıklara "ulu önder"lik ederek dini yıkmaya çalışan dehşetli bir dinsiz, islâm deccalı ![]() Sühâ: pek küçük görünen bir yıldızın ismi ![]() süheyl: kolay, uygun, yumuşak, bir yıldız ![]() sühûlet: kolaylık ![]() sühûnet: sıcaklık, hararet ![]() sükna: oturacak yer ![]() sükûn: durgunluk, dinme ![]() sükûnet: sakinlik, durgunluk ![]() sükût: susma, konuşmama, sessizlik ![]() sükûtî: susma ile ilgili ![]() sülâle: soy ![]() süleha: sâlihler, iyi hâlliler ![]() Süleymanvârî: Süleyman aleyhisselâm gibi ![]() sülûk: bir yola girmek, manen yükselmek ![]() sülüs: üçte bir ![]() sümme: sonra ![]() sümmettedarik: elde edildikten sonra ![]() sünbül: başak, filiz ![]() sünbüllenmek: filizlenmek, başaklanmak, çoğalmak ![]() sündüs: süslü ipek kumaş ![]() sündüsmisal: ipekten yapılmış kumaş gibi ![]() sünen: sünnetler ![]() Sünnet: Peygamberimizin sözleri ve hâlleri ![]() Sünnetullah: yanlış olarak "tabiat kanunları" denilen ilâhî kanunlar ![]() sünnî: Peygamberimizin izinde giden, sünnete uyan ![]() sünûhat: kalbe gelen mânâlar, doğuşlar ![]() sürât: hız ![]() sürâtli: hızlı ![]() Süreyya: Ülker yıldızı, bir yıldız topluluğu ![]() sürûr: sevinç, neşe ![]() Süryânî: eski bir kavim ![]() sütre: perde, engel ![]() sütun: direk ![]() süvâri: ata binen, atlı asker ![]() süveydâ: siyahlık ![]() süyûf: kılıçlar ![]() Süyûtî: büyük bir fıkıh ve hadîs âlimi ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Arapça Sözlük |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Arapça SözlükŞ Şâbân: Arabî ayların sekizincisi ![]() şâd: şen, memnun ![]() şadırvan: etrafı musluklu kubbeli çeşme ![]() şafak: tan zamanı ![]() Şâfi: hastaya şifa veren ALLAH ![]() Şafiî: hak mezheplerden biri, onu kuran büyük âlimin ünvanı ![]() şâh: hükümdar, sultan ![]() şahab: gökteki ışıklı cisim ![]() şahâdet: şahitlik, ALLAH yolunda ölmek ![]() şâhâne: şaha yakışır şekilde ![]() şahbaz: doğan kuşu, çevik, yiğit ![]() şâhenşâh: şahların şahı ![]() şâheser: en üstün eser, baş eser ![]() şahıs: kişi, kimse ![]() şâhid: şahit, tanık, gören ![]() Şâhid: bütün zamanlardaki yaratıkları ve onların her hâlini gören ALLAH ![]() şâhik: yüksek, doruk ![]() şâhika: yüksek, doruk, zirve ![]() şahm: iç yağı ![]() şahmpâre: içyağı parçası ![]() şahs: şahıs, kişi, kimse ![]() şahsımânevî: insanların bir araya gelip oluşturdukları mânevî kişilik ![]() şahsî: kişiyle ilgili ![]() şahsiyat: kişilikler ![]() şahsiyet: kişilik ![]() şâibe: leke, kusur ![]() şaika: şevk verici, isteklendirici ![]() şairane: şairce ![]() şakî: yol kesen, haydut ![]() şâkir: hâlinden memnun olup şükreden ![]() şâkirâne: şükreden gibi ![]() şâkird: talebe, öğrenci ![]() şakk: yarık, yarılma, yarma ![]() Şakkıkamer: Peygamberimizin ayı iki parçaya ayırması mûcizesi ![]() şâkul: düşeyliği ölçme âleti ![]() şâkulî: düşey ![]() şâm: akşam ![]() şamar: tokat ![]() şâmil: kaplayan ![]() şamme: koklama duyusu ![]() şân: şeref, nam, hâl, iş ![]() şap: tuza benzer bir madde ![]() şape: çığ ![]() şarab: şarap, içki, bu isim helâl içkileri de kapsar ![]() şâre: saç, kıl ![]() şârık: doğudan çıkan, doğan, parlayan ![]() Şârî: şeriatı ortaya koyan, ALLAH ![]() şârih: şerheden, açıklayan ![]() şark: doğu ![]() şarkışimâlî: kuzeydoğu ![]() şarkiyât: islâm dünyasında araştırma yapma çalışması ![]() şarlatan: yalancı, aldatan, yüksekten atan ![]() şart: mutlaka gerekli olan, durum, yemin ![]() şartiye: şart olan ![]() şaş: şaşı ![]() şâşaa: parlaklık, gösteriş ![]() şâşaapâş: gösterişli görünen ![]() şatâhat: mânevî sarhoşluk hâlindeyken söylenen dengesiz sözler ![]() şavk: ışık, parıltı ![]() şâyân: yaraşır, uygun, layık ![]() şâyeste: uygun, lâyık ![]() şâyet: eğer, olur ki ![]() şâyia: söylenti, yayılma, duyulma ![]() şâz: kaide dışı, istisna ![]() Şâzelî: Şazeliye tarikatını kuran büyük velî, bu tarikattan olan ![]() şeâir: islâmî alâmetler, semboller, âdetler ![]() şeâmet: uğursuzluk, kötülük ![]() şeb: gece ![]() şebab: genç ![]() şebabet: gençlik ![]() şebabiyet: gençlik, tazelik ![]() şebeke: örgülenmiş, örgüt ![]() şebih: benzer ![]() şebnem: çiy, nem ![]() şebnemmisâl: çiy gibi ![]() şecâat: yiğitlik, öfke duygusunun normal derecesi ![]() şecer: ağaç ![]() şecere: ağaç, soy ağacı ![]() şecî: yiğit, kahraman ![]() şedâid: şiddetliler, şiddetli belâlar ![]() Şeddâd: Ad kavminin ulu önderi olan ünlü bir kâfir ![]() şedde: harfi iki kere okutan işaret ![]() şedîd: şiddetli ![]() şedîdâne: şiddetlice ![]() şef: çift, baş ![]() şefâat: af için vasıta olmak ![]() şefâatçi: af için vesile olan ![]() şefe: dudak ![]() şeffaf: saydam ![]() şeffafât: saydam olanlar ![]() şeffafiyet: saydamlık ![]() şefî: şefaatçı ![]() şefik: şefkatli ![]() şefikâne: şefkatlice ![]() şefiülmüznibin: günah işleyenlerin şefaatçısı ![]() şefkat: acıyarak karşılıksız sevme ![]() şefkaten: şefkatten dolayı, şefkat bakımından ![]() şefkatkâr: şefkatli ![]() şefkatkârâne: şefkat edercesine ![]() şefkatperver: şefkat etmeyi seven ![]() şefkatperverane: şefkat etmeyi severcesine, severek ![]() şehâdât: şahitlikler, şehitlikler ![]() şehâdet: şehitlik, şahitlik ![]() şehâdetnâme: diploma ![]() şehâmet: akıllıca yiğitlik ![]() şehbaz: çevik, cesur, beyaz doğan kuşu ![]() şehd: bal ![]() şehevânî: şehvetle ilgili ![]() şehevât: şehvetler ![]() şeheviye: şehvetle ilgili olan ![]() şehîd: şahit olan, ALLAH için ölen ![]() şehîk: hıçkırıkla karışık iç çekme ![]() şehir: büyük yerleşim birimi, kent ![]() şehîr: ünlü, tanınmış ![]() şehlâ: elâ göz, tatlı şaşı ![]() şehnâme: padişahların maceralarını anlatan eser ![]() şehnâz: ışıldayan, parlayan ![]() şehr: ay, şehir, kent ![]() şehrâyin: şenlenmiş şehir, şenlik ![]() şehrî: ay ile ilgili, aylık ![]() şehristân: memleket ![]() şehriyâr: hükümdar, padişah ![]() şehvânî: şehvetle ilgili ![]() şehvet: nefsin arzusu, cinsî istek ![]() şehvetengiz: şehvet uyandıran ![]() şek: şüphe ![]() şekâvet: sıkıntı, azap, işkence ![]() şekil: biçim ![]() şekl: şekil, biçim ![]() şekûr: çok şükreden ![]() şekvâ: şikâyet, sızlanma ![]() şekvânâme: şikâyet mektubu, yazısı ![]() şelâle: çağlayan ![]() şem: mum, ışık ![]() şemâ: ışık, çıra ![]() şemâtet: başkasının başına gelene sevinmek ![]() şemâtetkârâne: başkasının başına gelene sevinircesine ![]() şemm: koklamak ![]() şemme: koklama ![]() şems: güneş ![]() şemsüşşümûs: güneşlerin güneşi ![]() şemta: kocakarı ![]() şên: iş, hâl, tavır, hâdise ![]() şenâat: kötülük, alçaklık ![]() şenî: kötü ![]() şer': dinî kanunlar ![]() şer: kötülük, kötü ![]() şerâfet: şereflilik ![]() şerâit: şartlar ![]() şerân: şeriata göre, dinî kanunlar bakımından ![]() şerârât: kıvılcımlar ![]() şerâre: kıvılcım ![]() şerâret: şerlilik, kötülük ![]() şerâyi: şeriatlar, ilâhî emirler ![]() şerâyin: atardamar ![]() şeref: yücelik, büyüklük, değer ![]() şerefbahş: şeref veren ![]() şerefe: minarenin ezan okunan yeri ![]() şerefşiar: şerefli ![]() şerefyâb: şereflenen ![]() şerh: açıklama ![]() şerî: şeriatla ilgili, dinî ![]() şerîat: din, ilâhî kanunlar, ALLAH ın emirleri ve yasakları ![]() şerîatıfıtrîye: ALLAH ın tabiata koyduğu kanunlar ![]() şerid: şerit, zincir ![]() şerîf: şerefli ![]() şerîfeyn: şerefli iki şey, Mekke ve Medine ![]() şerik: ortak, rakip ![]() şerir: şerli, kötü ![]() şerriyet: kötülük ![]() şerûr: çok şerli, pek kötü ![]() şeş: altı ![]() şetâret: şenlik ![]() şetm: sövme, kötü söz söyleme ![]() şevâhık: doruklar ![]() şevâhid: şahitler ![]() şevk: şiddetli istek ![]() şevkengiz: isteklendiren ![]() şevkengizane: isteklendirircesine ![]() şevket: heybet, böyüklük ![]() Şevval: Arabî ayların onuncusu ![]() şey: nesne ![]() şeyâtin: şeytanlar ![]() şeydâ: tutkun ![]() şeyh: pir, tarikat önderi, ihtiyar ![]() şeyheyn: iki şeyh şeyhûhet: ihtiyarlık ![]() şeyhülislâm: Osmanlılarda en büyük din görevlisi ![]() şeyn: kusur ![]() şeytân: insanı azdırmaya çalışan görünmez yaratık ![]() şeytânât: şeytanlıklar ![]() şeytânet: şeytanlık ![]() şeytânî: şeytanca, şeytanla ilgili ![]() şeytânkârâne: şeytanca ![]() Şıkk: adeta yarım adam gibi olan ünlü bir kâhin ![]() şıkk: yarı, yarım, şık ![]() Şia: Şiiler, Hazreti Ali sevgisini meslek kabul edenler ![]() şiar: timsal, sembol, parola ![]() şiddet: sertlik, katılık, aşırılık ![]() şifâ: hastalıktan kurtuluş ![]() şifâbahş: şifa veren ![]() şifâdâr: şifalı ![]() şifâdârâne: şifalıca ![]() şifâhen: ağızdan, sözle ![]() şifâhî: sözlü ![]() şifâkâr: şifalı ![]() şifâresân: şifa veren ![]() şifâyâb: şifa bulma ![]() şifre: gizli işaretlerle yazılan yazı ![]() şihâb: şahap, akanyıldız, gök cismi ![]() Şiî: Hazreti Aliye aşırı taraftarlık gösteren kimse ![]() şikâf: "yırtan, parçalayan" mânâsında son ek ![]() şikâk: ayrılma, bölünme ![]() şikâr: av ![]() şikâyât: şikâyetler ![]() şikâyet: yakınma, derdini söyleme ![]() şikemperver: midesini seven, obur ![]() şiken: "koparan, kıran" mânâsında son ek ![]() şimâl: sol, kuzey ![]() şimâligarbî: kuzeybatı ![]() şimâlişarkî: kuzeydoğu ![]() şimendifer: tren ![]() şinik: on litrelik kap ![]() şîr: aslan ![]() şirâ: alım satım ![]() şirin: tatlı, sevimli ![]() şirk: ALLAH tan başka ilâh kabul etme ![]() şirkâlûd: şirk bulaşmış ![]() şirket: ortaklık, ortaklaşa kurulan iş kurumu ![]() şirret: geçimsiz, huysuz ![]() şita: kış ![]() şitab: koşmak ![]() şîve: söyleyiş, naz ![]() şöhret: ün, tanınırlık ![]() şöhretgîr: ün salma ![]() şöhretperest: şöhret düşkünü ![]() şöhretperverâne: şöhretsevercesine ![]() şöhretşiar: meşhur, ünlü ![]() şuâ: ışın, ışık teli ![]() şuâât: ışınlar ![]() şuarâ: şairler ![]() şûbe: bölüm, kısım ![]() şuh: şen, oynak ![]() şuhûd: şahit olma, gözlemleme ![]() şuhûdî: görme ile ilgili, görülebilen ![]() şuhûr: aylar ![]() şuhûruselâse: üç aylar ![]() şûle: alev, ışıltı ![]() şûledâr: alevli, ışıltılı ![]() şûlefeşân: ışık saçan ![]() şûm: uğursuz ![]() şûra: danışıp konuşmak için toplanılan yer ![]() şûre: çorak ![]() şûristân: çorak yerler ![]() şurût: şartlar ![]() şuûn: işler, fiiller ![]() şuûnât: işler, hâller ![]() şuûr: anlama, hissetme, farkında olma ![]() şuûrâne: anlayarak, bilerek ![]() şuûrdârâne: şuurlu bir biçimde ![]() şuûren: şuur ile ![]() şuûrkârâne: şuurlu bir biçimde ![]() şuvaz: kızgın ateş ![]() şübeh: şüpheler ![]() şübehât: şüpheler ![]() şühedâ: şehitler ![]() şühübât: ateş parçaları ![]() şükr: şükür, nimete karşı memnuniyetini gösterme ![]() şükrân: şükür hissi ![]() şükûfe: tomurcuk ![]() şükûfmisâl: tomurcuk gibi ![]() şükûk: şüpheler ![]() şükür: şükr, nimete karşı memnunluk göstermek ![]() şümûl: kapsam ![]() şümûs: güneşler ![]() şürb: içmek ![]() şürekâ: şerikler, ortaklar ![]() şürûr: şerler, kötülükler ![]() şüyû: yayılma, yayılmış ![]() şüyûhât: şeyhler ![]() şüzûz: istisna, kural dışı ![]() şüzûzât: istisnalar, kural dışı olanlar ![]() |
![]() |
![]() |
|