![]() |
S Harfi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() S HarfiS sâ: 3120 gram ağırlık ![]() saâdât: saadetler, mutluluklar ![]() saâdet: mutluluk ![]() saâdetâver: mutluluk verici ![]() saâdetfeşân: mutluluk saçan ![]() saâdetgâh: mutluluk yeri ![]() saâdetkârâne: mutlu olarak ![]() saâdetresân: mutluluğa götüren ![]() saat: saat, zaman, devir, kıyamet ![]() sâb: zor, güç ![]() sabâ: hoş bir rüzgâr ![]() sabâhat: yüz güzelliği ![]() sabâvet: çocukluk ![]() sâbık: önceki, geçen, geçmiş ![]() sâbıka: önceden işlenmiş suç ![]() sâbıkan: önceden ![]() sabırsûz: sabrı yıkan, taşıran ![]() sabırşiken: sabrı kıran ve bozan ![]() sabî: bebek, küçük çocuk ![]() sâbian: yedincisi ![]() sâbiha: yüzen ![]() Sâbiî: yıldıza tapan ![]() Sâbiîyyûn: yıldıza tapanlar ![]() sâbir: sabreden ![]() sâbit: durgun, duran, kesinleşmiş ![]() sâbitiyet: sabitlik ![]() sabiyy: sabi, bebek, küçük çocuk ![]() sabr: sabır, acıya katlanma ![]() sabrıcemîl: güzel bir sabır ![]() sabûr: çok sabırlı ![]() sabûrâne: sabırlı olarak ![]() sâcid: secde eden ![]() sad: yüz sayısı ![]() sadâ: ses, seda ![]() sadaka: Allah için yapılan yardım ![]() sadâkat: bağlılık, dostluk, doğruluk ![]() sadâkatkârâne: sadakat edercesine, bağlılığını gösterircesine ![]() sadâkatmedâr: sadakat vesilesi, bağlılık sebebi ![]() sadakte: doğru söyledin ![]() sadâret: başbakanlık ![]() sâdât: seyyidler, Peygamberimizin neslinden olanlar ![]() saddaknâ: tasdik ettik, onayladık ![]() sâde: yalın, süssüz, katkısız ![]() saded: konu, maksat ![]() sâdedil: kolay aldanan ![]() sadef: kap, kabuk ![]() sademât: vuruşlar ![]() sâdık: doğru, samimi, bağlı ![]() sâdıkane: doğruluk üzerine, samimiyetle, bağlılığını gösterircesine ![]() sâdıkıyet: doğruluk, bağlılık ![]() sâdır: çıkan ![]() Sâdî: Gülistan isimli ünlü eserin de yazarı olan hakîm bir zat ![]() sadîk: çok sadık ![]() sâdisen: altıncısı ![]() sadme: vuruş ![]() sadr: göğüs, yürek, ön, baş, ileri ![]() sadûk: çok sadık, gayet bağlı ![]() sâf: katkısız, duru, temiz, bön ![]() safâ: gönül şenliği, ferahlık ![]() safahât: safhalar, devreler ![]() safbeste: saf bağlamış, saf tutmuş ![]() sâfderun: kolay aldanan ![]() sâfdil: gönlü saf, kalbi temiz ![]() sâfdilâne: kalbi saf biri gibi, safça ![]() Safevîler: iranda kurulmuş eski bir devlet ![]() saff: sıra, dizi ![]() safh: bağışlama ![]() safha: devre, dönem ![]() sâfî: temiz, katışıksız, duru ![]() sâfil: aşağı ![]() sâfilîn: aşağılar ![]() sâfiyâne: saf hâlde, safça ![]() sâfiyât: saflık, temizlik ![]() sâfiye: saf, arı, temiz ![]() sâfiyet: saflık, temizlik ![]() safsata: uydurma, aldatıcı mantık oyunu ![]() safsatiyât: safsatalar, uydurmalar ![]() safvet: saflık, duruluk, temizlik ![]() sağir: küçük, ufak ![]() sâha: alan, meydan ![]() sahâbe: sahipler, Peygamberimizin arkadaşları ![]() sahâbet: sahip olma, sahiplik ![]() sahâbetkârâne: sahip çıkarcasına, korurcasına ![]() sahâbî: Peygamberimizi görerek îman eden hayırlı kimseler ![]() sahâif: sayfalar ![]() sahâvet: cömertlik ![]() sahî: cömert ![]() sâhib: sahip, koruyucu, sohbet arkadaşı ![]() sahife: sayfa ![]() sahih: doğru, sağlam, kesin hadîs ![]() sâhil: kıyı ![]() sâhir: büyücü ![]() sahn: sıcaklık, boşluk ![]() sahne: oyun yeri ![]() sahrâ: kır, ova, çöl ![]() sahrânişin: çölde oturan, bedevi ![]() Sahret: tarihi bir kaya ![]() sahte: düzme, yapmacık ![]() sahtekâr: sahteci, aldatıcı ![]() sahtiyân: cilâlı deri ![]() sahûr: oruçta gece yemeği ![]() sahv: sahve, ayılma ![]() Saîd Nursî: zamanımızın en büyük âlim ve mütefekkiri, asrın müceddidi, Nur Risalelerinin yazarı ![]() saîd: saadetli ![]() sâik: sevkeden, götüren ![]() sâika: sevkedip götüren bir his ![]() sâika: yıldırım ![]() sâikavârî: yıldırım gibi ![]() sâil: soran, isteyen, dilenen, dilenci ![]() sâim: oruçlu ![]() sâir: diğer, başka ![]() sakam: hastalık, bozukluk ![]() sakamet: bozukluk, hastalık ![]() sakar: cehennem ![]() sakf: dam, çatı, tavan ![]() sâkıb: parlak ![]() sâkıt: düşen, düşük ![]() sâkî: sucu, su veren ![]() sakîl: ağır, can sıkıcı, çirkin ![]() sakîle: ağır olan ![]() sâkim: hasta, sakat ![]() sâkin: hareketsiz ![]() sâkit: suskun ![]() sâkitâne: susarak, sessizce ![]() sako: ceket, üste giyilen elbise ![]() sâl: yıl, sene ![]() salâ: minarede okunan dua ![]() salâbet: katılık, sağlamlık, merdane tavır ![]() salâh: iyilik, rahatlık ![]() salâhat: günahsızlık ve temizlik, dindarlık ![]() salâhiyet: yetki ![]() salâhiyetdâr: yetkili ![]() salât: namaz ![]() salâtüselâm: dua ve selâm, salâvat getirme ![]() salâvât: Peygamberimiz için edilen dualar ![]() salhâne: mezbaha ![]() salîb: haç ![]() sâlibe: negatif, olumsuz ![]() salif: geçen, geçmiş ![]() sâlih: dindar, uygun, iyi hâlli ![]() sâliha: iyi hâl üzere olan dindar hanım ![]() sâlihât: iyilikler, dine uygun ameller ![]() sâlik: giden, yürüyen ![]() sâlim: sağlam, eksiksiz, korkusuz ![]() sâlimen: sağlam ve eksiksiz bir hâlde ![]() sâlise: üçüncü ![]() sâlisen: üçüncüsü ![]() sallallahüaleyhivesellem: Allah ona salât ve selâm eylesin ![]() saltanat: idarî kuvvet ve kudret, hâkimiyet, sultanlık, padişahlık ![]() salvele: Peygamberimize okunan salavat ve sair dualar ![]() sâmân: servet, zenginlik ![]() Samanyolu: uzaktan parlak bir yol gibi görünen yıldızlar kümesi ![]() Samed: Allahın, "herşey kendisine muhtaç olduğu hâlde kendisi hiçbir şeye muhtaç değil," mânâsındaki ismi ![]() Samedanî: Samed olan Allah ile ilgili, ilâhî ![]() Samedanîyet: Samedanîlik ![]() Samediyet: Allahın hiçbir şeye ihtiyacı bulunmaması ve bütün varlıkların kendisine muhtaç olması hakikatı ![]() sâmî: dinleyici ![]() sâmiâ: işitme duyusu ![]() samie: yüksek, yüce ![]() samim: iç, asıl, öz ![]() samimane: samimi bir hâlle ![]() samimî: candan, içten ![]() samimiyet: içtenlik ![]() sâminen: sekizincisi ![]() sâmite: suskun ![]() sân: "benzer, andırır" mânâsında son ek ![]() sanât: ustalık, hüner ![]() sanâten: sanatça ![]() sanâtkâr: sanatçı ![]() sanâtkârâne: sanatlıca ![]() sanâtperver: sanatsever ![]() sanâtperverâne: sanatseverce ![]() sanâtüttedelli: muhatabın söyleneni anlayabilmesi için onun seviyesine inme mânâsında belagat ilminde bir sanat türü ![]() sanavber: kozalak, koni şeklinde ![]() sanâvî: sanatlı ![]() sanâyî: sanatlar ![]() sandukça: küçük sandık, kutu ![]() sanem: put, heykel ![]() sanemmisal: put gibi ![]() sanemperest: puta tapan ![]() sanevberî: koni biçiminde olan ![]() sanevî: ikinci derecede ![]() Sâni: herşeyi sanatlı yaratan Allah ![]() sani: ikinci ![]() saniiyet: sanilik, sanatlı yapıcılık ![]() saniye: ikinci ![]() saniyen: ikincisi ![]() sansür: yayınların denetlenmesi ![]() santrifüj: merkezkaç kuvveti ![]() sarâ: bir çeşit asabi hastalık ![]() sarahat: açıklık ![]() sarahaten: açıkça ![]() saray: büyük ve güzel bina ![]() sarf: dilbilgisinin konusu kelimeler olan bölümü ![]() sarf: harcama, gider ![]() Sarfe: Kuranın mûcize olduğunu gösteren usûllerden biri ![]() sarfınazar: gözden kaçan ![]() sarfiyât: masraflar, giderler ![]() sarhoşane: sarhoşça ![]() sarık: başa sarılan bez ![]() sârık: hırsız ![]() sârıkane: hırsızcasına ![]() sârî: bulaşıcı ![]() sarîh: açık ![]() sarîhan: açıkça ![]() sarrâf: kuyumcu ![]() sath: yüzey ![]() sathî: derinliksiz, sığ, yüzeyden ![]() sâtı: parlak ![]() satıh: yüzey ![]() Satîh: bedeni kemiksiz etten ibaret olan hilkat garibesi bir kâhin, falcı ![]() satvet: ezici kuvvet ![]() Savâ: kutsal sayılan ve Peygamberimizin doğduğu gece kuruyan bir göl ![]() savâb: doğru ![]() savb: cihet, yön, taraf ![]() savlet: saldırma, saldırı ![]() savm: oruç ![]() savmıvisal: iftar etmeksizin üst üste tutulan oruç ![]() savt: ses ![]() sây: çalışma, emek ![]() sayd: avlanma ![]() saye: koruma ![]() sayeban: koruyan, gölgelik ![]() sayfiye: yazlık ![]() sayha: yüksek ses ![]() saykal: cilâ ![]() sayyad: avcı ![]() sâz: "eden, yapan" mânâsında son ek ![]() saz: müzik âleti, musiki sesi ![]() sebaimeşhûre: ünlü yediler ![]() sebât: dayanma, kararlılık ![]() sebâtkâr: sebatlı, kararlı ![]() sebâtkârâne: sebat edercesine ![]() sebb: sövme ![]() Sebê: Yemen ülkesinde tarihî bir şehir ![]() sebeb: vasıta, vesile, araç ![]() sebebiyet: sebep olma ![]() sebil: cadde, su dağıtımı ![]() Sebîr: Mekkede bir dağ ![]() sebkat: ilerleme, geçme ![]() sebr: mantıkta bir ispat yolu ![]() sebûiyet: yırtıcılık ![]() sebülmesanî: tekrar tekrar okunan, iki kez nazil olan Fatiha sûresi ![]() sebzevât: yeşil bitkiler ![]() secâ: cıvıltı ![]() secâyâ: seciyeler, karakterler ![]() seccal: akıp giden ![]() secde: Allah için yere kapanış ![]() secdegâh: secde yeri ![]() secdevari: secde gibi ![]() seceât: cıvıltılar, ritimli sesler ![]() seci: nesir kafiyesi ![]() seciye: karakter ![]() seciyeten: karakter itibariyle ![]() sedâ: ses ![]() sedâd: istikamet, doğruluk ![]() sedd: set, engel ![]() sedid: doğru, sağlam ![]() seele: dilenenler ![]() sefâ: eğlenme ![]() sefâhet: kıt akıllılık, düşüncesizlik, günahlara düşkünlük ![]() sefâhetkârâne: akılsızca, haram eğlencelere dalarcasına ![]() sefâin: gemiler ![]() sefâlet: düşkünlük, aşağılık ![]() sefâlethâne: sefalet yeri, düşkünlük evi ![]() sefâret: elçilik ![]() sefer: yolculuk, savaş, kez ![]() seferber: sefere hazırlık ![]() seferî: seferde olma hâli ![]() sefîh: kıt akıllı, düşüncesiz, zevke düşkün ![]() sefîhane: sefihce, zevkine düşkün biri gibi, düşüncesizce ![]() sefîl: düşkün, aşağı ![]() sefîne: gemi ![]() sefîr: elçi ![]() sefk: kan akıtma, kan dökme ![]() sehâ: cömertlik ![]() sehâb: bulut ![]() sehâvet: cömertlik ![]() sehâvetkârâne: cömertçe ![]() sehâvetperverâne: cömerliği severcesine ![]() seher: tan ![]() sehergâh: seher zamanı, yeri ![]() sehhar: sihirbaz, büyücü ![]() sehîm: pay sahibi ![]() sehiv: hata, yanlışlık ![]() sehl: kolay ![]() sehlimümteni: yazılması veya söylenmesi kolay görünen, ama denendiğinde zor olduğu anlaşılan eser ![]() sehm: sehim, pay ![]() sehpa: küçük masa, idam tahtası ![]() sehv: hata, yanlış ![]() sehven: yanlışlıkla ![]() sekal: cin ve insan ![]() sekaleyn: cinler ve insanlar ![]() sekam: hastalık ![]() sekenât: sekeneler, oturanlar, yerliler ![]() sekene: oturan, yerli ![]() sekerât: ölüm hâli, kendinden geçmeler, esrimeler ![]() sekîne: sakinlik, okuyana sakinlik veren önemli bir dua ![]() sekînet: sakinlik, gönül huzuru, kalbin rahat olması ![]() sekir: sekr, kendinden geçme hâli, sarhoşluk, esrime ![]() Sekkakî: büyük bir edebiyat âlimi ![]() sekr: kendinden geçme hâli, sarhoşluk, esrime ![]() sekte: durma, kesiklik ![]() selâm: rahatlık, emniyet, barış, iyilik ![]() selâmet: kurtuluş, emniyet ![]() selâset: akıcılık ![]() selâsil: silsileler ![]() selâtin: sultanlar ![]() selb: kapma, alma, silme, kaldırma, red ![]() selef: önceki, yeri doldurulan ![]() selefisâlihîn: dinin ilk zamanlarındaki rehber âlimler ![]() selefiye: önceden yaşamış müslüman büyüklerinin yolu ![]() selhhâne: hayvan kesimi yapılan yer, mezbaha ![]() selîm: sağlam, kusursuz ![]() selîs: akıcı ![]() sellemetüsselâm: gelişigüzel ![]() selm: barışma, itaat ![]() selsebîl: cennette bir pınar ![]() selvele: Peygamberimize okunan dualar ![]() sem: işitme ![]() semâ: gökyüzü ![]() semahat: iyilikseverlik, yardımseverlik ![]() semâniye: sekiz ![]() semâvât: semalar, gökler ![]() semâvî: sema ile ilgili ![]() sembol: timsal, mânâlı işaret ![]() semek: balık ![]() semen: yağ, değer ![]() semeni: paha, değer ![]() semerât: meyveler ![]() semere: meyve, ürün ![]() semeredâr: meyveli ![]() semî: işitici ![]() semîane: işitircesine ![]() semiz: besili ![]() semm: zehir ![]() semmikatil: öldürücü zehir ![]() sempati: cana yakınlık ![]() semrâ: esmer güzeli ![]() Semûd: Sâlih aleyhisselâmın kavmi ![]() semûm: yakıcı rüzgâr ![]() semûre: bir cins ağaç ![]() senâ: övme ![]() senâhân: sena eden, öven ![]() senâkâr: sena edici, övücü ![]() senâkârâne: övercesine ![]() sene: yıl ![]() sened: senet, güvenilir söz veya yazı ![]() senevî: senelik, yıllık ![]() seng: taş ![]() seniyye: temiz, yüce ![]() septisizm: şüphecilik felsefesi, kararsızlık ![]() ser: baş ![]() serâ: yer, toprak ![]() serâb: serap, olmayıp da var gibi görünen ![]() serâir: sırlar ![]() serâpâ: baştan başa ![]() serâser: baştan başa ![]() serasker: komutan ![]() serbeser: baş başa ![]() serbestâne: serbestçe ![]() serbestî: serbestlik, hürlük ![]() serbestiyet: serbest olma hâli ![]() serd: söyleme ![]() serdâr: komutan ![]() serdengeçti: fedakâr, kahraman ![]() serefrâz: başı dik, üstün ![]() serencâm: başa gelen olaylar ![]() Serendib: Seylan adası ![]() seretan: kangren, kanser hastalığı ![]() sereyân: yayılma ![]() serfirâz: başlar üstünde ![]() serfürû: baş eğme ![]() sergardiyan: baş gardiyan ![]() sergerdân: şaşkın, başıboş ![]() sergerde: başıbozuk ![]() sergüzeşt: macera, serüven ![]() sergüzeşte: macera, serüven ![]() serî: çabuk ![]() serîr: kürsü, taht ![]() serîüsseyr: hızlı akan ![]() serîütteessür: hemen etkilenen ![]() serîüzzevâl: çabuk geçen ![]() seriye: askerî bölük ![]() serkâtib: baş yazıcı ![]() serkeş: baş kaldıran ![]() serkeşane: baş kaldırırcasına ![]() sermaye: ana mal, ana para ![]() sermed: sürekli, ebedî ve ezelî, Allah ![]() sermedî: ebedî, sürekli ![]() sermediyet: ebedîlik, süreklilik ![]() sermest: kendinden geçmiş ![]() sermeşk: örnek, nümune ![]() sernâme: önsöz, baş yazı ![]() serpûş: başlık, başı örten şey ![]() serrişte: ip ucu, söyleyip durma ![]() serseri: başıboş, işsiz güçsüz, söz dinlemez, düzene uymaz ![]() serseriyane: serserice ![]() sertâc: baş tacı ![]() serteser: baştan başa ![]() server: baş, reis ![]() servet: mal, varlık ![]() serzâkir: baş zikirci ![]() serzeniş: başa kakma, takaza ![]() set: engel, duvar ![]() setr: örtme, gizleme ![]() setre: yarı resmi ceket ![]() setretmek: örtüp gizlemek ![]() setriavret: gösterilmesi yasak yerleri örtme ![]() Settar: günahları örten, Allah ![]() settare: görünmemek için girilecek yer, örten, kapatan ![]() Settarüluyûb: ayıpları örten Allah ![]() sevab: sevap, dine uygun davranış ![]() sevabdâr: sevaplı ![]() sevabdârâne: sevaplıca ![]() sevâbit: duranlar, sabit yıldızlar ![]() sevâd: karartı ![]() sevâdıâzam: insanların ekseriyeti, büyük çoğunluk ![]() sevahil: sahiller, kıyılar ![]() sevdâ: aşk hastalığı, sevgi, heves, siyah ![]() sevk: yollama, gönderme ![]() sevkiyât: göndermeler, yollamalar ![]() sevkülceyş: asker gönderme, yollama ![]() Sevr: Osmanlı topraklarını paylaşmayı esas alan sözleşme ![]() sevr: öküz, boğa burcu ![]() seyahat: gezme, gezinti ![]() seyahatnâme: seyahat yazıları ![]() seyda: efendi, hoca, şeyh ![]() seyelân: akma, akıntı ![]() seyeran: gezinme ![]() seyf: kılıç ![]() seyaaaaah: Allahın kılıcı ![]() seyl: sel, akıntı ![]() seylab: taşkın akan su, sel ![]() seyr: etrafa bakınarak gezinme ![]() seyran: gezinti ![]() seyrangâh: güzel manzaralı gezinti yeri ![]() seyrisülûk: manen yükselmek için bir yola girip yürümek ![]() seyrüsefer: gezinti ve yolculuk ![]() seyyah: seyahat eden, gezgin ![]() seyyal: akan, akıcı ![]() seyyalât: akıcı şeyler ![]() seyyale: akan, akıp giden ![]() seyyar: dolaşan, gezen ![]() seyyarât: seyyareler, gezegenler ![]() seyyare: gezegen ![]() seyyiat: çirkinlikler ![]() seyyiatâlûd: çirkinliklerle karışık ![]() seyyid: efendi, Peygamberimizin soyundan olan ![]() seyyie: çirkinlik, günah ![]() sezâ: lâyık, uygun ![]() sıbah: güzel nesneler, parıltı ![]() sıbga: boya ![]() sıbyan: çocuklar ![]() sıddîk: çok samimi, çok bağlı, çok doğru ![]() sıddîkîn: sıddîkler ![]() sıddîkiyet: sıddîklik, manen pek yüksek bir makam ![]() sıdk: doğruluk, doğru söz, samimilik, bağlılık ![]() sıfat: özellik ![]() sıfât: sıfatlar, özellikler ![]() sıfatî: sıfatla ilgili ![]() Sıffin: sahabeler arasında meydana gelen bir savaşın adı ![]() sıgar: küçüklük, kıymetsizlik, küçükler ![]() sıhhat: sağlık ![]() sıklet: ağırlık ![]() sıla: isimden sonra gelip ismi açıklayan cümle ![]() sılâ: kavuşma, asıl memleket ![]() sılâirahim: akrabalarla alâkayı kesmeyip devam ettirmek ![]() sımah: kulak ![]() sınıf: kısım, bölüm, tabaka ![]() sır: gizlilik, gizli bilgi, kalbî bir his ![]() Sırat: âhirette cennete gitmek için üstünden geçilen köprü ![]() sıratımüstakim: en doğru yol, islâm yolu ![]() sıravârî: sıralı gibi ![]() sırf: yalnız ![]() sırrentenevveret: görünmeden nurlandırma, îman hakikatlarını örtülü hizmetlerle yayma ![]() sıtma: bir hastalık ![]() sıyam: oruçlar ![]() sibak: geçmiş, önceki ![]() sicil: kayıt ![]() sicn: hapis, zindan ![]() sidre: bir ağaç, gökte mânevî bir yer ![]() Sidretülmünteha: yaratılanların bittiği sınır ![]() siga: kip, fiil çekim şekli ![]() sihâm: oklar ![]() sihir: büyü ![]() sihirbaz: büyücü ![]() sihr: büyü ![]() sikke: paranın üstüne basılan damga ![]() sille: tokat ![]() silm: barışma ![]() silsile: zincir, zincirleme, ard arda gelen ![]() sîm: gümüş ![]() sîma: yüz, çehre ![]() simurga: büyük bir kuş, anka kuşu ![]() simya: eski kimya ![]() Sînâ: bir dağ ismi ![]() sîne: göğüs, kalb ![]() sinematoğraf: sinema ![]() sinematoğrafvari: sinema gibi ![]() sinemavârî: sinema gibi ![]() sinn: yaş ![]() sinnen: yaşça ![]() sinniteklif: dinî mesuliyetin başladığı ergenlik çağı ![]() sinsi: kendini gizleyen, gizlenen ![]() sinyal: işaret ![]() sipariş: ısmarlama ![]() siper: korunak ![]() sirâc: lâmba, fener ![]() sirâyet: bulaşma, yayılma ![]() sîret: insanın mânevî hâli, ahlâkı ![]() sirkat: hırsızlık, çalma ![]() sitayiş: övme ![]() sitayişkârane: överek ![]() sitem: çıkışma, eziyet ![]() sitte: altı ![]() sivil: asker olmayan ![]() siyâdet: seyyidlik, efendilik ![]() siyak: söz gelişi, bir sözün hemen öncesinde geçen sözler ![]() siyanet: koruma ![]() siyaset: politika, insanları idare etme sanatı ![]() siyasetkârane: siyaset yaparcasına ![]() siyasetvari: siyaset gibi ![]() siyasiyyun: politikacılar ![]() siyer: gidişler, yollar, Peygamberimizi anlatan kitap ![]() siyonist: Yahudilerin ülküsüne inanan, islâm düşmanı ![]() skolâstik: ortaçağ Hıristiyanlık eğitimi ![]() Sofestâî: olumlu veya olumsuz hiçbir hükme varmayan kuşkucu felsefeci ![]() sofî: tarikat adamı, tesavvuf ehli ![]() sofîmeşreb: tasavvuf yolunda olan ![]() sofizm: hakikatı tanımayan şüpheci filozofların felsefesi ![]() sofra: üstünde yemek yenilen yaygı ![]() sofu: sofi, tasavvuf yolcusu ![]() sohbet: tatlı tatlı konuşma ![]() Sokrat: eski bir filozof ![]() sosyal: içtimaî, topluma ait ![]() sosyalist: sosyalizme inanan, toplumcu ![]() sosyalizm: toplumculuk, bütün malları devlet elinde toplamak isteyen bir anlayış ![]() spiritüalizm: ruhçuluk ![]() sû: kötü ![]() suâl: soru, istek ![]() subh: sabah ![]() sudûr: çıkma, gelme ![]() suffa: sofa, suffe ![]() Suffe: Peygamberimizin mescidine bitişik yer, bekâr sahabelerin kaldığı mekân ![]() sufuf: saflar, sıralar ![]() suğra: pek küçük, mantıkta küçük önerme ![]() suhre: isteksiz yapan ![]() suhuf: sahifeler, bazı peygamberlere gelen ve ilâhî emirleri bildiren sayfalar ![]() suhûlet: kolaylık ![]() sûiihtiyar: iradenin kötü yönde kullanımı ![]() sûiistimal: kötüye kullanma ![]() sûikasd: maksadın kötü oluşu, öldürme teşebbüsü ![]() sûizan: kötü sanma ![]() sûk: çarşı ![]() sukut: düşme, alçalma ![]() sulb: sert, katı ![]() suleha: sâlihler, iyi hâlliler ![]() sulfato: kinin, sıtma ilacı ![]() sulh: barış ![]() sulhkârâne: barış edercesine ![]() sulhperver: barışsever ![]() Sultan: "saltanatıyle kâinatı idare eden" mânâsında ilâhî isim ![]() sultan: padişah, saltanat süren ![]() sun: yapmak, iş ![]() sunî: yapay, sahte ![]() Sûr: kıyamet borusu ![]() sur: kale duvarı ![]() sûre: Kurânın âyetlerden oluşan her bir bölümü ![]() sûret: şekil, biçim, görünüş ![]() sûreta: görünüşte, şeklen ![]() sûreten: sûretçe, biçimce, görünüşte ![]() sûretperest: sûrete pek düşkün olan ![]() sûrî: sûrete ait, görünüşte ![]() susmar: kertenkele ![]() sutûr: satırlar, yazı dizileri ![]() suûbet: zorluk, güçlük ![]() suûd: yükselme ![]() suver: sûreler, sûretler ![]() sûz: "yakan, yakıcı, bozucu" mânâsında son ek ![]() sûzan: yakıcı ![]() sûznâk: yakıcı ![]() Sübhan: eksikliklerden uzak ve mükemmel sıfatlar sahibi olan Allah ![]() sübhanallah: "Allah eksikliklerden uzaktır" mânâsında bir tabir ![]() sübjektif: şahsî görüşe göre olan, indî ![]() sübût: sabit oluş, kesinleşme ![]() sübûtî: sabit olmakla ilgili ![]() sücud: secde etmek ![]() süeda: saidler, mutluluğa erenler ![]() süfeha: sefihler, kıt akıllılar, günahkârlar ![]() süflî: aşağı, adi ![]() süfliyât: aşağı şeyler ![]() süfliyet: aşağılık, adilik ![]() Süfyan: âhirzamanda gelen ve kendisi gibi münafıklara "ulu önder"lik ederek dini yıkmaya çalışan dehşetli bir dinsiz, islâm deccalı ![]() Sühâ: pek küçük görünen bir yıldızın ismi ![]() süheyl: kolay, uygun, yumuşak, bir yıldız ![]() sühûlet: kolaylık ![]() sühûnet: sıcaklık, hararet ![]() sükna: oturacak yer ![]() sükûn: durgunluk, dinme ![]() sükûnet: sakinlik, durgunluk ![]() sükût: susma, konuşmama, sessizlik ![]() sükûtî: susma ile ilgili ![]() sülâle: soy ![]() süleha: sâlihler, iyi hâlliler ![]() Süleymanvârî: Süleyman aleyhisselâm gibi ![]() sülûk: bir yola girmek, manen yükselmek ![]() sülüs: üçte bir ![]() sümme: sonra ![]() sümmettedarik: elde edildikten sonra ![]() sünbül: başak, filiz ![]() sünbüllenmek: filizlenmek, başaklanmak, çoğalmak ![]() sündüs: süslü ipek kumaş ![]() sündüsmisal: ipekten yapılmış kumaş gibi ![]() sünen: sünnetler ![]() Sünnet: Peygamberimizin sözleri ve hâlleri ![]() Sünnetullah: yanlış olarak "tabiat kanunları" denilen ilâhî kanunlar ![]() sünnî: Peygamberimizin izinde giden, sünnete uyan ![]() sünûhat: kalbe gelen mânâlar, doğuşlar ![]() sürât: hız ![]() sürâtli: hızlı ![]() Süreyya: Ülker yıldızı, bir yıldız topluluğu ![]() sürûr: sevinç, neşe ![]() Süryânî: eski bir kavim ![]() sütre: perde, engel ![]() sütun: direk ![]() süvâri: ata binen, atlı asker ![]() süveydâ: siyahlık ![]() süyûf: kılıçlar ![]() Süyûtî: büyük bir fıkıh ve hadîs âlimi ![]() |
![]() |
![]() |
|