Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfi

S Harfi

Eski 09-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

S Harfi



S
sâ: 3120 gram ağırlık
saâdât: saadetler, mutluluklar
saâdet: mutluluk
saâdetâver: mutluluk verici
saâdetfeşân: mutluluk saçan
saâdetgâh: mutluluk yeri
saâdetkârâne: mutlu olarak
saâdetresân: mutluluğa götüren
saat: saat, zaman, devir, kıyamet
sâb: zor, güç
sabâ: hoş bir rüzgâr
sabâhat: yüz güzelliği
sabâvet: çocukluk
sâbık: önceki, geçen, geçmiş
sâbıka: önceden işlenmiş suç
sâbıkan: önceden
sabırsûz: sabrı yıkan, taşıran
sabırşiken: sabrı kıran ve bozan
sabî: bebek, küçük çocuk
sâbian: yedincisi
sâbiha: yüzen
Sâbiî: yıldıza tapan
Sâbiîyyûn: yıldıza tapanlar
sâbir: sabreden
sâbit: durgun, duran, kesinleşmiş
sâbitiyet: sabitlik
sabiyy: sabi, bebek, küçük çocuk
sabr: sabır, acıya katlanma
sabrıcemîl: güzel bir sabır
sabûr: çok sabırlı
sabûrâne: sabırlı olarak
sâcid: secde eden
sad: yüz sayısı
sadâ: ses, seda
sadaka: Allah için yapılan yardım
sadâkat: bağlılık, dostluk, doğruluk
sadâkatkârâne: sadakat edercesine, bağlılığını gösterircesine
sadâkatmedâr: sadakat vesilesi, bağlılık sebebi
sadakte: doğru söyledin
sadâret: başbakanlık
sâdât: seyyidler, Peygamberimizin neslinden olanlar
saddaknâ: tasdik ettik, onayladık
sâde: yalın, süssüz, katkısız
saded: konu, maksat
sâdedil: kolay aldanan
sadef: kap, kabuk
sademât: vuruşlar
sâdık: doğru, samimi, bağlı
sâdıkane: doğruluk üzerine, samimiyetle, bağlılığını gösterircesine
sâdıkıyet: doğruluk, bağlılık
sâdır: çıkan
Sâdî: Gülistan isimli ünlü eserin de yazarı olan hakîm bir zat
sadîk: çok sadık
sâdisen: altıncısı
sadme: vuruş
sadr: göğüs, yürek, ön, baş, ileri
sadûk: çok sadık, gayet bağlı
sâf: katkısız, duru, temiz, bön
safâ: gönül şenliği, ferahlık
safahât: safhalar, devreler
safbeste: saf bağlamış, saf tutmuş
sâfderun: kolay aldanan
sâfdil: gönlü saf, kalbi temiz
sâfdilâne: kalbi saf biri gibi, safça
Safevîler: iranda kurulmuş eski bir devlet
saff: sıra, dizi
safh: bağışlama
safha: devre, dönem
sâfî: temiz, katışıksız, duru
sâfil: aşağı
sâfilîn: aşağılar
sâfiyâne: saf hâlde, safça
sâfiyât: saflık, temizlik
sâfiye: saf, arı, temiz
sâfiyet: saflık, temizlik
safsata: uydurma, aldatıcı mantık oyunu
safsatiyât: safsatalar, uydurmalar
safvet: saflık, duruluk, temizlik
sağir: küçük, ufak
sâha: alan, meydan
sahâbe: sahipler, Peygamberimizin arkadaşları
sahâbet: sahip olma, sahiplik
sahâbetkârâne: sahip çıkarcasına, korurcasına
sahâbî: Peygamberimizi görerek îman eden hayırlı kimseler
sahâif: sayfalar
sahâvet: cömertlik
sahî: cömert
sâhib: sahip, koruyucu, sohbet arkadaşı
sahife: sayfa
sahih: doğru, sağlam, kesin hadîs
sâhil: kıyı
sâhir: büyücü
sahn: sıcaklık, boşluk
sahne: oyun yeri
sahrâ: kır, ova, çöl
sahrânişin: çölde oturan, bedevi
Sahret: tarihi bir kaya
sahte: düzme, yapmacık
sahtekâr: sahteci, aldatıcı
sahtiyân: cilâlı deri
sahûr: oruçta gece yemeği
sahv: sahve, ayılma
Saîd Nursî: zamanımızın en büyük âlim ve mütefekkiri, asrın müceddidi, Nur Risalelerinin yazarı
saîd: saadetli
sâik: sevkeden, götüren
sâika: sevkedip götüren bir his
sâika: yıldırım
sâikavârî: yıldırım gibi
sâil: soran, isteyen, dilenen, dilenci
sâim: oruçlu
sâir: diğer, başka
sakam: hastalık, bozukluk
sakamet: bozukluk, hastalık
sakar: cehennem
sakf: dam, çatı, tavan
sâkıb: parlak
sâkıt: düşen, düşük
sâkî: sucu, su veren
sakîl: ağır, can sıkıcı, çirkin
sakîle: ağır olan
sâkim: hasta, sakat
sâkin: hareketsiz
sâkit: suskun
sâkitâne: susarak, sessizce
sako: ceket, üste giyilen elbise
sâl: yıl, sene
salâ: minarede okunan dua
salâbet: katılık, sağlamlık, merdane tavır
salâh: iyilik, rahatlık
salâhat: günahsızlık ve temizlik, dindarlık
salâhiyet: yetki
salâhiyetdâr: yetkili
salât: namaz
salâtüselâm: dua ve selâm, salâvat getirme
salâvât: Peygamberimiz için edilen dualar
salhâne: mezbaha
salîb: haç
sâlibe: negatif, olumsuz
salif: geçen, geçmiş
sâlih: dindar, uygun, iyi hâlli
sâliha: iyi hâl üzere olan dindar hanım
sâlihât: iyilikler, dine uygun ameller
sâlik: giden, yürüyen
sâlim: sağlam, eksiksiz, korkusuz
sâlimen: sağlam ve eksiksiz bir hâlde
sâlise: üçüncü
sâlisen: üçüncüsü
sallallahüaleyhivesellem: Allah ona salât ve selâm eylesin
saltanat: idarî kuvvet ve kudret, hâkimiyet, sultanlık, padişahlık
salvele: Peygamberimize okunan salavat ve sair dualar
sâmân: servet, zenginlik
Samanyolu: uzaktan parlak bir yol gibi görünen yıldızlar kümesi
Samed: Allahın, "herşey kendisine muhtaç olduğu hâlde kendisi hiçbir şeye muhtaç değil," mânâsındaki ismi
Samedanî: Samed olan Allah ile ilgili, ilâhî
Samedanîyet: Samedanîlik
Samediyet: Allahın hiçbir şeye ihtiyacı bulunmaması ve bütün varlıkların kendisine muhtaç olması hakikatı
sâmî: dinleyici
sâmiâ: işitme duyusu
samie: yüksek, yüce
samim: iç, asıl, öz
samimane: samimi bir hâlle
samimî: candan, içten
samimiyet: içtenlik
sâminen: sekizincisi
sâmite: suskun
sân: "benzer, andırır" mânâsında son ek
sanât: ustalık, hüner
sanâten: sanatça
sanâtkâr: sanatçı
sanâtkârâne: sanatlıca
sanâtperver: sanatsever
sanâtperverâne: sanatseverce
sanâtüttedelli: muhatabın söyleneni anlayabilmesi için onun seviyesine inme mânâsında belagat ilminde bir sanat türü
sanavber: kozalak, koni şeklinde
sanâvî: sanatlı
sanâyî: sanatlar
sandukça: küçük sandık, kutu
sanem: put, heykel
sanemmisal: put gibi
sanemperest: puta tapan
sanevberî: koni biçiminde olan
sanevî: ikinci derecede
Sâni: herşeyi sanatlı yaratan Allah
sani: ikinci
saniiyet: sanilik, sanatlı yapıcılık
saniye: ikinci
saniyen: ikincisi
sansür: yayınların denetlenmesi
santrifüj: merkezkaç kuvveti
sarâ: bir çeşit asabi hastalık
sarahat: açıklık
sarahaten: açıkça
saray: büyük ve güzel bina
sarf: dilbilgisinin konusu kelimeler olan bölümü
sarf: harcama, gider
Sarfe: Kuranın mûcize olduğunu gösteren usûllerden biri
sarfınazar: gözden kaçan
sarfiyât: masraflar, giderler
sarhoşane: sarhoşça
sarık: başa sarılan bez
sârık: hırsız
sârıkane: hırsızcasına
sârî: bulaşıcı
sarîh: açık
sarîhan: açıkça
sarrâf: kuyumcu
sath: yüzey
sathî: derinliksiz, sığ, yüzeyden
sâtı: parlak
satıh: yüzey
Satîh: bedeni kemiksiz etten ibaret olan hilkat garibesi bir kâhin, falcı
satvet: ezici kuvvet
Savâ: kutsal sayılan ve Peygamberimizin doğduğu gece kuruyan bir göl
savâb: doğru
savb: cihet, yön, taraf
savlet: saldırma, saldırı
savm: oruç
savmıvisal: iftar etmeksizin üst üste tutulan oruç
savt: ses
sây: çalışma, emek
sayd: avlanma
saye: koruma
sayeban: koruyan, gölgelik
sayfiye: yazlık
sayha: yüksek ses
saykal: cilâ
sayyad: avcı
sâz: "eden, yapan" mânâsında son ek
saz: müzik âleti, musiki sesi
sebaimeşhûre: ünlü yediler
sebât: dayanma, kararlılık
sebâtkâr: sebatlı, kararlı
sebâtkârâne: sebat edercesine
sebb: sövme
Sebê: Yemen ülkesinde tarihî bir şehir
sebeb: vasıta, vesile, araç
sebebiyet: sebep olma
sebil: cadde, su dağıtımı
Sebîr: Mekkede bir dağ
sebkat: ilerleme, geçme
sebr: mantıkta bir ispat yolu
sebûiyet: yırtıcılık
sebülmesanî: tekrar tekrar okunan, iki kez nazil olan Fatiha sûresi
sebzevât: yeşil bitkiler
secâ: cıvıltı
secâyâ: seciyeler, karakterler
seccal: akıp giden
secde: Allah için yere kapanış
secdegâh: secde yeri
secdevari: secde gibi
seceât: cıvıltılar, ritimli sesler
seci: nesir kafiyesi
seciye: karakter
seciyeten: karakter itibariyle
sedâ: ses
sedâd: istikamet, doğruluk
sedd: set, engel
sedid: doğru, sağlam
seele: dilenenler
sefâ: eğlenme
sefâhet: kıt akıllılık, düşüncesizlik, günahlara düşkünlük
sefâhetkârâne: akılsızca, haram eğlencelere dalarcasına
sefâin: gemiler
sefâlet: düşkünlük, aşağılık
sefâlethâne: sefalet yeri, düşkünlük evi
sefâret: elçilik
sefer: yolculuk, savaş, kez
seferber: sefere hazırlık
seferî: seferde olma hâli
sefîh: kıt akıllı, düşüncesiz, zevke düşkün
sefîhane: sefihce, zevkine düşkün biri gibi, düşüncesizce
sefîl: düşkün, aşağı
sefîne: gemi
sefîr: elçi
sefk: kan akıtma, kan dökme
sehâ: cömertlik
sehâb: bulut
sehâvet: cömertlik
sehâvetkârâne: cömertçe
sehâvetperverâne: cömerliği severcesine
seher: tan
sehergâh: seher zamanı, yeri
sehhar: sihirbaz, büyücü
sehîm: pay sahibi
sehiv: hata, yanlışlık
sehl: kolay
sehlimümteni: yazılması veya söylenmesi kolay görünen, ama denendiğinde zor olduğu anlaşılan eser
sehm: sehim, pay
sehpa: küçük masa, idam tahtası
sehv: hata, yanlış
sehven: yanlışlıkla
sekal: cin ve insan
sekaleyn: cinler ve insanlar
sekam: hastalık
sekenât: sekeneler, oturanlar, yerliler
sekene: oturan, yerli
sekerât: ölüm hâli, kendinden geçmeler, esrimeler
sekîne: sakinlik, okuyana sakinlik veren önemli bir dua
sekînet: sakinlik, gönül huzuru, kalbin rahat olması
sekir: sekr, kendinden geçme hâli, sarhoşluk, esrime
Sekkakî: büyük bir edebiyat âlimi
sekr: kendinden geçme hâli, sarhoşluk, esrime
sekte: durma, kesiklik
selâm: rahatlık, emniyet, barış, iyilik
selâmet: kurtuluş, emniyet
selâset: akıcılık
selâsil: silsileler
selâtin: sultanlar
selb: kapma, alma, silme, kaldırma, red
selef: önceki, yeri doldurulan
selefisâlihîn: dinin ilk zamanlarındaki rehber âlimler
selefiye: önceden yaşamış müslüman büyüklerinin yolu
selhhâne: hayvan kesimi yapılan yer, mezbaha
selîm: sağlam, kusursuz
selîs: akıcı
sellemetüsselâm: gelişigüzel
selm: barışma, itaat
selsebîl: cennette bir pınar
selvele: Peygamberimize okunan dualar
sem: işitme
semâ: gökyüzü
semahat: iyilikseverlik, yardımseverlik
semâniye: sekiz
semâvât: semalar, gökler
semâvî: sema ile ilgili
sembol: timsal, mânâlı işaret
semek: balık
semen: yağ, değer
semeni: paha, değer
semerât: meyveler
semere: meyve, ürün
semeredâr: meyveli
semî: işitici
semîane: işitircesine
semiz: besili
semm: zehir
semmikatil: öldürücü zehir
sempati: cana yakınlık
semrâ: esmer güzeli
Semûd: Sâlih aleyhisselâmın kavmi
semûm: yakıcı rüzgâr
semûre: bir cins ağaç
senâ: övme
senâhân: sena eden, öven
senâkâr: sena edici, övücü
senâkârâne: övercesine
sene: yıl
sened: senet, güvenilir söz veya yazı
senevî: senelik, yıllık
seng: taş
seniyye: temiz, yüce
septisizm: şüphecilik felsefesi, kararsızlık
ser: baş
serâ: yer, toprak
serâb: serap, olmayıp da var gibi görünen
serâir: sırlar
serâpâ: baştan başa
serâser: baştan başa
serasker: komutan
serbeser: baş başa
serbestâne: serbestçe
serbestî: serbestlik, hürlük
serbestiyet: serbest olma hâli
serd: söyleme
serdâr: komutan
serdengeçti: fedakâr, kahraman
serefrâz: başı dik, üstün
serencâm: başa gelen olaylar
Serendib: Seylan adası
seretan: kangren, kanser hastalığı
sereyân: yayılma
serfirâz: başlar üstünde
serfürû: baş eğme
sergardiyan: baş gardiyan
sergerdân: şaşkın, başıboş
sergerde: başıbozuk
sergüzeşt: macera, serüven
sergüzeşte: macera, serüven
serî: çabuk
serîr: kürsü, taht
serîüsseyr: hızlı akan
serîütteessür: hemen etkilenen
serîüzzevâl: çabuk geçen
seriye: askerî bölük
serkâtib: baş yazıcı
serkeş: baş kaldıran
serkeşane: baş kaldırırcasına
sermaye: ana mal, ana para
sermed: sürekli, ebedî ve ezelî, Allah
sermedî: ebedî, sürekli
sermediyet: ebedîlik, süreklilik
sermest: kendinden geçmiş
sermeşk: örnek, nümune
sernâme: önsöz, baş yazı
serpûş: başlık, başı örten şey
serrişte: ip ucu, söyleyip durma
serseri: başıboş, işsiz güçsüz, söz dinlemez, düzene uymaz
serseriyane: serserice
sertâc: baş tacı
serteser: baştan başa
server: baş, reis
servet: mal, varlık
serzâkir: baş zikirci
serzeniş: başa kakma, takaza
set: engel, duvar
setr: örtme, gizleme
setre: yarı resmi ceket
setretmek: örtüp gizlemek
setriavret: gösterilmesi yasak yerleri örtme
Settar: günahları örten, Allah
settare: görünmemek için girilecek yer, örten, kapatan
Settarüluyûb: ayıpları örten Allah
sevab: sevap, dine uygun davranış
sevabdâr: sevaplı
sevabdârâne: sevaplıca
sevâbit: duranlar, sabit yıldızlar
sevâd: karartı
sevâdıâzam: insanların ekseriyeti, büyük çoğunluk
sevahil: sahiller, kıyılar
sevdâ: aşk hastalığı, sevgi, heves, siyah
sevk: yollama, gönderme
sevkiyât: göndermeler, yollamalar
sevkülceyş: asker gönderme, yollama
Sevr: Osmanlı topraklarını paylaşmayı esas alan sözleşme
sevr: öküz, boğa burcu
seyahat: gezme, gezinti
seyahatnâme: seyahat yazıları
seyda: efendi, hoca, şeyh
seyelân: akma, akıntı
seyeran: gezinme
seyf: kılıç
seyaaaaah: Allahın kılıcı
seyl: sel, akıntı
seylab: taşkın akan su, sel
seyr: etrafa bakınarak gezinme
seyran: gezinti
seyrangâh: güzel manzaralı gezinti yeri
seyrisülûk: manen yükselmek için bir yola girip yürümek
seyrüsefer: gezinti ve yolculuk
seyyah: seyahat eden, gezgin
seyyal: akan, akıcı
seyyalât: akıcı şeyler
seyyale: akan, akıp giden
seyyar: dolaşan, gezen
seyyarât: seyyareler, gezegenler
seyyare: gezegen
seyyiat: çirkinlikler
seyyiatâlûd: çirkinliklerle karışık
seyyid: efendi, Peygamberimizin soyundan olan
seyyie: çirkinlik, günah
sezâ: lâyık, uygun
sıbah: güzel nesneler, parıltı
sıbga: boya
sıbyan: çocuklar
sıddîk: çok samimi, çok bağlı, çok doğru
sıddîkîn: sıddîkler
sıddîkiyet: sıddîklik, manen pek yüksek bir makam
sıdk: doğruluk, doğru söz, samimilik, bağlılık
sıfat: özellik
sıfât: sıfatlar, özellikler
sıfatî: sıfatla ilgili
Sıffin: sahabeler arasında meydana gelen bir savaşın adı
sıgar: küçüklük, kıymetsizlik, küçükler
sıhhat: sağlık
sıklet: ağırlık
sıla: isimden sonra gelip ismi açıklayan cümle
sılâ: kavuşma, asıl memleket
sılâirahim: akrabalarla alâkayı kesmeyip devam ettirmek
sımah: kulak
sınıf: kısım, bölüm, tabaka
sır: gizlilik, gizli bilgi, kalbî bir his
Sırat: âhirette cennete gitmek için üstünden geçilen köprü
sıratımüstakim: en doğru yol, islâm yolu
sıravârî: sıralı gibi
sırf: yalnız
sırrentenevveret: görünmeden nurlandırma, îman hakikatlarını örtülü hizmetlerle yayma
sıtma: bir hastalık
sıyam: oruçlar
sibak: geçmiş, önceki
sicil: kayıt
sicn: hapis, zindan
sidre: bir ağaç, gökte mânevî bir yer
Sidretülmünteha: yaratılanların bittiği sınır
siga: kip, fiil çekim şekli
sihâm: oklar
sihir: büyü
sihirbaz: büyücü
sihr: büyü
sikke: paranın üstüne basılan damga
sille: tokat
silm: barışma
silsile: zincir, zincirleme, ard arda gelen
sîm: gümüş
sîma: yüz, çehre
simurga: büyük bir kuş, anka kuşu
simya: eski kimya
Sînâ: bir dağ ismi
sîne: göğüs, kalb
sinematoğraf: sinema
sinematoğrafvari: sinema gibi
sinemavârî: sinema gibi
sinn: yaş
sinnen: yaşça
sinniteklif: dinî mesuliyetin başladığı ergenlik çağı
sinsi: kendini gizleyen, gizlenen
sinyal: işaret
sipariş: ısmarlama
siper: korunak
sirâc: lâmba, fener
sirâyet: bulaşma, yayılma
sîret: insanın mânevî hâli, ahlâkı
sirkat: hırsızlık, çalma
sitayiş: övme
sitayişkârane: överek
sitem: çıkışma, eziyet
sitte: altı
sivil: asker olmayan
siyâdet: seyyidlik, efendilik
siyak: söz gelişi, bir sözün hemen öncesinde geçen sözler
siyanet: koruma
siyaset: politika, insanları idare etme sanatı
siyasetkârane: siyaset yaparcasına
siyasetvari: siyaset gibi
siyasiyyun: politikacılar
siyer: gidişler, yollar, Peygamberimizi anlatan kitap
siyonist: Yahudilerin ülküsüne inanan, islâm düşmanı
skolâstik: ortaçağ Hıristiyanlık eğitimi
Sofestâî: olumlu veya olumsuz hiçbir hükme varmayan kuşkucu felsefeci
sofî: tarikat adamı, tesavvuf ehli
sofîmeşreb: tasavvuf yolunda olan
sofizm: hakikatı tanımayan şüpheci filozofların felsefesi
sofra: üstünde yemek yenilen yaygı
sofu: sofi, tasavvuf yolcusu
sohbet: tatlı tatlı konuşma
Sokrat: eski bir filozof
sosyal: içtimaî, topluma ait
sosyalist: sosyalizme inanan, toplumcu
sosyalizm: toplumculuk, bütün malları devlet elinde toplamak isteyen bir anlayış
spiritüalizm: ruhçuluk
sû: kötü
suâl: soru, istek
subh: sabah
sudûr: çıkma, gelme
suffa: sofa, suffe
Suffe: Peygamberimizin mescidine bitişik yer, bekâr sahabelerin kaldığı mekân
sufuf: saflar, sıralar
suğra: pek küçük, mantıkta küçük önerme
suhre: isteksiz yapan
suhuf: sahifeler, bazı peygamberlere gelen ve ilâhî emirleri bildiren sayfalar
suhûlet: kolaylık
sûiihtiyar: iradenin kötü yönde kullanımı
sûiistimal: kötüye kullanma
sûikasd: maksadın kötü oluşu, öldürme teşebbüsü
sûizan: kötü sanma
sûk: çarşı
sukut: düşme, alçalma
sulb: sert, katı
suleha: sâlihler, iyi hâlliler
sulfato: kinin, sıtma ilacı
sulh: barış
sulhkârâne: barış edercesine
sulhperver: barışsever
Sultan: "saltanatıyle kâinatı idare eden" mânâsında ilâhî isim
sultan: padişah, saltanat süren
sun: yapmak, iş
sunî: yapay, sahte
Sûr: kıyamet borusu
sur: kale duvarı
sûre: Kurânın âyetlerden oluşan her bir bölümü
sûret: şekil, biçim, görünüş
sûreta: görünüşte, şeklen
sûreten: sûretçe, biçimce, görünüşte
sûretperest: sûrete pek düşkün olan
sûrî: sûrete ait, görünüşte
susmar: kertenkele
sutûr: satırlar, yazı dizileri
suûbet: zorluk, güçlük
suûd: yükselme
suver: sûreler, sûretler
sûz: "yakan, yakıcı, bozucu" mânâsında son ek
sûzan: yakıcı
sûznâk: yakıcı
Sübhan: eksikliklerden uzak ve mükemmel sıfatlar sahibi olan Allah
sübhanallah: "Allah eksikliklerden uzaktır" mânâsında bir tabir
sübjektif: şahsî görüşe göre olan, indî
sübût: sabit oluş, kesinleşme
sübûtî: sabit olmakla ilgili
sücud: secde etmek
süeda: saidler, mutluluğa erenler
süfeha: sefihler, kıt akıllılar, günahkârlar
süflî: aşağı, adi
süfliyât: aşağı şeyler
süfliyet: aşağılık, adilik
Süfyan: âhirzamanda gelen ve kendisi gibi münafıklara "ulu önder"lik ederek dini yıkmaya çalışan dehşetli bir dinsiz, islâm deccalı
Sühâ: pek küçük görünen bir yıldızın ismi
süheyl: kolay, uygun, yumuşak, bir yıldız
sühûlet: kolaylık
sühûnet: sıcaklık, hararet
sükna: oturacak yer
sükûn: durgunluk, dinme
sükûnet: sakinlik, durgunluk
sükût: susma, konuşmama, sessizlik
sükûtî: susma ile ilgili
sülâle: soy
süleha: sâlihler, iyi hâlliler
Süleymanvârî: Süleyman aleyhisselâm gibi
sülûk: bir yola girmek, manen yükselmek
sülüs: üçte bir
sümme: sonra
sümmettedarik: elde edildikten sonra
sünbül: başak, filiz
sünbüllenmek: filizlenmek, başaklanmak, çoğalmak
sündüs: süslü ipek kumaş
sündüsmisal: ipekten yapılmış kumaş gibi
sünen: sünnetler
Sünnet: Peygamberimizin sözleri ve hâlleri
Sünnetullah: yanlış olarak "tabiat kanunları" denilen ilâhî kanunlar
sünnî: Peygamberimizin izinde giden, sünnete uyan
sünûhat: kalbe gelen mânâlar, doğuşlar
sürât: hız
sürâtli: hızlı
Süreyya: Ülker yıldızı, bir yıldız topluluğu
sürûr: sevinç, neşe
Süryânî: eski bir kavim
sütre: perde, engel
sütun: direk
süvâri: ata binen, atlı asker
süveydâ: siyahlık
süyûf: kılıçlar
Süyûtî: büyük bir fıkıh ve hadîs âlimi


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.