08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Evlerimizde Kur’An İklimi ...
Asrı Saadet'te “Müslüman evi” deyince sokaklara arı uğultusu gibi Kur'an seslerinin taştığı evler anlaşılırdı Burası Medine idi
Mekke'de de yeni Müslüman olmuş ailelerde, evler, eşlerin birbirleri ile Kur'an müzakere ettiği mekanlardı
Bir Dar'ül Erkam vardı, eğitim yurdu, sevgi ocağı ve şifa merkezi  Orada Kur'an'la ışıyan, Rasulullah'ın kalbinden beslenen bir kandil yanardı  İnsanlar Müslüman oldukça Dar’ül Erkam'daki ışığı evlerine taşırlar, bir kandil de orada yanmaya başlardı
Darül Erkam'da Kur'an talimi olur, bir Müslüman kişiliği inşa edilirdi
O zamandan bu zamana, Müslümanların bir araya geldiği bütün evlerde bir Dar’ül Erkam iklimi yaşanır
Rasulullah sallalahü aleyhi ve sellem “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin ” (Müslim, Müsafirin, 212) buyurmuştu
Müslüman evleri diri yüreklerin bulunduğu evlerdi Kur'an dirilik getirirdi o evlere, Rasulullah'ın önderliği dirilik getirirdi
Teala Kur'an-ı mübinde “Ey iman edenler! Rasulü sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, 'ın ve Rasulü'nün davetini kabul edin     ” (Enfal, 24)buyurmuştu
ve Rasulü'nün yaptığı davet “hayat verici – dirilik taşıyıcı” bir davetti Kur'an'dan ve Rasulullah'ın önderliğinden mahrumiyet, bir anlamda diriliğin kaybı idi Evler bu hayat iksirinden mahrumsa, evler kabristanlara dönmüş demekti “İman edenler” bu ihya çağrısını işitenler ve bu çağrıya “Lebbeyk” cevabı verenlerdi
Rasulullah salllahü aleyhi ve sellem “Kalbinde Kur'an'dan bir miktar bulunmayan kimse harap bir ev gibidir ” (Tirmizi, Fezaili'l- Kur'an, 18) buyurmuştu
Yürekler harap bir ev gibi olunca, harap yüreklerin bulunduğu evler de kabristanlara dönerdi Yüreklerde Kur'an'dan bir miktar bulundurmak, Kur'an'a bir yerinden tutunmak demekti Kalbine Kur'an'dan hayat taşımak, hayatını Kur'an’ın hayat damarı ile buluşturmak demekti
Nelerden bahsediyoruz şu kulluk kadrimizle 
Rabbani bağışlar söz konusu Kur'an iklimine girince 
Sekinet  
Rahmet  
Melek kuşatması  
Ve Teala'nın nezdinde anılmak  
Bunların hepsi, Rasulullah'ın hitap ettiği nesil için derin anlamlar ifade etmekteydi
Onun için Kur'an tüm “Müslüman evleri”nin hakim sesiydi
Çünkü onda;
Hidayet vardı
Öğüt vardı
Rahmet vardı
İkaz, uyarı vardı
Şifa vardı
Doğru haber vardı
Hak ve Batılı birbirinden ayıran (furkan) ölçüler vardı
Ve o dirilik kaynağı idi
Kur'an'ı şifa ve rahmet kaynağı gibi okudular
Okudular, anladılar ve anladıklarını hayata taşıdılar Ömürleri boyunca “Canlı Kur'an” olmak gibi bir hedefe koştular
Onun her bir ayeti üzerinde tefekkür ettiler Üzerinde uzun uzun düşünüp, onu özümsediler
Ona sımsıkı sarıldılar
Hayatlarını sık sık Kur'an ölçülerine vurdular, o ölçülere uymayan yanlarını kesip attılar
Ayetleri anlamaya çalıştılar ama tartışmadılar, didiklemediler
Ayetleri gizlemediler, Kur'an'a hakaret edilen ortamda bulunmadılar
Ve Kur'an'dan kopmadılar Bir ayeti red ve inkar kitaplarında yer almadı
Bu hukuku Kur'an bildirmişti onlara ve onlar, Rasulullah'ın terbiyesinde bu hukuka en üstün bağlılığı gösterdiler
Her Müslüman evi, bir Kur'an mektebi gibiydi
Kur'an'ın huzuru yaşanırdı
“Er rahmanü allemel Kur'an  ”
“Kur'an'ı Rahman öğretirdi” ve onun öğretildiği, okunduğu, yaşandığı yere rahmet yağardı
Öyleyse bir Müslüman için en hayati soru “Evlerimizin ne kadar Kur'an evi olduğu” sorusuydu
Evet!
Ne kadar?
Dar’ül Erkam'a ne kadar benziyor evlerimiz?
Evlerimizden arı uğultusuna benzer Kur'an sesi geliyor mu?
Evlerimizde sekinet ve rahmet var mı?
Çocuklarımız Kur'an'la zırhlanmış mı?
Kur'an'a göre bizim yerimiz neresi?
|
|
|