Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
yüksel, şenler, şule

Şule Yüksel Şenler Kim?

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şule Yüksel Şenler Kim?




'Şulebaş türban' tasarımından kara çarşafa uzanan sıradışı bir hayat



Hayrünnisa Gül'den Emine Erdoğan'a kadar birçok kadının başlarını

bağlama şekline "Şulebaş" deniyor

Bu başörtüsüne adını veren Şule Yüksel Şenler kimdi? Nasıl ve neden

örtündü? Bu türban modelini nasıl buldu? Terzilik öğrendiği Ermeni

ustasının etkisi oldu mu? Türbandan sonra neden kara çarşafa büründü?

Recep Tayyip Erdoğan ile Emine Hanım birlikteliğinin arabulucusu Şule

Yüksel Şenler, neden iki kez evlenip boşandı? Türban konusunda

Türkiye'de "çığır açan" bir gazeteci-yazarın işte yaşam hikáyesi


KIBRISLIYDILAR Babası Hasan Tahsin ile annesi Mihriban Ümran Hanım, teyze

çocuklarıydı Altı kardeştiler: Özer, Örsel, Şule Yüksel, Gonca Gülsel,

Tuncer ve Çiğdem


Tarih 29 Mayıs 1938 Kayseri Şule Yüksel dünyaya geldi Babası, Sümer

Fabrikası'nda görevliydi 6 yıl sonra görevinden ayrıldı İstanbul'a

yerleştiler Bütün aile; anneanneler, babaanneler tüm akraba kadınları

modern kıyafetler içinde, zarif ve şık giyiniyorlardı


Şule Yüksel, Koca Ragıp Paşa İlkokulu'na giderken ailenin ekonomik düzeni

bozuldu Şenler çiftinin çocuklarına okul aile birlikleri

yardım etti Şule Yüksel, ortaokula kadar okuyabildi Annesi kalp

krizi geçirip yatağa bağlanınca okuldan alındı


Artık evden çıkmıyor; temizlik yapıyor, yemek pişiriyordu Arta kalan

zamanlarında hep kitap okudu; ne bulursa onu okudu Öyküler yazmaya

başladı Bunları Safa Önal'ın çıkardığı "Yelpaze" Dergisi'ne gönderdi İlk

yazarlığa burada adım attı


Sonra Gökhan Evliyaoğlu, Peyami Safa gibi devrin ünlü isimlerinin

bulunduğu "Yeni İstanbul" Gazetesi'nin gençlik köşesinde yazmaya

başladı


Bu arada gazetenin ilanlarını hazırlayan Yüksel Bey'den resim dersi aldı

Resim derslerini müzik dersleri takip etti Ney ve kanun çalmayı öğrendi


AĞABEY BASKISI


Ağabeyi Özer Şenler, Said-i Nursi'nin yakın çevresi içine girmişti

Ailesinin modern yaşamına; annesi ve kız kardeşlerinin örtünmemesine ve

hele hele evde bile olsa kız kardeşlerinin erkek musiki

hocalarından ders almasına çok kızıyordu Bir gün evi terk etti


Artık ağabeyi Özer'in yeni bir hayatı vardı Dizinin dibinden

ayrılmadığı Said-i Nursi, "Özer" adını da değiştirip "Üzeyir"

koymuştu! Ağabey Özer Şenler'i, Said-i Nursi ile tanıştıran kişi ise,

"Milliyetçiler Derneği"nden arkadaşı Nevzat Yalçıntaş'tı


Şule Yüksel o günlerde áşık oldu Lise öğrencisi mahalleli bir gence

tutuldu Aşk karşılıklıydı Dört yıl flört ettiler


18 yaşına bastığı gün iki aile yan yana geldi Ancak bu söz kesme

merasimi tatsızlıkla sonuçlandı Müstakbel kaynanasının, oğlu ve

geliniyle aynı evde yaşamak istemesi bu birlikteliğin sonunu getirdi


Baba Hasan Tahsin Şenler bu teklifi kabul etmedi Bu acı sonucu

mutfakta öğrenen Şule Yüksel bayılıp kaldı


Ve yıllar geçse de bu acı dünür olayını hiç unutamadı Hatta çocuk sahibi

olamamasını da bu olaya bağladı


ERMENİ TERZİ


Annesi, aşkını unutması için Şule Yüksel'i Bakırköy'de bir Ermeni

terzinin yanına çırak verdi Gencecik yaşında her türlü elbiseyi

dikebilecek düzeye geldi Zamanla kalfalığa kadar yükseldi


Ermeni ustasının Avrupa'dan getirdiği moda dergilerini elinden

düşürmedi Bu dergilerde gördüklerinden etkilenip ileride "Şulebaş Türban"

tasarımı ortaya çıkaracağını kuşkusuz tahmin bile edemezdi


Moda magazin dergilerini elinden hiç düşürmedi ama siyasi olaylara da

ilgisiz kalmadı 1950'li yıllarda başlayan Kıbrıs mitinglerine

katıldı Ata yurdunu unutmamıştı Mitinglerde kürsüye çıkıp ağlayarak

şiirler okudu


27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra kurulan Adalet Partisi'ne katıldı AP

Bakırköy Gençlik Kolları, Edebiyat ve Kültür Kolu Başkanı oldu


Faruk Nafiz Çamlıbel'in çıkardığı "Kadın Gazetesi"nde köşe yazmaya

başladı Asıl adı "Yüksel" idi Ama kadın olduğunun anlaşılması için

adının önüne "Şule" ekledi O artık "Şule Yüksel Şenler" idi O dönem

siyasal görüş olarak aşırı milliyetçi Nihat Atsız'a yakınlaştı Ama

ağabeyi Özer'in (Üzeyir) hastalığı yaşamını değiştirdi


OJELİ TIRNAKLAR


Ağabeyi sarılıktı Annesi, kız kardeşleri hastanede başında beklediler

günlerce Ağabeyi kendine gelince onlardan son bir istekte bulundu:

"Örtünün!"


Şule Yüksel sinirlendi: "Ağabey, neden bizden yapamayacağımız şeyler

istiyorsun?"


Ağabeyi, "O halde Risale-i Nur toplantılarına katılın" dedi Ağabeyin ölüm

döşeğinde morale ihtiyacı vardı Kabul ettiler Risale-i Nur

toplantılarına aileden ilk olarak Şule Yüksel Şenler gitti


Bir evde beyaz örtüler içindeki on kadın, karşılarında başı açık,

modern kıyafetli ve üstelik kendilerine göre hayli dekolte bir elbise

içinde onu görünce çok şaşırdı


Şule Yüksel eteğini çekiştirip, manikürlü ojeli parmaklarını

saklayarak bir köşeye çekilip oturdu Risaleleri dinlemeye başladı Hiçbir

şey anlamadı Sıkıldı Birkaç toplantıdan sonra kadınlardan biri, ojeli

tırnaklarını "orangutan maymunlarına" benzetince çok

utandı Kendini "düzeltmeye" önce tırnaklarından başladı, artık oje yoktu


Sonra kadınlar başını örtmesini istedi O da, "ayıp olmasın" diye

başını yarım örtmeye başladı


"Ağabeyin çok iyi okuyor, bakalım sen nasıl okuyacaksın" diye eline

risaleleri verdiler Çok güzel okudu; kadınlar hayran kaldı


Takdir edilmek, kabul görmek çok hoşuna gitti


O günden sonra namaza başladı


'KÜRT KARISI DİYECEKLER'


Yıl 1965


Bir gün aynanın karşısına geçti:


Besmeleyi çekip örtündü İçinden, "Ne kadar çirkin oldum" dedi Bu kez

saçının ön tarafı görünecek şekilde başörtüsünü bağladı "Ne kadar

iradesizim" diye kızdı


Aynanın karşısında başörtüsünü tekrar tekrar çeşitli şekillerde bağladı:


"Besleme kızlara benzedim!"


"Hizmetçi kız oldum!"


"Herkes bana gerici, yobaz gözüyle bakacak!"


Ve sonunda


Bugün moda olan "Şulebaş tipi türban" o gün, o aynanın karşısında

ortaya çıktı "Öyle şık bir tarzda örtünmeliyim ki herkes çok

beğensin!"


Beklediği olmadı En büyük tepki, anneannesi İkbal Hanım'dan geldi İlk

sözü, "Kürt karılarına benzemişsin" oldu!


Ağabeyi dışında tüm ailesi örtünmesine karşı çıktı Ne olduğunu

soranlara "Başı ağrıyor" dediler


Yolundan dönmedi Kadınlara başörtüsünü sevdirmek için çok uğraş

verdi; farklı şık eşarplar dikti; biyeli, atkılı, tokalı özel

başörtüler taktı Çevresi tepki gösterdikçe o örtüsüne sarındı Örtüsü

bayrağı oldu


PAPA'NIN GELİŞİNE KARŞI


Örtünmesiyle birlikte çalıştığı yayın organı da değişti Yeni yayın

organıyla birlikte artık davalar süreci de başlayacaktı 26 Ocak 1967

tarihinde Mehmet Şevket Eygi'nin çıkardığı "Yeni İstiklal" Gazetesi,

Pakistan'da üniversiteye, ellerinde kitapları kara çarşaf içinde giden üç

genç kızın fotoğrafını basıp, yanına da Şule Yüksel Şenler'in,

"Müslüman kadınların örtünmesi şarttır" diyen yazısını koyunca, Türk

Kadınlar Birliği dava açtı


Şule Yüksel Şenler ilk kez mahkemeyle tanıştı Ama bu son olmayacak; iki

kez de cezaevine girecekti Anadolu'nun her yanında seminerler vermeye

başladı Şule Yüksel gibi İstanbul'da yaşayan modern bir

kadının örtünmesi, "itilmişlik duygusu" içindeki çevrelerde memnuniyet

yarattı


Her gün bir yerde panele katıldı "Başı açık kadınlara laf atılıyor; oysa

kapalı kadınlara ana-bacı gözüyle bakılıyor" diyordu


Laf atan Müslüman erkeği değil de, laf yiyen Müslüman kadını

düzeltmeye çalışıyordu!


Said-i Nursi hayranıydı "Bugün" Gazetesi'nde Necip Fazıl Kısakürek,

Said-i Nursi'nin evlenmeyişini ve sakal bırakmayışını eleştirince en sert

tepkiyi o gösterdi


Giderek radikalleşti 1967 yılında Papa'nın Türkiye'ye gelmesine karşı

çıkıp, "Ağlayın ey Müslüman kardeşlerim ağlayın" diye makale yazdı


Ankara'da İmam Hatiplere ve İlahiyata Kız Yetiştirme Kursu açılmasını

sağlayıp, müdür oldu


Öğrencileri onun gibi "Şulebaş" türban takmaya başladı Bu kurstan yetişen

öğrencilerden biri de ünlü gazeteci Abdurrahman Dilipak'ın eşi Asiye

Hanım'dı


Tayyİp ErdoĞan İle Emİne HanIm'In evlİlİklerİnde arabulucu OLDU


Yaşadığı ilk aşk ve ilk hayal kırıklığının da etkisiyle yıllar sonra

"Huzur Sokağı" adlı romanını yazdı Bestseller oldu Ünlendi


Roman, "Birleşen Yollar" adıyla 1970'te sinemaya uyarlandı; yönetmen Yücel

Çakmaklı'nın İslami içerikli ilk filmi oldu Başrolde Türkan Şoray ile

İzzet Günay vardı


Başörtüsü sinemaya girmişti


32 yaşındaki Yüksel Şule Şenler o yıl evlendi Eşi, ilahiyat mezunu

tiyatrocu Abdullah Kars idi Şehir şehir dolayıp İslami tiyatro

yapıyordu Yani aynı zamanda dava arkadaşıydılar Evlenmelerine

Risale-i Nur talebelerinden Sait Özdemir vesile olmuştu


Gelinliğin modelini Şule Yüksel Şenler çizdi Kadın-erkek ayrı ayrı

yapılan düğün, müziksiz ve danssız oldu Davetiyelere ilk kez ayet ve

hadis konmuştu Konukların tesettüre uygun giyinmesi istenmişti


Fakat:


Bu İslami düğün mutluluk getirmedi Eşi, Şule Yüksel'i hep dövdü

Toplantılarda, "Eziyet gören kadının sabrettiği takdirde Allah katında

büyük derecelere ulaşacağını" söyleyen Şule Yüksel'in dayanacak gücü

kalmadı Beş yıllık evlilik hüsranla bitti; boşandılar


KOCA BASKISI


Hayat devam ediyordu Koca baskısından kurtulmuştu Tekrar panellere

gitmeye; gazetelere, dergilere yazmaya başladı


"İdealist Hanımlar Derneği"ni kurdu Manevi başkanı oldu


Derneğe gelen genç kızlar arasında, Emine Gülbaran (Erdoğan) da vardı

Recep Tayyip Erdoğan ile Emine Hanım'ın evliliklerinde arabulucu olan isim

de Şule Yüksel Şenler'di


Bu arada ikinci evliliğini yaptı Eşi Kanada'da yaşamış bir maden

mühendisiydi Daha önce evlenmiş ama eşini kaybetmişti Bir kızı

vardı (Şule Yüksel Şenler, üvey kızının yaşamına saygısından dolayı,

eşinin adının yazılmasını istemedi)


Şule Yüksel Şenler için damat adayının en önemli özelliği, namazında

niyazında olmasıydı


Evlendiler Bakırköy'de dubleks bir apartman katına yerleştiler Eşi

dolayısıyla yeni çevre edindi Yeni çevre, Nakşibendi İsmailağa

Cemaati'ydi


Burada tanıştığı kadınlardan; simsiyah çarşaf giyen Dr Sevim Asımgil,

yaşamında ikinci radikal değişime neden oldu


"İslamiyet'ten soğutuyor", "Mümkün değil çarşaf giymem" diyen Şule Yüksel

Şenler bir gün kara çarşafa giriverdi


Modern başörtüsüyle başlayan süreç, kara çarşafa gelip dayanıvermişti

Tercih kendinindi kuşkusuz Ama ortada bir reel durum da yok muydu?


Ağabeyinin isteğiyle Nurcu olup türban takan Şule Yüksel Şenler, bu kez

eşinin isteğiyle Nakşibendi olup kara çarşafa girivermişti!


KARA ÇARŞAF GİYİYOR


Türban takarak modern hayat sürdüren çevresini şaşırtan Şule Yüksel

Şenler, bu kez kara çarşafa girerek türbanlı arkadaşlarını hayretler

içinde bıraktı Türbanlı arkadaşlarından koptu Eşiyle ve üvey kızıyla

Fatih Çarşamba'ya yerleşti Milli Gazete'deki yazılarına son verdi


Bir gün Başbakan Erdoğan'ın dünürü, gazetenin başyazarı Sadık Albayrak

İsmailağa Cemaati şeyhi Mahmut Hoca'ya gelerek, Şenler'in tekrar Milli

Gazete'de yazması için izin istedi


Şeyh Mahmut Hoca, istiharede olan Şenler'in durumuna göre, belli

konularda yazmamak üzere izin verebileceğini söyledi


İki erkek Şule Yüksel Şenler hakkında karar verirken; o dönemde Şule

Yüksel Şenler'in derdi başkaydı


İkinci kocası da fiziki şiddet uyguluyordu Her seferinde şeyhine

koşuyor ama Mahmut Hoca, "Hele sabret" diyordu 11 yıl sabretti

Boşandı Boşanmasıyla birlikte, İsmailağa Cemaati kendisiyle tüm

ilişkisini kesti! Yapayalnız kaldı


AKIL HASTANESİNDE


Annesi Ümran Hanım vefat etmişti Babasının yanına taşındı Zaman

Gazetesi'nde köşe yazarlığına başladı Sorunlar yakasını bırakmadı Babası

Hasan Tahsin ağır psikolojik hastaydı; hafızasını kaybetmişti Bir gün

evden çıktı ve geri dönmedi


Akıl hastası Hasan Tahsin'i vatandaşlar, Bakırköy Akıl Hastanesi'ne

götürdü Hastanede diğer hastalardan dayak yiyen Hasan Tahsin vefat etti


Aynı hastalık Şule Yüksel Şenler'e de bela oldu Hafızasını kaybetti

Kimseyi bilemedi ve tanıyamadı Kıblenin nerede olduğunu, namazda

hangi duaları hangi sırayla okuyacağını soruyordu hep


Aynı zamanda uyuyamıyor; sabaha kadar ağlıyordu Doktorlar sürekli

uyuttular Bu ağır yorucu hayat beynini, vücudunu yıpratmıştı

Kimbilir belki de akraba evliliği sonucuydu çektiği bu ıstıraplar?

Tedavisi bugün hálá sürüyor


Allah şifa ve uzun ömür versin


SONUÇ


Şule Yüksel Şenler'in yaşamı, aslında toplumsal hayatımızın

dönüşümüyle paralellik gösteriyor; yani Türkiye bugünlerde "ağabey"

baskısı altında örtünüp örtünmemeyi tartışıyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.