Prof. Dr. Sinsi
|
Tevbenin Önemi
Bu hadisi, Ebu Davud rivayet eder Bağışlanma dileme (istiğfar) tevbe ile birlikte zikredilmezse tevbeyi de içine alır ve ona işaret eder
Tevbe kurtuluştur Her arzulananı kazanmak ve her sıkıntıdan kurtulmaktır Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Tevbe ederek, iman edip salih amel işleyen kimseye gelince; o, kurtuluşa erenler arasında olmayı umabilir ) (28/el-Kasas/67) Allah Teâlâ, kullarının tevbe etmesinden hoşlanır Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Şüphesiz ki Allah, çokça tevbe edenleri sever ve temizlenenleri sever ) (2/el-Bakara/222) Allah, kendisinden bir ihsan ve ikram olarak, kulun tevbesi ile sevinir İmam Müslim, Enes b Mâlik radıyallahu anh kanalıyla, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Şüphesiz Allah, kendisine tevbe ettiği zaman kulunun tevbesinden, sizden birinizin (şu sevincinden) daha çok sevinir: Sizden biri boş bir arazide bineği ile birlikte iken bineğini kaybeder Üzerinde yiyeceği ve içeceği vardır Ondan ümidini keser; bir ağacın yanına gelir ve gölgesine uzanır Bineğinden ümidini kesmiştir O bu halde iken bir de ne görsün; bineği yanında duruyor Onun yularından tutar ve sevincinin şiddetinden şöyle der: "Allah'ım! Sen benim kulumsun, ben de senin rabbinim!" Sevincinin şiddetinden yanlış söyler "
Allah Teâlâ; Allah'a en büyük şirki koşan ve O'na isyan eden; "İsa aleyhisselam, Allah'ın oğludur" diyenleri dahi tevbeye çağırır Allah, onların söyledikleri bu sözden yücedir Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Allah'a tevbe edip O'ndan bağışlanma dilemezler mi? Allah; çokça bağışlayıcı, merhamet edicidir ) (5/el-Mâide/74) Yine, Allah'ın en kötü yaratıkları olan münafıklara da tevbe kapısını açmıştır Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Şüphe yok ki münafıklar, cehennemin en alt katındadırlar Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız O'nun için yapanlar başkadır İşte bunlar mü'minlerle beraberdirler ) (4/en-Nisa/146)
Ebu Saîd el-Hudrî radıyallahu anh, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in onlara şunu haber verdiğini rivayet eder: "Sizden öncekiler içinde yüz kişiyi öldüren bir adam vardı Bir alime, kendisi için tevbe olup olmadığını sordu Alim, "Evet" dedi Rahmet melekleri onun ruhunu aldılar ve o adam bağışlandı " Bu hadisi, Buhari ve Müslim rivayet eder
Tevbenin anlamı; Allah'a dönmek, günahı terketmek ve ondan hoşlanmamak, ibadetlerdeki gevşekliğine pişman olmaktır Nevevi rahimehullah şöyle der: "Her türlü günahtan tevbe vaciptir Günah; kul ile Allah Teâlâ arasında ise, kul hakkı ile ilgili değilse, tevbenin üç şartı vardır: Birincisi, günahı hemen terketmesidir İkincisi, yaptığına pişman olmasıdır Üçüncüsü ise, o günaha bir daha asla dönmemeye kesin karar vermesidir Bu üçünden biri bulunmazsa, tevbesi sahih olmaz Günah, kul hakkı ile ilgili ise, tevbenin şartı dörttür: Bu üçü ve kul hakkından kurtulmasıdır Mal ve benzeri ise, onu sahibine geri verir İftira cezası ve benzeri ise, bunun uygulanmasına olanak verir veya affetmesini talep eder Gıybet ise; ondan, hakkını helal etmesini ister Bütün günahlardan tevbe etmesi vaciptir Şayet bir kısmından tevbe ederse, o günahlardan tevbesi sahih olur ve diğerleri üzerinde kalır "
Tevbe edenlerin tevbeleri ve tevbelerine neden olan hikayeleri, kulaklara zevk verir Sohbetler onlarla güzelleşir ve insanlar onlarla teselli bulur Arkadaşlar aralarında onları konuşur Onların hepsi iyice düşünmüş, basiretle bakmış ve ömrünün geçen sayfalarına göz atmıştır Hayatının geri kalan kısmını düşünmüş; ölümü ve şiddetini, kabri ve karanlığını, sıratı ve kayganlığını, Kur'an'ı ve delilini, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yolunu ve sünnetini hatırlamıştır Bunun üzerine kalbinde hidayet şimşeği çakmıştır Yüreğinde hak güneşi doğmuştur Üzerindeki gaflet, hevâ, günah ve helak sebeplerinin karanlığı dağılmış; ah çekip inlemeye başlamış ve kalbi, geçmiş günlerde ihmal ettiklerine üzüntüyle dolmuştur Gözyaşları yağmur gibi boşanmış, tüyleri diken diken olmuştur Rahman ve Rahim olan Rabbinin önüne kendini atmış, eşiğine yüz sürmüştür Allah'a şöyle yakarmaktadır: "Sana döndüm Rabbim! Pişman oldum! Tevbemi kabul et! Günahımı bağışla! Hatamı yok say! Ey Allah'ım! Eğer beni kapından kovarsan bana kim barındırır? Eğer beni kendinden uzaklaştırırsan beni kim yaklaştırır? " Bunun üzerine Allah, rahmeti ile onun tevbesini kabul eder
Bu, yol kesicilikten tevbe etmiştir Bu, zinadan tevbe etmiştir Bu, içki içmekten tevbe etmiştir Bu, uyuşturucu kullanmaktan tevbe etmiştir Bu, akrabalık bağlarını koparmaktan tevbe etmiştir Bu, namazı terketmekten ya da onu cemaatle kılmamaktan tevbe etmiştir Bu, anne-babaya kötü davranmaktan tevbe etmiştir Bu, faiz ve rüşvet yemekten tevbe etmiştir Bu, hırsızlıktan tevbe etmiştir Bu, sigara içmekten tevbe etmiştir Her türlü günahtan Allah'a dönen herkese kutlu olsun! Samimi tevbe ile, yeniden doğmuş gibi olmuştur İnsanın gerçek ömrü, Allah'a itaat ettiği zamandır Allah'a itaat etmediği zaman ise, ömründen değildir
Tevbe, her an vaciptir Fakat, faziletli zamanlarda ve faziletli mekanlarda; günahtan hemen sonra, ibadetlerden sonra, kırk yaşından sonra ve tevbe etmeden ölmemesi için uykudan önce ve ömrün sonunda tevbe etmek daha güçlü bir şekilde vacip olur Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır Herhangi birinize ölüm gelip de “Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin Allah, eceli gelince hiçbir nefsi geri bırakmaz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır ) (63/el-Münafikun/9-11)
Allah, beni ve sizleri Yüce Kur’an ile mübarek kılsın  
İhsanı için Allah’a hamdolsun Başarılı kılması ve nimetlendirmesi dolayısıyla Allah’a şükürler olsun Şehadet ederim ki Allah’dan başka ilah yoktur O’nun şânı yücedir Ve şehadet ederim ki, nebimiz ve efendimiz Muhammed, O’nun kulu ve rasulüdür O’nun rızasına davet edendir Allah’ım! Kulun ve rasulün Muhammed’e, ailesine, ashabına ve din kardeşlerine salât ve selam eyle; onları mübarek kıl! 
Bundan sonra  Ey müslümanlar! Allah’dan hakkıyla korkun ve sağlam bir bağla İslam’a sımsıkı sarılın Rabbiniz celle ve alâ’yı, O’na ibadet ederek yüceltin
Allah’ın kulları! Rabbiniz celle ve alâ şöyle buyurur: (Size azap gelip çatmadan önce rabbinize dönün O’na teslim olun; sonra size yardım edilmez Kendiniz farkında olmayarak, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur’an’a) tabi olun Kişinin, “Allah’a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim!” diyeceği günden sakının Veya “Allah bana hidayet verseydi, elbette sakınanlardan olurdum” diyeceği, yahut azabı gördüğünde “Keşke benim için (dönüş) imkanı bulunsa da iyilerden olsam!” diyeceği günden sakının (39/ez-Zümer/54-58)
İslam ümmeti bu çağda, ağır felaketler ve arka arkaya gelen sıkıntılar çekerken, tevbeye ve Allah’a dönmeye ne kadar da muhtaçtır Böylece; durumunu düzeltir, Rabbinin rahmeti iner, düşmanına karşı zafer kazanır ve dinine destek olur Müslümanlar için tevbeden ve Allah’a dönmekten başka, hiçbir darlıktan çıkış yoktur Kudsi hadiste, Allah azze ve celle şöyle buyurur: “Ben kulumun hakkımdaki güzel zannındayım Kim beni kendi nefsinde anarsa ben de onu kendi nefsimde anarım Kim de beni bir toplulukta anarsa, ben de onu onlardan daha hayırlı bir toplulukta anarım Bana bir karış yaklaşana ben bir kulaç yaklaşırım Bana yürüyerek gelene ben koşarak gelirim ” Bu hadisi, Buhari rivayet eder
Allah’ın kulları! (Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber’e salât ederler Ey mü’minler! Siz de O’na salât edin ve tam bir teslimiyetle selam verin ) (33/el-Ahzâb/56)
|