![]() |
İlâhî Muhabbetin Mânası |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İlâhî Muhabbetin MânasıİLÂHÎ MUHABBETİN MÂNASI Bil ki, ilâhî muhabbet, tevhidin ve marifetin kazandırdığı bir şeydir ![]() ![]() Muhabbetle elde edilecek özel marifete gelince; her mümin Allahu Teâlâ'nın zâtı ve sıfatları konusunda, zât-ı bari için noksanlık ve kusur olacak her şeyi O'ndan uzak tutmalı; kemâl ve yücelik olacak her şeyi O'nda mevcut görmelidir ![]() ![]() Ancak İslâm âlimleri arasında yüce Allah'a muhabbetin hakikati ve ne mânaya geldiği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür ![]() ![]() Bil ki, Allahu Teâlâ'yı tanımanın (marifetin) bizzat kendisi yüce Allah'ı bir zikirdir; çünkü marifet, yüce Allah ile huzur halinde olmak ve O'na ait şeyleri müşahede etmektir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İlâhî Muhabbetin Mânası |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İlâhî Muhabbetin MânasıMARİFET VE MUHABBET SAHİPLERİNE VERİLEN HALLER Marifetin evvelinde, kalpte onun varlığına alâmet olan lavâih, tevali, levâmi' ve berk denen manevî pırıltılar, işaretler ve haller gözükür ![]() ![]() Kalbe gelen manevî hallerden ikisi de berk yani kalpte manevî pırıltıların çakması ve vecdin (manevî zevkin) tadılması halleridir ![]() Berk ![]() ![]() Zevk: Kalpte oluşan manevî parıltının nurundan müşahede edilen şeylerden tat almak ve o tadı içine çekip içmektir ![]() Lahz: Bu tabir ile, Allahu Teâlâ'yı kalp ile görme hali anlatılır ![]() ![]() ![]() ![]() "Allah'a, O'nu görüyormuş gibi ibadet et "38 38 Beyhakî, Şuabü'l-îmân, nr ![]() ![]() Vakt: Bununla, kulun içinde bulunduğu vakitteki manevî halleri anlatılır ![]() ![]() Safa: Kalbin, onu bulandıracak şeylerden temiz olmasıdır ![]() Nefes: Kulun, üzerine gelen manevî halleri taşımada âciz kaldığı için rahatlatılmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Gark: Kulun, içine daldığı manevî hali bozmamak için nefesini tutması sonucu nefes almaya gücünün olmayışıdır ![]() ![]() ![]() Gaybet: Kulun en mühim işle (Cenâb-ı Hakk'ın mü-şahedesiyle) meşgul olarak diğer bütün önemli işlerden uzak kalmasıdır ![]() Sekr (manevî sarhoşluk): Kulun, manevî sevinç halinde kendinden geçip hiçbir şeye sahip olamamasıdır ![]() ![]() ![]() Yüce Hakk'ın tecellilerinde sarhoş olan kimse, O'nun sıfatlarına nazar eder; onlardan gelen feyiz ve nur ile zevklenip lezzet bulur ![]() Allahu Teâlâ ile sahv yani uyanıklık halini elde eden kul, nefsinden, nefsin lezzet ve hallerinden uzaklaşıp kurtulur ![]() ![]() Fena: Hissedilen maddî şeylerde fena hali, cisimlerin ve maddelerin dağılıp tamamen yok olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Kendisine mârifetullah ikram edilen bir kulun kalbinden yüce Allah'ın dışındaki bütün varlıklar silinip yok olduğu için, ona da mecazi olarak "fena" ifadesi kullanılır ![]() ![]() ![]() ![]() Kul sürekli yüce rabbi ile meşgul olduğundan, kalbinden O'dan başka hiç kimseye bir iltifat ve yöneliş kalmayınca, bu hale "Allahu Teâlâ ile beka hali" denir ![]() Vücûd ve beka, aynı mânadaki iki değişik kelimedir ![]() Bir şeyin hakikatini elde etmeye vücut, yani varlığın aslına ulaşma denir ![]() ![]() ![]() Büyük zâtlardan biri demiştir ki: "Cem1, Haktan gayri her şeyi gözden düşürmek yani kalpten silmek ve başka bir varlığa işareti kesmektir ![]() Bunun mânası şudur: Bu kul tamamen Allahu Te-âlâ'da fâni olduğundan Allahu Teâlâ zikredilince o da zikredilir; o görülünce ve anılınca da yüce Allah zikredilir ![]() Bütün hamdler, sadece Allah'a aittir ![]() İMAM GAZÂLÎ |
![]() |
![]() |
|