Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kısa, öyküler

Kısa Öyküler

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kısa Öyküler



Kısa Öyküler

Öykü Örnekleri



BİR ÖYKÜ


Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip

utangaç bir tavırla rektör'ün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından

fırlayarak önlerini kesti Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların

Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?


Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi İşte bu imkansızdı

Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu

Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; "Bekleriz" diye mırıldandı

Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi Sekreter sesini çıkarmadan

masasına döndü Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi Sonunda sekreter,

dayanamayarak yerinden kalktı "Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa

gidecekleri yok" diyerek rektörü iknaya çalıştı Anlaşılan çare yoktu


Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı Sekreterin anlattığı tablo içini

bulandırmıştı Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi

Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu?

Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti


Yaşlı kadın hemen söze başladı Harvard'da okuyan oğullarını bir yıl önce

bir kazada kabetmişlerdi Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onun

anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı


Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi "Madam"

dedi, sert bir sesle, "Biz Harvard'da okuyan ve sonra ölen herkes için

bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner"


"Hayır, hayır" diyerek haykırdı yaşlı kadın "Anıt değil Belki, Harvard'a

bir bina yaptırabiliriz" Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir nazar

fırlatarak, "Bina mı?" diyerek tekrarladı, "Siz bir binanın kaça mal olduğunu

biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan

fazlasına çıktı"


Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu Artık bu ihtiyar bunaklardan

kurtulabilirdi Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: "Üniversite

inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin

kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?"


Rektör'ün yüzü karmakarışıktı Yaşlı adam başıyla onayladı

Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar Doğu California'ya,

Palo Alto'ya geldiler Ve Harvard'ın artık umursamadığı oğulları için

onun adını ebediyyen yaşatacak üniversiteyi kurdular


Amerika'nın en önemli üniversitelerinden birini STANFORD'u


=========


Ayağınıza kadar gelip, sizinle görüşmek isteyen insanlara,

yaklaşmadan önce bir kez daha düşünmeniz dileğiyle




Kelebeğin Hikayesi


Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenara oturduğu otlardan birinin dalında , küçük bir kozanın varlığını fark etti Koza ha açıldı ha açılacak gibiydi



Adam , bunun bir kelebek kozası olduğunu tahmin ediyordu Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez diye düşündü; ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara şahit olmak istedi



Dakikalar dakikaları kovaladı , saatler geçmeye başladı , ama henüz kelebeğin küçük bedeni o delikten çıkmadı Sanki , kelebeğin dışarı çıkmak için çaba harcamaktan vazgeçmiş olabileceğini düşündü



Sanki kelebek elinden gelen her şeyi yapmış da , artık yapabileceği bir şey kalmamış gibi geldi ona Bu yüzden , kelebeğe yardımcı olmaya karar verdi: cebindeki küçük çakıyı çıkarıp kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye başladı



Böylece , bir-iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverdi Fakat bedeni kuru ve küçücük , kanatları buruş buruştu Adam kelebeği izlemeye devam etti; çünkü kanatlarının her an açılıp genişleyeceğini ve narin bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu



Ama bunlardan hiçbiri olmadı Kelebek , hayatinin geri kalanını , kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi Ne kadar denese de , asla uçamadı



Adamın bütün iyi niyetine ve yardımseverliğine rağmen anlayamadığı şey , kozanın kisitlayiciliginin ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten dışarı çıkmak için gereken çabanın , Allah’ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede kozanın kisitlayiciligindan kurtulduğu anda onun uçmasını sağlamak için seçtiği bir yol olduğuydu


Bu gerçeği öğrendiğinde , hayat boyu unutamayacağı bir şey de öğrenmişti: Bazen , hayatta tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey , çabalardır Eğer Allah , hayatta herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi , o zaman , bir anlamda sakat kalırdık Olabileceğimiz kadar güçlenemezdik o zaman Ve asla uçamazdık

Alıntı Yaparak Cevapla

Kısa Öyküler

Eski 07-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kısa Öyküler



BIRAKIP DA GİDENE

Burnu bir karış havada, gözü
yükseklerdeydi ben onu sevdiğimde
Hele hele benim aşkımı
yerden yere vurup,
nasıl kırmıştı kalbimi zalim
Dudaklarından dökülen acı sözleri;
öyle ki, bugün bile unutamadım
Ne tebessümdü o , zehirden beter
Her olayda içim paramparça,
gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olurdu
Yorgun düşerdim onsuz geçen,
onunla dolu, koyu siyah gecelerden
Pişmanlıktan kendime lanetler eder,
sevgimi söylediğim günü düşündükçe,
kaleme sarılıp yazardım ona nefretin
aşkla kucaklaştığı o uzun mısralarımı
Derdim ki; alın yazımdı,
onbeşimin çocuksu aşkıydı
Nasıl da gülerdi canı istedi mi
En anlamlı bakışlarıyla önce ümitlendirir,
ardından bir uçurumun kenarına
yapayalnız bırakır giderdi
Ben çaresiz, ben yorgun,
ben bıkkın bu sevdadan
Ah bilirdi o insafsız,
diri diri yanardım o böyle yaptıkça
Şubatın buz gibi kasvetli soğuğunda;
onda ne bulduğumu bugün bile bilemem
Ama o günlerde hayatımın amacı,
varolma gibi gelirdi bana
Çocukluk mu, yoksa gençliğimin
safça tutkusu muydu bu
kölesiye bağlanış,
içten içe kopan fırtınalar,
bu delice yakarış?
Kimbilir, belki de
sevilmeye muhtaç bir kalbin
bitmek bilmeyen kaprisi
Ondan hiçbir şey istememiştim
Sadece sevgi
Evet, şimdi yıllar sonra ben,
onu düşünüyorum ilk defa
kucağımda resimler, hatıralarla
Hava yine soğuk, yine kasvetli
gözleri gözlerimde yine
sevgi, derin yüreğimde
Unuttum sanırdım, meğer aldanmışım,
ağladım saatlerce
Bu onun "ölüm yıldönümü"dür
17'sinde toprakla kucaklaşan,
o zalimin hikayesidir anlatılan
Bir melodidir kırık, umutsuz
Doldururken sensizlik o an odayı
gönlüm hala boş, kafam yine dumanlı
Bir feryat yankılanmıştı acı dolu
tam 15 yıl önce bugün bomboş kırlarda
Deli gibi koştum sınıfa, sırası boştu
Benim kadar çaresizdi her köşe
Kendi kendime konuşarak
yaklaştım sırasına;
"Sen ölemezsin; canımsın, sevgimsin, emelimsin
Dileğince nefret et, alay et duygularımla Kızmam sana
Ama ne olur bir yalan olsun, acı bir şaka
Evet, evet beni üzmek için yapıyorsun
Herşeyini özledim
Allahım son defa göreyim yeter bana"
Bu sensiz yakarış defalarca sürmüştü
ta ki, ölümün o sinsi kokusunu
içimde duyana kadar
Hıçkıra hıçkıra ağladım,
sıraya kazıdığın ismini öptüm
Sonra, ona ait birşeyler bulmak için
aradım her köşeyi
Yalnızca buruşturulmuş bir sayfa,
rengi solmuş
Yazı, onun yazısı
Bir mektuptu, özenilerek yazılmış,
belki de çok emek verilmiş her satırına
Çok şaşırdım, mektup bana hitabendi
Korkakça, kaybolmasından korkarak,
acıyla okudum her cümleyi
kalbimde büyüyen bir özlemle
Hele hele o ilk satırı
Öyle ki, bugün bile unutamam,
okudukça ağlarım
"İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş
bir tanem, AFFET BENİ !!!"






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.