![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarLOKMAN HAKİM'İN NASİHATİ Lokman Hakim'in kim olduğu hakkında muhtelif rivayetler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alimlerin örfünde hikmet, insan nefsinin nazarî ilimleri iktibas ve tatbikatta faziletli işleri takatî nisbetinde tam bir meleke kazanarak elde etmesi ve olgunluğa kavuşmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lokman Hakim'in şükrünü nasıl eda ettiğine dâir hikmet ve ahlâktan bir iki numune Kur'ân-ı Kerîm'de zikrolunarak şöyle beyân buyurulmaktadır: Hani, yani unutma daima an, o vakit ki Lokman da oğluna dedi, ona vaaz ediyordu, nasihat veriyordu: — Ey oğulcuğum, yavrum! Allah'a şirk koşma ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halbuki şirk koşmak mabudluğu Allah'tan başkasına vermektir ![]() ![]() Yavrum! Muhakkak ki yaptığın iyilik veya kötülük bir hardal dânesi kadar küçük ve gizli ve ne kadar yüksek veya alçak olursa olsun, Allah onu getirir, Ahirette karşına koyar ![]() ![]() Yavrum! Namazı devamlı kıl, kendini erdirmek için iyiliği emredip kötülüğü nehyet, diğerlerini kemale erdirmek, cemiyeti doğrulukla götürmek için başına gelene de sabret ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Lokman Sûresi) * * * |
![]() |
![]() |
![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarHz ![]() İsrail Oğulları, Musa aleyhisselâmdan sonra bir peygamberlerine müracaat ederek: — «Bize kumanda edecek bir hükümdar gönder, Allah yolunda muharebe edelim» dediler ![]() O Peygamber hakikati tesbit etmek için damarlarına bastı ve: — «Size muharebe farz kılınırsa yapmamak etmiyesiniz» diye sordu ![]() Bunun üzerine bütün cemaat: — Biz niye Allah yolunda muharebe etmiyelîm? Halbuki yurtlarımızdan çıkarıldık, evlâtlarımızdan olduk, diye cevap verdiler ![]() intikam hissi ve Allah'tan zafer ümidi ile harbin sebeplerinin tamamen mevcud olduğunu söylediler ![]() Bu sırada Mısır ile Filistin arasında sakin bulunan Amalika kavminin başında imlik Oğullarından Calut namında zorlu bir hükümdar bulunuyormuş ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat iyi niyetlerine mal ve evlâd endişesini karıştırarak hareket etmiş ve sırf Allah yolunda tam ihlâs ile ilâhî emre amade durmayıp yiğitlik göstermek için harb heyecanına kapıldıklarından maksatları tamam olmamış ve ekseriyetle rahata alışmış kimselerin âdeti olduğu üzere, önce intikam hissi ile yiğitlik göstermişler ve sonra iş sıkıya gelince yaptıkları söylediklerine uymamış ![]() Vakıa muharebe için emir verilip iş kat'îleştiği zaman sözlerinden geri döndüler, emre riayet etmediler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Harbin kat'ileşmesi de şöyle olmuştu: İsrail Oğullarının, bu hükümdar isteklerine karşı, o peygamberleri onlara: — Allah ü Teâlâ size Talut'u hükümdar olarak gönderdi, dedi ![]() — O bize, bizim üzerimize nasıl hükümdar olur? Halbuki biz hükümdarlığa ondan daha lâyıkız, hükümdar olmak ondan ziyade bizim hakkımız, ona bir mal genişliği de bahşedilmiş değil, diye itiraz ettiler ![]() Cevaben o Peygamber dedi ki: — AllahU Teâlâ onu seçip üzerinize kat'î surette hükümdar tâyin etti, ona ilimde cisimde, maddi ve manevî ziyade bir inkişaf ve genişlik verdi ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi biz dururken Allah bunu niye böyle yapmış mı, denecek? Allah mülkünü dilediğine verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onu Melekler, Allah'ın elçileri, kuvvetleri getirir ![]() ![]() ![]() ![]() Tabut sandık demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak ne zaman ki İsrail Oğulları isyana başlamışlar, fesada düşmüşler, işleri çığırından çıkmış, Allahü Teâlâ da başlarına Amalika kavmini musallat etmiş, bunlar galip gelmişler, Tabutlarını da alıp götürmüşler, bir pisliğe, bir helaya bırakmışlar, Allahü Teâlâ Talut'u hükümdar yapmağı murad edince Amalika'ya bir belâ vermiş hattâ Tabut'un yanında abdest bozanlar basur hastalığına tutulur olmuş, diğer taraftan memleketlerinden beş şehir de mahvolmuş; kâfirler bu belânın Tabut yüzünden olduğuna kail olmuşlar, onu çıkarmışlar, iki öküze yükletip koyuvermişler ![]() ![]() Demek oluyor ki israil Oğullarında Tabut, mukaddes emânetlerden olup Hıristiyanlıktaki Salîb gibi bir mevkide tutulurmuş ![]() ![]() Bu hadise şunu da gösterir ki imân ehline yaraşan hafiflik değil, vakar ve sükûnet, mutmain olmakta sebattır ![]() ![]() ![]() Hükümdar Talut, bunlar tamam olduktan sonra birlikte hareket ettiği askerlerine hitaben şöyle dedi: — Allah sizi mutlaka bir ırmakla imtihan edecektir ![]() ![]() ![]() Talut bir hükümdar sıfatıyla bu emri vermiş olduğu halde, ırmağa geldikleri vakit askerin bir kısmından başkası hep ondan içtiler, emri dinlemediler ![]() ![]() ![]() — Bu gün bizim Calut'a ve askerlerine harb edecek takatimiz yok, dediler ![]() Söylediler de ne oldu? Allahü Teâlâ'ya mutlaka kavuşacaklarına kani olanlar, yani ölümden kaçmanın mümkün olmadığını, bu gün bu muharebede ölmezse diğer bir gün mutlaka öleceklerini ve nihayet ilâhî huzura varacaklarını bilen, binaenaleyh ahdinde sabit, zafer ümidiyle ya şehid veya gazi olmağa azmeden yakîn ehli: — Nice kerreler azıcık bir bölük bir çok bölüklere Allah'ın izniyle galip geldiler ![]() ![]() Talut ve beraberindeki bu insanlar topluluğu, Calut ve askerlerine karşı harb meydanına çıktılar; düşmanın çokluğunu ve hazırlığını müşahede ettiklerinde hepsi birden kalb kuvveti ile Allahü Teâlâ'ya yalvarıp şöyle dediler: — Ey bizim Rabbımız! ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine çok geçmeden o kâfirleri Allahın izniyle bozguna uğrattılar ![]() ![]() İşte o zalimlerin zulmüne rağmen bir azınlığın imân azmi ve dua himmetiyle, Allahü Teâlâ böyle ümid edilmez büyük başarılar ihsan eyledi ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra Allahü Teâlâ Davud aleyhisselâma hükümdarlık ve peygamberlik ihsan etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Davud aleyhisselâma dört ilâhî kitaptan Zebur verilmiş ve kendisine de hakkı bâtıldan ayırarak ihtilâfı ayırd edip kesmek hâssası bahşedilmişti ![]() — Yâ Davud! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte böyle kuvvetli, dirayetli, bir tevbekâr peygamber olan Davud aleyhisselâmın meşhur bir «iki hasım kıssası» vardır ![]() Hz ![]() — Korkma!, biz biribiriyle dâvâlı iki alay hasımız ![]() ![]() ![]() ![]() Görülüyor ki davaya ait bu şifahî arzuhalin kelimeleri çok anlamlıdır ![]() ![]() ![]() Hasımlardan birisi devam eder: — İşte şu mecliste hazır olan zat benim kardeşimdir ![]() ![]() ![]() ![]() Davud aleyhisselam dedi ki: — Senin bir koyununu koyunlarına katmak istemekle sana ![]() ![]() ![]() ![]() Davud aleyhisselam onlar girdikleri zaman, ilâhî sevk ile mülkünde bir ihtilâl oluyor, kendine isyanla bir baskın yaptılar zannetmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kıssa münasebetiyle bir çok laflar edilmiş, masallar söylenmiştir ![]() ![]() ![]() Davud aleyhisselamm ümmeti arasında Eyle kasabası halkı da bulunuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eyle ahalisi iki kısma ayrılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lâkin bunlar vaaz ve nasihatten, bu farzı kifâyeden vaz geçmediler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İyi kimseler nasihat için ne kadar uğraştılarsa, kötüler de buna karşılık isyanlarında ısrar ettiler ve netice olarak o fâsık ve haddini aşan ahali ihtar olundukları nasihatleri unuttular,, hiç nazarı dikkate almaz, sanki büsbütün unutmuş gibi hatırlarına getirmez oldular ![]() ![]() ![]() ![]() Bu, tamamen yoldan çıkma üzerine Davud aleyhisselâm onlara lanet etti ve Allahü Teâlâ da kendilerini alçak, hakir her taraftan uşt uşt diye kovulan zelîl maymunlar haline getirdi, insanlıktan çıkarıp maymunlara çevirdi ![]() ![]() Allahü Teâlâ Davud aleyhisselâma hayırlı bir evlâd, tevbekâr bir kul olarak Süleyman aleyhisselâmı ihsan etti ![]() ![]() ![]() Davud aleyhisselâmın huzuruna bir gün birbirlerinden davacı olan iki kişi geldi ![]() — Ey Allah'ın elçisi! ![]() Davud aleyhisselâm diğer davacıya bunun doğru olup olmadığını sorduğu zaman o da hadiseyi tasdik etti ![]() ![]() —: O halde tarla sahibi, harap olan ekinlerinin zarar ve ziyanına karşılık o koyunlara sahip olur ![]() O zaman oğlu Süleyman aleyhisselâm, ayağa kalkarak bu meselede kendisinin de bir fikri olduğunu söyledi ve beyanda bulunmak için babasından müsaade aldıktan sonra şöyle dedi: — Koyunların sahibi helak olan tarlayı alır, İslah eder, eker ![]() ![]() ![]() Bu hüküm, Davud aleyhisselâmın çok hoşuna gitti ve oğluna iltifatlarda bulundu ![]() ![]() (Bakara ![]() * * * |
![]() |
![]() |
![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarHAZRETİ ÎLYAS VE ELYESA İsrail Oğulları Peygamberlerinden Hazkîl aleyhisselâmın vefatı üzerine bu kavim içerisinde kötülükler çoğalmış, halk kendi elleriyle yaptıkları putlara tapmaya başlamıştı ![]() ![]() Hazreti Musa'dan sonra gelen İsrail Oğulları Peygamberlerinin tamamı, zaman geçtikçe Tevrat hükümlerini unutan İsrail Oğullarına Tevrat'ın hükümlerini yenilemek üzere vazifelendirilmişlerdir ![]() Musa aleyhisselâmın vefat etmesinden sonra onun yerine peygamber olan Yûşâ aleyhisselâm Şam'ı fethetmiş ve burayı İsrail Oğulları kabileleri arasında taksim etmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü Teâlâ, İlyas aleyhisselâmın İsrail Oğullarını davetini yüce Kitabında meâlen şöyle beyan buyurur: «Şüphesiz ki, İlyas da gönderilen peygamberlerdendir ![]() — Ey kavmim! Aklınızı başınıza toplayıp Allah'dan korkmuyor musunuz? ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlyas aleyhisselâm bu şehrin halkını Allahü Teâlâ'ya ibadete ve O'na ortak koşmamaya davet ederdi ![]() ![]() Hazreti İlyas bu seyahati sırasında bir köye uğramıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * * * |
![]() |
![]() |
![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarHz ![]() Hz ![]() ![]() — Ey insanlar! Bize kuş mantıki, kuş dili öğretildi, dedi ![]() Süleyman aleyhisselâm Allahü Teâlâ'nın kendisine kuş mantıkî ve kuş dilini öğretmesini söylemekle peygamberliğini anlatmış oluyordu ![]() — Bize her şeyden verildi ![]() ![]() ![]() Allahü Teâlâ, Süleyman aleyhisselâma insan, cin ve kuşlardan kurulu ordular ihsan etmişti ![]() Süleyman aleyhisselâm bu muhteşem ordusuyla bir gün yola çıkmıştı ![]() — «Ey karıncalar!, yerlerinize, yuvalarınıza çekilin, yoldan savulun; Süleyman ve askerleri sizi kırmasınlar ![]() ![]() ![]() ![]() Fahruddîni Razî der ki: Bâzı kitaplarda gördüğüme göre karıncanın diğerlerine içeriye girmelerini emretmesi şunun içindir ki kavmi, Süleyman aleyhisselâmın saltanatını görürler de Allahü Teâlâ'nın kendilerine olan nimeti hakkında nankörlüğe düşerler diye korktu ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Süleyman aleyhisselâm o karıncanın sözünden gülercesine tebessüm etti ![]() ![]() tuhafına geldi ![]() — «Ey Rabbım! ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâm bu duâsıyla Rabbından iki şey istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâm bu duasından sonra kuşları, uçar kuvvetleri teftiş etti ![]() ![]() — «Ben niye Hüdhüd kuşunu görmüyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? Elbette ona şiddetli bir azap ederim veya boynunu keserim, yahut da bana her halde açık kuvvetli bir delil getirir ![]() Kadı Beyzavî'nin naklettiği şekilde rivayet olunuyor ki, Süleyman aleyhisselâm Beyti Makdis'in binasını tamamlayınca hac için hazırlanıp Harem-i Şerife gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() — «Allahü Teâlâ'nın taaccüp edilecek kudretinde ve has kullarına bahşettiği hususiyetlerde belki bundan daha büyük şeyler vardır, Onları tanıyanlar tasdik edip hürmet duyarlar, imân sânından olmayan inkarcılar da bıkar ederler» diye bir ihtar yapmıştır ![]() Burada kuşun bir posta veya keşif teyyaresi gibi düşünülmesi de mümkündür ![]() ![]() Derken bekledi, çok geçmeden Hüdhüd geldi ve mazeretini beyan eden açık ve kat'î bir delil ile gelerek: — «Ben senin henüz varamadığın yere vardım, dolaştım, keşiflerde bulundum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hüdhüd'ün anlattığı bu kadının ismi Belkıs binti Şerahîl veya Belkıs binti Hed'hâd ibni Şerahbil olarak bildirilmekte ve 20 sene hükümdarlık ettiği kaydedilmektedir ![]() Hüdhüd'ün ifa ettiği hizmetin zevkiyle neşeli bir şekilde «senin varmadığın yerlere vardım» diye söze başlamasında Süleyman aleyhisselâma Allahü Teâlâ tarafından bir ikaz cilvesi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat dikkate şayandır ki Süleyman aleyhisselâm Hüdhüd'ün diğer anlattıklarına hiç ehemmiyet vermiyor ancak b kadının ve kavminin Allah'ı bırakıp Güneş'e taptıklarını anlatınca, o vakit: — Bakalım, doğru musun yoksa yalancılardan mısın? dedi ![]() ![]() ![]() ![]() — Şu mektubumu götür de onlara bırak, sonra dön kendilerinden de bak neye varacaklar; Burada Hüdhüd bir posta hizmetinde kullanılmış oluyor ![]() ![]() ![]() ![]() — «Ey milletin ayanı, ileri gelenleri, dedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu heyete irad olunan bu noktada şimdiye kadar hükümet emrinde diktatörlük yapılmamış olması Övülmek ve reylerinin esas tutulmuş olduğu beyan olunmak suretiyle cemile gösterilerek meşveretin ehemmiyeti tesbit edilmiştir ki, bunun zahirî bir parlâmento idaresi emir ve kumandaya müdahale derecesine varmayan meşru bir meşveret ve fetva verme mahiyetinden ileri gitmediği için müfessirler burada yalnız istişarenin ehemmiyetinden bahsetmişlerdir ![]() Bu heyet Belkıs'a şöyle dediler: — Biz kuvvet sahipleriyiz ve şiddetli bir harp ehliyiz ![]() «Biz» diyenler şahıslarını değil, mektuba muhatap "olan topluluğun, yani Devletlerinin kuvvetini kasdederek teslim olmamak için harbetmek lâzım geleceğini düşünerek kuvvetimiz vardır, şiddetli harp edebiliriz diyorlar, / bununla beraber harbetmeyiz demiyorlar; ve emre müdahaleyi uygun görmüyorlar da harp olmaksızın bir çare bulunabildiği takdirde memnun olacaklarını andırır bir şekilde selâhiyeti teslim ve siyasî edebe riayet ile sözü şöyle bitiriyorlar: — Bununla beraber emir sana aiddir ![]() — Muhakkak ki hükümdar kısmı bir memlekete harp yoluyla girdikleri vakit onu bozar perişan ederler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu karar üzerine gönderilen elçi Süleyman aleyhisselâma vardı ![]() — Mal ile bana imdad mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyi ![]() ![]() ![]() Elçiler Belkıs'e varıp Süleyman ale'yhisselâmın dediğini anlattıklarında «bilmiş olunuz ki, vallahi bu sade bir hükümdar değil, biz buna takat getiremeyiz» demiş ve tekrar bir elçi gönderip «milletin beyleriyle huzuruna geliyorum, emrini ve davet ettiğin dinini görmek arzusundayım» diyerek beraberinde büyük bir toplulukla hareket etmiş ve tahtını köşklerinin en sağlam ve muhafazalı yerine koydurup kapıları kilitleyerek ehemmiyetli şekilde emniyet altına aldırmış idi ![]() Süleyman aleyhisselâm onların hediyelerine güvendiklerini bilmişti ![]() Cinlerden şer ve kötülükte ileri gitmiş, tuttuğunu devirir, kuvvetli, becerikli, ele avuca girmez bir ifrit: — Ben o tahtı makamından kalkmadan evvel sana getiririm ![]() ![]() «Makamından kalkmadan evvel» diyor ki, Süleyman aleyhisselâm'ın makamında her gün sabahtan öğleye kadar oturduğu rivayet edilmektedir ![]() Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan bir zat ise: — Ben o tahtı sen gözünü kırpmadan evvel getiririm, dedi ![]() ![]() — Bu Rabbımın mutad cereyan eden sünnetinden değil, fazıl ve ihsanındandır ![]() ![]() Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan bu zatın Hızır aleyhisselâm, Süleyman aleyhisselâmın kendisi ve alimlerin ekserisine göre veziri Asaf ibni Berhıya'dır ki Sıddik olup dua edilince icabet olunan ismi âzami bilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tahtın gelmesinden sonra Süleyman aleyhisselâm maiyyetine şu emri verdi: — O kadın için tahtını yabancılaştırın, o değilden gösterin ![]() Tahtının getirilmiş olması hayret verici bir tasarrufla mülk ve saltanatının elinden alınmış olduğuna delâlet eder ![]() ![]() Belkıs, Süleyman aleyhisselâmın huzuruna geldiği zaman: — Böyle mi senin tahtın, denildi ![]() Bu senin tahtın, denilmedi, o değilmiş gibi gösterildi ![]() Sebe' melikesi Belkıs: — Sanki o, o bununla beraber bize bundan evvel ilim verildi ![]() ![]() ![]() Hiç şaşırmadan vaziyeti olduğu gibi kavrayarak idarei kelâm etti ![]() ![]() ![]() Kendisine köşke girmesi söylendiği zaman köşkün etrafını görünce bir deniz sandı ve inciklerinden Bunun üzerine Süleyman aleyhisselâm: — O sırçalardan döşenmiş cilâlı, parlak bir meydandır ![]() ![]() O zaman Belkıs şöyle dedi: — Ey Rabbım! ![]() ![]() ![]() Müfessirlerin ekserine göre Süleyman aleyhisselâm Belkıs'ı zevceliğe kabul etmiş ve mülkünde bırakmıştır ![]() Ataları Sebe ibni Yeşcüb ibni Ya'rub ibni Kahta'nın namıyla anılan Sebe kavmi önceleri Güneşe taparlarken, melikeleri Belkıs idaresinde Hz ![]() ![]() ![]() Vaktiyle bunların iskân ettikleri yerde bir ibret vâki olmuştu ![]() — Rabbınızın rızkından yiyin de O'na şükredin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat buna Sebe'liler itiraz ettiler ![]() ![]() ![]() Bu Arim şeddi öyle ihtişamlı idi ki, ilk olarak Sebe ibni Yeşcüti tarafından yapılmış ve ona yetmiş kadar çay akıtılmış, uzak vadilerin selleri içerisine çevrilmişti ![]() ![]() ![]() Arîm selinden sonra Sebe kavminin o iki Cennetleri, iki taraflı bağ ve bostanları buruk yemişli, acı ılgınhk, kekremsi sidirlik halinde iki harap Cennete çevrildi ![]() ![]() ![]() Allahü Teâlâ Sebe kavmine, mübarek kılıp bereketlendirdiği Şam beldeleri ile sırt sırta bitişik bir vaziyette köyler ihsan etmiş ve o beldelerde gidiş ve gelişleri muayyen ölçü üzere tertip ve tanzimde bulunmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu nimete karşı da Sebe'liler nankörlük yaparak: — Ey Rabbımız, bizim bu seferlerimizin mesafesini uzaklaştır, dediler ![]() İsrail oğullarının hayır olan yüceyi, aşağı nesneye değişmek istedikleri gibi bunlar da o mâmûriyetten bîzarhk gösterdiler, onların aralarından kalkarak aralarına uzun mesafelerin, sahraların girmesini istediler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şüphesiz ki Sebe'lilerin bu kıssasında çok şükredecek her çok sabırlı için elbette alacak delâletler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâmın mülkünde fitne çıkıp hükümetini kaybettiği zaman insan ve cin şeytanları pek azıtmış, dinsizlikte ileri gitmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu fitne olduktan sonra Süleyman aleyhisselâm tevbe ile Allahü Teâlâ'ya sığınıp tekrar tahtına döndü ve şöyle dua etti: — Ya Rab! ![]() ![]() ![]() Bu duâsıyla daha ziyâde Dünya mülkü değil, Âhiret mülkünü talep eden Süleyman Aleyhisselâmın bu isteğiyle Allahü Teâlâ onun emrine rüzgârı verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyretti heva üzre denir tahtı Süleyman Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde Allahü Teâlâ, fitnenin menşei olan Şeytanları da Süleyman aleyhisselâmın emrine verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü Teâlâ bunlardan başka Süleyman aleyhisselâma ilâhî bir ihsan olan bir san'at ilmiyle erimiş bakır madenini sel gibi akıttı ki bunun Yemen'de vaki olduğu rivayet edilmiştir ![]() Allahü Teâlâ bu ihsan ve saltanatlarını kendisine bağışladıktan sonra Süleyman aleyhisselâma şöyle buyurdu: — Bunlar bizim, bahşişimiz, vergimizdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâm emrine verilen bu Şeytanlar ve Cinleri Beyt'ül Makdis'in inşaasinda çaliştiriyor ve onlara bu mukaddes mabedi yaptiriyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâm mülkünde fitne çikaran Şeytanlar ve Cinleri Allahü Teâlâ'nın yardimiyla mağlûp edip hepsini zapt altında emrine aldıktan sonra, onların meydana getirdiği sihir kitaplarını toplatmış ve tahtının altında bir mahzene gömmüştü ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine orayı açtılar ve hakikaten bir çok kitap çıkardılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zaten Mısır'dan beri Israil oğulları arasında sihir ve hokkabazlık meşhûl değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu insan ve cin şeytanları sırf kendi uydurmaları olan sihri bir de eski bir medeniyetin beşiği bulunan Babil şehrinde Harut ve Marut ismindeki iki meleğe indirilenleri insanlara, o zamanki İsrail Oğullarına Babillilere ilham yoluyla Allah tarafından bir imtihan ve tecrübe olarak öğrettikleri yaratılış sırlarından bazı garip harikalar, hakikatte sihir değildi, fakat şer ve fesad ehli elinde sihir için kullanılarak küfre öğretiyorlar ve böyle yapmakla kâfir oluyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Artık burada melekler sihir öğretirler mi diye bir sual ve cevap ile münakaşaya mahal yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitabullahı arkalarına atarak Süleyman aleyhisselâma karşı o şeytanların takip ettikleri şeylere uyan (ehli kitap) Yehudî kavmi, bu kafir şeytanların öğrettiği bu iki nevi sihir kitaplarından koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğrenmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() — Bunlar bütün bu kötülükler ile beraber îmân edeler de Allah'dan korkarak bu fenalıklardan sakınsalardı, elbette Allah tarafından verilecek bir sevab bütün o yaptıklarından ziyade haklarında hayır olurdu ![]() ![]() (Neml, Bakara, Sâd, Ahzâb ve Sebe Sûreleri) * * * |
![]() |
![]() |
![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarHz ![]() İsrail Oğullarında bir çok hadiseler vuku bulmuş, günahlar işlenmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Şa'ya ibni Esmıya aleyhisselâm, Isa ve Muhammed aleyhisselâmı müjdeleyen bir peygamber idi ![]() ![]() ![]() ![]() — Ey Semâ dinle, ey Arz sus! Zira Allahü Teâlâ İsrail Oğullarının halini anlatacak ![]() ![]() Halbuki onlar zayi olmuş çobansız davar gibiydiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir zaman boş, harab, refahdan halî ölü bir arazi vardı ve bunun kuvvetli ve bilgili bîr sahibi vardı da onu imara başlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diyorlar ki: Eğer Allah, bizim ünsiyetimizi toplamaya kadir olsa idi elbette toplardı, ve eğer Allah bizim kalplerimizle anlatmaya kadir olsa idi her halde anlatırdı, iki kuru ağaç al, en çok toplandıkları bir yerde cemaatlerine var ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diyorlar ki: Oruç tuttuk orucumuz yükselmedi, namaz kıldık namazımız nurlanmadı, tasadduk ettik sadakalarımız çoğalmadı, güvercin gibi inleyerek dualar ettik, kurtlar gibi uluyarak ağladık hiç biri işitilmedi, duamız kabul olmuyor ![]() Allahü Teâlâ buyurdu ki: Sor onlara benim icabetime mâni olan ne? Ben işiticilerin en işiticisi, nazar edenlerin en basiretlisi, icabet edenlerin en yakını, rahmet edenlerin en merhametlisi değil miyim? Elimde hangisi az? Nasıl olur ki benim ellerim hayra açık, dilediğim gibi sarfederim ve bütün hazinelerin anahtarları benim indimde, onları benden başkası ne açar ne de kapatır ![]() ![]() ![]() ![]() Ben ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer onlar gaybm ilmini intikallerinde sadık iseler, haydi sana haber versinler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi sor onlara bu ne zaman? Ve bunun başına geçecek kim? Kimin eliyle ben bu işi açacağım? Bu işin yardımcıları kimler? Biliyorlarsa söylesinler, ben bunun için ümmî bir peygamber göndereceğim ![]() ![]() ![]() O ümmet, beni tevhîd için baım îman ve ihlâs ile iyiliği emir, kötülüğü nehyedecekler, kıyam, kuud, rükû ve sücûd halinde bana namaz kılacaklar, benim yolumda saf olarak ve düşman üzerine yürüyerek mukâtele edecekler, benim rızâma ermek için mallarından, diyarlarından çıkacaklar, ben onlara mescidlerinde, meclislerinde, yattıkları, gezdikleri yerlerde tekbir, tevhid, teşbih, hamd ve medh ilham edeceğim, sokak başlarında tekbir, tehlil ve takdis edecekler, benim için yüzlerini ve taraflarını temizleyecekler, bellerine esvab bağlıyacaklar, kurbanları kanları, kitabları sineleri, gece ruhban, gündüz arslan, O benim bir fazlım ki dilediğime veririm ve ben çok büyük fazl sahibiyim ![]() Şa'ya aleyhisselâm sözlerini bitirince, İsrail oğulları onu öldürmek için üzerine saldırmışlar, o da kaçıp bir ağaca gizlenmiş, eteğinin dışarda olan ucunu görmüşler, testereyi dayayıp, ağaç ile beraber Allah'ın elçisini biçmişlerdir ![]() ![]() ![]() * * * |
![]() |
![]() |
![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarHAZRETÎ ZEKERİYYA VE YAHYA Zekeriyya aleyhisselâmın nesebi Hazreti Süleyman'a çıkar ![]() ![]() ![]() ![]() Hazreti Zekeriyya bu hususta Allahü Teâlâ'ya gizli ve vicdanî bir sesle nida ederek: — Rabbim! Artık benim vücudumdaki kemik kısmı ihtiyarlıktan zayıfladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() — Ey Zekeriyya, biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır ![]() ![]() — Ey Rabbim! Benim nasıl oğlum olur ki, ailem kısır kalmıştır ![]() ![]() — Hakikaten öyledir ![]() ![]() ![]() ![]() — Rabbim, ailemin hamli hakkında bana bir alâmet bildir! dedi ![]() — Ey Zekeriyya! Senin bileceğin alâmet sıhhatte olduğun hakle bir düziye üç gece, üç gündüz halka söylememendir, buyurdu ![]() Beyt-i Makdis'de bu vahye mazhar olan Hazreti Zekeriyya Beyt-i Makdis'deki mahfelden kavmine çıktığında hal, hatır soranlara cevap vermeyip: ![]() — Sabah, akşam Allah'i teşbih ediniz! diye işaret eyledi ![]() — Ey Yahya kitaba sarıl, Tevrat'ı tut! buyurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazreti Yahya Isa Aleyhisselâm ile teyze çocukları olup, Hazreti isa'yı ilk tasdik eden odur ![]() ![]() Bir Hadîs-i Şerifte buyurulur ki: Dünyanın Allah'a karşı haysiyetsizliğindendir ki, Hazreti Zekeriya'nın< oğlu Hazreti Yahya'yı bir kadın şehîd etmiştir ![]() ![]() Önce Hazreti Yahya otuz yaşında, sonra da babası Hazreti Zekeriyya yüz yaşında şehîdlik rütbesine erişmişlerdir ![]() (Sâd, Meryem ve Âl-i İmran Sûreleri) * * * |
![]() |
![]() |
![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarİFFET NUMUNESİ MERYEM Hazreti Meryem'in babası İmran olup Süleyman aleyhisselâm neslindendir ![]() ![]() ![]() Meryem'in babası Imran henüz Meryem, ana karnında iken vefat ettiği için, anası Hanne, doğuracağı çocuğunu Beyt-i Makdis'e hizmetçi yapacağını nezretmişti ![]() «Habibim! Kur'ân'da, Meryem kıssasını ailesinden ayrılıp Beyt-i Makdis'in doğu tarafında bir yere çekildiği zamanı da an!» «O zaman Melekler şöyle demişlerdi: — Ey Meryem! Allah sana kendi tarafından bir kelime ile «Ol!» demesiyle vücud bulacak bir çocuk müjdeler! îmran'ın hanımı Hanne: — Ey Rabbim! Ben karnımdaki yükü, kendimden alâkasını keserek Sana adadım ![]() ![]() ![]() Kadın vaktâ ki hamlini doğurdu: — Rabbim hamlimi dişi doğurdum, bununla beraber Allahü Teâlâ onun ne doğduğunu ve erkeğin dişi gibi olmadığını daha iyi bilir ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine kadının bu dileğini Rabbi, güzel bir suretle kabul buyurdu ![]() ![]() ![]() ![]() — Ey Meryem! Bu rızık sana nereden geldi? diye sorardı ![]() — Allah tarafından! diye cevap verirdi ![]() Şüphe yok ki, Allah dilediği kişiyi hesapsız rızıklandırır ![]() Habibim! Meleklerin, husûsiyle Cibril'in: — Ey Meryem! Allah senin hayâtını, terbiyeni, rızkını kendi üzerine aldı, seni kadınları kirleten hallerden tamamiyle temiz kıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Habibim! Kur'ân'da Meryem kıssasını da an! Hani Meryem ailesinden ayrılıp Beyt-i Makdis'in doğu tarafında bir yere ibâdet için çekilmişti ve onlardan beri bir yer de edinmişti, işte bu inziva halinde Meryem'e biz, Cibril'imizi gönderdik de Cibril ona düzgün bir insan suretine girerek göründü ![]() — Ben bütün safvetimle senden Rahmân'a sığınırım! ![]() ![]() Cibril: — Emîn ol, ben sığındığın Rabbin elçisiyim ![]() ![]() — Benim için oğlan nasıl olabilir ki, hâlâ bana nikâh ile bir insan dokunmamıştır ![]() ![]() — Hakikat dediğin gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Cibril, Meryem'in gömleği içerisine bir hayat nefhası üfleyerek Meryem İsa'ya hamile oldu ![]() ![]() ![]() — Ah, keşki ben bundan önce öleydim, unutulmuş, adı anılmaz olaydım, dedi ![]() Bunun üzerine Meryem'e onun altından yeni doğmuş yavru İsa: — Sakın mahzun olma! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Meryem çocuğunu yüklenerek onunla kavmine geldi ![]() — Ey Meryem! Sen çok acayip bir şey getirdin ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Meryem, İsa'ya işaret etti, buna sorunuz demek istedi ![]() — Beşikteki çocukla nasıl konuşuruz? dediler ![]() — Ben Allah'ın kuluyum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Meryem ve Âl-i Imran Sûreleri) * * * |
![]() |
![]() |
![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarHAZRETİ İSA VE HAVARİLERİ Isa aleyhisselâm otuz yaşında iken İsrail Oğullarına peygamber olarak vazifelendirildi ![]() «Habîbim, Meleklerim Meryem'e şöyle dediklerini de an: Ey Meryem! Allah sana kendi tarafından bir kelime, bir mucize olarak vücud bulacak bir çocuk müjdeler ![]() ![]() ![]() ![]() — Rabbim! Benim için bir çocuk nasıl olabilir ki, bana hiç bir insan dokunmadı ? diye cevap verdi ![]() — Hakîkaten öyledir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazreti isa'nın ilk imân eden seçkin talebelerinden on iki kişilik ve kendilerine «havariler» denilen bir grup vardı kî, bunlar Allah'ın dinini yaymak için yer yüzüne dağılmışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Mettâ incil'inin onuncu babında havariler hakkında şöyle denilmektedir: «Ve (Hazreti İsa) on iki talebesini yanına çağırıp temiz olmayan ruhlar üzerine onları çıkarmaya ve her hastayı, her hastalığı gidermeye dair onlara kudret verdi ![]() — Taiflerin yoluna gitmeyiniz ve Samirîlerin bir şehrine girmeyiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazreti isa'nın İsrail Oğullarını ve diğer kavimleri irşad için bir çok mucizeler göstermesine rağmen, onlar Hazreti Zekeriyya ve Hazreti Yahya'dan sonra bu yüce peygamberi de ortadan kaldırmak için suikast plânlan hazırlıyorlardı ![]() ![]() Ibn-i Abbas'tan nakledilen bir rivayete göre, Allahü Teâlâ Isa aleyhısselâmı bu zalimlerin elinden Semâya ref'etmek murad ettiği vakit, Hazreti Isa eshabına çıktı ![]() ![]() Allah'ın Resulü o evde bir menbâdan onların karşısına çıktı, başından su damlıyordu da: — içinizden birisi yakında bana on iki defa küfredecek, dedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hususta muhtelif rivayetler vardır, ancak kat'î olan Hazreti isa'nın kâfirler tarafından katlolunmayıp Semâ'ya ref'olunduğu ve düşmanlarının bu işi yapmaları hususunda bir benzetme ve şüpheye düşmüş olmalarıdır ![]() ![]() Havarilerin dinî tebliğleri üzerine İsrail Oğullarından bir taife imân şerefine erişti ve dine yardımcı oldu ![]() ![]() ![]() Hıristiyanlar Hazreti Isa hakkında «ilâh, Allah'ın oğlu ve teslis = üçleme akidesi» gibi müfrit telâkkilere saplanmışlardır ki Allahü Teâlâ bunu Yüce Kitabında meâlen şöyle beyan buyurmaktadır: «Ey incil'e imân edenler, dininizde hadden aşırı gitmeyiniz! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teslis, Hıristiyanlığın üç ilâh kabul etme akîdesidir ki, bunlar: Allah, Mesih ve Meryem'dir ![]() ![]() ![]() Hazreti Allah İsa aleyhisselâm'a: — Ey Meryem oğlu İsa! «Beni ve anamı, Allah'dan başka iki ilâh tanıyınız,» diye halka sen mi söyledin ![]() — Allah'ım! Seni şirkten tenzih ederim, ulûhiyet ibadet ortağından uzak tutarım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Mâide, Nisa ve Âl-i İmran Sûreleri) * * * |
![]() |
![]() |
![]() |
Kur'an'dan Kıssalar |
![]() |
![]() |
#24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur'an'dan KıssalarESHAB-I KEHF - MAĞARA ARKADAŞLARI Hazreti Isa aleyhisselâmdan sonra încil ehlinin işi karmakarışık, alt üst olmuş, aralarında günahkârlar büyümüş, hükümdarlar azgınlaşmış ve putlara tapar; putlar için kurbanlar keser hale gelmişlerdi ![]() ![]() ![]() Dekyanus bu gezisi sırasında nihayet Eshâb-ı Kehf'in şehri olan Dekinos'a da indi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durumu gören bir kaç genç ki, onlar Rum'un asilzadelerinden bir rivayete göre de hükümdarın yakınlarından idiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() — Bizim bir ilâhımız vardır ki, O'nun azamet ve kudreti Gökleri ve Yeri kaplar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece bu yiğitler müşriklere karşı baş kaldırıp Allah'ın birliğini, tevhidi ilân ettiler ![]() ![]() ![]() — Bak hele, şunlar, şu bizim kavim Allahü Teâlâ'dan başka ilâh kabul ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() Yiğitlerin böyle kıyam edip gereken cevabı vermeleri üzerine Dekyamıs, onların üzerlerindeki asalet elbiselerinin soyulmasını emredip yanından çıkardı ve kendisi mühim bir iş için Ninova şehrine gitti ve geri dönünceye kadar onlara düşünmek için mühlet verdi; kendisinin dediğine uyarlarsa uyarlar, yoksa diğer müslümanlara yaptığını yapacaktı ![]() Bunun üzerine gençler kavimlerinden de böyle yüz çevirdikten sonra çekilip kendi kendilerine dinlerini muhafaza etmek için karar verip şehrin yakınındaki Benclüs dağında sarp bir mağaraya gizlenmeyi kararlaştırdılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dekyanus şehre geri dönûnceye kadar bu şekilde durdular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beri tarafta Dekyanus hiddetinden ne yapacağını düşünüyordu ![]() ![]() — Açlıktan, susuzluktan ölsünler, mağaraları kabirleri olsun! dedi ![]() Adamları da öyle yaptılar ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yiğitler öyle bir vaziyette uykuya dalmışlardı ki, görülse uyanık zannedilir, fakat hakikatte ise uykuda idiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eshâbı Kehf in o suretle Allah için baş kaldırması ve kavimlerini terkedip mağarada böyle yatmaları, Allahü Teâlâ'nın kudret ve rahmetinden bir delil, bir keramettir ![]() İşte böylece ilâhî bir rahmet olarak bu yiğitlerin o mağarada senelerce uyuyup muhafaza edilmesinden sonra Allahü Teâlâ onları bir delil olarak ba's de etti, ölü diriltir gibi uykudan uyandırdı ![]() — Ne kadar durdunuz, ne kadar uyudunuz? diye sordu ![]() — Bir gün, diye cevap verdi ![]() — Bir günden âz, dediler ![]() ![]() ![]() — Ne kadar durduğunuzu Rabbiniz en iyi bilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hülâs'a böyle konuştular ve bu sözü kabul ettiler de, içlerinden Temliha'yı şehre gönderdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eshâb-ı Kehf in uyudukları mağaranın mevkii ile alâkalı olarak muhtelif yerler rivayet edilegelmiştir ![]() ![]() Bu kıssaya ait hususlardan biri de onların üç kişi olup kelbleriyle birlikte dört, veya beş kişi olup kelbleriyle beraber altı, yahut da yedi kişi olup kelbleriyle beraber sekiz olduklarına dair rivayetlerdir ki, doğruya en yakın olanı sonuncusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eshâb-ı Kehf'in mağarada uyuma sürelerinin ise üç yüz dokuz sene olduğu yine Kur'an'ın beyanıdır ![]() (Kehf Sûresi) * * * |
![]() |
![]() |
|