07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yüzün Göğsüme Yaslanmış
Yüzün Göğsüme Yaslanmış Hikayesi - Yüzün Göğsüme Yaslanmış Yazısı - İclal Aydın Yazıları - İclal Aydın Köşe Yazısı
Biliyor musunuz bana “aşktan” söz etmek yasaktı aslında  
Ne yazsam, ne söylesem bilinen belli noktaları işaret etmişim gibi algılanacak, yine bırbır edilecek, yaşamımdaki insanlar üzülecek diye  Ah, bilseniz ne zor iştir  
Kimseyi üzmemek için, kimseyi huzursuz etmemek için, kimseyi yük altında bırakmamak için  Her kelimenizi seçmek, her duygunuzu elekten geçirmek ve kimseye çaktırmamanız gereken bir otosansür geliştirmek zorunda kalmak nasıl bıktırıyor insanı  Sonunda rahat rahat yazabilmek, konuşabilmek ve hatta şakasını yapabilmek için kalbimin kapısını sıkı sıkı kapatıp, içeri yeni bir hava girmesin, sızıntı yapmasın diye bir de etrafını bantlamam gerekti  
Ve sanırım bütün kadınlar bunu yaşıyorlar  
Başkasını kırmamak için susmayı öğrenen herkes benim gibi bıkkın mı?
***
“Yüzün göğsüme yaslanmış, yeni daldın uykuya / Şafak süzülürken odana, güneş düşmüş saçlarına  İlk defa bu sabah paramparça hayatım bir bütün  ”
Güneş vardı Koşuyordum  Saçlarımdan ter damlıyordu  
Birden dinlediğim şarkı yirmili yaşlarımın ortalarını ve İstanbul’daki ilk yıllarımı getirdi koydu önüme  Bütün dünyayı tersine çevirebileceğime dair duyduğum o güçlü inancı anımsadım  Aşk’ın uykusuz gözlerini hatırladım  
Hiç uyumadan günün doğuşunu izleyen gözlerimizi, kırılganlığımızı  İstiklal Caddesi’nde kestane, Rumelihisarı’nda balık ekmek yiyen, konserden konsere koşan, bağırarak şarkılar söyleyen sonra da işinin başına koşan o sevinç-şaşkınlık dolu hallerimizi  Gözlerim acırdı  Uykusuzluktan mı yoksa aşktan mı bilemezdim  
İki kız çocuğu aynı evde otururduk ve saatlerce sevdiğimiz “çocuklardan” konuşurduk  Evet, ne güzel çocuklardık  
Bir sevgilinin “senin için bütün zaferlerim” dediğini duymayalı bin yıl olmuş sanki  
“Kalktım sessizce yanından, yeni güne karıştım  Nefesin havada altın tozu, yabancıyım bu duyguya  İlk defa bu sabah huzurlu sakin kayıp ruhum  Dün gece hayata seninle yeniden doğdum” Böyle diyor Demir Demirkan  
Aşk değişmediyse  Yeri hiç dolmuyorsa  Hatta eskimiyorsa  Bu kendi iç sesimizin yankılandığı boşluk neden peki?
***
Yok yok hüzünlü müzünlü değilim  Aksine hiç bu kadar bırakmamıştım kendimi, saldım gittim neşeye  O boşluğu fevkalade dolduran bir ses buldum sonunda  Kahkaha, kıkırdama  “Kırklarım” hakikaten başladı galiba  
Kırkların “genç kızlık” halini pek sevdim  Yirmiler aşkla, otuzlar ayrılıkla geçiyormuş  Umarım kırklı yaşlar neşeyle geçer  Geçen gece Twitter’da sorduğum bir soruya o kadar şaşırmış ki, “ciddi misiniz” diye sormuş bir takipçi “Hayır, Twitter’da sadece eğlenmek istiyorum ve bu konuda fena halde ciddiyim” dedim
Sabah uyandığımda Şeytan lakaplı bir Twitter kullanıcısının “Öbür dünyayı da takip etmelisin, ileride işine yarar” dediği mesajını okudum “İçimizdesin” diye yanıt yazdım “Loca ayırtayım mı” diye sordu hemen Ben de “Ben orada rezidansa girdim topraktan” dedim  
Eee kolay mı be Şeytan kardeş  Seninle haşır neşir
olmadan ayakta kalamıyormuşuz bu vahşi ormanda
Tanışıklığımız senin yakın dost olduklarının hamlelerini tahmin etmekten geliyor  Savaşta çok kayıp verdik ama ben en çok masumiyet içinde aşkla uykuya daldığımız o sabahları kaybedişimize üzülüyorum Ve giderek siliniyor hafızamdan  
Olsun, hiç yaşamadık da diyebilirdik 
Ya öyle işte Bu yıl kırkına girenler el kaldırsın  Hah, burada mısınız  Eee şimdi ne olacak?
İclal Aydın
|
|
|