Fas, Merrakech Şehri / Fas, Merrakech Şehri Hakkında Bilgiler... |
06-26-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Fas, Merrakech Şehri / Fas, Merrakech Şehri Hakkında Bilgiler...CASABLANCA-MERRAKECH ARASINDAKİ ULAŞIM: Casablanca ile Merrakech şehirleri arasındaki yol: otoban Güzel bir yol ama sürücüler hızlı ve biraz çılgınca araç kullanıyor Bu otoyol üzerinde, maalesef bir veya iki istasyondan başkaca, duracak yer yok Zaten; bu istasyonda, öyle herşeyi bulabileceğiniz bir düzen yok Yanlızca; tuvalet ihtiyacını karşılayabilirsiniz Bunun yanında: bir kaç parça, yiyecek ve içecek bulmak da mümkün Evet; daha öncede yazdığım gibi, yanınızda sürekli bozuk para bulundurmanız gerek Çünkü; tuvaletler tüm ülkede ücretli ama bunun yanında pis Neyse, uçaktan inince, o yorgunluğun üzerine, üç saat karayolu inanın çekilmiyor Aslında; Casablanca ile Merrakech arasında, iç hatlar ile de uçuş yapılabilir Ama; fiyatlar yüksek Tur firmaları, bu aradaki mesafeyi karayolu ile geçmeyi tercih ediyorlar Özellikle; karanlıkta bu yolu gitmek, inanın çok zor çekiliyor, çünkü hiçbir yeri yani çevreyi görme şansınız da yok MERRAKECH ŞEHRİ HAKKINDA GENEL: Bu şehrin kelime anlamı: ” kalma git” Ayrıca: ” güneyin incisi ve mücevheri ” gibi isimlerde, buraya yakıştırılmış Kızıl şehir diye de anılıyor Yapıların, bir kısmı ve özellikle surlar; kızıl renk ve tonlarında Meraklıları için; şehirde iki tane casino yani kumarhane var Sadi otel ve Revamunya otelde Şehrin ana bulvarı üzerindeki yaya kaldırımlarında; bol miktarda turunç ağacı ve meyvası görebilirsiniz Bunlar; mandalina değil, portakal değil İkisinin de anası Şehir süslemelerinin bir parçası olarak dikilmiş Koparmamak gerek, çünkü: yenmesi mümkün değil Tadı; ekşi ve acımtırak Bunlardan yanlızca reçel yapılıyor Reçel yaparken bile, acı ve ekşimsi tadı dengelemek için normal reçele göre, üç kat şeker ilave etmek gerekiyorŞehrin, bugünkü nüfusu: 15 milyon civarında Bu şehir: aynı zamanda, hem karmaşayı ve hem de sakinliği bir arada yaşayabileceğiniz ortamlar sunuyor Atlas dağlarının eteğinde, verimli bir vahada kurulmuş Bu dağlar; bir sıra şeklinde, ufukta sürekli görülmekte Şehirdeki ısı, 30 derece civarında bile olsa, bu dağların üzerinde karlı zirveler görmek mümkün Ama, çoğunlukla, havanın kötü olması ve sis, bu muhteşem görüntüyü engelliyor, umarım kaldığınız sürede, bu dağları izleme fırsatınız olur, uzaktan da olsa görebilmek, muhteşem Şehir; eski ve yeni şehir olarak ikiye ayrılıyor Bu, eski ve yeninin büyüleyici ortamından dolayı, şehire, “Ağa Han” uluslararası mimarlık ödülü verilmiş Eski şehirde: büyüleyici yapılar, camiler, saraylar, dar sokaklar ve bu dar sokaklarda bulunan küçük el işi atölyeleri var Yeni şehirde ise; modern yapılar, yüksek binalar, lüks cafeteryalar var Zaten; Avrupa sosyetesinin çok sevdiği bir şehir İnanılmaz evler, malikhaneler görmeniz mümkün Bu şehirde gezmenin en güzel yolu: kendinizi dar ara sokaklara atıp kaybolmak İnsanlar; fevri değil Güvenlik problemi yaşanmıyor Buranın insanı, paraya değer veriyor ama kesinlikle fevri ve kavgacı yapılı değil Evet, bazı sokaklar o kadar dar ki, üç kişi bile yan yana yürümesi mümkün olmuyor Ama kendinizi kuytuda veya sıkıntıda hissetmiyorsunuz, çünkü: çevredeki yapılar yüksek değil, yani bu dar sokaklar havadar Tek sıkıntı; bir eşek, bir at arabası geldiğinde veya bir motorsiklet geldiğinde (bunlar çok miktarda, sık sık geliyor) kendinizi en yakın duvar dibine veya dükkana atmanız gerekmesi Aksi halde; çarpmamaları mümkün değil diye düşünüyorsunuz, ama bir yandan da, bu insanlar, buranın kalabalığına, sokakların darlığına ve kullandıkları at olsun, eşek olsun, motorsiklet olsun, iyice alışmışlar ve çevik, atik bir şekilde kullanıyorlar, asla çarpmıyorlar TARİHSEL SÜREÇ: Kuzey Afrika; oldum olası, büyük güçlerin hep dikkatini çekmiş Çünkü: ister istemez, Akdenize sahil şeridi olan bir kıta Romalılar, bunun belli bir tarafını tüketmişler Araplar ise, başka bir kısmını tüketmiş Akdenizin en büyük doğal limanı; Tunus’taki Kartaca Kartaca; MÖ146 yılında, Romalılar tarafından yok edilmiş Güney Akdenizde; Kartaca benzeri, başkaca bir doğal liman yok Ama: Fas, Cebelitarık boğazı üzerinden İspanya ile o kadar yakın ki (14 km); Tanca şehri taraflarında, zamanla yeni liman noktaları oluşturulmuş Binlerce yıl sonra, Osmanlının, Fas ile ilgilenmesinin sebebi de, bu liman noktaları Hem ticaret, hem askeri açıdan önemli Her ne kadar, bölgeye Romalılar geldi ise de, bunlar pek fazla aşağılara inmemişler Hatırlarsanız; “Simyacı” isimli bir roman vardı Bu romanı okuyanlar; bu romanda yazılı bir kısım bölümü, belkide anlayamamışlardı Örneğin; orada “morlardan” sözedilir Buraları gördükten sonra; bu romanda yazılı ve muallakta kalan bölümleri anlamak, daha bir kolay oluyor Morlar, bugün Fas’ın güneyinde, bugünkü Moritanya’da yazayan insanlar Ama; bir zamanlar, buralarda bulunmuşlar Bugün; her ne kadar arap ülkesi olsa da, o zamanki yerli nüfus, bugünkü bütün Fas’a hakim imiş ve Romalılar ile çok sıkı ilişkiler kurmuşlar Zaten; Romanın ezici askeri üstünlüğü karşısında hiç kimsenin dayanması mümkün değil Romalılarda, buraları ele geçirince, vali bırakıp, yerel halktan aldıkları kendi yandaşları yöneticiler ile ülkeyi yönetmişler Daha sonra, Roma, doğu ve batı olarak ikiye ayrılınca, Tunus’taki askeri güçler Bizansa kalmış Sonra; İslamiyet doğunca, Araplar, çok kısa bir sürede (5 yıl) kuzey Afrikanın Tunus’a kadar olan bölümlerini ele geçirmişler Tunusta; Bizans direnişi olmuş Tunusun araplar tarafından alınması, İstanbul’un Türkler tarafından alınmasına benzer Ancak; sekizinci kuşatmada ve 35 yıllık sürenin bitiminde, Tunus, araplar tarafından ele geçirilir Orası düştükten sonra, bugünkü Cezayir ve Fas’ta düşer Araplar, o arazileri ele geçirirler ve Okyonusa gelirler ve okyanus kıyısına dayanınca; ” Bu deniz olmasaydı,bu dini bütün dünyaya yayardık” derler Daha batıya gidemedikleri için, kuzeye çıkarlar İspanya’da meşhur endülüs akımı, kültürü doğar Medeniyet denilemez, sonuçta arap kökenlidir, özellikle Fas kökenle Tabii bu durum, kısa sürede olan bir olgu değil Fas’ı ele geçirmek, Fas’tan çıkıp endülüsü kurmak, aradan 500 sene geçer Araplar, buraya gelince, yerli toplumlar ile kaynaşırlar Yerli toplamlarda: berberi denen toplum Roma döneminde burada yaşayan morlar ise, güneye çekilirler Buralarda, dağlık bölgelerde, belli noktalarda berberiler kalır Berberiler kimdir? Bunların kim olduklarını söylemek çok zor Bunlar; tarihte, adı konmuş ilk insan topluluğudur Anadolu’da, örneğin Karain mağarasına gidersiniz, MÖ10 binli yıllardan kalma bu bölgede, Karain denilen bir yer adı vardır Ama orada yaşayan insanların adı yoktur Onlara; genel anlamı ile, neolitik denir Orda kalır Ama, berberi denen toplum yapısı; MÖ10 lere dayanır ve bir adı vardır; onlara berberi denir Adı konmuş bir toplumdur bunlar Berberiler bu bölgeye Yemen’den gelirler Ama, Yemen’e nereden geldikleri meçhul Göçebe hayatı sürdürmüşlerdir Göçebe; sürekli göçmüş, belli bir şehir kurmamıştır ki, o şehir veya o bölge bugün kazılsın ve onların geçmiş kültürlerini ifade edebilecek herhangi bir kalıntı çıkarılabilsin Göçebe yaşam sürdürdükleri için, böyle bir olanak yok Berberiler ile birlikte, bölgeye hiristiyanlar gelir Yahudilik gelir ama pek itibar görmez Zaten, araplar topyekün bütün bölge halkını müslümanlaştırır Ancak; 789 yılında; Peygamber torunu, Iİdris bölgeye gelir İdrisin, buraya gelmesinin nedeni; onunla beraber doğan dini mezhebin varlığıdır Bunlar; harici mezhebi Bunun anlamı ise: çıkanlar, gidenler Bunları; Şiilik veya Alevilik ile karıştırmamak gerek Neden? Çünkü; halifelik kavgasında, 1 nci İdris kaybeder ve oralardan, Bağdat şehrinden kalkıp, buralara gelir Burada ise; dönemin en büyük kabilesinin reisinin kızı ile evlenir Bir süre sonra ise ölür Eşi hamile Doğan çocuğa; 2 nci İdris adı verilir Baba, 1 nci İdris, 789 yılında ülkeyi kurar Oğul, 2 nci İdris ise, 809 yılında Fes Şehrini kurar Ulaşabildiği tüm kabileleri müslümanlaştırır Bir süre sonra; müslümanlaştırılan kabileler, Fes şehrine yerleşmiş arapların, öğrettikleri din ile yaşadıkları hayat arasında büyük uçurumlar olduğunu görürler Bunların yaptıkları tek şeyin; vergi almak olduğunu düşünürler Bunun üzerine; göçebeler arasında ayaklanmalar başlar Bunlar; her ayaklanmada; Sahra Çölünü (2000 km) geçerek, başkente, yani Fes şehrine ulaşmak durumunda kalırlar Başkente ulaşmak, orada çatışmak, yöneticileri değiştirmek, tüm bunlar zor gelir Bunun üzerine; başka bir başkent kurma fikri ağır basar ve 1062 yılında, Merrakech şehrini kurarlar İkinci başkent kurulduktan sonra; yabancı devletler tarafından da, Merrakech şehri muhatap alınmaya başlanır Bu dönemde; Merrakech şehrinde: sıra ile dört hanedan yaşar İlk üç hanedan: 150 şer yıl ve toplamda 450 yıl hüküm sürerler Bu süre, çok güzel geçer Ancak; zamanla, endülüsün kaybedilmesi ve oradaki nüfusun buralara göçmesi sonucu; belli bir dağınıklık yaşanır Sıradan insanlar bölgeye gelip yerleşirler Bunlar gelirken, yanlarında veba hastalığını da getirirler Veba; her girdiği toplumda, orada yaşayanların, genç-yaşlı, kadın-erkek ayırımı yapmadan yarısını yani yüzde ellisini öldürür Veba sonucu; Merrakech şehrinde, Saadi Hanedanlığından, tahta geçecek varis dahi kalmaz 1650 li yıllarda; Suudi Arabistan’dan, güney Sahrayı takip ederek, Fas’In güney bölgesine bir kabile gelir Geldikleri dönem, Fas’ın anarşi içinde bulunduğu bir dönem Veba, ülkeye girmiş ve insanları telef etmiş Kabileler toplanıp, bu yeni gelen kabileye teklifte bulunurlar, çünkü bunların peygamber torunu soyundan olduklarına inanılır ” Siz peygamber torunusunuz, bizim başımıza geçin, bizi toparlayın” Yeni gelen kabile, yaklaşık 13 yıl, bu tekliflere direnir ve kabul etmez “Bizim devlet işi ile ilgimiz olmaz”, derler Ancak, bir süre sonra baskılara dayanamazlar ve teklifleri kabul edip, tahta geçmek zorunda kalırlar O günden, bu güne tahtta en fazla kalan (400 yıl) aile, bunlardır Bilindiği gibi; taht babadan oğula, oğul yoksa kardeşe geçer Bazen kardeş bulunmaz ise, yeğene geçer Osmanlılar; Fas’ta tam bir egemenlik kurmuşlar denilemez Yerel yöneticilerin istekleri üzerine, birkaç kez Osmanlı güçleri, Fas’a girmiş, ancak liman ve para yani yeni vergiler üzerine yapılan andlaşmalardan sonra, Fas’tan ayrılmışlar Yoksa; uzun süreli bir egemenlik sözkonusu değil Neden? Bilinmez Devlet; 1912 yılına kadar, başarılı şekilde yönetilir Bu dönemde; Osmanlı Fas’a hiç gelmez Niye? Çünkü: dönemin galip devletleri olan İngiliz ve Fransızlar, dünyanın çoğu yerinde olduğu gibi, bu bölgeyi de paylaşırlar Fransa, 1912 yılında, Fas’a el koyar, ama ” sizin korunmaya ihtiyacınız var” diyerek el koyar ve bu doğrultuda bir andlaşma imzalanır Yani: işin adı, himaye olur, sömürgecilik değil 44 sene süren bir himaye Sonuçta, Fransızların; burdan giderken, yaka silkerek gittikleri rivayet edilir Özellikle; Cezayir’den çıkarken, geride 15 milyon ölü insan bırakan Fransa, Fas’ı terk ederken, tek bir kurşun dahi atılmamış ŞEHİR GEZİ PLANI: Araç ile; otelinizden ayrılıp; sağlı-sollu otellerin bulunduğu yollardan bir süre ilerledikten sonra, Kral 6 ncı Muhammed ( günümüz Fas kralıdır) bulvarından geçip, bir meydana geleceksiniz Yol boyunca; havuzlar ve bulvar ortasındaki bölümdeki güllerin yoğunluğu, sizdeki, bir çöl ülkesinde bulunduğunuz fikrini zedeleyecek görüntüler Bulvar boyunca; silme gül var Sol yanınızda, ufuk çizgisinde, Atlas Dağlarını görmek mümkün Aslında; hava şartları ve genelde sis nedeniyle, bu dağları pek net görmek mümkün olmuyor, şansınız varsa, hava sıcaklığı ne olursa olsun, zirveleri sürekli karlı, bu sıra sıra dağları görmeniz mümkün olur Evet, solunuzda, muhteşem bir görüntü, ufuk çizgisinde,, zirveleri karlı Atlas dağları Meydana varınca, araçtan iniyorsunuz MANERA BAHÇELERİ: Meydanda bir kapıdan giriş ve sonra yaklaşık 300 metrelik bir yol Bu yolda ilerlerken, sağ ve solunuzda zeytin ağaçları Arkanızda; caddenin tam ortasında yükselen bir minare, koutubiye camiinin minaresi Sol yanınızda, ufuk çizgisinde atlas dağları Yolda ilerledikten sonra, önünüze büyükçe bir havuz geliyor Bulanık suları olan, sularına ekmek atıldığında görülen balıkların bulunduğu bir havuz Sağ yanında, boş tirübünler Sol yanında, küçük bir mermer yapı Diğer yanlar, boş Fas’lı; ne yaparsa yapsın, çoğu konularda başarılı olmuş Başarısız oldukları tek ve başlıca örnek ise; işte, tam burada Bu havuzun bulunduğu bölümde, akşamları, bir zamanlar ses ve ışık gösterisi yapılıyormuş Derinliği yaklaşık, 3 metre olan havuzun suyu üzerinde, iskeleler varmış Ama, bu gösteri; izleyenler tarafından hiç tutulmamış İptal edilmiş, tirübünler de zamanla bulundukları yerden kaldırılacakmış Bu havuz; eski dönemlerde ise, aynı zamanda, denizle pek ilgisi olmayan göçebe çöl toplumu olan Fas’lının, suya yatkınlığını sağlamak amacı ile kullanılmış Yani; yöre halkına: yüzme, denizcilik gibi alışkanlıklar kazandırılmaya çalışılmış Bahçenin tamamı; 440 dönüm Zeytin ağaçları, yaklaşık 200 yıllık Bahçeye dikkat ettiğinizde; zeytin ağaçlarının, bahçe düzeninde dikildiğini göreceksiniz Yani; 200 yıl önce, Fas’lı, bahçe düzenine göre zeytin ağacı dikmiş Bu ağaçlar arasında, traktör ile dolaşmak mümkün Ege bölgemizdeki, gelişigüzel dikilmiş zeytin ağaçlarını ve zeytinliklerini düşünmemek elde değil Evet; gezimize devam ediyoruz Surların içine giricez İstanbul ile bir paralellik düşünülürse, sur içi, tarihi yarımada gibi Surlar; kerpiçten ve akşamları çok güzel ışıklandırılıyor Tamamen, kızıl bir renk hakim Delikler; kerpiçin, sıcak ve kuru havada çatlamaması için yapılmış İlerlerken, sağ yanınızda, bir şantiye göreceksiniz Burası; Fas’ın en meşhur oteli Revamunya otel Dünya sıralamasında, halen dünyanın en muhteşem beşinci oteli Ama; yine de, bu derece yeterli gelmemiş, en iyi ilk dörde girmek için otel tadilatta ” Fas, ucuz turist isteyen bir ülke değil, paralı ve lüks tüketime yönelik turizmi tercih etmiş bir ülke” Bu sözleri umarım duyacaksınız Ama duyduğunuz andaki hislerinize sakın kapılmayın, birde Fas’ı yaşadıktan sonra, bu sözleri değerlendirin Açlıktan, adım başı dilenciler tarafından yolunuz kesilen bir ülkede, nasıl lüks tüketim, nasıl zengin turist Kesinlikle; bu sözleri sizlere söyleyenlerin, bazı şeyleri daha mantıklı düşünmeleri gerektiği kesin Evet; Koutobıa camiinin önünde, araçtan iniyoruz Yaklaşık; araçla 5 dakika, yürüyerek yarım saatlik bir mesafe |
|