İsabet |
01-07-2011 | #1 |
Şengül Şirin
|
İsabetİSABET, -ti a (ar isabet) 1 Hedefine ulaşma, hedefini bulma 2 Bir söz, bir davranış vb için yerinde olma, uygun düşme: Sözlerinizde büyük bir isabet var 3 isabet almak, vurulmak, yaralanmak: Gemi isabet aldı ve yanmaya başladı -İsabet buyurdunuz, isabet buyurduğunuz gibi, doğru söylediniz; tam söylediğiniz gibi -Bir şeye, bir kimseye isabet etmek, istenilen, nişan alınan yeri vurmak, rastlamak: Kurşunların üçü de hedefe isabet etti -Bir kimseye, bir yere isabet etmek: piyango vb sözkonusuysa, o kimseye, oraya çıkmak, vurmak: Büyük ikramiye bakarsın bize de isabet eder -isabet etmek, uygun bir iş görmek, yerinde dev-ranmış olmak: Buraya gelmekle isabet ettiniz -isabet oldu, yerinde, uygun oldu: Gelmeniz isabet oldu -isabet ki, iyi ki —Esk isabetkâr, isabet eden, isabetli -isabet-karîn, isabet-medar, başarılı, doğru düşünen -isabet-i ayn, isabet-i nazar, nazar değme -isabet-i mutad, hep isabet eden, doğru —Zootekn Ayıklamada isabet, hayvan yetiştiriciliğinde, bir sonraki dölü doğuracak olan damızlıkların seçiminde gösterilen doğruluk derecesi (Ayıklamada isabet, ayıklanmaya aday hayvanın tahmin edilen değeri ile gerçek değeri arasındaki bağıntı katsayısının karesi demek olan belirleme katsayısıyla tahmin edilir) -ünl Bir memnuniyeti belirtir; İyi oldu, iyi ki: isabet, erken çıkmışım, yoksa yağmura yakalanacaktım, isabet, tam zamanında geldiniz
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|