Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Resim Sergisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
80lerde, çocuk, olmak

80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 02-23-2009   #1
Gözyaşı
Icon1861

80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Alf filmini bayılarak izlemek demek



80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Voltran Voltran Voltran demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Uykudan önce masal programını Adile Naşit'ten dinlemek demek




80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

"Comanchero" ve "life is life" sözlerini ezberlemeye çalışmak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

He-man, She-ra, Transformer, Clementina, Heidi demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

"Herıld yani" demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

"Hey Corç versene borç Olmaz Maykıl bende de yok" demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Saat sorulunca "eti kemik geçiyor" demek



80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Ne sorusuna "zonk" cevap vermekten zevk almak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Televizyonun sesini açmak ve kanalları değiştirmek için bin kere kalmak ve üstündeki düğmelere, basmak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Birbirimizin hatıra defterine yazı yazmak demek



80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Dantel yaka ya da bez yaka takmak demek




80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Leblebi tozu çekerken atlatılan ölüm tehlikeleri demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Bayramlarda mahalleye dağılıp şeker toplamak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

TRT'nin yayın akışı bitişinde istiklal marşını dinlemek Hatta tiz "biiiiiiip" sesi çıkana kadar TV'yi kapatmamak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

"Aldım çantamı koluma, çıktım Dallas yoluna Ben Babi'yi beklerken Ceyar girdi koluma" demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Barış Manço'nun 'Adam Olacak Çocuk' programını kaçırmamak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Apartman çatısına 5 metrelik anten takan babanızın sizi televizyonun karşısına oturtması ve çatıdan "oldumu" diye bağırıp anteni ayarlamaya çalışması demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Parliament Pazar Gecesi sinema müziğini hala duyduğunda içinin garip olması demek



80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Elm Sokağı'ndaki kabus yüzünden yaşanılan korkular demek


80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Kasete kayıt yapılabilmesi için kasetin alt tarafında bulunan karelerin bantla kapatılması demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Akşam ebesi, yakan top ya da ortada sıçan oyunlarını bilmek demek



80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Oyunun en güzel yerinde annenizin sizi bağırarak eve çağırması demek




80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Hafta sonları erken kalkıp çizgi film izlemeyi hevesle beklemek demek




80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Tetris oyununu daha hızlı oynamaya çalışmak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Kaseti başa ya da ileri almak için kasetin deliğine kalem sokup havada çevirmek demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Nejat Uygur komedi filmlerindeki sözleri ezbere bilmek demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Telefon görüşmelerinde jeton kullanmak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

İstop oyunun adının nerden geldiğini bilmeden oynamak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Peçete koleksiyonu yapmak demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Tutti Frutti izlerken çok utanılması ama bir o kadar da merak edilmesi demek




80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Bilye oynarken "dağ mı? deniz mi?" deyip baştakini vurmaya çalışıp bütün gülleleri almaya çalışmak demek




80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Çikolata ya da sakız kağıdından çıkan kırışmış folyo kağıdını tırnağınla ya da parayla düzleştirmek demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Edi Büdü demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Yalan Rüzgarı seyretmek ama anlayamamak demek



80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Michael Jackson'ın "Black or White" klibinin hafızalarımıza kazınması demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

"On yüz bin milyon baloncuk yuttum" demek





80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

"Vıjjtt vıjjt" konuşan araba kara şimşek demek

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 02-23-2009   #2
bbk
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?



içim fena olduya ençokta hemanı özlemişim:D
teşekkürler gözyaşı ellerine sağlık

__________________
Kimler geldi kimler!

Neler istediler neler

Sonra bırakıp dünyayı gittiler

Sen hiç gitmiycek gibisin değilmi?

O gidenlerde senin gibiydiler;
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 02-23-2009   #3
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?



Bu 80'lerin sonu 90'ların başı olmasın80'lerde yoktum ama bunların çogunu biliyorumHele de Alf filmini ne kadar çok severdimKeşke yine yayınlasalarSonra mavi önlük üstünde dantel yakalıkŞimdilerde dantel yakalığı bırak mavi önlükler bile yavaş yavaş yerini formaya bırakmakta

Güzel şeyler hatırlattı bunlar teşekkürler Gözyaşı(:

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 02-23-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?



Beni eskilere götürdün GözyaşıKalemine sağlık
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 09-07-2009   #5
Gözyaşı
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?



Yorumlarınız için teşekkürler devamı geliyor
















__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 09-07-2009   #6
Gözyaşı
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

















__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 09-19-2009   #7
burak97
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?



Keşke şimdikilerden daha güzel citten
__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

80'lerde Diziler

Eski 12-12-2009   #8
Gözyaşı
Varsayılan

80'lerde Diziler



Yorumun için teşekkürler devamı
geliyor

KAPTANLAR VE KRALLAR (Captains and the Kings)

Taylor Caldwell'in romanından uyarlanmış bu mini dizi, İrlandalı göçmen çocuğu Joseph Francis Xavier Armagh'ın hırs ve acıyla dolu hayatını anlatırdı Acıların çocuğu Joseph tutkularının peşinde koşarak fırsatlar ülkesi Amerika'da yükseliyor ancak sonunda çok feci bedeller ödüyordu Mantık evliliği yaparak sevmediği bir kızla evlenmiş, Amerika başkanı yapmaya çalıştığı biricik oğlu Rory babasının kaderini paylaşmayı reddedip trajik sona doğru ilerlerken , kızı da aslında dayısı olan bir adama aşık olup sonunda fıttırmıştı Dramatik ve çarpıcı Joseph'i canlandıran Richard Jordan o dönemin en sevilen artistlerinden olmuştu Gencecik ve güzeller güzeli Jane Seymour da Rory'nin aşık olduğu kızdı


AŞAĞIDAKİLER & YUKARDAKİLER (Upstairs & Downstairs)

Bol çeneli bir İngiliz dizisiydi, annemler kaçırmadan izlerdi Bu dizide kocaman bir malikhanede yaşayan Belami ailesi ve bunların çalışanlarının maceraları anlatılırdı Yukardakiler efendi, aşağıdakiler de hizmetçiydi Profesyoneller'de CI5'in patronunu oynayan Gordon Jackson bu dizide evin uşağını oynamıştı



ATLANTİS'TEN GELEN ADAM (The Man From Atlantis)



Dallas'ın Bobi'sinin başrolde oynadığı bir diziydi Bobi'nin parmaklarının arasında bize o zamanlar çok tuhaf, çok marjinal gelen perdeler vardı çünkü o Atlantis'ten gelen , su altında soluk alan bir balıksıadam idi Denizde böyle dalgalanarak tuhaf bir stilde yüzerdi



KAVANOZDAKİ ADAM



Kabus gibi bir TRT diziydi Başroldeki Ahmet Mekin'e Türk doktorlar dünyada bir ilki gerçekleştirip beyin nakli yapıyorlardı O sahneyi de hiç unutmamışımdır, doktor elinde bulaşık eldivenleriyle bir kavanozdaki beyini alıyor, löp diye kafatasının içine koyuyordu!!!!! Çok dalga geçmiştik bu sahneyle zamanında Neyse nakilden sonra eleman fıttırıp beynin eski sahibi olduğunu sanmış, herifin evini basıp karısına hamle etmişti falan filan




PAZAR KONSERİ



Türk müziğinin büyük maestrosu rahmetli Hikmet Şimşek'in yıllarca sunduğu unutulmaz bir programdı Pazar günleri yayınlanırdı Babam klasik müzik çok sevdiği için bize de bu program izlettirirdi Bu programda en güzel bölümler Viyana Senfoni Orkestrası'nın yeniyıl konserleriyle Danny Kaye'in yaptığı özel programlardı Strauss valsleri ile kendimizden geçtiğimiz unutulmaz bir yeniyıl konserinde büyük maestro Herbert Von Karajan konserin finalini Raditski Marşı ile yapmış ve ara kısımlarda tüm salona alkış tutturmuştu Ondan sonra bu bir gelenek haline geldi ve tüm dünyada Raditski Marşı'nın finalinde alkış tutmak adet oldu konserlerde


BİZİM EV (Our House)



Vallahi bunu da pazar akşamları izlediğimi anımsıyorum Bu dizide anne ve çocukları baba öldüğü için dedenin evine taşınıyorlar ve beraberce şenlikli bir hayat yaşamaya başlıyorlardı Babam çok severdi bu diziyi En büyük kızı doksanlarda Evimiz Hollywood'da dizisiyle patlama yapacak Shannen Doherty oynuyordu Her hafta bir iyilik, dürüstlük, erdem dersi verilirdi bu dizide

Alıntıdır


MARTI ADASI (L'Isola del gabbiano)




İnsanın kanını donduran bir dizi idi Barbara'nın kör kızkardeşi Marianne İtalya'da bir yerlerde kaybolmuştu Barbara kızkardeşinin izini sürmeye karar verip yola koyuldu amma, bu arada ardı arkasına kör kızların cesetleri ortaya çıkmaya başlamıştı İpuçlarını takip eden Barbara Martı Adası'na geldi, tabii çeşitli badireleri atlattıktan sonra! Adada sürekli cıyak cıyak bağıran korkunç martılar Barbara'ya saldırmış, başına çorap örmüşlerdi Fakat martılardan kurtulmayı başaran kahramanımız adanın altında denize dalarak gidilebilecek bir yer bulup kızkardeşini kurtarmıştı Kötü adam da belasını buldu

Bu dizideki martı sesi seksenlerde çocuk olan büyük bir kitleyi hasta edip martı fobisine sebebiyet vermişti



ALTIN KIZLAR (The Golden Girls)



Altın Kızlar beraber yaşayan 3 tane menopoz teyzeydi, Dorothy entelektüel olan, Rose düpedüz salak, Blanche ise fındık kıran folloş ablaydı Bir süre sonra Dorothy'nin annesi 200 yaşındaki Sophia da bunların yanına taşınmış ve kahramanlarımız coşmaya başlamışlardı Seslendirme de bir TRT klasiği olarak mükemmeldi Olaylar bu ablamların oturma odasında geçer, muhabbetleri ve Sophia'nın bunlara yapıştırdığı cevaplar gülmekten kırar geçerdi bizi




İşte şeytanın kıçına anahtar uyduran arkadaş bu idi Bu da diğer kahramanlar gibi her bölüm kötülerin peşinden koşardı ama asla silah taşımazdı, onun yerine ortamda mevcut ıvır zıvırdan bin türlü mekanik, silah, makine yapıverirdi Mesela manavda hapis kalırsa pırasadan bazuka yapar, tuvalette kaldıysa peçete ve sabunla bomba imal edebilirdi Sokaktaki hiç bir çocuk bu diziyi kaçırmazdı, ağzımız açık seyrederdik Bir de bunun adının nasıl telaffuz edildiğine dair kavga ederdik durmadam, "makgayvır" mı yoksa "mekgeyvır" mı diye



MCMILLAN VE KARISI (McMillan & Wife)



Unutulmaz büyük yıldız Rock Hudson'ın başrolde oynadığı çok sevilen bir diziydi McMillan, San Fransisko'lu bir polis memuruydu, ama karısıyla kocaman bir evde yaşardı Bunların bir de evlere şenlik cadoloz bir hizmetçileri vardı McMillan her bölümde olayları çözer, karısının başını dertten kurtarırdı Fakat kadın rahat durmaz, sonraki bölümde hemen başını yine derde sokardı



KARA ŞİMŞEK (Knight Rider)



Çocukluğumuzun efsane dizisiydi Bir olayda kurşunlanan polis Maykıl'a plastik cerrahi ile yeni bir yüz yapılıyor ve kahramanımız David Hasselhof formatında Maykıl Nayt olarak coşuyor, kötülerle mücadeleye başlıyordu Bunun patronu Devon, asistanı da kumral güzeli Bonnie idi Her bölümde güzel bir kadının başı belaya girer ve şövalyemiz onu kurtarmak için süper akıllı ve konuşan arabası Kit ile olay yerine giderdi Bu araba siyahtı, kendine kendine hareket eden yarım direksiyonu, bir de önünde dillere destan bir kırmızı ışığı vardı ki memleketimizde binlerce araba bu sebepten modifiye edilmiştir (Kit aslında bir Transam Pontiac idi) Bir de bu Kit'in kötü kalpli kardeşi Kar vardı ki en korkunç bölümlerden birinde kumların altına gömülerek ışşığı sönmüştü kendisinin hiç unutmam Resmen ağzımız açık izlerdik Kara Şimşek'i



AŞK-I MEMNU



TRT'nin ilk ve en meşhur dizisi idi, yönetmeni Halit Refiğ, başrol oyuncusu ise gencecik Müjde Ar idi, Müjde Ar yasak aşkına karşı koyamayan bahtsız Bihter rolü ile bir anda parlamıştı Bihter'in yasak aşkını da mavi gözleriyle meşhur Salih Güney oynamıştı (ama dizi siyah beyazdı tabii)



--------------------------------------------------------------------------------

KOMİSER KOLOMBO (Columbo)

Dağınık saçları, buruş buruş pis pardesüsü ile pejmürde detektif Kolumbo, TRT'nin unutulmaz dizilerindedi En çapraşık davaları sabırla çözebilen, gayet geniş, rahat bir dayıydı Suçlulara öyle sorular sorardı ki, katil bunun salak olduğuna inanıp gevşer, fakat Kolumbo tam kapıdan çıkarken cart diye tuzaklı soruyu sorup herifi faka bastırırdı


__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 12-12-2009   #9
Gözyaşı
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?



DALLAS

Eğer ki tüm Türkiye'de gerçekten fenomen olmuş bir dizi var idiyse, bu Dallas'tı! Resmen hayatımızı değiştirmişti Bu diziyle beraber "kendine bir viski al", "kendini evinde hisset" tabirleri Türkçe'mize eklenmişti Bir de bir odaya girdiğimizde "cümletten iyi akşamlar, merhaba, günaydın, selamınaleyküm hemşerim" yerine Dallas karakterleri gibi odadaki herkese tek tek "anne! baba! kayınço! baldız!" demek moda olmuştu Dallas dizisi petrol zengini Ewing ailesinin maceralarını anlatırdı, iyi kalpli anne bayan Elie ve kovboy baba bir yana, bunların büyük oğlu, herkesin nefret edip bela okuduğu, gelmiş geçmiş en unutulmaz kötü adam Ceyar dizinin yıldızıydı Bunun kardeşi kıvırcık Bobi de iyi adamı temsil ederdi Ceyar alkolik ve de sorunlu Suellen ile evliydi, Bobi de düşman Barnes ailesinin kızı Pamela ile evlenmiş, sonradan Ceyar Pamela'nın çocuğunu düşürtmüştü galiba? Bir de samanlığı mekan bellemiş evlere şenlik kaltak küçük kız Lusi vardı Tabii seksenlerin en büyük esrarını da unutmamak lazım: Ceyar'ı kim vurdu?



HAYAL ADASI (Fantasy Island)



Aşk Gemisi'ne benzer bir diziydi Gemideki beyazlı kaptan yerine burada adanın yöneticisi midir nedir, beyazlar giyinen bay Roark vardı Yardımcısı cüce Tatü'ydü Bu adaya her hafta antin kuntin dertleri olan ve birşeyler hayal eden zengin misafirler gelir, bay Roark bunların hayallerini gerçeğe çevirirdi, ama her bölümde illaki almamız gereken bir ders olurdu, hani ne istediğinize dikkat edin gibilerden


KÖLE İZAURA (Escrava Isaura)



İşte Türkiye'de hem de gece vakti yayınlanan ve erkeklerin de bayılarak seyrettiği ilk pembe dizi Köle İzaura idi Hoş o zamanlar pembe dizi ne demek bilemezdik İzaura, şeytani kötü adam Senyor Leonsiyo'nun kölesiydi ama beyazdı Leonsiyo'nun buna yapmadığı eziyet kalmamıştı, çünkü içten içe de İzaura'ya aşıktı ama İzaura Leonsiyo'nun tüm avanslarını reddeder, Alvaro diye sarışın bir tipi severdi ve sürekli özgürlüğüne kavuşmak için çabalardı, pek te dindardı, boynundaki haçı hiç çıkartmazdı Bu diziden sonra evde, işyerinde çok iş görenlerin "köle izaura'ya döndüm" demesi moda olmuştu



TATLI-SERT (The Avengers)



Çok farklı İngiliz mizah ürünü, ajan ve bilim kurgu dizisiydi Ajanlarımız tipik İngiliz centilmeni kıyafetiyle John Steed ve daracık tulumuyla çarpıcı Emma Peel idi Bunlar her bölümde bir cinayet olayını çözer, kavgalara karışır, deli bilim adamlarıyla ve düşman casuslarla uğraşırlardı Emma'yı oynayan kadına bütün adamlar hasta olurdu Bunların aralarındaki kimya herkese merakla izlettirirdi bu çılgın diziyi


KÖKLER (Roots)



Afrika'daki evinden ve ailesinden vahşice koparılıp Amerika'da köle olarak satılan Kunta Kinte'nin acılarla dolu hikayesi televizyonun karşısındaki herkesi ağlatmıştı Bu dizi aslında Kunta'nın torunun torunu Alex Haley tarafından yazılan romana dayanıyordu Dizinin en acıklı yerlerinden biri Kunta'nın o yakalandığı andaki çığlıkları ise, diğeri de kaçmaya çalışırken yakalanıp ayağının kesilmesiydi Bir de beyazlar buna Tobi diye isim vermişler, kahramanımız "benim adım Kunta Kinte" diye karşı durmuştu onlara Bu diziden sonra esmer ya da güneşten çok yanmış kimi görsek "Kunta Kinte'ye dönmüşsün" demek moda olmuştu



KAYNANALAR



Meşhur ve ilk yerli yapımlardan biriydi, Nöri Gantar ve datlısı kaymaklısı Nöriye ile her işe karışan hizmetçileri Döndü'nün maceralarını anlatan tarih öncesi çağlardan kalma bir diziydi Bu Döndü'nün seyyar satıcıdan ansiklopedi alıp mamut resmi görmesi üzerine yaptığı "anaa mahmut bu mahmut, filin dedesi!" espirisi ne yazık ki hala beynimden silinememiştir




TEHLİKE ÇEMBERİ (Hart to Hart)




Bu dizi bir elleri yağda ötekisi havyarda, milyoner bir çiftin maceralarını anlatırdı Jonathan ve Jennifer Hart'ın hayatta tek dertleri yoktu, o yüzden sürekli saçma sapan işlere, cinayetlere, hırsızlıklara bulaşır ve cin fikirleriyle sonuçta olayı çözerlerdi Zengin kahramanlarımızı o günlerin meşhur artistlerinden Robert Wagner ve Stefanie Powers canlandırırdı Bunların bir de kaçık bir uşakları vardı

KAÇAK (The Fugitive)



TRT'de yayınlanan ve son bölümü gösterildiğinde sokakları boşaltan ilk dizi herhalde Kaçak'tı Bu dizi Doktor Kimble'ın macerasını anlatıyordu Doktor bir gün eve geliyor ve karısının tek kollu bir adam tarafından öldürülmesine şahit oluyordu Gelgelelim cinayet bunun üzerine kalınca çareyi kaçmakta buluyordu Kimble'ın peşine Gerard diye kafayı buna takmış bir komiser düşmüştü, Kimble önde Gerard arkada kasaba kasaba gezerler, Kimble gittiği her yerde insanlara yardım ederdi Yıllar sonra bunun filmi de çekilmiş ve başrollerde Harrison Ford ve Tommy Lee Jones oynamışlardı Televizyonda ise Kimble'ı David Janssen oynamıştı



UZAY YOLU (Star Trek)



İşte elemanları adeta ulusal kahramanlar haline gelmiş, çok sevilen bir dizi daha Kaptan Körk ve Volkanlı Mister Spak çocukluğumuzun unutulmaz tipleriydi Geminin adı Atılgan'dı, Uhura diye zenci mürettebat, bir de bunları heryere ışınlayan Skati vardı, "ışınla beni Skati" yıllarca dilimize pelesenk olmuş bir espriydi Her bölümde Kaptan Körk "kaptanın seyir defteri, ışık yılı bilmemne, Atılgan'ı şuraya götürüyoruz" gibilerden günlük tutardı Türkiye'de Uzay Yolu sevgisi doruğa çıkınca nur içinde yatsın, rahmetli Sadri Alışık "Turist Ömer Uzay Yolunda" isimli şaheseri çevirmiş, (hani kapıların pışıık pışıık diye açıldığı) kompiterle de bir güzel dalgasını geçerek olaya son noktayı koymuştu


SUSAM SOKAĞI



TRT'nin ecnebiden alıp uyarlayarak hazırladığı çok eğlenceli bir programdı Sayıları öğreten kısımları bırakın, o kuklalar ve maceraları müthişti, Kermit başroldeydi ama ismi Kurbağacık'tı Açıkgöz vardı sonra, çılgın Kurabiye Canavarı vardı Edi ile Büdü kankigillerin maceraları vardı Kermit'in röportaj yaptığı akla ziyan tipler vardı "Dağdan geliyor bir kız döne döneeee", "Söyler misiniz bana nasıl gidilir Susam Sokağı'na?", "Arada kaldım taam arada", en hit şarkılardandı Hele saymayı öğretmek amaçlı danseden tavuklar çok bitirimdi Kuklalardan başka mahalle sakinlerinin maceralarını da izlerdik, bu mahalleli ortalarda dolaşan eşşek kadar yaratığa "minik kuş" diyen acayip tiplerdi Bir de çöp adam gibilerden Kırpık vardı Manav Zehra teyzenin artıklarıyla geçinirdi Hep gitarla dolaşan ama "uzuun uzuun kavaaklar" satırından başka şarkı söylemeyen Hakan abi hakkında yorum yapmasam da olur! Susam Sokağı bizim çocukluğumuzdu


ŞAHİN TEPESİ (Falcon Crest)

Bu dizinin entrikalarla dolu bir hikayesi vardı Şahin Tepesi'nin kraliçesi Angela diye menopozu gelmiş tirit bir teyzeydi Bu Angela geniş üzüm bağlarının sahibiydi Fakat birgün bunun kuzeni mi, yeğeni mi birisi çıkmış, allem kallem Angela'nın bağlarını elinden almıştı Angela hep bu adamla mücadele ederdi Bunun bir de torunu vardı, bu tipi esmer ve de yakışıklı Lorenzo Lamas oynardı Torun çok pislikti, elinden uçanla kaçan kurtulurdu ama o devirde bütün kızlar bunun hastasıydı İşte sonra bu dizide herkes birbiriyle al takke ver külah, kim kimin çocuğu belli değil, böyle çok çapraşık meseleler ortaya çıkmıştı



BARETTA

Çok sevilen bir kahramandı Toni Baretta İtalyan asıllı, kimsesiz, bekar, asi bir polisti Dağınık otel odasını beyaz bir papağanla paylaşırdı Kahramanımız olayları çözmek için kılık falan değiştiren delifişek bir tipti Baretta'yı oynayan karayağız Robert Blake o günlerin ilahıydı Bu dizinin özellikle meşhur şarkıcı Sammy Davis Jr'ın söylediği jenerik şarkısı çok sevilmişti


KÜÇÜK EV (Little House on the Prairie)

Bonanza'daki Küçük Co Michael Landon büyüyüp Ingalls ailesinin babası olmuştu Küçük Ev 19 yüzyılda Minnesota'da dağbaşında ilkel bir kasabada yaşayan Laura Ingalls ve ailesinin meceralarını anlatırdı Bu Lora'nın iki yandan örgülü uzun saçları o zamanın küçük kızları arasında çok moda olmuştu Bu dizi western gibi görünse de aslında izleyenleri salya sümük ağlatan, çok acıklı bir pembe diziydi Bunların başına gelmeyen felaket kalmamış, en sonunda Lora'nın kızkardeşi kör olarak bizleri gözyaşına boğmuştu Bir de herkesin gıcık olduğu sarışın bukleli bir kız vardı


__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 12-12-2009   #10
peri
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?



ya dizilerden zıyade çisgi filimleri çok severdim benya gerçi daha buyumedim hala çocuk kanalarını islıyomda supersin ellerine saglık
__________________
Yüreğin varsa karşılıksız da seversinBeklentisiz
Korkun ne olabilir ki? Kaybetmek mi?
Hep yalnız değilmiydik zaten

Seviyorum demek önce onsuz olmayı kabullenmektir
Varlığı armağansa yokluğu ceza deği
Varlığının değerini bilmektir
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?

Eski 12-16-2009   #11
Gözyaşı
Varsayılan

Cevap : 80'lerde Çocuk Olmak Ne Demek?



Beğenmene sevindim teşekkürler benimde sevdiğim çizgifilimler var ama yeni çıkanlar güzel değil
__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.