Şengül Şirin
|
Cevap : Asya Kıtasının Özellikleri
Kıtaların en büyüğüdür Kuzey Buz Denizi'nden ekvatora kadar uzanan bir alanı kaplar Doğusunda Büyük Okyanus, güneyinde Hint Okyanusu vardır Güneydoğuda Sumatra, Borneo, Yeni Gine ve çok sayıdaki küçük ada Asya'nın parçasıdır Asya, batıda içinden Süveyş Kanalı geçen bir kıstakla (dar kara şeridi) Afrika'ya bağlanır Kıtanın batı sınırları, Ural Dağları ile Ural Irmağı boyunca uzanır Bu sınırlar, Kafkas Dağları ile Karadeniz arasında yer alan ve Transkafkasya diye adlandırılan bölgeyi de içine alır Ama, bu sınır tartışılmakta ve bazen Avrupa ile Asya, Avrasya adlı tek bir kıta sayılmaktadır
ASYA'YA İLİŞKİN BİLGİLER
YÜZÖLÇÜMÜ: SSCB'nin Asya'da bulunan yaklaşık 17 301 089 km2'lik topraklarıyla birlikte 44 614 399 km2
NÜFUS: 2 665 412 000 (1981)
DOĞAL KAYNAKLAR: Çay, pirinç, şekerkamışı ve baharat; kömür, demir, bakır, kalay, tungsten, grafit, petrol, kauçuk ve seramik kili; kürk, pamuk, yün, ipek, kenevir ve jüt
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Dünyanın en kalabalık iki ülkesi Çin ve Hindistan; Everest Dağı'nın (8 848 metre) da aralarında olduğu dünyanın en yüksek 20 doruğu; dünyanın en büyük üçüncü gölü olan 65 000 km2'lik Aral Gölü ile dünyanın en uzun ırmaklarından üçü olan Obi, Yangtze (Yangçe) ve Amur
Aralarında Everest'in de bulunduğu dünyanın en yüksek tepeleri, en uzun ırmaklar ile karaların en alçak yeri olan Ölü Deniz kıyıları Asya'dadır Yeryüzünün en yağışlı yerlerinden biri olan Hindistan'daki Çerrapunci ile en az yağış alan çöllerin bazıları da bu kıtadadır Sibirya'daki Verhoyansk ve Oymyakon dünyanın en soğuk yerleri arasındadır; gene dünyanın en yüksek hava sıcaklıkları Arabistan Yarımadası'ndaki Aden'de saptanmıştır Makao, Hong Kong, Cava ve Japonya ile Çin ve Hindistan'ın bazı bölgeleri gibi dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek yerleri de Asya'dadır Bazı bölgelerinde ise hemen hemen hiç kimse yoktur Asyalılar'dan bazıları, yüzyıllardır neredeyse hiç değişmeyen bir yaşam sürerken, bazıları ise sanayileşmenin gelişmesi ve batı kültürünün etkisiyle çok kısa bir sürede ülkelerinin tanınmayacak kadar değiştiğine tanık oldular
Günümüzde Asya kıtası dünya nüfusunun yüzde 60'ını barındırmaktadır Asyalılar'ın çoğu küçük köylerde yaşayan çiftçilerdir Nüfusun yaklaşık yüzde 90'ı kıtanın doğusunda ve güneyinde yaşar Bu yoğun nüfuslu bölge, Pakistan'dan Çin'in kuzeyine ve Japonya'ya doğru bir yay çizer Bu bölgelerdeki gelenek, din ve kültürlerin Asya'nın öteki bölgelerinde yaşayan insanlar üzerinde önemli etkileri olmuştur Tarım, Asya'nın doğusu ve güneyinde bugün de en önemli etkinliktir Bununla birlikte artık daha çok insan, kentlerde ve fabrikalarda iş bulmak için köylerini terk etmektedir
Asya ülkelerinin çoğunda yeni sanayiler ülkelerin görünümünü ve insanların yaşamını değiştirdi Ama, yalnızca Japonya'da sanayileşme batılı ülkelerin düzeyine ulaştı ve hatta geçti Asyalılar'ın büyük çoğunluğu yoksuldur Onların yaşam düzeylerini yükseltmek için çaba harcanmaktadır
Asya'da doğum oranı her zaman yüksek oldu Ama bu oran, hastalık, kıtlık ve doğal afetlerin sonucu olan yüksek ölüm oranıyla yüzyıllar boyu dengelendi Çağdaş bilimsel gelişmeler ölüm oranını büyük ölçüde düşürünce, Asya bir nüfus sorunuyla karşılaştı; çünkü beslenmesi gereken pek çok insan vardı ve besin maddeleri yetersizdi Günümüzde Asya'da birçok hükümet, halkı daha az çocuk sahibi olmaya özendiriyor Tarımsal
yöntemleri geliştirmek için de çok çaba harcandı; artık Asyalı çiftçilerin bir bölümü gübre ve ilaç kullanıyor; çağdaş tarım makineleriyle eskiye göre daha çok ve daha iyi tahıl üretebiliyor
Asya'nın doğal yapısı üçe ayrılabilir Kuzeyde kışın şiddetli soğukların görüldüğü, rüzgâra açık düzlükler ve sık ormanlarda yaşam koşulları çok güçtür Eski Hint, Mezopotamya ve Çin uygarlıklarının geliştiği güney ve doğuda ise iklim daha ılık ya da sıcaktır Güney ve doğudaki bu bölgeler, kuzeydeki bölgelerden ve Avrupa'dan, büyük sıradağlar, çöl ya da yan çöllerden oluşan geniş bir doğal engelle ayrılır Aşılması çok güç olan bu doğal engeller kuzeyde ve batıda yaşayanları, güneyde ve doğuda yaşayanlardan ayırmıştır
Muson Bölgeleri
Asya'nın güneyi ve doğusu dünyanın en kalabalık bölgeleri arasında yer alır; dünya nüfusunun yarıdan fazlası bu bölgelerdedir Buna karşılık pek az insanın yaşadığı dağlık ve ormanlık bölgeler de vardır Asyalılar'ın çoğu ırmak vadilerinde ve kıyılardaki sulak topraklarda yaşar Bu yöreler yaz aylarında, rüzgârların okyanuslardan getirdiği bol yağışlarla sulanır; daha serin olan kış aylanndaysa yağış az olur Bu bölgelerin kışın kurak, yazın yağışlı iklimine ve bol yağışları getiren mevsim rüzgarlarına Arapça mevsim sözcüğünden gelen "muson" adı verilir{bak MUSON)
Tibet'teki dağlardan pek çok büyük ırmak doğar İndus, Ganj ve Brahmaputra ırmakları Hindistan ve Pakistan'dan; İravadi Birmanya' dan, Mekong Çinhindi'nden; Yangtze (Yangçe) ve San Irmak ise Çin'den geçer Yazları kuvvetli yağışlar ve dağlardaki karın erimesi alçak vadilerde büyük sellere neden olur Irmakların çoğunun deltaları vardır {bak Delta) Bu sıcak ve çamurlu topraklar pirinç yetiştirmeye elverişli olduğundan, pirinç buralarda yaşayanların temel besinidir Yağmur ve sıcaklığın pirinç yetiştirmek için yetersiz olduğu yörelerde ise dan ve buğday gibi ürünler ekilir
Avrupalılar muson bölgelerine ilk olarak 1500'lerde gelmeye başladılar Gelişlerinin nedeni buraları keşfetmenin yanı sıra ticaret yapmaktı Önceleri baharat aradılar; sonra pamuk, çay ve şeker üretimini özendirdiler Sonraki yıllarda ise ormanlar yok edilerek kauçuk ağaçları dikildi Bazı Avrupalılar çiftlik sahibi olarak buralara yerleşti İlk kâşiflerin bir bölümü altın ve değerli taşlar bulmayı umuyordu Günümüzde muson bölgelerindeki en değerli mineral petroldür
Bangladeş, Hindistan ve Pakistan'daki insanların çoğu, İndus, Ganj ve Brahmaputra gibi ırmakların geçtiği sıcak ovalarda yaşar Topraklar bu ırmaklardan sağlanan sularla sulanır Böylece bazı yörelerde, sıcak
iklim
ürünleri olan pirinç, pamuk ve şekerkamışının yanı sıra buğday ve arpa gibi serin iklim ürünleri de yetiştirilir Lahor, Delhi, Kanpur ve Varanasi gibi büyük kentlerin bulunduğu büyük ovada Karaçi ve Kalküta limanları vardır Hindistan'ın batı kıyısındaki Bombay' da fabrikalarda işlenen pamuk, güneyde daha yüksekte bulunan ve daha kuru bir iklimi olan, aynı zamanda çay ekiminin de yapıldığı Dekkan'da yetiştirilir Tropik bir iklimi olan Sri Lanka'da (Seylan) pirinç, çay, kauçuk, hindistancevizi ve baharat üretilir
Daha doğuda bulunan Birmanya'da çok sert bir ağaç olan tikağacından oluşan sık ormanların yanı sıra, büyük miktarlarda pirinç üretimi yapılan bereketli İravadi Irmağı deltası bulunur Gene doğuya doğru, tikağacı ve pirinç yetiştirilen Tayland ile Güneydoğu Asya'da Kampuçya, Laos ve Vietnam toprakları uzanır Malakka Yarımadası, kalay ve doğal kauçuk üretiminde en önde gelen yörelerden biridir
Doğu Hint Adaları, Sumatra, Cava ve Borneo gibi büyük adalarla, yüzlerce küçük adadan oluşur Bütün bu adalar tropik kuşak içindedir; Filipinler ise daha kuzeyde yer alır Adalarda günümüzde de baharat yetiştirilmesine karşın, kauçuk, şeker, çay, kahve ve ip yapımında kullanılan lifli bitkiler daha önemlidir Başta İngiltere, Fransa ve Hollanda olmak üzere batılı ülkeler tarafından sömürgeleştirilen pek çok Güneydoğu Asya ülkesi, II Dünya Savaşı'ndan sonra bağımsızlığına kavuşmuştur
Büyük bölümü dağlık olan Çin'in iklimi Hindistan ve Çinhindi'nden daha soğuktur Yaklaşık 1 milyar kişinin yaşadığı Çin'de halkın çoğunluğu Yangtze ve Sarı Irmak vadilerinde ya da ikisi arasındaki düzlüklerde yaşar Nüfusun çoğunluğunu köylüler oluşturur Belli başlı ürünler, pirinç, çay, baklagiller, darı ve pamuktur Çinliler, çömlekçilik, dokumacılık ve tahta oymacılığı gibi el sanatlarını yüzyıllar önce geliştirdiler Ama, ülkenin sanayileşmesi, ancak 1949'dan başlayarak kömür, demir ve çelik gibi ağır sanayi dallarının gelişmesiyle gerçekleşebildi Yeni fabrikalar ve gelişen ulaşım olanakları, Çin'in çağdaş dünyanın en önemli ve en güçlü ülkelerinden biri olarak ortaya çıkmasına yardımcı oldu
Japonya da çok dağlık bir ülkedir; nüfusunun büyük bölümü, yoğun olarak az sayıdaki
dar kıyı düzlüklerinde toplanmıştır 19 yüzyıla kadar bu ülkenin Avrupalılar'la ilişkisi yoktu Kendi kaynaklarına dayanarak güçlü bir ordu ve birçok ülkeye satılan çeşitli mallar üreten büyük fabrikalar kuran Japonya, hızla sanayileşti 1939'a gelindiğinde büyük bir imparatorluk olmuştu; ama II Dünya Savaşı'nda Asya'nın doğusunu denetimine alma girişimi gerçekleşmedi 1945'ten bu yana ise Batı Avrupa ve ABD ile rekabet eden güçlü ekonomisi ve sanayisiyle, dünyanın önde gelen gelişmiş ülkeleri arasına girdi
Doğal Engel Bölgeleri
Asya'nın güneyindeki ve doğusundaki yoğun nüfuslu yerler, kıtanın kuzeyi ile Avrupa'dan, çok az insanın yaşadığı kurak iklimli doğal engel bölgeleri ile ayrılmıştır Bu topraklar, Akdeniz kıyılarından neredeyse Büyük Okyanus'a kadar 8 000 km boyunca uzanır; eni ise bazı yerlerde 1 600 kilometreyi aşar Bu bölge, güneybatıda Arabistan ve Anadolu yarımadaları ile Irak ve İran'ı; ortada Tibet'i ve Çin'deki Uygur Özerk Bölgesi Xinjiang'ı (Sinkiang); kuzeybatıda ise Moğolistan'ı içine alır Engel bölgelerinin büyük bölümünü çöller, geriye kalanını ise dağlar ya da yüksek yaylalar oluşturduğu için buralarda nüfus yoğunluğu azdır Bu coğrafi özellikler ulaşım ve haberleşmeyi de güçleştirir
Dağ zinciri, Ermenistan'daki Kafkas Dağları ile neredeyse birleşen Anadolu'daki Toros Dağları'yla başlar Bu dağlar İran düzlüğüne doğru bir halka oluşturacak biçimde ayrılır; Hindukuş ve Pamir dağlarında, Afganistan, SSCB, Çin, Hindistan ve Pakistan'ın birleştikleri yerde, yeniden bir araya gelir Bölgenin yüksekliği nedeniyle Pamir'e, zaman zaman, "Dünyanın Damı" da denir Burada, dağların deniz düzeyinden 7 000 metre yükseğe eriştiği bir yer vardır Yüksek dağ sıraları, bir yelpazenin kanatları gibi Asya'nın doğusuna doğru açılır En güneyde Himalayalar'ın oluşturduğu yay, dünyanın en yüksek sıradağlarıdır Kuzeye doğru uzanan öteki dağ dizileri Karanlık Dağlar (Kunlun), Tanrı Dağları (Tien Şan) ve Altay Dağlan'dır
Dağlardaki yüksek geçitler, çoğunlukla karla kaplıdır Ama, Çin'e, Pakistan'a ve Hindistan'a kuzeyden ve batıdan girişi zorlaştıran tek engel dağlar değildir Bu bölgedeki ulaşım ağı da çok yetersizdir Çin'den yalnızca bir demiryolu geçer; Hindistan'a ve Pakistan'a uzanan demiryolu yoktur Dağ dizilerinde Tibet gibi yüksek, kuru ve çıplak platolar yer alır Dağ kuşağının kuzeyinde, SSCB'deki Türkmenistan'da Karakum ve Kızılkum gibi soğuk çöller, daha da kuzeyde büyük Gobi Çölü yer alır Bütün bu çöl ve çöl platolarına "soğuk çöller" denir; çünkü kışın buralarda tipi eser, yaz ise kuru ve sıcaktır
Güneybatıya doğru uzanan düzlüklerde de sık sık çöllere rastlanır, ama bunlar soğuk çöllerden farklıdır Kızıldeniz'den başlayıp Arabistan'dan, İran'ın güneyinden ve Thar Çölü'nden geçerek Hindistan'a kadar uzanan büyük bir çöl kuşağı vardır Bu kuşakta bulunan çöller gerçekten dünyanın en sıcak ve en kuru topraklan arasındadır Ama bu bölgeler eskiden böyle değildi Arabistan'ın
bugün çoğu çöl olan güney bölümünde bir zamanlar verimli topraklar vardı
Kimsenin yaşamadığı doğal engel bölgesindeki Tibet'in kuzeyinde bugüne kadar hiç kimsenin ulaşamadığı yerler vardır Karla kaplı yüksek sıradağlarda da hiç insan yaşamaz
Bu ıssız çöl topraklarının bir bölümünde, yüzyıllardır kullanılan yollardan, ticaret kervanları geçer Deve ya da at sırtında gelip geçen tüccarlar, hayvanlarına, arada bir rastlanan kuyulardan ya da karlı dağ doruklarından akıp gelen ırmaklardan su içirirler Çin' den çay ve pirinç taşırlar; batıdan ise metal tencereler, aletler, silah ve giysi alırlar Bu mallan, sürülerini seyrek, dağınık otlaklarda besleyen göçebe toplulukların elinde bulunan koyun derisi, yün ve devetüyü ile de değiştirirler
Ticaret yollarının geçtiği ya da ikiüç yolun kesiştiği yerlerde, kervan kentleri kurulmuştur Tüccarlar buralarda dinlenir, bazen de ellerindeki çayı ve yünü, bu kentlerdeki ustalarca yapılmış halı ya da deri ürünleriyle değiştirirler
Anayollar doğudan batıya doğru uzanır Ama mallarını hayvanlarla taşıyan bazı tüccarlar, Hindistan'daki büyük dağları aşarak kentlere gelir Bu yörelerde yük taşımacılığında kullanılan mandaya benzeyen hayvanların (yak) kalın ve tüylü derisi, şiddetli kar fırtınalanna ve soğuğa karşı dayanıklıdır; kısa bacakları ve sağlam ayakları, başka hayvanların düşüp ölebileceği kayalık ve buzlu yollarda yürümesine yardımcı olur Bazı tüccarlar, çöldeki göçebelerle alışveriş yapmak üzere, kuzeydeki otlaklardan kürk ve tahıl getirir
Ticaret yolları üzerinde bulunan kentlerden Semerkant, Kaşgar, Taşkent ve Buhara yüzyıllardır bilinir Bu kentlerde yaşayan ustalar, kuşaktan kuşağa aktanlan motiflerle parlak renkli halı ve kilimler dokurlar Eski saraylar ve camilerin çoğu kerpiç adı verilen, güneşte kurutulmuş tuğlalardan yapılmıştır; ama dış yüzeyleri parlak, renkli desenleri olan sırlı duvar çinileriyle kaplıdır
Bu kentler, birer vaha olarak ortaya çıkmıştır Yazın dağlardaki karlar eriyince, açılan kanallarla kentlere su getirilmiş, aynca meyve ağaçları, tütün ve pamuk gibi ürünler yetiştirilmiştir Günümüzde, özellikle SSCB topraklarında bulunan eski kervansaray yöreleri, geçmiştekinden çok daha büyük ölçüde sulanmaktadır ve bu kentlerin çoğu, demiryollarıyla birbirine bağlanmıştır
Kuzeyin Düzlükleri ve Ormanları
Zaman içinde, kervanların uğrak yerleri olan kentler Tatar atlılarının akınlarına hedef oldu Tatarlar, engel bölgelerinin kuzeyinde, Sibirya'nın geniş topraklarının başladığı yerlerde bozkır (step) adı verilen {bak BOZKIR) otluk alanlarda yaşarlardı Bahar ve yaz aylarında buralardaki otlaklarda büyük at, koyun ve deve sürüleri beslerler; yaz sonunda sürülerini güneye, korunaklı dağlara götürürlerdi Besinlerinin büyük bölümünü ekşi süt, özellikle kısrak sütü ile et oluştururdu Giysileri çoğunlukla koyun derisinden yapılırdı; üstü yünden ya da deve tüyünden keçe ile kaplı yuvarlak çadırlarda yaşarlardı
Bu düz, açık ve geniş alanlarda, günümüzde, tıpkı ABD'nin ve Kanada'nın geniş kırlarında olduğu gibi, makineli tarım ve çağdaş üretim yöntemleri sayesinde buğday yetiştirilen büyük çiftlikler kurulmuştur Süt ve tereyağ sağlayan büyükbaş hayvan sayısı da giderek artmaktadır Çiftçilerin ürünlerini TransSibirya hattına ulaştıran ara demiryolları vardır Omsk, Tomsk ve İrkutsk gibi eski kent
lerdeki fabrikalar büyütülürken, Karaganda ve Kuznetsk kömür yatakları yakınlarında yeni sanayi kentleri kurulmuştur
Bozkırların kuzeyinde, ağaçlar görülmeye başlar ve buralarda gezenler kendilerini dünyanın en geniş orman alanı olan bataklık tayga bölgesinde bulur (bak Tayga) Ağaçların tümü çam, karaçam ve köknar gibi kozalaklı ağaçlardır Buralara ilk yerleşen Ruslar, ormandaki hayvanları kürkleri için tuzaklar kurarak avlarlardı; bu hayvanların en değerlisi samurdu
Günümüzde bu yörelerin en önemli ürünü kerestedir Ama, Kuzey Buz Denizi'ne dökülen akarsuların yılın birçok ayında donması yüzünden keresteyi pazara ulaştırmak güçtür Kuzey Buz Denizi kıyılarında birkaç liman kurulmuş olmasına karşın, buzkıranlar bile buralara ancak yazları birkaç hafta için ulaşabilir
Kuzey Buz Denizi kıyıları boyunca tundra diye bilinen (bak Tundra)ve bozkırlar gibi ağaçsız, çıplak düzlükler uzanır Tundra düzlükleri yılın yarısında karla kaplı donmuş topraklardır Yaz aylarında bile, toprağın ancak üstten 30 santimetrelik bölümü güneşin etkisiyle çözülür Ama yazları günler uzundur ve birkaç hafta boyunca bu bataklık arazi, çiçeklerle renklenir, büyük kaz ve ördek sürüleri bataklıklarda yuva kurar Buralarda yaşayan
az sayıda insan ırmaklardan avladıkları balıklar ve besledikleri rengeyikleriyle geçimlerini sağlar
Büyük engel bölgesinin kuzeyindeki bozkırlar, taygalar ve tundralar çarlık döneminde Rus İmparatorluğu'na katılmıştır; günümüzde ise SSCB'nin bir parçasıdır
Tarih
Dünyadaki tüm uygarlıkların başlangıcını araştırdığımızda, yolumuz Asya'ya uzanır Daha Avrupa ve Amerika'da ilkel insanların yaşadığı dönemlerde, Asya'da büyük uygarlıklar kurulmuştu Bunların birçoğu uzun zaman önce yok oldu ve yeni toplumlar kuruldu Bununla birlikte Çin uygarlığı 5 000 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdürmektedir Çinliler'in en eski yazılı tarihi yaklaşık 3 000 yıl öncesinden başlar; söylencelere dayanan tarihleri daha eskiye gider
Güney Asya'nın kuzey bölgelerinde, 5 0007 000 yıl öncesine ait bazı uygarlıkların varlığına ilişkin kanıtlar vardır Bu dönemden sonra, İÖ 4000 ile 3000 yıllan arasında Tunç Çağı'nda, çiftçiliğin yapıldığı köyler vardı Asya' da Türkler'in tarihi de İÖ 3000 yıllarına kadar uzanır Göçebe Türk toplulukları Altay ile Tanrı dağları çevresinde yaşamaktaydılar Daha sonra Güney Asya'da iki grup ortaya çıktı; İÖ 15001000 yılları arasında, kentler kuranlar, İndus Ovası'nda; tarımla uğraşan HintAriler ise Yukarı Ganj Ovası'nda yaşadılar
Eski Asya uygarlıkları, birbirinden ve Avrupa uygarlıklarından büyük uzaklıklarla ayrılmıştı Asyalılar çağdaş dönemlere, yani buharlı gemiler, trenler ve öteki hızlı ulaşım araçları ortaya çıkana kadar, batı dünyasından doğudaki okyanuslar ile batıdaki dağlar, çöller ve ormanlarla ayrıldılar Yalnızca Asya'nın güneybatısındaki çöllerde yaşayan halklar Avrupalılar'la ilişkideydi Araplar, İranlılar ve Türkler Asya'dan gelen baharat, fildişi ve öteki ürünlerin ticaretinde aracı oldular İS 1 yüzyılda, Roma ile Çin arasında da ticaret başladı İpek, Çin'den, o zamanki adıyla Hitay'dan, Orta Asya yoluyla Avrupa' ya getiriliyordu İki ana ticaret yolu vardı: İpek Yolu denilen karayolu ve Malakka Yarımadası ile Sumatra arasındaki Malakka Boğazı'ndan geçen denizyolu Zamanla İpek Yolu vahşi göçebe kabilelerce, denizyolu da Asya' nın güneybatısına yayılan Müslümanlar'ca kesildi Böylece ipek ülkesi Hitay, Avrupalılar için yalnızca bir efsane olarak kaldı (bak İpek Yolu)
Ortaçağda Haçlı Seferleri'yle, Avrupa'hlar Asya'nın güneybatısını tanıdılar (bak Haçli SEFERLERİ) Haçlı Seferleri sona ermeden önce, büyük Moğol savaşçısı Cengiz Han'ın Asya'nın büyük bölümünü egemenliği altında birleştirmesiyle, Doğu Asya ile Avrupa arasındaki haberleşme daha kolay ve güvenli bir duruma geldi (bak CENGİZHan) Marko Polo' nun ve başkalarının yolculuklanyla Çin'in uygarlığına ve büyük zenginliğine ilişkin öyküler, Avrupalılar arasında yaygın bir ilgiye yol açtı Haklarında pek bir şey bilinmeyen bu baharat, fildişi ve ipek ülkeleri, büyük zenginliklere sahip, bilim alanında ileri ülkeler olarak görüldü (bak MARKOPolo)
Bununla birlikte Çin, Avrupa'ya karşı çok az ilgi duyuyordu Çinliler, yurtlarının dünyanın merkezi olduğu kanısındaydılar Avrupalılar'a barbar gözüyle bakıyorlardı Çin, yetiştirdiği ürünleri altın ve gümüş karşılığı satmak istiyordu ama Avrupalılar'ın ürettiklerini almaya hazır değildi
Eski kara ve deniz ticaret yolları Asya ülkelerine gitmenin tek yolu olarak kaldığı sürece Çinliler Avrupa'nın etkisinden korunabildiler Bu yollar uzun, güç ve tehlikeliydi Fakat 15 yüzyılın sonunda Portekizliler Afrika'nın çevresini dolaşarak Hint Okyanusu'na ulaştılar ve Hindistan'la ticarete başladılar
Doğu Asya'ya okyanus üzerinden giden yol bir kere bulununca, Çinliler'in yaşama koşulları da değişti Tüccarlar, misyonerler ve serüvenciler ile az sayıda bilgin ve diplomat Asya' ya akın etti Avrupalılar, Asya ülkelerinin askeri açıdan zayıf, kötü örgütlenmiş ve bölünmüş olduğunu görünce, kısa süre içinde sömürge imparatorlukları kurdular Asya' nın, Tayland dışında bütün güneydoğusu, güneyinin neredeyse tümü ve güneybatısının büyük bölümü, çok geçmeden Avrupalılar'ın denetimine girdi
17 , 18 ve 19 yüzyıllarda Asya'daki sömürgeler Avrupalılar için çok kârlıydı Buralarda üretilen hammaddeler işlenmek üzere Avrupa'ya getiriliyordu İşlenmiş ürünlerin büyük bir bölümü de yeniden sömürgelere satılıyordu Sonuçta batı ülkeleri hızla gelişti, Asya ülkeleri ise geri kaldı Bütünüyle yabancı egemenliği altına girmeyen Çin, Japonya, Kore, Tayland gibi birkaç ülke de ticarete açılmaya zorlandı Batılı ülkelerin egemenliği
altına girmenin utancı, eski büyük uygarlıklarıyla gurur duyan bu halkların acı günler yaşamalarına yol açtı
Ticaretle birlikte, Asya'ya batılı düşünceler de geldi 19 yüzyılın sonunda Japonya, Asya' da batının sanayi yöntemlerini benimseyen ilk ülke oldu 20 yüzyılda batı düşünceleri ve bilimsel yöntemler Asya'da yayıldı Bunlarla birlikte sorunlar da yayıldı; çünkü Asyalılar batılı düşünceleri benimsemek ya da eski geleneklerini korumak konusunda art arda kararlar vermek zorunda kaldılar Bunların bazıları kendi geleneksel yollarını yadsırken, bazıları da batılı yollarla ilişkisi olan her şeyi reddetti Sonunda, batının düşüncelerinin çoğunun, doğunun belirli gereksinimlerini karşılamaya uyarlanabileceğim görmeye
başladılar Avrupa ülkelerinin sömürgelerinde, ulusçuluk ve özyönetim düşünceleri gelişmeye başladı I Dünya Savaşı'ndan sonra Asya'daki sömürgelerde bağımsızlık isteği hızla yayıldı; II Dünya Savaşı'nın ardından bu ülkeler birer birer bağımsızlığını kazandı (Asya'daki ülkelerle ilgili maddelere bakınız )
Değişen dünya düzeni 1980'lerin sonlarında Asya kıtasında da önemli değişikliklere yol açtı Her şeyden önce, SSCB'nin parçalanması sonucunda yeni bağımsız ülkeler ortaya çıktı Bunlar Kafkasya'daki Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan ile Orta Asya'daki Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan cumhuriyetleridir Ayrıca, Rusya'nın topraklarının büyük bölümü de Asya'da bulunmaktadır Bu yeni ülkelerde uzun yıllardan beri baskı altında tutulan ulusal özlemler bağımsızlıkla birlikte su yüzüne çıktı Çoğu etnik kökenli olan sorunlar yüzünden, bu cumhuriyetlerde iç çatışmalar, bazılarının arasında da silahlı çarpışmalar sürüyordu
Asya ülkeleri arasındaki gergin ilişkiler son yıllarda normalleşmeye başladı Çin, Vietnam ve Kuzey Kore komünist partileri aralarındaki anlaşmazlıkları aşarak yakınlaştılar Vietnam, Kamboçya'da (eskiden Kampuçya) 10 yıldır sürdürdüğü işgali 1989'da sona erdirdi Kamboçya'da 13 yıldır devam eden iç savaş da sona erdi Savaşan gruplar bir araya gelerek geçiş dönemi için yeni bir yönetim oluşturdular ve başına sürgündeki Prens Norodom Sihanuk'u getirdiler Kuzey Kore ile Güney Kore Ağustos 1991'de Birleşmiş Milletler (BM) üyeliğine kabul edildiler Aynı yılın aralık ayında, iki ülke Kore Savaşı'nı 38 yıl sonra resmen bitiren "barışma ve saldırmazlık paktı"nı imzaladılar
Çin'de 1989'da Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nda yapılan demokrasi yanlısı kitlesel gösteriler 4 Haziran'da yönetim tarafından
kanlı bir biçimde bastırıldı Ölü sayısının bin dolayında olduğu tahmin ediliyordu Bu olaydan sonra, ABD, Avrupa Topluluklan (AT) ülkeleri ve Japonya, Çin'e ekonomik yaptırımlar uyguladılar SSCB'deki başarısız darbe girişiminin (Ağustos 1991) ardından Çin yönetimindeki sertlik yanlılarının konumu iyice zayıfladı Yönetim ideolojik tutumunu terk ederek bağımsızlığını ilan eden eski Sovyet cumhuriyetlerini tanıdı Körfez Savaşı sırasında ise Çin BM'nin bütün kararlarına katıldı Öte yandan ABD, Vietnam'la ilişkilerini yeniden canlandırmak için görüşmeleri başlatırken, Filipinler'deki ve öbür Güneydoğu Asya ülkelerindeki askeri varlığını azaltma sürecine girdi Şubat 1991'de Tayland'da gerçekleştirilen askeri darbe bu ülkede demokrasiyi kesintiye uğrattı Buna karşılık, aynı yıl Nepal'de son 32 yılın ilk demokratik hükümeti göreve başladı Hindistan'da Başbakan Raciv Gandhi Mayıs 1991'de seçim kampanyası sırasında öldürüldü Pakistan'da, bir Müslüman ülkede seçimle işbaşına gelmiş ilk kadın başbakan olan Benazir Butto Ağustos 1990'da cumhurbaşkanı tarafından görevinden alındı Aynı yılın ekim ayında yapılan seçimlerde Butto yenilgiye uğradı ve İslamcı Demokratik İttifak iktidara geldi 1991'de Ulusal Meclis'in kararıyla Kuran en yüksek yasa olarak kabul edildi ve şeriat yönetimine biraz daha yaklaşıldı
Afganistan son yıllarda gene dünyanın gündemindeydi Yıllarca süren işgalin ardından, SSCB Mayıs 1988'de askerlerini çekmeye başladı Ama Muhammed Necibullah yönetiminin çekilmemesi yüzünden savaşı sürdüren Mücahidler, Necibullah'ın Nisan 1992'de çekilmesinin ardından Kabil'i ele geçirdiler Bu kez de, görüş ayrılıkları nedeniyle farklı Mücahid grupları arasında çarpışmalar başladı
Japonya son yıllarda ekonomik gücünü gittikçe artırarak, dünyanın önde gelen sanayi ülkeleri arasında yer aldı Japonya' da uygulanan korumacı ekonomi politikaları Batılı ülkelerde, özellikle de ABD'de yakınmalara neden olmaya devam etti Körfez Savaşı sırasında Japonya, II Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez yurtdışına askeri kuvvet gönderdi
Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) üyesi ülkeler aralarındaki gümrük duvarlarını kaldırarak bir serbest ticaret bölgesi oluşturmak konusunda anlaşmaya vardılar Böylece bölgesel işbirliği yönelimi daha da güç kazandı Körfez Savaşı bölge ekonomilerini, özellikle de turizm sektörlerini olumsuz olarak etkiledi Ama bölge ülkelerinin ekonomik büyüme hızlarında pek gerileme görülmedi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|