ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Asya Kıtasının Özellikleri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=79498)

Şengül Şirin 05-26-2009 08:38 PM

Asya Kıtasının Özellikleri
 
ASYA KITASININ ÖZELLİKLERi



YER YÜZÜ ŞEKİLLERİ (DAĞLARI):



Asyakıtasındaki yer şekillerinin oluşumunda kıtada etkili olan Huron,Kaledonya, Hersinya ve Alp Himalaya kıvrım sistemi etkili olmuştur.

1. zamandan önce oluşan Huron kıvrım sistemi kıtanın güneyinde Arabistan ile Hindistan(Dekkan) yarımadalarında etkili olmuştur.

1. zamanda ilk oluşan Kaledonya kıvrımları kıtanın kuzeyinde Yenisey ve Lena nehirleri arasında etkili olmuştur.

1. zamanın sonunda Hersinya kıvrımları kıtanın Güneyi, Batısı ve Güneydoğusunda etkili olmuştur.




ALP HİMALAYA KUŞAĞI

Kıtadaki en etkili kıvrım sistemi ise 3. zamandaki Alp Himalaya kıvrım sistemidir. Kıtanın batısından doğusuna kadar çok geniş sahada etkilidir. Kıtanın en yüksek yerleri bu kıvrım sisteminin olduğuyerlerdir.
http://www.acrossthedivide.com/image...m,%20Nepal.jpg
Kıtanın ve aynı zamanda dünyanın en yüksek zirvesi EVEREST (8848 mt. )Himalayalar üzerinde yer alır. Çin-Nepal sınırındadır. Kıtada buzuletkisi Avrupa' ya göre çok azdır.
Asya kıtasında çok geniş alanlar kaplayan platolar vardır.


KITANIN PLATOLARI:

Kapladığıalan en fazla olan, aynı zamanda yükseltisi en fazla olan platosu TİBETPLATOSU'dur.

Kıtada; Pamir, Orta Sibirya, Doğu Sibirya, Kazakistan, Dekkan, İran,Arabistan platosu gibi genişliği fazla olan platolar vardır. Ortalamayükseltisi en az olan platoyu ORTA SİBİRYA PLATOSU oluşturur.

Orta Asya'da dağlar ve platolar arasındaki kapalı havzalarda önemli düzlüklerdir . Bunlar. TARIM ve TURFAN HAVZASI'dır. Turfan Havzasıdünyanın en alçak havzasıdır. (-154 mt. )

KITANIN ÇÖLLERİ:

Asya Kıtası'ndaki




TAKLAMAKAN ÇÖLÜ


Kızılkum , Karakum, Taklamakan, Gobi, Tar, Rubul Hali,Nüfud, Deşt-i Lut, Deşt-i Kebir gibi büyük çöller vardır.

KITANIN OVALARI:

Kıtanın en büyük ovasını BATI SİBİRYA OVASI oluşturur. Batı Türkistan ovasıda Asya
Kıtası'nın iç kesimlerindeki önemli bir ovadır. Ancak bir kısmını Kızılkum ve Karakum Çölleri oluşturur. Kuzey Sibirya Ovası'da önemlibir düzlüktür.

Asya'da akarsular tarafından oluşturulmuş büyük alüvyal ovalarda vardır.

Bunlar: Mezapotamya (Irak),

İndus Ovası (Pakistan), Ganj Ovası(Hindistan) ve Kuzey Çin Ovası'dır. (sarı ve mavi ırmaklar tarafındanoluşturulmuştur.)

KITANIN İKLİM ÖZELLİKLERİ:


Yeryüzünde sadece Amerika ve Asya kıtasında bütün iklimler görülür. (Amerika'yı bütün olarak düşünürsek geçerlidir. ) dolayısıyla da bütün iklim tipleri görülür.

En fazla görülen iklim tipini ise Karasal İklim tipi oluşurur.
Sıcaklıklar Kuzeyden Güneye doğru artış gösterir. Yıllık ortalama sıcaklık farkının en fazla olduğu yer ORTA ASYA'dır.

Kıtadaki yıllık yağış tutarında da büyük farklılıklar görülür.

Kıtanın en az yağış alan yerleri;

Kuzey Kıyıları, Çöl alanları, çok yüksek dağlık alanlardır.

Kıtada en fazla yağış Güney ve Güneydoğu Asya'dadır. (Bu sahadakiyağışların fazla olmasındaki en etkili faktör Muson Rüzgarları'dır.Dolayısyla buraya Muson Bölgesi adı verilir. ( Musonlar Asyası)


Kıtada yağışı en fazla ASSAM bölgesinde görülür. (Hindistan'ınKuzeydoğusu) kıtanın ve aynı zamanda dünyanın en fazla yağış ölçülen istasyonu Assam'daki ÇERAPUNÇİ'dir. (11. 630 mm. )


KITANIN AKARSULARI VE ÖZELLİKLERİ:

Asya kıtasının akarsularının boyları uzun, su toplama havzaları geniş, eğimleri fazla, rejimleri düzensizdir.
Uzunluğu en fazla olan akarsuyu OBİ'dir. (5700 km. )

Kıta akarsuları döküldükleri yerlere göre gruplandırılır:

Kuzey Buz Denizi'ne dökülenler : Obi, Yenisey, Lena
Büyük Okyanusa dökülenler : Amur, Sarı (Hoang-ho), Mavi (Yangçe)
Hint Okyanusuna dökülenler : Mekkong, Brahmaputra, Ganj, İndus, Şattül Arap (Fırat-Dicle)

Kapalı havzaların en önemli akarsuları ise Seyhun (Siriderya), Ceyhun(Amuderya) ve Tarım'dır.



Seyhun ve Ceyhun Aral Gölü'ne dökülür. Tarımise Tarım havzasında kaybolur.
Obi Nehri ; Ural, Altay ve Sayan Dağlarından beslenir.


KITANIN GÖLLERİ VE ÖZELLİKLERİ:


Asya Kıtasında göl sayısı azdır.



En büyük gölünü Aral Gölü oluşturur. (64. 500 km kare. ), (Hazar deniz olarak kabul edildiği takdirde)


Diğer önemli göllerini ; Baykal, Balkaş, Issık, Lop, Zatsan, Lut gölleri oluşturur.


KITANIN BİTKİ ÖRTÜSÜ VE ÖZELLİKLERİ:

Her türlü iklim tipi görüldüğü için bitki örtüsünde de büyük çeşitlilik vardır.

Her tür bitki örtüsü görülmekle birlikte ;

3 belirgin bitki örtüsü kuşağı seçilir ;

Kuzey'de Tundra, Sibirya'da ve Güney'de Orman(Sibirya'da iğne yapraklı Tayga Ormanları), iç kesimlerde ve diğerbölgelerde Step bitki örtüsüdür.

Asya'da en fazla Step bitki örtüsü yayılış gösterir.


Kıta'nın yüzölçüm bakımından en büyük ülkeleri ; Rusya (17 milyon kmkare), Çin (9, 5 milyon km kare), Hindistan'dır., (3,3 milyon km kare)


ASYA KITASI'NIN SOSYO EKONOMİK ÖZELLİKLERİ:

NÜFUS ÖZELLİKLERİ:

Nüfusu en fazla olan kıtadır. Yoğunluk bakımından birinci sırada yer alır. Nüfusun dağılışında büyük farklılıklar görülür.



Dünya nüfus yoğunluğu haritası


Nüfusun en az olduğu yerler : Kuzey Kıyıları, yüksek dağlık alanlar ve çöl sahalarıdır.

Nüfusun en fazla olduğu yerler ise: Güney ve Güneydoğu Asya'dır.Nüfusun %80'den fazlası burada yaşar. Nüfusu en fazla olan ülkeler: Çin(1. 2 milyar) ve Hindistan (936 milyon)'dır.

KITANIN EKONOMİK ÖZELLİKLERİ:

Asya Kıtası sanayileşmemiş bir kıtadır. En fazla sanayileşen ülkesi Japonyadır. Japonya kadar olmasada sanayileşen diğer ülkeler;GüneyKore, Tayvan, Malezya, Singapur, Endonezya, Çin, Rusya, İsrail,Türkiye'dir.

Bu ülkelerin dış satımında sanayi ürünleri ilk sırayı alır. Diğer kıta ülkelerinde ise hammaddeler ve tarım ürünleri ilk sırada yeralır.


Güneydoğu Asya ülkelerinde elektronik, otomotiv, demir-çelik ve makinesanayi sektörleri daha fazla gelişmiştir.

Güneybatı ve Batı Asya'daki ülkelerde ise ; dokuma, tekstil, gıda, petro kimya sanayi sektörleridaha fazla gelişme göstermiştir.
Asya kıtasının ve aynı zamanda dünya'nın en fazla maden hammaddesi olan ülkesi JAPONYA'dır.

Kişi başına yıllık milli gelirin en fazla olduğu ülke JAPONYA'dır. (31.450 $).

TARIM:

Ekonomide tarım ön plandadır. Buğday ve pirinç temel ürünlerdir. Orta ve Batı Asya'da buğday, Muson Asya'sında çeltik (PİRİNÇ) ziraati önemlidir.

Dünya pirinç üretiminin %90'ını Asya sağlar.Patates, Bezelye, Çay, Hindistan cevizi, Hurma, Kenevir, ürünlerininde%80'den fazlasını Asya üretir.




Dünya Tütün üretiminin %50'den fazlasınıAsya üretir.

Çay üretiminde Seylan ve Çin ilk sıradadır.


Baharat üretiminde Hindistan, Endonezya, Malezya, Seylan ve Çin önde gelen ülkelerdir.


HAYVANCILIK:

Kıtada hayvancılıkta önemli bir uğraşıdır. Orta Asya'da koyun ve sığır,Ön Asya'da (Güney Batı Asya) Koyun ve Keçi, Güney ve Güneydoğu Asya'da Manda besiciliği daha fazla görülür. Çin'de ise manda 380 milyondan fazladır. Domuz besiciliğide önemlidir. Dünya'da önemli üreticilerden biridir.

Dünya'da beslenen Mandaların %90' ını Asya Kıtası sağlar.(Muson Asya'sı)

İpek böcekçiliği ve ipek üretiminde Asya Kıtası ilk sırada yer alır.Birinci sırada Çin daha sonra Özbekistan ve Hindistanönemliüreticilerdir.


Balıkçılık faaliyetleri de Hayvancılığın önemli bir kolu olarak kıtadaönem taşır. Dünya deniz ürünleri üretiminin %80' ini Asya karşılar.

Dünya tatlı su balık üretimininde % 50' sini karşılar.

Japonya ve Çin balıkçılıkta ilk iki sırada yer alan ülkelerdir.


YERALTI KAYNAKLARI:

Asya Kıtası madenler bakımından zengin bir kıtadır.

Yakıt madenlerinden; Taşkömürü rezervinin en fazla olduğu ilk iki ülke Rusyave Çin' dir.


Dünya petrol rezervlerinin % 75' i Asya kıtasındadır. % 33' ünden fazlası Rusya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri' nde bulunur. Daha sonra ise Güneybatı Asya gelir.


Hidroelektrik enerji üretiminde önde gelen ilkeler ; Çin, Rusya, Hindistan ve Endonezya'dır.

Kıtada hizmet sektörüde gelişme içindedir. Özellikle Turizm ve Ulaştırma sektörü gelişmektedir.


Turizm geliri en fazla olan ülkeler ; Filipinler, İsrail, Tayvan,, Tayland, Singapur'dur.

Asya Kıtası ulaşım yolları açısından Kuzey Amerika ve Avrupa Kıtası'na göre gelişememiştir. (Yüksek dağlar ve dağlık alanların fazla olması)Otoyollar bakımından en gelişmiş ülke Japonya'dır.


Kıtada Demiryolu ulaşımı daha fazla görülür. Japonya, Hindistan, Çin veRusya önde gelen ülkelerdir. Demiryolu hattı uzunluğu açısından Rusyave Çin ; konfor, hız ve güvenlik açısından Japonya ilk sırada yer alır.


Şengül Şirin 05-26-2009 08:41 PM

Cevap : Asya Kıtasının Özellikleri
 
- ÜLKELER COĞRAFYASI VE KITALAR





Güney Asya

Doğu Asya



Orta Doğu Ülkeleri




Balkan Ülkeleri

Komşu Ülkeler

Kuzey Avrupa Ülkeleri


Güney Avrupa Ülkeleri

Orta Avrupa Ülkeleri


Batı Avrupa Ülkeleri





Kuzey Amerika Ülkeleri


Güney Amerika


Afrika Ülkeleri
--------------


ÜlkelerAfganistanHindistanNijeryaAlmanyaHırvatistanNikaraguaA.B.DHondurasNorveçAndorraHollandaOrta Afrika Cum.AngolaIrakÖzbekistanAntigua ve BarbudaİngilterePakistanArjantinİranPalauArnavutlukİrlandaPanamaAvustralyaİspanyaPapua Yeni GineAvusturyaİsrailParaguayAzerbaycanİsveçPeruBahama AdalarıİsviçrePolonyaBahreynİtalyaPortekizBangladeşİzlandaRomanyaBarbadosJamaikaRuandaBelarusJaponyaRusyaBelçikaKamboçyaSaint Kitts ve NevisBelizeKamerunSaint LuciaBeninKanadaSaint Vincent ve Gren.BhutanKaradağSamoaBirleşik Arap Emir.KatarSan MarinoBolivyaKazakistanSão Tomé ve PríncipeBosna-HersekKenyaSenegalBotsvanaKırgızistanSeyşel CumhuriyetiBrezilyaKiribatiSierra LeoneBruneiKolombiyaSingapurBulgaristanKomorSirbistanBurkina FasoKongoSlovakyaBurundiKongo Dem.SlovenyaÇadKostarikaSolomon AdalarıÇek CumhuriyetiKuveytSomaliCezayirKuzey KoreSri LankaCibutiK.K.T.C. SudanÇinKübaSurinamDanimarkaLaosSuriyeDoğu TimorLesothoSuudi ArabistanDominik CumhuriyetiLetonyaSvazilandDominikaLiberyaŞiliEkvadorLibyaTacikistanEkvator GinesiLiechtensteinTanzanyaEl SalvadorLitvanyaTaylandEndonezyaLübnanTayvanEritreLüksemburgTogoErmenistanMacaristanTongaEstonyaMadagaskarTrinidad ve TobagoEtiyopyaMakedonyaTunusFasMalaviTuvaluFijiMaldivlerTürkistanFildişi SâhiliMa

Şengül Şirin 06-21-2009 06:09 PM

Cevap : Asya Kıtasının Özellikleri
 
Kıtaların en büyüğüdür. Kuzey Buz Denizi'nden ekvatora kadar uzanan bir alanı kaplar. Doğusunda Büyük Okyanus, güneyinde Hint Okyanusu vardır. Güneydoğuda Sumatra, Borneo, Yeni Gine ve çok sayıdaki küçük ada Asya'nın parçasıdır. Asya, batıda içinden Süveyş Kanalı geçen bir kıstakla (dar kara şeridi) Afrika'ya bağlanır. Kıtanın batı sınırları, Ural Dağları ile Ural Irmağı boyunca uzanır. Bu sınırlar, Kafkas Dağları ile Karadeniz arasında yer alan ve Transkafkasya diye adlandırılan bölgeyi de içine alır. Ama, bu sınır tartışılmakta ve bazen Avrupa ile Asya, Avrasya adlı tek bir kıta sayılmaktadır.
ASYA'YA İLİŞKİN BİLGİLER
YÜZÖLÇÜMÜ: SSCB'nin Asya'da bulunan yaklaşık 17.301.089 km2'lik topraklarıyla birlikte 44.614.399 km2.
NÜFUS: 2.665.412.000 (1981).
DOĞAL KAYNAKLAR: Çay, pirinç, şekerkamışı ve baharat; kömür, demir, bakır, kalay, tungsten, grafit, petrol, kauçuk ve seramik kili; kürk, pamuk, yün, ipek, kenevir ve jüt.


İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Dünyanın en kalabalık iki ülkesi Çin ve Hindistan; Everest Dağı'nın (8.848 metre) da aralarında olduğu dünyanın en yüksek 20 doruğu; dünyanın en büyük üçüncü gölü olan 65.000 km2'lik Aral Gölü ile dünyanın en uzun ırmaklarından üçü olan Obi, Yangtze (Yangçe) ve Amur.
Aralarında Everest'in de bulunduğu dünyanın en yüksek tepeleri, en uzun ırmaklar ile karaların en alçak yeri olan Ölü Deniz kıyıları Asya'dadır. Yeryüzünün en yağışlı yerlerinden biri olan Hindistan'daki Çerrapunci ile en az yağış alan çöllerin bazıları da bu kıtadadır. Sibirya'daki Verhoyansk ve Oymyakon dünyanın en soğuk yerleri arasındadır; gene dünyanın en yüksek hava sıcaklıkları Arabistan Yarımadası'ndaki Aden'de saptanmıştır. Makao, Hong Kong, Cava ve Japonya ile Çin ve Hindistan'ın bazı bölgeleri gibi dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek yerleri de Asya'dadır. Bazı bölgelerinde ise hemen hemen hiç kimse yoktur. Asyalılar'dan bazıları, yüzyıllardır neredeyse hiç değişmeyen bir yaşam sürerken, bazıları ise sanayileşmenin gelişmesi ve batı kültürünün etkisiyle çok kısa bir sürede ülkelerinin tanınmayacak kadar değiştiğine tanık oldular.

Günümüzde Asya kıtası dünya nüfusunun yüzde 60'ını barındırmaktadır. Asyalılar'ın çoğu küçük köylerde yaşayan çiftçilerdir. Nüfusun yaklaşık yüzde 90'ı kıtanın doğusunda ve güneyinde yaşar. Bu yoğun nüfuslu bölge, Pakistan'dan Çin'in kuzeyine ve Japonya'ya doğru bir yay çizer. Bu bölgelerdeki gelenek, din ve kültürlerin Asya'nın öteki bölgelerinde yaşayan insanlar üzerinde önemli etkileri olmuştur. Tarım, Asya'nın doğusu ve güneyinde bugün de en önemli etkinliktir. Bununla birlikte artık daha çok insan, kentlerde ve fabrikalarda iş bulmak için köylerini terk etmektedir.

Asya ülkelerinin çoğunda yeni sanayiler ülkelerin görünümünü ve insanların yaşamını değiştirdi. Ama, yalnızca Japonya'da sanayileşme batılı ülkelerin düzeyine ulaştı ve hatta geçti. Asyalılar'ın büyük çoğunluğu yoksuldur. Onların yaşam düzeylerini yükseltmek için çaba harcanmaktadır.
Asya'da doğum oranı her zaman yüksek oldu. Ama bu oran, hastalık, kıtlık ve doğal afetlerin sonucu olan yüksek ölüm oranıyla yüzyıllar boyu dengelendi. Çağdaş bilimsel gelişmeler ölüm oranını büyük ölçüde düşürünce, Asya bir nüfus sorunuyla karşılaştı; çünkü beslenmesi gereken pek çok insan vardı ve besin maddeleri yetersizdi. Günümüzde Asya'da birçok hükümet, halkı daha az çocuk sahibi olmaya özendiriyor. Tarımsal

yöntemleri geliştirmek için de çok çaba harcandı; artık Asyalı çiftçilerin bir bölümü gübre ve ilaç kullanıyor; çağdaş tarım makineleriyle eskiye göre daha çok ve daha iyi tahıl üretebiliyor.
Asya'nın doğal yapısı üçe ayrılabilir. Kuzeyde kışın şiddetli soğukların görüldüğü, rüzgâra açık düzlükler ve sık ormanlarda yaşam koşulları çok güçtür. Eski Hint, Mezopotamya ve Çin uygarlıklarının geliştiği güney ve doğuda ise iklim daha ılık ya da sıcaktır. Güney ve doğudaki bu bölgeler, kuzeydeki bölgelerden ve Avrupa'dan, büyük sıradağlar, çöl ya da yan çöllerden oluşan geniş bir doğal engelle ayrılır. Aşılması çok güç olan bu doğal engeller kuzeyde ve batıda yaşayanları, güneyde ve doğuda yaşayanlardan ayırmıştır.

Muson Bölgeleri

Asya'nın güneyi ve doğusu dünyanın en kalabalık bölgeleri arasında yer alır; dünya nüfusunun yarıdan fazlası bu bölgelerdedir. Buna karşılık pek az insanın yaşadığı dağlık ve ormanlık bölgeler de vardır. Asyalılar'ın çoğu ırmak vadilerinde ve kıyılardaki sulak topraklarda yaşar. Bu yöreler yaz aylarında, rüzgârların okyanuslardan getirdiği bol yağışlarla sulanır; daha serin olan kış aylanndaysa yağış az olur. Bu bölgelerin kışın kurak, yazın yağışlı iklimine ve bol yağışları getiren mevsim rüzgarlarına Arapça mevsim sözcüğünden gelen "muson" adı verilir{bak. MUSON).

Tibet'teki dağlardan pek çok büyük ırmak doğar. İndus, Ganj ve Brahmaputra ırmakları Hindistan ve Pakistan'dan; İravadi Birmanya' dan, Mekong Çinhindi'nden; Yangtze (Yangçe) ve San Irmak ise Çin'den geçer. Yazları kuvvetli yağışlar ve dağlardaki karın erimesi alçak vadilerde büyük sellere neden olur. Irmakların çoğunun deltaları vardır {bak. Delta). Bu sıcak ve çamurlu topraklar pirinç yetiştirmeye elverişli olduğundan, pirinç buralarda yaşayanların temel besinidir. Yağmur ve sıcaklığın pirinç yetiştirmek için yetersiz olduğu yörelerde ise dan ve buğday gibi ürünler ekilir.

Avrupalılar muson bölgelerine ilk olarak 1500'lerde gelmeye başladılar. Gelişlerinin nedeni buraları keşfetmenin yanı sıra ticaret yapmaktı. Önceleri baharat aradılar; sonra pamuk, çay ve şeker üretimini özendirdiler. Sonraki yıllarda ise ormanlar yok edilerek kauçuk ağaçları dikildi. Bazı Avrupalılar çiftlik sahibi olarak buralara yerleşti. İlk kâşiflerin bir bölümü altın ve değerli taşlar bulmayı umuyordu. Günümüzde muson bölgelerindeki en değerli mineral petroldür.
Bangladeş, Hindistan ve Pakistan'daki insanların çoğu, İndus, Ganj ve Brahmaputra gibi ırmakların geçtiği sıcak ovalarda yaşar. Topraklar bu ırmaklardan sağlanan sularla sulanır. Böylece bazı yörelerde, sıcak

iklim

ürünleri olan pirinç, pamuk ve şekerkamışının yanı sıra buğday ve arpa gibi serin iklim ürünleri de yetiştirilir. Lahor, Delhi, Kanpur ve Varanasi gibi büyük kentlerin bulunduğu büyük ovada Karaçi ve Kalküta limanları vardır. Hindistan'ın batı kıyısındaki Bombay' da fabrikalarda işlenen pamuk, güneyde daha yüksekte bulunan ve daha kuru bir iklimi olan, aynı zamanda çay ekiminin de yapıldığı Dekkan'da yetiştirilir. Tropik bir iklimi olan Sri Lanka'da (Seylan) pirinç, çay, kauçuk, hindistancevizi ve baharat üretilir.

Daha doğuda bulunan Birmanya'da çok sert bir ağaç olan tikağacından oluşan sık ormanların yanı sıra, büyük miktarlarda pirinç üretimi yapılan bereketli İravadi Irmağı deltası bulunur. Gene doğuya doğru, tikağacı ve pirinç yetiştirilen Tayland ile Güneydoğu Asya'da Kampuçya, Laos ve Vietnam toprakları uzanır. Malakka Yarımadası, kalay ve doğal kauçuk üretiminde en önde gelen yörelerden biridir.
Doğu Hint Adaları, Sumatra, Cava ve Borneo gibi büyük adalarla, yüzlerce küçük adadan oluşur. Bütün bu adalar tropik kuşak içindedir; Filipinler ise daha kuzeyde yer alır. Adalarda günümüzde de baharat yetiştirilmesine karşın, kauçuk, şeker, çay, kahve ve ip yapımında kullanılan lifli bitkiler daha önemlidir. Başta İngiltere, Fransa ve Hollanda olmak üzere batılı ülkeler tarafından sömürgeleştirilen pek çok Güneydoğu Asya ülkesi, II. Dünya Savaşı'ndan sonra bağımsızlığına kavuşmuştur.
Büyük bölümü dağlık olan Çin'in iklimi Hindistan ve Çinhindi'nden daha soğuktur. Yaklaşık 1 milyar kişinin yaşadığı Çin'de halkın çoğunluğu Yangtze ve Sarı Irmak vadilerinde ya da ikisi arasındaki düzlüklerde yaşar. Nüfusun çoğunluğunu köylüler oluşturur. Belli başlı ürünler, pirinç, çay, baklagiller, darı ve pamuktur. Çinliler, çömlekçilik, dokumacılık ve tahta oymacılığı gibi el sanatlarını yüzyıllar önce geliştirdiler. Ama, ülkenin sanayileşmesi, ancak 1949'dan başlayarak kömür, demir ve çelik gibi ağır sanayi dallarının gelişmesiyle gerçekleşebildi.. Yeni fabrikalar ve gelişen ulaşım olanakları, Çin'in çağdaş dünyanın en önemli ve en güçlü ülkelerinden biri olarak ortaya çıkmasına yardımcı oldu.
Japonya da çok dağlık bir ülkedir; nüfusunun büyük bölümü, yoğun olarak az sayıdaki
dar kıyı düzlüklerinde toplanmıştır. 19. yüzyıla kadar bu ülkenin Avrupalılar'la ilişkisi yoktu. Kendi kaynaklarına dayanarak güçlü bir ordu ve birçok ülkeye satılan çeşitli mallar üreten büyük fabrikalar kuran Japonya, hızla sanayileşti. 1939'a gelindiğinde büyük bir imparatorluk olmuştu; ama II. Dünya Savaşı'nda Asya'nın doğusunu denetimine alma girişimi gerçekleşmedi. 1945'ten bu yana ise Batı Avrupa ve ABD ile rekabet eden güçlü ekonomisi ve sanayisiyle, dünyanın önde gelen gelişmiş ülkeleri arasına girdi.

Doğal Engel Bölgeleri

Asya'nın güneyindeki ve doğusundaki yoğun nüfuslu yerler, kıtanın kuzeyi ile Avrupa'dan, çok az insanın yaşadığı kurak iklimli doğal engel bölgeleri ile ayrılmıştır. Bu topraklar, Akdeniz kıyılarından neredeyse Büyük Okyanus'a kadar 8.000 km boyunca uzanır; eni ise bazı yerlerde 1.600 kilometreyi aşar. Bu bölge, güneybatıda Arabistan ve Anadolu yarımadaları ile Irak ve İran'ı; ortada Tibet'i ve Çin'deki Uygur Özerk Bölgesi Xinjiang'ı (Sinkiang); kuzeybatıda ise Moğolistan'ı içine alır. Engel bölgelerinin büyük bölümünü çöller, geriye kalanını ise dağlar ya da yüksek yaylalar oluşturduğu için buralarda nüfus yoğunluğu azdır. Bu coğrafi özellikler ulaşım ve haberleşmeyi de güçleştirir.

Dağ zinciri, Ermenistan'daki Kafkas Dağları ile neredeyse birleşen Anadolu'daki Toros Dağları'yla başlar. Bu dağlar İran düzlüğüne doğru bir halka oluşturacak biçimde ayrılır; Hindukuş ve Pamir dağlarında, Afganistan, SSCB, Çin, Hindistan ve Pakistan'ın birleştikleri yerde, yeniden bir araya gelir. Bölgenin yüksekliği nedeniyle Pamir'e, zaman zaman, "Dünyanın Damı" da denir. Burada, dağların deniz düzeyinden 7.000 metre yükseğe eriştiği bir yer vardır. Yüksek dağ sıraları, bir yelpazenin kanatları gibi Asya'nın doğusuna doğru açılır. En güneyde Himalayalar'ın oluşturduğu yay, dünyanın en yüksek sıradağlarıdır. Kuzeye doğru uzanan öteki dağ dizileri Karanlık Dağlar (Kunlun), Tanrı Dağları (Tien Şan) ve Altay Dağlan'dır.

Dağlardaki yüksek geçitler, çoğunlukla karla kaplıdır. Ama, Çin'e, Pakistan'a ve Hindistan'a kuzeyden ve batıdan girişi zorlaştıran tek engel dağlar değildir. Bu bölgedeki ulaşım ağı da çok yetersizdir. Çin'den yalnızca bir demiryolu geçer; Hindistan'a ve Pakistan'a uzanan demiryolu yoktur. Dağ dizilerinde Tibet gibi yüksek, kuru ve çıplak platolar yer alır. Dağ kuşağının kuzeyinde, SSCB'deki Türkmenistan'da Karakum ve Kızılkum gibi soğuk çöller, daha da kuzeyde büyük Gobi Çölü yer alır. Bütün bu çöl ve çöl platolarına "soğuk çöller" denir; çünkü kışın buralarda tipi eser, yaz ise kuru ve sıcaktır.
Güneybatıya doğru uzanan düzlüklerde de sık sık çöllere rastlanır, ama bunlar soğuk çöllerden farklıdır. Kızıldeniz'den başlayıp Arabistan'dan, İran'ın güneyinden ve Thar Çölü'nden geçerek Hindistan'a kadar uzanan büyük bir çöl kuşağı vardır. Bu kuşakta bulunan çöller gerçekten dünyanın en sıcak ve en kuru topraklan arasındadır. Ama bu bölgeler eskiden böyle değildi. Arabistan'ın
bugün çoğu çöl olan güney bölümünde bir zamanlar verimli topraklar vardı.
Kimsenin yaşamadığı doğal engel bölgesindeki Tibet'in kuzeyinde bugüne kadar hiç kimsenin ulaşamadığı yerler vardır. Karla kaplı yüksek sıradağlarda da hiç insan yaşamaz.

Bu ıssız çöl topraklarının bir bölümünde, yüzyıllardır kullanılan yollardan, ticaret kervanları geçer. Deve ya da at sırtında gelip geçen tüccarlar, hayvanlarına, arada bir rastlanan kuyulardan ya da karlı dağ doruklarından akıp gelen ırmaklardan su içirirler. Çin' den çay ve pirinç taşırlar; batıdan ise metal tencereler, aletler, silah ve giysi alırlar. Bu mallan, sürülerini seyrek, dağınık otlaklarda besleyen göçebe toplulukların elinde bulunan koyun derisi, yün ve devetüyü ile de değiştirirler.
Ticaret yollarının geçtiği ya da ikiüç yolun kesiştiği yerlerde, kervan kentleri kurulmuştur. Tüccarlar buralarda dinlenir, bazen de ellerindeki çayı ve yünü, bu kentlerdeki ustalarca yapılmış halı ya da deri ürünleriyle değiştirirler.

Anayollar doğudan batıya doğru uzanır. Ama mallarını hayvanlarla taşıyan bazı tüccarlar, Hindistan'daki büyük dağları aşarak kentlere gelir. Bu yörelerde yük taşımacılığında kullanılan mandaya benzeyen hayvanların (yak) kalın ve tüylü derisi, şiddetli kar fırtınalanna ve soğuğa karşı dayanıklıdır; kısa bacakları ve sağlam ayakları, başka hayvanların düşüp ölebileceği kayalık ve buzlu yollarda yürümesine yardımcı olur. Bazı tüccarlar, çöldeki göçebelerle alışveriş yapmak üzere, kuzeydeki otlaklardan kürk ve tahıl getirir.

Ticaret yolları üzerinde bulunan kentlerden Semerkant, Kaşgar, Taşkent ve Buhara yüzyıllardır bilinir. Bu kentlerde yaşayan ustalar, kuşaktan kuşağa aktanlan motiflerle parlak renkli halı ve kilimler dokurlar. Eski saraylar ve camilerin çoğu kerpiç adı verilen, güneşte kurutulmuş tuğlalardan yapılmıştır; ama dış yüzeyleri parlak, renkli desenleri olan sırlı duvar çinileriyle kaplıdır.
Bu kentler, birer vaha olarak ortaya çıkmıştır. Yazın dağlardaki karlar eriyince, açılan kanallarla kentlere su getirilmiş, aynca meyve ağaçları, tütün ve pamuk gibi ürünler yetiştirilmiştir. Günümüzde, özellikle SSCB topraklarında bulunan eski kervansaray yöreleri, geçmiştekinden çok daha büyük ölçüde sulanmaktadır ve bu kentlerin çoğu, demiryollarıyla birbirine bağlanmıştır.

Kuzeyin Düzlükleri ve Ormanları

Zaman içinde, kervanların uğrak yerleri olan kentler Tatar atlılarının akınlarına hedef oldu. Tatarlar, engel bölgelerinin kuzeyinde, Sibirya'nın geniş topraklarının başladığı yerlerde bozkır (step) adı verilen {bak. BOZKIR) otluk alanlarda yaşarlardı. Bahar ve yaz aylarında buralardaki otlaklarda büyük at, koyun ve deve sürüleri beslerler; yaz sonunda sürülerini güneye, korunaklı dağlara götürürlerdi. Besinlerinin büyük bölümünü ekşi süt, özellikle kısrak sütü ile et oluştururdu. Giysileri çoğunlukla koyun derisinden yapılırdı; üstü yünden ya da deve tüyünden keçe ile kaplı yuvarlak çadırlarda yaşarlardı.
Bu düz, açık ve geniş alanlarda, günümüzde, tıpkı ABD'nin ve Kanada'nın geniş kırlarında olduğu gibi, makineli tarım ve çağdaş üretim yöntemleri sayesinde buğday yetiştirilen büyük çiftlikler kurulmuştur. Süt ve tereyağ sağlayan büyükbaş hayvan sayısı da giderek artmaktadır. Çiftçilerin ürünlerini TransSibirya hattına ulaştıran ara demiryolları vardır. Omsk, Tomsk ve İrkutsk gibi eski kent
lerdeki fabrikalar büyütülürken, Karaganda ve Kuznetsk kömür yatakları yakınlarında yeni sanayi kentleri kurulmuştur.

Bozkırların kuzeyinde, ağaçlar görülmeye başlar ve buralarda gezenler kendilerini dünyanın en geniş orman alanı olan bataklık tayga bölgesinde bulur (bak. Tayga). Ağaçların tümü çam, karaçam ve köknar gibi kozalaklı ağaçlardır. Buralara ilk yerleşen Ruslar, ormandaki hayvanları kürkleri için tuzaklar kurarak avlarlardı; bu hayvanların en değerlisi samurdu.

Günümüzde bu yörelerin en önemli ürünü kerestedir. Ama, Kuzey Buz Denizi'ne dökülen akarsuların yılın birçok ayında donması yüzünden keresteyi pazara ulaştırmak güçtür. Kuzey Buz Denizi kıyılarında birkaç liman kurulmuş olmasına karşın, buzkıranlar bile buralara ancak yazları birkaç hafta için ulaşabilir.
Kuzey Buz Denizi kıyıları boyunca tundra diye bilinen (bak. Tundra)ve bozkırlar gibi ağaçsız, çıplak düzlükler uzanır. Tundra düzlükleri yılın yarısında karla kaplı donmuş topraklardır. Yaz aylarında bile, toprağın ancak üstten 30 santimetrelik bölümü güneşin etkisiyle çözülür. Ama yazları günler uzundur ve birkaç hafta boyunca bu bataklık arazi, çiçeklerle renklenir, büyük kaz ve ördek sürüleri bataklıklarda yuva kurar. Buralarda yaşayan


az sayıda insan ırmaklardan avladıkları balıklar ve besledikleri rengeyikleriyle geçimlerini sağlar.
Büyük engel bölgesinin kuzeyindeki bozkırlar, taygalar ve tundralar çarlık döneminde Rus İmparatorluğu'na katılmıştır; günümüzde ise SSCB'nin bir parçasıdır.

Tarih

Dünyadaki tüm uygarlıkların başlangıcını araştırdığımızda, yolumuz Asya'ya uzanır. Daha Avrupa ve Amerika'da ilkel insanların yaşadığı dönemlerde, Asya'da büyük uygarlıklar kurulmuştu. Bunların birçoğu uzun zaman önce yok oldu ve yeni toplumlar kuruldu. Bununla birlikte Çin uygarlığı 5.000 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdürmektedir. Çinliler'in en eski yazılı tarihi yaklaşık 3.000 yıl öncesinden başlar; söylencelere dayanan tarihleri daha eskiye gider.


Güney Asya'nın kuzey bölgelerinde, 5.0007.000 yıl öncesine ait bazı uygarlıkların varlığına ilişkin kanıtlar vardır. Bu dönemden sonra, İÖ 4000 ile 3000 yıllan arasında Tunç Çağı'nda, çiftçiliğin yapıldığı köyler vardı. Asya' da Türkler'in tarihi de İÖ 3000 yıllarına kadar uzanır. Göçebe Türk toplulukları Altay ile Tanrı dağları çevresinde yaşamaktaydılar. Daha sonra Güney Asya'da iki grup ortaya çıktı; İÖ 15001000 yılları arasında, kentler kuranlar, İndus Ovası'nda; tarımla uğraşan HintAriler ise Yukarı Ganj Ovası'nda yaşadılar.


Eski Asya uygarlıkları, birbirinden ve Avrupa uygarlıklarından büyük uzaklıklarla ayrılmıştı. Asyalılar çağdaş dönemlere, yani buharlı gemiler, trenler ve öteki hızlı ulaşım araçları ortaya çıkana kadar, batı dünyasından doğudaki okyanuslar ile batıdaki dağlar, çöller ve ormanlarla ayrıldılar. Yalnızca Asya'nın güneybatısındaki çöllerde yaşayan halklar Avrupalılar'la ilişkideydi. Araplar, İranlılar ve Türkler Asya'dan gelen baharat, fildişi ve öteki ürünlerin ticaretinde aracı oldular. İS 1. yüzyılda, Roma ile Çin arasında da ticaret başladı. İpek, Çin'den, o zamanki adıyla Hitay'dan, Orta Asya yoluyla Avrupa' ya getiriliyordu. İki ana ticaret yolu vardı: İpek Yolu denilen karayolu ve Malakka Yarımadası ile Sumatra arasındaki Malakka Boğazı'ndan geçen denizyolu. Zamanla İpek Yolu vahşi göçebe kabilelerce, denizyolu da Asya' nın güneybatısına yayılan Müslümanlar'ca kesildi. Böylece ipek ülkesi Hitay, Avrupalılar için yalnızca bir efsane olarak kaldı (bak. İpek Yolu).


Ortaçağda Haçlı Seferleri'yle, Avrupa'hlar Asya'nın güneybatısını tanıdılar (bak. Haçli SEFERLERİ). Haçlı Seferleri sona ermeden önce, büyük Moğol savaşçısı Cengiz Han'ın Asya'nın büyük bölümünü egemenliği altında birleştirmesiyle, Doğu Asya ile Avrupa arasındaki haberleşme daha kolay ve güvenli bir duruma geldi (bak. CENGİZHan). Marko Polo' nun ve başkalarının yolculuklanyla Çin'in uygarlığına ve büyük zenginliğine ilişkin öyküler, Avrupalılar arasında yaygın bir ilgiye yol açtı. Haklarında pek bir şey bilinmeyen bu baharat, fildişi ve ipek ülkeleri, büyük zenginliklere sahip, bilim alanında ileri ülkeler olarak görüldü (bak. MARKOPolo).


Bununla birlikte Çin, Avrupa'ya karşı çok az ilgi duyuyordu. Çinliler, yurtlarının dünyanın merkezi olduğu kanısındaydılar. Avrupalılar'a barbar gözüyle bakıyorlardı. Çin, yetiştirdiği ürünleri altın ve gümüş karşılığı satmak istiyordu ama Avrupalılar'ın ürettiklerini almaya hazır değildi.


Eski kara ve deniz ticaret yolları Asya ülkelerine gitmenin tek yolu olarak kaldığı sürece Çinliler Avrupa'nın etkisinden korunabildiler. Bu yollar uzun, güç ve tehlikeliydi. Fakat 15. yüzyılın sonunda Portekizliler Afrika'nın çevresini dolaşarak Hint Okyanusu'na ulaştılar ve Hindistan'la ticarete başladılar.
Doğu Asya'ya okyanus üzerinden giden yol bir kere bulununca, Çinliler'in yaşama koşulları da değişti. Tüccarlar, misyonerler ve serüvenciler ile az sayıda bilgin ve diplomat Asya' ya akın etti. Avrupalılar, Asya ülkelerinin askeri açıdan zayıf, kötü örgütlenmiş ve bölünmüş olduğunu görünce, kısa süre içinde sömürge imparatorlukları kurdular. Asya' nın, Tayland dışında bütün güneydoğusu, güneyinin neredeyse tümü ve güneybatısının büyük bölümü, çok geçmeden Avrupalılar'ın denetimine girdi.


17., 18. ve 19. yüzyıllarda Asya'daki sömürgeler Avrupalılar için çok kârlıydı. Buralarda üretilen hammaddeler işlenmek üzere Avrupa'ya getiriliyordu. İşlenmiş ürünlerin büyük bir bölümü de yeniden sömürgelere satılıyordu. Sonuçta batı ülkeleri hızla gelişti, Asya ülkeleri ise geri kaldı. Bütünüyle yabancı egemenliği altına girmeyen Çin, Japonya, Kore, Tayland gibi birkaç ülke de ticarete açılmaya zorlandı. Batılı ülkelerin egemenliği
altına girmenin utancı, eski büyük uygarlıklarıyla gurur duyan bu halkların acı günler yaşamalarına yol açtı.


Ticaretle birlikte, Asya'ya batılı düşünceler de geldi. 19. yüzyılın sonunda Japonya, Asya' da batının sanayi yöntemlerini benimseyen ilk ülke oldu. 20. yüzyılda batı düşünceleri ve bilimsel yöntemler Asya'da yayıldı. Bunlarla birlikte sorunlar da yayıldı; çünkü Asyalılar batılı düşünceleri benimsemek ya da eski geleneklerini korumak konusunda art arda kararlar vermek zorunda kaldılar. Bunların bazıları kendi geleneksel yollarını yadsırken, bazıları da batılı yollarla ilişkisi olan her şeyi reddetti. Sonunda, batının düşüncelerinin çoğunun, doğunun belirli gereksinimlerini karşılamaya uyarlanabileceğim görmeye


başladılar. Avrupa ülkelerinin sömürgelerinde, ulusçuluk ve özyönetim düşünceleri gelişmeye başladı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Asya'daki sömürgelerde bağımsızlık isteği hızla yayıldı; II. Dünya Savaşı'nın ardından bu ülkeler birer birer bağımsızlığını kazandı. (Asya'daki ülkelerle ilgili maddelere bakınız.)
Değişen dünya düzeni 1980'lerin sonlarında Asya kıtasında da önemli değişikliklere yol açtı. Her şeyden önce, SSCB'nin parçalanması sonucunda yeni bağımsız ülkeler ortaya çıktı. Bunlar Kafkasya'daki Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan ile Orta Asya'daki Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan cumhuriyetleridir. Ayrıca, Rusya'nın topraklarının büyük bölümü de Asya'da bulunmaktadır. Bu yeni ülkelerde uzun yıllardan beri baskı altında tutulan ulusal özlemler bağımsızlıkla birlikte su yüzüne çıktı. Çoğu etnik kökenli olan sorunlar yüzünden, bu cumhuriyetlerde iç çatışmalar, bazılarının arasında da silahlı çarpışmalar sürüyordu.


Asya ülkeleri arasındaki gergin ilişkiler son yıllarda normalleşmeye başladı. Çin, Vietnam ve Kuzey Kore komünist partileri aralarındaki anlaşmazlıkları aşarak yakınlaştılar. Vietnam, Kamboçya'da (eskiden Kampuçya) 10 yıldır sürdürdüğü işgali 1989'da sona erdirdi. Kamboçya'da 13 yıldır devam eden iç savaş da sona erdi. Savaşan gruplar bir araya gelerek geçiş dönemi için yeni bir yönetim oluşturdular ve başına sürgündeki Prens Norodom Sihanuk'u getirdiler. Kuzey Kore ile Güney Kore Ağustos 1991'de Birleşmiş Milletler (BM) üyeliğine kabul edildiler. Aynı yılın aralık ayında, iki ülke Kore Savaşı'nı 38 yıl sonra resmen bitiren "barışma ve saldırmazlık paktı"nı imzaladılar.
Çin'de 1989'da Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nda yapılan demokrasi yanlısı kitlesel gösteriler 4 Haziran'da yönetim tarafından


kanlı bir biçimde bastırıldı. Ölü sayısının bin dolayında olduğu tahmin ediliyordu. Bu olaydan sonra, ABD, Avrupa Topluluklan (AT) ülkeleri ve Japonya, Çin'e ekonomik yaptırımlar uyguladılar. SSCB'deki başarısız darbe girişiminin (Ağustos 1991) ardından Çin yönetimindeki sertlik yanlılarının konumu iyice zayıfladı. Yönetim ideolojik tutumunu terk ederek bağımsızlığını ilan eden eski Sovyet cumhuriyetlerini tanıdı. Körfez Savaşı sırasında ise Çin BM'nin bütün kararlarına katıldı. Öte yandan ABD, Vietnam'la ilişkilerini yeniden canlandırmak için görüşmeleri başlatırken, Filipinler'deki ve öbür Güneydoğu Asya ülkelerindeki askeri varlığını azaltma sürecine girdi. Şubat 1991'de Tayland'da gerçekleştirilen askeri darbe bu ülkede demokrasiyi kesintiye uğrattı. Buna karşılık, aynı yıl Nepal'de son 32 yılın ilk demokratik hükümeti göreve başladı. Hindistan'da Başbakan Raciv Gandhi Mayıs 1991'de seçim kampanyası sırasında öldürüldü. Pakistan'da, bir Müslüman ülkede seçimle işbaşına gelmiş ilk kadın başbakan olan Benazir Butto Ağustos 1990'da cumhurbaşkanı tarafından görevinden alındı. Aynı yılın ekim ayında yapılan seçimlerde Butto yenilgiye uğradı ve İslamcı Demokratik İttifak iktidara geldi. 1991'de Ulusal Meclis'in kararıyla Kuran en yüksek yasa olarak kabul edildi ve şeriat yönetimine biraz daha yaklaşıldı.



Afganistan son yıllarda gene dünyanın gündemindeydi. Yıllarca süren işgalin ardından, SSCB Mayıs 1988'de askerlerini çekmeye başladı. Ama Muhammed Necibullah yönetiminin çekilmemesi yüzünden savaşı sürdüren Mücahidler, Necibullah'ın Nisan 1992'de çekilmesinin ardından Kabil'i ele geçirdiler. Bu kez de, görüş ayrılıkları nedeniyle farklı Mücahid grupları arasında çarpışmalar başladı.
Japonya son yıllarda ekonomik gücünü gittikçe artırarak, dünyanın önde gelen sanayi ülkeleri arasında yer aldı. Japonya' da uygulanan korumacı ekonomi politikaları Batılı ülkelerde, özellikle de ABD'de yakınmalara neden olmaya devam etti. Körfez Savaşı sırasında Japonya, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez yurtdışına askeri kuvvet gönderdi.


Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) üyesi ülkeler aralarındaki gümrük duvarlarını kaldırarak bir serbest ticaret bölgesi oluşturmak konusunda anlaşmaya vardılar. Böylece bölgesel işbirliği yönelimi daha da güç kazandı. Körfez Savaşı bölge ekonomilerini, özellikle de turizm sektörlerini olumsuz olarak etkiledi. Ama bölge ülkelerinin ekonomik büyüme hızlarında pek gerileme görülmedi.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.