Should - Ought To |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Should - Ought ToSHOULD 1- An escapable obligation or a duty: Zorunluluklarda - You should do your homework in time ![]() - Ev ödevini zamanında yapmalısın ![]() 2- Strong possibility, a logical deduction for present or future: olması muhtemel olaylarda - She has attended an English course She should be good at English now![]() - İngilizce kursuna devam etti şimdi İngilizcesinin iyi olması gerekir![]() 3- An action that will be of advantage to the doer: yaparsan senin için iyi olur - She should take some notes during the lesson ![]() - Derste bazı notlar almalısın/not alman iyi olur ![]() 4- In questions with ? I ? and ? We ? asking for agreement or advice: ricalarda - It is very hot Should I open the windows?- Hava çok sıcak pencereleri açayım mı?5- Expresses an unfulfilled expectation or obligation with yapmalıydı fakat yapmadı ,past tense should have + past participle: - He should have come to the meeting (But he didn?t)- Toplantıya gelmesi gerekirdi/gelmeliydi ( Fakat gelmedi )- You shouldn?t have believed him (But you believed)- Ona inanmamalıydın (Fakat inandın)6- Description: Should + see-hear-taste: hoşuna gidecek yapmalısın - You should see his eyes They are your favorite color![]() - Onun gözlerine bakmalısın Senin en sevdiğin göz rengi![]() - You should see their wedding rings They are beautiful![]() - Onların nikâh yüzüklerine bakmalısın Çok güzeller![]() OUGHT TO 1- Obligation, duty, and advice (Mecburiyet, yükümlülük ve nasihat): - You ought to eat less if you want to keep fit ![]() - Formunu korumak istiyorsan daha az yemelisin ![]() - You oughtn?t to eat so much if you want to keep fit ![]() - Formunu korumak istiyorsan fazla yememelisin ![]() - Your marks are poor, you ought to study harder ![]() - Notların zayıf, daha sıkı çalışmalısın/çalışsan iyi olur ![]() 2- Probability or possibility (Olasılık): - He got a good mark in the exam He ought to be happy![]() - Sınavda iyi not aldı Mutlu olmalı/herhalde mutludur![]() 3- Expresses a duty which hasn?t been done or fulfilled expectation with ought to have + past participle (Yapılması gereken fakat yapılmayan bir yükümlülük) - Your marks are very poor You ought to have studied harder![]() - Notların çok zayıf, daha çok çalışmalıydın/daha çok çalışman gerekirdi (ama çalışmamışsın )- You oughtn?t to have neglected your lessons ![]() - Derslerini ihmal etmemeliydin ![]() Örneklerde görüldüğü gibi ?ought to have + past participle? geçmişle ilgili bir ödevin yapılmadığını; olumsuz şekliyle de yapılan hatayı belirtilir ![]() |
|
|
|