ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Eğitim & Öğretim (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=651)
-   -   Should - Ought To (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1075879)

Prof. Dr. Sinsi 12-20-2012 12:25 PM

Should - Ought To
 


SHOULD

1- An escapable obligation or a duty: Zorunluluklarda

- You should do your homework in time.

- Ev ödevini zamanında yapmalısın.

2- Strong possibility, a logical deduction for present or future: olması muhtemel olaylarda

- She has attended an English course. She should be good at English now.

- İngilizce kursuna devam etti. şimdi İngilizcesinin iyi olması gerekir.

3- An action that will be of advantage to the doer: yaparsan senin için iyi olur

- She should take some notes during the lesson.

- Derste bazı notlar almalısın/not alman iyi olur.

4- In questions with ? I ? and ? We ? asking for agreement or advice: ricalarda

- It is very hot. Should I open the windows?

- Hava çok sıcak.pencereleri açayım mı?

5- Expresses an unfulfilled expectation or obligation with yapmalıydı fakat yapmadı ,past tense

should have + past participle:

- He should have come to the meeting. (But he didn?t)

- Toplantıya gelmesi gerekirdi/gelmeliydi. ( Fakat gelmedi )

- You shouldn?t have believed him. (But you believed)

- Ona inanmamalıydın. (Fakat inandın)

6- Description: Should + see-hear-taste: hoşuna gidecek yapmalısın

- You should see his eyes. They are your favorite color.

- Onun gözlerine bakmalısın. Senin en sevdiğin göz rengi.

- You should see their wedding rings. They are beautiful.

- Onların nikâh yüzüklerine bakmalısın. Çok güzeller.

OUGHT TO

1- Obligation, duty, and advice (Mecburiyet, yükümlülük ve nasihat):

- You ought to eat less if you want to keep fit.

- Formunu korumak istiyorsan daha az yemelisin.

- You oughtn?t to eat so much if you want to keep fit.

- Formunu korumak istiyorsan fazla yememelisin.

- Your marks are poor, you ought to study harder.

- Notların zayıf, daha sıkı çalışmalısın/çalışsan iyi olur.

2- Probability or possibility (Olasılık):

- He got a good mark in the exam. He ought to be happy.

- Sınavda iyi not aldı.Mutlu olmalı/herhalde mutludur.

3- Expresses a duty which hasn?t been done or fulfilled expectation with ought to have + past participle (Yapılması gereken fakat yapılmayan bir yükümlülük)

- Your marks are very poor. You ought to have studied harder.

- Notların çok zayıf, daha çok çalışmalıydın/daha çok çalışman gerekirdi (ama çalışmamışsın.)

- You oughtn?t to have neglected your lessons.

- Derslerini ihmal etmemeliydin.

Örneklerde görüldüğü gibi ?ought to have + past participle? geçmişle ilgili bir ödevin yapılmadığını; olumsuz şekliyle de yapılan hatayı belirtilir.



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.