Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kocaeliizmit

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli

Kocaeli ili adını, 1320 senesinde İzmit ve havalisini fetheden Akça Kocadan alır

Coğrafi Konumu
Kocaeli, Marmara Bölgesi'nin Çatalca-Kocaeli Bölümü'nde, 29°22'-30°21' doğu boylamı, 40 D 31 '- 41*13' kuzey enlemi arasında yer alır Doğu ve güneydoğuda Sakarya, güneyde Bursa illeri, batıda Yalova ili, İzmit Körfezi, Marmara Denizi ve İstanbul ili, kuzeyde de Karadeniz'le çevrilidir İl merkezi İzmit'in doğusundan geçen 30° doğu boylamı Türkiye saati için esas kabul edilir Kocaeli ilinin yüzölçümü 3505 km 2 'dir Asya ile Avrupa'yı birleştiren önemli bir yol kavşağında bulunmakta*dır Doğal bir liman olan İzmit Körfezi işlek bir denizyoludur İlin kuzeybatı yüzündeki İstanbul il sınırı, Gebze ile İstanbul arasında akan Kemiklidere' nin doğusundan geçer Güneybatıda İstanbul-Kocaeli sınırı İzmit Körfezi'nin karşı kıyısında Yalova topraklarıyla son bulur Bursa sınırını Sa*manlı Dağları'nın tepelerinden geçen hat oluşturur Güney*doğuda bu sınır Maşukiye' nin hemen yanındaki Sapanca Gölü kıyısında Sakarya iline dayanır

Dağlar
Sakarya Irmağı'nın batı yakasından başlayarak Pamukova ve İznik Gölü'nün kuzeyinde Bozburun' a kadar uza*nan Samanlı Dağları İzmit, Sapanca ve Adapazarı çöküntü alanına hâkim bir konumdadır Samanlı Dağları'nın en yüksek noktası 1601 m' ye erişen Keltepe'dir (Kartepe) İldeki diğer önemli dağlar Dikmen Dağı (1387 m), Naldöken Dağı (1125 m), Naz Dağı (917 m) ve Çene Dağı'dır (646 m)|

Ovalar ve Platolar
Başlıca ovalar İzmit kenti ile Sapanca Gölü arasında uzanan düzlükler ile Dilovası'dır Bir peplen olan Kocaeli Yarımadası'nın il sınırları içinde kalan bölümü dalgalı düzlükler*den oluşur

Akarsular
İl topraklarından kaynaklanan suların bir bölümü Ka*radeniz'e, bir bölümü de Marmara Denizi'ne ulaşır Kocaeli Yarımadasında uzanan dağların sırtı İzmit Körfezi ve Mar*mara'ya daha yakın olduğundan Karadeniz'e dökülen akar*sular daha uzundur Gebze'nin Tepecik köyü yakınlarından doğan 71 km uzunluğundaki Riva (Çayağzı) Deresi İstanbul Boğazı giri*şinin doğusunda Karadeniz'e dökülür Ağva Deresi de denen Göksu Deresi Karayakuplu köyü yakınlarından çıkar ve Ağva'da Karadeniz'e ulaşır Yine Karadeniz'e dökülen Yulaflı Deresi'nin uzunluğu 43 km'dir Üzerinde İstanbul kentine su sağlayan Darlık Barajı bulunan Darlık Deresi de il toprak larından doğar Denizli köyünden doğup Karadeniz'e dö*külen Kocadere'nin uzunluğu 50 km'dir İ! topraklarından doğup, il sınırları içinde Karadeniz'e dökülen başlıca akarsu Kandıra ilçesindeki Sansu'dur Sakarya Nehri'ne Karadeniz'e dökülmeden önce katılan son akarsu olan Kaynarca Deresi de Kandıra ilçesinden doğar Samanlı Dağları'ndan doğan Kirazdere İzmit kentinde körfeze dökülür Bu dere üzerindeki Kirazdere Barajı'nın yapımı 1997'de tamamlanmıştır Gebze ilçesindeki Dilovası Deresi'nin uzunluğu 12 km'dir Pelitli kö*yünün güneyinden ve Tavşanlı köyünün kuzeyinden geçerek İzmit Körfezi'ne dökülür

Göller
Batı bölümündeki 7 km'si Kocaeli sınırları içerisinde kalan Sapanca Gölü'nün yüzölçümü 47 km2dir İzmit kentine su sağlayan Kirazdere Barajı'nın ardında yer alan yapay göl ise 1,74 km2lik bir alanı kaplar Bir başka yapay göl de İzmit Büyükşehir Belediyesi tarafından kentin su ihtiyacını karşıla*mak için yaptırılan barajın ardında su toplanması sonucu oluşan Yuvacık Baraj Gölü'dür

İklim
Körfez kıyılarıyla Karadeniz kıyısında ılıman, dağlık kesimlerde daha sert bir iklim hüküm sürer Kocaeli ikliminin, Akdeniz iklimi ile Karadeniz iklimi arasında bir geçiş oluştur*duğu söylenebilir İl merkezinde yazlar sıcak ve az yağışlı, kışlar yağışlı, zaman zaman karlı ve soğuk geçer Kocaeli'nin Karadeniz'e bakan kıyıları ile İzmit Körfezi'ne bakan kıyılarının iklimi arasında bazı farklılıklar göze çarpar Yazın körfez kıyılarında bazen bunaltıcı sıcaklar yaşanırken Karadeniz kıyıları daha serindir- İl merkezinde ölçülen en yüksek hava sıcaklığı 41,6°C (11 Ağustos 1970), en düşük hava sıcaklığı -8,7°C (4 Şubat 1960), yıllık ortalama sıcaklık ise 14,8°C'dir Karadeniz kıyısında yıllık ortalama yağış miktarı 1000 mm'yi aşar Bu miktarı güneye doğru gidildikçe azalır, İzmit'te 800 mm'nin de altına düşer (784,6 mm) Samanlı Dağlan'nın kör*feze bakan yamaçlarında iklim Karadeniz kıyılarına benzer Yağış miktarı da bu kesimde farklıdır Rüzgârlar kışın kuzey ve kuzeydoğudan, yazları ise kuzeydoğudan eser

Bitki Örtüsü
Kocaeli'nde bitki örtüsü, genelde Marmara Bölgesi özelliğini taşımakla birlikte, kıyısıyla dağlık alanlar arasında önemli farklılıklar görülür Ayrıca kuzeyden güneye doğru gidildikçe Karadeniz kıyısına özgü bitki topluluklarının yerini Akdeniz bitkileri almaya başlar Samanlı Dağları ile Karadeniz kıyısı ardındaki alanlar sık ve nemcil ormanlarla kaplıdır Bu ormanlar daha çok kayından oluşur; bazı kesimlerde kayına gürgen, kestane ve meşe de karışır Samanlı Dağlan'nın yüksek kesimleri iğneyapraklılarla örtülüdür İzmit Körfezi'nin kuzey ve doğu*sunda Akdeniz iklimine özgü makilere rastlanır Eskiden kör*fezin kuzey kıyılarında yaygın olan zeytinlikler kent ve sanayi alanı elde edilmesi amacıyla yok edilmiş durumdadır Tahrip edilen ormanlık alanlar step bitkileri ve yalancı makilerle kaplıdır

YERLEŞİM:

Kocaeli, İzmit Körfezinin iki yanında kuzeyde Karadeniz kıyısından, güneyde Samanlı dağlarının doruklarına kadar uzanır Batıda İstanbul, doğuda Sakarya ili ile sınrlı olan il, körfezi ile Marmaraya, Kandıra ile Karadenize açılır
3698 km2 yüzölçümü olan Kocaeli, Marmara Bölgesinin yüzölçümü olarak en küçük illerinden biri olmasına rağmen, nüfusu birbuçuk milyon kişi olup, %43 yıllık artış hızına ile, ülkenin nüfus artışı en yüksek olan ikinci ilidir
Kocaeli iline bağlı olan ilçeler, Gebze, Körfez, Gölcük, Karamürsel, ve Kandıradır
TARİHÇE:

Marmara Bölgesinin Kuzey doğu kesiminde yer alan Kocaeli, tarihi gelişimi MÖki yıllara dayanan ve izleri halen günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin yaşandığı bir bölgedir
İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olibya, Astakoz, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır
Asya ve Avrupa doğal geçiş yolları üzerinde önemli bir kültür, ticaret ve jeopolitik köprü işlevi gören kent, M Ö bugünkü İzmitin güney doğusuna, Başiskele çevresine yerleşen Megaralı göçmenler tarafından MÖ 712 yılında kurulmuş ve Astakoz adını almıştır Kent, MÖ 300 yılına kadar yöreye egemen olmuş, MÖ 500-435 yılları arasında bağımsız bir kent olarak yaşamış ve kendi adına sikke bastırmıştır MÖ 262 yılında Astakoz halkı, bugünkü İzmitin bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiş ve kent Bithynia kralı olan Nikomedes dolayısıyla Nikomedya adını almıştır Nikomedya 1331 yılında Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır
İzmit ilk olarak 11 yy ın sonlarında Selçuklular zamanında Türk egemenliğine alındı (1078) Daha sonra Haçlı Seferleri sonunda kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edildi Türk egemenliğine kesin olarak geçişi, Orhan Bey döneminde oldu 1331 yılında Uçbeyi akçakoca tarafından Osmanlı topraklarına katıldı İl, Kocaeli adını ise, bu yöreyi Osmanlı Devletine katan, Osman Bey ve oğlu Orhan Beyin uç beylerinden olan Akça Kocadan almıştır
Bu tarihten sonra kente, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adı verildi Kent en parlak dönemine Kanuni Süleyman zamanında ulaştı 19yy İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılında Haydarpaşa-Ankara demiryolunun kente ulaşmasından sonra İzmitin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı
I Dünya Savaşının getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve İngilizler ile Yunanlılar tarafından işgal edilen İzmit, 27 Haziran 1920 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı Cumhuriyet Döneminin başlarında İzmirt Kocaeli ilinin merkezi oldu ve 1950 li yıllardan sonra hızla gelişerek büyük bir sanayi ve ticaret merkezi haline geldi
Izmit (Kocaeli) Turkey Earthquake, August 17, 1999-Set 1, Coastal Effects

On August 17, 1999, at 3:02 am local time (00:02 GMT) a magnitude (Mw) 74 earthquake occurred on the northern Anatolian fault The epicenter was located very close to the south shore of the Bay of Izmit, an eastward extension of the Marmara Sea The ******** of this earthquake and its proximity to a populous region on the Bay of Izmit contributed greatly to its damaging effects The total estimated loss for port facilities in the region was around $200 million (US) Subsidence and slumping caused much of the coastal damage, but a tsunami was generated that also caused coastal damage and deaths
Kartepe (Kocaeli)
İzmit Maşukiye'ye 25 saat süren minibüs yolculuğuyla ulaşırız Kartepe Kuzuyaylaya doğru aracımızın çıkabildiği en son noktaya kadar çıkıyoruz Burda araçtan ayrılıp Kuzuyaylaya yürüyüş yaparız Kuzuyaylada öğle yemeği molasından sonra Altıoluk Yaylasına yürüyüş yapıyoruz Yayladan sonra tekrar yürüyüşümüz başlıyor ve uzunca bir yürüyüşle aracımıza geri dönüyoruz Maşukiye'ye geri dönüp vadi içinde biraz mola veriyoruz Burda isteyenler alabalık çiftliklerinde balık yeme fırsatı bulabilirler
Not: Hava şartlarına göre programda değişiklik yapılabilir

Serindere Kanyonu (Kocaeli)
Serindereye önce İzmitten Yalovaya giden yoldan Kullar kasabasına giderek, oradan da Serindere nahiyesine giderek ulaşıyoruz Serindere, Kirazlıdereyi oluşturan iki dereden biri Serindere uzun ve dik bir kanyonun içinden aktığından mecburen dere içi yürüyüş yapmak zorundayız Dere oldukça kaygan taşlarla kaplı ve suyu soğuktur Dere içinden 15 saat yürüdükten sonra geri dönüyoruz Yemek yedikten sonra Kirazlıdereyi oluşturan ikinci dere olan Sıcakderede kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra İstanbula hareket ediyoruz Bu parkur grubun yapısına ve isteğine göre sadece Serindere içinde yürüyüş olarakta gerçekleştirilebilir



Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



İLİMİZ
KOCAELİ' NİN KONUMU :
Kocaeli ; Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan Marmara Denizi'nin ve Marmara Bölgesi'nin doğusunda yer alırMerkez ilçe İzmit olup, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Körfez ve Derince olmak üzere toplam yedi ilçesi bulunmaktadır Yüzölçümü 3505 kilometrekaredirİl nüfusu 1997 sayımına göre 1177379 olup kilometrekareye 343 kişi düşmektedir





KOCAELİ' NİN TARİHÇESİ :
İzmit ve çevresinde tarih öncesi çağlardan yaklaşık olarak MÖ 3000 'den itibaren insanların yaşamakta olduğu yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştırİlk kanıtlar MÖ 12 yy'a kadar dayanmaktadır Bu tarihlerde Frigler bölgeyi ellerinde tutmuş, ardından Yunanistan'ın Megara şehrinden kendilerine yeni bir yerleşim yeri aramak için göçen bir grup, şimdiki Başiskele mevkiinde Astakoz adını verdikleri şehri kurmuşlardır Daha sonra Trakia kralı Lysimakhos'un Astakoz'u tahrip ettirmesiyle bugünkü İzmit'inde üzerinde bulunduğu yamaçlara Nikomedia'yı kurmuşlardır Bitinya Krallığı'nın merkezi Nikomedia , büyük Helenistik Şehir olurIIINikomedia zamanında Bitinya Roma egemenliğine girmiştir Daha sonra 11yy'ın son çeyreğinde , Selçuklular tarafından işgal edilir IHaçlı Seferi'nde geri alınan Nikomedia daha sonra tekrar Selçuklular'a geçer Orhangazi zamanında Osmanlı egemenliğine girerÖnceleri İznikmid adı alan bu şehir sonra İzmit olarak benimsenmiştir




1888 yılına kadar İstanbul'a bağlı olan İzmit bu tarihten sonra ayrı bir kent olmuşturİstikbal Harbi öncesi İngiliz ve Yunanlı kuvvetlerin işgalinde kalan şehir 28 Haziran 1921 'de kurtarılmış, Cumhuriyetin ilanından sonra da Kocaeli vilayetinin merkez ilçesi olmuştur





KOCAELİ HAKKINDA GENEL :
Kocaeli sanayi ve endüstri kentidirÖnemli sanayi işletmeleri Tüpraş, İgsaş, Seka, Ford, Hyundai, Pirelli, Goodyear, Metalbox, ÇBS, Pakmaya, Aygaz, Milangaz, Petrol Ofisi, Kordsa, Sakosa, Beksa, Brissa, Ibimsa, Enerjisa, Çelikkord, Nuh Çimento, Marshall, Lever, Bayer, Polisan, Mannesman Boru, Federal Moğol İzmit Motor Piston, Koruma Tarım AŞ, Dupont Boya Sanayii gibi kuruluşlardır Bazı sanayi işletmelerin merkezleri özellikle İstanbul ve diğer illerde bulunmaktadır Kocaeli gayri safi milli hasıladan fert başına düşen payda birinci sırada yer almaktadır
Ayrıca sanayi kenti olarak tanınmasının yanında kültür, sanat ve eğitim kenti olma yolunda ciddi atılımlar yapan bir kenttirİlimiz sınırlarında bulunan Kocaeli Üniversitesi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü , Tübitak , Tüsside ve Gölcük Donanma Komutanlığının Türkiye ' de önemli bir yeri bulunmaktadır İlimizde Kocaeli Serbest Bölgesi faaliyete geçmiştirKara, demir, deniz ve hava yolu ulaşımları ile Türkiye 'nin en önemli geçiş noktalarından biridir
Kocaeli Türkiye genelinde Vergi Gelirleri ve Bütçe Gelirleri Tahakkuk ve Tahsilat itibari ile İstanbul ve Ankara'dan sonra 3cü sırada, Vergi Gelirlerinin tahsilatını gerçekleşme oranı itibari ile 1nci sırada yer almaktadır Bu konumu nedeni ile ilimiz Türkiye ekonomisinde ve Bütçesinde önemli bir yere sahip bulunmaktadır
Şehre özgü bir tatlı olan pişmaniye ile de dünya çapında bir üne sahiptirAyrıca Derince ilçesine ait Çenesuyu, Kandıra ilçesine ait Kandıra bezi, hindisi ve yoğurdu , Karamürsel ilçesine ait sepetleri ve sera çiçekçiliği şehre ait yöresel özelliklerdir



Şehir gerek sahil kıyıları gerekse tabiat parkları ve doğal vadileriyle görülmeye değer doğal güzellikleri bulunan bir kenttir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Genel Bilgi



Marmara Bölgesinde yer alan Kocaeli, doğu ve güneydoğuda Sakarya; güneyde Bursa, batıda Yalova, İzmit Körfezi, Marmara Denizi ve İstanbul ili; kuzeyde de Karadeniz ile çevrilidir Asya ile Avrupayı birleştiren önemli bir yol kavşağında yer almaktadır Sakarya Irmağının batı yakasından başlayarak Pamukova ve İznik Gölünün kuzeyinde Bozburuna kadar uzanan Samanlı Dağları İzmit, Sapanca ve Adapazarı çöküntü alanına hâkim bir konumdadır Samanlı Dağlarının en yüksek noktası Keltepe (1601 m)dir İldeki diğer önemli dağlar Dikmen Dağı (1387 m), Naldöken Dağı (1125 m), Naz Dağı (917 m) ve Çene Dağı (646 m)dır Başlıca ovaları İzmit ile Sapanca Gölü arasında uzanan düzlükler ile Dilovasıdır Kuzey Anadolu kırık kuşağının uzantısı olan fay hatları ile sınırlanan Kocaeli deprem kuşağı üzerindedir İlin Karadeniz kıyısındaki Pazarburnu açıklarında kayalıklardan oluşan Kefken Adası yer almaktadır



İl topraklarından kaynaklanan suların bir bölümü Karadenize, bir bölümü de Marmara Denizine dökülür Gebzenin Tepecik köyü yakınlarından doğan Riva (Çayağzı) Deresi, Ağva Deresi (Göksu Deresi), Yulaflı Deresi, Darlık Deresi de il topraklarından doğar Denizli köyünden doğup Karadenize dökülen Kocaderenin uzunluğu 50 kmdir İl topraklarından doğup, il sınırları içinde Karadenize dökülen başlıca akarsu Kandıra ilçesindeki Sansudur Kandıra ilçesinden doğan, Kaynarca Deresi Karadenize dökülmeden önce Sakarya Nehrine katılır Samanlı Dağlarından kaynaklanan Kirazdere de İzmit körfezine dökülür Bu derenin üzerinde Kirazdere Barajı bulunmaktadır Pelitli Köyünün güneyinden ve Tavşanlı Köyünün kuzeyinden geçen, Gebze ilçesindeki Dilovası Deresi de İzmit Körfezine dökülür
İlin Batı bölümündeki 7 kmsi Kocaeli sınırları içerisinde kalan, alüvyon yığılması sonucunda Körfezden ayrılan Sapanca Gölünün yüzölçümü 47 km2dir Kirazdere Barajının ardında yer alan yapay göl ise 1,74 km2lik bir alanı kaplar Bir başka yapay göl de Yuvacık Baraj Gölüdür Kocaeli ilinin yüzölçümü 3505 km 2 dir 2000 Yılı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre ilin nüfusu 1206085dir



Kocaelinde bitki örtüsü, genelde Marmara Bölgesi özelliğini taşımakla birlikte, deniz kıyısıyla dağlık alanlar arasında önemli farklılıklar görülür Ayrıca kuzeyden güneye doğru gidildikçe Karadeniz kıyısına özgü bitki topluluklarının yerini, Akdeniz bitkileri almaya başlar Samanlı Dağları ile Karadeniz kıyısı ardındaki alanlar sık ormanlarla kaplıdır Bu ormanlar daha çok kayından oluşur; bazı kesimlerde gürgen, kestane ve meşe bulunur Samanlı Dağlarının yüksek kesimleri iğne yapraklılarla örtülüdür İzmit Körfezinin kuzey ve doğusunda Akdeniz iklimine özgü makilere rastlanır Eskiden körfezin kuzey kıyılarında yaygın olan zeytinlikler, yerleşim birimleri ve sanayi alanı elde edilmesi amacıyla yok edilmiştir
Kocaeli iklimi, Akdeniz iklimi ile Karadeniz iklimi arasında bir geçiş oluşturmaktadır İl merkezinde yazlar sıcak ve az yağışlı, kışlar yağışlı, zaman zaman karlı ve soğuk geçer Kocaelinin Karadenize bakan kıyıları ile İzmit Körfezine bakan kıyılarının iklimi arasında bazı farklılıklar göze çarpar Yazın körfez kıyılarında bazen bunaltıcı sıcaklar yaşanırken Karadeniz kıyıları daha serindir



İlin ekonomisi sanayii ağırlıklı olup, tarım ve hayvancılık ve balıkçılık da yapılmaktadır Ancak bunlar sanayii kuruluşlarından ötürü oldukça gerilemiştir Kocaeli, İstanbulu Anadoluya bağlayan kara ve demiryolunun üzerinde yer alması ve körfezinden dolayı İstanbuldan sonra Türkiyenin ikinci büyük sanayii merkezidir Kocaelinin sanayileşmesi 1870lerde Haydarpaşa-İzmit demiryolunun açılması ile başlamış, saray ve ordunun gereksinimini karşılayan İzmitte çuha, Herekede de Halı fabrikası kurulmuştur Cumhuriyetin ilanından sonra 1930larda İzmitte kâğıt fabrikası kurulmuştur Darıca ve Herekedeki çimento fabrikalarının birleşmesi ile ilde sanayi ağırlık kazanmıştır 1950lerden sonra iki kağıt fabrikasına üç yeni kağıt fabrikası eklenmiş, Mannesmann-Sümerbank Boru Endüstrisi yanı sıra yabancı sermaye yatırımları burada yoğunlaşmış, petro kimya, gübre, plastik, lastik, tarım ilaçları, ilaç hammaddesi, sitrik asit, sıvılaştırılmış petrol gazı, demir, çelik, bakır, valf ve alüminyum ürünleri ile elektrik motorları, taşıt araçları, yedek parçalar, çeşitli makineler, kablo, cam, kireç, seramik, yünlü dokuma, deri, glikoz tesisleri onlara eklenmiştir Gölcükte Deniz Kuvvetlerinin konuşlanması ile kurulan tersane, askeri fabrikalar da bulunmaktadır



Fabrikaların kurulmasından ötürü, tarım alanları azalmış olmakla birlikte, buğday, mısır, yulaf, şeker pancarı, ayçiçeği ve arpa yetiştirilmektedir Ayrıca şeftali, erik, karpuz, kiraz, elma, üzüm gibi meyvelerin yanı sıra sebze de yetiştirilir Çayır ve meraların azalmasından, sınırlı olarak sığır, koyun, keçi ve tavukçuluk yapılmaktadır Kefkende balıkçılık, Sapanca ve Hersek Göllerinde de tatlı su balıkçılığı yapılmaktadır

Kocaelinde Kuzuyaylada, Fındıklı Tepede, Kerpede, Bayramoğlunda, Eskihisarda ve Karamürselde turistik tesisler bulunmakta olup, ilin ekonomisinde katkı payı vardır

İl topraklarında talk, bitümlü şist, civa ve mermer yatakları bulunmaktadır

Antik Çağlarda Bithynia Bölgesinde yer alan Kocaeli, tarih boyunca Olbia, Astakos ve Nikomedia isimleri ile tanınmıştır Kocaelinin yakın çevresindeki Kadıköy, Erenköy, Pendik, Tuzla, Eskişehir ve Yalovada MÖ3000 yıllarına tarihlenen yerleşmelere rastlanmışsa da Kocaelinde Prehistorik bir yerleşmeyi kanıtlayacak kalıntı ve buluntulara rastlanmamıştır Tarihi kaynaklar MÖXIIyüzyılda, Avrupadan Anadoluya başlayan göçler sırasında Trakyada yaşayan Brygler ismi ile tanınan Friglerin buraya yerleştiğini belirtmiştir Yunanistanın Megara şehrinden kendilerine yeni bir yer bulmak için yola çıkanlar MÖ712de İzmit Körfezinin güneyindeki Baş İskeleye gelmiş ve burada Astakos kentini kurmuşlardır



Astakoz kenti MÖIIIyüzyılda da Büyük İskenderin komutanlarından Trakya Kralı Lysimachos tarafından yıkılıncaya kadar varlığını sürdürmüştür Britanya Kralı 1 Nicomedes MÖ 262de bugünkü Kadıköy Mahallesi ile Bekirdere arasındaki “Dua Tepesi”nde kenti yeniden kurmuştur Britanya Krallığının başkenti olan bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedeia adı verilmiştir
Britanya Kralı III Nicomedesin MÖ 73 yılında Krallığını Romalılara bağışlamasıyla Nicomedeia, Britanya eyaletinin merkezi olmuştur Bir geçit yeri olan Nicomedeia, Roma yolları üzerinde bulunduğundan ulaşımda büyük önem taşıyor, Boğazlara yakın olması nedeniyle de bir Roma deniz kuvveti burada bulunuyordu İmparator Diocletianus, 284 yılında Nicomedeiayı Roma İmparatorluğunun ikinci başkenti yapmış ve buraya yerleşmiştir Kente Diocletianus Sarayı, Pazar yerleri, tiyatro ve hipodrom gibi eserler yaptırmıştır Böylece Nikomedia, Roma, Antakya ve İskendireyeden sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline getirilmiştir Nikomedeia, MS358 yılının Ağustos ayında büyük bir deprem geçirerek geniş ölçüde hasara uğramıştır MS362de yeni bir deprem ise ayakta kalan diğer yapıları da yıkarak yok etmiştir Bundan sonra kent yeniden onarılmış ancak, eski durumuna hiçbir zaman gelememiştir Doğu Roma İmparatoru IConstantinius tarafından Byzantionun, İmparatorluğun merkezi haline getirilmesi ve ardından İmparator Iüstinianusun Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatması ve İznik üzerinden ulaşımı sağlamasıyla Nicomedeia, eski önemini kaybetmiştir Partlar ve Arapların Bizansa saldırıları sırasında kent yağma edilmiştir



Kent I Haçlı Seferi sırasında İmparator I Aleksios Komnenos tarafından geri alındı İstanbulda Latin istilası sırasında Kocaelide bir süre Latinlerin elinde kalmıştır Bizansta Palaiologos hanedanı yeniden imparatorluğu kurunca Kocaeli de Bizansın egemenliği altına girmiştir

XIyüzyılda Anadoluyu egemenliği altına alan Selçuklular Nikomedeiayı da ele geçirmişlerdir Nikaiayı (İznik) alarak kurduğu Anadolu Selçuklu Devletinin merkezi yapan Kutalmış oğlu Süleyman Şahın egemenliği altına girmiştir

Orhan Gazi döneminde, 1326da ilk Kaptan-ı Derya Karamürsel Alp tarafından bugünkü Karamürsel kıyısında ilk Türk donanması kurulmuştur Ardından 1327de Orhan Gazinin komutanlarından Akçakoca Bey Kandıra, Karamürsel ve İzmit Körfezinin güneyi ile 1337de İzmitin tamamını ele geçirmiştirOrhan Gazi dönemine kadar kentin Nikomedeia olan adı, bu dönemde İznikomid olarak geçen kentin adı zamanla İzmite dönüşmüştür



Osmanlı döneminde Sancak haline getirilen Kocaelinde Süleyman Paşa ilk Sancak beyi olmuştur (1337) Çelebi Mehmet döneminde Kocaeli, Anadolu Beylerbeyliğine bağlanmış, 1509 depreminde yıkılmıştır Kanuni Sultan Süleymanın 1534te Kocaelini ziyaretinden sonra kentte yeni yapılanma ve canlanma görülmüştür Bu dönemde İstanbulun yiyecek, yakacak odun ve kereste ihtiyacı buradan sağlanmıştır Anadoludan gelen kervanların yükü İstanbula en yakın liman olan İzmitte boşaltılıp, gemilerle İstanbula taşınmıştır Osmanlı döneminde Yavuz Selimin yaptırmış olduğu tersanede, daha sonra III Selim ve II Mahmut savaş ve ticaret gemilerini yaptırmış ve tersaneyi çağa uygun bir konuma getirmiştir
IV Muratın (1623-1640) tahtta bulunduğu yıllar İzmitte imar faaliyetlerinin arttığı bir dönem oldu Bizanstan bu yana İzmitte ilk saray bu dönemde yapıldı Abdlümecidin başlattığı Abdülaziz zamanında tamamlanan İzmit Kasrı İstanbul dışında ayakta kalabilen ender Osmanlı saraylarındandır Kent IV Muratın ölümü ve 1766da geçirdiği büyük deprem nedeni ile XIXyüzyıla kadar bir durgunluk dönemi yaşamıştır XIXyüzyıldan itibaren tekrar gelişmeye başlamış, Abdülmecidin padişahlığı döneminde İzmit ile İstanbul arasında gemi seferleri (1844) düzenlemiş, 1873te de Haydarpaşa- İzmit demiryolu açılmıştır



1867de Hüdavendigar vilayetine bağlı bir sancak olan Kocaeli, kısa bir süre İstanbul vilayetine bağlanmış, IIAbdülhamid döneminde, bağımsız bir sancak (mutasarrıflık) durumuna getirilmiştir (1888) Bu dönemin ilk mutasarrıfı Selim Sırrı Paşa İzmitte önemli bayındırlık etkinlikleri gerçekleştirmiş, bugün İzmitin sembolü olan eski demiryolu kenarlarındaki çınarlar Sırrı Paşa zamanında dikilmiştir

XIXyüzyılda büyük bir göçe sahne olan Kocaeline, Kırım Savaşı (1853-1856) sonrası Tatarlar, 1855-1864 arasında Çerkezler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında da Rumeli ve Kafkasyadan göç eden toplulukların bir bölümü Kocaelinin çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir IDünya Savaşından sonra 20 Kasım 1918de İngilizler Kocaelini işgal etmiş, 27 Ekim 1920de Yunanlılara bırakılmış, 27 Haziran 1921de de işgalden kurtarılmıştır Cumhuriyetin ilanından sonra il konumuna getirilmiş ve İzmit çevresinin Osmanlı topraklarına katılmasında payı olan Akçakocadan ötürü de buraya Kocaeli ismi verilmiştir



Kocaelinde günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Üç Tümülüsler, Bekirderedeki Bizans Kilisesi, Bizans sur kalıntıları, Ayios Pandeleimon Manastır ve Mezar Kalıntıları, Nymphaion (Anıtsal Çeşme) kalıntıları, Zeytinlik Hypogaeum, Tavşantepe-Kandıra arasındaki Hypogaeler, Turgut Mahallesi Mezarı, İnbayırı Sarnıcı, Üçtepelerdeki Roma Su Kemer kalıntıları, Seka Cami arkasında Agora kalıntıları, Paç Mahallesi ile Bekirdere arasındaki Nekropol kalıntıları, Orhan Camisi (1333), Pertev Mehmet Paşa Camisi (XVIyüzyıl), Gebzede Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, Gebze Orhan Camisi, Mehmet Bey Camisi (Fevziye Camisi) (XVIyüzyıl), Mehmet Bey Hamamı (Orta hamam) (1560), Yeni Hamam (XVIIIyüzyıl), Süleyman paşa Hamamı (XIVyüzyıl), Küçük Hamam (XIXyüzyıl), Yukarı Pazar Hamamı (Dere Hamamı) Yalı hamamı (XIXyüzyıl), Mısırlıoğlu Çeşmesi (1713), Canfeda Kethuda Kadın Çeşmesi (1827), Abdülaziz Av Kasrı (XIXyüzyıl), IIAbdülhamitin tahta çıkışının 25 yıldönümü anısına Musa Kazım Bey tarafından yaptırılan İzmit Saat Kulesi, Herekede IIWilhelm Evi, Gebzede Hanibal Anıtı, Fransız Cizit Papazlarının yaptırdığı Eski Fransız Koleji (XIXyüzyıl),Atatürk Anıtı (1933), Saatçi Ali Efendi Konağı, Osman Hamdi Bey Evi olmak üzere Türk sivil mimari örneklerinden evler bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Gezgin Gözüyle



Üçtepeler Büyük Tümülüsü: İzmit kent merkezine 3 km mesafede eski İstanbul yolu üzerinde bulunmaktadır Eski çağlarda soygun geçirdiği anlaşılan mezardan hiçbir buluntu günümüze ulaşmamıştır Tümülüsün mimarisinden, Geç Helenistik - Erken Roma devrine ait olduğu sanılmaktadır
Gültepe Nekropol Sahası: İzmit kentinin Gültepe Mahallesinde bulunmaktadır Antik Çağ nekropolü ile Bizans dönemine ait kutsal yapı kalıntısı (hipoje), karayollarının yaptığı yol açma çalışmasıyla ortaya çıkmıştır İzmit Müze Müdürlüğünün bölgede yaptığı arkeolojik çalışmalarda bulunan küp, gözyaşı şişesi ve ayna gibi Roma dönemine ait buluntular müzeye kazandırılmıştır
Orhan Cami: Orhan Mahallesinde İzmit'e hakim bir tepede yer almaktadır Cami ilk olarak 13 yüzyılda Orhan Gazi zamanında Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır Abdülmecit zamanında onarılan yapı, İzmit'te en erken tarihli cami olarak günümüze kadar gelmiştir
Fevziye Cami: Kemalpaşa Mahallesi, Hürriyet Caddesi üzerindeki cami 16 yüzyılın ikinci yarısında İzmitli Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır 1884 depreminde tümüyle yıkılmış, yerine bugünkü cami yapılmıştır
Pertevpaşa Külliyesi: İzmit'in önemli mimari eserlerinden olan Külliyeden günümüze kalan eserler şehrin Yeni Cuma Caddesi'nin iki yanında sıralanmıştır Külliye, 16 yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır Cami Hamam Medrese, Kervansaray ve Aşhaneden meydana gelmiştir



İzmit Sarayı: (Abdülaziz Av Köşkü) Demiryolunun kuzeyinde Saat Kulesinin yanındadır Osmanlı Sultanı Abdülaziz tarafından Av Köşkü-Kasır olarak yaptırılmıştır Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk, bu binada bir süre kalarak Fransız yazar Claude Ferare ile burada görüşmüştür 28061967 tarihinde müze olarak hizmete açılmıştır İki katlı, barok üslupta yapılmış, cephesi mermer sütunlarla çevrilmiş bir yapıdır Mermer işçiliği tavan süslemeleriyle bol sütunlu oluşu Dolmabahçe Sarayının küçük bir örneğini hatırlatmaktadır İstanbul dışında günümüze kadar gelebilen tek saray yapısı olması açısından önemlidir Kocaeli Valiliği tarafından restore edilen yapı, 17 Ağustos 1999 tarihli depremde hasar görmüştür



Kayser Wilhelm Köşkü: Hereke Halı Fabrikası sınırları içinde kalan tarihi köşk 1884 yılında Alman İmparatoru Wilhelm Kayseri'n Türkiye gezisi nedeniyle Yıldız Sarayı'nda yaptırılarak üç gün içinde monte edildiği tespit edilmiştir



Pembe Köşk: 20 yyın başında yapılmıştır İzmit Yukarı Pazar'da; üç katlı, kagir, giyotin pencereli konak Valilik tarafından onarılmıştır Onarım sırasında içinde ve dışındaki ahşapları (dolaplar, pencereler vs) olduğu gibi orijinalini muhafaza edecek şekilde düzenlenmiştir Kafeteryası, kuaför salonu bulunan Pembe Köşk, Vilayet Evi olarak düzenlenmiş ve halka açılmıştır



Demirciler Konağı: Gebze Demirciler Köyü'nde bulunan konak, 19 yy Osmanlı mimarisinin en başarılı örneğidir İçindeki kalem işi bezemeler ve mimari üslup açısından Kocaeli ilindeki tek örnek olma özelliğine sahiptir
Eski Vali Konağı: İzmitin Kozluk Mahallesinde olup, Vali Konağı ve Defterdar lojmanı olmak üzere bitişik nizamda iki ayrı yapıdan oluşmaktadır 20 yüzyılın ilk yarısında yapılan konak, Özel İdare Müdürlüğünce restore edilmiştir Cumhuriyet dönemi mimari üslubunu yansıtan iki katlı bina, günümüzde müze müdürlüğünün ve vilayetin hizmetinde kullanılmaktadır
Sırrıpaşa Konağı: İzmit Hacı Hasan Mahallesi Yeni Çeşme sokaktadır 19 yüzyılın ikinci yarısında İzmit Mutasarrıfı Sırrıpaşa tarafından yaptırılmıştır Konağın bahçe duvarı antik heykel ve mimari parçalar ile süslenmiştir Yapı, bugün ayakta kalan 19 yüzyıla ait bir sivil mimarlık örneği oluşu bahçe duvarındaki arkeolojik eserler ve içindeki kalem işi bezemeler ile ilin önemli bir tarih hazinesidir



İzmit İstasyon Binası: Gar İdare Binası ile Ambar binası, Neo-Klasik üslupta, Almanlar tarafından 1908-1920 yılları arasında İtalyan taş ustalarına yaptırılmıştır Bu nedenle bu iki binanın özellikle taş gabarisindeki Mimari ve sanatsal unsurlar ile dönem özelliklerini göstermesi bakımından ildeki ender yapılardan biri olarak tescil edilmiştir
Saat Kulesi: İzmit Kemalpaşa Mahallesinde Av Köşkü ile Atatürk Heykeli arasında yer alan kentin karakteristik Saat Kulesi'ni, İzmit mutasarrıfı Musa Kazım Bey, Sultan II Abdülhamit'in tahta çıkışının 25 Yıldönümü nedeniyle yaptırmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Cami ve Mescitleri

Orhan Gazi Camisi (Merkez)

Kocaeli İzmit Körfezine hakim tepede, İç Kalenin ortasındaki set üzerinde yer alan Orhan Gazi Camisini, Orhan Gazi Süleyman Paşaya 1332-1333 yıllarında yaptırmıştır Bu caminin bulunduğu yerde eski bir kilise kalıntısı olduğu da kaynaklarda belirtilmiştir VCuinet buradaki Bizans kilisesinin Orhan Gazi tarafından 1330a doğru camiye çevrildiğini ileri sürmüştür HDernschwans eskiden kilise olan bu yere Orhan Gazinin cami yaptırdığını kaydetmiştir Ekrem hakkı Ayverdi caminin kilise ile hiçbir ilgisi olmadığını ileri sürmüştür İstanbul Arkeoloji Müzeleri 1938de burada yaptığı kazıda kale duvarlarına rastlamış ancak, kilisenin varlığını belirten herhangi bir ize rastlamamıştır Nitekim, Orhan Gazi Camisinin kilise üzerinde yapılıp yapılmadığı da kesinlik kazanamamıştır Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivindeki kayıtlarda bu cami Orhan Gazinin evkafı arasında gösterilmiştir Sultan Abdülmecit zamanında yapılan onarım kitabesinde de Süleyman Paşanın ismi bulunmaktadır

Günümüze ulaşan Sultan Orhan Gazi Camisinin mimari yapısı Abdülmecit dönemine aittir Avlu kapısı üzerinde yirmi kartuşlu talik yazılı onarım kitabesinde Serasker Rıza Paşanın caminin durumunu padişaha bildirerek 1848de onarımını sağlamıştır

Kitabe:

Sağ Taraf
Güzîn-i âl-i Osman Hazret-i zişânın
Vezir erşed-i evlâdı bu paşy-ı ekyâd
Müşerref olduğu dem hak-i pâyimden ser-i İzmid
Bu hâlâ camii bâlâya itdi sıdküle isad
Rıza paşa görüp emr-i ibadde bu hâlâtı
Tutup destin hûlasiyle kıyame eyledi idad
Yine tecdîde kendi zât-ı zâşânın idüp memur
O da âyine imtisal eyledi hem-çün dil-nihâd
İ de ömr-şehrin şâhını Allah müstevfa
Namaz-ı ağabeydin oldukça minnac ı dil-i ibâd

Sol Taraf
Cahidü fi sebli-Allah hem nâm emin-ullah
Süleyman-ı gazâ-pişe idüp müşrikleri
Mürûr-i vakte ile az kaldı kim ol mâbed-iulyâ
Rükî u secdeye müşerref taharrükle ola mutad
Ki yani sevk idüp zıll-ı Hüda Abdüli-Mecîd Hâna
Memâl-i ihtiyacın ol makamın eyledi îrad
Ve Rütbe-i sâye-i şâhânesinde oldu müstahkem
Metanetle görenler zan ederler beyza-ı tûlâd
Hitamında yazup târih-i tâmın hame-i zâlik
Bu dilcû mabedi Abdül-Mecid Hân kıldı nev-bunyâd
h1255 (1839)

Orhan Gazi Camisinin yapı üslubu XIXyüzyıla ait olduğunu açıkça göstermektedir Cami, 1540x2085 m ölçüsünde dikdörtgen planlı bir yapı olup, moloz taştan yapılmıştır Sonraki yıllarda, 1843te önüne bir de ahşap son cemaat yeri ile hünkar mahfili eklenmiştir Büyük olasılıkla cami, orijinal temelleri üzerine aynı planda yeniden yapılmıştır Geç devir mimari üslubuyla bağdaşmayan kalın duvarlar arasındaki ağaç hatıllar ve alt sıra pencerelerinin uzun kemerli pencerelere dönüştürülmesi iki devir arasındaki çelişkiyi de göstermektedir

İbadet mekanı kare kaide üzerine oturtulmuş, silindirik gövdeli yivlerle şekillendirilmiş altı metre yüksekliğindeki ahşap kubbeyi taşımaktadır Kubbe çatının altında kalmış ve dışarıya yansımamıştır İç mekandaki bezemeler son derece sadedir Kubbe çevresinde ağaç süslemeler ve balık pulu motifler eklenmiştir Bunun dışında kalan alanlar da badanalanmıştır

Caminin kuzeybatı köşesine taş kaide üzerine oturtulmuş tek şerefeli bir minare eklenmiştir

Fevziye (Fethiye) Camisi (Merkez)



Kocaeli Kemalpaşa Mahallesi, Hürriyet Caddesi üzerindeki bu camiyi XVIyüzyılda İzmitli Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır
İlk yapımında Mimar Sinanın eseri olan bu cami, 1776 depreminde yıkılmıştır Sultan IIMahmut zamanında Kaptan-ı Derya Firari Ahmet Paşa tarafından yeniden yaptırılmıştır Bu yüzden de Fevziye Cami ismini almıştır
Cami 1894 depreminde bir kez daha yıkılmış ve yalnızca minaresi günümüze gelebilmiştir Sonraki yıllarda Sırrı paşa tarafından yapılan bu caminin mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır



Cami arazi konumuna uyularak yarı fevkani yapılmıştır Cadde tarafından avluya düz bir girişle girilmektedir Deniz tarafında ise bodruma yer verilmiştir Bu taş bodrumun orijinal camiden kaldığı duvar kalıntıları ile silmelerinden anlaşılmaktadır Cami dış görünümü itibarı ile Ampir üsluptadır Önünde kagir bir son cemaat yeri, üst kata, mahfile çıkan merdiven bulunmaktadır Dikdörtgen planlı cami, içten ahşap kubbelidir

Minare kaidesi köfeki taşından olup, orijinaldir Üzerine yuvarlak gövdeli tuğladan minare yerleştirilmiştir

Pertev Mehmet Paşa (Yeni Cuma) Camisi (Merkez)



Kocaeli Yeni Cuma Mahallesinde, eski İstanbul-Ankara Karayolunun yanında bulunan Pertev Mehmet Paşa Külliyesinin bölümlerinden biri olan bu cami, halk arasında Yeni Cuma Camisi olarak da tanınmaktadır Pertev Mehmet Paşanın ölümünden sonra, 1572de caminin temelleri atılmış, yapı topluluğu 1579da tamamlanmıştır Külliye Mimar Sinan eseridir

Cami kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Kubbeye geçişi sağlayan tromplar caminin dışında, üst örtüsünde kendini açıkça belli etmektedir Merkezi kubbe yarım kubbelerle takviye edilmiştir Kubbe kasnağını çepeçevre kuşatan 24 adet ve yan duvarlarda ise mihrap duvarında dörderden 12, ikisi son cemaat yerine bakan toplam 14 pencere ile ibadet mekanı son derece güzel biçimde aydınlatılmıştır İbadet mekanında çiniye yer verilmeyişi, o dönem yapıları içerisinde karşılaşılmayan bir örnektir Caminin pencere aralarında yazı frizleri ve kalem işleri bulunmaktadır Bu kalem işlerinde hatayi ve rumilere geniş yer verilmiştir Camideki mermer işlerinin yanı sıra ahşap işçiliği de ileri bir düzeydedir

Mermer mihrap ve minberi geometrik bezemelerle kaplıdır Bunların üzerindeki stalaktitler ve geometrik bezeme son derece güzel işlenmiş olup, diğer Osmanlı minberlerinde karşılaşılmayacak kadar farklı ve ince bir işçilik göstermektedir

Caminin batı duvarında ana giriş kapısı bulunmaktadır Giriş kapısının bulunduğu duvar diğer üç cephe duvarından daha önce yapılmış olduğundan caminin ibadet mekanına doğru iki dayanak ile takviye edilmiştir Bunlar birbirleri ile ve duvarlara kemerlerle bağlanmış, üç küçük eyvan meydana getirilmiştir Böylece kapının üzerinde ikinci bir kat, müezzin mahfili ile maksureler oluşturulmuştur Caminin portali stalaktitli olup, çevresi mermer frizlerle kuşatılmıştır Caminin son cemaat yeri stalaktit başlıklı dört mermer sütun ve iki müstakil ayaktan meydana gelmiş olup, üzeri üç kubbe ve iki beşik tonoz ile örtülüdür Son cemaat yerinde ayrıca ahşap çatılı bir de galeri vardır

Caminin yanındaki minaresi oldukça yüksek dikdörtgen düzgün taştan yapılmış kaide ve kürsü üzerinde, yuvarlak gövdelidir Minare, kesme taştan, silindirik gövdeli, tek şerefeli ve şerefe altı stalaktitli, kurşun külahlıdır

Çarşı (İmaret-Abdüsselâm) Camisi (Merkez)

Kocaeli il merkezinde, İmaret Mahallesindeki bu cami, Defterdar Abdüsselâm tarafından 1524-1525 yılında yaptırılmıştır Vakıf kayıtlarından bu caminin daha önce yapıldığı ve Mimar Sinan tarafından genişletilerek yenilendiği öğrenilmektedirCami 1872-1873 yıllarında Altıncıoğlu Hatice Hanım tarafından onarılmıştır Bunu belirten bir kitabe caminin giriş kapısı üzerindedir

Kitabe:

“İş bu İmaret Cami-i Şerifinin banisi Defterdar-ı Esbak Abdüsselam Bey Efendi Hazretlerinin sülale-i tahirelerinden El Hac Seyyid İsmail Zülkefil Beyin halile-i muhteremesi Delail-i Şerif mezunesi merhume ve Makfurliha Hadice Firdevs Hanım ruhu için rızaen lillah el Fatiha fi sene Zilhicce-tış Şerife fi 23 yevm-3 Cuma

Cami dikdörtgen planlı, yarı kagir olup, duvarları moloz taştandır Üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür Bugünkü yapının mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır Yalnızca caminin dış çevre duvarları ile minaresi Mimar Sinan dönemi özelliklerini yansıtmaktadır İlk yapıldığında kubbeli olan caminin kubbesi 1776 yılında yıkılmıştır

Bağçeşme Camisi (Merkez)

Kocaeli Bağçeşme Mahallesinde, Bağçeşme İlköğretim Okulu karşısında bulunan bu camiyi İzmitin fethinden sonra Sultan Orhanın oğlu Gazi Süleyman Paşanın sancaktarı Osman Ağa yaptırmıştır

İzmitte ilk yapılan camilerden biri olup, ahşaptan yapılmıştır Sonraki yıllarda yenilenmiş, 1953 yılında yıktırılmış ve yerine bugünkü fevkani cami yapılmıştır Bu caminin mimari yönden özelliği bulunmamaktadır

Alaca Mescit (Gümüşlüoğlu Camisi) (Merkez)

Kocaeli Hacı Hasan Mahallesi, Hasan Kasım Yokuşu yanında, Mescit Sokağında bulunan bu caminin Bizans çağında yapılmış olan Iustinianus sarayının kalıntıları üzerinde olduğu söylenmektedir Caminin beyaz zemin üzerine lacivert renkte sülüs yazılı çini kitabesinden El Hac Bin Mehmet Gümüşlüzade tarafından 1598-1599 yıllarında yapıldığı öğrenilmektedir

Kitabe:

Benâ hâzâl-mescide taleben li-rızal-lahi
Tealâ vebtigae li-rahmeti Rabbihil-âlâ
El-Hac Mustafa Bin Muhammed eş-şehir bi-Gümüşlüzade
Tarih fî sene Seba ve elf
h1007 (1598)

Cami dikdörtgen planlı olup, moloz taştan ve kagir duvarlıdır Ancak zamanla onarılmış iki yanı ile arka cephesine eklemeler yapılmıştır Bugünkü hali ile ahşap çatı ile örtülüdür

Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa Camisi (Merkez)

Kocaeli Çukurbağ Mahallesinde bulunan bu camiyi Sultan IIISelimin süt kardeşi Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa yaptırmıştır Kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi ve mimarı bilinmemektedir

XVIIIyüzyılda yapıldığı sanılan bu cami dikdörtgen planlı olup moloz taştan ve kagirdir İbadet mekanının üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür IIDünya Savaşı yıllarında bir süre askerlere tahsis edilmiş, savaşın bitiminden sonra da halk tarafından onarılarak ibadete açılmıştır Bugünkü konumu ile mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır

Akçakoca (Dere) Camisi (Merkez)

Kocaelinin Yukarı Pazar, Akçakoca diye isimlendirilen yerdeki bu camiyi İzmit ve yöresini fetheden Akçakoca 1327-1328 yıllarında yaptırmıştır Cami, orijinal olmayıp geç devirlerde yenilenmiştir Cephe duvarının sol üst köşesinde, saçağa yakın bir dua cümlesinin altında 1939 tarihi yazılıdır Buna dayanılarak yapının bu tarihte yenilendiği sanılmaktadır

Caminin il yapımı ile ilgili bilgi bulunmamaktadır Bugünkü görünümü ile dikdörtgen planlı, kagir duvarlı, ahşap çatılıdır Caminin beden duvarlarında XIXyüzyıla tarihlendirilen tuğlalar kullanılmıştır Bu da caminin XIX Yüzyılda yenilendiğini göstermektedir İbadet mekanı 1475x1260 m ölçüsünde dikdörtgen planlıdır Kare kaide üzerinde yükselen kırmızı tuğla minaresi ile dikkati çekmektedir

Baç Camisi (Urgancı Ahmet Çelebi Camisi) (Merkez)

Kocaeli Cedid Mahallesinde eski İstanbul yolu üzerinde bulunan bu camiyi Urgancı Ahmet Çelebi yaptırmıştır Kitabesi günümüze ulaşamadığından ve yapımı ile ilgili arşiv kaydına da rastlanmadığından yapım tarihi ve mimarı bilinmemektedir Bu cami şehrin dış surlarının doğu kapısı yakınında olduğundan ve buradan geçen kervanlardan rüsum (baç) alındığından banisinin ismi yerine halk arasında Baç Camisi olarak tanınmıştır Buna dayanılarak caminin XVIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır

Değişik dönemlerde yapılan onarımlar sonucunda özelliğini bütünüyle yitirmiştir Dikdörtgen planlı, yarı kagir bir camidir Taş kaide üzerine, taştan yuvarlak gövdeli minaresinin orijinal olduğu sanılmaktadır

Debbağhane Camisi (Merkez)

Kocaeli Debbağhane semtindeki bu cami, 1958 yılında yerel bir dernek tarafından yaptırılmıştır İzmit Vakıflar Müdürlüğü hayrat Kütüğü kayıtlarında, daha evvel burada ahşap bir mescit olduğu kayıtlıdır Ancak bu mescitle ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır

Cami dikdörtgen planlı yarı kagir olup, üzeri ahşap çatı ile örtülüdür Mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır

Yenidoğan Camisi (Merkez)

Kocaeli Yenidoğan Mahallesinde bulunan bu cami, özel bir dernek 1952 yılında yaptırmıştır Caminin bulunduğu yer eski bir mezarlık alanıdır Bu nedenle de caminin çevresinde eski tarihlere ait mezar taşları bulunmaktadır Burada mezarlıkla ilgili bir mescidin olup olmadığı da bilinmemektedir

Cami mimari yönden bir özellik taşımamaktadır Dikdörtgen planlı kagir ve ahşap çatılı bir yapıdır

Sümer Camisi (SEKA Camisi) (Merkez)

Kocaeli il merkezinde, eski İstanbul-İzmit Karayolu üzerinde SEKAnın içerisinde bulunan bu cami 1955-1957 yıllarında yaptırılmıştır Klasik devir camilerinin modern teknikte betonarme-karkas olarak yapılmış bir uygulamasıdır

Kare planlı olan caminin üzeri kubbe ile örtülüdür Kubbeyi taşıyan ayaklar ve son cemaat yerinin revak kolonları betonarmedir Bunların klasik üsluba uydurulabilmesi için kırmızı-beyaz pirinçli harç kullanılarak dövülmüş ve taraklanmıştır

Akça Camisi (Merkez)

Kocaeli Çukurbağ Mahallesi, Akça Cami Caddesinde bulunan bu cami 1965-1966 yıllarında dernek tarafından yaptırılmıştır İzmit Vakıflar Müdürlüğü Hayrat Defterlerinde Akça Hacı İbrahim tarafından yaptırıldığı yazılıdır Buna dayanılarak bugünkü caminin Akça Hacı İbrahim Camisinin yıktırılarak yeniden yaptırıldığı anlaşılmaktadır Temel kazılarında çıkan bir kitabeye dayanılarak bu yapının XVIIyüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır

Bugünkü cami mimari yönden herhangi bir özellik taşımamaktadırCami dikdörtgen planlı ve tek kubbeli olup, betonarme karkas tekniğinde yapılmıştır Yalnızca eski caminin minare kaidesi korunmuştur

Yalı Camisi (Çalık Ahmet Camisi) (Merkez)

Kocaeli Buğday Meydanında bulunan bu camiyi, İzmit Vakıflar Müdürlüğü Hayrat Kütüğündeki bilgilerden öğrenildiğine göre Çalık Ahmet 1907 yılında yaptırmıştır Kitabesi bulunmamaktadır

Dikdörtgen planlı cami kagir olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür Caminin duvar köşeleri, kemerli pencereleri ve giriş kapısı tuğladan yapılmıştır Sağ tarafındaki minare kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir

Yumurtacı Camisi (Merkez)

Kocaeli Hacı Kadın Mahallesinde bulunan bu caminin kitabesi bulunmamaktadır Vakıf kayıtlarında Hacı kadın tarafından yaptırıldığı yazılı ise de bu kadının kim olduğu bilinmemektedir Mimarı konusunda da bir bilgiye rastlanmamıştır

Dikdörtgen planlı cami ahşap çatılıdır Sonraki dönemlerde önüne bir son cemaat yeri eklenmiştir Haziresindeki mezar taşları toplanarak kaldırılmıştır Ahşap minareli olup, bugünkü durumu ile mimari özellik taşımamaktadır

Tepecik Mescidi (Merkez)

Kocaeli Tepecik Mahallesi, Cami Sokakta bulunan bu caminin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir

Dikdörtgen planlı olan cami, yarı kagir yarı moloz taştan yapılmıştır Üzeri ahşap çatı ile örtülüdür Son cemaat yerinin üstü meşruta olarak kullanılmaktadır

Zıbıncı Mescidi (Merkez)

Kocaeli Hacı Hasan Mahallesinde bulunan bu caminin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir İzmit Vakıflar Müdürlüğünde bu caminin Zibani Hacı Hasan tarafından yaptırıldığı yazılıdır Ayrıca Ressam Besimin 1934 yılında yapmış olduğu yağlıboya bir resimde bu mescit görülmektedir

Mescit dikdörtgen planlı olup, taş temeller üzerine kagir olarak yapılmıştır Üzeri ahşap çatı ile örtülüdür Minaresi çinko kaplı olup, çatı üzerinden çıkmaktadır Mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır

Çoban Mustafa Paşa Camisi (Gebze)



Kocaeli Gebze ilçesi Gölcükönü Meydanı, Bağdat Caddesi ile Küçük Yazı Sokağı, Çömlekçi Bayırı ve Odunkapısı sokakları arasında bulunan Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin bir bölümünü oluşturan cami, Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır

Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin ve caminin yapım tarihi ve mimarı tartışmalıdır Mimar Sinanın eserlerinin listesini veren Tuhfetül Mimarinde cami, imaret ve medresenin ismi geçmektedir Cami ve medresenin kapıları üzerinde 1523-1524 tarihleri yazılı ise de Mimar Sinan 1521de Belgrat, 1522de Rodos seferine katılmıştır ProfDrMetin Sözen yapı topluluğunun tasarım ve uygulamasının tamamen Mimar Sinan tarafından yapılmasının güç olacağını belirtmektedir Büyük olasılıkla yapı topluluğunun planlarını Mimar Sinan düzenlemiş, uygulamasını da Mimar Hüssam Ağa yapmıştır

Cami, Klasik Osmanlı mimarisinin özgün örneklerinden birisidir Bezemelerindeki Memluk etkisi, Çoban Mustafa Paşanın Mısırla olan bağlantısına ve orada yapmış olduğu görevden kaynaklanmaktadır

Caminin girişi önünde beş kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır Buradaki mukarnas başlıklı altı porfir sütun sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır Ortadaki bölüm diğerlerinden daha yüksek tutulmuş ve camiye giriş daha görkemli bir hale getirilmiştir Caminin son cemaat yerine açılan pencerelerindeki kiremit renkli mermer söveler, küfi yazılar ve duvar panoları Memluklu sanatının etkisini açıkça göstermektedir Giriş kapısı 153x292 m ölçüsünde yüksek görünümlü, mermer söveli ve mukarnas dolguludur Burada iki satır halinde sülüs yazılı bir kitabe bulunmaktadır Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Bu Allahın halifesi Sultan Süleyman han bin Sultan Selim Han, Allah hayatını, saltanatını ebedi kılsın Bu ikisinin veziri bina ve inşaatın sahibi Mustafa Paşa tarafından tamir edilmiş bir imarettir Güzellik ve parlaklık sahibi olduğundan tarihi hayren hasena 930 (1523)”

Cami 1455x1455 m ölçüsünde kare planlı olup, üzeri dört trompun taşıdığı 24 m yüksekliğinde, 14 m çapında bir kubbe ile örtülmüştür Trompların içleri istiridye kabuğu görünümünde yivlerle süslenmiş olup, bunların altlarına stalaktitli üçgenler yerleştirilmiştir Ayrıca kubbe çevresinde tek sıra halinde stalaktit dizilerinin birbirini izlediği görülmektedir Duvarlar taş kaide üzerinde kesme taş ve tuğla dizilerinin peş peşe sıralanmasından meydana gelmiştir

Caminin içerisi her duvarda dörder, kasnakta da sekiz olmak üzere yirmi dört pencere ile aydınlatılmıştır Mihrap beş köşeli, mermer bir niş şeklinde olup, mukarnaslarla son bulur Ayrıca mukarnaslardan oluşmuş bir bordür mihrabı çepeçevre kuşatmıştır Mihrap nişindeki kufi levhalar buraya ayrı bir görünüm kazandırmıştır Mihrap nişindeki bezeme, dışındaki ince bordür ve üçgen boşluklar siyah renkte macunla doldurulmuş ve böylece farklı bir görünüm elde edilmiştir Mihrabın sağında yer alan minber, mermerden yapılmış, yan korkulukları geometrik geçmelerle bezenmiştir Mihrabın üçgen alınlıklarında yer yer yıldızlara yer verilmiş, çokgenler ve zincirlerden oluşmuş motifler kompozisyonu tamamlamıştır

Caminin içerisindeki ve son cemaat yerindeki mermer kaplamaları Çoban Mustafa Paşa Mısırdan getirtmiştir Bu mermer levhalardan ötürü de cami, Kahiredeki Sultan Hasan Medresesi (1356-1362), Kahire Şeyh Melik Müeyyed Camisi (1413-1420), Ebubekir İbn-i Mashar Medresesi (1479-1480), Kahire Gavri Medresesi (1503), Süleyman Paşa Camisi (1528-1529) ve Sultan el-Burdayn (1616-1626) camileri ile çok yakın benzerlikler göstermektedir

Çoban Mustafa Paşa Camisinin ahşap işçiliği de yapıya ayrı bir görünüm kazandırmıştır Kapı ve pencere kanatlarında çok kanatlı, yıldız şekilli lüle taşından kakmalar bulunmaktadır Ayrıca bunların üzerine de çeşitli kitabeler yazılmıştır

Çoban Mustafa Paşa Camisinin kalem işlerinde orijinal örneklere yer yer rastlanırsa da bunların büyük çoğunluğu geç devirlere ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün 1950li yıllardan sonraki onarımlarında yapılmıştır Orijinal kalem işleri müezzin mahfili ile alt sıra pencerelerin tavanlarında görülmektedir Buradaki motiflerde kırmızı ve altın yaldız çok bol kullanılmış ve çiçekli bezemelere de geniş yer verilmiştir

Caminin minaresi XVIyüzyıla tarihlendirilmektedir Kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli olup, şerefesinin altı stalaktit ile kaplıdır

Sultan Hamit Camisi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi, Tavşancılda bulunan cami, halk arasında Aşağı Cami olarak tanınmıştır Tavşancılın en eski camilerinden olup, ne zaman yapıldığı ve banisinin kim olduğu bilinmemektedir

XXyüzyılın ilk yıllarında harap olan bu caminin onarımı Sultan IIAbdülhamite verilen bir dilekçe ile istenmiş, bunun üzerine Sultan IIAbdülhamit mali desteği sağlamış ve cami yenilenmiştir Bu onarım çalışması sırasında eski caminin kitabesi korunamamıştır Sultan IIAbdülhamitin yeniden yaptırdığı bu cami, minaresi dışında tamamen yenilenmiştir Bu bakımdan da özelliğini yitirmiştir

Bugünkü cami kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür Caminin eski ahşap minaresi ile asma kattaki 1901 tarihine ait perdeleri de korunmuştur Minberi yapıldığı devrin özelliklerini yansıtmaktadır Mihrabın bezemesini padişahın Yıldız Sarayından gönderdiği İtalyan ressam yapmıştır Bunların yanı sıra cami içerisindeki yazı levhaları da orijinaldir

Bu cami Kurtuluş Savaşı sırasında bazı trajik olaylara sahne olmuştur 15 Ekim 1920de tavşancılı işgal eden Yunanlılar ilçenin ileri gelen ve eli silah tutan erkekleri burada toplayarak işkence yapmışlardır

Karabakkal Mescidi (Merdivenli Cami) (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi Sultan Orhan Mahallesinde bulunan bu cami, XVyüzyılda yaptırılmıştır Kitabesi bulunmadığından banisi ve yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Cami üç katlı olduğundan ve katlara merdivenle çıkılmasından ötürü Merdivenli Cami ismi ile tanınmıştır

Dikdörtgen planlı cami ahşap çatılıdır Yanında tek şerefeli minaresi bulunmaktadır

Orhan Gazi Camisi (Gebze)
Kocaeli Gebze ilçesi Menzilhane Mahallesinde bulunan Orhan Gazi Camisinin kitabesi günümüze ulaşamamıştır Başbakanlık Arşivindeki kayıtlarda 1328 yılında caminin yapımına başlanıldığı öğrenilmiştir Ayrıca Ekrem Hakkı Ayverdinin değindiği Kocaeli il tahrir defterlerinde bununla ilgili kayıtlar bulunmaktadır:

“Karye-i Danişmend Virani Tabi-i Orhan Bey taberesah ü Gebuze Camisine vakfetmiş Padişahımız sizce lehu enseranhu_Hazretleri Muhyiddin nam kimesneye saduka idüp eline Hükm-i Hümayun virmiş deyu cemi gün bir cüz Kuranı- Azim ve sure-i Enamdan bir aşar okuya

Bu kayıtlardan öğrenildiğine göre, bir köyün gelirine bir cüz okunması karşılık tutulmaktadır Ayrıca diğer görevliler için ayrılmış birkaç köy de haşiyede belirtilmiştir Caminin vakfiyesinde de “Gekbuse kasabasında merhum ve mağfurun Sultan Orhan Cami-i Şerif-i Vakfı” başlığı altında görevlerini gösteren kayıtlar vardır

Sultan Orhan Camisinin yapımında çevredeki Bizans yapılarının mimari kalıntılarından yararlanılmıştır Kaynaklar bu konuda bilgi vermemesine rağmen caminin bir Bizans kilisesi üzerinde, onun mimari parçalarından yararlanılarak yapıldığı da yazılıdır Nitekim cami avlusunda Bizans dönemine tarihlenen sütun başlıkları, su haznesi olarak kullanılan Grekçe yazılı lahit ve antik parçalar dikkati çekerse de bunlar çevreden toplanmış mimari elemanlardan başka bir şey değildir Cami erken Osmanlı mimari özelliklerini yansıtmakta olup, bir Bizans yapısının temelleri üzerinde ve onun plan düzeninden yola çıkıldığını göstermekten de çok uzaktır

Cami 1230x1230m ölçüsünde kare planlı bir yapıdır Yapımında moloz taş ve yer yer tuğla hatıllar kullanılmıştır İbadet mekanının üzeri tromplu, sekiz köşeli kasnağın taşıdığı basık bir kubbe ile örtülmüştür Kasnağın çevresinde pencereler sıralanmıştır İçerisinin aydınlatmasını duvarların her birinde altlı üstlü ikişer pencere sağlamıştır Kıble duvarının ortasında yarım yuvarlak niş görünümündeki mihrabın özelliği bulunmamaktadır Günümüzde mihrap badana edilmiş ve orijinalliğinden uzaklaşmıştır Minber ise XIX yüzyıla tarihlendirilmektedir
İç mekanda bezeme olarak yalnızca kubbe kasnağında yazı frizi vardır Ancak bu friz 1775 yılında yapılan onarım sırasında buraya yazılmıştır

Caminin içerisinde ilgi çekici ağaç işçiliği örnekleri bulunmaktadır Özellikle batı duvarı ve minare yanındaki meşe ağacından tek parça halindeki pencere kapakları Erken Osmanlı ağaç işçiliğinin tipik örneklerindendir Bu kapakların oymalı demir çivileri, dövme çivileri, dövme çengelleri ahşabın yanı sıra maden sanatının da güzelliğini ortaya koymaktadır Kapaklarının her kanadının üzerinde dikdörtgen çerçeveler içerisine alınmış kabartma sülüs yazılı ayetler dikkati çekmektedir Bunların orta kısımlarında madalyonlar içerisinde bitki motifli, altışar kenarlı yıldızlar yerleştirilmiştir

Caminin kuzey-doğu köşesine yerleştirilen minarenin kaidesi moloz taştan, gövdesi, şerefesi tuğladan yapılmıştır Orijinal kaide üzerindeki gövde daha geç yıllara tarihlendirilmektedir Minarenin Orijinal kaidesi caminin alt sıra pencerelerine kadar yükselmektedir

İlyas Bey Camisi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi, Menzilhane Mahallesinde, Orhan Gazi Camisinin yakınındaki İlyas Bey Camisini Akçakocanın oğlu İlyas Çelebi 1323 yılında yaptırmıştır Caminin yanına zaviye ile sıbyan mektebi de yaptırmış olmasına rağmen onlar günümüze ulaşamamıştır
İlyas Bey Camisi zamanla harap olmuş, yıktırılmış ve yerine mimari değeri olmayan bir cami yapılmıştır

İlsa bey Camisinin orijinal durumu ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır Eski camiden yalnızca minaresi günümüze gelebilmiştir

Bugünkü cami dikdörtgen planlı olup, üzeri çatı ile örtülmüştür Giriş kapısı üzerinde sülüs yazıyı kitabede caminin yapımı ile ilgili bir bilgi bulanmamaktadır İbadet mekanı son derece basit olup içerisi beyaz badanalıdır Duvarlarında altlı üstlü ikişer pencere bulunmaktadır Bu pencerelerden alt sıradakiler dikdörtgen söveli üst sıradakiler kemerli ve alçı şebekelidir Avluda yakın tarihlerde yapılmış bir şadırvan, kuyu bileziği ve bir de eski mezar taşı bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Külliyeleri

Pertev Mehmet Paşa Külliyesi (Merkez)



Kocaeli Yeni Cuma Mahallesinde, eski İstanbul-Ankara Karayolunun yanında bulunan Pertev Mehmet Paşa Külliyesi, halk arasında Yeni Cuma Camisi olarak da tanınmaktadır Külliye cami, imaret, hamam, kervansaray, sıbyan mektebi ve çeşmeden meydana gelmiştir Hamam caminin kuzeybatısında, imaret batıda, kervansaray ise güneybatıda bulunuyordu Kervansarayın güneydoğusunda ise dükkanlar sıralanmıştı

XXyüzyılın ikinci yarısında yapı topluluğunun ortasından bilinçsizce açılan Yeni Cuma Sokağı (Pertev Paşa Sokağı) yapı topluluğunun ikiye ayrılmasına neden olmuştur Cumhuriyet döneminde Kocaelinin yeniden düzenlenmesi sırasında önce Hermann Yansen, sonra da Prof Kemal Ahmet Arunun imar planları ile külliyenin etrafı açılmış ve yapı topluluğunun daha görkemli bir görünüm kazanmasına neden olunmuştur Ne var ki, bu çalışmalar sırasında külliyenin hamamı ile kervansarayı tümüyle yıkılmış, sıbyan mektebi orijinalliğini yitirmiştir

Pertev Mehmet Paşa Külliyesi, vasiyeti uyarınca Kethüdası Sinan Ağa tarafından Mimar Sinana yaptırılmıştır Paşanın ölümünden sonra 1572de caminin temelleri atılmış, yapı topluluğu 1579da tamamlanmıştır Külliye moloz taştan üzeri harpuştalı ve pencereli bir avlu duvarı ile çevrelenmiştir Üç ayrı girişi olan avlu kapılarından kervansarayın bulunduğu yöne “Cami-i Şerifi Pertev Paşa sene 987 (1579)” kitabesi yerleştirilmiştir Külliyenin avlusu iki kısımdan meydana gelmiştir Bunlardan bir tanesi son cemaat yerinin önünde, diğeri de mihrap yönündedir Her iki avlu birbirlerinden bir duvar ile ayrılmıştır

Cami:
Yapı topluluğunun merkezinde bulunan cami kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Kubbeye geçisi sağlayan tromplar caminin dışında, üst örtüsünde kendini açıkça belli etmektedir Merkezi kubbe yarım kubbelerle takviye edilmiştir Kubbe kasnağını çepeçevre kuşatan 24 adet ve yan duvarlarda ise mihrap duvarında dörderden 12, ikisi son cemaat yerine bakan toplam 14 pencere ile ibadet mekanı son derece güzel biçimde aydınlatılmıştır İbadet mekanında çiniye yer verilmeyişi, o dönem yapıları içerisinde karşılaşılmayan bir örnektir Caminin pencere aralarında yazı frizleri ve kalem işleri bulunmaktadır Bu kalem işlerinde hatayi ve rumilere geniş yer verilmiştir Camideki mermer işlerinin yanı sıra ahşap işçiliği de ileri bir düzeydedir

Mermer mihrap ve minberi geometrik bezemelerle kaplıdır Bunların üzerindeki stalaktitler ve geometrik bezeme son derece güzel işlenmiş olup, diğer Osmanlı minberlerinde karşılaşılmayacak kadar farklı ve ince bir işçilik göstermektedir

Caminin batı duvarında ana giriş kapısı bulunmaktadır Giriş kapısının bulunduğu duvar diğer üç cephe duvarından daha önce yapılmış olduğundan caminin ibadet mekanına doğru iki dayanak ile takviye edilmiştir Bunlar birbirleri ile ve duvarlara kemerlerle bağlanmış, üç küçük eyvan meydana getirilmiştir Böylece kapının üzerinde ikinci bir kat, müezzin mahfili ile maksureler oluşturulmuştur Caminin portali stalaktitli olup, çevresi mermer frizlerle kuşatılmıştır Caminin son cemaat yeri stalaktit başlıklı dört mermer sütun ve iki müstakil ayaktan meydana gelmiş olup, üzeri üç kubbe ve iki beşik tonoz ile örtülüdür Son cemaat yerinde ayrıca ahşap çatılı bir de galeri vardır

Avlunun ortasında piramidal çatılı on iki köşeli bir şadırvan bulunmaktadır Avlunun güneybatısına da iki bölümden oluşan bir çeşme yerleştirilmiştir

Sıbyan Mektebi:
Cami avlusunun kuzeybatısında bulunan kare planlı tuğla derzli, köfeki taşından yapılmış olan sıbyan mektebi günümüzde çocuk kütüphanesi olarak kullanılmaktadır

Sıbyan Mektebi basit bir salon ve giriş kapısı üzerinde fevkani bir muallim odası ile üzeri kapalı bir verandadan meydana geliyordu Yakın tarihlere kadar buradaki muallim odasının ayak temellerine ait izler duruyordu Yapının eski cephesinde iki kat halinde pencerelerin bulunduğu kaynaklardan öğrenilmektedir

Hamam:
Külliyenin hamamı çifte hamam plan düzenine göre yapılmıştır 1922 yılında harap olduğu görülen hamamın 1940lı yıllara kadar temelleri ile sıcaklık kısmına ait kemerleri görülüyordu O yıllarda dikdörtgen planlı soyunmalık kısmı tamamen yıkılmıştı Bunun da nedeni duvarlarının ince ve çatısının ahşap oluşundan kaynaklanmaktadır Hamamdan günümüze herhangi bir iz gelmemiştir

İmaret:
Moloz taştan yapılmış olan imaretin üzeri ahşap bir çatı ile örtülü idi Yalnızca yemek pişirilen yer ve bacaların üzeri tuğladan örtülmüştü İmaretin duvarlarında küçük mazgal pencereler ile nişler bulunuyordu

Kervansaray:
Yapı topluluğunun kervansarayının duvar kalıntıları 1940lı yıllara kadar gelmiş, ondan sonra da yok olmuştur YMimar Ali Saim Ülgenden öğrenildiğine göre; kervansarayın cümle kapısı çift şekilde idi Yapı güneybatı-kuzeydoğu yönünde dikdörtgen planlı idi Dış duvarlarında on kagir dükkandan meydana gelen bir çarşı bulunuyordu Kervansaray 25 ocaklı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülü idi Bu çatıyı üç sıra halinde altışardan on sekiz ahşap direk taşıyordu

Çoban Mustafa Paşa Külliyesi (Gebze)



Kocaeli Gebze ilçesi Gölcükönü Meydanı, Bağdat Caddesi ile Küçük Yazı Sokağı, Çömlekçi Bayırı ve Odunkapısı sokakları arasında bulunan Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmış en büyük külliyelerden birisidir Yapı topluluğu cami, medrese, imaret, kütüphane, dergah, kervansaray, türbe ve paşa odalarından meydana gelmiştir

Çoban Mustafa Paşanın asıl ismi Gazi Mustafa Bin Abdülkerim olup, Kapucubaşı görevinde bulunmuş, 1571de ikinci Vezirliğe, 1522de de Mısır Beylerbeyliğine getirilmiştir Kanuni Sultan Süleymanın kız kardeşi Hafsa Sultan ile evlenmiş Belgrat, Rodos seferlerine katılmış, 1529da Viyana seferine gitmek üzere iken ölmüştür Gebzedeki külliyesinin bir bölümünü oluşturan türbesine gömülmüştür

Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin yapım tarihi ve mimarı tartışmalıdır Mimar Sinanın eserlerinin listesini veren Tuhfetül Mimarinde cami, imaret ve medresenin ismi geçmektedir Cami ve medresenin kapıları üzerinde 1523-1524 tarihleri yazılı ise de Mimar Sinan 1521de Belgrat, 1522de Rodos seferine katılmıştır ProfDrMetin Sözen yapı topluluğunun tasarım ve uygulamasının tamamen Mimar Sinan tarafından yapılmasının güç olacağını belirtmektedir Büyük olasılıkla yapı topluluğunun planlarını Mimar Sinan düzenlemiş, uygulamasını da Mimar Hüssam Ağa yapmıştır Evliya Çelebi de bu konuda; “Bu camiyi Süleymaniye Cami-i Şerifini yapan Koca Mimar Sinanın başhalifesi Hüssam Kalfa büyük bir maharet ve üstatlıkla yapıp, şirin ve ince fenlerinde büyük sanatını göstermiştir” demektedir

Yapı topluluğu 11700x10610 m ölçüsünde geniş bir alanı kaplamaktadır Yapı topluluğunun avlusuna dört ayrı kapıdan girilmektedir Külliyenin asıl girişi Kütüphane altında olup, Gölcükönü Meydanı, kervansaray yönünde imaret ile türbe avlusu arkasından da içeriye girilmektedir Bunlardan Gölcükönü Meydanındaki giriş üzerinde Sultan IIAbdülhamitin tuğrası ile onarım kitabesi bulunmaktadır

Cami avlusunun arkasında daha geniş ikinci bir avlu olup, buraya türbe avlusu ismi verilmiştir Bu şekildeki arka avlulu plan şeması daha sonraki yıllarda Kocaeli Pertev Paşa Külliyesinde Mimar Sinan tarafından yenilenmiştir

Çoban Mustafa Paşa, külliyesine zengin vakıflar da tesis etmiştir Gebzede 98 dükkan, başhane, bozahane ve bir aşçı dükkanı vakfetmiştir Ayrıca vakfiyesinde külliyenin padişahın temlik ettiği geniş bir arazide kurulduğu yazılı olup, sınırları tüm ayrıntıları ile belirlenmiştir

Cami:



Yapı topluluğunun ortasında yer alan cami, Klasik Osmanlı mimarisinin özgün örneklerinden birisidir Bezemelerindeki Memluk etkisi, Çoban Mustafa Paşanın Mısırla olan bağlantısına ve orada yapmış olduğu görevden kaynaklanmaktadır

Caminin girişi önünde beş kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır Buradaki mukarnas başlıklı altı porfir sütun sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır Ortadaki bölüm diğerlerinden daha yüksek tutulmuş ve camiye giriş daha görkemli bir hale getirilmiştir Caminin son cemaat yerine açılan pencerelerindeki kiremit renkli mermer söveler, küfi yazılar ve duvar panoları Memluklu sanatının etkisini açıkça göstermektedir Giriş kapısı 153x292 m ölçüsünde yüksek görünümlü, mermer söveli ve mukarnas dolguludur Burada iki satır halinde sülüs yazılı bir kitabe bulunmaktadır Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Bu Allahın halifesi Sultan Süleyman han bin Sultan Selim Han, Allah hayatını, saltanatını ebedi kılsın Bu ikisinin veziri bina ve inşaatın sahibi Mustafa Paşa tarafından tamir edilmiş bir imarettir Güzellik ve parlaklık sahibi olduğundan tarihi hayren hasena 930 (1523)”

Cami 1455x1455 m ölçüsünde kare planlı olup, üzeri dört trompun taşıdığı 24 m yüksekliğinde, 14 m çapında bir kubbe ile örtülmüştür Trompların içleri istiridye kabuğu görünümünde yivlerle süslenmiş olup, bunların altlarına stalaktitli üçgenler yerleştirilmiştir Ayrıca kubbe çevresinde tek sıra halinde stalaktit dizilerinin birbirini izlediği görülmektedir Duvarlar taş kaide üzerinde kesme taş ve tuğla dizilerinin peş peşe sıralanmasından meydana gelmiştir

Caminin içerisi her duvarda dörder, kasnakta da sekiz olmak üzere yirmi dört pencere ile aydınlatılmıştır Mihrap beş köşeli, mermer bir niş şeklinde olup, mukarnaslarla son bulur Ayrıca mukarnaslardan oluşmuş bir bordür mihrabı çepeçevre kuşatmıştır Mihrap nişindeki kufi levhalar buraya ayrı bir görünüm kazandırmıştır Mihrap nişindeki bezeme, dışındaki ince bordür ve üçgen boşluklar siyah renkte macunla doldurulmuş ve böylece farklı bir görünüm elde edilmiştir Mihrabın sağında yer alan minber, mermerden yapılmış, yan korkulukları geometrik geçmelerle bezenmiştir Mihrabın üçgen alınlıklarında yer yer yıldızlara yer verilmiş, çokgenler ve zincirlerden oluşmuş motifler kompozisyonu tamamlamıştır

Caminin içerisindeki ve son cemaat yerindeki mermer kaplamaları Çoban Mustafa Paşa Mısırdan getirtmiştir Bu mermer levhalardan ötürü de cami, Kahiredeki Sultan Hasan Medresesi (1356-1362), Kahire Şeyh Melik Müeyyed Camisi (1413-1420), Ebubekir İbn-i Mashar Medresesi (1479-1480), Kahire Gavri Medresesi (1503), Süleyman Paşa Camisi (1528-1529) ve Sultan el-Burdayn (1616-1626) camileri ile çok yakın benzerlikler göstermektedir

Çoban Mustafa Paşa Camisinin ahşap işçiliği de yapıya ayrı bir görünüm kazandırmıştır Kapı ve pencere kanatlarında çok kanatlı, yıldız şekilli lüle taşından kakmalar bulunmaktadır Ayrıca bunların üzerine de çeşitli kitabeler yazılmıştır

Çoban Mustafa Paşa Camisinin kalem işlerinde orijinal örneklere yer yer rastlanırsa da bunların büyük çoğunluğu geç devirlere ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün 1950li yıllardan sonraki onarımlarında yapılmıştır Orijinal kalem işleri müezzin mahfili ile alt sıra pencerelerin tavanlarında görülmektedir Buradaki motiflerde kırmızı ve altın yaldız çok bol kullanılmış ve çiçekli bezemelere de geniş yer verilmiştir

Caminin minaresi XVIyüzyıla tarihlendirilmektedir Kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli olup, şerefesinin altı stalaktit ile kaplıdır

Cami avlusunun ortasında bulunan şadırvan mermer bir havuzun çevresinde kare kesitli altı ahşap direğin taşıdığı çatı ile örtülüdür Ahşap sütunlar arasında abdest alanlar için oturma sekileri yerleştirilmiştir

Medrese:
Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin güneydoğu kanadını oluşturan medrese, caminin solundaki Şeftali Kısığı Sokağı ile dış avlu arasında yer almaktadır Klasik Osmanlı üslubunda yapılan, üç tarafı revaklarla çevrili medresenin üç ayrı giriş kapısı vardır Bunlardan ikisi kuzey, diğeri de güney cephesindedir

Medrese 1500x1040 m ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, baklava başlıklı sütunların oluşturduğu bir revak avluyu çepeçevre dolaşmaktadır Bunların arkasında ise medrese hücreleri yer almaktadır Medresenin tümü moloz taş ve tuğla duvarlı olup, on yedi hücresi bulunmaktadır Bu hücreleri örten kubbeler tuğladandır Medrese hücrelerinden daha görkemli olan dershane, kare planlı olup üzeri sekizgen kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür Giriş kapısı üzerinde celi-sülüs yazılı bir kitabe bulunmaktadır Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Zamanın veziri Allah rızası için güzel bir medrese yapmıştı”

Medresede bezemeye yer verilmemiştir Orijinal yapımında da medresenin bezemelerinin olup olmadığı da kesinlik kazanamamıştır Dış pencerelerin taş kakmalarla süslendiği kaynaklarda belirtilmişse de bunu kanıtlayacak izlere rastlanmamıştır Dershane avlusunda bulunan kuyu üzerinde tavus kuşu motifi ile silik bir haç motifi görülmektedir Bu da kuyu ağzının bir Bizans yapısından getirildiğine işaret etmektedir

İmaret:
Çoban Mustafa paşa Külliyesinde, caminin sağında yer alan imaret, türbe avlusundan 265 m yüksekliğinde pencereli bir duvarla ayrılmıştır İmaretin girişi batıda olup, 500x550 mlik bir odadan aynı büyüklükte ikinci bir odaya geçilmektedir Duvarları gömme payeli, geniş kemerlerle bölünmüş bu mekanların yemek yenilen yerler olduğu sanılmaktadır Bunlara bitişik iki büyük ocaklı mekan ise, mutfaktır Bunların yanında kiler, fırın ve odun ambarları da bulunmaktadır

Kervansaray:
Çoban Mustafa Paşa Camisinin karşısında, Bağdat Caddesi ile Küçük Yazı Sokağında bulunan kervansaray dikdörtgen planlı bir yapıdır Kervansaray aynı eksen üzerinde bir giriş mekanı, bunun iki yanında iki ayrı ahır bölümünden meydana gelmiştir Ahır bölümleri arazi konumundan ötürü diğer yapıların daha altındadır

Yapımında tuğla ve taş kullanılan ve payelerle ikiye ayrılan kervansarayın girişi 240x510 m ölçüsünde basık kemerlidir Giriş bölümünün üzeri kubbe, diğer bölümler tonoz örtülüdür Buradan yan duvarlarında birer ocağın yer aldığı kare planlı, kubbeli bir diğer mekana, oradan da ahırlara geçilmektedir Simetrik plan düzenine göre yapılan ahırlar yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlı olup, dörder paye ile ikiye bölünmüştür

Bimarhane:
Günümüze ulaşamayan bimarhane, cami avlusunun solunda yer alıyordu Burada bulunan yapının bimarhane olduğu ileri sürülmüştür Bimarhane üzeri kubbelerle örtülmüş 10 odadan meydana gelmiştir Bunların önüne altı sütunun taşıdığı tonozlu bir revak yerleştirilmiş, ancak onlar da günümüze ulaşamamıştır

Bimarhanedeki odalar kemerli kapılarla avluya açılmaktadır Bu odaların içerisinde taş setler ve ocaklar bulunmaktadır

Kütüphane:
Yapı topluluğunun batısında, avlu kapısı üzerinde bulunan kütüphane iç içe iki kare oda görünümündedir Kesme taştan yapılmış tuğla sıraları ile de hareketlendirilmiştir Sokağa bakan ve diğerine göre daha yüksek olan odanın üzeri sekizgen bir kasnağın taşıdığı 350 m çapında bir kubbe ile örtülmüştür Bu odanın dördü sokağa, biri yanlara olmak üzere altı penceresi vardır Cami avlusuna bakan diğer oda ise tonoz örtülü olup, içerisi dört pencere ile aydınlatılmıştır

Çoban Mustafa Paşa kütüphaneye tefsir, tefsir şerhleri, hadis, hadis şerhleri, usul ve füru, fetva ve Kuran olmak üzere 165 cilt kitap vakfetmiştir Bu kitaplar İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesindedir

Türbe:
Yapı topluluğunun arkasında, mihrap yönünde ve ikinci avlunun ortasında bulunan Çoban Mustafa Paşa, türbesine öldükten sonra gömülmüştür

Klasik Osmanlı türbelerinin güzel bir örneği olan bu türbe sekizgen planlı, kesme taştan yapılmıştır Mermer kaplı girişin üzerini altı payenin taşıdığı bir çatı örtmektedir İç mekan 640 m çapında sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür Türbenin duvarları 350 m yüksekliğe kadar XVIyüzyıl çinileri ile kaplanmıştır Bu çiniler lacivert renkte, beyaz zemin üzerine çeşitli çiçek kompozisyonlarından meydana gelmiştir Ayrıca hatayiler, Rumiler, küçük yapraklar, goncalar, spiral dallar da bu kompozisyonu tamamlamıştır

Türbe avlusunda bir de mermer güneş saati bulunmaktadır

Dergâh:
Külliyenin avlusunda, kuzeybatı köşesinde yer alan dergah, kubbeli bir tevhidhane ve on iki derviş hücresinden meydana gelmiştir Derviş hücreleri 625x1690 m ölçüsündeki küçük bir avlunun etrafında sıralanmıştır Bunların önünde dokuz sütunun taşıdığı, meyilli bir çatının örttüğü revaklar bulunmaktadır Hücrelerin her biri kareye yakın dikdörtgen planlı olup, içlerinde ocak ve raflar bulunmaktadır

Dergahın Nakşibendi tarikatına ait olduğu söylenmektedir Ahşap kısımları zamanla harap olmuş ve 1865 yılında onarılmıştır

Darüşşifa ve Paşa Odaları:
Yapı topluluğunun doğusunda bulunan ve L biçiminde planı olan Darüşşifa yıkılmış ve günümüze ulaşamamıştır Darüşşifanın kubbeli odaları önünde de revakları olduğu sanılmaktadır Ayrıca avlunun kuzeydoğu köşesinde sekiz kubbeli oda bulunmaktadır Bu odalara paşa odaları ismi verilmiştir Odalar 525x525 m ölçüsünde kare planlı olup, içlerinde ocak ve rafları vardır Altta iki, biri de yukarıda olmak üzere her oda üçer pencere ile aydınlatılmıştır Bunların kubbe ve kubbe eteklerinde alçı palmetli bezemeler bulunmaktadır

Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin 1950 yılından sonra onarımına başlanmıştır Bu dönemde YMimar Alaaddin Özaktaş ve YMimar Süreyya Yücel külliyenin cami bölümünü restore etmiştir Ardından 1961-1970 yıllarında da YMimar Cahide Tamer külliyenin bütününü onarmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Hamamları

Süleyman Paşa Hamamı (Merkez)



Kocaeli Yukarıpazar Mahallesinde bulunan Süleyman Paşa Hamamı Sultan Orhan Gazi döneminde, XIVyüzyılda yapılmıştır XIVyüzyılda İzmitte yapılmış olan eserlerin en güzel örneklerinden biridir Çifte Hamam plan düzenindeki bu hamamın bir bölümü genişletilen yoldan ötürü kamulaştırılmış, kalan kısmında da Yukarıpazar İtfaiye grubu tarafından kullanılmıştır

Klinghardın rölövelerinden bu hamamla ilgili bazı bilgiler edinilmiştir Buna göre; hamamın soğukluk kısmı 950x950 m ölçüsünde olup, üzeri çatı ile örtülmüştür Soğukluktan yuvarlak bir kemerle 385x360 m ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen planlı ılıklığa geçilmektedir Bu bölümün üzeri iki kubbe ile örtülüdür Sıcaklık 385x385 m ölçüsünde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür

Hamamın kanalizasyon sistemi son derece ileri düzeyde yapılmış olup, bu sitemle de pis suları denize kadar ulaştırılmıştır

Mehmet Bey Hamamı (Orta Hamam) (Merkez)

Kocaeli il merkezinde, Fethiye Caddesi üzerinde, çarşı içerisindeki bu hamam Fevziye Camisini yaptıran Mehmet Bey XVIyüzyılda yaptırmıştır Hamamın yapım tarihini belirten kitabesi günümüze gelememiştir Mimar Sinanın eserlerinin listesini veren Tezkeretül Ebniyede Mehmet Bey Camisinin Mimar Sinan eseri belirtilmiş ise de hamamın Mimar Sinan tarafından yapıldığını gösteren herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır

Mehmet Bey Hamamı Pertev Paşa Hamamının bir benzeridir Ancak, Pertev Paşa Hamamında olduğu gibi çifte hamam plan düzeninde olmayıp tek hamamlar grubundandır

Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Soğukluk kısmı moloz taş ve kagir karışımı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür Ilıklık kısmı dikdörtgen planlı ve üç bölümlü olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür Kubbeli sıcaklığın içerisine altı köşeli bir göbek taşı yerleştirilmiştir Bunun yanı sıra sıcaklığın köşelerinde halvet hücreleri de yerleştirilmiştir Yıkanma hücrelerinin doğusunda bulunan iki hücre diğerlerine göre çok daha büyüktür

Yalı Hamamı (Merkez)

Kocaeli Kemal Paşa Mahallesinde Yalı hamamı Sokağında bulunan bu hamam, deniz kıyısına yakınlığından ötürü Yalı Hamamı ismi ile tanınmıştır Kitabesi bulunmamaktadır Yapı üslubundan XIXyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır

Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Moloz taştan yapılmış olan hamamın soğukluk kısmının üzeri ortada tam, iki yanda da onu destekleyen yarım kubbelerden meydana gelmiştir Ilıklık ve sıcaklık kareye yakın planlı olup, ılıklığın üzeri beşik tonoz, sıcaklığınki ise iki küçük kubbe ile örtülüdür

Yakın tarihlerde yapılan onarım ve eklerle özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir

Yeni Hamam (Merkez)

Kocaeli İstanbul Caddesinde bulunan bu hamamın kitabesi bulunmamaktadır yapı üslubundan XVIIIyüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır

Plan düzeni olarak İstanbul Cağaloğlu Hamamı ile çok yakın benzerlikleri bulunmaktadır Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelen hamam, kesme ve moloz taştan yapılmıştır Önündeki camekan kısmı yıkılmıştır Soğukluk bölümü oldukça yüksek çifte bir kubbe ile örtülüdür Sıcaklık dikdörtgen planlı olup, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür Bu bölümün dört köşesine birer özel yıkanma yeri, aralarına da açık yıkanma yerleri yapılmıştır

Çoban Mustafa Paşa Hamamı (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi Gölcükönü Meydanı, Bağdat Caddesi ile Küçük Yazı Sokağı, Çömlekçi Bayırı ve Odunkapısı sokakları arasında bulunan Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin bir bölümünü oluşturan bu hamam, Çoban Mustafa Paşa tarafından 1524 yılında yaptırılmıştır
Halk arasında Çarşı Hamamı ve Çifte Hamamlar olarak da adlandırılmaktadır

Hamam simetrik düzende çifte hamam plan tipinde olup, düzgün kalker taşından yapılmıştır Alt pencerelerinin kemer ayaklarına kadar üçer sıra tuğla ve bir hatıl ile dış cepheye hareketli bir görünüm verilmiştir Pencere kemerleri de tuğlalarla örülmüştür Hamamın girişine ayrı bir özen gösterilmiş, kapı açıklıkları mermerden yassı kemerlerle örülmüş, üzerine de kalker taşından sivri kemerler yerleştirilmiştir

Hamamın soğukluk kısmı dikdörtgen planlı olup, üzerini 12 m yüksekliğinde bir kubbe örtmüştür Bu kubbe üzerinde aydınlık feneri bulunmaktadır Soğukluğun çevresinde 130 m genişliğinde sedirler ve nişler sıralanmıştır Ortasında da sekiz köşeli bir havuz bulunmaktadır Ilıklığın sağ tarafında iki hela, karşısında ise yıkanma hücreleri bulunmaktadır Sıcaklık bölümü oldukça geniş olup, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Ortada göbek taşı, köşelerde de halvet hücreleri bulunmaktadır

Çoban Mustafa Paşa Hamamının kadınlar ve erkekler kısmı birbirlerinin eşidir Her iki yapıda da simetriye önem verilmiş ve birindeki en ince detay diğerinde de tekrarlanmıştır Hamam çeşitli zamanlarda onarım görmüş olup, günümüzde halen kullanılmaktadır

Menzilhane Hamamı (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesinde, Menzilhane Mahallesinde, Sultan Orhan Camisi'nin yanında bulunan hamamın yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir Cami ile hamamın yapı üslubu ve kullanılan malzemenin birbirine çok yakın benzerliklerinin oluşundan ötürü her ikisinin de aynı zamanda yapıldığı sanılmaktadır Bunun yanı sıra Matrakçı Nasuhun Gebze ile ilgili minyatüründe de Orhan Gazi Camisinin yanı başında bir hamam görülmektedir

Menzilhane Hamamı küçük bir yapı olmasına karşılık ilginç bir plan düzenine sahiptir Ancak 1970li yıllardan sonra hamamı işletenler kendi görüşlerine göre bir takım ekler yapmışlar ve bu da hamamın orijinalliğinden uzaklaşmasına neden olmuştur

Hamamın batı yönündeki dışa hafif çıkıntılı girişi üzerinde bir kitabe yeri varsa da rumi ve kıvrık dallardan oluşmuş bordür içerisindeki kitabe günümüze gelememiştir Hamamın girişi ahşap ve düz tavanlıdır Üç cephesine de oldukça yüksek ikişer pencere açılmıştırSoğukluk kısmı küçük bir kubbe ile örtülmüş Buradan dikdörtgen planlı sivri kemerlerle bölümlere ayrılmış sıcaklığa geçilmektedir Sıcaklık kare planlı olup, üzerini pandantiflerin taşıdığı bir kubbe örtmüştür Halvetin yanında tonozlu küçük yıkanma hücresi bulunmaktadır Hamamın kuzeyine üzeri tonozlu bir sarnıç ve bir de külhan eklenmiştir

Çarşı Hamamı (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesinde, Cumhuriyet Caddesi ile Hamam Sokağı arasında bulunan bu hamamın kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi ile banisi bilinmemektedir Kapı üzerindeki kitabelik yeri boş bırakılmıştır Büyük olasılıkla bu hamam Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin yapımından önce (1523-1534), külliyenin yapımında çalışan işçilerin yıkanması için yapılmıştır

Hamam kesme ve kaba taştan yapılmıştır Hamamın giriş kapısı yuvarlak kemerli olup, dikdörtgen silmeli bir çerçeve içerisine alınmış ve böylece görkemli bir görünüm elde edilmiştir Kare planlı soğukluğun üzeri trompların taşıdığı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Buradan geçilen sıcaklık bölümü yine kare planlı olup, merkezi kubbe ile örtülüdür Hamam değişik zamanlarda onarılmış olmasına rağmen orijinalliğini korumuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Sarayları

Diocletianus Sarayı (Merkez)

Kocaeli Kemalpaşa Mahallesinde Eski İstanbul Caddesi üzerinde bulunan Diocletianus Sarayını Roma İmparatoru Diocletianus (MS284-305), Nicomediada (İzmit) tiyatro, hipodrom ve Pazar yerinin yanı sıra yaptırmıştır Romalı tarihçi Libianus 358de şehrin geçirdiği büyük bir depremden sonra bu sarayın yapıldığını belirtmekte ve aynı zamanda sarayın mükemmelliğine değinmektedir:

“Bu şehir ağaçlar ve bahçeler içinde denizden akropole kadar teraslar biçiminde uzanırdı Buradaki Helenizme ait her şeyin en güzelleri ve en mükemmelleri bulunurdu Bu haşmeti imparator sarayının denize akseden gölgelerinde görmek mümkündür Bu heybetli tablonun önünde yer alan liman her zaman gemilerle dolu olarak muhteşem tabloyu tamamlayan bir motiftir”

Diocletianus Sarayının yeri kesinlik kazanamamıştır Bunun da nedeni İstanbul Caddesi üzerindeki yol yapımı ve yeni yapılanma bu sarayın kalıntılarını ortadan kaldırmıştır Kaynaklardan öğrenildiğine göre; saray mermerlerle kaplı son derece görkemli bir yapı idi Günümüze yalnızca çevredeki blok binaların altında kalan sarnıç kalıntıları gelebilmiştir

Abdülaziz Sarayı (Av Kasrı) (Merkez)



Kocaeli Kemalpaşa Mahallesinde bulunan Abdülaziz Av Köşkü, Abdülaziz Sarayı, Av Kasrı, Küçük Saray ve Hünkâr Köşkü isimleriyle tanınmaktadır İzmit Körfezine hakim, çam ağaçları arasındaki bu yapı Sultan Abdülaziz (1861-1876) döneminde, Anadolu demiryollarının ilk bölümünü oluşturan Haydarpaşa-İzmit arasındaki 89 km lik yolun 1875te hizmete girmesi ve padişahın yapılacak törene gelmesi nedeniyle yaptırılmıştır Bunun yanı sıra avlanmaya düşkünlüğü ile tanınan Sultan Abdülazizin zaman zaman bu yöreye gelip avlandığı iddia edilmişse de bunu kanıtlayacak belgeye rastlanmamıştır

Sultan Abdülaizi Sarayının mimarı Kirkor Amira Balyanın oğlu, Mimar Karabet Amira Balyandır Karabet Amira Balyan bu sarayın yanı sıra İzmitte bir çuha fabrikası ile Herekede kumaş ve halı fabrikası yapmıştır

Sultan Abdülaziz Sarayı, mabeyn dairesi ve muhafızların bulunduğu yapılarla oldukça geniş bir alana yayılmıştır Bu yapılar uzun süre Jandarma İl Komutanlığı, Ziraat Müdürlüğü ve Adliye olarak kullanılmış, yapılan onarımlar sonucunda da orijinalliğini büyük ölçüde yitirmiştir Abdülaziz Sarayı ise Cumhuriyetin ilanından sonra bir süre Hükümet Konağı olarak kullanılmış, daha sonra Kocaeli Müzesi olmuştur



Saray XIXyüzyıl sonlarında Türk yapı sanatına egemen olan eglektik ve ampir üslupların bir araya getirildiği bir mimariyi yansıtmaktadır Sarayın yapım tarihi kitabelerinin bozulmasından ötürü kesinlik kazanamamıştır Sarayın geniş avlu duvarlarından bazıları günümüze ayakta gelebilmiştir Saat Kulesi yönünde anıtsal bir avlu giriş kapısı bulunmaktadır XIXyüzyıl Avrupa mimarisi üslubunda yapılan bu giriş kapısı mermerden olup, girişin iç ve dış cephelerinde, yüksek kaideler üzerinde ikişer yuvarlak sütun ve kitabeler bulunmaktadır Bu kitabelerin üzeri bir dönem sıva ile kapatılmış, 1978-1979 yıllarında sıvalar kaldırılmış ve altından yeşil zemin üzerine altın yaldızlı kitabeler ortaya çıkarılmıştır Bu kitabelerde sarayın Abdülaziz döneminde yapıldığı yazılıdır

Dış görünümü ile mermer kaplı, iki katlı bir yapı olan saray, ince uzun kemerli pencereleri ile Kocaelinin karakteristik bir yapısıdır Pencerelerin kenarlarındaki kuvvetli kornişler kolonlarla birlikte tüm cepheye hareket kazandırmıştır Yuvarlak kemerli giriş kapısından mermer döşeli büyük bir salona girilmektedir Bu salonun iki yanında aynalı iki büyük oda ve arkasında da hizmetkarlara ait küçük bir oda, tuvalet ile üst kata çıkan gizli bir servis merdiveni bulunmaktadır Sarayın ikinci katına tek yönlü başlayıp, ikiye ayrılan anıtsal mermer bir merdivenle çıkılmaktadır İkinci katta büyük bir divanhane, onun iki yanında dinlenme ve yatak odaları, tuvalet, tümüyle mermer kaplı bir banyo bulunmaktadır Fransadan özel olarak getirilmiş parkelerle kaplı olan ikinci katın pencerelerinin ahşap doğramaları beyziye yakın şekildedir Bunun sonucu olarak da pencerelerde büyük boyda camlar yerine küçük camlar kullanılmıştır

Sarayın ikinci katında özellikle tavanlarda bezemeler ve resimler bulunmaktadır Fransız ressamı Sassonun eseri olan tavan bezemeleri sıva üzerine yağlı boya ile yapılmıştır Aynı zamanda alt katın giriş tavanına da aynı ressam büyük bir madalyon yapmış, dışında kalan yerlere de geometrik geçmelerle kıvrık dallar yerleştirmiştir Küçük iki madalyon içerinse ağaçlar arasında koşan bir geyik ve bir de aslan resmedilmiştir Alt katın yan odalarının tavanları da oldukça basit çizgili, kıvrık dallar, çiçekler, meyveler ve çeşitli manzaralarla doldurulmuştur İkinci kata çıkan merdiven üzerinde stilize palmetli yıldızların bulunduğu küçük bir madalyon görülmektedir Bunun dışında kalan boş yüzeyler çiçek buketleri dörtgenler içerisine alınarak hareketli bir görünüm kazandırılmıştır

İkinci katın divanhanesinin tavanı kasrın en zengin bezemelerine sahiptir Burada bayrak, mızrak, kılıç, boru, balta ve terazi resimlerinden oluşan kompozisyonlar bulunmaktadır Aralarına da güneş ışınları içerisinde Sultan Abdülazizin küçük tuğraları yerleştirilmiştir Burada da kıvrık dallar, çiçekler ile tüm yüzey doldurulmuştur Divanhanenin en önemli yağlı boya resimleri arasında, fırtınalı bir havada dalgalarla boğuşan, buharlı, yelkenli ve tek bacalı bir gemi görülmektedir Diğer yağlı boya resimlerde arkasında dağların bulunduğu bir liman, önünde demir atmış buharlı ve yelkenli gemiler görülmektedir Buradaki bir diğer resimde ise, karanlık bir havada kayalıkların önünde yelkenli bir kalyon görülmektedir Bu resimlerde ressamın imzası bulunmamaktadır

Sultan Abdülaziz Sarayında bazı tarihi olaylar olmuştur Atatürk Kocaeli grubunu denetlemek üzere 18-20 Haziran 1922de buraya gelmiş, Fransız yazarı Claude Farrére ile burada görüşmüştür Bunun ardından Atatürk 16-21 Ocak 1923te İzmit Basın Toplantısını burada düzenlemiştir Atatürk işgal altındaki İstanbul gazetelerinin başyazarlarını da burada kabul etmiş, devrimlerle ilgili günün koşullarından söz edilmiştir Ancak, bu toplantının bazı bölümlerinin yayınlanmaması için de bir karar alınmıştır

Saray 28 Haziran 1967de Kocaeli Müzesi olmuştur Yeni müzenin Fuar Alanına taşınmasına kadar da bu işlevini sürdürmüştür

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Çeşmeleri

Tarihi kaynaklardan öğrenildiğine göre İzmitte tarih boyunca çok sayıda çeşme ve sebil yapılmıştır Ancak bu çeşmelerin büyük çoğunluğu kente 1933 yılında Paşa Suyunun getirilmesi ile kendi haline bırakılmış ve bunların yıkılmalarına olanak sağlanmıştır Çeşmelerden bazıları da yeni açılan yol ve caddelerden ötürü yıkılmıştır Bu çeşmeler arasında; Selçuklu döneminde yapıldığı sanılan Tozluzade Çeşmesi 1966 yılında yıkılmıştır Kocaeli Müzesine rastlantı sonucu getirilen Hasanağa Çeşmesi (1882) Ulugazi İlköğretim Okulu yakınında Hacı Mehmet Ağa çeşmelerinin kitabeleri bu yıkımdan arta kalan örneklerdir Bunların yanı sıra Gebzede Hamam Çeşmesi, Orun Mustafa Çeşmesi, Meydan Çeşmesi günümüze gelemeyen çeşmeler arasındadır

Canfeda Kethuda Kadın Çeşmesi (Merkez)

Kocaeli İzmit Körfezine hakim tepede, İç Kalenin ortasındaki set üzerinde yer alan Orhan Gazi Camisinin avlu kapısının karşısında bulunan bu çeşme Orhan Gazi Camisi ile beraber yaptırılmıştır Daha sonra Canfeda Kethüda Kadın 1826 yılında çeşmeyi yenilemiş, Sultan IIMahmutun hazinedar ustası Suada Usta tarafından tamir edilmiştir

Çeşmenin üzerinde Canfeda Kethüda Hatunun 1826 yılında yeniden yaptırdığını gösteren sülüs yazılı kitabesi bulunmaktadır:

Kitabe:

Sahibül hayrat Canfeda Kethüda Kadın merhumenin İzmitin midderununda inşa ve icrasına muvaffak oldukları
Çeşmeleri su yollarının müruru zaman ile müşrif-i harap ve muattal olmakla
Muahharem menbaında külliyen tamir ve çeşmelere icrâya muvaffak olan hâlâ serlevhâ
Şehinşah-ı Cihân Hazret-i gazi Sultan Adli Mahmud Hân meddei zilâl-i
Devletehû ilâ âhır-id-devran efendimiz Hazretlerinin haremi saray-ı humayunlarından hazinedir ustalık
Rütbe-i celilesi ile şerefyabolan aliyyetüs şân suada usta hazretlerinin imarına muvaffak oldukları hayratıdır H1242 (1826)

Çeşme tümüyle mermer kaplı olup, yuvarlak ayna taşının üzerinde barok bezemeli kitabesi bulunmaktadır Önünde yalak taşı, arkasında da dikdörtgen planlı su haznesi bulunmaktadır

Mısırlıoğlu Çeşmesi (Merkez)

Kocaeli Hacı Hasan Mahallesi, Alaca Mescit Sokağında bulunan bu çeşme, Mısırlıoğlu isimli bir kişi tarafından 1713te yaptırılmıştır Çeşme üzerindeki, sülüs yazılı kitabesi çok aşındığından yeterince okunamamıştır

Çeşme Kocaelindeki sayıca çok azalan iki cepheli çeşmelerden birisidir Çeşme ayna taşı, yalak ve arkasındaki su haznesinden meydana gelmiştir

Pertev Paşa Çeşmesi (Merkez)

Kocaeli Yeni Cuma Mahallesinde, eski İstanbul-Ankara Karayolunun yanında bulunan Pertev Mehmet Paşa Cami avlusunun güneybatısına da iki bölümden bir çeşme bulunmaktadır

Nymphaion Çeşmesi (Merkez)

Kocaeli Tepecik Mahallesinde, İstanbul Caddesi, Yeni Turan İlköğretim Okulu yanındadır Temelleri günümüze ulaşabilen bu anıtsal çeşme MSIIyüzyılda yapılmıştır

Nymphaionun günümüze gelen kalıntılarından ve temellerinden anlaşıldığına göre, Anadolu'nun en büyük çeşmelerinden olduğu anlaşılmaktadır Çeşme Korint düzeninde, sütunlarla süslenmiş bir cephesi bulunuyordu Bu cephesinde de kitabesi bir kemer üzerine oturtulmuştur 1930 yılında burada yapılan temel kazıları sırasında Nymphaiona ait mimari parçalar ve heykeltıraşi örnekleri ortaya çıkarılmıştır

Hünkar Çeşmesi (Gebze)



Kocaeli Gebze ilçesi, Hünkar Çayırı denilen yerde bulunan bu çeşme, IVMehmet zamanında, Sadrazam İbrahim Paşa tarafından, Fatih Sultan Mehmet anısına 1659 tarihinde yaptırılmıştır Çeşmenin önüne Fatih Sultan Mehmetin bir anıtı dikilmiştir Halk arasında Fatih Sebili diye de adlandırılan çeşme, Fatih Sultan Mehmetin otağını kurduğu yerdir

Fatih Sultan Mehmet'in 27 Nisan 1481 cuma günü İtalya üzerine yapılacak bir sefer için üç yüz bin kişilik ordusuyla Üsküdar'dan İzmit'e doğru yola çıktığında, ordusuna mola verdiği ve otağını kurdurduğu çayırlık alana “Hünkar Çayırı” denilmektedir Günümüzde bu alan Çayırova adıyla anılmaktadır Çeşme yakın tarihlerde onarım görmüştür

İbrahim Paşa (Çarşı) Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli, Gebze ilçesinin merkezinde, Eski Çarşının ortasında, Çoban Mustafa Paşa Hamamının yanı başında bulunan bu çeşme, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşanın kethüdası ve Veziri İbrahim Paşa tarafından 1664 yılında yaptırılmıştır Çeşme üzerindeki kitabesinde İbrahim Paşanın ismi ve Ebcet hesabı ile düşürülen tarihi okunmaktadır

Kitabe:

”Ayn İbrahim der kıl müsamil zemzemin
h1075 (1664)

Bu çeşmenin yapılması ile birlikte halk arasında bir mersiye söylenmiştir:

İbrahim Paşa kuyu kazmış
Dokuz arşın eni boyu
Terazi ile gelir suyu
Çeşmesi var Gebzenin
Bundan evvel harab oldu
Bir efendi sebep oldu
Elli üçte tamir oldu
Bu çeşmesi Gebzenin

Çeşme 6 m eninde, 6 m yüksekliğinde kare planlıdırÜzeri piramidal bir çatı ile örtülüdür Çeşmenin üç yönünde ayna taşları ile musluklar, kuzeyinde su deposu yer almaktadır Suyunun akışı Terazi Sistemi ile sağlanmıştır Çeşme 1933 yılında onarılmıştır

Eskihisar Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesinde Eskihisarda bulunan bu çeşme, 1772 yılında yaptırılmıştır Banisi bilinmemektedir Çeşme 1850 yılında onarılmıştır

Çeşme kare planlı olup, üzeri piramidal çatı ile örtülmüştür 2 m yüksekliğindeki çeşmenin ön ve arka yüzü 270 m, yan kısımları 315 mdir Günümüze harap durumda gelebilen çeşmenin kitabesi orijinal halini korumuştur Çeşme çeşitli dönemlerde yapılan onarımlar nedeni ile özelliğini yitirmiştir

Arapçeşme (Gebze)

Kocaeli, Gebze ilçesi Arapçeşme Mahallesinde bulunan bu çeşmenin kitabesi bulunmadığından banisi ve yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Yapı üslubundan Osmanlı dönemine, XVIII yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır

Çeşme kesme taştan yapılmış olup, üç yönünde musluk ve yalağı bulunmaktadır Taşlarının renginden ötürü bu ismi aldığı sanılmaktadır Çeşme 1946 yılında onarım geçirmiştir

Papaz Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesinde bulunan en eski çeşmelerden biri olup, kitabesi bulunmadığından banisi ve yapım tarihi ile ilgili bilgi bulunmamaktadır

Çeşmenin bir Rum Ortodoks papazına izafeten yaptırıldığı söylenmektedir Bu çeşmenin hemen yakınında bir kilisenin temel kalıntıları bulunmaktadır Bizans dönemine ait olduğu sanılan çeşme günümüzde harap durumdadır

Namazgâh Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi girişinde, eski Ankara-İstanbul yolu üzerinde bulunan bu çeşmenin, burada bulunan bir namazgâha ait olduğu bilinmektedir Bundan ötürü çeşmeye Namazgâh Çeşmesi ismi verilmiştir Günümüze harap durumda gelebilen kitabesinden, El Haç Abdi kerimesi tarafından 1773 yılında hayrat olarak yaptırıldığı öğrenilmektedir Ayrıca onarım kitabesinde de 1923 yılında onarıldığı belirtilmektedir

Çeşme günümüze gelememiştir

Çatalçeşme (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi, Tavşancıl Beldesi, Çerkeşli yolu üzerinde bulunan bu çeşmenin kitabesi bulunmamaktadır Bizans dönemine ait olduğu sanılan çeşmenin bir aslan başından ibaret musluğu bulunmaktadır Yakın tarihlerde bu musluğu kırılmış olan çeşme, günümüzde harap durumdadır

Galipağa Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesinde, Bayramoğlu yolunun Darıca girişinde bulunan bu çeşme, Darıca eşrafından Galipağa tarafından 1937 yılında yaptırılmıştır Çeşme birkaç kez onarım görmüş olup, günümüzde kullanılmaktadır

Banara Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesinde bulunan Banara Çeşmesinin tarihi Roma dönemine kadar inmektedir Eski İstanbul-Bağdat kervan yolu bu çeşmenin önünden geçiyordu Günümüzde harap bir durumda olan çeşmenin restorasyonu Gebze belediyesi tarafından yapılmaktadır

Kuşuncubaşı (Yolcuönü) Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi, Tavşancıl Beldesinde bulunan bu çeşmeyi kitabesinden öğrenildiğine göre, Kurşuncubaşı Hacı Hüseyin 1899 yılında yaptırmıştır Hacı Hüseyin Milli Mücadele yıllarında Yahya Kaptana evini tahsis etmiş ve yakalandığı güne kadar da orada yaşamıştır

Tavşancılda yaşayanlar Hıdrellez eğlencelerini bu çeşmenin bulunduğu yerde yapmışlardır Bu çeşme gereksiz yere 1990 yılında yıktırılmıştır Çeşmenin mimari yapısı kadar Yahya Kaptana yakınlığı olan Minareci Hacı Hüseyinin tarihi belge niteliğindeki çeşmesinin yıkılması üzüntü vericidir

Çarşı Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi, Tavşancılda bulunan bu çeşme, kitabesinden öğrenildiğine göre Kara Ali tarafından 1766 yılında yaptırılmıştır Çeşmenin banisi Kara Ali ile çeşmeyi yapan Besim Ustanın ismi çeşme duvarlarından birisine madalyon içerisine yazılarak yerleştirilmiştir Bu çeşme de Belediye iş hanının yapımı sırasında, 1988 yılında yıktırılmıştır

Hallaçdere Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi, Tavşancıl beldesinde bulunan bu çeşme Derviş İbrahim tarafından 1802 yılında yaptırılmıştır Çeşmeyi yapan usta Tavşancıllı Muhammed Reis Ustadır

Kitabeli olan çeşme, köfeki taşından yapılmış olup ön yüzünde ayna taşı ile su yalağı bulunmaktadır

Şakir Çeşmesi (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi Tavşancıl beldesinde bulunan bu çeşme, kitabesi bulunmadığından yapım tarihi bilinmemektedir Ancak üzerini örten beton kaplamanın altında kesme taştan yapıldığı görülmektedir Büyük olasılıkla Bizans döneminden kalmış, Osmanlı döneminde de yenilenerek kullanılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Saat Kulesi



İzmit, Kemalpaşa Mahallesinde Av Köşkü ile Atatürk Heykeli arasında, tepe üzerinde yer alan Saat Kulesi'ni, İzmit Mutasarrıfı Musa Kazım Bey tarafından Sultan II Abdülhamit'in tahta çıkışının 25 Yıldönümü nedeniyle yaptırmıştır Saat Kulesinin mimarı, Mimar Vedat Beydir

Saat Kulesinin üç tarafında bulunan sebillerin alınlığında ve kapısı üzerinde kitabeler bulunmaktadır Bu kitabelerde “1318 Belediye etti inşa bu kule ile çeşme-i Seyit Kamariye” yazılıdır Orta kattaki yuvarlak kartuş içerisinde de Sultan IIAbdülhamitin tuğrası bulunmaktadır Kulenin giriş kapısı yanındaki Türkçe bir kitabeden de SEKA tarafından 1970te onarıldığı yazılıdır

Saat Kulesi, köşelerinde ikişer sütun ve kenarlarında yuvarlak kemerli sebiller bulunan kare bir kaide üzerinde yükselmektedir Sebiller basık yuvarlak niş şeklinde olup, silmelerle çevrelenmiştir Ayrıca sebillerin profilli birer teknesi bulunmaktadır Buradaki sebilli kaide üzerinde yükselen kulenin köşeleri pahlanmış kare prizma şeklindedir Kaide ile gövde arasına bir balkon yapılmıştır Bundan sonra gövde enine üç silme ile dört kata bölünmüş, üzeri de piramidal bir külah ile örtülmüştür Geniş saçakları olan bu külahın altında dört yöne yönelik birer saat kadranı yerleştirilmiştir Neo-Klasik üslupta yapılan Saat Kulesinin her köşesinde silmeli, ince uzun birer pencere bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Anıtları

Atatürk Anıtı (Merkez)



Kocaeli il merkezinde, Sultan Abdüaziz Sarayı ile İstasyon arasındaki tepe üzerinde bulunan Atatürk Anıtını Nijat Sirel 1933 yılında tunçtan yapmıştır
Mermerden dikdörtgen yüksek bir kaide üzerinde Atatürk, asker üniforması ile tasvir edilmiştir Sırtında pelerini ile Atatürk denize yönelik sağ kolunu ileriye doğru uzatmıştır Bu şekilde uygarlığın batıda olduğu simgesel olarak tanımlanmıştır
Heykelin kaidesi üzerinde Atatürkün Lozan Konferansı sırasında İzmitte yapmış olduğu konuşmalar bölümler halinde yazılmıştır Atatürk'ün bu heykeli yakınındaki saat kulesi ve Abdülaziz Sarayı ile birlikte Kocaeli'nin simgesi konumundadır

Hannibal Anıtı (Gebze)



Kocaeli Gebze ilçesinde TÜBİTAK arazisi içerisinde Hannibalin mezarının bulunması için XIXyüzyıldan itibaren büyük çaba gösterilmiş, ancak kesin bir sonuç alınamamıştır Atatürk 1934 yılında bu konu ile ilgilenmiş, mezarının bulunmasını ve etrafının düzenli bir park haline getirilerek, üzerine bir anıt dikilmesini istemiştir Bunun üzerine araştırmalar yoğunlaştırılmış ve bugünkü TÜBİTAK arazisi içerisinde bulunan Hannibal Tepe üzerinde durulmuştur Mezarın bulunamamasına karşılık Atatürkün bu isteği 1981 yılında gerçekleştirilmiştir

Hannibal Anıtının yapımına 1980 yılının sonlarında başlanmıştır Kocaeli valiliğinin, Karayollarının, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının ve TÜBİTAKın ortak çalışmaları ile anıt tamamlanmıştır Kültür Bakanı Cihan Baban tarafından 24 Temmuz 1981 günü anıt açılmıştır

Hannibal Anıtı 900 m2lik bir alanı kapsayan beş ayrı bölüm halindedir Bu bölümlere Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca olmak üzere Hannibalin kısa yaşam öyküsünü anlatan mermer kitabeler yerleştirilmiştir Bu kitabelerde:

“Bu anıt, Atatürkün doğumunun 100Yıldönümünde büyük komutan Hannibale olan beğenilerin bir ifadesi olarak yapılmıştır Hannibal, Kartacanın ünlü bir komutanı ve devlet adamıdır247 yılında, Kuzey Afrikada doğmuş, Romayı yok etme duyguları içerisinde yetişmiştir



Babası Hamilkar Barkasın Romaya karşı başlattığı ve tarihe Pön Savaşı adı ile geçen çarpışmaları sürdürmüştür Ünlü Roma yürüyüşü bu komutan tarafından düzenlenmiş ve fillerle güçlendirdiği ordusu ile Romalıları İtalyada, Barlettada yenmiştir

Pek çok askeri zafer kazanan Hannibal Romalılara karşı başlattığı yeni bir savaş için Suriye Kralı Prussiasın yardımını sağlamaya çalışmış ancak, başarılı olamamıştır

Bithynia Kralı tarafından Romalılara teslim edileceğini öğrenmesi üzerine Bihynia topraklarında Libyssada intihar ederek MÖ183 yılında ölmüştür” Yazılıdır

Hannibal Anıtı 25 ton ağırlığında, Herekeden getirilen puding taşından yapılmıştır Anıtın ortasına İstanbul Arkeoloji Müzeleri Heykeltıraşı Nejat Özatayın yapmış olduğu Hannibalin portresi yerleştirilmiştir

Yahya Kaptan Anıt Mezarı (Gebze)



Kocaeli Gebze ilçesi, Tavşancılda bulunan Yahya Kaptanın Anıt Mezarı, Atatürkün isteği üzerine, öldürüldüğü yer olan Tavşancılda yaptırılmıştır

Yahya Kaptan Milli Mücadele sırasında İzmit bölgesinde Milli Mücadeleyi örgütleyen kişidir Yahya Kaptan 1910 yılında Makedonyada amcasına saldıran bir Bulgarı öldürerek dağa çıkmıştır O yıllarda Balkan ülkelerinde Osmanlı otoritesi çok zayıflamıştı Yahya Kaptan kendi çetesini kurarak Bulgarlara karşı mücadele etmiş ve çete reislerine verilen Kaptan unvanını almıştır Balkan Savaşından sonra İstanbula gelerek Teşkilat-ı Mahsusaya katılmıştır Bundan sonra Sırplara karşı sabotajlara, Halil paşanın Irak cephesindeki mücadelesinde faal olarak görev almıştır

IDünya Savaşı sonunda İttihatçılar ile birlikte mücadeleye girişmiş, ittihatçıların menzil grubunda Anadoluya malzeme ve insan aktarımını sağlayan Kocaeli Yarımadasını kontrol altında tutmuştur Milli Mücadele sırasında bölgeyi örgütlemiş ve Atatürke bağlılığını bildirmiştir

İstanbul Hükümetinin Jandarma Komutan Vekili Hilmi komutasındaki askeri birlik tarafından Tavşancılda kuşatılarak yakalanmış ve öldürülmüştür Yahya Kaptan öldürüldüğünde 29 yaşında idi Atatürk Yahya Kaptanın öldürülüşünden son derece etkilenmiş, Nutukta Yahya Kaptan olayına uzun yer vermiş ve Onun için devrim tarihimizin en önemli kişilerinden biri olarak söz etmiştir

Karamürsel Bey Anıt Mezarı (Karamürsel)



Kocaeli Karamürsel ilçesi büyük mezarlığında bulunan Karamürsel Beyin anıt mezarının batı tarafında taşa oyulmuş bir kadırga resmi bulunmaktadır

XIVyüzyılda yaşamış Türk komutanlardan olan Mürsel Bey, savaşlarda gösterdiği kahramanlık ve cesur davranışlarından dolayı Kara unvanı ile anılmıştır Mürsel Bey denizcilik yönünden bilgisinden ötürü Osmanlı Beyliği içerisinde ün yapmıştır Marmarada Osmanlının deniz gücünün kurulmasında büyük payı olmuş, bugünkü Karamürselde 1327 yılında ilk Osmanlı tersanesi kurulmuş, savaş gemilerinin yapımına başlanmıştır Osmanlılar denizciliği teşkilatlandırmış ve Karamürsel Bey de Osmanlı Devletinin ilk Derya beyi olmuştur Karamürsel Beyin vasiyetinde “Ölünce beni öyle bir yere gömün ki; sırtım dağlara dayansın, kucağıma denizi verin, daima Donanmayı göreyim” demiştir

Karamürsel Bey öldükten sonra gömüldüğü Pronektosa Karamürsel ismi verilmiştir Karamürsel Beyin anıtı Karamürsel belediyesi tarafından yapılmış, 4 Temmuz 1976da açılmıştır Anıtın altındaki beyaz mermer kitabeye Karamürsel Beyin kısa bir özgeçmişi yazılmıştır
Mürsel Bey'in mezarının üzeri, dört ayak üzerine oturtulmuş çadır şeklinde modern bir üst örtü ile kapatılmıştır

Akçakoca Anıtı (Kandıra)



Kocaeli Kandıra ilçesi Kefken yolu yakınındaki Babadağda, Kocaelinin fatihi Akçakoca Beyin anıt mezarı bulunmaktadır

Akçakoca, Osman Gazinin kumandanlarından olup, Sakarya ve İzmite akınlar yapmış ve buralardaki Bizans kalelerini ele geçirmiştir Osman Gazinin oğlu Orhan Beyin şehzadeliği sırasında Ona hocalık da yapmıştır Akçakoca 1328 yılında Kandıra yakınlarında ölmüştür

Akçakocanın mezar anıtı 1974 yılında yapılmıştır Anıt dışa açık piramidal gövdeli olup, yüksek bir podyum üzerine mezar lahti yerleştirilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Köprüleri

Kanuni Sultan Süleyman (Dil İskelesi) Köprüsü (Gebze)



Kocaeli Gebze ilçesi Dil İskelesi Mevkiinde, Dil İskelesi Suyu üzerinde bulunan ve Mimar Sinanın eseri olan bu köprü XVIyüzyılda yapılmıştır Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Subasan Vadisindeki bu köprü aynı zamanda Bağdat yolunun bir bölümüdür

Kesme kalker taşından yapılan bu köprü, üç gözden meydana gelmiş, 4524 m uzunluğunda, 620 m enindedir Ortadaki büyük gözün açıklığı 1060 mdir Köprünün tempan duvarları ile kemerlerinde kullanılan taşlar diğer köprülerde karşılaşılan taşlardan çok daha küçük ölçüdedir Kemerdeki kilit taşı dışarıya doğru çıkıntılı bir şekilde yerleştirilmiştir Köprünün ana gözünün iki yanında ayaklar üzerinde yuvarlak kemerli, hafifletme gözlerine yer verilmiştir Ayrıca sağ tarafta, köprü ucunda da küçük bir tahliye gözü bulunmaktadır Köprü ayakları ile selyaranlarda büyük boyutlu taşlar kullanılmıştır Selyaranların menba tarafında olanlar sivri, mansap tarafında olanlar ise dikdörtgen şekildedir

Köprü harap olmasından ötürü 1972 yılında Karayolları tarafından onarılmış, yıkılan korkuluklarla selyaranlar ve baba taşları yenilenmiştir Günümüzde İstanbul tarafındaki baba taşı orijinal, diğerleri yenilenmiştir Bu arada köprünün üzeri de betonla kaplanmıştır

Valide Sultan Köprüsü (Karamürsel)

Kocaeli Karamürsel ilçesi, Karamürsel-Yenişehir yolu üzerinde bulunan bu köprü Karamürsele 25 km uzaklıktadır Yalak Deresi üzerindeki köprünün kitabesi günümüze gelememiştir Ancak, XVI-XVIIyüzyılda Osmanlı döneminde yapıldığı, yapı üslubundan anlaşılmaktadır Banisinin Valide Sultan olduğu söylenirse de hangi Valide Sultan olduğu bilinmemektedir

Köprü üç gözden meydana gelmiş olup, 6380 m uzunluğunda, 455 m genişliğindedir Ortadaki en büyük gözün genişliği ise 1235 mdir Muntazam kesme taştan yapılmış olan köprü sivri kemerli olup, sivri kemerleri tempan duvarlarına göre daha içeridedir Köprünün ayakları önünde üçgen selyaranlar bulunmaktadır Mansap tarafındaki selyaranlar ise, üçgen prizma şeklindedir Köprünün büyük kemerinin kilit taşına bir rozet yerleştirilmiştir Ayrıca kemerin sivri ucuna ulaşabilecek şekilde de üç volütlü taş buraya yerleştirilmiştir

Bu köprü günümüzde onarılmış ve kullanılmaktadır

Taş Köprü (Gebze)



Kocaeli Gebze ilçesi ile İzmit sınırında olan bu köprü Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından yaptırılmıştır
XVIyüzyıla tarihlendirilen dere üzerindeki bu köprü kesme taştan yapılmış, bu yüzden de halk arasında Taş Köprü ismi ile anılmıştır Köprünün ortasında yuvarlak kemerli büyük bir göz, bunun iki yanında da yuvarlak kemerli ikişer göz bulunmaktadır iyi bir durumda günümüze gelen köprü halen kullanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Namazgâhı

Namazgâh (Gebze)

Kocaeli Gebze ilçesi girişinde bulunan Namazgâh ve yanındaki çeşme, İstanbul-Bağdat kervan yolu üzerinde, bir menzil noktasında yapılmıştır Bu menzil İstanbuldan yola çıkan kervanların ilk konakladığı yerdir

Namazgâh yüksekçe kesme taştan bir seki üzerinde, mihrap taşı ve yanındaki çeşmeden meydana gelmiştir Yanında kesme taştan bir de minberi bulunuyordu Ancak zamanla mihrap ve minberi yıkılmıştır Çeşmesi de harap bir durumda günümüze gelebilmiştir Bu çeşme üzerindeki sülüs yazılı kitabesinde:

“Sahibül hayrat ve hasenat
El Haç Abdi Kerimesi” yazılıdır

Bu çeşme 1773 tarihlidir Ancak, namazgâh XVIyüzyılda yapılmıştır Çeşme, Namazgâh Çeşmesinin yerine daha sonraki dönemde yapılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Müzeleri

Kocaeli Arkeoloji Müzesi (Merkez)



Kocaelinde müzecilik çalışmaları SEKA Kağıt Fabrikasının temel kazısında ortaya çıkan eserlerin ve çevredeki dağınık durumda bulunan mimari parçaların ve heykellerin bir araya getirilmesi amacıyla 1938 yılında başlamıştır Toplanan bu eserler Kocaeli Merkez İlkokulunda, daha sonra da Sümer İlkokulunda koruma altına alınmıştır IIDünya Savaşı yıllarında İzmit Kağıt Fabrikasının arazisi içerisinde bir müze kurulması düşünülmüş, ancak bu çalışma mümkün olamayınca da toplanan eserler 1947 yılında İstanbul Arkeoloji Müzelerine götürülmüştür Bundan sonra İzmitte Sultan Abdülaziz Sarayı Milli Eğitim Bakanlığınca restore edilmiş, Sümer İlkokulunda bulunan ve İstanbul Arkeoloji Müzelerine götürülmeyen büyük boy eserler sarayın bahçesine nakledilmiştir

Abdülaziz Sarayının müze yapılmak üzere restorasyonu tamamlandıktan sonra Valilik Makamı olarak kullanılmış ve müzenin açılması da ertelenmiştir Milli Eğitim Bakanlığı sarayın müze için tahsisini sağlamıştır Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü saray içerisinde teşhir ve tanzim düzenlemelerini yaparak Kocaeli Müzesini 28 Haziran 1967 tarihinde hizmete açmıştır

Müzede eserler arkeoloji ve etnoğrafya olarak iki ayrı bölümde sergilenmiştir Sarayın zemin katında giriş holü ile sağ ve solundaki salonlarda mermer kabartmalar, mimari parçalar, alınlıklar, Kandıranın Kumköyünde bulunmuş Medusa başı, MÖIIIyüzyıla tarihlenen steller, Kandıranın Kumköyünde bulunan erkek ve kadın mermer heykelleri, Roma dönemine ait kartal, kybele heykelleri teşhir edilmektedir Ayrıca çeşitli dönemlere tarihlenen pişmiş toprak ve madeni eserler de vitrinler içerisinde bulunuyordu İzmitin doğu nekropolü olan Kanlıbağ Tümülüsünden çıkan objeler, Konca Mezar Anıtında bulunan kandil ve keramikler de onları tamamlıyordu Müzenin üst katı Sultan Abdülazizin İzmiti ziyareti için hazırlanmış eşyaları içermektedir Burada XIXyüzyıla ait saray eşyaları, konsollar, aynalar, saatler, şamdan takımları, yazı takımları ve bir vitrin içerisinde de Nicomedia (İzmit) şehri adına basılan sikkeler, Roma sikkeleri, Bizans sikkeleri ve İslami sikkeler onları tamamlıyordu

Müze bahçesinde tersane kitabesi 1863, lahitler, lahit kapakları, MSIIIyüzyıla tarihlenen araba yarışını gösteren kabartma ve mimari parçalar sergilenmekte idi

Kocaeli Arkeoloji Müzesi Sultan Abdülaziz sarayının yeniden restore edilmesi nedeniyle restorasyonu tamamlanan Saatçi Ali Efendi Konağına, ardından da Kocaeli Fuar alanında yeni yapılan müzeye Bitinya ile Nicomedia dönemine ait Helenistik, Roma ve Bizanslılara ait eserler Kocaeli Fuar alanına taşınmıştır

Etnoğrafya Müzesi (Saatçi Ali Efendi Konağı) (Merkez)



Kocaeli Veli Ahmet Mahallesinde, Alacamescit Gümüşlü Sokağında bulunan Saatçi Veli Efendi Konağı diye tanınan bu yapı 1774 yılında yapılmıştır XVIIIyüzyılın Türk sivil mimari örneklerinden olan bu konak, ağaç işleri, kalem işleri ve mimari yapısı ile döneminin örneklerinden birisidir

Konağın bodrum katı kagir, diğer iki katı ahşap olarak yapılmıştır Bodrum katı kayagan taşı ile döşenmiştir Tavanı ahşap kaplamalıdır Zemin katında sofa etrafında üç oda, mutfak ve yarı gömme bir balkon bulunmaktadır Üst katta ise biri başoda olmak üzere sofaya açılan üç odası vardır Konağın oda ve sofalarının duvarları bitkisel ve geometrik kalem işi ile bezelidir

Saatçi Ali Efendi Konağı Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış ve onarılmıştır Bundan sonra Kültür Bakanlığınca Etnoğrafya Müzesi olarak 1987de ziyarete açılmıştır

Konak yöresel etnoğrafik eşyalarla düzenlenmiştir Giriş katı ile orta sofada Kocaelinin Kandıra ilçesinde yakın tarihlere kadar evlerde dokunan Kandıra Bezi dokuma aletleri sergilenmektedir Giriş katının ilk odası mutfak olarak düzenlenmiştir Burada ahşap mutfak dolapları, ahşap ocak nişi ve raflarda bakır mutfak malzemeleri bulunmaktadır Kocaeli günlük yaşamı yöresel giysiler içerisindeki mankenlerle burada canlandırılmıştır



Üst kat sofasının güneybatısındaki oturma bölümü bir oda olarak düzenlenmiş, pencere önüne sedirler yerleştirilmiştir Bu sedirlerin üzerinde kilimler, cicim yastıklar, ortada kapaklı mangal, pirinç tepsi içerisinde semaver ile kahve takımları sergilenmiştir Yine üst katta gelin odası düzenlenmiş, burada bebeğini uyutan anne, kadife bindallı giysi içerisinde tasvir edilmiştir Ayrıca burada ahşap çeyiz sandığı, aynalı konsol, bakır mangal, ajur işlemeli beşiğe de yer verilmiştir Bu katta ayrıca vitrin içerisinde kandıra Bezi el işlemeleri, gümüş kemerler, gümüş takılar, fincan zarfları ve telkari şekerlikler de sergilenmektedir

Konağın aynalı salonunda saatler, kömür ütüleri, aslan başlı baston, pirinç gaz lambası, pirinç kapaklı mangal, bakır sahanlar ve çeşitli dokuma örnekleri, para keseleri, nalınlar, tepelikler, küpe ve mühürler de bulunmaktadır

Veli Ahmet Mahallesi Kocaeli
Tel : (0262) 321 22 74
Faks : (0262) 325 53 54

Gayret Gemi Müzesi (Merkez)



Kocaeli TCG Gayret Müzesi Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yönetiminde bir gemi müzesidir ABD başta olmak üzere Avrupanın bazı devletlerinde tarihte iz bırakmış gemiler müzeye dönüştürülmüştür Yılar öncesi gemi müzeciliği düşüncesi bizim yönetimlerde de düşünülmüş olsa idi Türk deniz tarihinde önemli bir yeri olan Yavuz Zırhlısı da müzeye dönüştürülebilirdi

Gayret Gemisi 1973 yılında Türk Deniz Kuvvetlerine katılmış 1995 yılında da hizmetten çekilmişti Gemi Gölcük Tersanesinde onarıldıktan sonra 1997de Müze ve Sanat Galerisi olarak halkın ziyaretine açılmıştır Gayret Gemisinin, Köprüüstü, Savaş Harekât Merkezi, Komutan Kamarası, Mutfak ve Çamaşırhane gibi bölümleri orijinal olarak ziyaretçiye sunulmaktadır Ayrıca ziyaretçiler için oturup dinlenecekleri açık ve kapalı kafeteryalar da gemi içerisinde bulunmaktadır Bunun yanı sıra gemide sergi alanlarına da yer ayrılmış, sanat ağırlıklı sergiler burada yapılmaktadır

İzmit Tren Garı arkası, Yelken Kulübü yanı
Tel: (0262) 323 33 83

Gölcük Deniz Müzesi (Gölcük)

Kocaeli Gölcük ilçesinde Genel Kurmay Başkanlığında Türk Deniz Tarihini topluma yansıtabilmek için kurulan Gölcük Deniz Müzesi 1976 yılında ziyarete açılmıştır

Müzede Türk denizciliğinin XI-XX yüzyıl arasındaki tarihi çeşitli objeleri, fotoğrafları ve haritaları sergilenmektedir XIV Yüzyılda yapılan ilk gemi toplarının, Alanya Tersanesinin resimleri, Beylikler ve Osmanlılar döneminin ünlü denizcilerinin tanıtımı, ünlü denizcilik olayları, deniz savaşları, Fatih Sultan Mehmetin Osmanlı kadırgalarını Haliçe indirişi, Osmanlıların Malta Adasını 1565de ele geçirişi müzenin belli başlı konularından birkaç örnektir Ayrıca Cumhuriyetin başlangıcından itibaren Deniz Kuvvetlerinin görev almış gemilerinin fotoğraf ve bilgileri panolarda izleyiciye anlatılmaktadır

Deniz Müzesinde XVII yüzyılda kullanılmış ağızdan dolma kaval topları, XVIII-XIX yüzyıllarda yapılmış çakmaklı kapsüllü ve tek fişek hazneli tüfekler, 1887-1898 yıllarında giyilen denizci giysileri de sergilenmektedir

Atatürke ayrılan galeride Atatürkün Milli Mücadele için Bandırma yolcu gemisi ile Samsuna seyahati ve Cumhuriyetin ilanından sonraki yıllarda savaş gemilerimizin yaptığı geziler harita üzerinde belirtilmiştir

Kıbrıs Barış Harekatı sırasında (20 Temmuz 1974) ele geçirilen Rum hücumbotları, Yavuz Kruvazörüne ait dörtlü torpido kovan grubu, 45li füme ve klâsik torpidolar, Türk yapısı demirli mayınlar, Mobil Krupp topları, dekovil lokomotif ve vagonları, 1923de kullanılan topçu mesafe aleti de müzenin bahçesinde sergilenmektedir

Gölcük Deniz Kuvvetleri Garnizonu
Tel: (0262) 414 66 01/ 30 81

Osman Hamdi Bey Evi ve Müzesi (Gebze)



Kocaeli, Gebze İlçesi Eskihisar Köyünde 1884 yılında yaptırdığı, yaşamının bir bölümünü geçirdiği, I Dünya Savaşında bir süre karargah komutanına tahsis edilen, İsmet İnönünün Kurtuluş Savaşı sırsında birkaç gün kaldığı, Atatürkün de 1933 yılında geldiği köşk, Kültür Bakanlığı tarafından 1966 yılında kamulaştırılmış, 29 Eylül 1987 yılında da Osman Hamdi Bey Evi ve Müzesi olarak açılmıştır

Osman Hamdi Bey Eskihisarı babasının Gebzedeki konağında iken küçük yaşlarda tanımış, sonraki yıllarda, deniz kıyısındaki köşkü, resimhane, kayıkhane ve müştemilat binalarını kendisi çizerek 1884de yaptırmıştır İki katlı bu köşkün giriş katındaki ahşap kapılarını 1901-1903 yıllarında tabloları kadar değerli resimlerle süslemiştir



Osman Hamdi Bey Köşkü iki katlı ahşap bir yapıdır Taş temeller üzerine ahşap malzeme ile yapılmıştır Köşkün denize yönelik ahşap direkli bir verandası ve onun üstünde bir balkonu bulunmaktadır Üzeri kırma çatı ile örtülüdür

Osman Hamdi Bey öldükten sonra, 23 Şubat 1910da büyük bir devlet töreni ile vasiyeti üzerine Eskihisara getirilmiş ve köşkünün bahçesine gömülmüştür Üzerindeki mezar taşı Selçuklu dönemine ait bir mezar taşıdır Bakanlar Kurulu kararı ile bu taş mezarı üzerine dikilmiştir Mezar taşı da, üzerindeki yazı frizleri ve taş işçiliği yönünden önemli bir eserdir

Kocaeli Müzesinin yönetiminde olan müzede Osman Hamdi Beye ait eşyalar, tablolarının reprodiksiyonları, kendisine ve ailesine ait fotoğraflar sergilenmektedir

Eskihisar Köyü Gebze
Tel (0262) 321 22 74

Alıntı Yaparak Cevapla

Kocaeli-İzmit

Eski 11-04-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kocaeli-İzmit



Kocaeli Kilise ve Manastırları

Yunan Haçı Planlı Kilise (Merkez)

Kocaeli, Bekirdere Mevkiinde, Kandıra yolu üzerinde il merkezine 3 km uzaklıkta, kaynaklarda ismi geçen bir kilise bulunuyordu Bu kiliseden günümüze herhangi bir kalıntı gelememiş ancak, Rüstem Duyuran 1948 yılında bu kilisede bir araştırma yapmıştır

Rüstem Duyuranın kazı raporunda da belirttiği gibi buradaki kilise dikdörtgen planlı, üç nefli ve üç apsisli idi İlk bakışta bazilika plan tipini andıran bu kilise, 700x2000x1000 m ölçüsünde bir yapı olup, ana mekan dört sütun tarafından taşınan merkezi bir kubbe ile örtülü idi Bizans yapı sanatında kapalı Yunan haçı denilen plan grubu içerisindedir Kilisenin zemini mermer döşeli olup, duvarlarında moloz taşlar ve çevreden toplanmış mimari parçalar ile kitabeler bulunuyordu Büyük olasılıkla bu kilise MSVI-VII Yüzyıllarda yapılmıştır

Ayios Pandeleimon Manastırı (Merkez)

Kocaeli Yenidoğan Mahallesinde, Manastır Bayırı yamacında bu manastırın kalıntıları bulunmaktadır XXyüzyılın başlarında Hıristiyanların ziyaret ettiği bu kilisenin içerisinde ayrıca Aziz Panteleimonun mezarı da bulunuyordu

EDDAlessio 1912 yılında buraya gelmiş ve manastır civarında yedi odalı bir de kriptoya rastlamıştır Bu azizin mezarının yeri Bizans sanat tarihçileri tarafından tartışmalıdır Bazılarına göre, azizin mezarı kriptoda değil, manastır kilisesinin temelleri altında bulunuyordu Nitekim kilise içerisinde 12 basamaklı bir merdivenle inilen 400x400 m ölçüsündeki tonoz örtülü şapelin ortasında görkemli bir lahit bulunuyordu Kilisenin son derece sade bir mimariye sahip olmasının yanında lahtin zenginliği şaşırtıcıdır Popodin ve Wulff bu lahti IVyüzyıla tarihlendirmektedirler Lahit içerisinde yapılan araştırmada ölüye ait herhangi bir izle karşılaşılmamıştır Bazı iddialara göre de bu lahit, azize ait olmayıp, Haçlı Seferleri sırasında burada ölen bir şövalyeye aittir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.