10-21-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Avni Arbaş - Kimdir Kısaca Hayatı
Avni Arbaş Kimdir, Hakkında Bilgi

Avni Arbaş’ın sanatçı kişiliğini konu edinecek bir yazıya, resmimizin “Paris Ekolü” nden söz ederek başlamaktan daha doğal bir şey olamaz Doğum tarihleri aşağı yukarı aynı döneme, 1910’lara rastlayan bir grup ressam, Akademi’deki öğrenimlerini izleyen yıllarda, bilgilerini artırmak amacıyla Paris’e gitmiş ve genellikle orada birkaç yıl kalarak dönen sanatçıların aksine, uzun yıllar sanatın başkentinde kalmış, resim satarak geçimlerini sağlama olanaklarını araştırmışlar ve böylece 1945’lerden itibaren sayıları giderek artan bir Türk ressamları grubu oluşturmuşlardır
Sözünü ettiğimiz tarihlerin Avrupası, ikinci büyük savaştan yeni çıkmıştır Sanatsal yaşam, yeniden düzene konulmakta, yeni bir kuşak, yüzyılın başlarında oluşan kübizm ve fovizm gibi Fransa’ya özgü akımların mirasçılığını yüklenmektedir 1944 yılı ağustosunda özgürlüğüne kavuşan Paris, yeni bir değişimin eşiğine gelmiştir Sanatta öznel çıkışlar ve gerçekçi eğilimler, yeni bir yaşama olanağına kavuşmuştur Öte yandan Paris, modern sanatın merkezi olma niteliğini, savaş sonrasında Birleşik Amerika kentleriyle, özellikle de NewYork’la bölüşür duruma gelmiştir 1945’leri izleyen yıllarda Matisse, Picasso, Bonnard ve Rouault gibi sanatçılar, tarihsel rollerini yeniden geçerli kılmaya başlamışlar, Nazi rejiminin sanat üzerindeki olumsuz baskıları, yerini yeniden özgür düşünceye ve özgür yaratma ortamına bırakmıştır Galeriler yeniden kapılarını açtıkları sanatçılara, ulusal niteliklerine bakmaksızın çağdaş sanata katkıları ölçüsünde değer ve yer vermeye başlamışlardır Özellikle 1945-50 arası, sanatta kişisel yorum gücünün egemenliğini iyiden iyiye duyurduğu yeni anlatım ve biçimleme çabalarının yoğunlaştığı bir dönemdir
Avni Arbaş ve arkadaşlarının Paris’e gittikleri ve yerleştikleri yılların sanat ortamı, genel çizgileriyle böyledir Çeşitli uluslardan binlerce ressamın, şanslarını denemek için bu büyük sanat merkezine koştukları yıllarda Arbaş’ın da, bilgisini artırmaktan ve sanatında ilerlemekten başka bir amacı yoktur Doğduğu İstanbul’da (1919) orta öğrenimini Galatasaray Lisesinde sürdürmüş, burayı bitirmeden büyük bir tutkuyla bağlı olduğu sanat öğrenimini pekiştirmek için, Güzel Sanatlar Akademisi’ne girmiş ve Paris’e gittiği 1946 yılına kadar burada Fransız asıllı ressam Leopold Levy’nin atölyesinde çalışmıştı Arbaş gibi Paris’e aşağı yukarı aynı tarihlerde yerleşmiş olan Selim Turan ve Nejat Devrim gibi sanatçılar da Levy’nin öğrencisi olarak Akademi’de öğrenimlerini yapmışlardı
1940’ların Türkiyesinde yenilik akımları ve çağdaş sanat akımlarına bağlılık, 1928’de kurulmuş “Müstakiller” ve 1933’teki “D” gruplarıyla, yoğun bir aşamaya ulaşmıştı Bir yandan bu çabalar sanat ortamını biçimlendirirken, öte yandan kendi toplumumuzu ve geleneklerimizi konu alan yöresel eğilimler “D” grubunu izleyen yıllarda geçerlik kazanmaya başlamışlardı Yeni bir resim anlayışına yönelmek isteyen bir grup ressamın 1940’da “Liman Resim Sergisi” adı altında Beyoğlu Matbuat Müdürlüğü’nde düzenledikleri ilk sergiye katılanlar arasında Avni Arbaş da vardır Sonradan “Yeniler” grubu olarak adlandırılan ve toplumsal gerçekçi sanat anlayışının temsilciliğini yapan bu ressamlar, bürokratik eğilimlerin ötesinde kendi özgün duyuş ve düşünüş çabalarını gerçekleştirmek istiyorlardı Avni Arbaş’ın o tarihlerden yıllar sonra yaptığı resimlerde, bize özgü yaşam motiflerinin ağır basmasında “Yeniler’ le başlayan bu toplu çabanın önemlice bir katkısı olduğunu düşünmek gerekiyor Paris’te otuz yılı bulan çalışma ve araştırma dönemi bile, bu eğilimi bütünüyle bozmamış ve Arbaş, sanatında fazla bir iniş çıkış göstermeden, soyut yaklaşımlara fazlaca ilgi duymadan “figür”e bağlılığını, sonuna kadar sürdürmekten geri kalmamıştır
1960’da Arbaş’ı Paris’teki atölyesinde görerek ressamla bir konuşma yapan Tarık Yasa (Tercüman 12 eylül 1960) Arbaş’ın Paris’teki güç yaşam koşulları içinde geçen ilk yıllarını şöyle anlatıyor: “Her sıkıntıya göğüs gerecek, icabında aç, icabında uykusuz kalacak, fakat kendisini kabul ettirecekti Nitekim verdiği kararı uyguladı Yedi yıl durup dinlenmeksizin çalıştı Sanatla ilgilenen çevrenin dikkatini üstüne çekti Sekizinci yıl, resim satan bir ressamdı Bugün aradan on dört yıl geçti Biraz rahatladı, fakat gayretinden hiç bir şey kaybetmedi Eserleri 1953-1956, 1958 yıllarında Paris’te açılan sergilerde teşhir edildi
|
|
|