Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.dâ?î (A) [ 1 [داعی dua eden, duacı 2davet eden dâ?ussıla (A) [ داء الصله ] yurdunu özleme, köyünü özleme dâd (F) [ 1 [داد adalet 2iyilik, ihsan dâd (F) [ 1 [داد verme 2verdi 3vergi dâdgâh (F) [ دادگاه ] mahkeme dâdhâh (F) [ دادخواه ] davacı dâdres (F) [ دادرس ] imdada koşan dâdû (F) [ دادو ] dadı dâdüferyâd (F) [ دادوفریاد ] feryat figan dâdüsited (F) [ داد و ستد ] alışveriş dâfi? (A) [ دافع ] uzaklaştıran, defeden dâğ (F) [ 1 [داغ yara 2kızgın demirle vurulmuş işaret dağal (F) [ دغل ] hile, hilehurda, alavere dalavere dağalbâz (F) [ دغل باز ] hileci dağdağa (A) [ دغدغه ] telaş, gürültü patırtı dâhî (A) [ داهی ] deha sahibi dâhil (A) [ داخل ] iç, içeri dâhil olmak içeri girmek dâhile (A) [ داخله ] iç, iç yüz dâhilen (A) [ داخلا ] içten dâhilî (A) [ داخلی ] iç ile ilgili, iç yüze ait dâhiliye (A) [ داخليه ] iç ile ilgili, iç yüze ait dahl (A) [ دخل ] müdahale etme, karışma dahme (F) [ 1 [ضخمه mezar 2mezarlık 3lahit dâim (A) [ دائم ] sürekli, devamlı dâimî (A) [ دائمی ] sürekli, devamlı dâir (A) [ 1 [دائر ilişkin, hakkında 3dönen dâire (A) [ 1 [دائره daire 2büro, ofis 3devlet dairesi 4tef, zilli tef dâirenmâdâr (A) [ دائرا مادار ] çepeçevre dâirevî (A) [ دائروی ] dairemsi dâirezen (A-F) [ دائره زن ] daire çalan dâiye (A) [ 1 [داعيه arzu, istek 2iddia dakâyık (A) [ 1 [دقایق incelikler 2dakikalar dakîk (A) [ 1 [دقيق ince, hassas 2dakika şaşmayan dakîka (A) [ 1 [دقيقه incelik 2dakika dalâlet (A) [ ضلالت ] sapkınlık dâll (A) [ دال ] delalet eden dâlle (A) [ ضاله ] sapık, yoldan çıkmış dâm (F) [ 1 [دام tuzak, kapan 2besi hayvanı dâmâd (F) [ داماد ] damat, güveyi dâmân (F) [ دامان ] etek dâmen (F) [ دامن ] etek dâmenâlûde (F) [ دامن آلوده ] iffetsiz dâmenbûs (F) [ دامن بوس ] etek öpen dâmene (F) [ دامنه ] yamaç, dağ eteği dâmengîr (F) [ 1 [دامن گير davacı, şikayetçi 2eteğe sarılan dâmgâh (F) [ دامگاه ] tuzak kurulmuş yer dân (F) [ دان ] bilen dân (F) [ دان ] kap dânâ (F) [ دانا ] bilgili, iyi bilen dâne (F) [ 1 [دانه tohum 2yem 3tane dânende (F) [ داننده ] bilen dâng (F) [ دانگ ] altıdabirlik dirhem dâniş (F) [ 1 [دانش bilgi 2bilim dânişâmûz (F) [ دانش آموز ] öğrenci dânişgâh (F) [ دانشگاه ] üniversite |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.dânişmend (F) [ 1 [دانشمند bilgin, alim 2stajiyer kadı dânişver (A) [ دانشور ] bilgin dâr (A) [ 1 [دار yurt 2ev dâr (F) [ دار ] dar ağacı dâr (F) [ دار ] sahip olan, bulunduran, tutan dâr -ı bekâ [ دار بقا ] ahiret dâr -ı fenâ [ دار فنا ] dünya dârâ (F) [ 1 [دارا sahip 2büyük hükümdar darabân (A) [ 1 [ضربان çarpıntı 2vuruş darabât (A) [ 1 [ضربات darbeler, vuruşlar darb (A) [ 1 [ضرب vuruş 2para basımı 3dövme darbe (A) [ 1 [ضربه vuruş, darbe 2bela darbhâne (A) [ ضرب خانه ] darphane, para basımevi darbımesel (A-F) [ ضرب مثل ] atasözü dârçîn (F) [ دارچين ] tarçın dârende (F) [ دارنده ] sahip darîr (A) [ ضریر ] doğuştan kör dârû (F) [ دارو ] ilaç dârûhâne (F) [ داروخانه ] eczane dârülaceze (A) [ دارالعجزه ] düşkünler evi dârülbedâyi (A) [ دارالبدایع ] konservatuvar dârülelhân (A) [ دارالالحان ] konservatuvar dârüleytâm (A) [ دارالایتام ] yetimhane dârülfünun (A) [ دارالفنون ] üniversite dârülhilâfe (A) [ 1 [دارالخلافه İstanbul 2halifelik merkezi dârülkütüb (A) [ دارالکتب ] kütüphane dârülmuallimât (A) [ دارالمعلمات ] kız öğretmen okulu dârülmuallimîn (A) [ دارالمعلمين ] erkek öğretmen okulu dârülmülk (A) [ دارالملک ] başkent dârülvilâde (A) [ دارالولاده ] doğumevi dârüssaltana (A) [ دارالسلطنه ] İstanbul dârüsselam (A) [ 1 [دارالسلام Bağdat 2cennet dâs (F) [ داس ] orak dâstân (F) [ 1 [داستان destan 2hikaye 3masal dâstânî (F) [ داستانی ] destânî, kahramanlıkla ilgili, epik davâ (A) [ 1 [دعوی dava 2teorem 3mesele dâver (F) [ 1 [داور yargıç 2hükümdar 3Tanrı davet (A) [ دعوت ] çağrı dâye (F) [ دایه ] dadı dâyin (A) [ داین ] alacaklı deâvî (A) [ دعاوی ] davalar debbağ (A) [ دباغ ] sepici debdebe (A) [ دبدبه ] gösteriş debir (F) [ دبير ] katip ded (F) [ دد ] yırtıcı hayvan def (F) [ دف ] tef |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.def’ (A) [ دفع ] uzaklaştırma def’ edilmek 1uzaklaştırılmak 2giderilmek def’ etmek 1uzaklaştırmak 2gidermek def’a (A) [ دفعه ] kez, kere, defa def’aten (A) [ دفعة ] bir defada defaât (A) [ دفعات ] kereler, defalar defâin (A) [ دفائن ] gömüler, defineler defâtir (A) [ دفاتير ] defterler define (A) [ دفينه ] gömü defn (A) [ دفن ] gömme, defin defter (A) [ دفتر ] defter defterdâr (A-F) [ 1 [دفتردار ildeki en üst düzey maliye yetkilisi 2maliye bakanı defzen (A-F) [ دفزن ] tef çalan deh (F) [ ده ] on dehâ (A) [ دها ] dahilik dehâlet (A) [ 1 [دخالت karışma 2sığınma dehâlîz (A) [ دهاليز ] dehlizler dehân (F) [ دهان ] ağız dehânbeste (F) [ دهان بسته ] suskun dehen (F) [ دهن ] ağız dehliz (A) [ دهليز ] koridor dehr (A) [ 1 [دهر dünya 2devir, zamane dehrî (A) [ دهری ] materyalist dehriyye (A) [ دهریه ] materyalistlik dehşetâver (A-F) [ دهشت آور ] dehşet verici dehşetengîz (A-F) [ دهشت انگيز ] ürkünç, dehşet verici dekâkîn (A) [ دکاکين ] dükkanlar delâil (A) [ دلائل ] kanıtlar, deliller delâlet (A) [ دلالت ] delillik, yol gösterme delâlet etmek 1yol göstermek 2anlamına gelmek delîl (A) [ 1 [دليل kanıt 2rehber 3şahit delk (F) [ دلق ] derviş hırkası dellâk (A) [ دلاک ] tellak |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.dellâl (A) [ دلال ] komisyoncu, tellal delv (A) [ 1 [دلو kova 2kova burcu dem (A) [ دم ] kan dem (F) [ 1 [دم zaman 2nefes 3içki demâdem (F) [ دمادم ] her an dembedem (F) [ دمبدم ] her an demsâz (F) [ 1 [دمساز yakın arkadaş2sırdaş denâet (A) [ دنائت ] alçaklık dendân (F) [ دندان ] diş dendanmüzd (F) [ دندان مزد ] diş kirası denî (A) [ دنی ] alçak der (F) [ در ] kapı derâhim (A) [ دراهم ] dirhemler derakab (F-A) [ درعقب ] ardından, hemen, derhal, hemen ardından derâmed (F) [ در آمد ] kazanç, gelir derâz (F) [ دراز ] uzun derbân (F) [ دربان ] kapıcı derbâr (F) [ دربار ] saray derbeder (F) [ دربدر ] aylak, avare derbend (F) [ 1 [دربند dar geçit 2sınır kalesi 3hudut derc (A) [ درج ] içine alma, biriktirme derc edilmek içine alınmak derc etmek içine almak derd (F) [ 1 [درد dert acı 3ağrı derdâ (F) [ دردا ] ne yazık ki, eyvahlar olsun derdest (F) [ 1 [دردست yakalama 2el altında olma derdest edilmek yakalanmak derdest etmek yakalamak derdiser (F) [ درد سر ] baş belası, baş ağrısı, sorun, problem derdmend (F) [ دردمند ] dertli derecât (A) [ درجات ] dereceler derece (A) [ 1 [درجه derece 2aşama 3kat 3miktar derekât (A) [ 1 [درکات katlar 2basamaklar dereke (A) [ 1 [درکه kat 2basamak derende (F) [ درنده ] yırtıcı |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.dergâh (F) [ 1 [درگاه dergah 2saray 3tekke 4tapı, huzur derhâl (F-A) [ درحال ] hemen derhâst (F) [ 1 [درخواست istek, talep, rica 2dilekçe derhâtır (F-A) [ 1 [در خاطر hatırlama 2hatırda tutma derhâtır ettirmek hatırlatmak, akla getirmek derhâtır eylemek hatırlamak derhor (F) [ درخور ] layık derîçe (F) [ 1 [دریچه pencere 2küçük kapı derk (A) [ 1 [درک anlama, idrak etme 2alma derk etmek anlamak, idrak etmek derkenâr (F-A) [ درکنار ] kenar yazısı dermân (F) [ 1 [درمان ilaç 2çare 3güç dermânde (F) [ 1 [درمانده aciz 2zavallı dermeyân (F) [ درميان ] ortada dermeyân edilmek ortaya konulmak, ele alınmak dermeyân etmek ortaya koymak, ele almak derpîş (F) [ درپيش ] göz önünde derpîş edilmek göz önünde bulundurulmak derpîş etmek göz önünde bulundurmak derrâk (A) [ دراک ] anlayışlı derre (F) [ دره ] dere dersaadet (F-A) [ در سعادت ] İstanbul dershân (A-F) [ درسخوان ] öğrenci deruhde edilmek üste alınmak, görev bilinmek deruhde etmek üstüne almak derûn (F) [ 1 [درون iç, içerisi 2gönül derûnî (F) [ درونی ] içten gelen, içe ait dervâze (F) [ 1 [دروازه ana kapı 2kale kapısı 3şehir kapısı dervîş (F) [ 1 [درویش yoksul 2tarikat şeyhine bağlı mürit dervîşân (F) [ درویشان ] dervişler deryâ (F) [ دریا ] deniz deryâdil (F) [ 1 [دریادل gönlü zengin 2büyük himmetli deryâneverd (F) [ دریانورد ] denizci derzî (F) [ درزی ] terzi desâis (A) [ دسائس ] hileler, oyunlar desîse (A) [ دسيسه ] hile, oyun desîsekâr (A-F) [ دسيسه کار ] hileci, düzenbaz dessâs (A) [ دساس ] hileci, düzenbaz dest (F) [ دست ] el destân (F) [ 1 [دستان hikaye 2destan 3masal destâr (F) [ دستار ] sarık destâvîz (F) [ دستاویز ] küçük hediye destbedest (F) [ دست بدست ] elden ele destbûs (F) [ دست بوس ] el öpen destbûsî (F) [ دست بوسی ] el öpme deste (F) [ 1 [دسته grup 2demet 3kulp destere (F) [ دستره ] testere, bıçkı destgâh (F) [ 1 [دستگاه tezgah 2atölye 3halı dokuma tezgahı destgîr (F) [ دستگير ] elden tutan, yardım eden |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.destî (F) [ دستی ] testi destkâr (F) [ دستکار ] il işi destmâl (F) [ 1 [دستمال mendil 2el bezi destmüzd (F) [ 1 [دست مزد ücret, el emeği 2bahşiş destres (F) [ دسترس ] ulaşma, elde etmek destres olmak ulaşmak, elde etmek destres olunmak ulaşılmak destûr (F) [ 1 [دستور izin 2zerdüşt rahibi 3uzak dur 4izin ver deşne (F) [ دشنه ] hançer deşt (F) [ 1 [دشت kır 2ova 3çöl devâ (A) [ 1 [دواء ilaç 2çare devâbb (A) [ 1 [دواب yük hayvanları 2binek hayvanları devâir (A) [ دوائر ] daireler devâm (A) [ 1 [دوام süreklilik 2kalıcılık 3devam devâsâz (A-F) [ 1 [دواساز çare olan 2tedavi eden, şifa veren devât (A) [ دوات ] divit devâvîn (A) [ دواوین ] divanlar deverân (A) [ دوران ] dönme, dolaşma, dolaşım deverân etmek dönmek, dolanmak devlet (A) [ 1 [دولت devlet 2talih 3mevki devr (A) [ 1 [دور devir 2dönme devrân (A) [ دوران ] felek, zamane devre (A) [ دوره ] dönem dey (F) [ دی ] kış deyn (A) [ دین ] borç deyr (A) [ دیر ] manastır dıl’ (A) [ ضلع ] kenar dırâz (F) [ دراز ] uzun dî (F) [ دی ] dün dîbâ (F) [ دیبا ] ipekli kumaş dîbâce (F) [ دیباجه ] giriş, önsöz |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.dicâce (A) [ دجاجه ] tavuk dîdâr (F) [ 1 [دیدار görüşme, buluşma 2yüz dîde (F) [ دیده ] görmüş dîde (F) [ دیده ] göz dîdegân (F) [ دیدگان ] gözler dîg (F) [ دیگ ] tencere diger (F) [ دگر ] diğer, başka dîgergûn (F) [ دگرگون ] başka dîgerkâm (F) [ دیگرکام ] başkalarını düşünen dih (F) [ ده ] köy dihât (F) [ دهات ] köyler dihhodâ (F) [ 1 [دهخدا köy ağası 2köy kahyası dihkân (F) [ 1 [دهقان çiftçi 2köy ağası dikkat (A) [ 1 [دقت dakiklik 2incelik 3dikkat dil (F) [ دل ] gönül dilârâ (F) [ دل آرا ] gönül süsleyen dilâşûb (F) [ دل آشوب ] gönül karıştıran, sevgili dilâver (F) [ دلاور ] yürekli, yiğit dilâvîz (F) [ دلاویز ] güzel, gönül çekici dilâzâr (F) [ دل آزار ] gönül kıran, inciten dilâzürde (F) [ دل آزرده ] kalbi kırık dilbâz (F) [ دلباز ] gönül şenlendiren dilbend (F) [ دلبند ] gönül bağlanan, sevgili dilber (F) [ دلبر ] gönül alan, güzel, sevgili dilbeste (F) [ دلبسته ] gönlü bağlanmış, aşık dilcû (F) [ دلجو ] gönlün aradığı, güzel, sevgili dildâde (F) [ دل داده ] gönlünü vermiş, aşık dildâr (F) [ دلدار ] gönül tutan, sevgili dildüzd (F) [ دل دزد ] gönül hırsızı dilefgâr (F) [ دل افگار ] gönlü yaralı, aşık dilefrûz (F) [ دل افروز ] gönül aydınlatan, sevgili dilfigâr (F) [ دل فگار ] gönlü yaralı, aşık dilfirîb (F) [ دل فریب ] gönül aldatan, sevgili dilgîr (F) [ دلگير ] kırgın, alınmış |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.dilgüdâz (F) [ دل گداز ] gönül eriten, yürek törpüsü dilgüşâ (F) [ دلگشا ] iç açıcı, ferahlık verici dilhâh (F) [ دلخواه ] gönlün istediği dilhaste (F) [ دلخواسته ] gönlü yaralı dilhırâş (F) [ دل خراش ] yürek parçalayan dilhûn (F) [ دلخون ] yüreği kanlı, içi kan ağlayan dilîr (F) [ دلير ] yürekli, yiğit dilkeş (F) [ دلکش ] cazibeli, gönül çekici dilnişîn (F) [ دلنشين ] makbul, hoş dilnüvaz (F) [ دل نواز ] gönül okşayan dilpesend (F) [ دل پسند ] gönlün beğendiği dilrübâ (F) [ دلربا ] gönül hırsızı, gönül çalan dilsûhte (F) [ دل سوخته ] bağrı yanık, gönlü yaralı dilsûz (F) [ دلسوز ] yürek yakan dilşâd (F) [ دلشاد ] gönlü şen dilşâd etmek gönlünü şenlendirmek, mutlu etmek dilşâd olmak gönlü şenlenmek, mutlu olmak dilşikâr (F) [ دل شکار ] gönül avcısı dilşiken (F) [ دل شکن ] kalp kıran dilşikeste (F) [ دل شکسته ] kalbi kırık dilteng (F) [ دل تنگ ] yüreği daralmış, sıkıntılı dilteşne (F) [ دل تشنه ] can atan dimâğ (A) [ 1 [ دماغ beyin 2bilinç, şuur dindârî (A-F) [ دینداری ] dindarlık dînen (A) [ دینا ] dince, din bakımından dînî (A) [ دینی ] dinsel dîr (F) [ دیر ] geç dirahşân (F) [ درخشان ] parlak, parlayan diraht (F) [ درخت ] ağaç dirâyetli (A-T) bilgili ve kavrama yeteneği olan direfş (F) [ 1 [ درفش sancak 2bayrak direm (F) [ درم ] dirhem, akçe, gümüş para dirîğ (F) [ دریغ ] esirgeme dirîğ etmek esirgemek dirîğâ (F) [ دریغا ] ne yazık ki, vah vah, eyvahlar olsun dîrîn (F) [ دیرین ] eski dîrîne (F) [ دیرینه ] eski dîşeb (F) [ دیشب ] dün gece dîvân (A) [ 1 [ دیوان meclis 2padişah meclisi 3şairin şiirlerinin bir araya getirildiği eser |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.dîvâne (F) [ دیوانه ] deli, çılgın dîvânegî (F) [ دیوانگی ] delilik, çılgınlık dîvâr (F) [ دیوار ] duvar diyâr (A) [ دیار ] ülke, topraklar, memleket dizdâr (F) [ دزدار ] kale muhafızı dost (F) [ 1 [ دوست sevgili 2yakın arkadaş 3Tanrı dostâne (F) [ دوستانه ] dostça dostî (F) [ دوستی ] dostluk dostkâm (F) [ دوستکام ] dost canlısı duâgû (A-F) [ دعاگو ] duacı, dua eden dûçâr (F) [ دچار ] uğramış, yakalanmış, maruz kalmış dûçâr etmek uğratmak, müptela etmek dûçâr olmak uğramak, müptela olmak dûd (A) [ دود ] böcek, kurtçuk, kurt dûd (F) [ دود ] duman dûde (F) [ دوده ] is dûdmân (F) [ دودمان ] soy sop dûğ (F) [ دوغ ] ayran duhân (A) [ 1 [ دخان tütün 2duman duht (F) [ دخت ] kız duhter (F) [ دختر ] kız duhûl (A) [ دخول ] giriş, içeri girme duhûl etmek girmek, içeri girmek duhûliye (A) [ دخوليه ] giriş ücreti dumûr (A) [ دمور ] körelme dûn (A) [ 1 [ دون aşağı, alt 2aşağılık, adi dûnperver (A-F) [ دون پرور ] aşağılık kimseleri koruyan dûr (F) [ دور ] uzak dûrbîn (F) [ دوربين ] dürbün dûrdest (F) [ دوردست ] ırak, çok uzak dûrendîş (F) [ دوراندیش ] ileri görüşlü, ileriyi düşünen dûrî (F) [ دوری ] uzaklık durûb-i emsâl (A-F) [ ضروب امثال ] atasözleri durûd (F) [ 1 [ درود övgü 2selam dûst (F) [ 1 [ دوست dost 2sevgili 3Tanrı dûş (F) [ دوش ] dün gece dûş (F) [ دوش ] omuz dûşîze (F) [ دوشيزه ] kız, matmazel dûzah (F) [ دوزخ ] cehennem dü (F) [ دو ] iki dübâre (F) [ دوباره ] tekrar, yeniden dübb (A) [ دب ] ayı dübür (A) [ 1 [ دبر makat 2arka |
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi. |
10-06-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük D Harfi.dücâce (A) [ دجاجه ] tavuk düçar-ı inkıtâ olmak kesintiye uğramak düdil (F) [ دودل ] ikircikli, tereddütlü dühûr (A) [ 1 [ دهور devirler 2dünyalar dühül (F) [ دهل ] davul düm (F) [ دم ] kuyruk dümbâl (F) [ 1 [ دنبال kuyruk 2peş, art dümel (A) [ دمل ] kan çıbanı dümûy (F) [ دوموی ] kırçıl dünbâl (F) [ 1 [ دنبال kuyruk 2peş, art dünbek (F) [ دنبک ] dümbelek dünîm (F) [ دونيم ] ikiye bölünmüş dünyâperest (A-F) [ دنياپرست ] dünya düşkünü dünyevî (A) [ دنيوی ] dünya ile ilgili dürc (A) [ 1 [ درج kutu 2mücevher kutusu 3sevgilinin küçük ağzı dürd (F) [ درد ] tortu dürdâne (A-F) [ 1 [ دردانه inci tanesi 2sevgili dürdkeş (F) [ دردکش ] tortulu şarap içen dürer (A) [ درر ] inciler dürr (A) [ در ] inci dürrâ’a (A) [ دراعه ] ferace dürre (A) [ دره ] iri inci dürû (F) [ دورو ] ikiyüzlü dürûğ (F) [ دروغ ] yalan dürûğzen (F) [ دروغ زن ] yalancı dürûs (A) [ دروس ] dersler dürüst (F) [ 1 [ درست sağlıklı 2tam 3doğru dürüşt (F) [ 1 [ درشت kaba 2iri 3kalın düstûr (A) [ 1 [ دستور kural, prensip 2kanun kitabı düşenbe (F) [ دوشنبه ] pazartesi düşine (F) [ دوشينه ] dün geceki düşmen (F) [ دشمن ] düşman düşnâm (F) [ دشنام ] küfür, sövgü düşvâr (F) [ دشوار ] güç düvâzdeh (F) [ دوازده ] oniki |
|