Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
etmek, nefsi, terbiye

Nefsi Terbiye Etmek

Eski 12-07-2009   #1
b@ron
Varsayılan

Nefsi Terbiye Etmek



Sual: İnsanlarda nefs olmasaydı ne olurdu?
CEVAP
Nefse uyan kimse, hep İslamiyet’in dışına çıkar Hayvanlarda akıl ve nefs olmadığı için, ihtiyaçlarını bulunca kullanırlar Yalnız bedenlerine zarar veren, kendilerini inciten şeylerden kaçarlar

İslam dini, rahat ve huzur içinde yaşamak için gereken şeylerden ve dünya lezzetlerinden faydalı olanları yasak etmiyor Bunların elde edilmesinde ve kullanılmasında, akla ve dine uymayı emrediyor
İslam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor Bunun için, akla uymayı emrediyor Nefse uymayı yasak ediyor Akıl yaratılmasaydı, insan hep nefsine uyar, felaketlere sürüklenirdi Nefs olmasaydı, insan, yaşaması ve medeni hayat için çalışmasında kusur ederdi Nefs ile cihad sevabından mahrum kalırdı Meleklerden daha üstün olma yolu kapalı kalırdı Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahirette olacaklardan, sizin bildiklerinizi hayvanlar bilselerdi, yemek için et bulamazdınız!) [Beyheki]

Yani hayvanlar ahiretteki azapların korkusundan dolayı, yemekten, içmekten kesilirlerdi Bir deri, bir kemik kalırlardı İnsanlarda nefs olmasaydı, hayvanlar gibi, korkudan, yiyemez, içemez, yaşayamazlardı İnsanların yaşayabilmeleri, nefslerinin gafleti ve dünya lezzetlerine düşkün olması iledir Nefs, iki tarafı keskin bıçak gibidir Hem de, zehirli ilaç gibidir Tabibin tavsiyesine göre kullanan, bundan fayda kazanır Aşırı kullanan helak olur İslamiyet, nefsin helak edilmesini, yok edilmesini değil, terbiye edilmesini, ondan istifade edilmesini emretmektedir

İnsanlarda nefs olmasaydı, insanlık kalmaz, meleklik hasıl olurdu Halbuki, beden birçok şeylere muhtaçtır Yemek, içmek, uyumak, istirahat etmek gerekir Süvariye hayvan gerektiği gibi, insana da beden gerekir Hayvana bakmak gerektiği gibi, bedene hizmet etmek de gerekir İbadetler beden ile yapılmaktadır

Sual:
Nefsimizin mahiyeti nedir?
CEVAP
Allahü teâlâ insanda üç şey yarattı: Akıl, kalb ve nefs Bunların hiçbiri görülmez Varlıklarını eserleri ile, yaptıkları işlerle ve dinimizin bildirmesi ile anlıyoruz Akıl ve nefs dimağımızda, kalb, yüreğimizdedir Bunlar, madde değildir, yer kaplamazlar Buralarda bulunmaları, elektriğin ampulde bulunması gibidir Peygamberler ve veliler hariç, herkesin nefsi, çok kötüdür Bu kötü nefse, (nefs-i emmare) denir ki, kötülüklere sürükleyen nefs demektir

İnsanın en büyük düşmanı nefsidir Daha sonra kötü arkadaş ve şeytan gelir Kötü arkadaş ve şeytan de nefse tesir ederek insana zarar vermeye çalışırlar Onun için nefsin, emmarelikten temizlenmesi gerekir Çünkü nefs, kâfirdir, daima Allahü teâlâya isyan etmek ister

Şeytan, verdiği vesveseye insanın uymadığını görünce, bundan vazgeçer, başka bir vesvese verir Âlimler, şeytanı köpeğe benzetmiştir Köpek kovalanınca kaçar ise de, başka taraftan yine gelir Nefs-i emmare ise kaplan gibidir, saldırması ancak öldürmekle biter Nefsimiz de ölünceye kadar yakamızı bırakmaz Bunun için nefsi tanımak ve zararlarından korunmak gerekir

İmam-ı Maverdi hazretleri buyuruyor ki:
(Nefsin terbiyesi zaruridir Hadis-i şerifte, (İnsanın en kuvvetli düşmanı nefsidir, sonra çoluk çocuğu gelir) buyuruldu Kur'an-ı kerimde de mealen, (Nefs-i emmare, elbette günahları, kötülükleri emreder) buyuruluyor (Yusüf 53)

Nefsini terbiye edemeyen, ona uyan acizdir, ahmaktır Hadis-i şeriflerde, (Asıl kahraman, nefsini yenendir), (Aklın alameti, nefse galip ve hakim olmak ve öldükten sonra gereken olanları hazırlamaktır Ahmaklık alameti nefse uyup, Allah’tan af ve merhamet beklemektir) buyuruldu Hz Âişe validemiz, (İnsan Rabbini ne zaman tanır?) diye sual edince, Peygamber efendimiz, (Nefsini tanıdığı zaman) buyurdu
(Edeb-üd-dünya)

Nefs-i emmare ile cihad, iki yolla olur:
1- Riyazet,
2- Mücahede

Riyazet, nefsin arzularını yapmamak demektir Nefs ahmak olduğu için her istediği kendi zararınadır Nefs daima haramları ister Mücahede ise, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır Nefsimiz, iyilik ve ibadet etmemizi istemez Nefse, günahlardan kaçmak, ibadet etmekten daha güç gelir Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır

Nefs, dünya zevklerine, lezzetlerine düşkündür Bunların iyi, fena, faydalı, zararlı olduklarını düşünmez Arzuları, dinimizin emirlerine uygun olmaz Dinimizin yasak ettiği şeyleri yapmak, nefsi kuvvetlendirir Daha beterini yaptırmak ister Fena, zararlı şeyleri, iyi gösterip, kalbi aldatır Kalbe bunları yaptırarak, zevklerine kavuşmak için çalışır Kalbin nefse aldanmaması için, kalbi kuvvetlendirmek ve nefsi zayıflatmak gerekir

Aklı kuvvetlendirmek, İslam bilgilerini okuyup, öğrenmekle olduğu gibi, kalbin kuvvetlenmesi, yani temizlenmesi de, dinimize uymakla olur Dinimize uymak için, ihlas gerekir İhlas, işleri, ibadetleri, Allahü teâlâ emrettiği için yapmaktır Kalbin zikretmesi ile, yani Allah ismini çok söylemesi ile ihlas hasıl olur

Dinimize uymak, kalbi kuvvetlendirdiği gibi, nefsi zayıflatır Bu sebeple nefs, kalbin dinimize uymasını istemez Dinsiz, imansız olmasını ister Aklına uymayıp, nefsine uyan, bunun için dinsiz olmaktadır Allahü teâlânın, kullarının ibadetlerine ihtiyacı olmadığı için, kulların işleyeceği günahlar da Ona zarar vermez Nefslerini terbiye etmeleri, nefsle cihad etmeleri ve böylece Cennete girmeleri için kullarına bunları emrediyor:
(Cenab-ı Haktan korkup, nefsini kötü arzulardan uzaklaştıranların varacakları yer, muhakkak Cennettir) [Naziat 40, 41]

Dine uyan, arzusuna kavuşur Kur'an-ı kerimde mealen, (Nefsine uyanlardan, doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz) buyuruldu (Ankebut 69 Tefsir-i Azizi)

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
İnsanda kötü vasıfları toplayan nefsle cihad etmek, onu kırmak gerekir Hadis-i şerifte, (Senin en büyük düşmanın, seni çepeçevre kuşatan nefsindir) buyuruldu Peygamber efendimiz bir savaştan dönünce de, (Küçük cihaddan büyük cihada döndük) buyurdu Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah büyük cihad nedir?) diye sual edince, Peygamber efendimiz, (Nefsle cihaddır) buyurdu (Deylemi)

Nefsi her zaman aşağılamak gerekir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Nefsini zelil eden, dinini aziz etmiş, nefsini aziz eden de dinini aşağılamış olur) [Ebu Nuaym]

Nefsin terbiyesi
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Nefs-i emmare, dine inanmaz Bunun için nefsi tezkiye etmek, kötülüklerden temizlemek ve faziletlerle doldurmak gerekir Şems suresinde, (Nefsini tezkiye eden kurtuldu Nefsini, günahta, cehalette, dalalette bırakan zarar etti) buyuruldu Bekara suresinin (Kalblerinde hastalık vardır) âyet-i kerimesi ile bildirilen hastalık, tedavi edilmedikçe, hakiki iman ele geçmez Kalbi hasta olanın imanı, imanın suretidir Nefsini temizleyen hakiki imana kavuşur Yunus suresinin, (Allahü teâlânın evliyası için azap korkusu, nimetlere kavuşmamak üzüntüsü yoktur) mealindeki âyet-i kerimesindeki müjde, hakiki imana kavuşanlar içindir

Herkesin nefsi, baş olmak sevdasındadır Başkasının emri altına girmeyi asla istemez Nefsin bu arzusu ilah olmak, herkesin kendine tapınmasını istemek demektir Allah’a ortak olmak ister Daha da ileri giderek bizzat ilah olmak ister Hadis-i kudside, Allahü teâlâ, (Nefsine düşmanlık et, çünkü nefsin, benim düşmanımdır) buyuruyor Demek ki nefsin isteklerine boyun eğmek, Allahü teâlânın bu düşmanına yardım etmek olur Bu ise ne korkunç bir afettir Dinin bütün emir ve yasakları nefsi ezmek, taşkınca isteklerini önlemek içindir Dine uyuldukça nefsin istekleri azalır Nefs, temizlenmedikçe, üstünlük sevdasından vazgeçmez

Nefsi temizlemek için en tesirli ilaç, kelime-i tevhidi söylemektir Dışarıdan gelen kötü istekler, şeytandan gelmiş olmakla beraber, geçici hastalıktır Küçük bir ilaç ile kolayca giderilebilir:
(Şeytanın aldatması elbette zayıftır) [Nisa 76]

Nefsi kötülüklerden temizlemelidir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(En üstün cihad, nefs ile yapılan cihaddır)Neccar]

Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor, ihtiyarlık yaklaşıyor Yazıklar olsun ki, en şerefli, en lüzumlu iş olan, marifetullahı kazanmayı, hayal olan ömrün sonuna bırakıyoruz En şerefli olan zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan nefsin arzularına kavuşmak için sarf ediyoruz Peygamber efendimiz, (Yarın yaparım diyen, aldandı) buyurdu Allahü teâlâ, insanları ve cinleri marifetullaha ve Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için yarattı Nefslerimizin arzuları peşinde koşan bizler, ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız? İnsanın, Allahü teâlânın marifetine kavuşmasına mani olan en kuvvetli düşman nefsin arzularıdır Bu arzular bitip tükenmez Hepsi de çok zararlıdır Maksudun, mabudundur buyuruluyor Maksadın, arzun ne ise, ilahın odur (Nefslerinin arzularını ilah edinenler) âyet-i kerimesi, bunun vesikasıdır

[Marifetullah, Allahü teâlânın zatını ve sıfatlarını tanımaktır Zatını tanımak, anlaşılmayacağını anlamaktır]

Nefse uymaktan kurtulmak, dünya nimetlerinin en büyüğüdür Çünkü nefs, Allahü teâlâ ile kul arasında en büyük perdedir (Ebu Bekr Tamsitani)

İbadetlerin en kıymetlisi, nefse uymamaktır (Sehl bin Ab Tüsteri)

Her işte, nefsin arzularına uymak, nefse tapınmak olur Nefsine uyan, küfre girebilir veya haram işlemeye başlar Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hasislik, nefse uymak ve kendini beğenmek felakete sürükler) [Taberani]
(Akıllılık alameti, nefse hakim olmak ve öldükten sonra gerekenleri hazırlamaktır Ahmaklık alameti, nefse uyup, Allah’tan af ve merhamet beklemektir) [Tirmizi]

Tefsir-i Azizide buyuruluyor ki:
Allahü teâlânın merhameti sonsuz olduğundan, nefsin felakete sürüklenmesine mani olmak istedi Hem nefsin arzularına uymayı sınırlayan, hem de nefsi temizleyip emmarelikten yani aşırı, taşkın olmaktan kurtaran emirler ve yasaklar gönderdi Bir insan, işlerini yaparken, İslam dinine uyarsa, nefsi emmarelikten kurtulup mutmainne olur Bu zaman şehveti ve gadabı faydalı olarak çalıştırır Bu bakımdan nefse uymak, tatlı gelir Dine uymak ise, bu arzuları frenlediği için acı, zor gelir Akl-ı selim sahibi olan, nefsine uymaz İslam dinine uyar Aklı dinlemeyen kimse ise, nefsine uyar

Şerefüddin Ahmed bin Yahya Müniri hazretleri buyuruyor ki:
İslamiyet, nefsin arzusu olan şehvet ve gadabın yok edilmesini değil, her ikisine hakim olup, dine uygun kullanılmasını emreder Süvarinin atını ve avcının köpeğini yok etmesi değil, bunları terbiye ederek, kendilerinden faydalanması gerektiği gibidir Yani, şehvet ve gadap, avcının köpeği ve süvarinin atı gibidir Bu ikisi olmadıkça, ahiret nimetleri avlanamaz Fakat, bunlardan faydalanmak için, terbiye ederek, dine uygun kullanılmaları gerekir Riyazet, bu iki sıfatı yok etmek için değil, terbiye edip dine uymalarını sağlamak içindir

Nefsin arzuları
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, (Şehvetlerinizi, [yani nefsin arzularını] haramlardan almamaya uğraşın ve bu cihadda sebat edin, dayanın) buyuruyor Bunun içindir ki, aklı olanlar, din büyükleri, bu dünyanın bir pazar yeri gibi olduğunu ve burada, nefs ile alışverişte olduklarını anlamışlardır Bu ticarette kâr Cennet, zarar da Cehennemdir Yani kârı, ebedi saadet, ziyanı da, sonsuz felakettir

Akıllılar, nefslerini, ticaretteki ortak yerine koyup, gerekli nasihati yapmışlardır Bunlardan altısı şöyle:
1- Ticaret ortağı, insanın para kazanmakta ortağı olduğu gibi, bazen de, hıyanet yapınca, düşmanı olur Halbuki dünyada kazanılan şeyler geçicidir Aklı olan, buna kıymet vermez
Her nefes, kıymetli bir cevher gibidir ki, bunlardan bir hazine yapılabilir

Akıllı kişi, her gün, nefsine demeli ki:
(Benim sermayem, yalnız ömrümdür Bu sermaye, o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes, hiçbir şeyle tekrar ele geçemez ve nefesler sayılıdır, azalmaktadır Ömür bitince, ticaret sona erer Ticarete sarılalım ki, vaktimiz azdır Günlerimiz, o kadar kıymetlidir ki, ecel gelince, bir gün izin istense de ele geçemez Bugün, bu nimet elimizdedir Aman nefsim, çok dikkat et de, bu büyük sermayeyi elden kaçırma! Sonra ağlamak fayda vermez Bugün, ecelin geldiğini, şimdi, o günde bulunduğunu, farz et! O halde, bugünü elden kaçırmaktan, bununla, saadete kavuşmamaktan daha büyük ziyan olur mu? Yarın ölecekmiş gibi haramdan kaç!)

Asi nefsimiz, emirleri yapmak istemez ise de, riyazet yapmak, istediklerini vermemek, ona tesir eder İşte nefs muhasebesi böyle olur Resulullah efendimiz, (Akıllı, ölmeden önce hesabını gören, ölümden sonra kendine yarayacak şeyleri yapan kimsedir) ve (Yapacağın her işi, önce düşün, Allahü teâlânın razı olduğu, izin verdiği bir iş ise, onu yap! Böyle değilse, o işten kaç!) buyurdu

2-
Nefsi kontrol edip ondan gafil olmamalı! Ondan gafil olursa, kendi şehvetine ve tembelliğine döner Allahü teâlânın, her yaptığımız, her düşündüğümüz şeyi bildiğini unutmamalıyız Bunu bilenin, işleri ve düşünceleri edepli olur Zaten buna inanmayan kâfirdir İnanıp da, yapmamak ise, büyük felakettir

3-
Her gün yatarken, o gün yaptığı işler için nefsi hesaba çekmeli, sermayeyi, kâr ve zarardan ayırmalıdır Sermaye farzlar, kâr da, nafilelerdir Ziyan ise, günahlardır

4-
Nefsin kusurları görülüp, ona ceza verilmez ise, cesaret bulur, şımarır Kendisi ile başa çıkılamaz Şüpheli şey yemiş ise, ceza olarak, aç bırakmalı, yabancı kadınlara bakmış ise, iyi mubahlara baktırmamalı Hep böyle ceza vermelidir!

5-
Büyükler, nefsleri kabahat yapınca, ceza olarak çok ibadet ederlerdi Mesela bazısı, bir namazda, cemaate yetişmeseydi, bir gece uyumazdı İbadetleri seve seve yapamayan kimseye en iyi ilaç, salih bir zatın yanında bulunmaktır

6-
Nefsi azarlamalı Nefs yaratılışta iyi işlerden kaçıcı, kötülüklere koşucudur, tembeldir ve şehvetlerine kavuşmak ister Dinimiz, nefsimizi, bu huyundan vazgeçirmeyi emrediyor Bu vazifeyi başarmak için, onu bazen okşamak, bazen zorlamak ve bazen söz ile, iş ile, idare etmek gerekir Çünkü nefs, öyle yaratılmıştır ki, kendine iyi gelen şeylere koşarken, rastlayacağı güçlüklere sabreder Nefsin, saadete kavuşmaya mani olan en büyük perdesi, gafleti ve cehaletidir Gafletten uyandırılıp, saadetinin nelerde olduğu gösterilirse, kabul eder Zira Allahü teâlâ (Onlara nasihat et! Nasihat, müminlere elbette fayda verir) buyurdu (Zariyat 55)

Kalb, ruh ile nefs arasındaki bir köprü gibidir Marifetler, feyzler kalbe ruh vasıtası ile gelir Kalb, his organlarına da bağlıdır His organları, ne ile meşgul olursa, kalb ona bağlanır İnsan güzel bir şey görünce, güzel bir ses duyunca, kalb bunlara bağlanır Ruha veya nefse tatlı gelenleri sever Bu sevgi insanın elinde olmaz Güzel, tatlı demek, kalbe güzel, tatlı gelen şey demektir İnsan, çok defa hakiki güzelliği anlayamaz Nefse güzel gelen ile, ruha güzel geleni karıştırır Ruh kuvvetli ise, gerçek güzelliği anlayıp, onu sever, bağlanır Âyet-i kerimeler, hadis-i şerifler, evliyanın sözleri gibi kıymetli şeyler, aslında güzeldir Çok tatlıdır Kalbin nefse bağlılığı azalıp nefsin elinden kurtulunca, bunları okuduğu, duyduğu zaman, bunların güzelliğini anlar ve bağlanır da, insanın haberi olmaz İbadetleri yapınca, Allahü teâlâyı sever

Kalbi, nefsin elinden kurtarmak için, nefsi ezmek, kalbi kuvvetlendirmek gerekir Bu da, Resulullah efendimize uymakla olur Kalbini, nefsinin pençesinden kurtaran kimse, bir evliyanın Resulullahın vârisi, Allah’ın sevgili kulu olduğunu anlar Allahü teâlâyı çok sevdiği için, Allahü teâlânın sevdiğini de çok sever

Not: Nefs hakkında geniş bilgi için, Merak Edilen Konular içindeki (Nefs Nedir) maddesine bakınız

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.