Prof. Dr. Sinsi
|
Freud Ve Yaşadığı Paranormal Olaylar | Makale
Freud ve yaşadığı paranormal olaylar
Ruhbilimin babası, kurucusu ve duayeni olan Sigmund Freud, yaşamı boyunca normal birlikte normalötesi arasındaki çelişkiyi yaşadı Yale Üniversitesi´nde yapılan bu araştırmada, Freud´un doğaüstü olaylara olan ilgisi ve araştırmaları ele alınıyor Hemen bütün doğaüstü kavrama açık olan Freud, vakit vakit şüphe duysa da, seneler boyunca doğaüstü olayları araştırdı ve yorumlamaya çalıştı Bu yazıda 1 sonucun oluşmadığını ve üstelik daha da büyük 1 karmaşanın oluştuğunu farkedeceksiniz fakat amaç budur; sebebi bu araştırma Freud´un doğaüstü alem karşısında düştüğü kavram karmaşasını yansıtmak sebebiyle yapılmıştır
Freud ve paranormal yani normalötesi hakkındaki bu yazının amacı Freud’un araştırdığı fenomenlerin gerçekten paranormal 1 olay olup, olmadığını ortaya çıkartmaktır Olaylar daha ziyade psikoanalitik teorilerle açıklanabilir Profesör Sigmund Freud yaşadığı günlerde sorunları epey olan 1 insandı Hayranları ona tapıyordu ve ona düşüncenin “Kolomb”u diye hitap ediyorlardı Öte yandan karşıt görüşte olan düşmanları da, hayranları kadar çoktu ve onlar Freud’un düşüncelerini saçma buluyorlardı Hatta ona “sahtekarların en mükemmeli” diyenler dahi vardı Günümüzde bile, onun hakkındaki düşünceler vakit vakit aşırıya kaçıyor ve üstelik ortası bulunamıyor Yazıda "Occult" sözcüğünün bütün Türkçe karşılığı olmadığı sebebiyle, okurun bu sözcüğü gizem, normalötesi hadiseler ya da maji anlamlarında 1 her bi şekilde düşünmesi önerilir;
İnanmak istiyor fakat karar veremiyordu 
Freud’un marjinal birisi olduğunu düşünenler Occult araştıramları yüzünden şüphesiz daha da artmıştır Büyük ustanın profesyonel yaşamının büyük 1 kısmını paranormal fenomenleri araştırmayla geçirdiği bugün bize inanılmaz gibi geliyor Üç ciltlik biografisinde Ernest Jones Freud’un paranormale karşı olan ilgisini anlatırken açıkça hakaret ediyor: Ona göre “çok yüksek derecede gelişmiş olan eleştir yeteneği ile beklenilmeyen 1 saflık” aynı insanda bulunabilir Geleneksel psikoanalistler onun kariyerindeki bu bölümü görmezden gelseler de yine de söz edilmesi gerekiyor çünkü ancak bu biçimde, Freud’un kişiliği hakkında dört dörtlük 1 resim elde edebiliriz İnanması kuvvet fakat Freud epey zaman harcadığı occult fenomenlere gerçekten inanıyordu Çoğu bilginler onun bu konulara şüpheyle baktığına inanıyorlar ama belirli olaylara karşı açık olduğu da biliniyor 1 diğer kritik Freud biografı olan Peter Gay kitabında Freud’un muhtelif “doğa üstü” fenomenlerin doğal yollardan açıklanabileceğini düşündüğünü iddia ediyor, belirli şartlar altında düşünce naklinin gerçekleşebileceğine inanıyordu Freud’un occult konulara inanması konusunda Ernest Jones değişik 1 düşünceye sahip Freud’un saflığından söz etmesine karşın başka birşey de iddia ediyor; Jones’un düşüncesine göre Freud’un paranormale olan inancını destekleyen veya yalanlayan kanıtlar aynı sayıda; davranışını “Şüphe ile saflık arasında şahane 1 tereddüt” olarak nitelendiriyor Jones’un düşüncesini şöyle özetlenebilir; "Freud’un inanç isteği ile inançsızlığı devamlı 1 savaş içersindeydi ve kararsızlığı bu konuda yazdığı yazılarda belli olmaktadır " Yazımızın amacı Freud’un ne dereceye kadar paranormal fenomenlere inandığını ortaya çıkarmak değil, demiştik Böyle spekülasyonları bilginlere ve biografi yazanlara bırakıyoruz Yazımızın amacı, Freud’un doğa üstü olaylar olarak nitelendirdikleri şayet modern psikoanalitik yaklaşımlarla daha açıklansaydı Freud mesela büyüye inanmazdı şeklindedir
"Telepati yalnız duygusal bağları olan insanlar arasında olabilir mümkün " Freud paranormal ile ilk defa 1905 yılında ilgilendi Bu konu üzerindeki son yazısı ise1932´de yayınlandı Aradaki yıllarda meslektaşları ile birlikte (öncelikle Carl Gustav Jung ve Sandor Ferenczi) occult´u araştırmak sebebiyle epey zaman ve enerji harcadı O yıllarda epey kullandığı 1 tümce vardı; “Gökyüzünde ve dünyada düşünebildiğimizden epey daha fazla şey var ” OYsa, ne olursa olsun o zaman tanık olunan veye duyulan hiçbir olay bugünün kritik parapsikologları tarafından ciddiye alınmaz sebebi günümüzde bu olaylar değişik yaklaşımlarla değerlendiriliyorlar Freud´un özel konuşmalarında ve yayınlanmış olan yazılarında tarif ettiği occult fenomeni iki büyük gruba ayırmak mümkün: Rüya ile bağlantılı fenomenler ve uyanık haldeki fenomenler Bu 2 grup “kehanet” ve “telepati” diye alt gruplara ayrılıyor Freud aynı zamanda batıl inançlarla da ilgilenmiş, yani raslantısal olayların görünmeyen 1 anlam taşıdıklarını ve geleceği gösterebildikleri birlikte alakadar inançları da araştırmıştı Batıl inançlar occult fenomene dahil olmamasına rağmen yine de gözardı edilmemesi gerekiyor çünkü doğaüstü birşeyle bağlantılı; Freud telepatiyi şöyle yorumluyordu; "Bir olay iki insan beyni arasında 1 anda naklediliyor, telepati ile birbiri ile bağlı olan insanların arasında epey kuvvetli duyusal bağların olması gerekli ve nakledilen olay negatif duygularla dolu olmalı" Bu tanımlama aktüel parapsikologlar tarafından yapılan tanımdan epey farklı; onlara göre telepati “bir başka insan zihninin içeriğini ve durumunu olağandışı anlama duygusudur ” Freud telepatinin (eğer gerçekten böyle birşey varsa) analitik ortamda epey yararlı olacağına inanıyordu Teknik hakkındaki yazılarında Freud şunu diyordu; ”Bir analist kendi bilinçsizliğini, hastanın bilinçsizliğine doğru karşılıyıcı 1 organ gibi kullanmalı ” Başka psiko-analistler de aynı düşüncededir Helene Deutsch ve İstvun Hollus (Freud’un yaşıtları) occult´un psiko-analizdeki rolü hakkında teoriler ileri sürerer, yayınladılar Freud ile ilgisi olmayan psiko analistler bile bu konuyla ilgilendiler Öte yandan, Freud hiçbir zaman düşünsel fenomenin bilimsel açıklamasına karşı eğilimli olduğunu inkar etmedi Ne olursa olsun ilk önce tıp eğitimi almış 1 doktordu; psiko-analizin kendi üzerinde materyalist ve mekanik tesirler oluşturduğunu belirtiyordu Buna rağmen düşüncenin ve ruhun bilinmeyen yönlerini aramaya razı ve hazırdı Mantıklı açıklamalara karşın, occult´a yönelmeye ses çıkarmıyordu mesela, Freud telefona benzeterek, düşünce nakline fiziksel 1 temel oluşturmaya çalıştı Belki bu misal, telepatide de kullanılabilir Freud nakledilen düşüncelerin yada zihinsel süreçlerin 1 fiziksel süreç içersinde dalgalara ya da ışınlara dönüştürülebileceğini iddia etti Işıklar veya dalgalar hedeflerine ulaştıktan sonra orada yine orjinal durumlarına dönüşüyorlar ya da çeviriliyorlardı
Batıl inançlarla paranoyanın buluştuğu kavşak;
Freud’un occult´un fiziksel 1 temeli olduğuna dair olan inancının 1 başka kanıtı arkadaşı Ferenczi’ye yazdığı 1 mektupta bulunuyor; bu mektupta, ziyaret etmiş olduğu 1 kahinden bahsediyor Freud kadının “fizyolojik 1 yeteneği” olduğunu anlatıyor, bu kabiliyet başkaların düşüncelerine girme şeklindeymiş fakat artık asıl occult fenomenlerden bahsetmek gerekiyor; fakat öncelikle batıl inançlarla 1 göz atacağız;i batıl inançlar “Doğa üstü” ile ilgili görünseler de bilinç altının ürünleri oldukları kanıtlanabilir Bu biçimde de, Freud’un araştırdığı diğer doğaüstü olayları anlamlandırmak daha basit olacak Freud’un yazılarının büyük 1 kısmı batıl inançları araştırmaya adanmıştı “Gerekircilik, tesadüfe ve batıla olan inanç” adlı yazısında Freud batıl inanç fenomenini tarif ediyor ve göre insanlar psiko-analitik teori hakkında epey az şey biliyorlardı Bu nedenle o kişi kendi başına gelen raslantısal olayların öneminin farkında olmuyordu Yine de bu raslantısal olaylar bilinçsiz motivasyon ile onlara karşı bilinçli eşitleşme bulmaya çalışıyordu İnsan gizlenmiş istekleri başka türlü açıklıyamadığı için onları dış dünyaya yansıtıyor ve böylece de dünyada meydana gelen ve normalde fark etmeyeceği raslantıların farkına varıyordu Normalde sevdiği 1 kişinin ölmesi isteğini baskı altında tutuyordu bütün insan için 1 kişiyi sevmek ve aynı zamanda da nefret etmek epey doğaldı Nefret genelde bilinç altına kitleniyordu çünkü insanlar eğitimlerinde olumsuz düşüncelerin inkar edilmesi gerektiğini öğreniyorlardu Batıl genelde kötü tanımlandığı için bunun kötü düşüncelere karşı bilinçsiz 1 ceza olduğunu düşünebiliriz İlginç olan Freud’un batıla inanan insanları paranoidlerle karşılaştırmasıdır Ona göre bütün iki grup da bilinçsiz süreçleri ve ilişkileri açıklayabilmek için doğa üstü 1 gerçek yaratıyorlar
Kehanet yerine telepatinin varlığı;
Bunu araştırmak ve bilinçaltı psikolojisine yansıtmak bilimin işi olacak Freud batıla karşı ne kadar şüpheli olduysa da yine de düştü Bilhassa sayılarla ilgili inançlara epey inanıyordu yani belirli sayıların 1 anlam taşıdıklarını düşünüyordu 1899 yılında telefon numarası 14362’ydi Son iki rakamın ölüm yaşının olduğundan emindi Bu sayı Freud’a bütün zaman ölümlülüğü hatırlatyor, kendi batıl inancını bilinç altındaki ölümsüzlük isteğine bağlıyordu Freud çalışmalarının büyük 1 kısmını rüyalardaki gizemsel fenomenlere ayırmış ve bu konu hakkında 1 kaç yazı yazmıştı Devamlı bi şekilde, doğa üstü fenomenlerin rüyalardan farklı olduğunu tekrarlıyordu Birlikte oluştukları için hep aynı kategoriye sokuluyorlardı, ama doğa üstünün rüya kuramlarında asla 1 yeri yoktu Önemli olan soru şudur: Neden normalüstü hadiseler bütün zaman rüya ortamında ortaya çıkıyor ve bu fenomenler gerçekten normal dışı mı? Gizem, olayların rüyalarla bağlı olmasında belki de ikisinin de gizeminin daha hala çözülmemiş olmasından kaynaklanıyor Freud yazılarının birinde rüyaların “gizem dünyasına giriş kapısı” olarak nitelendirildiğini söylemişti ve bunların eğitimsiz biri sebebiyle 1 çeşit gizemsel fenomen olduğunu iddia etmişti fakat buna karşın şöyle yazıyordu; "Rüyalar ve içerikleri (gizemli veya sıradan olmaları asla 1 şey fark etmiyor) sadece bilimsel 1 araştırma ile çözülebilir Gizemciliğin rüya araştırmasında asla 1 işi yoktur " Yazdıkları ve söyledikleri arasında bütün çelişkiye rağmen Freud’un “gizem rüyaları” olarak araştırdığı genelde telepatik rüyalardı Kehanet rüyaları ile epey ender ilgileniyordu Telepati ile rüya arasında 1 bağlantı kurma nedeni uykunun sanki telepatik komünikasyonları karşılamaya niçin olduğudur Freud’a göre telepatik mesajlar beyin tarafından bütün uyku konuları gibi idare ediliyordu çünkü rüyaların temeli telepati ile ilgiliydi Freud’un rüya kuramına göre rüyaların içerikleri iki gruba ayrılır Birincisi gelişmemiş rüya içeriğidir ve bu içerik, rüyanın arkasındaki psikolojik maddeden oluşur Diğeri ise belli rüya içeriğidir, bu da o an rüya gören şahıs tarafından hatırlanan maddedir “Rüya çalışması” diye anılan 1 olay bu gelişmemiş durumu belli 1 duruma çevirir ve Freud’a göre telepatik 1 mesaj gelişmemiş rüya içeriğine benzer Mesaj rüya sürecinden değişir ve bu nedenle komünikasyonun tabiatını bütün olarak yansıtmaz Sonuç olarak Freud´un ağzından şunu söylemek gerekiyor; "Sadece ciddi 1 analiz, telepatik rüyayı telepatik olmayan rüyalardan ayırabilir "
İsteklerin düş yoluyla gerçekleştirilmesi 
Freud aynı zamanda psikoanalizin, büyü olaylarını çözmeye yardımcı olabileceğini de umud ediyordu Bu noktada Freud’un telepati fenomenini açıklamasında 1 hatayı ortaya çıkarmak gerekiyor; telepatik mesajlar rüya içersinde değişiyorsa o zaman gerçekten telepatik olduklarını nasıl kanıtlıyabiliriz? Acaba onlar anında tanımlanmanın arkasında saklanan değişken imajlar mıdırlar ve bu nedenle biz onları telepati olarak mı görüyoruz? Eğer bu böyleyse, doğa üstünü kapsamayan rüya yorumlarının getirilmesi lazım Telepatik 1 rüyanın en iyi örneği Freud’un 1922 yılında “Rüya ve Telepati” adlı çalışmasında görülür; Bu rüya 1 mektupla Freud’a bildirilmişti, yazanı tanımadığı sebebiyle rüya gören kişiyle konuşması olabilir değildi Rüyayı gören olgun yaşda, yeniden evlenmiş olan 1 dul kadındı Rüyayı gördüğü zaman ilk evliliğinden olan kızı hamileydi ve doğuma 1 ay vardı Rüyasında kocasının ikinci karısını ve doğurmuş olduğu ikizleri görmüştü, iki çocuğu da epey iyi tarif ediyor, birinin kız diğerinin erkek olduğunu ve saç renklerini bile söylüyordu Rüyadan 2 gün sonra kocasına 1 telgraf geldi; telgrafta kızının rüya sırasında iki cinsiyetten olan ikiz doğurduğu yazıyordu Adam, kızıyla bütün hamileliği boyunca mektuplaşmıştı Bu nedenle rüyayı gören kızının doğum sırasında onu düşündüğünden emindi Ayrıca rüyayı gören ikinci karısı ile ilk karısı çocuklara epey düşkündüler Erkek ikinci karısının çocuk büyütecek 1 yetenekte olmadığını düşünüyordu Bu düş, baba tarafından belki bastırılmış 1 isteğin belirtisi olabilirdi Bu istek tabuları yıkmak ve kızının onun çocuklarını doğurmasını istemek olabilirdi Freud’a göre adamın ikinci karısını çocukların annesi olarak görmesinin tek nedeni kızının ikinci karısı olması isteğiydi Rüya belki de doğum ağrısının telepatik 1 mesajı da değildi Adam bilinç altında kızının hamileliğini 1 ay için yanlış hesaplamış olabilir Belki çocukların doğum zamanı 1 ay sonra değil de bütün rüya görüldüğü zamandı 1 çocuk yerine ikiz görmesi de başka 1 şeyle açıklanabilir Adam birinci karısının hayatta olması halinde 1 torundan fazlasına sahip olacağını düşünüyordu Bu telepatik rüya belki sadece rüya gören tarafından isteklerin yerine gelmesinin hayali olabilir Bu yorumlara rağmen Freud telepatinin bütün bi şekilde olup olmadığının kanıtlanmadığını da söylüyor “Dreams and Occult” da telepatinin olup olmadığını sadece olayın bütün şartlarını araştırdıktan sonra söyleyebileceğini yazıyordu fakat bunu da rüyayı gören kişiyi tanımadığı için yapamıyacağını belirtiyordu
Ekran belleklerin sürprizi;
Freud’un analiz ettiği ikinci occult rüya tipik 1 kehanet rüyasıdır, bu tip rüyaları bilinç ile bilinçaltı arasındaki sansürün aktivitesine bağlıyordu Freud rüyayı gören kadına Bayan B diye hitap ediyordu Bayan B rüyasında Viyana’nın ana caddesinde arkadaşı ve geçmişteki psikiyatristi Dr K ’ye rastladığını görmüş Ertesi gün kadın eşdeğer yerde gerçekten Dr K ’ye rastlamış İlk bakışta bu rüya insana kehanet gibi görünüyor çünkü sonradan olan 1 olayı önceden gösteriyor Bayan B rüyayı uyanır uyanmaz 1 yere yazmamıştı ve olayı meydana gelmeden önce hatırladığına dair 1 kanıt yoktu Bu nokta Freud’un durumu açıklamasında epey önemli 1 rol oynuyor Bayan B iki kere evlenmişti, ilk evliliğini yaşlı ve zengin 1 adamlaydı Evlendiklerinden 1 kaç sene sonra adam parasını kaybettikten sonraları veremden öldü Gecinebilmek için Bayan B musiki dersleri vermeye başladı İşte o dönemde, Dr K ona epey büyük destek olmuş ve öğrenci bulmasına yardım etmişti Aile avukatı Dr K ’nin o zamanlar Bay B ’nin maddi işleriyle de ilgilendiğini söylüyordu O zamanlar bayan B ile de, iş dışı 1 ilişkisi olmuştu fakat Bayan B ’nin tereddütleri bu ilişkide mutlu olmamasına neden olmuştu sevi ilişkisinin başarılı olmamasına rağmen avukat ona içsel destek olmuştu; Bayan B 1 keresinde ağlayıp Dr K ’nin yanında olmasını istediğini hatırladı Bu istek sırasında Dr K içeri girmişti Freud bunun kehanetle ilgili olduğuna inanmıyordu çünkü kadın adamı genellikle düşünüyor ve Dr K da onu genellikle ziyaret ediyordu İşte söz konusu rüya bu olaylardan 25 sene sonra meydana geldi Bayan B geçen zaman içersinde yeniden evlenmiş ve dul kalmıştı Bu seferki kocası ona hem para hem de 1 çocuk bıraktı eşdeğer avukat yine onun işleri ile ilgilenmeye devam ediyordu Bütün bu bilgilere dayanarak Freud bu rüya sebebiyle 1 yorum yaptı Bayan B Dr K ’nin ziyaretini daima bekliyordu ve bilinmeyen 1 sonuç olarak onun gelmesini hayal edip ve gerçekten geldiği günü hayal etmeye başlamıştı Geçmişteki dönem mutsuz 1 dönemdi ve geçmişteki sevi ilişkisini düşünmek onu rahatsız ediyordu Bu nedenle rüyasını bastırdı ve sabah kalktığında onu hatırlıyamadı, o gün dolaşmaya çıktı ve Dr K ’ye rastladı O noktada rüyanın belirli parçaları değişmiş 1 şekilde kadının bilincine girdi Freud’un bastırılma üzerine değişik 1 teorisi vardır: Bastırılma yüzünden ana fikrin değiştirilmiş 1 şekli bilince girebilir Tarafsız kişi olan doktor açıklanmamış hislerle dolu olan avukatın yerini alıyor İki kişinin de adı Dr K olduğu için Bayan B gerçek randevuyu önceden gördüğüne inanıyor Freud’a göre Bayan B gerçek olaya eşdeğer 1 rüya yarattı Bu hadise "ekran bellek" bi şekilde tanımlanan psikolojik 1 olaydır ve bilhassa çocukların gelişmesinde görülür Ekran hafızalar genelde insanın ilk yıllarının hatıraları ile tanımlanabilir ve yılların getirdiği duygularla şekillendirilir, fabrikasyon değildirler çünkü gerçek hatıralar üzerine kurulmuşlardır fakat bilinç altına bastırılmış maddeler oldukları için epey önemlidirler Bayan B ’nin rüyası, çocukluğu ile ilgili olmamasına rağmen yine de 1 ekran belleği imasını veriyor
Falcılar, geleceği değil, bilinçaltı istekleri hissediyorlar 
Rüyalara bağlı olan occult fenomenleri araştırmasının yanı sıra Freud bilinçli zamanda meydana gelen fenomenlerle de uğraşıyordu Kendi başına 1 kaç deney yaptı: Düşünce naklini Ferenczi ve kızı ile denedi ve 1 keresinde Jung’u belirli eşyaların kendilerinden hareket etmelerini sağlarken seyretti fakat netice ne olursa olsun bu deneyler genelde 1 açıklamaya ulaşamamıştır Asıl yararlı olan Freud’un kendisinin hastaları ve arkadaşlarıyla yaptığı ani deneylerdir Freud, böyle 1 kaç olayı açıklıyordu Bilhassa falcıların gelecek için söyledikleriyle ve daha da önemlisi gerçekleşmeyen kehanetlerle uğraşmayı seviyordu Kehanetlere, geleceği gösterdikleri sebebiyle değil, telepatik 1 olayın meydana gelmesi bi şekilde ehemmiyet veriyordu Böyle 1 yanlış kehanet Freud’un 43 yaşındaki 1 bayan hastası tarafından anlatılmıştır Psiko-analiz döneminde çocuğu olmamıştı ama sonra çocuk istemeye başladı (Freud’a göre, çocuk isteği kadındaki babasının kocasının yerini alma isteğiydi Babasından olacak çocuğunu bilinç altında ömür boyu istemişti ) Çocuk olmama nedeni kocasının geçirdiği 1 hastalıktan sonra kısırlaşmış olmasıydı Kadın, Freud’a gelmeden yıllar önce 27 yaşındayken, Paris’de 1 otelin lobisinde 1 falcı ile buluşmuş ve nikah yüzüğünü o gün takmamış Falcı, ona evleneceğini ve 32 yaşında iki çocuk sahibi olacağını söylemiş Kehanet hiçbir zaman yerine gelmemiş ama seneler sonraları Freud´a olayı anlatırken bütün o deneyi eğlenceli 1 olay bi şekilde anlatmış Freud uzun süreli 1 araştırmadan sonra, kadının annesinin yaşamının falcının söylediği şekilde geçtiğini öğrendi Geç evlenmiş ve 32 yaşında iki çocuk sahibi olmuştu Böylece falcının söyledikleri doğru çıksaydı kadın aynen annesinin hayatını yaşamış olurdu Hastanın gözünde annesi ile eşdeğerde olmak, onu babası karşısında eşit duruma düşürür Tabii ki falcının anlattıkları ona hoş geliyordu çünkü içindeki en büyük isteğinin yerine gelmesi anlamına geliyordu 1 teori, hastanın epey şiddetli bilinçaltı isteğini falcıya nakletmesi şeklinde olabilir Freud’un inancına göre duygu dolu düşünceler epey basit 1 şekilde nakledilebiliyor bilhassa bunlar bilinç ile bilinçaltı arasında mekan alıyorlarsa Freud’un başka 1 kuramı hastanın kendisinin kehanete sayıları sokmasıdır Çünkü analizden seneler önce olan 1 olayı anlatıyordu Freud bilinç altında belleği yanıltma imkanının olduğunu söylüyor Bu açıklama bize daha mantıklı geliyor çünkü belirli 1 tip ekran belleği ile ilgili Bu yaklaşım, Freud’un yazılarında kanıtlanmıştır Gerekircilik ve raslantı hakkında Freud özel 1 derleme yapmıştı ve bu çeşit 1 olayda bilinçaltının çalışması dışında 1 başka paranormal fenomenin simgelendiğini ve üst düzeyde 1 kehanet gibi göründüğünü belirtiyordu 1 misal daha veriyor;
"Doğaüstü olayların epey yalın açıklamaları bulunur "
Bir akşam profesör ünvanını aldıktan sonra dolaşmaya çıktığında eski 1 hatıra aklına geliyor hatıra, kızlarının tedavi edilmesini istemeyen 1 anne-babayla ilgiliydi, daha genç 1 okutmanken bu çift tarafından reddedilmişti ama Freud, olayı hatırlarken hayalinde değiştiriyordu; Anne ve baba bütün diğer tedaviler başarısız geçtiğinden sonra ona gelip yardım için yalvarıyorlar, kendisi ise şu cevabı verdiğini hayal ediyordu: “Benim mesleki yeteneklerim okutmanlığımdan beri değişmedi O zamanlar yardımımı istemediğinize göre bugün de istemeyin” bütün o anda hayali yüksek 1 sesle kesildi Birisi ona “İyi günler Profesör” diyordu Freud baktığında düşünmekte olduğu çifti gördü acaba gerçekten düşüncelerinde geleceği mi görmüştü? Herhalde öyle değildi daha basit 1 açıklama yapılabilir Freud bomboş 1 sokakta yürüyordu, belki baktığında uzaktan gelen çifti görmüştü, geçmiyteki düşmanlık nedeniyle gördüğünü bilinç altına bastırmış ve bunun yerine spontan görünen 1 hayale kaçmıştı bütün bunlar bizlere, Freud’un occult fenomenlerinin epey doğal 1 açıklaması olabileceğini düşündüğünü gösteriyor belki de bütün diğer doğaüstü olaylar için böyle basit açıklamalar vardır fakat soracağımız asıl soru, şimdi insanların neden occulta inandıklarıdır Dr George Devereux’e göre telepati çocukçadır doğaüstü güçleri başarabilme fantazilerine bağlıdır Helene Deutsch’un dediği gibi belki de erkekler “kendilerini gördükleri ilahlık” derecesine occult güçleri olduklarını iddia ederek yüceltmek istiyorlar Paranormale olan iman belki de 1 çeşit narsizim de olabilir Freud narsizim ile ilgili araştırmalarını çocuklar ve basit insanlar üzerinde yapmıştı çünkü bütün 2 grup da, doğaüstüne ve düşüncelerin kaynağının ilahi olduğuna inanırlar İnsanların neden telepatiye inandıkları Freud tarafından "Psychoanalysis and Telepathy" de açıklanmıştır Belki bunun nedeni “yaşamın bu dünyada çekiciliğini kaybetmiş” olması olabilir Bu bize, “Miniver Cheevy” i yani E A Robinson’un yanlış zamanda doğduğu için yaşama sevincini bulamayan 1 adamın öyküsünü hatırlatıyor; “Miniver Cheevy epey geç doğdu Kafasını kaşıyıp kader dedi ve içmeye devam etti ” Ve belki de fanatik derecede occult´ta inananlar da epey geç doğdular 
|