Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Makaleler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
derrida, jacques, makale

Jacques Derrida (1930-2004) | Makale

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Jacques Derrida (1930-2004) | Makale




Jacques Derrida (1930-2004)

Geliştirdiği yapısökümcü okuma yöntemiyle yepyeni bir düşünme olanağının kapılarını aralayan, post-yapısalcı felsefe çerçevesinin kuruluşunda çok önemli bir yeri bulunan Cezayir doğumlu Fransız felsefeci Derridanın hemen bütün metinlerinde kendisini gösteren egemen düşünce, Batı felsefesi geleneğinin yapısökümcü bakış açısından sonuna dek sorgulanmasıdır

Bu anlamda ilk iş olarak Batı felsefesini köküne dek sarmış olduğunu düşündüğü bulunuş :-):-):-):-)fiziği varsayımının yapısının sökülmesine yönelen Derrida, söz konusu varsayım aracılığıyla kendisiyle özdeş dolaysız bir yaşantı a 1am olarak doğruluk yaşantısının değerinin kesinlendiği, buna bağlı olarak da konuşmaya geleneksel olarak yazı önünde hep varlıkbilgisel bir öncelik ve üstünlük tanındığı saptamasında bulunur Konuşma ile yazı arasındaki ayrımın ancak ötekinin şiddet kullanılarak dışlanması yoluyla yapılabileceğini ileri süren Derrida, ötekine şiddet uygulanmasına olanak tanımayacak yepyeni bir dil anlayışı geliştirme amacındadır

Bu yeni dilin en belirgin özelliği, ayrımın özdeşliğe indirgenemiyor oluşuna bağlı olarak farklı bir etik ve siyasal sorumluluk anlayışını savunuyor oluşudur Derridanın yazıla rında ele alınan felsefe sorunlarını tam olarak kavrayabilmek için, öncelikle Kant, Hegel, Marx, Nietzsche, Husserl, Heidegger, Levinas, Sausssure ve daha birçok filozofun düşünceleriyle tanışık olmak zorunludur Böyle bir tanışıklığın olmayışı, çoğunluk olduğu üzere, Derridayı anlamaya çalışan okurları Derrida nın metinlerindeki felsefe devinilerini izleyemediklerinden ötürü çok güç bir durumda bırakmaktadır

Derridaya göre yapısöküm bir okuma tekniği olmaktan çok bütünüyle öteki olana yaklaşmanın, dolayısıyla da baştan olanaksız bir deneyimi ortaya çıkarmanın bir yoludur Bir bütün olarak Derridanın düşünsel konumu, bu anlamda felsefece düşünmenin :-):-):-):-)fizik dilinin eleştirisi yoluyla düzenli olarak yinelenen dogmacı varsayımlardan kurtarılmasının amaçlandığı Hegel sonrası son derece üretken açılımlara konu felsefe çerçevesine yerleştirilebilir

Kuşkusuz :-):-):-):-)fiziksel dogmacılıktan kaçınma arayışı, izleri Kantın eleştirel felsefesi ile İngiliz Deneyciliğine, hatta belli bakımlardan Descartesa dek sürülebilir olması nedeniyle yeni bir şey değildir Ancak :-):-):-):-)fiziksel dogmacılığı eleştirmek ile :-):-):-):-)fızik dilini eleştirmek bir ve aynı şey değildir Hegel sonrası felsefe dönemiyle birlikte dili sorgulamak Batı filozofları için sürekli üzerinde durulan bir izlek konumuna gelmiştir Sorun bu biçimde konduğunda, Derrida ilk bakışta pragmacı ve mantıkçı olgucu düşünce hareketleriyle yakın bir yere yerleştirilebilir gibi görünse de Derridanın felsefece ilgilerinin geliştiği çerçevenin Kıta yönelimli olması böyle bir girişime pek olanak tanımayacaktır

İlk yazılarında Derrida, kendi içinde tutarlı bir anlamlandırma çabası olan Husserlci görüngübilim izlencesine derinden bağlıdır Buna karşı, Husserlin teksesli dil ülküsünü yeniden canlandırdığını gerekçe göstererek, görüngübilim yönteminin son çözümlemede doğruluğun bulunuş olarak değerlendirilmesi sayıltısından, yani bildik geleneksel :-):-):-):-)fizikten kurtulamadığı eleştirisinde bulunur Belli ölçülerde, aşağı yukarı aynı temeller üzerinde Heidegger de Husserli eleştirmiştir Derrida, Husserle yönelttiği eleştirileri, buna bağlı olarak da ortaya attığı savları pek çok bakımdan olurlamakla birlikte Heideggerin vardığı kimi sonuçlara katılmamaktadır Nitekim yazılarında sık sık yeniden döndüğü, Heideggerin felsefenin sonuna gelinen bir dönemde düşünmenin ödevini tanımlama ekseni doğrultusundaki girişimine karşı can alıcı önemi bulunan bir takım sorular ortaya atar

Sonraki dönemine karşılık gelen yazılarında Heidegger, dilin insana ait bir şey olmadığını, tersine insanın dile ait bir şey olduğunu öne sürer; bu anlamda insan dili değil dil insanı konuşuyordur Bir başka açıdan söylenecek olursa, Heideggere göre geleneksel olarak savunulanın tam tersine düşüncenin dili belirlemesinden çok dilin düşünceyi belirlemesi söz konusudur

Heideggerin bu saptamalarının ışığı altında Derrida, yapısökümün ödevini aydınlığa kavuşturabileceği bir zemin bul muş gibidir Nitekim Derridanın kullandığı yapısöküm terimi (diconstruction) doğrudan doğruya Heideggerin Varlık ile Zamanda (1927) kullandığı Almanca destruktion teriminin Fransızcaya çevirisidir Heideggerin temel savına göre, Varlığın Utku olarak zamanı doğru bir biçimde düşünme ödevi, :-):-):-):-)fizik kavramların tarihinin, özellikle de Aristoteles, Descartes ve Kanttaki zaman tasarımlarının destrüktionu ile olanaklıdır ancak Buna karşı Heidegger destrüktionu asla geriye tek bir iz kalmayacak biçim de ortadan kaldırmak olarak anlamaz

Nitekim :-):-):-):-)fizik tarihi, bir yapının yerinden oynatılamayacak denli sağlam bir biçimde yerleşmesinden (daha sonra ,gestell, ya da çatı, diye adlandırır Heidegger bunu) meydana gelmektedir Bu anlamda destruktion Heideggerci anlamıyla düşünceye yerleşen her türden yapının gevşetilip zayıflatılmasıdır daha çok

Derrida, Heideggerin terimi bu özel anlam da kullanışını geliştirdiği yöntemin adı yapacak denli önemli görmesine karşın, yine de Heideggerin destrüktion anlayışının da son çözümlemede bulunuş :-):-):-):-)fıziğinin izlerini taşıdığının açıkça görüldüğünü belrtmektedir Özellikle Heideggerin varlıkların Varlığının sözünü dile getireceğini öngördüğü sahici şiir dilinin :-):-):-):-)fizik tarihinin bütünüyle destrüktionuna yol açacağı umudunu dile getirdiği yerler, Derridanın kuşkuyla yaklaşılması gerektiğini düşündüğü özel yapısöküm alanlarıdır Nitekim Derrida için Heideggerin umduğunun ya da varsaydığının tersine, düşüncenin başlayabileceği ya da yeniden oraya geri dönebileceği bir başlangıç noktası ya da konumu yoktur Böyle bır başlangıca duyulan yersiz nostalji ya da yitirilmiş geçmişe duyulan özlem değme bir bulunuş :-):-):-):-)fıziği örneğidir

Derrida için Batı :-):-):-):-)fiziği tarihi eninde sonunda doğruluğun gerçek paradigması olarak kendiliğin bulunuşunu olurlayan bir dizi girişimden oluşmaktadır Bu geleneğin tam göbeğinde, kendi bulunuşunu kendisine ancak dil yoluyla gösterebilen bir varlık olarak insan tanımı yer almaktadır Varlıklar arasında insana tanınan bu özel yere inanç, Derridaya göre asla temellendirilebilecek bir şey değildir (Hiçbir düşünce, Düşünüyorum düşüncesi bile, kendisini kendisine dolaysız bir biçimde sunamaz Derridanın bu temel çıkışı, neden dil izleğini bırakıp yazı izleğiyle düşünmeye yöneldiğini de açıklamaktadır Kendiliğin bulunuşunun değerini tam olarak kesinlemek için, Batı filozofları geleneksel olarak düşüncenin dile ne ölçüde bağımlı olduğu sorusunu göz ardı etmişlerdir Ne var ki bu temel gerçek öyle kolaylıkla hasır altı edilebilecek gibi değildir Derridaya göre; Platondan Rousseauya, oradan da Hegele gelinene değin hemen bütün filozoflar, düşüncenin kendiliğinden kendisine açık seçik olduğu bir ideal dil ile bu teksesli ve özgün düşünce dilinin kendisine çevrilebileceği bir ikincil dil arasında bir ayrıma gitmişlerdir

Buna göre, konuşma dilindeki sözcükler hiçbir aracıya konu olmaksızın doğrudan düşüncenin anlatımıdırlar; çünkü onlar yalnızca konuşulduklarında vardırlar, dahası söylendiklerinde konuşanın içinde duyulabilmektedirler Buna karşı yazı dilindeki sözcükler, onları dile getiren konuşmacı ortadan kaybolduğunda dahi işlevlerini yerine getirebildiklerinden, düşünceye dışsaldırlar Konuşma bu anlam da doğrudan doğruya düşüncenin gövdelenmesiyken, yazı yalnızca konuşmanın ikincil bir göstergesidir

Derridanın gözünde filozofların bu temel yaklaşımı, kendiliğin bulunuşunu sağlama almak adına anlamlandırmanın maddiliğini unutmak gibi çok önemli bir yanlış doğurmuştur Bu hiç de dayanıklı olmayan uslamlama çatısı altında, Batı filozofları kendi sesçil yazılarının abecesinin sesçil olmayan Avrupa dışı dillere göre felsefı bakımdan daha üstünlüklü bir konumda bulunduğunu varsayar olmuşlardır Ne var ki sesçil yazıyı sesçil kılanın ne olduğu, sesçil olmayan yazıyı sesçil yazıdan neyin ayırdığı öyle hiç de kolayca yanıtlanabilir bir soru değildir Daha da önemlisi, Derridanın Söylediği gibi, salt düşüncenin anlatımı ya da dışa vurumu olacak ideal saltıklıkta bir dil tasarlamak olanaksızdır Bir başka deyişle, Derridaya göre konuşma ile yazı arasında geçmişte sıkça yapıldığı gibi keskin bir ayrıma gitmenin sağlam bir temeli yoktur

Bu saptamadan harekede Derrida, bulunuş :-):-):-):-)fiziginin söz-egemen ya da ses-egemen temellerinin yapısökümüne yönelmektedir Konuşmanın yazı üzerindeki sıradüzensel üstünlüğü kendisini Batı :-):-):-):-)fıziğinin üstüne kurulduğu sayısız sıradüzenli karşıtlıklarda göstermektedir Derridanın bu karşıt ikiliklere ilişkin olarak yapmak istediği, kimi

yorumcularının belirttiği üzere, karşıtlıkta yer alan terimlerin yerlerini değiştirerek aralarında kurulu bulunan öncelik/ sonralık ya da üstünlük/alçaklık değerlemelerini tersyüz etmek değildir yalnızca Burada amaçlanan Batı düşüncesinin üstüne kurulduğu bu temel karşıtlıkların mantığının yapısını bütünüyle sökerek bir daha kullanılamaz hale getirmektir

Demek ki Derridanın açıklamasına göre, konuşma/yazı ayrımının savunulamaz oluşu yazı kavramını da en az konuşma kadar kendisine kuşkuyla yaklaşılması gereken bir kavram kılmaktadır Öte yandan, yazı yine de ötekiliği simgeleyen temel beti olarak işlevini yerine getirmeyi sürdürmektedir Derridaya göre bu nedenle, Heideggerin ileri sürdüğü gibi, düşünmenin ödevinin dili dil olarak dile taşımak ya da dile getirmek olması oldukça anlaşılır bir şeydir Nitekim bu bağlamda Heideggerci bir düşünce çizgisi izleyen yapısökümün temel ödevi de yarıyı yazı olarak yazıya taşımak ya da getirmektir

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bulunuş :-):-):-):-)fiziğinin yapısını sökmek için öncelikle düşüncenin kendisini yazı olarak açığa vurmasının gereğidir O nedenle yapısökümcü söz dağarında yazı kavramı kesinlikle salt arı düşüncelerin kayda alınması demek değildir Nitekim Derrida bu noktanın ne denli önemli olduğunu vurgulamak için arke_yazı kavramı diye yeni bir yazı anlayışı betimleme yoluna gitmiştir Buna göre, arkhesiz (yanı kökensiz) bir düşüncenin özniteliğini différence (ayıram) oluşturmaktadır Diffrence en genel anlamda, her şeye ilk olan ya da her şeyin merkezinde duran düşünülebilecek her türden terimi adlandırmanın olanaksızlığını adlandırmaktadır

:-):-):-):-)fızik olmayan, :-):-):-):-)fizikten başka bir düşünce olanağının önünü açmak için, yazının, kendinde bulunan bır anlam ya da doğru dile getirme amacı güdüşüyle tanımlanan :-):-):-):-)fizik dilinin bütün :-):-):-):-)fizik içerimlerinden tümüyle kurtarılması zorunludur Bu sonuca ulaşmak için Derrida, bir dizi değişik yazma stratejisi geliştirmiştir Bu stratejilerden biri, kendi içinde bütünlüklü tek bir kitap olarak okunmaya izin vermeyecek biçimde aynı metinde sonsuz sayıda metin üretmektir

Nitekim Derrida Glas (Matem Çanı, 1974) adlı yapıtını, bu biçimde parçalara ayırarak, bir anlamda parçalayarak yazmıştır Kitabın ana yapısı, ilk sütunda Hegelin (giz, örtü) anlayışıyla ilişkili çeşitli konuların incelendiği, ilk sütunun tam yanına yerleştirilen ikincisindeyse Genetnin yazılarında düzenli olarak karşılaşılan bir giz türü olarak Jean Genetnin imzasının çok yönlü bir incelemesinin yapıldığı iki ayrı sütundan oluşmaktadır

Glas üzerine söylenebilecek bir dolu şey olmakla birlikte, bunlardan ula ki en önemlisi, kitabın Sartreın Aziz Genet adlı incelemesinde yarı Hegelci bir gözle Genetnın yazılarını özetlemış olmasından duyulan rahatsızlıkla Genetnin yazılarını kurtarmak adına uygulanmış bır yapısöküm örneği olarak okunabileceğidir

Derrida nın sıkça başvurduğu bır başka yapısöküm stratejisi de geleneksel gösterge kavramını özellikle sorunsallaştırmak amacıyla tasarlanmış différance gibi birtakım metinsel imler üretmektir Bu imler yalnızca birer yeni sözdük geliştirme arayışına karşılık gelmezler, Çünkü bunlar ne sözlüktürler ne de gösterge (örneğin Fransızcada ayrım anlamına gelen différence sözcüğünden bozmadır); bunlar daha çok anlaşılırlığa karşı kendi dirençlerine ya da korunaklarına dikkat çeken, an tam anlamıyla belirlenemeyen yapısökümcü ifadelerdir

Différance Varlık türünden her hangi bir şey üzerine enson sözün söylenemezliğini açığa vuruyor olması, kimi yapısöküm yorumcularınca olumsuzlamacı tanrı bilim biçiminde yorumlanması sonucunu doğurmuştur Derrida aralarında görünen yakınlığın kaçınılmaz olduğunu, ama bu ikisini, yani yapısöküm ile olumsuzlamacı tanrıbilimi eşitlemenin bulunuş :-):-):-):-)fiziğinin kendinden geçirici yaşantısını yeniden kesinlemek anlamına geleceğini bildirmektedir Bunun yerine Derrida, bütün deneyimlerin gelecekte neler olacağını bilen bir peygamberlik konumuna indirgemeksizin şimdi ile burada bulunmayı kesintiye uğratan, yapısı sökülemez mesihvari bir söz verme ile yapılandırıldığını ileri sürmüştür Belki de bu noktada, Herakleitosun oluşu kesinleyişi dc Derridanın söz verme yaşantısına değgin açıklaması aynı düzlemde düşünülürse, Herakleitosun oluş anlayışı Derridanın différance la demek istediğine en yakın düşünsel konum olarak değerlendirilebilir

Bu tür bir Herakleitos okuması, Derridanın açıkça yapısökümcü yönlerini Heideggerin göz ardı ettiğini düşündüğü Nietzschenin yazılarında da bulunabilir Heıdeggere göre, Nitzschenin metinleri tek bir anda tek bir düşünürün tekil düşüncelerini yansıtmaktadır Derrida, Heideggerin bu savına Nietzschenin yazma biçeminin değişik yönlerine dikkat çekerek karşı çıkar Buna göre, Nietzsche belli bir anlamı ya da doğruyu dile getirmek yerine, yazılarında daha çok alışıldık geleneksel yorumlama kaynaklarını baştan boşa çıkaran metinsel sorunsalları gündeme getirmiştir

Derrida bu düşüncesini Mahmuzlar Netzschenin Biçemleri adlı çalışmasında, Nictzschenin metinlerinde yer yer geçen Şemsiyemi unutmuşum tümcesinin yorumlama bakımından üzerine karar verilemez oluşuna parmak basarak tanıılamaktadır Burada gösterilmeye çalışılan, bırakın metnin tek bır anlamı olmasını, metinde karşılaşılan herhangi bir şeyin dahi bir özdeşliği olmadığıdır Bu düşünce uyarınca Derrida, Nıetzschenin metinleri demek yerine Nietzschenin imzaları demeyi daha uygun bulmaktadır

Bunun yanında Derrida, Nietzschenin biçemlerini çoğaltmanın doğruluğunu savunmakla birlikte, Nietzsche nin birtakım anlam hareketlerine ilişkin belli çekinceler koymaktan da geri kalmaz Sözgelimi Derridaya göre kadın sözcüğü Nietzschede doğru olmayan ın eğretilemesi olarak geçmektedır hep Bu yüzden, Nietzsehenın metinlerınde kadın sözcüğünün geçtiği yerler Derrida için yapısöküme alınması gereken özel yerlerdir

Ayrıca Nietzschede karşılaşılan anlam hareketlerinin yol açtığı şiddete de dikkat çeken Derrida, aşırılığın mantığını şeyleştirmeden aşırı uç konumların taşıdığı yıkıcı gizilgücü patlatacak bir stratejinin arayışı içindedir

Bu açıdan bakıldığında yapısöküm sıyasal olan üzerine düşünmenin bir yolu olarak da değerlendirilebilir Nitekim daha ilk yazılarından başlayarak Derridanın adalet ile şiddet arasındaki ilişkiyle ilglendiği üstünden atlanamayacak bir olgudur

Derridanın başlıca yapıtları zaman dizinsel olarak şunlardır: Lécriture et la Différance (Yazı ve Ayrım, 1967); La Voix de la Phénomene (Ses ve Görüngü, 1967); De la Grammatalogie ( Yazıbilime Dair, 1967); Marges de la Phlisohie(Felsefenin Kıyıları, 1972); La Disémination (Yayılım/Saçılma, 1972); Positions (Konumlar, 1972); Glas (Matem Çanı, 1974)Larchéologie du frivol(Sıradan Şevlerin Kazıbilimi, 1976); Le Vérité en peinture (Resimde Doğruluk, 1978); La Carte postale de Socrate a Freud et de la(Sokratesten Freud ıle Ötesine Kartpostallar, 1980) (Limitet AŞ, 1990) ve LAutre Cap (Otekinin Kulağı, 1991)


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.