Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Makaleler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
felsefepostmodernizm, karşısında, talep

Felsefe-Postmodernizm Karşısında Bir Talep

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Felsefe-Postmodernizm Karşısında Bir Talep




Bir gevşeme, vazgeçme dönemindeyiz

Zamanın renginden söz ediyorum Sanatlarda ve diğer alanlarda denemeleri, deneyleri durdurmak için, dört bir taraftan sıkıştırılıyoruz Gerçekçilik akımlarını yücelten ve yeni bir özelliğin ortaya çıkmasından yana olan bir sanat tarihçisini okudum Resim piyasasında Transavangardizm’i yayıp, satan bir sanat eleştirmenini okudum

Mimarların, postmodernizm adı altında, Bauhaus projesinden yakayı sıyırmakta olduklarını okudum: İşlevcilik banyosundan sonra, su ile birlikte bebeği deneyi de döküyorlar Bir yeni filozofun, komik bir adlandırmayla yahudi-hiristiyanizmi dediği keşfini ve bununla, bugüne kadar hüküm sürmesini sağladığımız inançsızlığa bir son vermek istediğini okudum, Haftalık bir Fransız dergisinde "Mile Plateaux"dan** pek memnun kalınmadığını okudum:

Özellikle insan bir felsefe kitabı okuduğunda, bir parça adamla ödüllendirilse, hiç de fena olmazmış!

Ağır top bir tarihçinin kaleminden, 60′lı, 70′li yılların yazar ve düşünürlerinin, dil kullanımında terörü hakim kıldıklarını okudum: Oysa verimli bir tanışmanın koşulları yeniden inşa edilmeliymiş Bunun için de entellektüellere ortak bir konuşma biçimi, tarihçilerin konuşma biçimi empoze edilmeliymiş Belçikalı genç bir dil filozofunu okudum: Konuşan makinaların meydan okuması karşısında, kıta düşüncesinin, gerçeklik kaygısını bu makinalara terkettiğine; göndermelere dayalı (référentiel) bir paradigmanın yerine, dile gönderen (adlinguistique) bir paradigmayı (sözler üstüne söz söyleme, yazılar üstüne yazı yazma, metinler arasılık) yerleştirdiğine inanıyor ve bundan da yakınıyordu Dil yeniden sağlam bir şekilde, göndergenin rotasına yerleştirilmeliymiş Yetenekli bir tiyatro bilimciyi okudum

Fantazi ve oyunlarıyla postmodernizmin, iktidar karşısında hele iktidarın, kaygılı bir kamuoyu tarafından, nükleer savaş, tehlikesi karşısında totaliter bir gözaçtırmama politikası izlemeye yüreklendirdiği bir dönemde fazla bir ağırlığı olmadığını yazıyordu

Yeni-muhafazakarlar dediği kimselere karşı modernliğin savunmasını üstlenen meşhur bir feylezofu okudum Bunların, postmodernizm bayrağı altında, tamamlanmadan kalmış modern projeden Aydınlanma projesinden kurtulmayı istediklerine inanıyor Ona kalırsa, Aufklörung’un (Aydınlanma) Popper ve Adorno gibi son partizanları bile, projeyi ancak hayatın özel bir takım alanlarında savunabilmişler: The Open Society’nin (Açık Toplum) yazarı politika, Aesthetische Theorie’nin yazarı da sanat alanında… Modernlik eğer başarısız olduysa, bu, Jürgen Habermas’a göre (o olduğunu çıkartmışsındır), hayatın bütünlüğünü, uzmanların kesin yetkisine terkedilmiş, uzmanlık alanlarında parçalanmaya bırakmasındandır

Bu parçalanma sürecinde, somut birey ise "yüceliğini yitirmiş anlam’"ı ve "yapısızlaşmış biçim"i, bir özgürleşme olarak değil, Baudelaire’in yüzyıl önce sözünü ettiği o devasa can sıkıntısı tonunda yaşamaktadır

Filozofumuz, Albrecht Wellmer’in bir saptamasını izleyerek, kültürün parçalanması ve hayattan kopmasına karşı çarenin, ancak estetik yaşantının statüsünde bir değişime gidilerek bulunabileceğini düşünüyor

Söz konusu "değişiklik, estetik yaşantının artık başlıca ifadesini beğeni yargılarında bulmayıp, hayatın tarihi bir konumunu incelemekle kullanılmasını", yani "varolmanın sorunlarıyla ilişkilendirilmesini" içeriyor Böylelikle bu yaşantı, estetik eleştirininkinden farklı bir dil oyununa katılacak; bilişsel (cognitive) girişimlere ve değerlere ilişkin beklentilere müdahale edecek ve bu farklı anların (moment) karşılıklı gönderme biçimini değiştirecektir Netice itibarıyla Habermas’ın sanatlardan ve sağladıkları yaşantıdan talep ettiği, bilginin, etiğin ve politikanın söylemlerini ayıran uçurumun üzerine bir köprü atmak, bir yaşantı birliğini sağlayacak bir yol açmalarıdır
Benim sorum, Habermas’ın nasıl bir birlik tasarladığı

Modern projenin izlenmesiyle amaçlanan, gündelik hayatın ve düşüncenin tüm öğelerinin, organik bir bütünde olduğu gibi, sinesinde yerlerini bulacakları sosyo-kultürel bir birliğin oluşumu mu? Yoksa bilgi, etik ve politikanın heterojen dil oyunları arasında açılması öngörülen geçitin kendisi de, bunlarla aynı düzeyde yer alan, diğer bir dil oyunu mu? Ve eğer böyleyse, nasıl olup da, bunların etkin bir sentezini gerçekleştirebilecek?
Hegelci bir ilhama dayanan birinci hipotez, "diyalektik olarak bütünleştiren bir yaşantı" nosyonunu sorgulamıyor İkinci hipotez, "Yargı Gücünün Eleştirisinin (I Kant, çn) ruhuna daha yakın, ama tıpkı onun gibi, postmodernliğin, Aydınlanma düşüncesine, tarihin birleştirici bir ereği ve bir öznesi olduğu fikirlerine dayattığı, zorlu sorgulamadan geçmek zorunda

Sadece Wittgenstein ve Adorno değil, ama profesör Habermas tarafından okunma onuruna erişemeyerek, hiç değilse yeni-muhafazakarlar diye kırık not almaktan yakayı sıyırabilen Fransız ya da Fransız olmayan bir takım düşünürler de, işte bu sorgulamanın öncülüğünü yapıyorlar

*
Alıntı


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.