Prof. Dr. Sinsi
|
Felsefe-Aşkta Etik Ve Estetik Sorumluluk/Ahmet İnam
Aşkı yaşamak hem büyük bir belâ hem de büyük bir fırsattır
Aşk insana bir âfet gibi gelebilir Gece yarısı yer sarsılmış, duvarlar, tavan üstümüze çökmüştür!

Elbette yaşadığımız aşksa, salt hormonal bir fırtına, romantik gaflet, karşılığı olmayan kendimize özgü düşlerden oluşmuş bir fantezi yumağı, tuhaf bir "erotomani" değilse! Bu sözlerimin aşka bir hakaret, bir entelektüel yukarıdan bakış, insanı tanımaktan âciz, soyut, tepeden inme ölçütlerle ortaya konmuş bir "karikatür" olduğunun farkındayım
Yine de aşkın "bir ölçüde" denetlenebilir (elbette büyük bir ustalıkla!) bir yaşam enerjisi olduğuna inanırım Bu enerjiyi harekete geçirebilecek olanaklar geliştiğinde, insanın yeni bir yaşantılar bütünlüğünde yaşama fırsatı ortaya çıkar "Dünya dönüşür " Bu aşk denilen, kesinlikle kendimizin dışına çıkmamızı gerektiren (en azından balkonumuza!)
paylaşmalarla yaşanan, bir algılamala, duygulama, düşünme, eylemde bulunma bütünlüğü, olanaklarımızı keşfe yol açar! Bir anlama, kavrama, duyma, kısacası bir olma , oluş serüvenidir
Heideggerci bir terminoloji kullanırsak, varlığın bize kendini sunma biçimlerinden biridir, Heidegger böyle dememiş olsa da Aşkla anlarız, biliriz, yaşarız, oluruz, oluşuruz
Bela olsa ne olur?
Anlamak, başımıza bir yığın belalar açmaz mı?
Aşkın sürüklediği bütünlük ( Gestalt !), bir travma anaforuna koyabilir bizi
Çaresizliği, ihaneti, vurdumduymazlığı, kabalığı, sığlığı yaşıyor olabiliriz Tüm bunlar yaşadıklarımızdan devşirilmiş, sunulmuştur: İnsana, hayata dair işaretler taşır!
İçimizde paylaşmaktan, paylaşamamaktan doğan olağanüstü bir yaşam enerjisi vardır Dönüşüm ( Gestalt switch !) kapıdadır Yoldadır Dönüşümün yolda olmasıdır aşk Aşık olup da yerinde sayanlara, daha "kötüye", daha "çirkine" gömülenlere duyurulur! Aşk enerjisi içimize "çökünce", ya da içimizde patlayınca aşkın sesi duyulur (Ben böyle duyulduğunu düşünürüm aşkın sesinin! Sokrates'in Daymon'unun, cinin sesi gibi!) Üç buyruğunu önemli bulurum (En azından!):
Aşk, âşıka şunları der:
1 İnsansın Çaresizsin Sınırlısın Ölümlüsün Çaresizliğini aşma olanaklarından biriyle karşı karşıyasın Yaşama eşiğinde bulunduğun aşktır Paylaşmayı deneyeceksin Öğren Yaşa Antenlerini açık tut
2 Yaşayabiliyorsan, iki büyük sorumluluğun var aşkta Aşkın sorumluluğudur Bigâne kalanları yakar İlki estetik sorumluluktur Güzelleştirme sorumluluğu Mâdem ki aşk, bir olanak, bir fırsat, bir tür tinsel ve tensel kayırmasıdır hayatın; bunun bedelini ödemelisin Aşkın sana sunduklarına karşı borçlusun Kime? İnsanlara Hayata Elbette sevgiline Kendine Nasıl güzelleştirilir aşk? Emekle, bilgiyle, estetik çabayla Sonuçta bir yapıt, estetik bir yapıt çıkacaktır ortaya Aşk denen insan yaratısı Birlikte yarattığımız
3 Aşk iki kişilik yalnızlık olamaz Tüm insanlığa, insanlara karşı sorumludur Sevgilide insanı severiz, insanlığı Aşkın etik sorumluluğu aşk enerjisiyle insanlara vermemiz gerektiğini anımsatır bize Aşk hem estetik hem etik ödevler verir bize: Sevgilini severek insanları sev Kendi bencil dünyandan çık, duvarlarını yık Birlikte dönüşümler yaşamayı öğren Yarattığın aşk yapıtı, insnalığın estetik yaşantılar tarihinde yer alsın
İnsanların daha güzel, daha hakça bir dünyada yaşamaları için çaba göster
Çünkü aşıksın Çünkü sorumlusun
Çünkü borçlusun Gönlünde aşk varsa,insanlara gönül borcun var
Aşk kolay değil Bir gün insanlar bu enerjiyi dönüştürmeyi öğrenecekler Kendi içine kapalı topluluklarla sınırlı mistik bir yaşantı olmaktan çıkacak
Erotik görünümünü kazıyıp arkalarındaki insanı yakalamayı hiç değilse şimdikinden daha fazla insan öğrenecek
Aslında kuşkularım çok Yine insan, aşk adına bir yığın bayağılık yaşayacak Uyanık romancılar, sanatçılar bu işten çok para, çok ün kazanacak
Olsun, yine de düşlerimize, umutlarımıza, beklentilerimize şimdilik karışan yok
*
Ahmet İnam
|