Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinema, Müzik & Online Videolar > Radyo, Sinema ve Tiyatro

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
geleneksel, skeçler, tarihi, tiyatrosu|tiyatro, türk

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler




Türk tiyatrosu yüzyılı aşkın süredir,kendi insanını kendi ulusal sorunlarını, kendine özgü renk ve tarzıyla seyircisine aktaracak bir biçem arayışı içerisindedirTanzifatla birlikte başlayan batılılaşma eğiliminin katı bir biçimde reddettiği ,karşısına aldığı ve imparatorluğun içinde bulunduğu yozlaşmanın birer belirtisi olarak yorumladığı ‘kukla’, ‘karagöz’, ‘ortaoyunu’, ‘meddah’ , ‘çengi’ gibi geleneksel seyirlik sanatlarımız, bu güçlü sahip çıkmayış karşısında, baş döndürücü bir değişim süreci içerisinde son gösterilerini yaptılar

Özellikle İstanbul’da odaklanan bu geleneksel seyirlik sanatlarımızdaki bu susuş öyle hızla oluştu ki, zaten yazılı metine dayanmak alışkanlığı olmayan bu gösterilerden yola çıkarak yeni bir biçem bileşimine yönelmek isten genç kuşak sanatçıları için, değil otantik bir biçimde yaşatılan bir örneği izleyip incelemek; Eski ustalarla konuşup bilgi alışverişinde bulunma olanağı bile kalmamıştır Kaybolan bu sanatlar üzerine toplanan belgeleri, malzemeleri, film, fotoğraf, video, ses kaydı gibi yöntemlerle saptanan bilgileri bir araya getiren bir ‘Geleneksel Seyirlik Sanatları Müzesi’ henüz kurulmuş değildirŞimdi ‘Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun seyirlik oyunlarını inceleyelim


Alıntı Yaparak Cevapla

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler




TÜRK SEYİRLİK OYUNU

Türk seyirlik oyunları söze dayanan ve sözsüz oyunlar olarak ikiye ayrılır:a) Sözsüz Oyunlar: Söze dayanmayan oyunlardır Cambaz (İp üzerinde ve dikili direkler üzerinde canıyla oynayanlar);Gözbağcılar (bunların içinde yumurtabaz,hokkabaz,sihirbazlar da bulunmaktadır);Dansçılar : köçek , çengi , kasebaz , curcunabaz, mıtrakbaz cinaskeri ;Güçgösterisi : Zorbaz, gürbaz,çanakbaz,sinibaz,parandebaz,şişebaz, ; Hayvanlarla gösteri yapanlar : Maymunbaz,köpekbaz,ayıbaz, yılanbaz,; Fişa,eklerle gösteri yapanlar :ateşbazBir de anlamı tam olarak kestirilemeyen pehlivan-ı kağıtbaz, pehlivan-ı kumarbaz vardır Bunların da şans oyunları olup seyirlik oyunlar içerisinde yeraldığı sanılmaktadır
b) Sözlü Oyunlar: Sözsüz oyunlar kadar çeşitli olmamakla beraber, tüm hikaye anlatıcı türleri,ortaoyunu ve benzeri oyun türlerini, karagöz ve kukla oyunlarını bünyesinde toplar
Bunların dışında dramatik nitelikte iki oyun türü daha vardır: tulumcular ve savaş oyuncuları…

Tulumcuların iki görevi vardıİlki şenliklerde oyun yeri ile seyirciyi birbirinden ayırmaktı ; fakat bunu yaparken asık suratlı bir kolcu gibi değil, şenlik havasına uygun bir biçimde güler yüzle,izleyicilerle şakalaşarak yaparlardıDeriden don ve külahlar giyer, ellerinde keçi derisinden bir tulum taşırlardıBu tulumlar yağ,hava yada su ile şişirilirdi ve hiç can yakmazdıTulumcular bu tulumları orta oyunundaki şakşak gibi kullanarak seyircilerle şakalaşırlardıDramatik özellikteki diğer bir gösteri türü de yalancı savaşlardırBu savaş oyunları karada yada suda dekor olarak hazırlanan kaleler,gemilerde hasım kesime ayrılan savaşçılarla yapılıyorduBu oyunlar dramatik bir gösteri gibi önceden hazırlanmış olaylar dizisine uygun olarak kimi kez bir yapıntı, kimi kez tarihteki bir savaşı canlandırarak yapılıyordu Oyunlar hep Osmanlılardın kazanıp düşman kalesine bayrağını dikmesiyle sonuçlanırdıTürk seyirlik oyunlarının sözlü olanlarında birtakım ortak özellikler görülmektedir

- Taklit en önemli yeri tutuyordu,başlıca çatışma ve kişileştirme yöntemiydiİlk anlamıyla bir oyunun taklidi yapılmaktadırPişekar ortaoyununa başlarken ‘falan oyunun taklidini aldım’ der ve söz konusu olan bir oyunun yada olaylar dizisinin taklididirDiğer bir anlamda da İnsanların,hayvanların,kimi zaman cansız nesnelerin, hareketlerine, davranışlarına, görünüşlerine benzemek, benzetmektir Bazen de çeşitli ağızların,dillerin , kusurlu kişilerin taklidi yapılırdıBu taklit çoğu kez alayedici,aşağılayıcı,taşlayıcı bir yoldan yapılırdı

- Genellikle karşıtlıktan yararlanılıyorduSöyleşen iki kişi arasındaki karşıtlığın vurgulanması en önemli öğelerden biriydiOyunlarda ‘dişi konuşan’ diye adlandırılan kişi karşısındakine nükte yapmak fırsatını verirBuna ‘anahtar verme’ denirKaragöz’de Hacivat;Ortaoyununda Pişekar ‘dişi konuşan’ kişilerdirBuna karşın ‘erkek konuşan’ diye adlandırılıp’ laf yetiştiren kişi,Karagöz’de Karagöz, Ortaoyununda ise Kavuklu’dur

- Müzik, şarkı, dans, şaklabanlık ve soytarılık bu oyunların tümünde birbirine karışırdı
- Eski seyirlik oyunlar iç içe geçmişti Karagöz oynatanın meddahlık ettiği,ortaoyununa çıktığı görüldüğü gibi, pek çok seyirlik oyunun içerisinde başka seyirlik oyunlara da yer verildiği görülmekteydiOrtaoyununda hokkabazlık yapılır,karagöz oynatılırdı
- Oyunlar belirli bir metne dayanmadan doğaç oynanırdıÖrgütlenmiş tiyatro gibi belirlenmiş oyun yerleri bulunmazdıOrtaoyununun 19Yyda sahnede oynanması denenmiş,ortaoyununu batı tiyatrosuna uygulamak için denemeler yapılmış,bu arada ‘tuluat tiyatrosu’ ortaya çıkmıştır


Alıntı Yaparak Cevapla

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler




A HOKKABAZ

Hokkabazlık, el çabukluğu, gözbağcılığı gibi bir hüner gösterisidirDiğer yandan da usta ile çırak arasındaki uzun ve komik söyleşmelerle Karagöz, Ortaoyunu gibi sözlü oyunlara benzerBu oyun adını ‘’hokka oyunu’’ ndan alır: Üç hokkadan birinin içerisine top konulur ve hokkalar tersine çevrilirdi Hokkaların yerleri el çabukluğu ile değiştirilirdiAltı boş gösterilen hokkanın içerisinden top çıkması yada içi boş olduğu sanılan hokkanın boş çıkması oyunun başlıca şaşırtmasıdırFarklı numaralar da vardı: Dikine eğik tutulan bir sopa üzerinde bir yumurtayı sıçratıp oynatmak,,paraları yok edip değiştirmek,sağdan soldan bakır paralar çıkarak,boş tastan su dökmek gibi…Hokkabazlığın, el çabukluğu yanında dil çabukluğunu da gerektirmesinin yanı sıra Türk hokkabazlığının önemli bir özelliği de yanındaki yardımcıları başka adıyla yardakçılarıyla söyleşmeleridirBu yardakçılar oyun boyunca saklanıp gülünçlükler yapıyor, oyunun hilesini çözmeye çalışıyormuş gibi yaparak seyirciyi güldürüyorlardıAsıl amaç oyun sırasında seyircinin ilgisini başka yöne dağıtarak oyun hilesini örtmekti

B ÇENGİLER – KÖÇEKLER - CURCUNABAZLAR

Bunlar tıpkı bale sanatı gibi dramatik özelliği olan sahne dansı gösterileriydiDansçıların çengi,köçek,tavşan , kasebaz, beççe gibi adları vardı Çengi ilk başta tüm dansçılara verilen bir isimdiaha sonra yalnızca kadın dansçılara çengi denmeye başlandıErkek dansçılara ise daha çok köçek yada tavşan deniliyordu

Çengi,köçek ve tavşanlar kendi içinde kollar meydana getiriyorduher kolda sarı çizme giyen bir kolbaşı ve kolbaşının yardımcısı,’sıracı’ denilen dört kişilik bir çalgı grubu,yardakçılar bulunuyorduTemsil verilen yerde çengileri hamam ustaları ve soyguncu denilen kadınlar soyup giydirirler,makyajlarına ve süslerine yardım ederlerdi

Çengiler üstlerinde ‘camadan’ denilen altınlarla işlenmiş kadifeden kısa kolsuz bir üstlük,altlarında ‘üçetek’ adı verilen ipekli sırmayla süslü bir entari,göğüslerini yarı açık gösteren hilal şeklinde yakalı bir gömlek,bellerinde altın ve gümüşle süslü bir kemer,ve saçlarında altınlarla bezenmiş bir tepelik ile sahneye çıkarlardı

Çengilerin çoğu tıpkı köçekler gibi cinsel sapkınlardıKadın kadına sevişir,erkek kılığına girip ‘zeybek,kilci kalyoncu’ gibi oyunlara çıkarlardıKöçekler ise kadın tavırlı,profesyonel genç dansçık erkeklerdi;Kız gibi giyinir saçlarını uzatırlardıİpek kumaştan bir fistan,sırtında ipek bir gömlek, başlarında hasır bir fes giyerlerdi Bunar da cinsel açıdan sapkınlardıZenginler köçekler için varlarını yoklarını döker, yeni çeriler arasında köçekler uğruna kavgalar çıkardı
Tavşanlarsa köçeklere benzer, fakat etek yerine şalvar giyer ve başlarına külah takarlar
Köçek,çengi ve tavşanların dansları göbek atma,gerdan kırma,omuz titretme,bel kıvırma gibi hareketlere dayanırdı

3 MEDDAH

Meddah, anlatı bölümlerinin arasına söyleşmeli,taklitli,kişileştirmeli bölümler yerleştirdiği için o da diğer dramatik türlere benzerlik göstermektedirkaragöz oyunlarına çok yakınsa da çok zengin kaynaklara dayanması,hikaye dağarcığının çeşitliliği,güldürmenin yanı sıra çeşitli olayları da yansıtması ile onlardan ayrılırDede Korkut,Köroğlu gibi geleneksel Türk kaynaklarından gelen konular,İslam geleneğinden gelen dinsel konular,Hz Ali’den gelen konular,İran geleneklerindeki efsaneler içinde değişik mizaçları yansıtırdı
Karagöz ve ortaoyununun salt gösterimci birer tiyatro olmasına karşın,meddahların seçtiği konulara göre benzetmeci,gerçekçi tiyatroyu zorladığı görülürKaragöz ve ortaoyununda seyirci için oyun oyundur, oyuncu da oyuncu; o nedenle oyun sırasında bir özdeşleşme,oyunun havasına kendini kaptırma göremeyizOysa meddah,seçtiği konuya göre seyircide bir coşkunluk,üzüntü,merak,acıma duygusu yaratır

Meddahlar hikayeye başlar ve bitirirken çeşitli söz kalıplarına başvururlardıKimi kez çeşitli ağızlardan kısa taklitler yapılarak hikayeye başlanır,hikayeden önce çeşitli tekerlemeler görülürdüDaha sonra meddah hikayesini anlatır ve hikayenin sorumluluğunu hikayenin kaynağına bırakıp özür dilerdi18Yydan bir tanık , meddahların kahvede hikaye anlatırken kimi zaman resmi bir haber kaynağı gibi ,hükümet çevrelerince siyaset yapmaları için görevlendirildiğini söylemiştir






Alıntı Yaparak Cevapla

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler

Eski 10-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler




KUKLA

Geleneksel Türk Tiyatrosu üzerine pek çok araştırma yapılmış ancak bunlarda kukladan pek az bahsedilmiştirBunun başlıca nedeni kukla üzerine olan kaynakların bir çoğunun gölge oyunu sanılmasıdırDiğer bir nedense kukla gösterilerine,eldeki kaynakların kukla adını vermesi 17 Yyda başlamasıdırAncak ortaoyunu nasıl çok eskilerde başlamasına rağmen adını 19Yyda aldıysa, kukla da 17Yydan çok daha eskilere dayanırTürkiye’de yüzyıllar boyunca çeşitli kukla türlerinin bilinip oynanmış olmasına karşın;kukla hiçbir zaman karagöz gibi ağırlığını belli etmemiştir Yaygın olarak kullanılan üç çeşit kukla vardı

İSKEMLE KUKLASI:

Göğüslerinden yatay ip geçen bu kuklalar,çalgılar eşliğinde,aşağıdan ipleri çekilerek sıçratıp dans ettirilirBu kuklaları daha çok sokak göstericileri kullanırdı

EL KUKLASI :

Başları ve kolları tahtadan ,gövdeleri bezdendirKuklacı elini kuklanın içerisine sokar ; İşaret parmağıyla başını,baş ve orta parmağıyla da kollarını oynatır

İPLİ KUKLASI :

Yapımı el kuklasına göre daha zor olduğundan pek yaygın değildi Kuklanın eklem yerlerinin bir ip ile bağlanması ve bu iplerin ‘T’ şeklinde bir tahta parçasına tutturulması ile yapılırdı

Türk kuklasında kişilerin özellikleri karagözdeki gibi keskin çizgilerle belirtilmemiştirKukla oyununda karagözdeki gibi iki birincil kişi buluruzBunlar ‘İbiş’ ile ‘İhtiyar’ dırİbiş hep uşak olur Adı, efendisine bağlılığından ötürü ‘sadık’ tırAyrıca ‘’Durmuş,Tombul,Fıstık, Kıvrak, Kışkış’’ gibi isimler de alırdıİbiş kurnaz ve hazırcevaptırBiçimsiz bir fesi vardır,püskülü sağa sola kayarYanlış anlaşılmalar,çift anlamlı deyimler, açık saçık sözler kullanırdiğer baş karakter olan İhtiyar ise çiftliğin sahibi varlıklı bir kişidir Bu iki karakter dışında ikincil kişiler de vardır Bunlardan biri genç aşık delikanlı ,diğeri de onun sevgilisi olan kızdır
Kukla oyunu konusunu Ortaoyunu ve Karagöz’den yada aşk hikayeleri ve halk efsanelerinden alırdı






Alıntı Yaparak Cevapla

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler

Eski 10-24-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler




KARAGÖZ

Gölge oyununun Türkiye’ye ne zaman ve nasıl girdiğine baktığımız zaman,16Yyda Mısır’dan girdiğini öğreniyoruz17Yyda ise Karagöz’ün tam şeklini aldığını biliyoruzAsıl merak uyandıran tartışma konusu Karagöz ile Hacivat’ın gerçekten yaşamış kişiler olup olmadığıdırGölge oyununun bu iki kahramanı,halk tarafından öyle sevilmiştir ki onları yaşamış kişiler olarak görmek istemişler ; Bazı söylentilerle onların yaşadıklarını ileri sürmüşlerdirBu söylentilerden biri: Sultan Orhan çağında Hacivat’ın duvarcı, Karagözün ise demirci ustası olduğu; Bursa’da bir cami yapımında çalıştıkları;ancak söyleşmeleri ile diğer işçileri de oyalayarak cami yapımını geciktirdiklerinden dolayı Sultan Orhan tarafından ölümle cezalandırıldıklarıdır

Karagöz’ün piri ve yaratıcısı Şeyh Küsteri sayılmıştırGerçekte oyunun kurucusu ve yaratıcısı olduğu kesin değildirFakat önemli olan,Karagözcülerin ,bulunmuş ve kurulmuş oyuna Şeyh Küsteri’yi önder,koruyucu ve kurucu olarak seçmiş olmaları ve Şeyh’in adıyla oyuna ciddi,yapıcı,eğitici,ibret verici bir temel bulmalarıdır

KARAGÖZ’ÜN GELİŞİMİ

17Yy da kesin biçimini alan Karagöz, daha sonraki yüzyılda büyük bir ilerleme göstermiş,Türklerin en sevilen gösterisi olmuşturNe var ki Karagöz’ün gelişimi içerisinde iki önemli sorun olmuşturBunlardan biri Karagöz’ün toplumsal eleştiri ve taşlaması, diğeri de açık-saçıklığıdırKaragöz’ün ortadan kalkmasında batı tiyatrosunun Türkiye’ye girişi kadar bu iki özelliğin de etkisi olduğu söylenebilirKaragöz oyunu açık bir biçimdirHer olaya, her amaca kendini uyduran bir yöntemdirÜstelik Karagöz’ün kendine göre bir dokunulmazlığı vardırDönemin din adamları ,kendi yönetimlerine ters düştüğü halde Karagöz’ü hoş görecek bir neden bularak ona özel bir dokunulmazlık alanı yaratmışlardırYabancı kaynaklar daha çok Karagöz’ün açık-saçıklığı üzerinde durmuşlardırŞüphesiz Karagözün utanmasız bir yanı vardıSımsıkı,kapanık bir toplumda; Baskının yarattığı kımıltısızlık içerisinde, bu yoldan bir kaçamak aranması,topluma soluk verecek bir delik olarak kullanılması ancak Karagöz’ün lehine yorumlanabilirKaragöz’ün bolbol siyasi taşlamalara başvurduğunu söylemiştikYine böyle bir oyun Abdülaziz’in ilk yıllarında yaşlı devlet adamlarını çok ağır bir biçimde alaya alaraktan oynanmış;fakat bu sefer yapılan taşlamalar fazla keskin bulunmuş ve Karagöz oynatma izni kaldırılmıştırPerdeye devlet ileri gelenlerinin çıkarılmasının ağır cezalara bağlanmasıyla beraber, Karagöz, ilginçliği,anlamı olmayan; kaba, bayağı bir güldürü durumuna düşürülmüştürKaragöz’ün siyasal taşlama ve açık-saçıklığına devlet ileri gelenlerinin tepki göstermesi bir yandan da Batı tiyatrosunun Türkiye’ye girmesi nedeniyle, Karagöz’ü sınırlayan bir tutumun gitgide geliştiğini görüyoruz

KARAGÖZ’ÜN BÖLÜMLERİ

a) Mukaddime

İlk olarak müzikle boş perdede gösterimlik denilen ,limon ağacı,çalgıcılar,deniz kızı gibi, çoğu kez konuyla ilgisiz görüntüler olurDaha sonra tefin ritmine uygun bir biçimde perdenin solundan Hacivat gelir,bir semai okurSemai bitince Hacivat ‘’off…hay Hak’’ diyerek perde gazeline başlarPerde gazelinde;Karagöz oyununun bir öğrenek yeri olduğu,gazelin tasavvufi felsefi anlamı ve kurucusunun Şeyh Küşteri olduğu belirtilirPerde gazelinde padişaha yakarış da yeralırÇağın padişahını anmanın yanı sıra çoğu kez yönetim biçimi de belirtilirdi
Hacivat tüm bunlardan sonra bir beyit okuyup kendine kafadengi bir arkadaş aradığını söyler ve arkadaşın özelliklerini saymaya başlar konuşmasını ‘’Bu gece işimizi Mevlam rastgetire! Yar bana bir eğlence,aman bana bir eğlence’’ diyerek bitirirBu sırada perdenin sağ köşesinden Karagöz gelirİkisi dövüşürlerDövüşte Hacivat kaçar, Karagöz yere boyluboyunca uzanır ve bir tekerleme söylerBu, ‘’kılıklama’’ yada ‘’kılıklı zırva’’ diyebileceğimiz,aralarında hiçbir mantık bağlantısı olmayan sözlerin bir anlam taşıyormuşçasına birbiri ardına getirilmesidir

b) Muhavere

Bu bölüm Karagöz ve Hacivat arasında geçerİki kişiden fazla kişinin de bu bölümde yer aldığı görülmüştürMuhavere konularına örnek verelim: Yalan küpü muhaveresi şöyledirÇelebi en iyi yalanı söyleyecek olana ödül verecektirHacivat karagöz’ü salık verirKaragöz, Çelebi’nin babasının kendi babasına borcu olduğunu söylerÇelebi bu borcun varlığını kabul etse babasının borcunu ödemek zorunda kalacak, yalan olduğunu söylerse de ödülü Karagöz’e vermek zorunda kalacaktırBazı muhavere konularında da tıpkı ortaoyunu tekerlemelerinde olduğu gibi önce olmayacak bir olay gerçekmiş gibi anlatılır daha sonra da bir düş olduğu anlaşılır

c) Fasıl

Fasıl, oyunun kendisidirBu bölümde Hacivat ve Karagöz’den başka olay kişileri de bu bölümde görülür,oyuna katılırlar17yy dan itibaren fasıl konuları belirli bir olaylar dizisine uymaya başlamıştırFasıl isimlerinden birkaçını sayalım : Ağalık,Bahçe sefası,Eczane,Sahte esirci,Hamam, Ferhat ile Şirin,Kanlı kavak,Kanlı Nigar,Kütahya,Leyla ile Mecnun,Sünnet, Şairler,Yangın,Yazıcı

d) Bitiş

Karagöz oyunun bittiğini haber verir,kusurlar için özür diler, gelecek oyun duyurulurKaragözle Hacivat oyun sırasında kılık değiştirmişlerse eski kılıklarında dönerler sahneyeAralarında kısa bir söyleşme geçer bu söyleşme sırasında oyundan çıkarılacak ders de belirtilirDaha sonra oyunda yapılan hatalardan dolayı özür dilenerek oyun bitirilir

KARAGÖZ’ÜN TEKNİĞİ

Karagöz görüntüleri kalın deriden , çoğu kez deve derisinden yapılırKullanılacak deride aranan özellikler saydamlaştırmaya yatkın ve ısıya dayanıklı olmasıdırderi bir dizi işlem sonucunda işlendikten sonra üzerine kalıp konularak çizilir ve bu çizilen yerlerden sivri uçlu bıçakla kesilirGerekli yerlerinde ters tarafından delikler açılır; ve çini mürekkebi ile renklendirilirOynak eklemeli parçalar birbirine kiriş ,kursak,tel ile bağlanır
Perdenin boyutları 2m ye 25 m iken 110 a 080 olmuşturPerdenin tabanında ve arkasında perdenin çevresine iplerle tutturulmuş peş tahtası denilen bir raf bulunurBuraya perdeyi aydınlatan meşale konulur Peş tahtası üzerinde sıra sıra delikler bulunur Bu deliklere gerekince hayal ağacı denilen çatal sopalar sokulur Bu daha çok, perdede iki veya daha fazla görüntü bulunduğu zaman kımıltısız duran görüntülere destek olması içindir Bu görüntülerin ayakları perdenin çerçevesinin tabanına değer Sopası da hayal ağacının hayal ağacının çatalı içine yerleştirilir Görüntüleri hareket ettirmeye el peşrevi adı verilir Değnekler 60 cm boyunda gürgenden olurdu

Karagöz,yatay çubukla oynatıldığından görüntüler tek yönlü hareket ederdiKaragöz tek sanatçının gösterisidir “Hayali” yada “Hayalbaz” denilen ustadan başka bir de çırak vardırÇırak, perdeyi hazırlar,oynanacak faslın görüntülerini seçip sıraya koyardıAynı zamanda ustanın yanında sanat öğrenmeye çalışırdı






Alıntı Yaparak Cevapla

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler

Eski 10-24-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler




ORTAOYUNU

Ortaoyunu nasıl çıktı ?

Türklerin Karagöz kukla gibi cansız; meddah gibi tek anlatıcılı sözlü oyunlarının yanında canlı oyuncularla oynanan en belli başlı geleneksel tiyatrosu olan ortaoyunu üzerine pek çok inceleme yapıldığı halde bu tiyatro türü üzerine karanlık kalmış, çözülmemiş pek çok nokta buluruz Ortaoyunu üzerine incelemeler yapanlar çağlar boyunca rastlanan canlı oyuncularla yapılan sözlü temsillerden çok, “ortaoyunu” terimine ilk rastladıkları tarihi temel alıyor, 19 yüzyılın ortalarına doğru getiriyorlar

Ortaoyunu diye bildiğimiz oyunun son biçimini alıp ‘’Ortaoyunu’’ diye adlandırılışını ele alabilirizBu aşamanın başlangıcını kanıt göstermeden açıklayanlar olmuşturBunlardan birine göre; Kanuni Sultan Süleyman çağında (1520-1566) Süleymaniye’de bulunan deliler evindeki delileri oyalamak için yapılan oyunlardan çıkmıştır; fakat bunu gösteren bir kanıt yokturBaşka bir varsayım da Ortaoyununun başlangıcını 3Mustafa (1754-1774) çağına dayandırır

Her nekadar Ortaoyununun şu anki isimiyle anılması 19Yyı bulmuş olsa da birçok kaynaktan, daha önceki tarihlerde saray içinde benzer kol oyunlarının gösterildiğini öğreniyoruzYine aynı kaynaklar, oyunlar sırasında Türk, Ermeni, Frenk, Yahudi gibi taklitlerden yararlanıldığını;Curcuna ile başladığını, Kolbaşı, Kavuklu, Pişekar gibi baş oyuncuları olduğunu, bunlar arasında güldürücü söylemler geçtiğini ,bu oyunlarda şakşak kullanıldığını bize anlatırlar

“ORTAOYUNU”NUN BÖLÜMLERİ

Oyunun iki önemli kişisi vardır: Pişekar ve Kavuklu Oyun tümüyle bu iki kişinin etrafında gelişirAhmet Rasim’ in tanımına göre Pişekar, oyunu idare eden karakterdir Pişekar, akıllı , işgüzar, rehber, iyiyi kötüyü ayırt edebilen,tecrübeli,yaşlı bir tiptirOyun, bu kişinin göstereceği tarza tabidirKavuklu ise oyunun komik unsurudurTüm entrika ve sürprizler Kavuklu’nun başı altından çıkarCehaleti,inatçılığı ve bunlara karşın güleryüzü ile Pişekar’ı oyun sonuna kadar uğraştırırdaha sonra oyuna uygun bir tekerleme yaratarak oyunu bitirirKavuklu’nun en büyük yeteneği tekerleme yaratmaktırOyunda dört bölüm vardır: Öndeyiş,söyleşme,fasıl, bitiriş…

a) ÖNDEYİŞ

Zurna, Pişekar havası çalarPişekar meydana gelir, iki eliyle dört tarafı selamladıktan sonra zurnacıyla Selamı ve oyunun içeriğini içeren bir konuşma yaptıktan sonra kavuklu havası eşliğinde Kavuklu gelirKavuklu oyuna girdiği zaman kavuklu ile Kavuklu arkası arasında yanlış anlaşılmalar üzerine dönen komik, kısa bir söyleşme olurBu söyleşme sırasında bir yandan da yürürlerÇoğu kez Kavuklu ve arkası söyleşme sırasında Pişekar’ı fark etmez, bira anda fark ettiklerinde ise korkudan yere ,birbirlerinin üstlerine düşerlerBunlardan sonra oyunun ikinci bölümü,Pişekar ve Kavuklu arasındaki söyleşme gelir

b) SÖYLEŞME

Bu bölüm en ustalık isteyen bölümdürKavuklu ile Pişekar arasında geçen bir çene yarışıdırSöyleşme bölümü iki bölümden oluşur: Önce söyleşen kişilerin birbiri ile tanıdık çıkması , birbirlerinin sözlerini yanlış anlaması gibi güldürücü söyleşme ki buna “Azbar” denir; Sonra da “Tekerleme” denilen söyleşme bölümü
Tekerlemelerde Kavuklu , Pişekar’a başından geçmiş gibi olmayacak bir olayı anlatırPişekar da bunu gerçekmiş gibi dinlerSonunda da bunun düş olduğu anlaşılırBelli başlı tekerlemeler: Bedesten, Beygir kuyruğu, Çeşmeye düşmek, Helva,Hırsız,Teyyare ile uçmak, Kahve kutusu, Kavun, Kayık, Dilenci vapuru,esrar,Nargile,Ördek,Pazar yeri,Zengin olmak …
“Teyyare ile uçmak” tekerlemesinde; Kavuklu’nun teyzesinin oğlu uçman olmuşturKavuklu da uçağın içine girer Uçakta çişi gelir,uçak insin diye tabancaya sarılır, tabanca patlar, karşısındaki adam yere yıkılır,oysa kavuklu rüyasında altına etmiştir
“Hamam” tekerlemesinde ise Kavuklu hamama gider, içerde toplanan istim çıkacak yer bulamadığı için hamamı uçurur; bir süre sonra kubbe patlar;Kavuklu, Çekmece gölüne düşerOysa içmiş, sızmış ve çamaşır teknesine düşmüştür

c) FASIL

Tekerleme sona erip de bunun bir düş olduğu anlaşıldıktan sonra fasıl adı veilen asıl bölüme geçilirÇoğu kez Kavuklu iş aramaktadır ve tekerleme sonunda Pişekar ona bir iş bulurKavuklu, “Pazarcı” oyununda sergi açar; “Fotoğrafçı” da fotoğrafçı olur; “Gözlemeci” de gözlemeci çırağı; “Büyücü” de büyücünün çömezi…Dükkan dekorunda gelişen olaylar dizisine paralel olarak ikinci bir olaylar dizisi de Zennelerin Pişekar aracılığı ile kiraladıkları evde evde ( yeni dünya ) gelişirBöylece çeşitli taklitler kimi kez zennelerle işi olduğu için kimi kez de dükkanda işi olduğu için gelirFasıl bunlarla gelişir

d) BİTİŞ

Fasıldan sonra kısa bir bitiş bölümü gelirPişekar oyunu nasıl tanıtıp sunmuşsa,oyunu bitirmek de gene Pişekar’a düşer Seyircilerden özür diler; Gelecek oyunun adını ve yerini duyurur

“ORTAOYUNU”NDA OYUN DÜZENİ

Ortaoyunu yuvarlak çepeçevre seyirciyle kuşatılmış bir alanda oynanırOyun yeri açıklıkta olduğu için buraya Merg-i temaşa (Temaşa çayırı) denirbu, çoğu kez yumurtamsı biçimde bir alandırTabanı çayır,çimen olan bu alan yuvarlak yada dörtköşe de olabilirmeydanın uzunluğu 22m ye 15 m’dirSeyirciyle oyun alanı ipler ve kazıklarla yapılmış parmaklıklarla ayrılır
Ortaoyunu sözlüğünde meydan veya oyun yerine palanga denirBurası gösteri için kazıklarla çevrilerek ayrılmış alandırOyuncuların giyim kuşamlarını koydukları sandığa da pusat denirÇoğunlukla oyun yerinin bitişiğindeki çadırda giyinilir Oyun yerinde belli başlı iki parça dekor bulunurbunlardan biri Yeni dünya, diğeri dükkandırYeni dünya ve dükkan, birbirine benzeyen 2-3-4 katlı kafes,paravandırAralarında boy bakımından fark olduğu gibi görevleri de değişiktirHer oyunda Kavuklu’nun bir iş sahibi olması için bir ‘dükkan’ ; Zennelerin mahallede bir ev almaları için bir ev ,yeni dünya gereklidirDükkan, gözlemeci oyununda gözlemeci dükkanı, telgrafçı oyununda telgraf çekilen yer olur
Ortaoyununun en önemli araçlarından biri Pişekar’ın elinde tuttuğu iki dilimli şakşaktırBunun baş görevi, Pişekar’ın, oyunun başı olduğunu belirten bir işaret olarak kullanmasıdır,ayrıca bununla yardağına vururPişekar, oyunun sahneye koyucusu,yöneticisi olduğu için şakşakın oyunu yönetmek,yürüyüşleri yöneltmek,oyunculara işlerini bildirmek gibi bir görevi vardır

Dekor kullanımına pek az yer verilmiştir;Ancak oyunun konusuyla ilgili eşyalar oyunda yer almıştır Berber oyununda , bir berber aynası,berber koltuğu,bir berber leğeni kullanılmıştırAynı şekilde gözlemci oyununda gözlemci merdanesi, yazıcı oyununda yazı takımı gibi eşyalar kullanılmıştırOrtaoyununun sahne düzeni bir yandan metinsiz,doğmaca,doğaçlama oynayışın bir yandan da yuvarlak sahne kurallarının gereklerine uygundurBu yönüyle oyunlar ‘açık biçim’ denilen, seyircinin tepkisine,oyun yeriyle seyirci arasındaki elektriğin yönelişine göre biçimlenebilen bir oyundurOyun yeri yuvarlak olduğu için oyuncular sıksık yer değiştirerek seyircilerin tümünün kendilerini görmesini sağlar
Ortaoyunu söze dayanmakla beraber, söz yanında tavır hareketlere de büyük ölçüde yer verilirOrtaoyunu gösterimci tiyatroya en iyi örnektirHerşeyden önce orta yerde oynanır; Seyirci oyun alanını çepeçevre kuşatmıştırOyuncu,seyirci,temsil aynı iklim içindedir, aynı havayı solur,aynı ısıyı duyarPişekar, oyunun başında ve sonunda seyirciye doğrudan seslenir, oyunu tanıtır,kusurları için özür diler,gelecek oyunun zamanını ve yerini duyurur
Temsil, yalanlarla ışıkla yalanı örtmeye çalışmazOyunun bir kurmaca olduğu oyun sırasında oynayanlarca yadsınmazİki kişi oyun sırasında söyleşirken,üçüncü bir kişi onlar duymadan seyirciyle konuşup takılmalarda bulunurGerçekten yapılabilecek hareketler bile gerçeğe uymadan yapılır: Birine para verilecekken gerçek para kullanılabilecek yerde yalnızca para sayma hareketiyle yetinilirKapı açılıp kapanırken kapı sesiyle ilgisi olmayan bir çıngır mıngır sesi çıkartılır Oyun kurallarının bilebile çiğnenmesi aynı zamanda bir güldürme öğesidir de Şimdi buna bir örnek verelim:

KAVUKLU - (zenneler için) Deli midirler diye sordum

PİŞEKAR - Ne demek neden deli olsunlar?

KAVUKLU - Bunlara bezsiz paravanı ev diye sen mi kiraladın?

PİŞEKAR -Elbette sen gözünün çapağını sil de öyle bak Devekuşu gibi canım eve paravan diyorsun

KAVUKLU - Ulan dürbünle baksam zırva tevil götürmez!

OYUN YERLERİ VE OYUNCULAR

Ortaoyuncular, İstanbul’da kapalı yerlerde,hanlarda ve İstanbul’un gezinti yerlerinde temsiller verirlerdiAyrıca İstanbul dışındaki kentlerde ve Adalar’da da oynarlardı
Ortaoyunu sanatçılarına gelince, aralarında çırak-usta ilişkisi gözetilmekteydi Ustalar öğrencilerini denetlerlerdiOyunda utanmasız sözler söylemek yasaktıOrtaoyunu sanatçılarının hepsinin oyunculuk dışında başka işleri de vardıDaha çok yaz mevsiminde açık havada oynarlar, bunun dışında başka işlerle uğraşırlardı






Alıntı Yaparak Cevapla

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler

Eski 10-24-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geleneksel Türk Tiyatrosu...|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler




KÖY SEYİRLİK OYUNU

Diğer seyirlik oyunlarımız gibi köy seyirlik oyunlarımız da hak ettikleri önemi görememişler yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutmuşlardırKöy seyirlik oyunlarımızı çeşitli açılardan ele alarak inceleyelim

- Oyunculuk açısından

Köy seyirlik oyunlarımızın oyuncuları profesyonel eğitim görmüş oyunculardan değil,istekli,yetenekli kişilerden çıkmaktadır Oyuncular, seyirciler gibi aynı bolluğu, aynı kıtlığı, aynı ortak mekanları paylaşan kişilerdirEğlenceyi amaçlayan köy seyirlik oyunlarımızda oyuncu, türünün özelliklerinden kaynaklanan zorunlu kalıplar içine sıkışmadan seyircinin eğlenmesini sağlarKişisel yetenek ön plandadırBüyüsel kökenli oyunlarda törelerle belirlenmiş kalıpların dışına çıkılmasına hiçbir şekilde izin vermeyen seyirci,eğlendirmeyi amaçlayan oyunlarda uygulanan esnek oyun düzeninden hoşnuttur
Erkekler aralarında oynana oyunlarda kadın rollerini,kadınlarsa erkek rollerini taklit etmekteydi

- Sahne etmenleri açısından

Belirli bir dekor anlayışı bulunmazdıKimi zaman hiç dekora gerek duyulmadığı gibi ; oyunu oynandığı yerin oyunun doğal dekorunu oluşturduğu da olurdu
Dekorun önem yitirmesiyle beraber kostüm önem kazanmıştırGerçekçi parçalardan oluşan kostümler göstermeci amaçla kullanılmıştırÖrneğin, kadın kılığına girmek için avlar ve entari giyen oyuncunun sakal tıraşı olmadığı , böylece bir tür yabancılaşmaya gittiği anlaşılmıştır
Aksesuarda ise üç tür aksesuar kullanılırdı: Yalancı, gerçek ve canlı…Gerçek aksesuar olarak, oyun sırasında gerçek tabanca kullanıldığı görülmüştürBunun yerin herhangi bir sopanın kullanılması ise yalancı aksesuar oluyorOyuncuların, masa,sandalye, kütük gibi aksesuarlar yerine kullanılması da canlı aksesuarı doğuruyorduEfektler oyun sırasında oyuncu tarafından canlı olarak çıkarılıyordu

- Oyun yeri açısından

İster iç ister dış mekanlarda oynansın,seyircinin bir daire biçiminde çevrelediği oyun yerinde oyunlar sergilenirdi Dört yandan seyir olanağı sağlandığından dekora pek başvurulmazdı
- Yönetmenlik açısından

Bir çok uygulamada “yöneticilik” görevini gelenek ve göreneklerin yaptığını görüyoruz Oyuncular dedelerinden ve babalarından gördükleri biçimde,mümkün oldukça otantik ölçülere bağlı kalarak oynarlardıGelenek ve göreneklerin toplum koşullarına uymamaya başladığı noktada ise “yöneticilik” görevini bir oyuncunun öne çıkarak aldığını görüyoruz Bu oyuncunun, boşlukları doldurmaya, seyircinin izleyip kabul edebileceği sözcükleri önceden saptamaya,rol dağıtımı yapmaya,hatta bir tür yorumlamaya varabilecek bir uygulamaya gittiği görülmüştür Bu yönetici kişi ”delikanlı başı, cıdıroğlu, köse, meydancı, oyuncubaşı” gibi adlar alırdı

- Seyirci açısından

Oyunlarda oldukça esnek bir seyir anlayışı gözetilirdiDileyen dilediği zaman oyunu izlemeye gelebildiği gibi,istediği zaman oyundan çıkabilirdi de Bu oyunlarda seyirci edilgen değil etken bir durumdadırKonular önceden bilindiği halde bu durum oyuncu ile seyirci asında bir kopukluk meydana getirmezSeyircilerin zaman zaman oyuncularla diyaloga hatta tartışmaya girdiği görülmüştürGerektiğinde seyirciler dekor yada aksesuar olarak kullanılabilmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.