Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinema, Müzik & Online Videolar > Radyo, Sinema ve Tiyatro

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bakkal, kahraman, karşı, markete, süper

Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı




KAHRAMAN BAKKAL SÜPER MARKETE KARŞI ::

Ferhan Şensoy’un aynı adlı oyunundan alınmıştır

İKİ PERDELİK KOMEDİ

ESER: Ferhan ŞENSOY YÖNETEN: Mehmet Ali SÜNGER

BAKKAL ABLA: Küçük Seda AKBAŞ EKREM: Fevzi YEREBASAN

TERBİYESİZ ŞEREF: Kemal ÜNLÜ EKONOMİK NEJAT: Mustafa DOĞAN

ŞÜKRAN: Nilay ALDEMİR MANAV ŞEF İHSAN: Mehmet YAZGAÇ

CEVDET: M Süleyman ATASEVER MEZELER ŞEFİ ÖNDER: Emre DEMİR

KAPICI İRFAN: Bedri SAPMAZ KONTROL MUSTAFA: Murat SUNKUR

ÇÖPÇÜ : Fevzi YEREBASAN SÜT ŞEF BÜNYAMİN: Mevlüt KOÇAK

KİBAR NECDET: Emre DEMİR KASİYER NECLA: Meral TUZ

OSMAN ABİ : Mevlüt KOÇAK ET-BALIK CANAN: Fatma KÜTÜK

ÜNV ÖĞR : Büyük Seda AKBAŞ KOMSER: Can ATİK

ECVET BEY: Semih KÖKLÜCAN BEKÇİ : Mehmet YAZGAÇ

KLİNİK NUR: Sinem BAKILAN KASAP FERİT: Murat SUNKUR

PATRON: Can ATİK MÜŞTERİ: Fevzi YEREBASAN

Makyöz:Hacı TERZİ Müzik: Semih KÖKLÜCAN Dekor Sorumlusu:Bahadır ÜNSAL

KAHRAMAN BAKKAL SÜPER MARKETE KARŞI

I BÖLÜM

SUNUCU - İyi akşamlar değerli konuklarHepiniz hoş geldinizBu akşam bir kahraman bakkalın süpermarketle olan mücadelesini izleyeceğizOyunumuz 1929'da Amerika'da başlar Amerikayla ne ilgisi var demeyin;Süper marketler önce orada kurulmaya başlandı Sonra bu günlerde bir şehirde yaşananlarla devam eder Kim bilir belki de bu şehir burasıdır ? İyi seyirler efendim

(müzik çalarken Dalyork ve Kullen girerlersunucu çıkmadan Dalyork seslenir)

DALYORK Hişşt !

SUNUCU (geri döner) Ne var ?

DALYORK İyi sahneden çıkışlar ! Bizi takdim etmeden nereye böyle ?

(sunucu geri döner)

SUNUCU Evet yıl 1929Amerika'nın mobilya kralı Maykıl King Kullen ve adamı Tom Dalyork,

Kullen'in bürosundaSaat bişeyi bişey geçiyor

DALYORK Tenk yu

SUNUCU Rica ederim vazifemiz(sahneden çıkar)

II DALLYORK'UN ANLAMADIĞI ŞEYÜPERMARKET!

KULLEN Dallyork!Bu haftanın geliri geçen haftadanda düşük

DALYORK Ay em verry özürÇok müteessirim efendim

KULLEN Senin teessürünün bir şeye yararı yok Dallyork!Tüm mobilya mağzalarımızda satışlar aşırı düşüyor, iflasa gidiyoruz Sen teessürden söz ediyorsun

DALYORK Üzgünüm Mister KullenNew York'taki bütün mağzaların satış durumunu sordurdum Hiç kimse hiç bişey satamıyor Satılamayan yalnız mobilya değil Amerikan halkının alım gücü kalmadı The stop of the alış-veriş Alış-veriş durdu efendim Marş basmıyo

KULLEN Alış-veriş stop etmişmişAlış-veriş durur mu hıyar?

DALYORK Hıyar olduğum konusunda hemfikrimFakat alış-verişin durmasının benimle ilgisi ne Marş basmıyor Borsa allak bullak olduPerşembe günü birdenbire tahviller tuvalet kağıdına döndü Tuvalet kağıdına zam geldi Tuvalet kağıdı satışları durdu

KULLEN Tuvalet kağıdının bizim mobilya satışlarıyla ne ilgisi var Dallyork?

DALYORK İlgisi yok!

KULLEN Defol Dallyork!

DALYORK Tamam efendim!

KULLEN Hayır! çıkma Burda kalSen çıkarsan kime bağıracağım ben hıyar?

DALYORK Yes ay em veri veri hıyarAy em very very sori!

KULLEN Kabahat sende değilKabahat seni denel satış müdürü yapanda

DALYORK Üzgünüm kabahat benimSabahat sizin efendim

KULLEN Sabahat kim?

DALYORK Bilmiyorum efendim

KULLEN Şadap Dallyork!Bir hafta içinde mobilya mağzalarımızda satışlar artmazsa senin genel satış müdürlüğüne son vermekle kalmayıp, seni öldürebilirim

DALYORK Ay em veri veri sori(korkar) Oh may gat sen büyüksün

(Brayner başını uzatır)

BRAYNER Gudaftırnuun misters!

KULLEN Gudaftırnuun bir kenara,siz kimsiniz?

BRAYNER Yes it iz Gudaftırnuun mistersNasılsınız?

DALYORK Nasılsınız?Bir kenara siz kimsiniz?

BRAYNER My name is Economist Brayner!

KULLEN Gözlüğünüz ne kadar interesting!

BRAYNER İnteresting değil ekonomik!

KULLEN Vat iz di sebep of yoğur ziyaret?

BRAYNER Nathing canım,ay em geçiyordum,five dakika uğrayayım dedim İşler nasıl?

KULLEN Size ne?

BRAYNER Ekonomik durumunuz nasıl diyorum hafif ekonomistim ya?

DALYORK Bize ne?

KULLEN Şadap Dallyork!Belli ki adamda satılacak fikir varÖt ekonomist

BRAYNER Siz çok cinsiniz Mister Kullen,zaten bu yüzden önce size geldim Sanırım, Amerika'nın mobilya kralı Micheal King Kullen'in kingliği falan kalmadı

DALYORK Micheal King Kullen daima kraldır

KULLEN Kapa çeneni Dallyork!Kraldan fazla kralcılık istemez

BRAYNER Bay Dall Dall Neydi?

DALYORK York

BRAYNER New-york gibi yani?

DALYORK Yes it iz

BRAYNER Yalnız sizinki Niw değil Dal

DALYORK Yes

BRAYNER İt iz(Kullen'e)Bu bay çenesini kapatmakla yetinmeyip defolsa

KULLEN No no Dallyork kalsın sakıncasızdır Sinirlendiğim zaman yanımda birinin olmasında yarar var Sinirsel açıdan

( şükran ve kocası cevdet içeri girerler)

ŞÜKRAN Yer gösterici yok mu ? 6-7 nolu koltuklar nerde ? Aaa başladı mı ?

KULLEN Başlamış bulunduk10 geçiyor

CEVDET İnsan 10-15 dakika bekler efendimTiyatro dakikası dakikasına başlayacak diye bir şey yok Uçak bile saatinde kalkmıyor

ŞÜKRAN 10 milyon bayıldık burayaNiye biz gelmeden başlanıyor ?

CEVDET Tamam Şükran susRolünü abartma

ŞÜKRAN Bir dakika kardeşim oynamayınZaten başını kaçırdık Nerde 6-7 numaralı koltuk ?

DALYORK Hemen şurası efendim Şu beyefendinin yanı

(yerlerine oturmalarını beklerlerkullen kahveden tekrar çeker)

CEVDET Devam devam

BRAYNER Benim vaktim değerli iyi dinleyinKapıyı kapatın kulağınızı açın Mobilya işinden iflas edeceğiniz gün gibi açık Eveet, mobilya yerine ekmek satsanız?

DALYORK Ay em sori,fırın açacak değiliz ya?

BRAYNER İnsanlar, hatta Dallyork bile mobilya almayabilirler ama ekmek almak zorundadırlar Öyle değilmi Dallyork? Böyle sıkıntılı günlerde insanların almak zorunda oldukları şeyleri satmak daha kazançlıdır Sadece ekmek değil gıda maddesi satsanız örneğin

KULLEN Gıda maddesinin nakliyesi zorGıda maddesinde fire çok Üstelik satış perakende

DALYORK Ay em sori Mister Kullen cümlem bitince şadapmak kaydıyla söze giriyorum; gıda maddesi satan toptancılar kan ağlıyorlar,halk ancak ucuz gıda maddeleriyle yüz göz olabiliyor, hatta kimisiyle yüz oluyor göz olamıyorŞunu demek istiyorum ki halkın elini sürebileceği ucuz gıda maddelerinin kazancı yok gibidirPardon yani biz bu işlerden anlarız Ekonomi, ekonomik gözlük takmaya benzemez

BRAYNER For egzempıl,her şeyi piyasadan daha ucuza satıyorsunuz

DALYORK Daha çok zarar edebilmek içinmi for egzempıl?

BRAYNER Ay em sori Mister Kullen Dallyork'a bende bağırabilirmiyim?

KULLEN Tabi ki o bu iş için aramızda bulunuyor

BRAYNER Şadap Dallyork!Kısaca özetliyeyim Mister Kullen kocaman bir mağaza düşünün Yalnız gıda maddesi değil,bir evin mutfağına gerekli herşey satılıyor Örneğin;tava,tencere,çatal,bıçak, gazoz açacağı Tüketici ogün mutfakuğruna kaç para harcayacaksa,o miktarı denkleştirip mağzanıza bırakıyor

KULLEN O kadar büyük bir mağaza binlerce tezgahtarla dönerO kadar tezgahtara maaş verildiğinde ucuz satış düşünceniz ayvayı yiyor

DALYORK Veri veri haklısınız Mister Kullen!

BRAYNER Tezgahtar kullanmıyoruz baylars!

DALYORK Mağazayı açmıyalım,satışa gerek kalmaz!

BRAYNER Her şey cicili and bicili ambalajlar içinde değişik raflara dizaynlanıyor

DALYORK Ay em sori,ambalaj masrafından oyuluyoruz!

KULLEN Dallyork'cuğum kapıyı dışarıdan kapat!

DALYORK Başüstüne Mister Kullen(kapıya yönelir)Fakat kapıyı dışardan kapatınca ben de dışarıda kalmış olurum

KULLEN Bravo Dallyork anlama katsayın giderek artıyor Dışarıda bekle çok sinirlenirsem zile basarım gelirsin

DALYORK Ay em sori, başüstüne Mister Kullen Fakat, bu Ekonomik gözlükçü zırvalıyor Birazdan kendisini de kovun Ben onu dışarıda bekliyorum (Brayner'a)Sonra görüşürüz

(Dallyork çıkarKapının dibinde kapı dinleme konumunu alır)

BRAYNER Bu Dallyork Nebraska'lı mı?

KULLEN Yes,it izNerden bildiniz?

BRAYNER Hayır Nebraska'dan adam çıkmaz derlerde!

KULLEN Oooo,yes!

BRAYNER Bu kocaman mağzayı, büyük bir kafes gibi düşünün, tüketici ise kafese giren kuş Kafesin kapısında bir kasa varKuşun eline bir sepet verip salıyorsunuz kafesin içine Kuş canının istediklerini sepete dolduruyor; geliyor kasaya Sepetinde ne varsa tutarı hesaplanıp, kendisinden rica ediliyor Tezgahtar yerine tüketiciyi tezgahtar olarak çalıştırıyorsunuzBir kasiyerle tüm mağzayı yönetiyorsunuz!

KULLEN İlginç ve olağanüstü!

BRAYNER İlginç tabii! Biz bişey biliyoruz da söylüyoruz

KULLEN Ancak bizim millet alışkanlıklarına bağlı bir millettir Herkesin sürekli alış-veriş ettiği bir köşe bakkalı, akşam eve giderken uğradığı bir manavı vardır Manav ona armudun iyisini verir Falan filan İnsanları bu alışkanlıklarından vazgeçirip o mağzaya nasıl çekeceksiniz?

BRAYNER Şehir dışındaki mobilya depolarınızı gıda maddesi deposu olarak düşünün Malı doğrudan doğruya üreticiden,büyük miktarda yani oldukça ucuza satın alıp, bu depolarınızda istif edebilirsiniz Sürekli gelen zamlarla mal kendini kısa sürede amorti eder Piyasada 1 dolara satılan makarnayı siz stokçuluk sonucu 075 dolara satabilirsiniz Tüketici 3 dolara bakkaldan 3 paket makarna alabilirken, aynı paraya sizden 4 paket makarna alabilecektir Nivyork taymsta bir reklam kampanyası: BAKKALINIZ SİZE BİR PAKET EKSİK VERİYOR! gibi bir slogan Makarna işi tamam Makarna uğruna kuş kafese çekilmiştir Artık siz ona sakız bile satabilirsiniz

KULLEN Çok hoş!

BRAYNER Hoş tabii! Biz bişey biliyoruz da söylüyoruz

DALYORK (başını uzatır)Sakız soslu makarna hiç duymadım

KULLEN Bizi rahat bırak DallyorkAnlayışsızlığının zirvesindesin

DALYORK Sori Mister Kullen!(çekilir)

KULLEN Peki Mister Brayner,bakkallar mahalle tüketicilerine veresiye satış yapabilmektedirler Bu da halkın işine gelmektedir

BRAYNER Halkın en işine gelen şey ucuzluktur Mister Kullen! Bizim mağzamızda slogan ucuzluk ve tek duraklı alış-veriş

DALYORK (dayanamıyarak içeri girer)Ay em sori Mister Kullen, bakkaldan tüm ay veresiye satın alarak ay başında ödeme ya da ödememede bulunan dar gelirli vatandaş bakkalından vazgeçemez; bu durumda bakkal var yırtmak biz ise var avuç yalamak Defolup gideyim mi?

KULLEN No no, kapı arkasından herşeyi dinlediğine göre, burda kal bari kapı üzülmesin

DALYORK Tenk yu Mister KullenBu Mister Ekonomiğe soru sorabilirmiyim?

BRAYNER İzin verin sorsun pliiiz!

KULLEN Sor!

DALYORK Mister Ekonomik, heyecanla sözünü ettiğiniz cicili, bicili ambalajlar, ortadan kaldırdığınız tezgahtar masrafını geçmiyecek mi?

BRAYNER Ambalaj masrafının parça başına düşen yansıması çok düşük olacak Üstelik böyle bir mağaza kendi kuracağı bir atölyede ambalaj üretebilir Ayrıca ambalaj üretiminin geleceği parlaktır Işık tutulup aydınlatılmıştır

KULLEN İlginç!

BRAYNER İlginç tabii!

KULLEN Böyle bir mağazayı nerede açmayı düşünürsünüz?

BRAYNER Mağazanın,insanların evlerine giderken önünden geçtikleri bir yerde olması şart

KULLEN Peki böyle bir işe paranızın hav maçını yatırırdınız?

BRAYNER Böyle bir işe varımı yoğumu yatırırdım

DALYORK Ay em soriVarınız yoğunuz ne kadar?

BRAYNER Varım yok,yoğum çok

DALYORK Başkasının dolarıyla gerdeğe girmek kolaydır Mister Ekonomik Gözlük

BRAYNER Doların yeşil olması yetmezDolar kullanılmayı bilmek isterParam olsa size akıl vermez hemen bir Brayner Süper-Market'i açardımSize de açılış davetiyesini gönderirdim

KULLEN Süper-Market güzel isim

BRAYNER Kullen Süper-Market daha güzel Kısaca K pazarı! Haftaya size bitmiş bir süpermarket projesiyle geliyorum Mister KullenGudaftırnuun

KULLEN Gudaftırnuun Mister Brayner!

(Brayner Dallyork'la selamlaşmak üzeredir,Kullen engel olur)

KULLEN Kendisiyle selamlaşmaya gerek yokKendisi Nebreskalıdır

BRAYNER Görüşürüz Mister Kullen

KULLEN Bu Brayner bir dahi

DALYORK Yok canım,düşüncesi aptalca

KULLEN Sen bir hıyarsın Dallyork! Adamın düşüncesi on numara Bu işi ucuza kapatmalıyız

BRAYNER (başını uzatır)Ay em sori ben bu projeyi ucuza satmayı düşünmüyorum Mister Kullen

KULLEN Bak ayrıca bizden de uyanık

DALYORK Yok canım,kapı dinlemeyi benden öğrendi

KULLEN Dallyork şadap (düşe dalar)Her şeyi satan dükkan, herşeyci! Kuş kafese girince birini almazsa öbürünü mutlaka alacaktırBakkallara karşı bir kampanya açıyoruzTanıdık Sosyal Demokrat Parti'lileri dolduruşa getirerek bakkalların fiyatı artıran aracılar olduğu kampanyasını başlatıyoruz Bakkal da neymiş? Aracı, tefeci Hükümete baskıyapıp bindirtiyoruz vergiyi bakkalların sırtlarına Bak bakalım bizimle boy ölçüşebiliyorlar mı? Bakkalların insan sağlığı açısından da tehlikeli olduğunu ileri sürerek,ambalaj yasası konusunda Sağlık Bakanlığı aracılığıyla bir yasa tasarısı verdirelimYarın sabah bana Sağlık Bakanlığından randevu alÖğlene kadar görüşmem gerek Anladın mı?

DALYORK Sayın Bakandan hemen yarın için randevu alamayabilirim Mister Kullen

KULLEN Benim adımı ver Sağlık Bakanı sandığın kadar sayın değil Kendisi karımın kuzeni olan bir hıyardır

DALYORK Oh, veri nays Mister KullenBundan sonra ülkemizde her şey temiz ambalajlar içinde satılmalı

KULLEN Bizim mobilya fabrikalarından birini de ambalaj fabrikasına dönüştürmek üzere girişimlerde bulun Bu ambalaj işinin kaymağını kimseye yedirtirmem Bu durumda bakkallar bizimle boy ölçüşemez hale gelecek Sabun köpüğü gibi eriyip gidecekler

DALYORK Birgün Amerika da hiç bakkal kalmayacak

KULLEN Hayret Dallyork kafan çalışmaya başladımobilya kralı Micheal King Kullen, yani ben, Amerika"nın süper market kralı olacak

DALYORK Diyorum size her zaman kralsınızBana hıyarsın diyorsunuz

KULLEN Benim krallığım senin hıyarlığına engel değil Yaşasın süpermarket! Bravo ben! Mobilyasız yaşanabilir, ama yemeden yaşanmıyor

(Işık söner)

IIIYEMEDEN YAŞANMIYOR ŞARKISI

(Tüm oyuncular birlikte söyler şarkıyı)

A Yemeden yaşanmıyor

Yemeden yaşanmıyor

B Günümüzün yarısı

Aşır,pişir, yut!

Ye! Öğüt öğüt!

Çek,sifon çek!

Günler aylar geçiyor

Yemek yiyerek

Sifon çekerek

A Yemeden yaşanmıyor

Yemeden yaşanmıyor

B Bu, doğanın yasası

Küçük beyin maması

Tıka basa doludur

Büyük beyin kasası

A Zengin olan şişman olur

Şişman gamlı olmaz imiş

B Açlık nedir bilinmeden

İnsan arif olmaz imiş

A Kimi sofrada protein çok

B Kiminin sofası bile yok

A Açın halinden anlamıyor tok

B Can boğazdan gelir, haybeden gider!

A-B Yemeden yaşanmıyor

Yemeden yaşanmıyor

Bu doğanın yasası

Yaşamanın yarısı

Bizzat ekmek kavgası

(Işık söner)

IV BAKKALDA BİRİNCİ SEKANS

Zamanlardan akşamüstü, Vivaldi’ de Sonbahar

SLAYT: TARİH, DEVRİLEN VE KALAN İKTİDARLARIN ÇOĞU-

NUN ARKASINDA KASAP, MANAV VE BAKKAL DÜK-

KÂNLARINI GÖSTERİR

DR: İZZET GÜR

- Bakkal Abla göz içi kadar dükkânında yeri-

ni alır almaz ışık yanar, beklenmedik bir o-

lay gibi Sanki ışığın yanması muhalif bir

repliktir Bakkal Abla o repliğe, yani ışığa

yanıt verir-

BAKKAL ABLA- Diyorlar ki herkesler, bakkallık zor bir olay!Bakkallık mor bir önlük, bakkallık gayet kolay, aritmetik zor olay! Peynirin kilosunun fiyatı belli, ama kiloyla peynir almak kimin haddi? Tart bana şu parçayı Bakkal Abla! Parçayı tartmak kolay, koyuyorsun peyniri terazinin kefesine,gramaj mülkün temeli! Bir yüz gram, bir elli gram, üç tane de on gram, etti sana yüz seksen Bul bakalım Bakkal Abla yüz seksen gramın ne ettiğini! İki sekiz on altı Bir de elde on yedi Bakkallık gayet kolay, aritmetik zor olay

- Sofitadan, naylon ipli, güzel ve iri bir sepet

sarkar Bakkal Abla sepete yanaşır, içinden

uzun bir liste çıkarır, yüzü güler-

Önemli birinin sepeti sarkınca, birden bakkalca bir heyecan duyuyor in-

san(listeyi gösterir) Bu bir alış-veriş demek Bu sepet bakkalın yüzünü

güldüren sepet!

-Sofitadan düğümlü ipiyle züğürt sepeti iner-

Buna derler kıçıkırık züğürt sepeti züğürt sepet, ilgilenmek istemez İçine

bakmaya gerek yok, içeriği belirli: liste, miste yok, iki boş bira şişesi

Para, hak getire Boşları al, doluları koy, yaz deftere! Beyin ismi sarı

Adidas’lı Mehmet Bey! Bu ve benzeri sepetler, ilgi şefkat istemez, bıra-

kırsın ------deyedurur, an gelir usanır, ------deme durur

- Sofitadan plaj çantasını andıran özgün bir

sepet iner-

BAAKAL ABLA - Bu, Artist Nermin hanımın sepeti Sepetten de anlaşılacağı üzere Ner-

min hanım artisttir Yalnız malbora ve orkid alır, ama parayı peşin verir

-Nermin hanımın sepetinden para çıkarır,iz-

leyiciye gösterir Sepete malbora ve orkid

koyar O sepet yükselirken, titreyerek bir

başka sepet iner, titremesi kesilmez-

Bu,Titrek Necati Bey’in sepeti Sepetten de anlaşılacağı gibi Necati Bey

titrektir İşi derdi cigara!(yukarı seslenir) Yok cigara Necati Bey! Ciga-

ra yok, diyorum Gelince ben sana ayırırım

- Necat Bey’in sepeti titreyerek yükselirken,

Bakkal Abla elindeki listeden zengin sepe- doldurmaya koyulur Bakkal çırağı Terbi-

yesiz Şeref girerBakkal Abla onunla konu-

şurken bir yandan da liste üzerinde hesap

yapar-

ŞEREF- Abla ya Abla ya Etçem bu Şaban Bey’in şarap çanağına

BAKKAL ABLA- Niye tuvalete yapmıyorsun?

ŞEREF- Delirtti beni bu Şaban Bey, bir sepet, altı metre ip alıp hediye edicem inek

herife!

BAKKAL ABLA- Niye? Şaban Bey’in yaş günü müymüş?

ŞEREF- Hayır, Şaban Bey’in boş günüymüş!Bu gün evde oturup bana emir yağdır-

maya karar vermiş(Şaban Bey’i taklit eder) Şeref! Bir ekmek! Ekmeği

götürüp dükkâna dönmemle birlikte, Şeref! Kibrit! Bir kutu! Ulan inek

Şaban Bey, madem ekmeği yakıcaksın, niye kibriti ekmekle birlikte iste-

miyorsun ulan hıyar

BAKKAL ABLA- Şeref, yeter! Bugünkü küfür hakkını doldurdun Müşteriden şikayet iste-

miyorum

ŞEREF- Müşteri de müşteriliğini bilsin Abla ya Bir ekmek için elli iki basa-

mak çıkıyorum, elli iki basamak iniyorum, daha kalbimin çarpıntısı

geçmeden, (Şaban Bey’i taklit eder)Şeref! Kibrit, bir kutu! Sepet alsınlar!

Herkesin sepeti var, Şaban Bey’in Şeref’i var! Şerefsiz herif!

- Bakkal Abla,naylon ipli zengin sepetine lis-

listeyi atar, sepetle bir iki oynar, sepet yük-

selir Züğürt sepeti ------der, Bakkal Abla

görür ve fakat ilgilenmez-

BAKKAL ABLA- Sana da müşteri beğendiremiyoruz Sana kalsa, sınavla müşteri alacaksın

dükkâna

ŞEREF- En doğrusu!

BAKKAL ABLA- Allah’tan sana kalmıyor!

ŞEREF- Abla, ben bu Şaban Bey’in asansörü müyüm?

BAKKAL ABLA- Asansörüsün Senin işin bu Çağıracaklar yıldırım gibi gideceksin, yıldı-

rım gibi geleceksin

ŞEREF- Sen beni süpermenle karıştırıyorsun Abla

BAKKAL ABLA- Boş konuşma Şeref, herkesin sepeti olsa sana ne gerek var

- Telefon çalar, Şeref açar-

ŞEREF- Şeref Turizm, buyrun!

- Bakkal Abla gelir, hırsla alır elinden tele-

fonu-

BAKKAL ABLA- Alo? Nereyi aradınız! Şeref Turizm diye bir yer yok Yanlış numara!

- Bakkal Abla telefonu kapatır-

ŞEREF- Nereyi arıyorlarmış abla?

BAKKAL ABLA- Sana ne?

ŞEREF- Belki beni arıyorlar

BAKKAL ABLA- Kim arayacak seni?

ŞEREF- Ne demek kim arayacak? Her an değişik kadınlar arayabilir beni Ben kimi

bayanlara buranın numarasını veriyorum; yazıhanem diye

BAKKAL ABLA- Deli misin, niye veriyorsun?

ŞEREF- Nereyi vereyim?

BAKKAL ABLA- Verme! Telefon sadece sipariş için Tetikte müşteri bekliyoruz burada

ŞEREF- Abla, Divan apartmanının orta katındakiler A Pazarı’na yazılmaya başla-

dılar Yıldız apartmanının en üst katından da şüpheleniyorum Üç gündür

hiçbir şey almadılar

BAKKAL ABLA- Onlar burada yoklar

ŞEREF- Nasıl yoklar? Bu sabah çamaşır asmışlar, çamaşırın suyu damlıyordu

BAKKAL ABLA- Belki dün gece gelmişlerdir

ŞEREF- Valla bilmiyorum Abla, onların kapısının önünde A pazarı naylon torbası

İçinde çöp görüyorum A Pazarı’ndan çöp almıyorlarya

BAKKAL ABLA- Gözün üzerilerinde olsunEğer A Pazarı’ndan alış-veriş yapıyorlarsa,onla-

ra bundan sonra ne cigara,ne kahve, ne de gaste Cigarayı Tekel’den, kah-

veyi Yemen’den, gasteyi de iki zahmet çarşıdan alsınlar!

- Züğürt sepeti ısrarla ------der Bakkal Ab-

la ilgilenmez Şeref çay alır Kapıcı İr-

fan girer-

İRFAN- Bakkal Abla, yarım ekmek, dört yumurta, iki yüz elli gram beyaz peynir

Şeref, Şaban Bey sana sesleniyor!

ŞEREF- (Bakar, Şaban Bey’i görür, hızla başını çevirir) Ben Şaban Bey diye birini

tanımıyorum

İRFAN- Ben karışmam, pencerede yırtınıyor

ŞEREF- Dama çıkıp yırtınsa faydası yok, çay molasındayım

BAKKAL ABLA- (elinde yarım ekmek, kapıcının siparişlerini hazırlamaktadır) Git bak, ne

istiyor!

ŞEREF- Ne isteyecek Abla, dayak istiyor Bizde dayak satmadığımıza göre

İRFAN- Git baksana canım, adam bir şey istiyor

ŞEREF- Sana ne be, sana ne? İster gitmem, ister gitmem Sen her, kapıcı, diye ses-

lenenle ilgileniyor musun?

İRFAN- Kapıcılık başka, biz bir şey satmıyoruz ki!

ŞEREF- Bu şehrin anasını satıyorsunuz, daha ne satacaksınız?

BAKKAL ABLA- Şeref uzattın, git bak bakalım ne istiyor şu adam!

ŞEREF- Sıkar bu Şaban Bey de artık Çayımı zehir ediyor Şimdi oradan geliyo-

rum Abla ya Ne lazımsa bir çırpıda düşünsün kuş beyinli herif! (Şaban

Bey’e seslenir) Ne var lan Şaban Bey, ne var? Yahu niye gelicem, ne isti-

yorsun söyle getirelim Niye oradan söylemiyorsun istediğini? Ayıp bir

şey mi istiyorsun hıyar

-Şeref sinirle çıkar Züğürt sepeti ------der-

İRFAN- Sepet ------diyor

BAKKAL ABLA-------desin O sepete ------demek yaraşır Beyaz peynir 260 gram olabi-

lir mi?

İRFAN- Benimle evlenirsen, olabilir!

BAKKAL ABLA- Bana bak İrfan, aptal aptal konuşma, geçiririm teraziyi kafana!

İRFAN- Zaten benim burcum terazi Bugün gasteden durumumu okudum; sevdi-

ğiniz insan size kötü davranacak, aldırmayın, bunlar da geçer, diyordu

Senin burcun ney?

BAKKAL ABLA- Sana ne?

İRFAN- Sana ne burcu, teraziynen en annaşan burç Biz birbirimiz için biçilmiş

kaftanız diyorum, sana bir türlü anlatamıyorum

BAKKAL ABLA- Defol git İrfan, peynir meynir yok!

İRFAN- Sinirlenme Bakkal Abla, şaka ediyorum yahu

BAKKAL ABLA- Sana böyle şaka sevmediğimi söyledim, beyaz peynir 260 gram olabilir

mi?

İRFAN- Olsun olsun,kendime almıyorum ya,4 numaraya, Remzi Bey’e alıyorum10 gram Remzi Bey’e koymaz Onun belediyede aldığı rüşvet yanında,de-

vede, kulak tüyü!

BAKKAL ABLA- Sus! Yarım ekmek 175 Dört yumurta 2400 260 gram peynir ne yapar?

İRFAN- Ne yapacak, adamın dişinin kovuğuna bile gitmez

BAKKAL ABLA- Kapatıyor musun sen şu çeneni?

İRFAN- Kapatmak ne kelime, sen emret gidip çeneyi tamamen aldırayım

BAKKAL ABLA- (elindeki beyaz peyniri hırsla tenekeye geri atar) Defol git başımdan İr-

fan Remzi Bey’e, Bakkal Abla bana vermiyor, de! Gelsin kendisi alsın!

İRFAN- Bana bak, benim ilen iyi geçin, gider laz bakkaldan alış-verişe başlarsam,

tüm apartmandan olursun!

BAKKAL ABLA- Ben sizin apartmandan olacağımı olmuşum zaten 5 numara A Pazarı’na

dadandı; 3 numara A Pazarı’nın devamlı müşterisi Zemin kat zaten hiç

bir şey almaz Bir Remzi Bey’in veresiyesi için senin ağız kokunu çekece-

ğime, Remzi Bey’de olurum daha iyi! Defol git, haydi!

İRFAN- Sen beni yannış anlıyorsun Bakkal Abla Ben seni seviyorum, ondan ta-

kılıyorum sana Gel evlenelim diyorum, yan çiziyorsun Bak, benim i-

len evlen, sen evde otur televizyon seyret, bakkallığı bana bırak, bakkallık

kadın işi değil

BAKKAL ABLA- Çek arabanı İrfan!Bundan sonra bu dükkâna adımını atarsan ayaklarını kı-

rarım senin Git lazlardan alış-veriş et! Remzi Bey’e de selam söyle, bor-

cunu getirsin

İRFAN- Ne inatsın lan Bakkal Abla! İyi, tamam, evlenme mevlenme yok, sar şu

peyniri



Alıntı Yaparak Cevapla

Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı




BAKKAL ABLA- Peynir meynir yok, attık tenekeye, git başımdan
İRFAN- Tamam be Bakkal Abla, evlenme mevlenme şaka işte Sana takılıyo-
rum Ver şu peyniri de Remzi Bey’den azar işitmeyelim
- Bakkal Abla bir an duralar Yeniden alır
peyniri tenekeden, kâğıda koyar, baştan
başlar hesaba-
BAKKAL ABLA- Kilosu 13500, yarım kilosu 6750 6750’nin yarısı
İRFAN- 3625!
BAKKAL ABLA- Kafamı karıştırma peynirden olma! 7000’in yarısı 3500
- Şeref burnundan soluyarak girer-
ŞEREF- Abla, yarınki küfür haklarımdan bir tane kullanıyorum; bu hıyarağası Şa-
ban Bey’ine budan sonra bu dükkândan bir şey verilmeyecek
BAKKAL ABLA- (hesabı sürdürür)3760 artı 175 artı 3200505713, elde var bir(par-
mağıyla elde biri tutar)
ŞEREF- Elde var eşşoleşşek!
BAKKAL ABLA- N’oldu gene?
ŞEREF- Hıyar oğlu hıyar! Bana beş bin lira uzatmış, gidip beyefendiye A Pazarı’
ndan dil peyniri alacakmışım, paranın üstü benim olacakmış
BAKKAL ABLA- A Pazarı’ndan mı?
ŞEREF- Evet Abla ya!
BAKKAL ABLA- Utanmadan senden istiyor ha? Peki sen ne dedin?
ŞEREF- Hiçbir şey demedim ben Efendilik bende kalsın, diye düşündüm Hiç se-
simi çıkarmadım
BAKKAL ABLA- Aferin!
ŞEREF- Sadece başparmağımı, işaret parmağımla orta parmağımın arasına dibine
kadar sokarak, bileğimi Şaban Bey’in suratına doğru efendice salladım
BAKKAL ABLA- Terbiyesiz!
ŞEREF- Beni bu mahalle terbiyesiz etti Abla! Eskiden böyle miydim ben?
İRFAN- Şaban Bey’e ayıp etmişsin
ŞEREF- Sana ne lan sana ne? Bundan sonra böyle bu mahalleye! Bu mahalle böy-
lesinden anlıyor Akşam A Pazarı kapanınca, yoğurt almayı unutanları
görürüm ben Yoğurt yerine mintaks vericem onlara, geceyi ilkyardımda
geçirecekler Abla, sinirim boyumu aştı, ben beş dakika çay molası veri-
yorum (çıkar)
İRFAN- ( peşinden seslenir) Kulağın tetikte olsun, Şaban Bey seslenebilir!
ŞEREF- (girer) Şaban Bey şükretsin ki elimi Şaban’a bulamadım!
- Şeref sinirle çıkarBakkal Abla yeniden he-
saba dalmıştır-
BAKKAL ABLA- 5 sıfır daha 567 daha 2 kere altı 12 Tamam oldu 7135 lira!
- İrfan on milyon lira uzatır-
BAKKAL ABLA- Bozuk yok, iki de kibrit koyayım, 7,5 milyon yuvarlak hesap olsun!
(paranın üstünü verir) Al sana 2500! Remzi Bey’e selam söyle, 103
milyon lira borcu birikti, hemen göndersin! Yarın belediyede telâfi eder o!
İRFAN- Ben aynen söylerim, para verirse getiririm!
BAKKAL ABLA- Aynen söyleme Bakkal Abla borcunu göndersin, dedi de, yeter!
İRFAN- (Paketini alır) Seni mi kırıcam, aynen öyle söylerim, yavrum!
- İrfan hızla kaçar, Bakkal Abla kaptığı tera-
zi kefesiyle peşinden koşar, yetişemez-
BAKKAL ABLA- Eşek kafalı! Bir daha geldiğinde, gösteririm ben sana yavrumu!
- Bakkal Abla terzinin kefesini yerine koyar-
ken, müşteri(üniversite öğrencisi) girer-
ÜNİV ÖĞR- 50 gram peynir, 50 gram zeytin, çeyrek ekmek
BAKKAL ABLA- Ne yapacaksın? Dişinin kovuğunu mu dolduracaksın?
ÜNİV ÖĞR- Param ancak buna yetiyor
BAKKAL ABLA- Peki 50 gram peynir, 50 gram zeytin, çeyrek ekmek
ÜNİV ÖĞR- Bir de yarım gazete alabilir miyim?
BAKKAL ABLA- İstersen çeyrek gazete verelim Dalga mı geçiyorsun lan?
ÜNİV ÖĞR- Hayır Bakkal Abla param yok
BAKKAL ABLA- Tamam parayı sonra verirsin al oradan bir gazete
- Üniversite öğrencisi çıkarElinde bir çubu-
ğun ucuna bağlanmış beyaz mendille İrfan
girer-
BAKKAL ABLA- Defol, ayaklarını kırarım!
İRFAN- Bakkal Abla, bir dakka, bak beyaz bayrak çektik, barış yapacağız
BAKKAL ABLA- Bir adım daha atarsan, o ayağını kırıp eline veririm, terbiyesiz herif!
İRFAN- Vallahi barış yapıp anlaşmaya geldim Bakkal Abla Evlenme mevlenme
yok Zaten bizim evlenmemize imkan yok Benim evdeki karı bunu kati-
yen kabul etmez Şehre geldi, gözü açıldı Biz zaten evlenmeyeceğimize
göre, fakat benim de sana takıklığım olduğuna göre Diyorum ki Bakkal
Abla, hemen kızma, düşün; senin ilen
BAKKAL ABLA- (lafını keser) Ne diyorsun lan sen?
İRFAN- Kızma, düşün Birikmiş param var!
BAKKAL ABLA- Benim de sana birikmiş hıncım var!
- Bakkal Abla terazinin kefesini İrfan’ın ka-
fasına geçirir İrfan düşer bayılır Işık sö-
ner Bir nokta ışığın içinde kalır Bakkal
Abla Müzik Şarkı başlar-

V BAKKALLIK MOR BİR ÖNLÜK ŞARKISI

BAKKAL ABLA- Bana derler Bakkal Abla
Çünkü bakkaldı kocam
Kocam öldü
Üç gün üzüldüm
Üç gün açılmadı bu dükkân
Ancak üzülmek
Üzülmek
Karın doyurmuyordu Bakkal oldum ben
Çünkü bakkaldı kocam

Dediler ki herkesler
Bakkallık zor bir olay
Bakkallık mor bir önlük
Bakkallık dilencilikten kolay
- Işık söner-

VICEVDET BEY İLE KARISININ KAVGASI
(Sahnenin ışığı söner sönmez)
ŞÜKRAN Bana bak Cevdet, bundan sonra bakkaldan kırık iğne alınmayacak,
anlaşıldı mı?
CEVDET Niye kırık iğne alıcakmışız, manyak mıyız biz Şükran,
ŞÜKRAN Bakkaldan alış-veriş edilmeyecek, diyorum
CEVDET Niye? Bir terbiyesizlik mi yaptı?
ŞÜKRAN Hayır
CEVDET E, niye durup dururken bakkal değiştiriyoruz?Manyak mıyız biz
ŞÜKRAN Bakkaldan alış-veriş bitti CevdetBiz bakkaldan alış-veriş yapabilecek
kadar zengin değilizBundan sonra herşey A Pazarı"ndan alınacak
CEVDET Niyeymiş efendim? A Pazarı %40 faiz mi veriyor?
ŞÜKRAN A Pazarı herşeyi daha ucuz veriyor
CEVDET Hayır efendim, A Pazarı ucuz diye gidiliyorNitekim mercimek orada daha
ucuz Mercimeğin ucuzluğuna aldanılarak A Pazarı"na gidiliyor,misafir odasına
tanesi beş milyon liradan, süslü mum alınıyor Bakkalda mum 300 bin lira, niye
gidip A Pazarı"ndan alıyoruz?Manyak mıyız biz Şükran?
ŞÜKRAN Ben ne diyorysam o olacak Cevdet! Ne nerede ucuzsa oradan alınacak
Tamam, mum almak yok, ama mercimek A Pazarı"ndan alınacak
CEVDET Yahu bizim mercimek yediğimiz mi var allahaşkına Şükran?Mercimek
üç kuruş ucuz diye A Pazarı"na gidilmez,
ŞÜKRAN Bu yıl ne ucuzsa o yenilecek Cevdet!Artık öyle, akşam eve gelirken aklına
eseni almak yok Maaşını bana getireceksin, ben maaşı haftaya bölücem, güne
bölücem, ona göre harcamada bulunulacak
CEVDET İyi tamam, madem alış-verişi sen yapıcaksın, ister A Pazarı"ndan al,
ister bakkaldan, bana ne Şükran?
ŞÜKRAN Alış-verişi ben yapmıyıcam ki CevdetBen alış-verişin stratejisini yapıcam,
listeyi yapıcam
CEVDET Alış-veriş için bir adam mı tutuyoruz?
ŞÜKRAN Hayır efendim, sen bizzat listeyi eline alıp, A Pazarı'nın yolunu tutuyorsun!
CEVDET Ben hergün A Pazarı"na gidemem,
ŞÜKRAN Günaşırı gidersin!
CEVDET Günaşırı hiç gidemem!
ŞÜKRAN Aslında haftada iki gün de gitsen olur, ben planı yaptım
CEVDET Gidemem Şükran, bakkala sepet sarkıtırız, olur biter,
ŞÜKRAN Gidiceksin Cevdet, çünkü A Pazarı ucuz!
CEVDET Gidemiyeceğim Şükran, çünkü A Pazarı uzak!
ŞÜKRAN Ben gideceksin diyorum, gideceksin Cevdet, anlaşıldı mı?
CEVDET Anlaşıldı, ben de gidemeyeceğimi belirtiyorum Şükran
ŞÜKRAN Niye gidemiyormuşsun?
CEVDET Çünkü bakkal evin altında, A Pazarı taa anasının şeyinde

7 BAKKALDA İKİNCİ SEKANS
Zamanlardan sabah, Vivaldi'de İlkbahar
(Pencereden ve sofitadan sepetler sarkarKibar Necdet ile Osman Ağbi'nin pencere ışığı yanar
Bakkal dükkkanı kapalıdırBu loşluk içinde bbirisi bir küfe ekmek getirip dükkanın önüne koyar,
çıkarSokağı süpürerek çöpçü girerIşık reostat'yla ağır ağır çoğalır Kibar Necdet pencereye
çıkar, bir çift yıkanmış çorap asar)
NECDET: Çöpçü baba bakkal açılmış mı?
ÇÖPÇÜ: Çöpçü baba senin babanBen senin ananı tanıyom mu lan?
NECDET: Bakkal açılmış mı diyoruz kardeşim,ne diyoruz?
ÇÖPÇÜ: Açılmamış
NECDET: (içeri) Açılmamış Osman Ağbi…
OSMAN: İyi tamam açsınlar o zaman!
(Osman Ağbi içeri çekilirNecdet pencerede kalırŞeref gastelerle girer Gasteleri dükkanın önünenüne
bırakırBakkal Abla'nın evinin pencere ışığı yanarSahnenin ışığı çoğalmıştır)
ÇÖPÇÜ: Ulan ne pis insanlarsınız1 Ne lan bu dükkanın önü böyle?
ŞEREF: Doğru dürüst süpürmüyorsun ondan oluyor
ÇÖPÇÜ: Yok ya! Her gün sizin dükkanın önünü süpürmekten anam ağlıyo
ŞEREF: Anana mendil al, olsun bitsin!
ÇÖPÇÜ: Elim değmişken senin anana da don alaiim mi?
ŞEREF: Çok fena yaparım lan seni!
ÇÖPÇÜ: (elinden süpürgeyi, küreği atar) Yok ya! Gel lan buraya
NECDET: (içeri) Osman Ağbi, kavga var!
(Şeref ve Çöpçü kapışırlar)
ŞEREF: Parçalıycam lan seni!
ÇÖPÇÜ: Bari kuş başı yapta civcivlerde sebeplensin!
NECDET: (içeri) Osman Ağbi, kavga var!
OSMAN: (pencereye çıkar) Vuur! Parçala onu Şeref! (Necdet'e) Kimle
dövüşüyor Şeref?
NECDET: Çöpçüyle
OSMAN: Sen çöpçüyü parçala biz süpürürüz Şeref! Çöpçü sen de vur…
Kemik sesi gelsinMuhallebici hallebici kavgası istemem… Vursana lan Şeref!
(kavga itiş, kakış boyutunu açmamaktadır)
NECDET: Ohoooo, böyle kavga olmaz ki!
(Bakkal apla pencereye çıkar)
BAKKAL ABLA: Şeref n'oluyor?
ŞEREF: (iterek ayrılır çöpçüde) Bir şey olduğu yok Apla, sabah sabah
elimizi çöpçüye buladık, elimiz kirlendi…
(Çöpçü homurdanarak süpürme işlemine koyulurSüpürerek çıkar sahneden)
BAKKAL ABLA: Sepetlere gaste, ekmek koyTitrek Necmi Bey'e Cumhuriyet
koyma, Necati Bey İlhan Selçuk'a sinirlenmiş, Cumhuriyet istemiyormuş…
ŞEREF: İlhan Selçuk da Necati Bey'e bayılıyordu…Zaten o titremeye
Necati Bey nasıl gaste okuyor? Gasteyi başka birimi tutuyor?
BAKKAL ABLA: Mutlaka! İki kişi de Necati Bey'i tutuyor herhalde… Artist
Nermin'e, Hey, Şey, Mey…Ney varsa koy, o onları seviyor!
ŞEREF: Titrek Necati Bey'e inadına iki Cumhuriyet koyiim mi Abla?
BAKKAL ABLA: Sana ne diyorsam onu yap
ŞEREF: İlhan Şelçuk hatırı için Abla ya!
BAKKAL ABLA: Boş konuşmaKamil Bey'lere üç ekmek,Kamil Bey perhizdeymiş
ŞEREF: Perhizde olur mu abla, karısı yedirtmiyordur ona
BAKKAL ABLA: Yedirtmez yedirtmez, kadın fiminist!
ŞEREF: Asıl feminist Kamil Bey, günde üç posta karısından dayak yiyor,
ideoloji uğruna ses çıkarmıyor
BAKKAL ABLA: Tamam Şeref tamam, sabah sabah çenen düştü…İşine bak!
Gastelerin ekleri ni yanlış koyma… Ten ten yerine balon koyuyorsun…
Test kitabı yerine Fenerbahçe bayrağı koyuyorsun!
(içeri girer penceresini kapatır)
ŞEREF: (kendi kendine söylenerek sepetlere gaste ve ekmek koyar)
Her gaste bir düzine ek ve hediye veriyor Hangisi neyin eki ben onunla mı
uğraşacağım? Adamına göre dağıtıyorum ekleri…Titrek Necati Bey kimya
testi ekini n'apıcak? Ona Fenerbahçe Bayrağı koyuyorum Elinde tutsa
kendiliğinden dalgalanırArtist Nermin Hanım bilim-teknik ekini n'apsın?
O yazılı gaste sevmiyo, resimlere bakıyo,ona en resimli ekleri koyuyom
Bütün mahalle koyduklarımdan memnun!
OSMAN: (pencereye çıkar) Kavganın içine ettiniz Ulan o eski kavgalar
kalmadı be! Şeref kanyağımız bitti!
ŞEREF: Tamam getiririz Osman Ağbi!
OSMAN: Bravo Şeref!
(Osman Ağbi içeri girer Şeref gaste, ekmek dağıtımını sürdürür Çöpçü süpürerek sahneye girer)
ŞEREF: Süpür süpür , bizim dükkanın önünü doğru dürüst süpür!
ÇÖPÇÜ: Sizin dükkanın önünü süpürmek istemez Ne kadar süpürsen
bok götürüyor
ŞEREF: Bizmi döküyoruz lan?
ÇÖPÇÜ: Gökten mi yağıyor?
ŞEREF: Evet Aynen gökten yağıyor, hıyar oğlu hıyar
ÇÖPÇÜ: Ne diyorsün lan sen ayı?
ŞEREF: Ayı senin baban! Ona ilaveten keman yayı!
(Şerek gaste, ekmeği bırakır, Çöpçü süpürgeyi bir yana, küreği bir yana atar, yeniden kapışırlar)
ŞEREF: Lan seni öldürecem, mapusta çöpçü öldürmüş diye alay
edecekler benimle!
ÇÖPÇÜ: Esas ben seni öldürecem lan!
NECDET: (içeri) Osman Ağbi kavga kızıştı!
OSMAN: (pencereye çıkar) Vur gözüne gözüne vur Şeref!BAKKAL ABLA: (girer) N'oluyor Şeref? Git çabuk ellerini yıka!ŞEREF: Yıkıyacam zaten Abla! Aslında bir hamama gitsem daha iyi
Bir mahellenin çöpüyle dalaştım…(çöpçüye) Ulan inek, kimse sana
deodorant diye bir şeyin varlığından sözetmedi mi?( çıkar)
ÇÖPÇÜ: Süpürmüyorum lan, ben de burayı süpürmüyorum işte! (çıkar)
OSMAN: Bakkal Abla bir kanyak göndersene, acele!
BAKKAL ABLA: (toz almaktadır) Kanyak yok
OSMAN: Şeref, var, dedi
BAKKAL ABLA: Kanyak yok
NECDET: Şeref'in zulası vardır Osman Ağbi, şimdi getirir
OSMAN: Bravo Şeref!
(Osman içeri çekilir Şeref girer)
NECDET: Şeref, kanyak!
ŞEREF: Tamam şimdi getiriyorum Necdet Ağbi!
BAKKAL ABLA: Kanyak var mı?
ŞEREF: Olmaz olurmu Abla, tursillerin arkası kanyak dolu!
BAKKAL ABLA: Sana müşteriden mal saklama demiyor muyum?
ŞEREF: Müşteriden mal saklamıyoruz Abla Osman Ağbi istiyor lap
çıkarıp veriyorum, biri istiyor lap çıkarıp veriyorum Müşteriden neyi
saklayım? Ama herifin biri geliyor akşamüstü, iki eli A Pazarı torbası, lebalep
alış-veriş etmiş, alış-verişten omuları çökmüş eşşoleşşeğin, utanmadan bana,
kanyak var mı, diyor Ben ne diyeceğim o zaman ona?
BAKKAL ABLA: Kanyak var, ama vermiyoruz, hayırlı A Pazarı beyefendi,
diyeceksin!
ŞEREF: Ben zaten yok derken herifin elindeki A Pazarı torbalarına öyle
pis bakıyorum ki herif niye yok dediğimi hemen anlıyor…
(Şeref Necdet'e kanyak iletir Bakkal Abla gazete alır, bakarGazetelerden bir iki başlık okuyabi-
lir Şeref elinde gaste ekmek ile çıkar Kapıcı İrfan girer)
İRFAN: Gut mornik, Bakkal Abla!
BAKKAL ABLA: (küs) Ne var, ne istiyorsun?
İRFAN: Remzi Bey, mercimek sizde kaç para, diye soruyor
BAKKAL ABLA: 3500 lira!
İRFAN: İyi tamam! (çıkar)
(Bakkal Abla gastede başlıkları okur)
(Kapıcı İrfan girer)
İRFAN: Remzi Bey, kısa Cemal istiyor, kaç paket varsa!
BAKKAL ABLA: Mercimek istemiyor mu?
İRFAN: Cık!
BAKKAL ABLA: Niye fiyatını sorduruyor?
İRFAN: Mercimek A Pazarında daha ucuzmuş, onu ordan alcakmış…
BAKKAL ABLA: O zaman cigara yerine de bizden nasihat alacak Cigara migara
yok, haydi bas git!
İRFAN: Bana ne bağırıyon? Gider aynen söylerim (çıkarayak)
Güzelim (çıkar)
(Şeref girer Bakkal Abla İrfan'ın peşinden koşar)
BAKKAL ABLA: Ben sana gösteririm eşşek kafalı! Kafasını deldik gene uslanmadı
ŞEREF: Ne diyor Abla o?
BAKKAL ABLA: Sırnaşıklık yapıyor, bana asılıyor…
ŞEREF: E, niye sen bana söylemiyorsun, mahellemiz birdenbire
İrfan'sızlığına kavuşsun
BAKKAL ABLA: Bir daha terbiyesizlik yaparsa, döversin
ŞEREF: Şimdi ben gidiim, bir posta döviim, bir daha bir bok yemesin
BAKKAL ABLA: Bırak, istemez… Bak Şaban Bey seni çağırıyor…
ŞEREF: (sinrle Şaban Bey'e bakar, hızla geri çevirir başını) Ben Şaban
Bey'le küsüm!
BAKKAL ABLA: Git bak, adam en iyi müşterimiz, her şeyini bizden alıyor
ŞEREF: Evet ama her şeyini tek tek alıyor, delirtecek beni!
BAKKAL ABLA: Git bak
ŞEREF: Öldürecem bu Şaban Bey'i, Şabansız bir hayat düşünüyorum
(Şeref sinirle çıkar) (Klinik Nur girer)
KLİNİK NUR: Telefon çalışıyor mu?
BAKKAL ABLA: Çalışıyor! Kontürü 200 bin lira
KLİNİK NUR: Aaaa, manyak mısın sen ayol, telefon her yerde 100 bin lira!
BAKKAL ABLA: Git her yerden et!
( Klinik Nur numaraları tuşlar )
ECVET: 1211881… telefon mu edeceksiniz 1211881?
KLİNİK NUR: Hayır duş alacam… Sular kesik… Su sesini bekliyorum!
ECVET: Hayır, ben de telefon edecem de, 1211881!
KLİNİK NUR: Geç sıraya edersin
KLİNİK NUR: Alooo? Aaa,açıldı kapandı… Gitti 200 bin lira!
BAKKAL ABLA: (Ecvet'e) Son zamanlarda bize uğramaz oldunuz maşallah…
Hangi bakkaldan alış-veriş yapıyorsunuz?
ECVET: Yok canım, ne bakkalı… Hanım gidip toptan alış-veriş ediyor
BAKKAL ABLA: Halden mi alıyor?
ECVET: Yok canım, şeyden alıyor
BAKKAL ABLA: Biliyorum, A Pazarı'ndan alıyor Görüyorum her gün elinde
naylon torbalarla geçiyor Ekmeği bile ordan alıp kazıklanıyorsunuz Orda
ekmek dilimi 50 bin lira… Bizde ekmek 350 bin lira… Bizim ekmekten öyle
20 dilim çıkar… Bir dadandınız A Pazarı'na… Tezek satsalar alacaksınız!
ECVET: Bakkal Abla,bizim bütçemiz malumOrası daha ucuz diyor,hanım
BAKKAL ABLA: Ucuzmuş! Ney ucuz? Zeytin bizde daha ucuz Size fasülyeyi ucuz
veriyor, zeytinde kazıklıyor Fasulye geliyor bizimkinde pahalı!
KLİNİK NUR: Alooo? Muzo'yla görüşmek istiyorum… Muzefferi rica
ediyorum beyefendi… Hayır çok önemli, çağırın gelsin Nur, dersiniz…
Nur, deyinsiz, o anlar… Çok mersi! Bekliyorum, mersi!
BAKKAL ABLA: Bir tutturmuşlar, A Pazarı'nda daha ucuz! Nasıl daha ucuz olur!
O kadar adam çalıştırıyor, dünyanın parası dükkan kirası veriyor… Depolar,
buzdolaplar… Ambalajlar… Televizyona, gasteye reklamlar…
Bunların parası kimden çıkıyor?
ECVET: Valla benim aklım ermez Bakkal Abla Hanım orası daha ucuz
diye tutturdu bir kere, üşenmiyor, taa oraya gidip ordan alıyor…
BAKKAL ABLA: Madem üşenmiyor, peyniri neden gidip Edirne'den almıyor?
Orada daha ucuz!
KLİNİK NUR: Alo? Muzo sen misin? Nur, ben… Haa… İyi değilim Muzo! Bak
ne diyicem, dün gece sen gittikten sorna kötü rüyalar gördüm… Evet…
Rüyamda bir divanda oturuyorum… Annem pencereye kırmızı bir yorgan
asmış… Cam vuruluyor… Pencereyi açıyorum, kimse yok! Bir bakıyorum,
divanda kocaman bir köpek oturuyor… Köpek üstüme atlıyor Korkuyorum,
evden kaçıyorum Bir hapishaneye giriyorum Orda tanımadığım biriyle
konuşuyorum, ağlıyorum Gardiyan bana hapihanenin anahtarının veriyor
Koşarak bir eve giriyorum Yengem orda Evin ortasında bir ağaç var
Ağacın musluğu var Musluğu açıyorum, su akıyor… Ev su doluyor…
Ne yengem, ne ben yüzme bilmiyoruz Yengem, uçalım diyor Pencereden
uçuyoruz, bir tarlaya konuyoruz Yengem, papatya topluyor Ben de
topluyayım diyorum, tam ben toplarken, üstümden traktör geçiyor, her
tarafım kan içinde kalıyor,bana bir şey olmuyorKarşımda demir parmaklıklı
bir kapı açılıyor Sen kapının öbür tarafındasın Muzo Bana 3 tane anahtar
veriyorsun3 anahtarı da kapıya sokuyorum, hiç biri kapıyı açmıyor… Muzo
niçin bana rüyamda yanlış anahtar veriyorsun? Yoksa beni aldatıyor musun
Muzo? Alo? Alooo?Muzo? Muzaffer! Aaaa, kapatmış eşşoleşşek!
BAKKAL ABLA: Kapatır tabii!
KLİNİK NUR: Ben o Muzaffere gösteririm… Eşşoleşşek, rüyamı dinlemiyor!
(Klinik Nur 500 bin lira atar, sinirle dışarı çıkar)
BAKKAL ABLA: Salak karı, saçma sapan rüya antatıyor, Muzaffer'e bozuluyor
ECVET: Bakkal Abla bir telefon edebilir miyim?
BAKKAL ABLA: Bizde telefon pahalı, git PTT'den et
ECVET: Yahu Bakkal Abla, Buraya telefon koymussun200 bin lira diye
karar almıssın200 bin lirayı basar istediğim gibi konuşurum ben, tamam mı?
BAKKAL ABLA: Ettirmiyoruz anam babam Telofon işi bitti
(Bakkal Abla, makasla sanki bir yerin açılışını yapar gibi telefon kablosunu keser)
BAKKAL ABLA: Mahellemiz için hayırlı uğurlu olsun! Tamam Telefon gitti,
kavga bitti!
ECVET: Telefon tellerini bağlayabiliriz aslında Bakkal Abla!
BAKKAL ABLA: Telefon melofon yok, Ecvet Bey!
ECVET: Ne bağırıyorsun Bakkal Abla?
BAKKAL ABLA: A Pazarı icad oldu, sinir bozuldu! Telefon sipariş için… Burada
kırk saat aptal rüyalar anlatmak için değil!
ECVET: Ben rüya anlatmayacam ki efendim, telefon başmüdürlüğü
arayacam!
BAKKAL ABLA: Sen en iyisi bin şurdan bir dolmuşa, doğru telefon baş
müdürlüğüne… Git bizzat müdürnen görüş
(Şeref sinirle içeri girer)
ŞEREF: Abla, bu şaaptığımın Şaban Bey'i, bu mahelleye çok mu lazım?
BAKKAL ABLA: N'olucak?
ŞEREF: Sen vereceksin bana ordan kaşar bıçağı, ben Şaban Bey'i iptal
edecem,mahelle bana teşekkür edecek
BAKKAL ABLA: Gene ne istiyor?
ŞEREF: Şeref, gel beni dilim dilim kes, diyor!
BAKKAL ABLA: Ne istiyor, dedim!
ŞEREF: Dün akşam eve gelirken bu günün Milliyet'ini almış,sabaha kadar
okumuş, eskitmiş… Bana o eski Milliyet'i uzatıp, sen bunu al, bunun yerine
bana bir Hürriyet getir, sen bu Milliyet'i birine kakalarsın, diyor…
Bunun için çağırmış beni yukarı!
BAKKAL ABLA: Sen ne dedin peki?
ŞEREF: Hiçbir şey demedim,ben…Efendilik bende kalsın, diye düşündüm,
hiç sesimi çıkarmadım
BAKKAL ABLA: Ne yaptın peki?
ŞEREF: Şaban Bey'in elinden gasteyi aldım, efendice, dürdüm büktüm,
şık bir rulo yaptım efendice… Şaban Bey'e doğru uzattım, efendice…
BAKKAL ABLA: Terbiyesiz!
ECVET: Şaban Bey ne yaptı peki?
ŞEREF: Bana küfür etti!
ECVET: Eh, ödeşmişsiniz!
ŞEREF: Evet, ödeştik sayılır… Çünkü bende Şaban Bet'e bir koydum,
efendiceŞaban Bey dümdüz…
BAKKAL ABLA: Sana müşteriye el şakası yapma demiyor muyum Şeref?
ECVET: Ne şakası, adamı düm düz etmiş…Efendice!
ŞEREF: Adam beni elli iki basamak çıkartmaktan zevk alıyor…
Basamakomanyak! Ya bundan sonra Şaban Bey seslenince ilgilenmiyoruz,
ya da Şaban Bey işleri için, küçük bir Şaban alıyoruz!
BAKKAL ABLA: İstersen her müşteri için küçük bir Şaban alalım!
ŞEREF: Her müşteriye ben bakarım, Şaban Bey'in Şaban'ını tayin edelim,
olsun bitsin…
ECVET: Afedersin, şu Şaban Bey konusunu şey edelimde ben bir
telefon edeyim
BAKKAL ABLA: Telefon melofon yok, çek arabanı, telefon yaralı!
ECVET: Alacağın olsun Bakkal Abla! (sinirle çıkar)
BAKKAL ABLA: (peşinden) Bizim sizden alacağımız olmaz, sizin borcunuz
A Pazarı'nda beyim!
ŞEREF: Bunlarda mı A Pazarı'na ön kayıt yaptırmışlar?
BAKKAL ABLA: Ne sandın ya!
ŞEREF: nerden anladın Abla?
BAKKAL ABLA: Kendisi söyledi
ŞEREF: Hem A Pazarı'ndan alış-veriş, hem bizim telefon, öyle mi?
BAKKAL ABLA: Olurmu canım? A Pazarı'ndan alış-veriş, bizden nasihat!
Kestim attım telefonun telini!
ŞEREF: (kesik kabloyu görür) Telofonu niye kesiyorsun Abla ya?
Sen de kime sinirlensen telefonu kesiyorsun… Belki beni bir arayan olabilir…
BAKKAL ABLA: Kim arayacak seni?
ŞEREF: Ne demek kim arayacak! Hülya Avşar bana kafayı bir takıcak
zırr telefon… Dünya güzeli DCŞeref orda mı?
BAKKAL ABLA: Hülya Avşar'ın işi gücü yok seni arayacak!
ŞEREF: Kaya Çilingiroğlu'na çok fena bozulduğu bir gün mutlaka
arayacak! O aramassa Jenefer Loperz arayacak… Ben şu telefonun
pansumanını yapayım Abla n'olur n'olmaz!
(Şeref telefonu onarmaya koyulur Bakkal Abla gaste incelemektedir)
BAKKAL ABLA: A Pazarı gastelere ilan vermiş,mercimek 2480 lira diye…Nasıl
satıyorlar 1 milyon 480'den kaçtan alıyorlar mercimeği?
ŞEREF: Almıyorlar ablaBiri onlara mercimek hediye ediyor,onlar da
1 milyon 480'den satıp kilo başına 1 milyon 480 kazanıyor,bizim
mercimekler burda ikiseksen yatıyor…
BAKKAL ABLA: Demek ki bundan sonra mercimek satmıyıcaz Şeref!
ŞEREF: Bu kadar mercimegi neremize sokucaz Abla?
BAKKAL ABLA: Mercimek corbası yapıcazBu kış mercimekli geçecek Şeref!
ŞEREF: İyi tamam…Şaban'sız geçsinde mercimeğe razıyız
BAKKAL ABLA: Doğru A Pazarı'na gidiyorsun…Elinde kağıt kalem,herşeyin
fiyatını bir bir yazıp geliyorsun …Ben sorarım o A Pazarı'na!
ŞEREF: Dört bir yana afiş asmışlar Abla,''BÜYÜK UCUZLUK'' diye!
BAKKAL ABLA: O kadar afişi bastırmak,astırmak,dünyanın parası…
ŞEREF: Sen nediyorsun Abla ya,kağıt acayip pahalandı,kağıt helva
700 bin lira olmuş!Bana sorarsan,kapatalım dükkanı kurtulalım Abla!
BAKKAL ABLA: Allah'tan sana sormuyoruz!Bu dükkan benim hayatımKocam
öldü,bu dükkanla evlendim ben…Dükkanı kapatırsam ben n'olucam Şeref?
Ne yapacağım?
ŞEREF: Senin bir şey yapmana gerek yokBen bir işe girer sana bakarım
Abla…Ayrıca İstanbul'da bir arsam var, satabilirim… Sen evde oturursun…
şey yaparsın…bana mercimek çorbası yaparsın…
BAKKAL ABLA: (alaylı)Ben niye seninle ayni evde oturuyorum Şeref?
ŞEREF: (utanır)Hiiç! İki ayrı ev masrafı olmasın diye işte…İki evin
nesi var, bir evin sesi gür… Yanlış anlama,bir kötü niyetten değil yani…
BAKKAL ABLA: (bıyık altından gülerek gazeteye döner)Zeytin'de büyük ucuzluk
yazmışlar…Bizim zeytin daha ucuz…Bizim zeytin daha güzel!
ŞEREF: O zaman Abla, ben bu gece,bir kutu kırmızı boya,bir fırça alıp,
A Pazarı afişlerinin üstüne aynen ''BAKKAL ABLA'DA ZEYTİN DAHA
UCUZ'', ''A PAZARI SİZİ KAZIKLIYOR!''gibi sosyal içerikli yazılar
yazarım…Tamam,sabaha karşı tutuklanırım ama reklamın da alasını yapmış
oluruz…Ertesi gün bilumum gastelerde renkli posterim:ARANAN ŞEREF
BULUNDU!
BAKKAL ABLA: Peki bu A Pazarı'nın bu kadar reklamının parası nerden çıkıyor?
Hem bukadar masraf, hem bu kadar ucuz, nasıl oluyor? Bu A Pazarı işinin
içinde bir bit yeniği var… Zararına ticaret olmaz ya aritmetik denen
bir şey var!
(Işık sönerŞeref çıkarYalnız Bakkal Abla'yı aydınlatan bir ışık kalırMüzikŞarkı başlar)

VIII
ARİTMETİK DENEN Bİ ŞEY VAR

BAKKAL ABLA:

ARİTMETİK DENEN Bİ ŞEY VAR
BAKKAL ÜÇTEN ALIYOR
BEŞE SATMAK ZORUNDA
MASRAF BELLİ, FİRE BELLİ
KİRA BELLİ, KASA BELLİ
MARKET BAKKALIN KOCAMANI
BAKKAL ÜÇTEN ALIYOR
DÖRDE SATAMIYORKEN
MARKET KAÇTAN ALIYOR Kİ
BİRBUÇUKTAN SATIYOR
İŞİN İÇİNDE BİR İŞ VAR BESBELLİ
ARİTMETİK DENEN Bİ ŞEY VAR
İKİ KERE İKİ BEŞ EDEMİYOR
BENİM BU BAKKAL BEYNİM
A PAZARI'YNAN BAŞ EDEMİYOR

-ışık söner-

IX AMERİKADAN GELEN EKONOMİK NEJAT BEY

-patron bürosunda sinirle puro içmekteyken, Ekrem telaşla girer

EKREM : Beni emretmişiniz patron
PATRON : Emrederim tabii hıyar Sabahleyin gelirken gördüm, tüm afişlerimiz
yırtılmış
EKREM : Ben de durumu, sizin gibi,bu sabah gözlemledim efem
PATRON : Senin gözlemlemenin bir işe yaramaz ki Ekrem
EKREM : Bunun bilincindeyim efem
PATRON : Senin bilincinin neye yararı var Ekrem
EKREM : Hiç bi işe , efem
PATRON : Bravo Ekrem
EKREM : Asıl bravo size efem, sanki biri bizim afişlerimizi yırtmayı iş edinmiş


Alıntı Yaparak Cevapla

Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı




PATRON : Afiş dünyanın parası yapıyorsun cart ertesi gün yırtılıyor bundan sonra
Hıyarca harcamak yok Zararına mercimek satıyoruz, mercimek açığını
bir türlü kapatamıyoruz
EKREM : Afadersiniz efem ayıptır sorması niçin mercimeği zararına satıyoruz
PATRON : Kuşu kafese çekmek için
EKREM : Anlayamadım efem
PATRON : Anlayamazsın Ekrem
EKREM : Anladım efem

Ekonomist Nejat Bey girer
NEJAT : Selamın hello
PATRON : Selamın hello Bir kenara siz kimsiniz
NEJAT : Hıh hıh havduyusunuz efem
EKREM : Ne havduyudusu be Sana kimsin denildi
NEJAT : İsmim Nejat Kartım yok Ekonomik Nejat
PATRON : Gözlüğünüz ne kadar sinir
NEJAT : Sinir değil ekonomik
PATRON : Ne istiyorsun kardeşim
NEJAT : Nothing ay geçiyordum Fayf dakika uğriim Dedim İşler nasıl
PATRON : Size ne
NEJAT : Satışlarınız nasıl diyorum
EKREM : Bizde size ne diyoruz
NEJAT : Belki size yardımcı olabilirim İngiltere’de pazarlama okudum,
Amerika’da super-market konusunda doktora verdim
EKREM : Topmusunuz
NEJAT : Yoo
EKREM : Hayır, doktora verdim dediniz de
NEJAT : İsminiz neydi
EKREM : Ekrem
NEJAT : Konyalı mısınız
EKREM : Evet, nereden bildiniz
NEJAT : Hayır, Konya’dan adam çıkmaz derler de
PATRON : İş ve işci bulma kurumu, iki sokak yukarda kardeşim
EKREM : Üstelik bugün Pazar, güle, güle
NEJAT : Örneğin, personeliniz, kasiyerleriniz, seminer gördüler mi
PATRON : Görmediler
NEJAT : Gördünüz mü
EKREM : Görünen kasa kılavuzu istemez kardeşim
NEJAT : Ekrem’di değil mi?
EKREM : Yes itiz

NEJAT: Lütfen çenenizi kapatınMağzalarınızda dolaştım,büyük eksikler var
Geçen gün mağzalarınızdan birine girdim,üç kilo şeker,bir kilo çay aldım,
ödedim çıktım Çayı ve şekeri arabamın bagajına koydum A Pazarı
naylon poşetini dürdüm,büktüm,cebime yerleştirdimyeniden girdim
mağazaya,yeniden üç kilo şeker,bir kilo çay aldımKasiyer kız
foto-roman okurken,çayı ve şekeri naylon torbaya indirdim,bir kutu
kibrit alarak yanaştım kasaya;"Bakın hanımefendi az önce çay ve şeker
almıştım,kibrit almayı unutmuşum yeniden girdim mağazayaçay ve
şeker ödendi,işte fişi" dedimKız fişe bile bakmadan;"Aa ben sizi
hatırladım zaten" dediKibriti ödedim kuş gibi çıktım kafesten Sizde
şeker çok ucuzHele çay, sudan ucuz
PATRON : Vay canına!
NEJAT : Vay canına tabiiSüper-market,üstün pazar demektirİncelikleri vardır
baylars! Mağazanın hemen girişinde neden en gereksiz,en ucuz ve renkli
ambalajlı, glükozümtrak,gözalıcı, en alınmayacak şeylerden yok?
PATRON : Niye olsun?
NEJAT : Olsa ben alacaktım
EKREM : Alsan n'olucak?
NEJAT : Satışınız artacak Sonra et reyonunuz çok ortada

EKREM: Öyle olması gerek
NEJAT: Öyle olmaması gerekEt en dipte en gizli yerde satılmalıNeredeyse
bulunamamalı et reyonu İnsan orayı ararken, mercimek ve tursil
koridarlarından, konserve ve bulaşık tellerinin arasından geçmeli,
yoğurtların, sütlerin çevresinde dolanmalı Birine gözü takılabilir
Hiç gereği yokken hıyar gibi bılaşık teli alınabilir Satışınız artar!
EKREM: Hiç sanmıyorum
PATRON: Ekrem sus! Hiçbir şey senin sandığın gibi olmadı…
NEJAT: Örneğin niçin makarnalar yoğurtların yanında değil,Konyalı?
EKREM: Makarna süt mamülü değildir de ondan!
NEJAT: Makarnaları yoğurtların yanına koyarsanız, makarna almaya gelen
her üç kişiden biri, makarnaya yoğurt yakışacağı sapkınlığına kapılarak
yoğurt da alacaktır Bunlar denenmiş ve istatistik olarak kanıtlanmış
şeylerdir Yanyana dizildiğinde birbirinin satışını dürtüklüyen
mallar vardır
PATRON: İlginç!
NEJAT: İlginç tabii! Ayrıca Konyalı hani müzik yayını! Günün tutmuş
parçalarını,sesini Türkler kadar açmadan, çalmak gerek Müzik insanın
alış-veriş duygusunu kamçılar… Bomboley yo Derken insan bir de bakar
iki kalıp sabun almış! Ayrıca naylon torbaları parasız vermeniz
çok saçma…
EKREM: Naylon torbaları da parayla satıcak değiliz ya!
NEJAT: Naylon torba Super-marketin en önemli gelir kaynaklarından biridir
Tanesi kaça mal oluyor size?
EKREM: 44 bin lira!
NEJAT: Tanesini 100 bin liradan satabilirsiniz
EKREM: Naylon torbaya kimse para vermez
NEJAT: Naylon torbaya verilecek 100 bin lira,hesabın içinde devede kulaktır
Alıcının paketlerini naylo torbasız taşıyacak durumu olmadığından
naylon torba satışı kesindirBöyllece naylon torba başına kazanacığınız
56 bin lira, mercimekten ettiğiniz zararı kapatacaktır
PATRON: Doğru Hatta o zaman, mercimeği 30 bin lira daha ucuz bile satabiliriz!
NEJAT: Bravo! Mercimeği 40 bin lira zararına satın, naylon torbadan 56 bin lira
geçirin! İşte Süper-market budur baylars!
EKREM: Kimse naylon torbaya para vermez
PATRON: Ekrem şu kapıyı dışardan kapatsana!
EKREM: Başüstüne efem (kapıya yönelir) Yalnız kapıyı dışardan kapatınca,
ben de galiba dışarda kalıyorum…
PATRON: Evet ama, nasıl olsa kapıyı dinleyeceksin, konudan fazla uzaklaşmış
olmuyorsunSadece söze karışamıyacak, beyfendiyle daha çabuk
anlaşmamızı egellememiş olacaksın
EKREM: Pek bir şey anlamadım ama çok haklısınız efem!
(Ekrem çıkar kapıcı dinlemeye koyulur)
PATRON: Devam ediniz beyefendi, sizi dinliyorum…
NEJAT: Bende anlatılacak şey çok… Fakat biliyorsunuz çağımızda anlatmak da
parayla
PATRON: Kaç para istiyorsunuz?
NEJAT: Ayda üç milyar net maaş istiyorum
EKREM: (girer) Çüşünüz efem!
PATRON: Ekrem o sözü sana aynen iade ediyorum Çık dışarı!
EKREM: Teveccühünüz efem (çıkar)
PATRON: Ayda üç milyar kimseye vermeyiz
NEJAT: Ben kimse değilim My name is Ekonomik NejatBenim maaşımı şu an
parasız dağıttığınız naylon torbadan haydi haydi çıkacaktır Siz verin
bana üç milyar, ben şu A Pazarına bir çeki düzen vereyim…
PATRON: Denemeye değer, kabul ediyorum
EKREM: (Başını uzatır) Siz sapıtmışsınız efem!
NEJAT: Seni kovuyorum Ekrem, böylece ayda beşyüz milyon kara geçiyoruz!
(Işık söner)

X ÇALICAKSIN CEVDET!HERKES ÇALIYORMUŞ
*Cevdet bey ve karısı Şükran'ın bulunduğu locanın ışığı yanar
ŞÜKRAN : Bundan sonra ben Cuma akşamından listeyi yapıyorum,sen Cumartesi
sabah erkenden A Pazarı'na gidiyorsun,haftalık alış-verişi yapıyorsun Cevdet!
CEVDET : La havle vela guvvete illa billahil aliyyül azim! Allahallah,yahu nerden
geldik şu tiyatroyaBari anlatılanı can kulağıyla dinle!A Pazarı daha ucuz değil,
bir saattir onu anlatıyorlarMercimeği ucuz veriyor, poşetten geçiriyor Sonunda
bakkalla aynı hesaba geliyorO kadar yolu tepmeye değer mi?
ŞÜKRAN : Değer!
CEVDET : Değerse sen tep Şükran!Ben A Pazarı'na falan gidemem!
ŞÜKRAN : Gidiceksin Cevdet!Planım çok güzelListenin yarısı mavi tükenmezle,
yarısı da kırmızı tükenmezle yazılı olacak Mavi yazılıları aynen alıyorsun
Kırmızı yazılı olanlar,küçük parçalar,onları çaktirmadan cebine atıyorsun,onlara
para vermiyoruz,acayip karlıyız!
CEVDET : Bu yaştan sonra hırsızlık mı yapıcam ?Manyak mıyım ben Şükran ?
ŞÜKRAN : Bu hırsızlık değil ki Cevdet!Ufak tefek ıvır zıvır,mini minicik masrafları
ortadan kaldırıyoruz
CEVDET : Haklısın Şükranıvır zıvır masrafları ortadan kalkıyorAmaaa Cevdet de
tutuklanarak,tedavülden kalkıyorBen hapise düşünce de evimizin amsrafları
yarı yarıya azalıyor Planın güzel Fakaat,benim durup dururken mapus yatmama
ne gerek var Manyak mıyım ben Şükran?
ŞÜKRAN : Niye herşeyin kötüsünü düşünüyorsun ?Ya yakalanmazsan?
CEVDET : Yakalanmazsam güzelYa yakalanırsam,ki ben mutlaka yakalanırım
ŞÜKRAN : Niye yakalanıyorsun Cevdet ?---------- mısın sen ?
CEVDET : Evet ŞükranBen ----------yım yakalanırım
ŞÜKRAN : Çalıcaksın Cevdet başka türlü geçinemiyoruz Bir bölümünü parayla
alıcaz,bir bölümünü de çalıcaksınAyıp değil ki, herkes çalıyormuş!
CEVDET : Biz herkes miyiz Şükran ?
ŞÜKRAN : Sus itraz istemem CevdetÇalıcaksın diyorum çalıcaksın
CEVDET : Niçin gidip sen çalmıyorsun ?
ŞÜKRAN : Ben kadınım hırsızlık erkek işi
CEVDET : Olur mu efendim ?Hırsızlık tamamen kadın işi Sen benim kalbi mi
nasıl çalmıştın ?
ŞÜKRAN : Çok konuşma! A Pazarı'nın en kalabalık saati iş çıkışı saati
O kalabalıkta kimse farketmez Zaten kasiyer kızların başı dolu oluyorKimi
zaman eksik yazdıkları bile oluyormuş
CEVDET : Benim kalbim o heyecana dayanamaz Şükran
ŞÜKRAN : Dayanır CevdetGiderken eczaneden kalp ilacı alırsın, yutarsın iki tane,
sakin sakin gidersin A Pazarı'na
CEVDET : O zaman beraber gidelim Ben alınacakları alırım, sen çalınacakları
çalarsın
ŞÜKRAN : Hayır efendim benim evde kırk türlü işim varSana ne diyorsam onu
yapacaksın
CEVDET : Yapamıyacağım Şükran!Senin bu aptal planlarından usandımNe zaman
bir plan yapsan sonunda rezil oluyoruz Koyarsın listeyi sepete, sarkıtırsın
bakkala bu iş biter Bakkalın para istediği yok zaten, yazıyor deftere
Ay başında Allah Kerim
ŞÜKRAN : Kerim olan Allah değil, Şükran'ın anasıAnnenden elli milyon rica
edemez miyiz Şükran Her ay sonu aynı hikayeBundan sonra annemden beş
kuruş isteyemeyiz Cevdet
CEVDET : İyi Bundan sonra kendi paramızla geçiniriz
ŞÜKRAN : Geçinemiyoruz Cevdet!
CEVDET : Tamam tamam susEvde konuşuruzHerkes bize bakıyor
ŞÜKRAN : O zaman hemen kalk eve gidiyoruz konuşacağız Cevdet!
CEVDET : Ya daha birinci perde bitmediNiye gidiyoruz manyak mıyız biz Şükran ?
ŞÜKRAN : Evet manyağız Cevdet!Hemen kalk eve gidiyoruz
CEVDET : Allah cezanı versin seninBütün tiyatro bize rezil oldu
ŞÜKRAN : Ben sana evde sorucam bu küstahlığın hesabını
CEVDET : Tiyatroya gidelim diye tutturan sensin Bizim tiyatroya ne ihtiyacımız
var Bizim hayatımız tiyatro!!!
*Kalkarlar ve çıkarlar locadanLocanın ışığı sönerKoridorda uzaklaşan
sesleri duyulur

XI BAKKAL İNSAN MARKET MAKİNA ŞARKISI

- Kahramanlarımız, tekerlekli süper-market
arabalarıyla girer sahneye, başlar şarkı-
ECVET- Bakkalın deposu yok
Marketin kendisi depo
Market cadde üstünde
Bakkalın yolu sapa
Naylon olur marketlerin paketi
KLİNİK NUR- Uzun olur gemilerin direği!
İRFAN- Bakkalın paketi gaste
Markette ekmek pasta
Gaz kokuyor bakkalın ekmeği
Market icat oldu ,
Mertlik bozuldu!
KLİNİK NUR- Her köşede bir bayram
Her duvarı bir dükkân
Her bir şeyi bulursun
Bin bir çeşittir market
ECVET- Arabanı sürersin
Makarnalar mercimekler arasından
Son süratle geçersin
Keskin viraj alırsın
Ani fren yaparsın
Sanki luna parktasın
Eğlencelidir market
İRFAN- Hele elin çabuksa
Hem de paket küçükse
Atarsın cebe
Heyecanlıdır market
Yakalanmadın farzet
O zaman ucuzdur market!
BAKKAL ABLA- (girer) Ve fakat,
Markette sepet sarkıtılmıyor
Marketten telefon edilmiyor
Markette içilmiyor bira
Ve hatta
Markette veresiye olmuyor
Bakkal yazıyor deftere,
Gün aşırı soruyor
Bozulmuyor vermeyene
Gelmeyene üzülmüyor,
İcabında bir bakkal
Borç bile veriyor insana!
Çünkü bakkal insan,
Market makina!
BAKKAL ABLA
ve HERKES- Markette veresiye olmuyor
Bakkal yazıyor deftere, günaşırı soruyor
Bozulmuyor vermeyene, gelmeyene üzülmüyor
İcabında bir bakkal, borç bile veriyor insana!
Çünkü bakkal insan, market makina!
- Işık söner-

ON BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU

VI MARKETTEN ÇALINMIŞ ET-SU DAVASI
Orkestra birinci bölümün sonundaki müziği enstrümantal olarak
çalarken açılır perde,bir mahalle karakolu!Birinci bölümde 2 nolu locada
oturan Cevdet Bey sanık olarak oturmuş bir komserin karşısına,
daktiloda bir bekçi Durum ciddi!
Ben et-suyu çalaçak adam mıyım?Manyak mıyım ben Komser Bey!
(et-suyunu gösterir)Bu ne peki?
Et-suyu!
Sen bizlen dalga mı geçiyorsun ulan?
Esteöuzubillah,tesdur,estafurullah komser bey,bir vatandaş karakolda

Yaz Mahmut!(bekçi yazar)Sanık suçunu kabul etmiş,A pazarından gıda

Afedersiniz Komser Bey,et-suyu diye belirtsekOkuyan da bir şey

Çok konuşma!Ne dedik Mahmut oku baştan!
(birden daktiloya kağıt takmadığını farkeder)Anaa,afedersiniz komserim,

Hiç takmayın daha iyi,bakın daktiloda beni destekliyor
Çok konuşma!Takıyorum kağıdı komserim!(takar)Taktım!Kağıt emir

Komser Bey izin verin ben olayı baştan anlatayım,siz de bana hak

Ben yorulmayacaksam,parmaklarım aşınmayacaksa anlatsın o zaman!
Devletimizin değerli komseri gereksiz et-su davasıyla yıpratılmayacak

Bu işin başı kıçı yokSen et-suyu çaldın mııı,çalmadın mı?
Çalmadım,çalmış bulundumBeni çalmaya mecbur ettilerÇalmak

Kim?Bir örgüt mü?
Örgütten de beter!
Yok ya!
Evet!Siz Şükran'ı bilmessinizŞükran başlı başına bir örgüttürPlanı

AnlaşıldıYaz MahmutSanık Hüseyin oğlu CevdetNeydi soyadın?
Fırat
Cevdet Dicle
Fırat!
Sus! Fırat! Fırat! Beynimin içinde Salak Bakalım bizim daktiloda

Saçmalamayın Komser Bey!
(kükrer)Devletin komseri saçmalar mı ulan?
Saçmalamaması gerek tabiAfedersiniz ben saçmaladım yani Komser Bey

Güzel yaz MahmutOkuyabiliyim o yazınıGeçen seferki gibi üst üste

(yazmayı sürdürerek) Şükran'ın manyak olduğunu belirtmiştir
Afferim Mahmut!
Yahu saçmalamayın bekçi bey!
(kükrer) Devletin bekçisi saçmalar mı lan? (yazar) Ayrıca, devletin

Bokunu çıkarma Mahmut!
(yazmayı sürdürerek) Bokunu çıkarma Mahmut!

Bakın komser bey Sayın komser bey Sayın bekçi bey hazretleri

Niye gidiyorsunuz?
Gitmiş bulunduk Şükran ısrar etti Bana kalsa gitmemKapıcıyı

Evli barklı adam, hırsızlık yapmaya utanmıyor musunuz?
Bu hırsızlık sayılmaz ki komser bey?
Yok ya!
Elbette komser bey,değil et-su, süpermarketi çalsanız gene suç sayılmaz

ışık söner
XIII BAKKALDA ÜÇÜNCÜ SEKANS
Zamanlardan öğlen, Vivaldi’de kış

SLAYT: BAKKALLAR KOOPERATİFİNİN RESMİ KÜŞADI, DÜN
BALIKPAZARI ’ NDA Kİ CEMİYET MERKEZİNDE BİR-
ÇOK ZEVATIN HUZURU İLE KÜŞAT EDİLMİŞTİR
Cumhuriyet,28 Kasım 1929

- Bakkal Abla, elinde sineklik, sinek avla-
maktadır Kapıcı İrfan, odun ağızlığına
takdığı malborasını tüttürerek girer
İRFAN - Öğlen şerifler hayrolsun!
- Bakkal Abla ona hınçla bakar, yanıt ver-
mez Defterini açar, derin bir hesaba dalar
İrfan sigarasından bir duman çeker, keyifle
üfler
İRFAN - Yandaki manavı devraldım!
BAKKAL ABLA- Biliyoruz, bir gasteye ilan vermediğin kaldı
İRFAN- Gasteye ilan da verecem, zamanı var Orayı bakkaliyeye çeviriyorum
BAKKAL ABLA- Niye çeviriyorsun? Hazır manav dükkânı işte! Bakkaliyeyse var burada
Sen de manav ol! Bakkallık okulu okumadın ya!
İRFAN- Benim kararım kesin Ben orayı bakkaliyeye çeviriyorum , sen istersen manava çevir
BAKKAL ABLA- İyi tamam İrfan, ne bok yersen ye!
İRFAN- Bence sen manava çevirsen daha hayırlı olur, Manav Abla!
BAKKAL ABLA- İstersen hamama çevirelim!
İRFAN- Valla sen bilirsin Natır Abla!
BAKKAL ABLA- Bas git buradan İrfan! Bakkallık uzaktan bir şeymiş gibi görünür Allah
seni bakkal etsin, inşallah!
İRFAN- Allah’ın etmesine gerek yok , ben kendim bakkal oldum artık Ruhen
bakkalım Dükkânım hazır Adını İrfan Market Gıda Pazarı koyucam
Bir nevi A Pazarı’nın küçüğü Gısacası Berber Abla, ben yan tarafa bak-
kal açıyom, yanımda bakkaliye istemem!
BAKKAL ABLA- Ne diyorsun sen be? Benim adım çıkmış Bakkal Abla’ya, burası sittin se-
nedir bakkaliye, esas ben yanımda bakkaliye istemem Sen orayı bakkal
yap, ben de seni Şeref’e dilim dilim kestirtmezsem, bana da Bakkal Abla,
demesinler
İRFAN- (tedirgin) Canım, Şeref ne karışıyor?
BAKKAL ABLA- Müessesemizde bu gibi işlere Şeref bakar!
- Şeref girer -
BAKKAL ABLA- Hah işte, iyi Şeref, lafının üstüne gelir Nerdesin sen iki gündür Şeref!
ŞEREF- Sorma Abla ya Başımıza gelmeyen kalmadı, iki gündür karakoldayım
BAKKAL ABLA- Aaa, ne karakolu!
ŞEREF- Muhitimizin aynalı karakolu! Haybeden tutuklandık işte
BAKKAL ABLA- Niye tutuklanıyorsun? N’aptın?
ŞEREF- Hani inek Şaban Bey beni çağırmıştı ya geçen gün
BAKKAL ABLA- Öyle ya, sen Şaban Bey’e gittin, bir daha gelmedin
ŞEREF- Gelemedik işte, Şaban Bey’le aynen kolkola, karakola!
İRFAN- Niye Şaban Bey’i bıçakladın mı?
ŞEREF- Niye bıçaklıyıcam be? Sapık mıyım ben? Şaban Bey’i bıçaklasam kolkola
karakola nasıl gidiyoruz? Salak, Şaban Bey ebabil kuşu mu? Bana küf-
retti, ben de bastım tokadı Ağız dalaşı, itiş kakış derken, aynen karakol-
da aldık soluğu Derdimizi anlatana kadar iki gün geçti, neyse ben bu sabah
yırttım(güler) Şaban Bey hala içerde!
İRFAN- Vay canına!
ŞEREF- Vay canına tabi Kolay kolay da çıkamaz artık o
BAKKAL ABLA- Niye!
ŞEREF- Çıkarken beni salan bekçiye, Bekçi Baba, bu Şaban Bey var ya, Tikko-
cunun Allah’ı, dedim
BAKKAL ABLA- Şaban Bey Tikkocu muymuş?
ŞEREF- Ne alakası var Abla? Şaban Bey’in dünya görüşü bile yok, ordan yalnız
beni görüyor, eşşoğlueşşek!
BAKKAL ABLA- E, niye yalan söylüyorsun? Yazık değil mi adama?
ŞEREF- Adam olsa yazık Allah’tan Şaban Bey adam değil Bana yazık değil mi?
Ömrümün baharının en önemli iki gecesini karakolda geçiriyorum Hül-
ya Avşar’la Jennifer Lopez’in gözleri yaşlı
BAKKAL ABLA- Şeref, bu İrfan salağı var ya
ŞEREF- Var Ve maalesef var olmayı sürdürüyor Varoluşu --------! Ben o
bekçiye seni bir söyleyeyim, bu İrfan Varoluşçulardandır diye, iki üç ay
İrfansız bir muhit!
BAKKAL ABLA- Yandaki manavı devralmış, bakkaliyeye çevirecekmiş!
ŞEREF- Niye?
BAKKAL ABLA- Sen onu dilim dilim kesesin diye!
ŞEREF- (güler) Haa!
İRFAN- Yahu, bakkallık sizin tekelinize değil ya, istediğim yere açarım
ŞEREF- Açamazsın Bakkallık bizim tekelimizde Tekel’e en yakın biziz Bizim
çevremizde bakkal makkal açamazsın Ya da açarsın Niye açamıya-
caksın, açarsın İlk günün hasılatı senin cenaze masrafın olur
İRFAN- Anlamadım!
ŞEREF- Anlatayım, dükkânı açtığın günün akşamı, dükkânın önünde şişlerim seni,
ölüm ilanın bir gün geç çıkar!
İRFAN- Yahu insana zorluk çıkarmayın, ben orayı devraldım, dünyanın parasını
verdim!
ŞEREF- Devraldınsa manav olarak devam et! Tepemi attırma benim! Zaten kara-
kol deneyimim var, seni birdenbire tedavülden kaldırırım İrfan!
İRFAN- Yahu kardeşim, biraz anlayışlı olun, biz de bu dükkâna para bağladık, ma-
navcılık öldü!
ŞEREF- Kırtasiye yap! Zücaciye yap! Orası genişçedir, icabında kabare yap!
Çok moda lan! Maganda kabare!
BAKKAL ABLA- Bana bak, sen bana orayı kaça devredersin?
ŞEREF- Orayı n’apıcaz abla?
BAKKAL ABLA- Bir dakika Şeref? Kaça devredersin sen bana orayı?
İRFAN- Sen orayı n’apıcaksın?
BAKKAL ABLA- Sana ne?
İRFAN- Orayı devredersem, ben ne yapıcam?
BAKKAL ABLA- Bana ne?
İRFAN- Kaç para verirsin?
BAKKAL ABLA- Orası pek para etmez Para etse, manav Recai hayrını görürdü, kırk yıl-
lık manav iflas etti Manav yapamıyacan Bakkal yapamıyacan
İRFAN- Niye bakkal yapamıyorum?
BAKKAL ABLA- E, Şeref sinirlenir Orası battal olmuş bir kere Her şeyi içinde beş mil-
yar veririm
ŞEREF- O hamşo dükkâna niye beş milyar veriyoruz Abla ya?Ne gereği var?
İRFAN- Zaten beş milyara veren kim?
ŞEREF- Biz beş milyarı versek sen vermek zorundasın da, biz niye enayi gibi o-
raya beş milyar verelim? Değil mi Abla?
İRFAN- Yirmi milyara devrederim!
BAKKAL ABLA- Bana bak İrfan, Recai’den dört milyara aldığını biliyorum, sana bir mil-
yar fazla veriyorum, oturduğun yerde milyar kazanıyorsun!
İRFAN- On beş milyar verin, olsun bitsin!
ŞEREF- Abla, elli bin lira verelim, olsun bitsin!
İRFAN- On beş milyardan beş kuruş aşağı olmaz
BAKKAL ABLA- Beş milyar!
İRFAN- On üç milyar!
BAKKAL ABLA- Beş milyar!
İRFAN- On milyar Peki hadi, on milyar
ŞEREF- Elli altı bin verelim!
İRFAN- Sekiz milyar, son fiyat!
BAKKAL ABLA- Beş milyardan yüz lira fazla vermem!
ŞEREF- Beş milyarı niye veriyoruz Abla ya! Ben bunu bir döverim yüz bin liraya
alırız orayı! Niye yüz binin ötesinde yüz veriyoruz biz bu İrfan’a?
İRFAN- Eşkiyalık istemez
ŞEREF- Niye lan? Eşkiyalık çağımızın sporu
İRFAN- Peki lan Yedi milyar verin benim de üç kuruş kazancım olsun, o kadar
para bağladım oraya!
ŞEREF- Abla, sen sahiden istiyor musun orayı?
BAKKAL ABLA- Evet
ŞEREF- Peki, bizim beş milyarımız var mı?
BAKKAL ABLA- Bileziklerimi bozduracağım Peşin para vericem İrfan
İRFAN- Bilezik olarak da verebilirsin, ben zaten altına yatırıcam!
BAKKAL ABLA- Tamam anlaştık, yarın sabah dükkânı devralıyorum
İRFAN- Kaça ağnaştık?
ŞEREF- Beş milyara anlaştık ya lan!
İRFAN- Beş milyara, kurtarmaz Benim yedi milyar almam şart! Siz yarına ka-
dar, bir iyi düşünün!(çıkar)
ŞEREF- Abla, o hamşo dükkâna niye beş milyar veriyoruz?
BAKKAL ABLA- Depo yapacağız Şeref! Deposuz olmuyor Her şeyin fiyatı her gün artı-
yor Bir depomuz olsa, paramız olduğunda bir maldan bir kamyon alsak,
depolasak haftasına kârdayız!
ŞEREF- Vay canına! Haklısın Abla ya! Bu A Pazarı’nın bütün dümeni depo za-
ten Alıyor zulalıyor Memlekette Allah’a şükür haftada bir zam var
Depolayan yırtıyor Abla Divan Apartmanı’nın zemin katını 600 milyo-
na bırakıyorlarmış Orayı da tutalım mı?
- Işık söner -

XIV MAL PARADAN DEĞERLİ ŞARKISI

BAKKAL ABLA- Üç yüz liraydı dolar
Ben kocama vardığımda
Dolar beş yüz lira oldu
Bu dükkân açıldığında
Rahmetli
Rahmetli olduğunda
Bin beş yüz liraydı
On beş bin oldu dolar
On beş bin lira rahmetli oldu!

Mal paradan değerli
İstif etmek gerekli
Bugün üçe alıyorsun
Yarın bulunmuyor
Mal paradan değerli
İstif etmek gerekli

Elli bin liraydı dolar
Ben bakkal olduğumda
Dolar iki yüz bin lira oldu
Yazar-kasa geldiğinde

Mal paradan değerli
İstif etmek gerekli
Bugün bine alıyorsun
Yarın satan bulunmuyor
Mal paradan değerli
İstif etmek gerekli
- Işık söner-

15 A PAZARINDA EĞİTİM SEMİNERİ
(Bir sınıf düzeni, personel sıralara oturmuş, sıkıntıyla dinlemekte; Nejat kaptırmış anlatmakta)
NEJAT: Baylar ve bayanlar ladies and gentlemens, Süper-market, üstün Pazar demektir Bu pazarı üstün
kılan, doğru malı, doğru yerde, doğru fiyata satmasıdır
İHSAN: Çok doğru!
NEJAT: Sözümü kesmeyin, not tutun!
İHSAN: Sözünü kesmeyin, not tutun!
NEJAT: Sussana sen!
İHSAN: Sana söylüyor Mustafa, sussana…
NEJAT: Sana söylüyorum, sana!
İHSAN: Bünyamin sana söylüyor galiba…
NEJAT: Sürekli konuşan, sana söylüyorum
İHSAN: Bana mı?
NEJAT: Evet Sus ve not tut!
İHSAN: Bunda not tutulacak bir şey yok, tutulacak başka bir şey varsa tutalım hani…
(Genel gülme)
NEJAT: Susun! Adın ne senin?
İHSAN: Sana adını soruyor Mustafa…
NEJAT: Sana soruyorum be, sana!
İHSAN: Bünyamin, sana adını soruyor galiba! Onun adı Bünyamin
NEJAT: Sana soruyorum yahu!
İHSAN: Bana mı?
NEJAT: Yes!
İHSAN: My name is İhsan!
ÖNDER: Kısaca Hamşo İhsan!
(Gülmeler)
İHSAN: Sensin hamşo!
NEJAT: Sizin isminiz nedir?
ÖNDER: Önder!
NEJAT: Kısaca Hamşo Önder mi?
ÖNDER: Hayır efendim, bendeniz Mezeler Şefi Hıyar Önder!
CANAN: Aaaa, çok terbiyesizsin Önder!
ÖNDER: Ne yapıyım kızım, siz öyle söylüyorsunuz
NECLA: Hiç de bile, biz her zaman kibarca salatalık demişizdir
(gülmeler)
NEJAT: Okey-okey anlaşıldı… Siz, İhsan Bey hangi bölüm?
İHSAN: Ben manav-şefim efendim
NEJAT: Evet Siz?
BÜNYAMİN: Süt ve süt mamülleri şefi Bünyamin!
NEJAT: Güzel, siz?
CANAN: Canan!
NEJAT: Hangi bölm?
CANAN: Hangi bölüm olabilir?
NEJAT: Kasiyer misiniz?
NECLA: Burnunuzun direğini kıracak bir et ve balık kokusu geliyor mu?
NEJAT: Geliyor
NECLA: Ondan geliyor işte! Kendileri et ve balık Canan'dır…
CANAN: Balık etinden olduğum için!
(gülmeler)
NEJAT: Tamam tamam, anlaşıldı Siz hanımefendi?
NECLA: Tüm bölümler bana bağlı! Ana şartel gibiyim: Kasa tek sorumlusu Necla!
NEJAT: Güzel! Kasiyersiniz yani… Siz hangi bölüm?
MUSTAFA: Bölüm yok Ben genel
ÖNDER: Genel müdürümüz Mustafa Bey!
NEJAT: Hiç bir bölüme bağlı değil misiniz?
MUSTAFA: Hayır Ben mağza içinde serbest çalışırım
NEJAT: Nasıl yani?
MUSTAFA: Ben sürekli mağza içinde dolaşırımElimi sallarım, kolumu sallarım, sağa bakarım, sola bakarım,
ay başında şak maaşımı alırım
NEJAT: Hiçbir iş yapmıyor musunuz?
MUSTAFA: Yapmaz olur muyuz? Deli dana gibi dolaşıyoruz mağzanın içinde!
NEJAT: Niye dolaşıyorsunuz?
MUSTAFA: Biri bir şey çalmasın, diye!
NEJAT: Kamera kontrol sistemi yok mu?
MUSTAFA: Ne kamerası canım, benden iyi kamera mı olur? Kimden şüpheleniyorsam takılıyorum peşine…
Adamın ensesine zum yapıyorum soluk aldırmıyorum
NEJAT: Hiç hırsız yakaladığınız oldu mu?
MUSTAFA: Hayır Bizim müessesede hırsızlık olmaz!
BÜNYAMİN: Anlatsana lan Mustafa, bir keresinde fare yakalamıştın ya!
*Gülmeler*
MUSTAFA: Fareleri saymıyorum canım,fare her gün yakalıyorum
NEJAT: Mağazada fare mi var?
MUSTAFA: Olucak tabii! Erkek adamın faresi olmaz olur mu? Mağaza gemi ambarı gibi, faresiz market
olur mu?
NEJAT: Nasıl olur?
ÖNDER: Valla şu boyları olur,daha büyükleri olur,mini minileride olurŞey değil ki fare bu canım
CANAN: Bu Mustafa en çok fare yakalarGeçen gün hırsızı görmemiş Necla yakaladıFarelerden
hırsızlara sıra gelmiyor da!
MUSTAFA: Geçen gün hırsızlık falan olmadı
NECLA: Ne olmadı?Adamı et-suyuyla yakalmadım mı?Et-suyunu cebine attığını gördüm uzaktan,
kasaya gelince,''Cebinizdeki et-suyunu çıkarın beyefendi''dedimAdam kıpkırmızı oldu et-suyunu çıkardı
MUSTAFA: Hayır efendim,o adam bizden çalmadıBizden çalsaydı ben görürdüm
NECLA: Adamın cebinden et-suyu çıkmadı mı?
MUSTAFA: ÇıktııBaşka bir yerden parayla et-suyu satın almış,cebine koymuş,sana bizden çaldı numarası
yaptıSen de yuttun(yüz ifadesi hemen değişir)Öksür,öksür boğazına kaçar,koca numarayı yuttun ya!
CANAN: Niye adam manyak mı?
MUSTAFA: Manyak tabiiHeyecan manyağıBizden çalamıyor,başka yerden alıyor,bizden çalmış gibi
yapıyor
NEJAT: Okey,okeySiz özellikle susun Mustafa Bey!Evet şimdi konuya derinlemesine girelim
ÖNDER: Lütfen derinlemesine girmeyelimKısaca özetliyelim olsun bitsinHepimizin çoluğu çocuğu var
Daha ben taaa Ev-Ka'ya gidecem
CANAN: Ay ben bu saatten sonra nasıl gidecem,bilmiyorum vallahiKötü yola düşmessem iyi!
NECLA: KalmasaydınSeminer mecburi değil ya!
CANAN: E adam,hoş adam
NEJAT: Kendi aramızda konuşmayalım hanımlarSuper-market'de satın alma sıklığı yüksek olan
ürünlerin, örneğin; etin ve balığın fiyatları, fiyatları düşük tutulur Buna fiyat liderliği denir Zararına
fiyat liderliği de yapıldığı tarih boyunca görülmüştür
MUSTAFA: Bunları bilmenin bize ne yararı var?Mağazayı biz yönetmiyoruz ya
BÜNYAMİN: Valla ya,bize ne bunlardan karrrdeşim?Sen bize ne öğreteceksen öğrette bir an evvel evimize
gidelimBir de seminer çıktı başımıza!
NEJAT: Sizi zorlayan yok,gelmeyin!
BÜNYAMİN: Gelmeyelim bizim maaşımız olduğu yerde sayıklasın değil mi?Seminere katılanlara kesin zam
gelecek Biz o yüzden takılıyoruz Yoksa ne seminer ne siz, beni hiç ilgilendirmiyorsunuz?
NEJAT: Bu seminer çok önemlidir arkadaşlar
BÜNYAMİN: Bize ne fiyat liderliğinden kardeşimBizim için lider Galatasaray'dır
NEJAT: Personelin Süpermarket sistemini bilmesi satışları %20 artırdığı istatistik olarak kanıtlanmıştır
BÜNYAMİN: Siz bize satış yaparken nelere dikkat etmek gerekli,bunu anlatın olsun bitsinBurada sabah-
lıyacak değiliz ya! İşimiz gücümüz var karrrdeşim
İHSAN: Bünyamin haklı!Biz boş yere bunlarla kafa ütületmeyelimBen manav şefiyim,bana ne lazım:
Manavlıkla ilgili bilgilerÖnder meze şefi,ona meze satışlarıyla ilgili bilgiler lazım,değil mi hıyar?
ÖNDER: Çok haklısın Hemşo'cuğum Burda boş yere vakit kaybetmiyelim Öğrenci değiliz Çoluğumuz,
çocuğumuz var,evimiz var ev şuan bizi özlemekteMesaiden sonra iki saat burda oturup laba luba
dinleyemeyiz
NEJAT: Neydi adınız?
İHSAN: Hıyar Önder!
NEJAT: Hııı evetBakın Salatalık Önder bey haksız sayılmazsınızAncak anlatacağım şeyler,genelde
hepinizi ilgilendiren şeyler,daha sonra detaylara inecek,her bölümün özel sorunlarına bir bir değineceğiz
MUSTAFA: Öyle mi?
NEJAT: Tabi ki!
MUSTAFA: Afedersiniz Nejat Bey,ben anlattıklarınız tam anlayamadığım için bizi ilgilendirip ilgilendir-
mediğini de tam anlayamıyorum
NEJAT: AnlıyorumEvet arkadaşlar fiyat liderliği çok önemlidir Süpermarket bir malı zararına sata-
bilirAncak o malın ucuzluğuyla dükkana çektiği alıcıya başka mallar da satarak zararını kapatıp
kâra geçer
MUSTAFA: Yani etten zarar ediyor zeytinden sokuyor
NEJAT: Ne sokuyor?
*Gülüşmeler*
MUSTAFA: Yani alıcıya eninde sonunda giriyor
NEJAT: Ne giriyor?
*Genel gülme,kadınlarda çığlıklar*
BÜNYAMİN: Kazık kazık!
NEJAT: Ne ilgisi var efendim?Bu bir fiyatlar dengesidirSüper-market çok miktarda mal stok eden bir
kuruluştur Stokçulukta göz önünde bulundurulacak şeyler; tüketici talepleri, stok devir hızı, gayri safi
kar maji, satış masrafı, fare bulundurmamak Ancak kalitenin saptanmasında, tüketici taleplerinden çok
maliyet hesapları ön plana çıkar Bu olay manav arkadaşları yakından ilgilendiriyor
ÖNDER: Seni ilgilendiriyormuş İhsoş, iyi dinle!
NEJAT: Örneğin tüketici şeftaliyi olgunlaşmış olarak satın almakOysa Süper-market,uzun süre saklama,
bozulmayı önleme ve mevsim başı ucuzluğunu değerlendirmek için, olgunlaşmamış şeftaliyi satın almayı
uygun görür Süper-market fire sevmez
İHSAN: Müşteri de ham meyva sevmezBu sorun tamamen problem oluyor Nejat BeyHam şeftaliyi
kimse satın almak istemiyorSonra bana şeftali satamıyorsun diye bozuk atıyorlarRica edicem ham
meyvayı koparmayın dalından
NEJAT: Süper-marketin amacı ham meyvayı dalından koparmaktırSiz her durumda daha fazla satmaya
çaba göstermelisiniz
İHSAN: Döve döve şeftali satacak halimiz yok yaİyi şeftali alsınlar efendim
BÜNYAMİN: Hiçbir şey anlamıyorsun lan İhsan!
ÖNDER: Hemşo'dur o anlamaz
İHSAN: Susun be susunTam bizi ilgilendiren bir konu bulduk
CANAN: Nejat Bey bu İhsan hafif ugaktır
NEJAT: O da ne?
CANAN: Ugaktır,ugak!
NEJAT: O ne ya söylesenize?
CANAN: (gülerek)Bir şey demek değil öyle bir laf yok!
*Gülüşmeler*
NEJAT: Öyle bir şey yoksa niye söylüyorsunuz?
CANAN: HiiçLaf olsun diye
*Genel gülme*
NEJAT: (bağırır) Bayanlar baylar bu iş böyle süremez
ÖNDER: Sürmesin!
NEJAT: Seminer görmeniz şart!
BÜNYAMİN: Niye şartmış?Sen bu semineri vermek için kaç para alıyorsun karrrdeşim?
NEJAT: Ne parası canım?Ben burada bi katkıda bulunma durumundayım
BÜNYAMİN: Tamam işte!Bu katkıda bulunma için sana A Pazarı senin bütçene ne gibi bir katkıda bulunuyor?
NEJAT: O sizi ilgilendirmez!
BÜNYAMİN: İlgilendirmez olur mu?Size heybeye para vereceklerine, bize üç kuruş zam yapsınlar, biz de
geçinir gibi olalım A Pazarı'ndan hiçbir şey çalmayalım A Pazarı da kar etsin
NEJAT: Siz mağzadan bir şeyler mi çalıyorsunuz?
CANAN: Artık bu çalma sayılmaz ki,burası bizim mağzamız,evimize ne gerekiyorsa akşamları bir küçük
paket yapıp götürüyoruz
NEJAT: Nasıl götürüyorsunuz?Kasiyer ne diyor?
CANAN: İyi akşamlar kardeş, benim paket nerde''diyor
NEJAT: Ama bu resmen hırsızlık!
MUSTAFA: Niye hırsızlık olsunmuş,evimizin ihtiyacı,onu da parayla alacak değiliz ya?
ÖNDER: Valla Nejat Bey,A Pazarında çalışmanın bize tek yararı,mutfak masrafımız yok!

*Işık Söner*
XVII KAPICI IRFAN'IN LİBERAL ÜTOPYASI
-Kasap Ferit dükkanında, bir gastenin spor sayfasını incelemekteyken, kapıcı İrfan ıslık öttürerek girer-
İRFAN - Selamün aleyküm!
FERİT - Kaç kilo ne istiyorsun?
İRFAN - Bi şey istemiyorum, alış-verişe gelmedim Yandaki manavı devraldım, ben orayı kasap yapıcam!
FERİT - Yap yap, hayırlı olur, sen orayı kasap yap
İRFAN - Sence bir sakıncası yok mu?
FERİT - Hayır Aksine, sevindirici bir haber Herkes kasap dükkanı açsa, ben tatmin olurum
İRFAN - Sana zararı olmaz mı?
FERİT - Hayır !
İRFAN - Ben yan tarafı kasap yapınca, iki kasap yanyana haylıyabilir miyiz?
FERİT - Haylarız haylarız Daha doğrusu, sen kendi kendine haylarsın artık Ben burayı devredicem, istersen sana devredeyim
İRFAN - Niye devrediyorsun?
FERİT - Para kazanamıyorum
İRFAN Hıh! Hesap bilmiyorsun, ondan kazanamıyorsun Et çok pahalı, en çok etten kazanılır
FERİT - Sana öyle geliyor Et pahalıysa, alışı çok pahalı da ondan Dükkan kirası, elektrik parası, su parası, buzdolabının taksidi Sapıtacak hale geldirn… Devredicem, kurtulucam Başlarım böyle aşkın ıstırabına!
İRFAN Kaça devrediyorsun?
FERİT - Alıcı mısın?
İRFAN - Elbette
FERİT - Yirmi milyara devrederim
İRFAN - Yok devenin nalı!
FERİT - Arkadaki buzdolabı kaç para biliyor musun sen?
İRFAN- Buzdolabını başkasına sat, ben buzdolapsız istiyorum
FERİT- Etleri nerene sokucan?
İRFAN- Benim evdeki dolabı getirecem
FERİT- Oğlum, sen koyun mu satıcaksın bıldırcın mı?
İRFAN- Her şey satıcam insana en lazımlı şeyleri satıcam!
FERİT- Lazımlık filan mı?
İRFAN- Lazımlık da satıcam Satmak lazım! Çatal, bıçak, tava, tencere, makarna, ekmek, gasle, süt, patates, tuvalet kağıdı, jöton, sigara, her şey satıcam Bir nevi A Pazarı’nın güççüğü! İstersen se-ninlen ortak yapalım Gittim A Pazarı'nı uzun uzun uzun inceledim Hesap kitap yaptım
FERİT - A Pazarı büyük olduğu için para kazanıyor, onun küçüğü bir işe yaramaz Sen ver bana yirmi milyar, yık duvarı ne istersen sat
İRFAN -Yirmi milyarı sana vereceğime Yirmi milyarlık mal alırız
FERİT - Yirmi milyarın var mı?
İRFAN - Buluruz Sen hesap bilmiyorsun, ondan böyle oluyor, gel ortak olalım, bak nasıl kazanıyoruz!
FERİT - Bizim işimizi bize öğretme! Eti kaçtan alıyoruz, haberin var mı?
İRFAN - Ucuz satandan alıcaksın!
FERİT - Eti ucuz almak için, gidip köyden çobandan almak gerek Ucuza getirmek için bir ton et almak gerek, Biz yedinci elden et alıyoruz, koyunun postu geliyor, etinden pahalıya Eti ucuz atmak için A Pazarı olmak gerek, kasaplık öldü!
-Elinde Ekonomik Nejat'ın gözlüğü Şeref, girer-
ŞEREF - Selam Ferit Ağbi (İrfan'ı görür) Aaa, ben de bunu dışardan koyun sandım, meğer bu inekmiş! Nerdesin lan İrfan? İki gündür seni arıyoruz Niye getirmiyorsun manav dükkanının anahtarlarını?
FERİT - Otur Şeref, bir çay iç!
ŞEREF - (oturur) İçelim abi
ŞEREF -(İrfana) Hişşşt Kapıcılık anıtı Sana söylüyorum Niye getirmiyorsun lan manav dükkanının anahtarlarını?
IRFAN -Ben orayı devretmekten vazgeçtim Burayı da devralıyorum Buzdolap hariç, gaç para lan Ferit?
FERİT -Buzdolaplı yirmi milyar!
ŞEREF -Burayı da mı devralıyorsun?
İRFAN -Ne sandın ya? İşi büyütüyorum!
ŞEREF -Ne işi lan? Senin işin kapıcılık Sen büyütsen büyütsen kapıyı büyütebilirsin! Ferit Ağbi,sen versene ordan bana, senin kallavi satırı!
İRFAN -Satır n'olacak lan?
ŞEREF -Bir şey olduğu yok lan, sana yardımcı oluyoruz Sen bu dükkanı devralmak istemiyor musun?
İRFAN -Hee!
ŞEREF -Tamam işte Ben seni kapının eşiğinde bu dükkana kurban ediyorum, bu dükkan sana mezar oluyor, bir şekilde mülkiyetine geçmiş oluyor, yani bir tür devralmış oluyorsun işte!
FERİT-(güler) Alemsin lan Şeref!
ŞEREF -Tabii ağbicim, asıcaksın kesiceksin bunları, memlekette İrfan çok!
IRFAN -Asma kesme yok İnsanlar, konuşa konuşa
ŞEREF -da İrfanlar koklaşa koklaşa!
FERİT -(çok güler) Afferim lan Şeref! Bir çayı hak ettin!
ŞEREF -Eyvallah! (dışarı seslenir) Nuri, iki çay, İrfan Ağbi'ne demli bir arsenik!
-Şeref ve Ferit gülerler-
İRFAN -Bu Şerefin olduğu yerde iş konuşulmaz, ben dışarda bekliyorum, bu gidince konuşuruz Ferit! (çıkar)
ŞEREF -(İrfan 'ın peşinden) İyi bekle, dükkanın kapısı bir yere kaçmasın! (Ferit'e) Burayı devralmak istiyor ha, bu inek?
FERİT-Güya! - -
ŞEREF -N'apıcakmış?
FERİT -Yandaki manavı da devralmış, aradaki duvarı yıkıp, burayı A Pazarı'nın güççüğü yapıcakmış!
ŞEREF - Haaa!
FERİT-Salak, et fiyatlarından haberi yok, etten para kazanılır sanıyor
İRFAN -(kapıdan başım uzatır) Hesap bilmiyorsun ondan oyuluyorsun, et işi en karlı iş!
FERİT -Gel lan buraya, gel!
ŞEREF-Gel, bir şey yapmıycam, geç şöyle korner noktasına!
-İrfan ürkerek girer, köşeye geçer-
FERİT - Sen zavallı koyunun köyünden buraya gelene kadar geçirdiği macerayı biliyor musun? Köyden toplayan canbaz var, çoban canbaza satıyor, canbaz celebe satıyor, celep komisyoncuya satıyor, komisyoncu perakendeci kasaba satıyor, perakendeci bize satıyor, biz kimseye satamıyoruz tabii!
İRFAN - A Pazarı eti sudan ucuz satıyor, A Pazarı'nın koyun tarlası mı var?
ŞEREF - Var! A Pazarı'nın koyun tarlası var Ko ekiyorlar yunlaşıyor, koyun oluyor! Salak, A Pazarı iki kamyon koyun alıyor, şak dolaba Donduruyor yazın dondurma olarak satıyor İcabında A Pazarı eti zararına satıyor, zeytinden geçiriyor A Pazarı başka bir dümen!
FERİT- Hay ağzını öpeyim be Şeref !
ŞEREF-'Tabii ağbicim her şeyi öğrendim, A Pazarı'nda çalışan bizim Önder Ağbi var, sizden iyi olmasın, size çok benziyor, A Pazarı onlara kurs açmış, işin bütün dümenini öğretiyormuş!
İRFAN- Peki lan Ferit, burayı devredince, sen mesleğini bırakıp n’apcaan?
FERİT- Mesleği bırakmıyorum ki oğlum, dükkanı devrediyorum
İRFAN- Başka bir yerde mi açıcan?
FERİT- Hayır, yirmi milyarı senden alıcam, bankaya vadeli yatırıcam, kasap-şef olarak A Pazarı'na giricem!
-Işık söner-

ÜÇ ZAVALLI KOYUN MASALI
BİRİNCİ KİŞİ:
Bir varmış, bir yokmuş
Üç zavallı, üç zavallı koyun varmış
Üçü kardeşmiş,
Üçünün de sergüzeşti kanlı bitmiş;
Üçünün de karnını bir bıçak deşmiş
İKİNCİ KİŞİ:
Bir çoban kavalla çalıyor hüznü
Akkoyun hüzünlü çiğniyor otu
Bir gün şişman celep geliyor
El sıkışıyorlar çobanla
Akkoyunun yolculuğu başlıyor
BİRİNCİ KİŞİ:
Şişman celep koyunları zayıf celebe satıyor
Koyunlar koyun gibi biniyorlar traktöre
Traktör bir dağı aşıyor, bir ovada duruyor
Traktörden koyun gibi iniyor koyunlar,
En önde akkoyun
Zayıf celep, kel celebe ciro ediyor koyunları
Biletsiz biniyor kamyona akkoyun
İKİNCİ KİŞİ:
Kamyon dağları aşıyor, bir tepede duruyor
Akkoyun fiyatı artarak kamyon değiştiriyor
Koyunlar indikçe, bindikçe artıyor fiyatları
Akkoyunun kasabaya gelişi günler sürüyor
Bir kasabın vitrinine,
Bir çengelle,
Asılıyor akkoyun,
Kendi bacağından
BİRİNCİ KİŞİ:
Akkoyunun kardeşi var, karakoyun
Kara kara gözleri var
Karakoyun çobanından, çoban karakoyunundan memnun
İKİNCİ KİŞİ:
Derken efendim,
Çoban başlamıyor mu, o kavalı Türk filmlerinin
başındaki gibi çalmaya
Hemen anlıyorsunuz bişeyler olacak!
Dememize kalmadan lap geliyor şişman celep çobana
Aleyküm çoban!
Hatta sıkıyor çobanın elini
BİRİNCİ KİŞİ:
Bir çoban kavalla çalıyor hüznü
Biniyor kamyona karakoyun
Karakoyun çobandan,
Çoban karakoyundan uzaklaşıyor

İKİNCİ KİŞİ:
Dağları tepeleri aşıyor kamyon
Mezbahanın önünde duruyor
Ne bilecek mezbahayı karakoyun
Okuma – yazma bilmiyor
Önde hain bir koyun var
O gidiyor
Peşinden gidiyor tüm koyunlar
BİRİNCİ KİŞİ:
Karakoyunun başı kel mi?
Düşüyor sürünün peşine!
Hain koyun geçiyor bıçakların altından
Ondan sonra şakırdıyor makineli bıçaklar
İKİNCİ KİŞİ:
Karakoyun bin parçaya bölünüyor
Süpermarket vitrininde
Balıkların yanında
But olarak alıyor yerini karakoyun
Karakoyun kardeşinden çok ucuza satılıyor
BİRİNCİ KİŞİ:
Baştan söylemiştik ya,
Bu koyunlar üç kardeş
Üçüncüsü safkoyun
Durumu safkeriz bir durum
İKİNCİ KİŞİ:
Bir çoban kavalla çalarken hüznü
Safkoyun hüzünsüz çiğnerken otu
Et yemek istiyor çobanın canı
Ama çoban seviyor ki safkoyunu
Onu kesmek istemiyor
Gidiyor kasabada bir kasaba
BİRİNCİ KİŞİ:
Bir de ne görsün
Koyunun butu ateş pahası
Dönüyor dağına hüzünle çoban
Kesiyor safkoyunu kaval çalmadan
Etini yiyor, postunu giyiyor,
Cinayeti unutup kaval çalıyor
İKİNCİ KİŞİ:
Üç zavallı koyun varmış
Üçü kardeşmiş
Üçünün de sergüzeşti kanlı bitmiş
Gökten hiç elma düşmüş

Işık söner

17 KARAKOL DENEYİMLİ CEVDET BEY'İN BAŞKALDIRISI

-Cevdet Bey karisi Şükran'a karakolda kendisine yapılan soruşturmayı uygulamaktadır-

CEVDET - Bundan sonra A Pazarı'ndan kırık iğne alınmıyacak Şükran!
ŞÜKRAN - Niye kırık iğne alıcakmışız, manyak mıyız biz Cevdet
CEVDET - A Pazarı'ndan alış-veriş edilmeyecek diyorum
ŞÜKRAN - Niye? Bir terbiyesizlik mi yaptılar?
CEVDET - Hayır
ŞÜKRAN - E, niye durup dururken market değiştiriyoruz,manyak mıyız biz Cevdet?
CEVDET - Marketten alış-veriş bitti Şükran Biz marketten alış-veriş yapabilecek kadar zengin değilizAnlaşıldı mı? Bundan sonra her şey bakkaldan alınacak Yaz Mahmut Her şey bakkaldan alınacak
ŞÜKRAN - Mahmut kim? Neler saçmalıyorsun?
CEVDET - Ne Mahmut'u? Nerden çıkarıyorsun Mahmut'u?Herşey bakkaldan alınacak,diyorum
ŞÜKRAN - Niyeymiş efendim? Bakkal yüzde kırk faiz mi veriyor
CEVDET -Bakkal her şeyi veresiye veriyor, faizi banka veriyor
ŞÜKRAN - Bankanın bakkalla ne akrabalığı var Cevdet?
CEVDET - Bir akrabalığı yok, bizim bankayla parasal akrabalığımız olucak Ben maaşı alıp bankaya yatırıyorum, bakkala veresiye yazdırıyoruz, aybaşında bankadan faiz, işyerimden maaş alıp, efendi gibi bakkalı ödüyoruz, cebimizde sinemaya gidecek para kalıyor
ŞÜKRAN - Bizim sinemaya gittiğimiz mi var allahaşkına Cevdet?
CEVDET - Ben ne diyorsam o olucak Şükran, bakkal A Pazarı' ndan kat kat ucuz Çünkü bakkal parayı bir ay sonra istiyor Her ay doların fiyatı artıyor, peynirin fıyatı artıyor, biz karlıyız Biz her ay zamsız fiyattan ödüyoruz, bakkal bize damping yapmış oluyor
ŞÜKRAN - Hayır efendim, bakkal marketten pahalı A Pazarı olmazsa B pazarına gidilir O da olmazsa Yumuşak G Pazarına gidilir Her markette ucuz olan bir şey var Örneğin A Pazarı'nda mercimek ucuz, ordan mercimek alınacak B Pazari'nda pirinç daha ucuz, ordan pirinç alınacak…
CEVDET - Tabii Pirinç Çin'de daha ucuz, gidip Çin'den pirinç alınacak
ŞÜKRAN - Sözümü kesme Cevdet
CEVDET - Asıl sen benim sözümü kesme Bokunu çıkarma Mahmut!
ŞÜKRAN - Mahmut kim ayol!
CEVDET - Sana ne? Olayın Mahmut'la ne ilgisi var? Taktın sen bu Mahmut'a!
ŞÜKRAN - Saçmalama Cevdet!
CEVDET - (kükrer) Devletin Cevdet'i saçmalar mı Şükran!
-Işık söner-
XVIII BAKKALDA DÖRDÜNCÜ SEKANS
Zamanlardan enflasyon zamanı, Vivaldi'de Ekim'in son perşembesi!

-Şeref dükkanda yalnız, gaste okumakta, kimi güncel başlıklara yorum getirmekte, elinde sineklik, sinek avlamaktadır Osman Ağbi pencerede belirir,sarhoştur"
OSMAN- Şerefi
ŞEREF - Buyur Osman Ağbi!
OSMAN- Kanyak kanyak!
ŞEREF - Kanyak yok Osman Ağbi!
OSMAN- Nasıl yok? Niye yok? Kime yok?
ŞEREF - Genelde yok Osman Ağbi Bakkal Abla, Ankara'ya gitti, bu hafta mal alamadık
OSMAN- Olmaz ki kardeşim, benim canım kanyak isteyince olmazsa olmaz ki!
ŞEREF - Bakkal Abla senin canının şiddetli kanyak isteyeceğini bilse, gitmezdi Ankara’ya
OSMAN -Niye gidiyor lan, bizim en kanyak içeceğimiz hafta niye Bakkal Abla Ankara'ya gidiyor?
ŞEREF -Bakkallar Federasyonu toplantısına gitti Konuşma yapacak Konuşmasını hazırladı da gitti
OSMAN -Bakkalların federasyonu da mı var?
ŞEREF -Gayet tabii Önümüzdeki yıl Avrupa kupasına katılıyor bakkallar
OSMAN -Federasyon var, kanyak yok Öyle federasyonun içine ediyim
-Kibar Necdet belirir pencerede-
KNECDET -Şimdi buldururuz kanyak Osman Ağbi, sen sinirlenme
OSMAN -İyi tamam, buldurulsun o zaman! (içeri düşer)
KNECDET -Şeref, kanyak sahiden mi yok?
ŞEREF -Valla yok, Necdet Ağbi, olsa sizden saklayacak değilim ya!
KNECDET -Lazlardan aldır
ŞEREF -Biz lazlarla küsüz, istersen Tacikistan'dan aldırayım
KNECDET -İstersen Kanyakistan'dan aldır, yalnız uçakla aldır, Osman Ağbi ihtiyaç molasında (içeri girer),
Telefon çalar, -Şeref açar-
ŞEREF - Şeref Turizm, buyrun! Kim? Bir dakika!Necdet Ağbi Necdet Ağbi!
KNECDET - (pencereye çıkar) Ne var?
ŞEREF - Telefon! Osman Ağbi'yi istiyorlar
KNECDET - Gelemez Enkaz!
ŞEREF - Bi söyle istersen! Karşı taraftan jeton ziyanlığı olmuş artık!
KNECDET - (içeri seslenir) Osman Ağbi, seni telefondan istiyorlarmış!
OSMAN - (pencereye tırmanır) Kadın mı herif mi?
ŞEREF - Bir bey! (telefona) Alo! Kim arıyor diyelim? Ercüment Bey! (pencereye) Ercüment Bey'miş Osman Ağbi!
OSMAN -Tanımıyorum
ŞEREF - (telefona) Alo? Evde, ama sizi tanımıyormuş Öyle diyor (pencereye) Nasıl tanımaz kan kardeşiyiz diyor!
OSMAN - Ne zaman nerde kan kardeşi olmuşuz biz onla!
ŞEREF - (telefona) Ne-zaman kan kardeşi olmuşuz diyor Ha Öyle mi? Hıı (pencereye) Dün gece birlikte içmişsiniz, sonra sen şişeleri kırmışsın bu arada elden yara almışsın, bu münasebetle o da elini kesmiş, kan kardeşi olmuşsunuz
OSMAN -Haa, anladım, dün gece hesabı ödeyen herif, defet gitsin
(titrek Necati Bey’in sepeti iner)
ŞEREF - (telefona) Alo! Evet Tanıdı sizi Dün gece hesabı ödemişsiniz galiba Evet, ordan hatırladı zaten Defet dedi Efendim? Bana niye küfür ediyorsun ulan, o öyle söyledi, ben aktardım Ne borcu? Osman Ağbi'nin mi sana borcu var? Bana ne? Osman Ağbi, mosman ağbi yok, yanlış numara! (telefonu kapatır)
OSMAN - Bravo Şeref (içeri düşer)
-Titrek Necati Bey'in sepetindeki titreme şiddetli bir çalkantıya dönüşür Şeref durumu fark edip, sofitaya Necati Bey'e bakar-
ŞEREF -Ne var? Yok cigara Necati Bey amcaYok yok Kalmadı İstersen Cumhuriyet vereyim; İlhan Selçuk sizi yazmış Titreklik çağımızın yüz karasıdır, diyor
-Titrek Necati Bey'in sepeti hızla geri çekilirken sofitaya, müşteri girer-
MÜŞTERİ -Ordan 5 kilo zeytin, 3 kilo peynir, 5 kilo şeker, 1 kilo da çay alabilir miyim?
ŞEREF -Hayrola mevlüt mü okutacan?
MÜŞTERİ -Hayır zam gelmeden kileri dolduralım dedik
ŞEREF -Tabii, çık 50 milyon verelim
MÜŞTERİ -Yalnız aybaşında verecem, şimdi veremem
ŞEREF -Teklif etme veresiye dost kalalım ölesiye
MÜŞTERİ -Yazmıyor musunuz?
ŞEREF -Yazamıyoruz kusura bakma
MÜŞTERİ -Ay başında veririm
ŞEREF -Kapalıyız kardeşim, namazdayım, geleceğim
MÜŞTERİ -İyi öyle olsun
(-müşteri çıkar, İrfan içeri girer-)
İRFAN -O adam, bir şey almadı değil mi?
ŞEREF -Sana ne ulan?
İRFAN -İstatistik yapıyorum oğlum Kaç kişi geldi, kim ne aldı bir bir yazıyorum Dün üç kişi geldi, biri telefon etti, biri ekmek aldı, öbür adamı sen dövdün, adam bir şey almadı Sonuç: Bir ekmek, bir telefon! Bugün ne ekmek, ne telefon?
ŞEREF - Az önce gelen beyefendi, iki yüz bin liralık alış-veriş etti
İRFAN - Ney aldı?
ŞEREF - Adam filim rejisörüymüş, filimde oynayacak keriz bir tip arıyormuş Ben seni tarif ettim, adam, ideal, tam aradığım tip, dedi Parayı peşin verdi, yarın sabah yedide gri bir minibüs seni evden alıcak!
-İrfan bozulur, hiçbir şey söylemeden içeri girer Nermin hanımın sepeti iner-
ŞEREF - Oooo, gut aftırnuuun, Nermin hanım Yeni uyandınız galiba Biz de birazdan kapatıyoruz Maalesef pamuk kalmadı Bîtti alamadık Evet İsterseniz Çukurova’ya kadar gidip, tarladan alıp gelim
-Nermin hanımın sepeti hızla yukarı çıkarken, aynı hızla Klinik Nur girer-
KLİNİK NUR - Telefon çalışıyor mu?
ŞEREF - Elinden geleni yapıyor
KLİNİK NUR - Telefon çalışıyor mu, dedim!
ŞEREF - Çalışmaya çalışıyor!
KLİNİK NUR - Nasıl yani?
ŞEREF - Kontörü 250 bin lira parayı bayılınca çalışıyor
KLİNİK NUR - Telefon 250 bin lira mı oldu?
ŞEREF-Yes!
KLİNİK NUR - Olur mu ayol? Daha birinci perde 200 bin liraydı
ŞEREF - O birinci perdeydi, perde arasında zam geldi
KLİNİK NUR -250 bin liraya telefon hiç işitmedim Neyse konuşalım bari
ŞEREF -Buyrun (Gazete okumaya devam eder)
KLİNİK NUR -Alo? Nazmi'yle görüşmek istiyorum Nazmi Bey'le görüşmek istiyorum beyefendi Siz Nur, deyin, o anlamak zorunda
-Klinik Nur, sinirle bekler telefonda Şeref gaste okumaktadır-
KLİNİK NUR - Nasıl orda yok! Yok mu dedirtiyor yoksa? Nazo'yu istiyorum yahu! Orası Mertcan’ın Yeri Değil mi? 149 68 79 değil mi? Değilse niye baştan söylemiyorsun? Madem orası Mertcan'ın yeri değil, ben Mertcan'ın numarasını çevirince niye sen açıyorsun hıyar?
{Telefonu sinirle kapatır-}
ŞEREF -4 kontür bir milyon rica edeyim
KLİNİK NUR -Al, amma kazıkçısınız Şimdi gidip o Mertcan’ın yerini dağıtmaz mıyım ben Eşşoğlu eşşek Nazo, bana Muzo’yu hatırlatıyor
-Klinik Nur, 1 milyon verip, sinirle çıkarken, İrfan içeri girer-
İRFAN - Telefon bir mi iki mi?
ŞEREF - İrfan, akşam akşam maydanoz olma, elimizi İrfan'a bulamıyalım
İRFAN - Bakkal Abla, Angara'dan ne zaman dönecek?
ŞEREF - Sana ne?
İRFAN - O dönene kadar iflas etmezseniz iyi Dükkanda mal kalmadı lan, yok satıyorsunuz
ŞEREF- Sana ne ulan, yok satarız, icabında tezek satarız!
İRFAN - Orayı bana devredeceğiniz günü sabırla bekliyorum
ŞEREF - Biz burayı devretmiyicez oğlum, boşuna heveslenme Bakkal Abla Ankara'ya Bakkallar Federasyonu toplantısına gitti Konuşmasını hazırladı da gitti Çıkıp bir konuşacak orda, hepsinin ağzına edecek O keriz bakkallara her şeyi anlatıcak Bakkallar birleşecek, İrfan'lar bakkal olamıyacak
İRFAN - Bakkallar birleşemez Fener'li bakkal var,Cimbomlu bakkal var Laz bakkalların hepsi Trabzonspor'lu Bakkallar dünyada birleşemez
ŞEREF - Tamam İrfan tamam, gir deliğine, akşam stresi yapma bana
İRFAN - Senin nefes alman sitres, tipin öyle, sen bir doktora görün
ŞEREF - Evet, haklısın, bir izin günümde gidicem istersen o gün seni de gösterelim, bizim doktorun arkadaşı bir veterinere!
İRFAN - (bozulur, içeri girerken) Şaban Bey sesleniyor!
ŞEREF - (sinirle Şaban Bey'e bakar) Ne var? Yok ya? Sen gelsene az biraz Gelemem ben Dükkanda yalnızımEvlere servisi kaldırdık Sen in ordan, gel buraya, ne istiyorsan söyle, ben sana kalmadı, diyeyim, ayni hızla çık 52 basamağını
(Şeref, Şaban Bey’le ilgilenmeyi keser Bakkal Abla yorgun, umutsuz, elinde küçük bir bavulla girer)
ŞEREF -Hoş geldin Abla ya! Nerde kaldın? Acayip merak ettim Eee? N’ oldu? Ettin mi hepsinin ağzına! Sen bir konuştun, mahvoldular değil mi? Uyandılar değil mi inekler?
BAKKAL ABLA -Cahil olan bakkal olur, doktor bakkal olmaz ya! Cahillerin toplantısı cahilcene oluyor Bağrılıyor, çığrılıyor, toplanılmış oluyor
ŞEREF- Marketlere karşı önlemler alınmadı mı?
BAKKAL ABLA - Ona sıra gelmedi
ŞEREF - Ne görüşüldü peki?
BAKKAL ABLA -Yönetim kurulu seçildi Seçimde kavga çıktı Meğeriki grup varmış
ŞEREF -Sen konuşma yapmadın mı?
BAKKAL ABLA - Hiç ağzımı açmadım ben Meğer yönetim kurulundakilerin hepsinin birer marketi yarmış Şeref Yedi cızgı Eleven gibi, hatta ondan daha büyük hipermarketler açılacakmış Süpermarketten de ucuz olacakmış Doğrudan üreticiden alıp, satacaklarmış Süpermarketler onlarla baş edemeyip batacaklarmış
ŞEREF-Biz n'oluyoruz peki Abla?
BAKKAL ABLA -Meğer biz çoktan batmışız da bizim haberimiz yokmuş
ŞEREF -Kapatıyor muyuz yani dükkanı?
BAKKAL ABLA -Elbette
ŞEREF -Ankara'da zengin bir adam fâlan mı buldun?
BAKKAL ABLA - Hayır Burayı İrfan salağına devrederiz Aldığımız parayı bölüşürüz Bir iş bulana kadar o para seni idare eder
ŞEREF - Benim paraya ihtiyacım yok Çatalca'da arsam var, her an satabilirim On üç-buçuk metrekare, uzun, koridor gibi İki arsanın arasında kalmış Şimdi o iki inek yol diye kullanıyorlar, verdim mahkemeye, ettim ağızlarına Sen n'apıcaksın?
BAKKAL ABLA - Ben köye kesin dönüş yapıcam Şeref Ne işim var benim bu koca kentte Ben olmazsam buranın neyi eksilir? Benim köyüm burdan güzel Otobüs, dolmuş derdi yok İçtiğin süt süte benzer, suyu , kuyudan çekersin, su kesildi derdi yokKira yok Mal sahibi yok
ŞEREF - İrfan yok Şaban Bey yok Abla, ben de seninle köye gelsem çok acayip karşılanır mı, köyün ihtiyar heyeti tarafından?
-Bakkal Abla ve Şeref sevgiyle bakarlar birbirlerine -
BAKKAL ABLA - Senin ne işin var bizim köyde?
ŞEREF – Hava deyişimi olarak diyorum yani… (10 saniye sessizlik) Önemli insanların kavgalarının arasında ezilen önemsiz insanlarıyız bu kentin…(10 saniye sessizlik Abla, oyunun başından beri sana bir şey söylemek istiyorum, gelen gidenden fırsat olmuyor… Benimle evlenelim mi?
(Şeref çok utanır önüne bakar)
(ışık söner)






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.