|  | Cumhuriyet Bayramı Skeçleri |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Cumhuriyet Bayramı Skeçlericumhuriyet bayramı skeçleri 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ PİYES (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER) ÖĞRETMEN — Günaydın çocuklar ÇOCUKLAR — Sağol  ÖĞRETMEN — Bugün 29 Ekim değil mi? ÇOCUKLAR — Evet öğretmenim  ÖĞRETMEN — Bugünün ne olduğunu bilen var mı? ÇOCUKLAR — Biliyoruz,biliyoruz  ÖĞRETMEN — Bilenler ellerini kaldırsın  (Hepsi birden ellerini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Söyle bakalım İsmail,bugün ne günüdür? İSMAİL — Atatürk’ün doğduğu gün ÖĞRETMEN — Sen söyle Emine EMİNE — Cumhuriyet’in ilân edildiği gün ÖĞRETMEN — Doğru! Öyle ise İsmail bilemedi ÇOCUKLAR — Bilemedi,bilemedi  İSMAİL — Bildim…Atatürk doğmasaydı bugün olur muydu? ÖĞRETMEN — Varol İsmail Bu buluşun çok güzel  Nasıl çocuklar güzel değil mi İsmail’in cevabı? ÇOCUKLAR — Güzel,güzel,çok güzel ÖĞRETMEN — Hep beraber söyleyin bakayım bugün ne günü? ÇOCUKLAR — Cumhuriyet’in ilân edildiği gün ÖĞRETMEN — Cumhuriyet’ten önce ne vardı?Bunu bilen var mı içinizde? (Birkaç çocuk ellerini kaldırır) ÖĞRETMEN — Söyle bakalım sen Hacı HACI — Padişahlık varmış ÖĞRETMEN — Ne imiş o padişahlık? HACI — Padişah denilen bir adam varmış  Sarayı varmış,hiç bu saraydan dışarı çıkmazmış,millete yüzünü göstermezmiş,bütün memleket sanki bu saraymış  Sonra bir gün düşmanlar memleketi basmışlar  Padişah da sarayını  kurtarmak için memleketi yabancılara satmak istemiş  Millet buna kızmış  Atatürk milletin başına geçmiş,düşmanları bir güzel pataklamış,memleketten kovmuş,memleketi satmak isteyen padişahın da kulağından tutup memleketten dışarı atıvermiş ÖĞRETMEN — Aferin Hacı,kaç yıl önce oldu bu işler? ÇOCUKLAR — 81 yıl önce ÖĞRETMEN — Demek ki,cumhuriyet 81 yıl önce 29 Ekim günü ilân edilmiş  Peki cumhuriyet ne demektir?Bunu bilen var mı? ÖĞRETMEN — Sen söyle Yasin YASİN — Cumhuriyet demek,padişahı kovmak demektir ÖĞRETMEN — Peki  Hanife sen de bir şeyler söylemek istiyorsun galiba…Söyle bakayım HANİFE — Cumhuriyet demek,milletin kendi kendisini idare etmesi demektir  ÖĞRETMEN — Aferin  Atatürk’ü bilen var mı içimizde? ÇOCUKLAR — Var,var,var ÖĞRETMEN — Hilmi,sen Atatürk’ü anlat bakayım? HİLMİ — 13 Mart 1881’de Selânik’te doğdu,ama kendisi doğum gününü soranlara 19 Mayıs demiştir  Bu yüzden doğum günü 19 Mayıs olarak kabul edilir  10 Kasım 1938’de İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda vefat etti  Millete çok hizmet etti  Biz ona Atatürk yani Türklerin en büyüğü diyoruz ÖĞRETMEN — Seda,sen bu konuda neler biliyorsun? SEDA — Babam dedi ki,eskiden okumak yazmak çok zormuş Şimdi çok kolaymış  ÖĞRETMEN — Çocuklar!Hiç size analarınız,babalarınız eski zaman mekteplerinden söz ettiler mi? SEDA — Eskiden yıllarca mektebe giderlermiş de yine doğru dürüst okumasını,yazmasını bir türlü öğrenemezlermiş ÖĞRETMEN — Acaba neden böyle imiş? SEDA — Babam söyledi,ama pek iyi anlayamadım  Başka türlü harfler mi varmış neymiş? ÇOCUKLAR — A…A A ÖĞRETMEN — Şaştınız kaldınız demek bu işe  Başka türlü harf de olur mu hiç? SEDA — Ne bileyim babam öyle söyledi  ÖĞRETMEN — Babanın hakkı var  Eskiden Türkçe’yi Arap harfleriyle yazardık  ÇOCUKLAR — (Gülerler  ) Arap…Arap… ÖĞRETMEN — Ya…Şimdi gülüyorsunuz…Arap harflerinden bize ne değil mi?Bu Arap harfleri kargacık burgacık şeylerdi  Hem de ters yazılırdı  ÇOCUKLAR — Nasıl ters? ÖĞRETMEN — Şimdi soldan sağa doğru yazıyoruz değil mi? ÇOCUKLAR — Evet,evet  ÖĞRETMEN — Halbuki Arap harfleriyle sağdan sola doğru yazılırdı  (Çocuklar yine gülerler  Sefa parmağını kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Ne var Sefa? SEFA — Bizim evde bir bacı kadın var  ÖĞRETMEN — Eeee… SEFA — Bu bacı kadın eskiden okumasını yazmasını bilmezmiş  Çocukken bir türli kafası almamış,o Arap harflerini…Şimdi her gün babamın gazetesini okuyor  ÖĞRETMEN — Nasıl olmuş bu iş? SEFA — Gece mektebine gitmiş,okumayı kolaycacık öğrenivermiş  Şimdi bu işi yapanlara gece-gündüz dua ediyor  Çorum’da bir oğlu var,ona mektup bile yazıyor  ÖĞRETMEN — Demek sizin bacı kadın bile harfleri öğrenmiş,hem okuyor,hem yazıyor  SEFA — Okuma yarışında beni solda sıfır bırakıyor öğretmenim  Beni imtihan bile ediyor  Okulda siz,evde bacı kadın,sınav,sınav,sınav…Bıktım valla benim de bir canım var,herhalde  (Çocuklar gülüşürler  ) ÖĞRETMEN — Aferin,o bacı kadına…Bacı kadının hakkı var  Onun gibi Arap harflerini öğrenemeyenler çoktu  Okur yazarlar azdı  Şimdi harflerimizi kolaycacık herkes öğreniyor  Başka eski zaman mektepleri hakkında neler biliyorsunuz? (Çocuklar ellerini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Cihan? CİHAN — Eski zaman okullarında çocukları falakaya çekerlermiş,şimdi de sıra dayağına… (Çocuklar gülerler  ) ÖĞRETMEN — Nereden biliyorsun bunu? CİHAN — Bir gün şinnedim,yaramazlık yaptım da annem kızdı,seni okulda falakaya çekmeli dedi  ÖĞRETMEN — Ne imiş o falaka? CİHAN — Ama olmaz ki,siz de hep bana soruyorsunuz,öğretmen ben miyim yoksa?Ben de anlamadım da sordum anneme  Annem de öğretmenine sor dedi  Şimdi ben soruyorum size,falaka nedir? ÖĞRETMEN — Ya eskiden senin gibi dersine çalışmayan,yaramazlık yapan çocukları okullarda falakaya çekerlermiş  Yani çıplak ayaklarını bir ipe bağlar,değnekle tabanına vururlarmış  O kadar vururlarmış ki,ayaklar şişermiş ve çocuklar yürüyemezlermiş…   CİHAN — Ariiiiiiii…   ÇOCUKLAR — Ne fena,ne fena… ÖĞRETMEN — Neden fena bakayım Emine? EMİNE — O zamanın çocukları hayvan mıymış? (Çocuklar gülerler  ) ÖĞRETMEN — Bu hayvana bile yapılmaz çocuklar…Başka,başka eski zaman okullarından ne biliyorsunuz? YASİN— Oyun yasakmış  (Çocuklar güler  ) ÖĞRETMEN — Kim söyledi sana? YASİN — Babam dedi  Bizim zamanımızda dedi,okullarda oyun yasaktı dedi  ÖĞRETMEN —Doğru söylemiş baban  Eski zaman okullarında oyun oynamak yasaktı  Onun için böyle falakalı oyunsuz okulu çocuklar sevmezlerdi  Şimdi öyle mi ya?Söyleyin bakayım okulu seviyor musunuz? ÇOCUKLAR — Seviyoruz,seviyoruz  ÖĞRETMEN — Okula sevinerek geliyorsunuz  Burada güle oynaya çalışıyorsunuz  Size falaka çekiyorlar mı? ÇOCUKLAR — Yok,yok…  ÖĞRETMEN — Tabiî yok  Çünkü doğru ve iyi sözü anlıyorsunuz  Cumhuriyet okullarında çocuklara insan muamelesi yapılır  Söyle bakalım İsmail elbisen  ne malı? İSMAİL — Yerli malı… ÖĞRETMEN — Yerli malı ne demek? İSMAİL — Bu memlekette yapılan mal demek  ÖĞRETMEN — Demek memleketimizde böyle bezler yapılıyor?Neden yapılıyor bu bez? İSMAİL — Pamuktan… ÖĞRETMEN — Bizim memleketimizde pamuk yetişiyor mu? (İsmail susar  ) ÖĞRETMEN — Bilen var mı? HİLMİ — Ben biliyorum  Bizim memlekette pamuk yetişiyor  ÖĞRETMEN — Öyle ya Hilmi,sen Adanalısın bilmen lâzım… HİLMİ — Evet,Adana’da pamuk yetişir  SEFA — Çorum’da da leblebi öğretmenim… ÖĞRETMEN — Sana da aferin  Sonra böyle bez hâline nerde girer? ÇOCUKLAR — Fabrikada  ÖĞRETMEN — Bizim memlekette fabrika var mı? ÇOCUKLAR — Var…Var… ÖĞRETMEN — İşte çocuklar padişahlık zamanında memleketimizde fabrika da yoktu  Şimdi birçok fabrikalarımız var  Kendi yünümüzü kendimiz dokuyoruz  Kendi ipeğimizi kendimiz dokuyoruz  Kendi pamuğumuzu kendimiz dokuyoruz  Ve hep yerli malı giyiyoruz  Hangisi daha iyi siz söyleyin bakalım,pamuğu,yünü,ipeği yabancılara satıp,pamukluyu,yünlüyü,ipekliyi onlardan satın almak mı,yoksa bunları kendimiz dokumak mı? ÇOCUKLAR — Kendimiz dokumak…Kendimiz dokumak… ÖĞRETMEN — Ve kendi dokuduğumuz kumaşları giymek…Söyleyin bakayım içinizde yabancı malı giyen var mı? SEDA — Benim formam yerli malı değil  ÖĞRETMEN — Neden? SEDA — Annem dedi ki bu eskisin yenisini yerli malından alırız dedi  ÖĞRETMEN — Annenin hakkı var  Bir şey eskimeden yenisini almak doğru değil  Sonra babanızın parasını sokağa atmış olursunuz  Fakat Seda bu eskiyince yenisini muhakkak yerli malından alacaksın değil mi? SEDA — Şart olsun öğretmenim  Zaten babam bu niye yerli malı değil diye fena hâlde kızdı  ÖĞRETMEN — Doğru,yerli malı varken yabancı malına para vermemeli  Hep beraber söyleyin bakalım  Yerli malı varken,yabancı malına para vermeyeceğiz  ÇOCUKLAR — Yerli malı varken,yabancı malına para vermeyeceğiz ÖĞRETMEN — Sinan,söyle bakayım sen  Birkaç gün okula gelmedin  Neyin vardı? SİNAN — Hasta idim,öksürüyordum,boğazım şişti ÖĞRETMEN — Kim iyi etti seni? SİNAN — Doktor Bey ÖĞRETMEN — Ne yaptı doktor? SİNAN — İlâç verdi,gargara yaptırdı Bakın şöyle gargırgargırrrrr… ÖĞRETMEN — Anladık tamam,şimdi iyisin ya? SİNAN — Evet iyileştim  | 
|   | 
|  | 
|  | Cumhuriyet Bayramı Skeçleri |  | 
|  10-24-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Cumhuriyet Bayramı SkeçleriÖĞRETMEN — Bakın çocuklar,eskiden doktora inanmazlarmış  Hastaları nasıl iyi ediyorlarmış biliyor musunuz? (Hanife elini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Evet Hanife? HANİFE — Doktor yerine bohçacı kadını çağıralım,bir kurşun döksün,bir tüssülesin,çocuk iyi olur diyor  (Çocuklar gülüşürler  ) ÖĞRETMEN — Hiç sana kurşun döktüler mi,tütsü yaptılar mı? HANİFE — Geçen sene çok hasta oldum  Ateşim hiç düşmedi  Haminnem boyuna anneme,bak senin doktorların hiçbir şey yapmadılar,ateşi düşmedi,dedi…Bir şu bohçacı kadını çağıralım da bak çocuk nasıl iyi olur dedi  Annem bıktı,bohçacı kadını çağırdı  Bohçacı kadım: Aaa!Bir şeyciği yok bu çocuğun,dedi  Perhiz filan istemez  Ben onu bir okur üflerim,geçer dedi  Okudu,üfledi  Haminnem de bana gizli gizli yiyecek verdi  Az kalsın ölüyordum  ÖĞRETMEN — Vah zavallı,ne imiş hastalığın? HANİFE — Tifo imiş  ÖĞRETMEN — Ya…Bak şu bohçaçı kadının karıştırdığı işe  Hiç tifolu çocuğa yiyecek verilir mi?Perhiz yapmak lazım  Tabiî ateş çabuk düşmez  Bu doktorun bilmemezliğinden değil,hastalık böyle  Bakın gördünüz mü çocuklar,işte eski kafalılar tıpkı bu Hanife’nin haminnesi ve bohçacı kadın gibi düşünüyorlar  Hâlbuki Cumhuriyet’in çocukları böyle değil,bakın Hanife de görmüş doktorla bohçacı kadının farkını…Öyle değil mi Hanife? HANİFE — Öyle,öyle…Şimdi o cadı kadını sokakta görünce yolumu değiştiriyorum  (Çocuklar gülüşürler  ) (Öğretmen,bir fes resmi gösterir  ) ÖĞRETMEN — Çocuklar,bilin bakayım bu nedir? (Çocuklar ellerini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Söyle bakayım Veysel? YASİN — Saksı  ÖĞRETMEN — Sen Cihan? CİHAN — Yarısı kesilmiş bal kabağı  (Çocuklar güler  ) ÖĞRETMEN — Sen İsmail? İSMAİL — Kilogram  ÖĞRETMEN — Çocuklar,hiçbiriniz bilemediniz  Bilemezsiniz de  Görmediniz  Buna fes derler  ÇOCUKLAR — Fes nedir,öğretmenim? ÖĞRETMEN — Eskiden Türklerin başlarına giydikleri şey  YASİN — Eskiden Türkler bunu mu başlarına giyerlerdi? ÖĞRETMEN — Evet,bunu giyerlerdi  Hem biliyor musunuz,bu ne renkte idi? (Çocuklar susarlar  ) ÖĞRETMEN — Kırmızı  (Çocuklar gülerler  ) ÖĞRETMEN — Bir de şunun şurasında pırasa bıyığı gibi bir şey var  Görüyorsunuz ya,işte o da siyah iplikten yapılmış püsküldü  Başınıza böyle bir şey giymek ister misiniz? ÇOCUKLAR — Hayır,hayır,hayır… ÖĞRETMEN — İşte çocuklar,yabancılar da bize gülerdi,tıpkı sizin güldüğünüz gibi  Atatürk bu püsküllü belâyı da başımızdan attırdı  Şimdi biz de bütün medenî milletler gibi şapka giyiyoruz  İyi yaptı değil mi? ÇOCUKLAR — Çok iyi yaptı,çok iyi  ÖĞRETMEN — Atatürk’ün başka yaptığı iyiliklerden ne biliyorsunuz? (Çocuklar ellerini kaldırırlar  ) ÖĞRETMEN — Hacı,söyle bakayım,daha ne iyilikler yaptı bize? HACI — Demir yolu yaptırdı,fabrikalar yaptırdı  ÖĞRETMEN — Demir yolu iyi bir şey mi? HACI — Çok iyi bir şey  ÖĞRETMEN — Neden iyi bakayım? HACI — Biraz hızlı gider de ondan  ÖĞRETMEN — Biliyor musunuz çocuklar,demiryolu yokken Sivas’tan Ankara’ya kaç günde gidilirmiş? (Çocuklar susar  ) ÖĞRETMEN — At arabası ile yirmi günde  ÇOCUKLAR — Ooooo…  ÖĞRETMEN — Şimdi biliyor musunuz aynı yol trenle ne kadar zamanda gidiliyor? (Çocuklar susar  ) ÖĞRETMEN — 12 saatte  ÇOCUKLAR — Oooooo…  ÖĞRETMEN — Bir gün 24 saat olduğuna göre yirmi gün kaç saat eder,düşünün bakayım? (Bir müddet sonra birkaç çocuk el kaldırırlar  ) ÖĞRETMEN — Söyle Hacı? HACI — 480 saat  ÖĞRETMEN — Evet,eskiden Sivas’tan Ankara’ya 480 saatte gidilirmiş  Şimdi 12 saatte  Aradaki fark kaç saat tutuyor? ÖĞRETMEN — Söyle bakalım Emine? EMİNE —468 saat  ÖĞRETMEN — Demek ki,Ankara’dan Sivas’a trenle gidersek 468 saat kazanıyoruz  Peki kazandık da ne çıkar? (Çocuklar ellerini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Söyle Veysel? VEYSEL — Askerler bile daha çabuk düşmana yetişir  | 
|   | 
|  | 
|  | Cumhuriyet Bayramı Skeçleri |  | 
|  10-24-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Cumhuriyet Bayramı SkeçleriÖĞRETMEN — Aferin Veysel,çok güzel  Söyle Hilmi? HİLMİ — Mektuplar daha çabuk varır  ÖĞRETMEN — Aferin Hilmi,çok doğru  Söyle Sinan? SİNAN — Bir yerden bir yere gönderilen mallar daha çabuk gider  ÖĞRETMEN — Çok iyi Sinan  Görüyorsunuz ya çocuklar Ata’mızın yaptırdığı tren yollarının bize ne büyük iyilikleri dokunuyor  ÇOCUKLAR — Evet,evet… ÖĞRETMEN — Atamız bize daha başka ne iyilikler yaptı? (Birkaç çocuk elini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Söyle Emine? EMİNE — Orman Çiftliği ile Devlet Çiftliklerini yaptırdı  ÖĞRETMEN — Orman Çiftliği nerededir? EMİNE — Ankara’da  ÖĞRETMEN — Atatürk Orman Çiftliğinin yerinde eskiden ne varmış,biliyor musunuz? EMİNE — Kupkuru bir tepe  ÖĞRETMEN —Evet kupkuru bir tepe imiş  Şimdi nasıl olmuş? EMİNE — Şimdi baştan başa ağaçlık  ÖĞRETMEN — Başka? EMİNE — Tarlalar da var  ÖĞRETMEN — Nasıl tarlalar? EMİNE — Güzel ekilmiş tarlalar…Yemyeşil oluyor ilkbaharda;yazın da altın gibi  ÖĞRETMEN — Demek Ata’mız kupkuru toprakları ağaçlandırmış  Ne çıkar ağaçtan? (Birkaç çocuk elini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Söyle İsmail  İSMAİL — Kupkuru bir tepe çirkin,ağaçlı bir tepe güzel  ÖĞRETMEN — Güzel…Söyle Seda? SEDA — Ağaç gölge yapar,insanları sıcaktan korur  ÖĞRETMEN — Güzel,söyle Hanife? HANİFE — Ağaç insana yarar,tahta yapılır  Kupkuru bir tepe hiçbir işe yaramaz  ÖĞRETMEN — Güzel…Ağaçtan yalnız tahta mı yapılır?Tahta yapmaktan başka bir şeye yarayan ağaçlar da yok mu? (Çocuklar ellerini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Söyle Veysel? YASİN— Yemiş veren ağaçlar da var  ÖĞRETMEN — Doğru…Demek ki,ağaç çok faydalı bir şey  Ata’mız Devlet Çiftlikleri,ormanlıklar yapmakla bize ağaç sevgisini ve yeni ziraatçiliği öğretmiş  O hâlde biz de ağacı sevelim  Ağacı koruyalım  Ağaçsız yerlere ağaç dikelim  Peki başka Ata’mız daha neler yaptı? (Çocuklar ellerini kaldırır  ) ÖĞRETMEN — Söyle,Cihan? CİHAN — Memlekette bankalar açtırdı  ÖĞRETMEN — Sen bankayı nereden biliyorsun? CİHAN — Nasıl bilmem,bankacıyım ben de,kumbaram var  ÖĞRETMEN — Ne yapıyorsun o kumbara ile? CİHAN — Para biriktiriyorum  Kumbaram dolunca babamla bankaya gidiyor, boşaltıyorum  ÖĞRETMEN — Aferin Cihan,ne yapacaksın bu paraları? CİHAN — Büyüyünce ev yaptıracağım  ÖĞRETMEN — İyi yapıyorsun  Damlaya damlaya göl olur,derler  Şimdi böyle küçük yaştan,az da olsa,para biriktirmeğe alışırsanız büyüyünce hepinizin bankada bir alay paranız olur  Bu paralarla ev yaptırırsınız  Bir işe girişirsiniz  Seyahat edersiniz  Bir sanat öğrenirsiniz  Daha başka çocuklar Ata’mız neler yaptı? SEDA — Kadınları çarşaftan kurtarmış  ÖĞRETMEN — O da ne demek? SEDA — Ninem anlattı;eskiden kızları büyünce mektebe göndermezlermiş,çarşafsız sokağa bile çıkarmazlarmış  ÖĞRETMEN — Ya çocuklar,çarşaf diye bir şey vardı  Kadınlar bunu giymeden sokağa çıkamazlardı  Şimdi kızlarımız da erkekler gibi okuyorlar,yüksek okullara gidiyorlar,doktor,öğretmen,avukat,mühendis oluyorlar  ÖĞRETMEN — Ata’mız daha neler yaptı? (Çocuklar ellerini kaldırırlar  ) ÖĞRETMEN — Söyle Sefa? SEFA — Ülkemizi bağımsız hâle getirdi ve Ankara’yı başkent yaptı  ÖĞRETMEN — Güzel…Ankara eskiden nasıl bir yermiş biliyor musun? SEFA — Küçük bir yermiş  ÖĞRETMEN — Şimdi? ÖĞRETMEN —Güzel bir şehir oldu  Evler yapıldı  Yollar açıldı  Elektrik geldi  Kocaman bankalar,daireler,okullar,fabrikalar,iş yerleri yapıldı  Modern bir başkent hâline geldi  ÖĞRETMEN — Peki çocuklar ise son bir soru soracağım  Bakalım bilecek misiniz?Atatürk,bu yurdu ve bütün yapılan büyük işleri kime emanet etti? ÇOCUKLAR — Bize---Bize--Bize--Türk gençliğine ÖĞRETMEN — Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okur  ÇOCUKLAR — Gençliğin Ata’ya Olan Cevabı’nı okur  | 
|   | 
|  | 
|  |