Prof. Dr. Sinsi
|
Ankaranın Başkent Olmasindaki Özellikleri
Ankaranın başkent olmasindaki özellikleri

TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren yeni Türk Devleti’nin fiilî başkenti olan ve Kurtuluş Savaşı’nda çok önemli rolü bulunan Ankara’nın resmî başkent olması, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra gündeme gelmiştir
Atatürk, bu konuda şunları söylemektedir1: “  Artık yeni Türkiye Devleti’nin başkentini yasa ile saptamak gerekiyordu Bütün düşünceler, yeni Türkiye’nin başkentini Anadolu’da ve Ankara şehri olarak seçmeyi gerektiriyordu  Bundan dolayı bu hususta daha önceden verilmiş olan kararımızı resmen ve kanunen teyit ettirerek, ‘payitaht’ teriminin de yeni Türkiye Devleti’nde anlamı ve kullanma yeri kalmadığını da göstermek lâzım geldi  ”
Dışişleri Bakanı İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 günü tek maddeli 14 imzalı bir yasa tasarısını Meclis’e sundu Bu teklif 13 Ekim 1923 günü Meclis’te uzun tartışmalardan sonra çoğunlukla kabul edildi: “Türkiye Devleti’nin makarrı idaresi (başkenti) Ankara şehridir”
29 Ekim 1923 günü de Türk Devleti’nin idare şeklinin Cumhuriyet olduğu kabul edildi
Temsilciliklerinin İstanbul’dan Ankara’ya taşınmasının istenmesi, yabancı devletlerce hoş karşılanmamış; İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve ABD hükümetleriyle Ankara’ya büyükelçi göndermeyi reddeden ortak hareket plânları yapmıştır2
Ankara’nın bu konudaki direnişi, Türkiye ile yabancı devletler arasında çeşitli sürtüşmelere yol açmıştır Almanya’nın Türkiye temsilcisi olarak 1924 Haziran’ında İstanbul’a gelen Büyükelçi Rudolf Nadolny de bu problemle ilgili olarak Berlin’e raporlar yollamıştır Biz bu belgelerden bir tanesine değinmek istiyoruz
Ele alacağımız belge 21 Haziran 1924 tarihini taşımaktadır3 İstanbul’dan, (hep Konstantinopel deyimi kullanılmıştır) yazılan rapor aynen şöyledir:
“Soru şudur: Türk Hükümeti Ankara’da kalacak mıdır yoksa tekrar İstanbul’a döneceği hesaba katılmalı mıdır? Bu konunun diplomatlar ve iş çevreleri için önemi büyüktür ve denilebilir ki ana konuşma temasını oluşturmaktadır Her gün az ya da çok sayıda resmî yetkilinin, büyük ya da küçük bir olasılıkla Ankara’dan vazgeçileceğini ve Mustafa Kemal’in sadık taraftarlarıyla tekrar Boğaz’a taşınacağını iddia ettikleri kulağa geliyor Bir başka gurup ise, Mustafa Kemal’in Ankara’yı başkent yapmakta kesin kararlı olduğunu, yerini tehlikeye atmadıkça bundan vazgeçemiyeceğini, ancak bir rejim değişikliği halinde -ki bazı çevreler bu yıl böyle bir tahminde bulundular- İstanbul’un tekrar eski konumuna kavuşacağını belirtiyorlar”
“Mustafa Kemal’in rejiminin sağlamlığı sorunu konusunda henüz bir fikrim yok, çünkü Türklerin şimdiki tutumlarını henüz yeterince gözlemedim Ama ilk izlenimim, İstanbul’un eski konumuna gelmesi, ancak bir rejim değişikliği halinde mümkündür ve Mustafa Kemal’in hemen Boğaz’daki Sultan saraylarından birine geçmesini bekleyenlerin de isteğidir”
“Türk Hükümeti’ni tekrar İstanbul’da görme isteği, her şeyden önce, Boğaz’daki güzel yaşam alanlarındaki hayatlarını Ankara’da bir evle değiştirmek istemeyen diplomatların hoşnutsuzluğundan’ kaynaklanmaktadır”
“Gerçekte böyle bir değişiklik küstah bir talep: Ankara’daki Türk iktidarını tanımak, ona aynı zamanda teselli edici, teşvik edici veya serzenişkâr bir dille şunu demek: ‘Görüyor musunuz, biz buraya da taşındık ve bu şartlar altında yaşamak zorundayız’ Öte yandan, Türk Hükümeti’nin Ankara’da ve ona itimatnamelerini sunmuş diplomatların 600 kilometre uzaktaki İstanbul’da oturmaları uzun süre devam ettirilemez”
“Ankara bugün, izninizle söylemeliyim, gerçek bir Asya-Türk çamur yuvasıdır Bir Asya araştırmacısı için, özellikle ziyaretinin üzerinden uzun bir süre geçmişse, bilimin hizmetinde geçirilmiş, ilkel bir yaşam biçimi olarak, güzel bir anıdır Normal bir Avrupalı için böyle korkunç bir yerde belli bir süre geçirmek, ancak herhangi bir zorunluluk altında mümkün olabilir Burada balçık ve samanla inşa edilmiş evlerde tahta kuruları ve koyun yağına kadar koyundan yapılmış her türlü yiyecek hâkim Yakın bölgelerde kendi haline bırakılmış nehirlerin oluşturduğu bataklıklar çok büyük miktarda sivrisinek üretiyor ve bunun sonucu olarak tüm evlerde olumsuz yan tesirleri olan kinin tabletleri yemek saatlerinde değişmez ve sürekli biçimde almıyor Çağdaş konfora sahip hiçbir ev yok Temel ihtiyaç maddeleri çok ilkel dükkânlarda satılıyor Bunun dışındaki maddeleri İstanbul’dan almak gerekiyor Civardaki doğa esas itibariyle bozkırdan, ağaçsız ova ve tepelerden veya yüksek kayalık dağ silsilelerinden oluşuyor Harikulade çizgileri ve görünümleri var ama bitki örtüsü yok Hiç bir göl ve orman yok, sadece tepelerdeki birkaç ağaç doğanın olanca fakirliğine küçük, dostça bir renk getiriyor”
“Bu şartlar altında, Ankara’ya göç etmeyi münasebetsizlik olarak niteleyen ve hükümetin kısa ya da uzun bir süre sonunda tekrar İstanbul’a geleceği fikrine sarılmış olan diplomatlar bunun bir mucize olmayacağını savunuyorlar Bazı diplomatlar, onların arkasında yer alan hükümetlerine ciddî politik sakıncalardan da söz ediyorlar Çünkü, Anadolu’nun ortasında oturan bir hükümetin, deniz kenarında ve buna ilâveten uluslararası bir riski hep taşıyan Boğazlar’da kurulmuş bir hükümet gibi dış etkilere fazla açık olmayacağı açıktır”
“İstanbul’daki iş çevresi ise Hükümet’in tekrar İstanbul’a taşınması arzusunda Çünkü Ankara’nın devamlı başkent olması halinde, dükkânların büyük kısmının Hükümet’le birlikte Ankara’ya taşınması zorunluluğundan ve İstanbul’un ekonomik anlamda da ihmal edilmesinden korkuyorlar İstanbul’da belediye ve liman vergilerindeki hızlı yükseliş gibi ticarete zarar veren tedbirlerin alınması, bu korkuda yeni artışlara yol açıyor”
“Ankara’da bulunduğum süre içinde gerekli tedbirleri almak üzere, mümkün mertebe kesin bilgi almak için, konuştuğum herkesle Hükümet’in nerede olacağı sorunu üzerinde de sohbet ettim Hepsi de -ki çoğunluğu yanlarında aileleri olmadan Ankara’da yaşayan ve hüzünle Boğaz’daki yerlerini düşünen İstanbullu memurlardı- hiç tereddütsüz, bu sorunun sonunda ve değişmez biçimde Ankara lehine çözüleceğini belirtiyorlar En son, İsmet Paşa ile de bu konu üzerinde konuşma fırsatı buldum ve verilen kararı bana açıklamasını rica ettim Hemen, açık, zeki ve nazik bir tavırla ‘Türkiye’nin zorunlu yeniden yapılanmasını emniyet ve hürriyet içinde gerçekleştirmek istiyoruz Bu yapılanma ancak millî Anadolu, unsuruna dayanabilir Bu nedenle İstanbul’a gitmiyoruz, Anadolu’nun merkezinde kalıyoruz ’ dedi Paşa ayrıca, ‘Uzun asırlar boyu tüm İmparatorluğun çıkarlarının İstanbul’daki hükümet makamına ve Boğazlar’a kurban edildiğini, İmparatorluğun hep bu temele oturtulduğunu ve kaybedildiğini; şimdi İstanbul ve Boğazlar’ın istikrarlı bir bölge haline getirilmesi gerektiğini, öyle ki, İstanbul’dan ayrılmanın elbette, yanlış anlaşılmalara yol açacağını, özellikle kasıtlı biçimde İstanbul üzerinde ısrar edileceğinin farkında olduklarını ve buna asla fırsat verilmeyeceğini, tüm Türkiye’nin İstanbul’dan daha üstün olduğunu’ belirtti İsmet Paşa, bunun da ötesinde, genel politik durum karşısında İstanbul için acil ve büyük bir tehlike olmadığı görüşünde Paşa, Ankara’nın seçimine muhalefetin -ki bu kesimi kuşkusuz Paşa iyi tanıyor- kesinlikle bir anlamı olmadığını; bunun sadece İstanbul’da olduğunu ve oraya da esasen dışardan empoze edildiğini, ekonomik açıdan İstanbul’a dönüşün bir zorunluluk içermediğini; belirsizliğin ilk anları ve rutin alışkanlıklar geçer geçmez, şehrin, konumundan doğan tehlikeli anlarda bile etkilenmeden sürdürdüğü gelişimini, Hükümet orada olmasa da devam ettireceğini, uzak bir gelecekte neler olacağını henüz kestiremediğini; ama hiç olmazsa bir kuşağın -ki devletin kuruluş ve yapılanmasının mutlaka en az bu kadar süreceğini- Anadolu’daki başkentte yaşaması gerektiğini, milleti yeniden düzenlemeyi arzu eden hiçbir hükümetin (kendileri ya da sonra gelen hükümetler olsun) tekrar Ankara’dan gidemeyeceğini, Ankara’nın bu amaca uygun olduğu için seçildiğini, bütün güç ve enerjileriyle evlerin ve caddelerin yapımı hamlesine girişmelerinin de bunu gösterdiğini, beş yıl içinde oldukça modern bir şehir yaratmayı ümit ettiklerini yabancı temsilciliklerin mümkün olan en kısa sürede buraya taşınmalarının da amaca çok uygun olacağını, hareketlerinin yalnız Hükümet’in bu konudaki kararının ciddiyetini belgelemekle ve bina yapımını teşvik etmekle kalmayıp, aynı zamanda iş adamlarının Ankara’ya taşınması sonucunu da doğuracağını, bu nedenlerle tüm yollarla yabancı temsilcilerin Ankara’ya taşınmasına baskı yapacağını ve İstanbul’daki tüm Türk Dışişleri mensuplarının Ankara’ya getirileceğini de söyledi”
|