|  | Eros |  | 
|  12-05-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   ErosEros Eros, ilkçağın en eski metinlerinden beri evrende birleşme ve üretmeyi sağlayan doğal bir güç olarak karşımıza çıkar  Hesiodos yaratılışı anlatırken Khaos'tan hemen sonra Eros'u sayar, onun etkisini insan dünyasında açıkça gördügü'halde, ilk tanrılar arasına nasıl yerleştireceğini iyice bilemez, ama bu evrensel ilkeyi gene de saymış olmak için şöyle der (Theog  116 vd  ): Khaos'tu hepsinden önce var olan, sonra geniş göğüslü Caia, Ana Toprak    Ve sonra Eros, en güzeli ölümsüz tanrıların, o Eros ki elini, ayağını çözer tanrıların, ve insanların da, tanrıların da ellerinden alır yüreklerini, akıl ve istem güçlerini  Ama daha sonra, Eros'un devler, Titanlar gibi azman yaratıkların birleşmesinde ne gibi bir rol oynadığını tanımlamakta güçlük çeker, giderek "parthenogenesis", yani kendi kendiliğinden doğurma ilkesini bazı tanrısal varlıklar için sürdürür  İlkçağın en içli ve bilinçli aşk şairi Sappho  da Hesiodos'a benzer bir tanımlama verir: Gene Eros, elimi, kolumu çözen, hem tatlı hem acı Eros, o karşı gelinmez yaratık sarsıyor beni  Hesiodos'tan başka theogonia ve kosmo-gonia'larda da Eros'a yer ayrılır  Orfizm denilen ve şair Orpheus'tan geldiği ileri sürülen mistik akımda da Eros'un dünyayla birlikte kaos'tan çıktığına, yahut da Gece'den dogma evren yumurtası ikiye bölünüp yarı kabuğundan gök, yarı kabuğundan toprak ortaya çıkınca, Eros'un da doğduğuna inanılmaktadır  Platon'un "Şölen" adlı diyalogunda herkes kendine göre sevginin tanımlamasını yaptıktan sonra, Sokrates bir kadın bilici, Mantinei-a'lı Diotima'nın görüşlerini anlatır  Dioti-ma'ya göre Eros bir tanrı bile değildir, ölümlüyle ölümsüz arası bir varlık, Yunanlıların "daimon", bizim "cin" diyeceğimiz bir yaratıktır  Eros'un doğuşunu anlatmak için yepyeni bir efsane uydurulur: Yoksulluk tanrıça (Penia) ile Bolluk tanrı diye çevirdiğimiz, aslında her derde deva, hüner anlamına gelen Poros'un ogluymuş  Sevgi'nin karakterini anasıyla babası arasındaki karşıtlığın sonucu olarak şöyle anlatır: "BoUuk'la Yoksulluktan doğan Sevgi'nin talihi de ona göre olmuş  Sevgi her şeyden önce her zaman yoksuldur, çoklarının sandığı gibi hiç de öyle ince ve zarif değildir, tersine kabadır, pistir, evsiz barksız, yalınayaktır, açıkta, dağda, bayırda, kapı önlerinde,' yol köşelerinde yatar, kalkar  Ne yapsın, anasına çekmiş, yoksulluktan kurtulamaz   Babasına çeken tarafıyla da hep güzelin, iyinin peşindedir, yürekli, atılgan, dayanıklıdır, yaman avcıdır, hep tuzaklar kurar, fikirlere, buluşlara düşkündür, büyücülükte eşsizdir  Aslında ne ölümlü, ne ölümsüzdür  Bakarsın aynı günde bolluk içinde gelişir, yaşar, birdenbire de ölür, sonra yine babasının tabiatı gereği bir çaresini bulup dirilir  Bir şeyin eline geçmesiyle elinden kaçması bir olur  Öylece Sevgi her zaman ne yokluk içindedir, ne de varlık içinde" (Şöl  203c, d)  Sevgi'nin hiçbir zaman kanmadığı, hep arayan, arzulayan bir duygu olduğu dile getirilmiş oluyor bu parçada  Başka efsanelerde Eros'un Aphrodite ile Hermes'in oğlu, ya da Eileithyia veya İris'in çocuğu olduğu söylenir  Uranos'lu Aphrodi-te'nin Hermes'le birleşmesinden Eros doğmuş, Dione'nin kızı Aphrodite'den de Anteros (karşılık aşk)  Bu efsaneler Eros'un özündeki çok yönlülüğü dile getirmek için sonradan uydurulmuştur  Ne var ki hiçbir tanrı Eros gibi zaman ve mekâna göre değişik biçimlerde yansıtılmamıştır, hiçbir tanrı Eros kadar şairlere konu olmamıştır  Böylece Eros tanrı evrensel bir ilkeden, insanları oklarıyla kovalayan ve yaralayan kanatlı, alaycı ve yaramaz, giderek tehlikeli bir çocuk biçimine girmiş, bu biçimle de günümüze kadar gelmiştir  İskenderiye sanatıyla başlayan bu Eros simgesi Roma'da Amor-Amores diye epey tutunmuş, şiirde olduğu kadar resimde de iz bırakmış ve Rönesans'ta ikinci ve çok canlı bir gelişme görmüştür  Eros'u ele alan en güzel efsanelerden biri Apuleius'un "Eros ile Psyklıc" masalıdır  Sem- bolik bir anlam taşıyan bu masal Psykhr bal ligi altında anlatılmıştır   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |