Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikaye, marangoz|masal, özetleri

Marangoz|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Marangoz|Masal Ve Hikaye Özetleri




MARANGOZ
Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti İşveren müteahhidine, çalıştığı konut yapım işinden ayrılmak ve eşi, büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek tasarısından söz etti Çekle aldığı ücretini elbette özleyecekti Emekli olmak ihtiyacındaydı, ne var ki Müteahhit iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü Ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasın rica etti Marangoz kabul etti ve işe girişti, ne var ki gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek kolaydı Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne talihsizlikti!
İşini bitirdiğinde, işveren, evi gözden geçirmek için geldi Dış kapının anahtarını marangoza uzattı
“Bu ev senin" dedi, "sana benden hediye"
Marangoz şoka girdi Ne kadar utanmıştı! Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O zaman onu böyle yapar mıydı?
Bizim için de bu böyledir Gün be gün kendi hayatımızı kurarız Çoğu zamanda, yaptığımız işe elimizden gelenden daha azını koyarız Sonra da, şoka girerek, kendi kurduğumuz evde yaşayacağımızı anlarız Eğer tekrar yapabilsek, çok daha farklı yaparız Ne var ki, geriye dönemeyiz Marangoz sizsiniz Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz "Hayat bir kendin yap tasarımıdır" demiştir biri Bugün yaptığınız davranış ve seçimler, yarın yaşayacağınız evi kurar Öyle ise onu akıllıca kurun Unutmayın
Paraya ihtiyacınız yokmuş gibi çalışın Hiç incinmemişsiniz gibi sevin



Alıntı Yaparak Cevapla

Marangoz|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Marangoz|Masal Ve Hikaye Özetleri




Marangoz

Marangoz

YILLARIN marangozuydu Saçlarını o küçük atölyesinde ağartmıştı Eskisi kadar işi yoktu artık Fabrika mamulü eşyalar piyasayı istila etmişti El işi özel imalat meraklıları dışında kimse gelmiyordu dükkânına Hani neredeyse birer sanat eseri olan masalar, sehpalar, kitaplıklar yapar, geçimini bununla sağlardı En iyi tahtaları kullanır, görülmedik bir özenle çalışırdı

Tahta mı gerekiyor, keresteciye mutlaka kendisi gider; ceviz, gürgen, çam cinsinden en iyi tahtaları bizzat seçip alırdı Üzerlerinden en az bir yıl geçmedikçe bu tahtaları asla kullanmaz, kurumalarını beklerdi Bu yüzden de yaptığı eserlerinde en küçük bir ayrılma, eğilme, bükülme olmazdı İmal ederken pek az çivi kullanırdı, “Demir çivi eşyanın ömrünü kısaltır” derdi

İşinde gayet titizdi Az konuşur, sorulan sorulara kısa cevaplar verir, ücret konusunda hiç pazarlık etmezdi Tanıyanlar bilirlerdi bu huyunu, tanımayan müşteri gelir de fiyata itiraz ederse, sözü uzatmaz, “Ben hakkımdan fazlasını istemem” der, pahalı geliyorsa başka bir marangoza gitmesini söylerdi Sinirliydi biraz, bu huyunu bilir, kimseyle tartışmamaya çalışırdı

Sabah namazından beri çalışıyordu Bir hayli yorulmuştu Sipariş edilen bir masayı daha bitirdikten sonra, “Bugünlük bu kadar yeter” deyip oturdu Kurban bayramına üç gün kalmıştı, kurbanlık alması gerekiyordu “Bir bardak çay içeyim de ondan sonra giderim” dedi Kendi kendine konuşurdu yalnız zamanlarında Emektar aletleriyle sohbet ederdi bazen Bunlar onun organları gibiydi

İki dükkân ötedeki çay ocağına gitti, selam verip bir sandalyeye oturdu Onun her zaman “orta açık çay” içtiğini bilen garson, sormaya bile lüzum görmeden getirdi çayını Şekeri karıştırırken, kendisi gibi emektar ustalardan biri olan arkadaşı kapıda belirdi Sonra da gelip yanına oturdu Tornacıydı adam Son zamanlarda iyice yaşlanmış, işini göremez olmuştu Dalgındı, hüznün resmi mürtesemdi yüzünde

Söz kurbandan açıldı, konuştular bir iki satır

“Biraz sonra gidip kurbanlık alacağım” dedi marangoz

Tornacı dalgın gözlerle marangozun yüzüne bakıyordu Söyleneni işitiyor ama anlamıyordu Marangoz farkına vardı bunun:

“Canın sıkkın” dedi

“Evet

“Sebep?”

“Bir talebe var Üniversitede okuyor

“Ne var bunda?”

“Önüm sıra yürürken birden yere yıkıldı çocuk

“Niye?”

“Kaldırdım hemen Sebebini sordum Önce söylemek istemedi Israr ettim Açlıktan başı dönmüş

“Kimi kimsesi yok mu peki?”

“Gurbet hali, bilirsin Arkadaşları var gerçi Bizim binanın bodrum katında kirada oturuyorlar Hepsi memleketlerine

gitmişler

“Bu niye gitmemiş?”

“Gidememiş Para beklemiş ama gelmemiş parası Ailesi fakirmiş anlaşılan, gönderememişler Cebindeki üç beş kuruş da bitince aç kalmış Kimselere söyleyememiş derdini

Marangoz şakaklarını ovdu bir süre İri bir eli, nasırlı parmakları vardı Âdetiydi, canı sıkıldı mı iyice bastırarak alnını, şakaklarını, göz çukurlarını ovardı Tornacıyı ilk kez görüyormuş gibi bakarak sordu:

“Sen ne yaptın peki?”

“Ne yapacağım” dedi Tornacı, “aldım eve götürdüm Allah ne verdiyse beraber yedik Lakin fazlasını yapamadım Benim de meteliksiz zamanıma rast geldi Kalktım buraya geldim, belki bir iş çıkar diye

“Çıktı mı peki?”

Tornacı “Nerde o eski günler!” dercesine elini sallayıp sustu Önüne konan çayı karıştırmaya başladı Şeker atmayı unutmuştu

Marangoz da susuyordu Bir yanda evde kurban bekleyen hanımı vardı, öte yanda parasızlıktan yere yıkılan bir garip talebe Elini cebine attı, bütün parasını çıkarıp tornacıya uzattı:

“Götür ver!” dedi, “Söyle ona, memleketine gitsin

Tornacı hayretle baktı:

“Hepsini mi?”

“Hepsini

“Kurban alacaktın hani?”

“Allah kerim!” dedi Marangoz, başka da bir şey söylemedi

Uzunca sustular Tornacı parayı cebine koyup gitti Marangoz da atölyeyi kapatıp evin yolunu tuttu Yürüyerek gitmek zorundaydı, son parasını da çaycıya vermişti çünkü

Evde, “Kurbanlık almadın mı Bey?” diyen hanımına da Tornacıya verdiği cevabı verdi:

“Allah kerim!”

Kadın başka soru sormadı Tanırdı kocasını Sessizce sofra hazırlamaya başladı

İkinci gün tekrar atölyesine gitti Marangoz İş elbisesini giyip tezgâhının başına geçti Çam ve tutkal kokuyordu atölye Yıllardır bu kokuyla yaşamıştı Bu koku elbisesine de siner, her nereye gitse onunla gelirdi Eline planyayı aldı, işe başlayacaktı ki kapıda bir adam belirdi:

“Merhaba usta!”

“Merhaba!”

Adam eşikte duruyordu, arkası güneşe dönük olduğu için yüzü iyi seçilmiyordu Marangoz tanıyamamıştı Adam anladı durumu, bir iki adımda içeriye girdi

“Beni tanıyamadın galiba

“Evet

“Üç ay kadar önce sana bir iş yaptırmıştım Çalışma odam için masa, sehpa, kitaplık falan Paranın bir kısmını

vermiş bir kısmını sonraya bırakmıştım Şimdi hatırladın mı?”

“Hatırlar gibi oldum Gebzeliydin galiba

“Evet Ya usta, kusura bakma, parayı geciktirdim Bir türlü yolum düşmedi buralara Sen de arayıp sormadın

Cebinden bir deste para çıkartıp uzattı Marangoza:

“Buyur Bayram yaklaştı, lazım olur Hakkını helal et

Marangoz parayı alıp tezgâhın üstüne koydu

“Buyur bir çay iç” dedi

“Sağ ol usta, başka zaman Arabayı çalışır vaziyette bıraktım Bana müsaade

Ustanın elini sıkıp gitti adam

Marangoz parayı saydı

Kurban bayramı için ayırıp da sonra Tornacıya verdiği paranın tam iki katıydı!

En küçük bir hayret ifadesi belirmedi yüzünde Hafifçe gülümsedi ve “Allah kerim!” dedi


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.