10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osman Bedrettin Hazretleri - Osmanlı Hikayeleri
Osman Bedrettin Hazretleri
Erzurum, Rusların hücumuna uğramıştı 8 kasım 1877'de vuku bulan bu savaş, tarihte 93 harbi adıyla bilinir Aziziye tabyalarının düşmesi üzerine Erzurum halkı yediden yetmişe silahlanıp, düşmana karşı kahramanca bir müdafaa yapma hazırlığı içindeydi 8 kasım 1877 gecesi Erzurum mahallelerinde gümbür gümbür davullar çalınarak halk cihat için uyandırıldı Tanyeri ağarmadan önce halk kalkıp; balta, dehre, sopa ne bulduysa eline alıp hazırlandı
Tanyeri ağarırken, Ayaz Paşa Camii şerifi minaresinden sabah ezanı okunmaya başladı
Bu ezanı Osman Bedrettin Hazretleri okuyordu Ezan ihlas ve sadakatla öyle okunuyordu ki Erzurumun dağı-taşı, deresi, tepesi, yamaçları, ağaçları sanki dile gelmiş, ezanı tekrar ediyordu Ezan sesi dalga dalga yayılıyor, ufukları aşıyordu Bu ezan halka bambaşka bir şevk ve cesaret vermişti Okuyanda bir başka hal vardı Bu arada mehter de çalınmaya başladı Erzurum halkı büyük bir heyecan ve cesaretle Allah Allah nidalarıyla, Aziziye tabyalarını işgal etmiş olan moskofların üzerine hücum etti Ilk hücumda moskof dağılmaya başladı
Erzurumlu Miralay Bahri Bey, halkı gazaya teşvik için haykırıyor; "urun kardaşlarım, dadaşlarım urun" diyordu Erzurum halkı bir çırpıda Aziziye tabyalarını Ruslardan boşalttılar
Gazi Ahmed Muhtar Paşa, halkı bu derece heyecana getirerek Ezanı Muhammediyi kimin okuduğunu öğrenmek istedi Bulunması için yaverlerine emretti Etrafa dağılan yaverler ve çavuşlar ezanı okuyan zatı arayıp buldular Bu zat, Erzurumun Abdurrahman Ağa mahallesinde Hoca Selman Sukuti Efendi'nin oğlu Hafız Osman Bedrettin idi
Bu husus Gazi Ahmet Muhtar Paşa'ya arz edilirken, orada bulunan cephe kumandanı Kurt Ismail Paşa onun ismini duyar duymaz ileri çıkıp heyecenla Paşanın yanına yaklaştı ve şöyle dedi: "Paşam, ezanı okuyan zatı tanıdım Erzurumlu Miralay Fahri Bey'in kumandasında, heybetli, vakarlı, temkinli hareketleriyle ve bilhassa düşmana taşla hücumu dikkatimi çekmişti Elinde silah yoktu Düşmanı taşla kovalıyordu Attığı taş mutlaka hedefine ulaşıyor ve bir düşman askerini öldürüyordu Onun taş atması, düşmanı bir bir yıkması şaşılacak bir hal idi Çok dikkatli seyrediyordum bu zatta manevi bir hal var diye düşünüyordum
Bu sırada kulağıma gazaya katılan iki Erzurumlu kadının konuşmaları geldi Nene Abla adında bir kadın şöyle diyordu: "Hatice bacı, bak görüyor musun? Selman efendi'nin oğlu Hafız Osman Bedrettin Efendi düşmana taş atarken ikinci bir taşı atmak için yere eğilip almasına lüzum kalmıyor! Taş kendiliğinden eline yükseliyor o da atıyor " Ben bu sözü duyunca bu sefer daha dikkatli baktım Söylenen gerçekten doğruydu; hadiseyi gözümle gördüm O, yere eğilmeden taş eline geliyor, alıp atınca bir düşmanı yıkıyordu Bu kahramanın veli bir zat olduğunu anladım ve kerametini gözlerimle gördüm "
Gazi Ahmet Muhtar Paşa bu sözleri dinledikten sonra sevinç ve heyecanla; " Bre Paşa kardaş niçün demezsiniz ki bu cenkte üçler, yediler, kırklar, erenler bizimle beraberlermiş Elhamdülillah bu, Rabbimin bize bir ihsanıdır" dedi Bunun üzerine Kurt Ismail Paşa şöyle ilave etti "Şu anda o şehit düşen kumandanı kahraman miralay Bahri Bey'in başındadır" Bundan sonra daha çok tanınıp sevilen Hafız Osman Bedrettin Hazretleri 28 alayın 3 taburu imamlığına tayin edildi Ve artık "İmam Efendi" diye tanındı
İşte Allah dostları ve onların elinde yükselen, yücelen Osmanlı ordusu
|
|
|