10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Hoşgörü Örneği|Masal Ve Hikaye Özetleri
BİR HOŞGÖRÜ ÖRNEĞİ
11 yaşında bir çocuktu İlkokulu bitirmiş ve din eğitimi yapan bir müessesenin eleme imtihanını kazanarak kaydını yaptırmıştı
İlkokul öğretmeninin ona karşı ayrı bir ilgi ve alâkası vardı O da öğretmenini seviyordu Belki de ilk defa öğretmeninin isteğine uymamıştı Buna uyamamıştı demek daha uygun olurdu Öğretmeni yatılı okula gitmesini isterken o birazda ailesinin zoruyla Kur’an Kursu hüviyetindeki bir müesseseye kaydını yaptırmış, orada okumaya niyetlenmişti
Halbuki ilkokul öğretmeni onu hangi telkinlerle yetiştirmişti “ Sen büyük bir adam olacaksın “ onun alışageldiği iltifatlardan sadece biriydi Ama şimdi o , büyüklüğe giden tüm yolları kendi elleriyle tıkamıştı  “ Yobaz ve gerici” yetiştiren bir yerde okuyacaktı  
Son görüşmesinde öğretmeni ona buna benzer laflar söylemişti  
Sanki havada bir kırbaç ıslık çalmış ve ardından gelip onun okuma hevesinin üstüne şaklamıştı Yaralanmıştı çocuk Büyük olma yolunun tıkandığına canı sıkılmış ve sebep olanlara kin duymaya başlamıştı 
Yatılı okul imtihanını kazanmış olmasına rağmen gidememek içine iyice işlemişti Bir gün öğretmenine içini döktü  Ondan üniversiteyi bitirinceye kadar destek olma garantisi almıştı  Artık ailesi karşı çıksa da önemli değildi Öğretmeni ona her türlü desteği verecekti
Kur’an kursundan kaçtı Zorda olsa ailesini ikna etti Ama kimliği , ilkokul diploması kursta kalmıştı Onlarsız okula kaydolması imkansızdı  
Kurs’a gitti Talebeler dersteydi Kimseye görünmeden ikinci kata çıktı Burası kursun yatakhanesiydi Kimliği ve diploması bavulundaydı  Kurstan kaçarken dikkat çekmesin diye bavulunu yanına almamış, kimliğini ve diplomasını almayı da unutmuştu 
Acele acele alacaklarını aldı, bavulunu kapatıp eski yerine koydu Nasıl olsa daha sonra gelir alırım , diye düşündü  
Merdivenlerden indi Dış kapıdan çıktığı an iş bitmiş, hürriyetine kavuşmuş olacaktı  
Yüreği heyecandan bir güvercin yüreğine dönmüştü Koşar adımla dış kapıya doğru yürüdü Tam kapıdan adımını dışarı atacaktı ki , ensesine bir el yapışıverdi Çırpınışları fayda vermedi, ensesindeki elden kurtulamadı  
Biraz sonra “ Hocasının “ huzuruna çıkarıldı Meğer hocası emir vermiş “ Gören yakalasın ve bana getirilmeden bırakılmasın “ demiş Görevlide vazifesini yapmış ve onu elinden tutup hocasının yanına götürmüştü  
Talebe, kendini buradan nasıl kurtaracağını düşünüyordu  Sonunda kararını verdi Hocasına alabildiğine küstahlaşacak , o da böyle küstah talebe işe yaramaz diyecek ve onu kovacaktı Böylece kurtulmuş olacaktı
Düşündüğü gibi de yaptı Hocanın karşısındaki sandalyeye kuruldu , burnunu havaya dikip oturdu
Uzun bir sessizlikten sonra hoca, birkaç kere tepeden aşağıya süzdüğü talebeye “ burada okumak isiyor musun? “ diye sordu Mağrur talebe , haşin bir sesle “istemiyorum” dedi İkiside sustular Hocası “ nerede okumak istiyorsun“
“ yatılı okulda “ diye cevap verdi talebe bu soruya  
Hocası sorusunu değiştirdi : “ Ne olmak istiyorsun “ diye sordu “ Cumhurbaşkanı “ dedi talebe
“Peki kaç sene yaşayacağını düşünüyorsun? “ diye bir başka soru sordu hocası “en fazla yüz sene “ cevabını verdi  
- yüz sene yaşadın diyelim bunun kaç senesi uykuda geçer?
- “ yaklaşık yarısı”
- Kaç sene cumhurbaşkanlığı yaparsın ?
- “ Yedi sene, millet isterse bir yedi sene daha”
- Peki, 14 sene diyelim  Bunun kaç senesi uykuda geçer İnsan uykuda da cumhurbaşkanlığı yapamaz ya ? “
- “ 7 “ senesi
- Yani sen , en fazla 7 sene cumhurbaşkanlığı yapabilirsin , değil mi?
- “ evet”
- Hocası  “Ama Cumhurbaşkanı olacağında garanti de değil  
- “ elbette “
- Peki ya daha sonra  
Bu son soru kafasına balyoz gibi inmişti Küçük bir çocuktu Ama dindar bir ailede yetiştiği için “ sonra” nın ahirete yönelik bir tarafı olduğunu da biliyordu Dememişti, açıklamamıştı ama hocası bunu ima etmişti
Sanki ona , önemli olan cumhurbaşkanı olmak değil , insan olmaktır, demek istemişti  
Kendisinin bir tahta kulubesinin olduğundan bahisle, fakat ben hayatımdan o kadar memnunum ki , şu anda bana cumhurbaşkanlığı dahi teklif etseler burayı bırakıp gitmem , demişti 
Talebenin zihni önce allak bullak oldu Sonra karanlık sis bulutlarından aydınlığa kayıyor gibi hissetti kendini Hocasının bir büyükle konuşurmuş gibi onu karşısına alıp konuşması , bütün küstah söz ve davranışlarına rağmen gayet hoşgörülü ve müsamahakar davranması içine ılık bir sevginin akışına sebep olmuştu  
Kararını verdi , burada kalacak, burada okuyacaktı  
|
|
|